|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
güvenilir kaynak |
reliable source n.
|
|
We learned about that from reliable sources.
Bunu güvenilir kaynaklardan öğrendik.
More Sentences
|
2 |
General |
güvenilir bilgi |
reliable information n.
|
|
Patients require reliable information from an independent source.
Hastalar bağımsız bir kaynaktan alınan güvenilir bilgiye ihtiyaç duyarlar.
More Sentences
|
3 |
General |
güvenilir dost |
reliable friend n.
|
|
Let us in Europe be realistic and, above all, be reliable friends and real allies to the Americans.
Avrupa'da gerçekçi olalım ve her şeyden önce Amerikalılar için güvenilir dostlar ve gerçek müttefikler olalım.
More Sentences
|
4 |
General |
güvenilir arkadaş |
reliable friend n.
|
|
You're the most reliable friend I have.
Sen sahip olduğum en güvenilir arkadaşsın.
More Sentences
|
5 |
General |
güvenilir birey |
reliable person n.
|
|
Tom seems like a reliable person.
Tom güvenilir birine benziyor.
More Sentences
|
6 |
General |
güvenilir bir şekilde |
reliably adv.
|
|
I regard this is as a level which reliably reflects the possibilities of modern technology.
Bunu modern teknolojinin imkanlarını güvenilir bir şekilde yansıtan bir seviye olarak görüyorum.
More Sentences
|
Colloquial |
|
7 |
Colloquial |
güvenilir bir kaynak |
a reliable source n.
|
|
After all, citizens will then know from their own experience what the notes, obtained from a reliable source, look like.
Sonuçta, vatandaşlar güvenilir bir kaynaktan elde edilen notların neye benzediğini kendi deneyimlerinden bileceklerdir.
More Sentences
|
General |
|
8 |
General |
güvenilir kişi |
salt of the earth n.
|
|
9 |
General |
güven ve güvenilir kişiler |
trust and trustees n.
|
|
10 |
General |
güvenilir bir politikacı |
a safe politician n.
|
|
11 |
General |
güvenilir kimse |
trusty n.
|
|
12 |
General |
güvenilir kişi |
trustee n.
|
|
13 |
General |
güvenilir olma |
trustworthiness n.
|
|
14 |
General |
güvenilir olma |
authenticity n.
|
|
15 |
General |
güvenilir kimse |
stand-by n.
|
|
16 |
General |
güvenilir yardımcı |
henchman n.
|
|
17 |
General |
güvenilir adam |
reliable man n.
|
|
18 |
General |
güvenilir alan |
safe area n.
|
|
19 |
General |
güvenilir şahıs |
confidential person n.
|
|
20 |
General |
en güvenilir adam |
right hand man n.
|
|
21 |
General |
güvenilir dost |
trusted friend n.
|
|
22 |
General |
güvenilir çözüm |
reliable solution n.
|
|
23 |
General |
güvenilir ve çalışkan kimse |
trouper n.
|
|
24 |
General |
güvenilir dost |
trustworthy friend n.
|
|
25 |
General |
güvenilir arkadaş |
trustworthy friend n.
|
|
26 |
General |
güvenilir insan |
reliable person n.
|
|
27 |
General |
güvenilir kimse |
reliable person n.
|
|
28 |
General |
içeriden alınmış güvenilir bilgi |
hot tip n.
|
|
29 |
General |
güvenilir bilgi kaynağı |
bible n.
|
|
30 |
General |
güvenilir kimse |
regular n.
|
|
31 |
General |
güvenilir ve çalışkan kimse |
trooper n.
|
|
32 |
General |
güvenilir kaynaktan elde edilen haber |
authentic information n.
|
|
33 |
General |
güvenilir olmama |
untrust n.
|
|
34 |
General |
(siyasi kuruluşta) çalışkan ve güvenilir işçi |
wheel horse n.
|
|
35 |
General |
ağır veya uzun süreli kullanımda güvenilir çalışan şey |
workhorse n.
|
|
36 |
General |
güvenilir olma |
faithworthiness n.
|
|
37 |
General |
sadık ve güvenilir bir destekçi olan kadın |
henchwoman n.
|
|
38 |
General |
sadık ve güvenilir bir yandaş olan kadın |
henchwoman n.
|
|
39 |
General |
güvenilir çalışan |
yeoman n.
|
|
40 |
General |
çalışkan ve güvenilir işçi |
yeoman n.
|
|
41 |
General |
hedefe ulaştıran basit ve güvenilir yol |
open sesame n.
|
|
42 |
General |
güvenilir olmayan kaynaklardan alınan bilgi |
rumint n.
|
|
43 |
General |
güvenilir kaynak |
good authority n.
|
|
44 |
General |
etkili ve güvenilir kullanım becerisi |
control n.
|
|
45 |
General |
güvenilir alternatif |
credible alternative n.
|
|
46 |
General |
güvenilir vatandaş |
prudhomme n.
|
|
47 |
General |
güvenilir kimse |
standby n.
|
|
48 |
General |
güvenilir kaynak |
standby n.
|
|
49 |
General |
güvenilir tercih |
standby n.
|
|
50 |
General |
güvenilir unsur |
suresby n.
|
|
51 |
General |
birşeyin güvenilir olduğunu temin etmek |
vouch for v.
|
|
52 |
General |
son derece güvenilir olmak |
be as good as one's bond v.
|
|
53 |
General |
güvenilir kaynaktan bilgi almış olmak |
be reliably informed v.
|
|
54 |
General |
güvenilir bir kaynaktan öğrenmek |
know from a reliable source v.
|
|
55 |
General |
(hayali bir karakteri) tanıtarak güvenilir kılmak |
establish v.
|
|
56 |
General |
bir kimseyi veya kuruluşu güvenilir veya kabul edilebilir olarak işaretlemek |
whitelist v.
|
|
57 |
General |
çok güvenilir olmak |
overtrow v.
|
|
58 |
General |
güvenilir olmak |
serve v.
|
|
59 |
General |
çok güvenilir (şey) |
authoritative adj.
|
|
60 |
General |
güvenilir ve inançlı |
foursquare adj.
|
|
61 |
General |
çok güvenilir |
as good as gold adj.
|
|
62 |
General |
en güvenilir |
securest adj.
|
|
63 |
General |
kadar güvenilir |
as secure as adj.
|
|
64 |
General |
gibi güvenilir |
as secure as adj.
|
|
65 |
General |
güvenilir olmayan |
untrusting adj.
|
|
66 |
General |
savaşta kullanılmak suretiyle güvenilir ve etkili olduğu gösterilmiş |
battle tested adj.
|
|
67 |
General |
doğru olmayan bilgi veya kusurlu muhakemeye dayanan, bu nedenle güvenilir olmayan |
spurious adj.
|
|
68 |
General |
aşırı güvenilir |
ultrareliable adj.
|
|
69 |
General |
güvenilir olmayan |
unassured adj.
|
|
70 |
General |
gösterişli olmayıp güvenilir ve çalışkan olan |
blue-collar adj.
|
|
71 |
General |
güvenilir kabul edilen bir kitaba göre doğru veya tavsiye edilebilir |
book adj.
|
|
72 |
General |
finansal olarak güvenilir olmayan |
high-risk adj.
|
|
73 |
General |
güvenilir ve doğru olmayan |
hollow-hearted adj.
|
|
74 |
General |
yanıltıcı şekilde güvenilir olan |
misconfident adj.
|
|
75 |
General |
kritik durumda güvenilir olan |
money adj.
|
|
76 |
General |
oldukça güvenilir |
quite safe adj.
|
|
77 |
General |
çok güvenilir |
well-trusted adj.
|
|
78 |
General |
güvenilir kaynaktan gelen |
in adj.
|
|
79 |
General |
güvenilir bilgi almış |
inspired adj.
|
|
80 |
General |
güvenilir görüş bildiren |
inspired adj.
|
|
81 |
General |
sistematik, kesin ve güvenilir |
clocklike adj.
|
|
82 |
General |
güvenilir kaynaktan alınan |
inside adj.
|
|
83 |
General |
güvenilir duran |
plausible adj.
|
|
84 |
General |
görünüşte güvenilir olan |
presumable adj.
|
|
85 |
General |
güvenilir bir şekilde |
trustworthily adv.
|
|
86 |
General |
güvenilir bir biçimde |
authentically adv.
|
|
87 |
General |
güvenilir bir şekilde |
trustingly adv.
|
|
88 |
General |
güvenilir kaynaktan |
on good authoritarian adv.
|
|
89 |
General |
güvenilir bir biçimde |
faithfully adv.
|
|
90 |
General |
güvenilir bir şekilde |
confidingly adv.
|
|
91 |
General |
güvenilir bir şekilde |
credibly adv.
|
|
92 |
General |
güvenilir bir şekilde |
creditably adv.
|
|
93 |
General |
güvenilir olmayan bir şekilde |
untrustingly adv.
|
|
94 |
General |
eldeki kanıtlara dayanarak güvenilir |
credibly adv.
|
|
95 |
General |
güvenilir bir şekilde |
trustily adv.
|
|
96 |
General |
güvenilir bir şekilde |
yeomanly adv.
|
|
97 |
General |
güvenilir bir şekilde |
stanchly adv.
|
|
Phrasals |
|
98 |
Phrasals |
güvenilir hale getirmek |
sure up v.
|
|
99 |
Phrasals |
(bir şeyin) güvenilir olduğunu temin etmek |
vouch for (something) v.
|
|
Phrases |
|
100 |
Phrases |
sözüne güvenilir |
word is good expr.
|
|
101 |
Phrases |
güvenilir/nüfuzlu bir konumda |
on the inside expr.
|
|
102 |
Phrases |
güvenilir bir mercideki |
on the inside expr.
|
|
Proverb |
|
103 |
Proverb |
güvenilir olduğunu bildiğin insanlardan başkasına güvenmemelisin |
it's a foolish sheep that makes the wolf his confessor expr.
|
|
Colloquial |
|
104 |
Colloquial |
en güvenilir yardımcı |
someone's right hand n.
|
|
105 |
Colloquial |
dürüst ve güvenilir insan |
a good egg n.
|
|
106 |
Colloquial |
güvenilir dost |
true-penny n.
|
|
107 |
Colloquial |
güvenilir dost |
truepenny n.
|
|
108 |
Colloquial |
güvenilir kimse |
regular fellow n.
|
|
109 |
Colloquial |
güvenilmeyen bir kuruluşu temsil eden güvenilir kişi |
front man n.
|
|
110 |
Colloquial |
bir kuruluşu temsil ederek kötü imajını saklayan daha güvenilir kişi |
front man n.
|
|
111 |
Colloquial |
en güvenilir arkadaş |
ride or die n.
|
|
112 |
Colloquial |
güvenilir adam |
nice guy n.
|
|
113 |
Colloquial |
güvenilir adam |
right guy n.
|
|
114 |
Colloquial |
güvenilir kimse/şey |
war horse n.
|
|
115 |
Colloquial |
güvenilir kimse |
champ n.
|
|
116 |
Colloquial |
(bir şey, iş, amaç için) güvenilir kişi |
go-to girl n.
|
|
117 |
Colloquial |
güvenilir bilgi |
drum [australia] n.
|
|
118 |
Colloquial |
suç örgütünün güvenilir ortağı |
crony n.
|
|
119 |
Colloquial |
güvenilir asistan |
friday n.
|
|
120 |
Colloquial |
(bir şey, iş, amaç için) güvenilir |
go-to adj.
|
|
121 |
Colloquial |
sözüne güvenilir |
squeaky-clean adj.
|
|
122 |
Colloquial |
çok güvenilir |
true blue expr.
|
|
123 |
Colloquial |
sağlam/güvenilir bir kaynaktan |
from a reliable source expr.
|
|
124 |
Colloquial |
(internette gördüğün) bir şeye inanmadan önce güvenilir kaynakları araştır |
dyor (do your own research) expr.
|
|
Idioms |
|
125 |
Idioms |
on iki güvenilir adam |
twelve good men and true n.
|
|
126 |
Idioms |
güvenilir arkadaş |
good old boy n.
|
|
127 |
Idioms |
güvenilir kimse |
good ole boy n.
|
|
128 |
Idioms |
güvenilir kimse |
good old boy n.
|
|
129 |
Idioms |
güvenilir arkadaş |
good ole boy n.
|
|
130 |
Idioms |
güvenilir bir çift el |
a safe pair of hands n.
|
|
131 |
Idioms |
güvenilir kişi |
a safe pair of hands n.
|
|
132 |
Idioms |
güvenilir biri |
a good scout n.
|
|
133 |
Idioms |
hiçbir güvenilir tarafı olmama |
more holes than Swiss cheese [us] n.
|
|
134 |
Idioms |
güvenilir liman |
drug of choice n.
|
|
135 |
Idioms |
dürüst, güvenilir, doğru insanlardan oluşan jüri |
twelve good people and true n.
|
|
136 |
Idioms |
yaşlı fakat cana yakın, güvenilir, yardımsever kimse |
an oldie but (a) goodie n.
|
|
137 |
Idioms |
yaşlı fakat cana yakın, güvenilir, yardımsever kimse |
oldie but goodie n.
|
|
138 |
Idioms |
kibar ve güvenilir kimse |
a good egg [old-fashioned] n.
|
|
139 |
Idioms |
her işe bakan/koşan güvenilir adam |
a man friday n.
|
|
140 |
Idioms |
birçok alanda yardımcı olan güvenilir adam |
a man friday n.
|
|
141 |
Idioms |
her işe bakan/koşan güvenilir kız |
a girl friday n.
|
|
142 |
Idioms |
birçok alanda yardımcı olan güvenilir kız |
a girl friday n.
|
|
143 |
Idioms |
sırtını dayayacak güvenilir biri |
a pillar of strength n.
|
|
144 |
Idioms |
sırtını dayayacak güvenilir biri |
a tower of strength n.
|
|
145 |
Idioms |
güvenilir eller |
a safe pair of hands [uk] n.
|
|
146 |
Idioms |
durumu sakin ve güvenilir bir şekilde kontrol altında tutma/kontrol altına alma |
a steady hand on the tiller [uk] n.
|
|
147 |
Idioms |
sırtını dayayacak güvenilir biri |
a tower of strength n.
|
|
148 |
Idioms |
sırtını dayayacak güvenilir biri |
a pillar of strength n.
|
|
149 |
Idioms |
çok güvenilir kimse |
caesar's wife n.
|
|
150 |
Idioms |
güvenilir asistan/sekreter/yardımcı |
girl/man friday n.
|
|
151 |
Idioms |
güvenilir adam |
regular brick n.
|
|
152 |
Idioms |
güvenilir bilgi |
the good oil [australia/canada] n.
|
|
153 |
Idioms |
bilgiyi güvenilir bir kaynaktan almış olmak |
have it on good authority v.
|
|
154 |
Idioms |
güvenilir/itimat edilir olmak |
be on the square v.
|
|
155 |
Idioms |
çok güvenilir olmak |
be beyond suspicion v.
|
|
156 |
Idioms |
hiçbir güvenilir tarafı olmamak |
have more holes than swiss cheese [us] v.
|
|
157 |
Idioms |
elinin altında birçok güvenilir fırsat |
have many strings to (one's) bow v.
|
|
158 |
Idioms |
çok güvenilir olmak |
be beyond suspicion v.
|
|
159 |
Idioms |
çok güvenilir olmak |
be above suspicion v.
|
|
160 |
Idioms |
güvenilir olmak |
be (as) solid as a rock v.
|
|
161 |
Idioms |
güvenilir olmak |
be (as) sound as a dollar v.
|
|
162 |
Idioms |
çok güvenilir olmak |
be above suspicion v.
|
|
163 |
Idioms |
çok güvenilir olmak |
be beyond suspicion v.
|
|
164 |
Idioms |
çok güvenilir olmak |
be as straight as a die [uk/australia] v.
|
|
165 |
Idioms |
bilgiyi güvenilir bir kaynaktan almış olmak |
have something on good authority v.
|
|
166 |
Idioms |
bir şeyi güvenilir bir kaynaktan öğrenmek |
have something on good authority v.
|
|
167 |
Idioms |
çok güvenilir |
(as) honest as the day is long adj.
|
|
168 |
Idioms |
sonuna kadar güvenilir |
(as) honest as the day is long adj.
|
|
169 |
Idioms |
dağ gibi güvenilir |
(as) steady as a rock adj.
|
|
170 |
Idioms |
çok güvenilir |
(as) straight as an arrow [uk/australia] adj.
|
|
171 |
Idioms |
çok güvenilir |
honest as the day is long [old-fashioned] adj.
|
|
172 |
Idioms |
sonuna kadar güvenilir |
honest as the day is long [old-fashioned] adj.
|
|
173 |
Idioms |
çok güvenilir |
sound as a dollar adj.
|
|
174 |
Idioms |
çok güvenilir |
as sound as a dollar expr.
|
|
175 |
Idioms |
güvenilir bir yatırım |
like money in the bank expr.
|
|
176 |
Idioms |
güvenilir kaynaktan |
from the horse's mouth expr.
|
|
Speaking |
|
177 |
Speaking |
sözüne güvenilir |
someone's word is good expr.
|
|
Trade/Economic |
|
178 |
Trade/Economic |
güvenilir ölçüm testi |
reliable measurement test n.
|
|
179 |
Trade/Economic |
büyük ve güvenilir şirket |
blue chip company n.
|
|
180 |
Trade/Economic |
güvenilir kişi |
trust n.
|
|
181 |
Trade/Economic |
güvenilir senet |
gilt edged bill n.
|
|
182 |
Trade/Economic |
güvenilir senet |
prime bill n.
|
|
183 |
Trade/Economic |
güvenilir (banka müşterisi vb) |
creditworthy n.
|
|
184 |
Trade/Economic |
güvenilir hisse senedi |
blue chip n.
|
|
185 |
Trade/Economic |
güvenilir olma |
faithful representation n.
|
|
186 |
Trade/Economic |
güvenilir öngörü |
reliable forecast n.
|
|
187 |
Trade/Economic |
güvenilir banka |
reliable bank n.
|
|
188 |
Trade/Economic |
güvenilir hisse senedi |
blue chip stock n.
|
|
189 |
Trade/Economic |
köklü ve güvenilir bir şirketin hisse senedi |
blue chip stock n.
|
|
190 |
Trade/Economic |
güvenilir üçüncü kuruluş |
trusted third party n.
|
|
191 |
Trade/Economic |
abd’deki milli banka kanunundan önceki bankaların verdiği güvenilir olmayan kağıt para |
red dog n.
|
|
192 |
Trade/Economic |
değerli ve güvenilir hisse senedi |
blue-chip stock n.
|
|
193 |
Trade/Economic |
(muhasebede) ilgili taraflara finansal verilerin güvenilir olduğuna dair garantiler veren hizmet |
limited review n.
|
|
194 |
Trade/Economic |
(yönetici, çalışan, danışman) güvenilir birinden elde edilip borsada işlem gören tahvillerin fiyatını etkileyen bilgi |
inside information [us] n.
|
|
195 |
Trade/Economic |
kısa vadeli güvenilir hisse senetleri |
shorts n.
|
|
Law |
|
196 |
Law |
güvenilir oy pusulası |
voting trust certificate n.
|
|
197 |
Law |
güvenilir şahit |
credible witness n.
|
|
198 |
Law |
güvenilir olduğu düşünüldüğünden özel ayrıcalıklar tanınan hükümlü |
trusty n.
|
|
199 |
Law |
güvenilir olduğu düşünüldüğünden özel ayrıcalıklar tanınan hükümlü |
trustee n.
|
|
200 |
Law |
bilinen, güvenilir ve izinli kişi veya kuruluşların listesi veya koleksiyonu |
whitelist n.
|
|
201 |
Law |
(ingiltere'de) yeterince güvenilir olarak nitelendirilen (açık cezaevi sınıfı) |
Category d adj.
|
|
Politics |
|
202 |
Politics |
güvenilir kaynaklar |
reliable sources n.
|
|
203 |
Politics |
güvenilir ve uygun fiyatlı enerji |
reliable and affordable energy n.
|
|
204 |
Politics |
önemli bir konu hakkında hazırlanmış güvenilir rapor |
white paper n.
|
|
Institutes |
|
205 |
Institutes |
(kanada'da) tıbbi amaçlarla kullanılması için güvenilir bir ortamda saf kenevir temin edip kar amacı gütmeyen kuruluş |
compassion club [canada] n.
|
|
Technical |
|
206 |
Technical |
güvenilir güç |
prime power n.
|
|
207 |
Technical |
güvenilir alet |
reliable instrument n.
|
|
208 |
Technical |
güvenilir kalibrasyon faktörleri |
accurate calibration factors n.
|
|
209 |
Technical |
güvenilir bir biçimde |
dependably adv.
|
|
Computer |
|
210 |
Computer |
güvenilir kaynaklar |
trusted sources n.
|
|
211 |
Computer |
güvenilir kişiler |
trusted people n.
|
|
212 |
Computer |
güvenilir alet |
reliable instrument n.
|
|
213 |
Computer |
güvenilir adresler listesi |
whitelist n.
|
|
214 |
Computer |
güvenilir işlem |
trusted computing n.
|
|
215 |
Computer |
güvenilir bir şekilde veri tutamayan blok |
bad block n.
|
|
Informatics |
|
216 |
Informatics |
güvenilir hizmet |
reliable service n.
|
|
217 |
Informatics |
güvenilir alet |
reliable instrument n.
|
|
218 |
Informatics |
güvenilir bilişim kuruluşu |
trusted computing base n.
|
|
219 |
Informatics |
güvenilir üçüncü şahıs |
trusted third party n.
|
|
220 |
Informatics |
hızlı ve güvenilir (yazılım veya donanım) |
enterprise-class adj.
|
|
Telecom |
|
221 |
Telecom |
güvenilir hesaplama tabanı |
trusted computing base n.
|
|
Construction |
|
222 |
Construction |
kesinlikle güvenilir değil |
unreliable as hell n.
|
|
Marine |
|
223 |
Marine |
güvenilir tasarım |
reliable design n.
|
|
Food Engineering |
|
224 |
Food Engineering |
sağlıklı ve güvenilir gıdalar |
healthy and safe foods n.
|
|
225 |
Food Engineering |
genellikle güvenilir kabul edilen |
generally recognized as safe adj.
|
|
Statistics |
|
226 |
Statistics |
güvenilir sonuç çıkarımı |
fiducial inference n.
|
|
227 |
Statistics |
güvenilir dağılım |
fiducial distribution n.
|
|
228 |
Statistics |
güvenilir süreç |
honest process n.
|
|
Social Sciences |
|
229 |
Social Sciences |
sosyal mesafenin zorunlu olduğu dönemde fiziksel temas kurulmasında bir sakınca olmayan sınırlı sayıda insandan oluşan güvenilir çevre |
social bubble n.
|
|
History |
|
230 |
History |
(ingiltere'de) birtakım hapishanelerin etrafında yer alıp güvenilir mahkumların belirli kısıtlamalar altında yaşayabileceği mahalle |
the rules n.
|
|
Religious |
|
231 |
Religious |
kutsal metinlerden veya güvenilir bir dini kaynaktan alınan bölüm |
text n.
|
|
Environment |
|
232 |
Environment |
güvenilir emniyetli taşıma |
safe secure transport n.
|
|
233 |
Environment |
azami güvenilir kapasite |
maximum dependable capacity n.
|
|
234 |
Environment |
güvenilir su |
safe water n.
|
|
Geography |
|
235 |
Geography |
güvenilir yağış değerleri |
dependable rainfall values n.
|
|
Slang |
|
236 |
Slang |
yardımsever ve güvenilir kişi |
diamond geezer n.
|
|
237 |
Slang |
güvenilir biri |
a good sort n.
|
|
238 |
Slang |
güvenilir arkadaş |
goombah n.
|
|
239 |
Slang |
güvenilir olmayan kimse |
phony-baloney n.
|
|
240 |
Slang |
güvenilir olmayan kimse |
phonus balonus n.
|
|
241 |
Slang |
casuslar arası iletişimi yürüten güvenilir aracı |
cutout n.
|
|
British Slang |
|
242 |
British Slang |
yardımsever ve güvenilir kimse |
brick n.
|
|
Modern Slang |
|
243 |
Modern Slang |
güvenilir arkadaş |
accountabilibuddy n.
|
|
244 |
Modern Slang |
güvenilir/sadık kimse |
alobam n.
|
|
Star Wars |
|
245 |
Star Wars |
güvenilir trikker'in silahları & cephanesi |
trusty trikker's guns & ammo n.
|
|