güvenilir - Turkish English Dictionary

güvenilir

Meanings of "güvenilir" in English Turkish Dictionary : 97 result(s)

Turkish English
Common Usage
güvenilir safe adj.
She is a safe woman; we're good.
O güvenilir bir kadın; aramız iyi.

More Sentences
güvenilir credible adj.
This involves defining targeted local information which is as credible as possible.
Bu, mümkün olduğunca güvenilir olan hedefe yönelik yerel bilginin tanımlanmasını içerir.

More Sentences
güvenilir trustworthy adj.
We need trustworthy people like you in this company.
Bu şirkette sizin gibi güvenilir insanlara ihtiyacımız var.

More Sentences
güvenilir reliable adj.
Henry is our most hard-working and reliable employee.
Henry en çalışkan ve güvenilir çalışanımızdır.

More Sentences
güvenilir dependable adj.
John was always a dependable companion to me.
John bana her zaman güvenilir bir yol arkadaşı oldu.

More Sentences
General
güvenilir trusty n.
The trusty was responsible for the prison's kitchen.
Güvenilir mahkum, hapishanenin mutfağından sorumluydu.

More Sentences
güvenilir solid adj.
Their study was backed by solid data.
Çalışmaları güvenilir verilerle destekleniyordu.

More Sentences
güvenilir trusted adj.
Can they be trusted to bring their own rogue operators under control?
Kendi haydut operatörlerini kontrol altına alma konusunda onlara güvenilebilir mi?

More Sentences
güvenilir dependable adj.
Tom is quite dependable.
Tom oldukça güvenilirdir.

More Sentences
güvenilir believable adj.
You're believable.
Sen güvenilirsin.

More Sentences
güvenilir authoritative adj.
His book is considered to be the most authoritative one on child growth.
Onun kitabı, çocuk gelişimi alanındaki en güvenilir kitap olarak kabul edilmektedir.

More Sentences
güvenilir right-hand adj.
Be my right-hand man.
En güvenilir adamım ol.

More Sentences
güvenilir honest adj.
The scammer had an honest face.
Dolandırıcının güvenilir bir siması vardı.

More Sentences
Trade/Economic
güvenilir trustworthy adj.
güvenilir sound adj.
Ask Tilda; she is very sound on matters of finance.
Tilda'ya sorun; finans konularında çok güvenilirdir.

More Sentences
Law
güvenilir credible adj.
These are real problems, but if we do not see a credible answer to this question emerging, nothing else will ever work.
Bunlar gerçek sorunlar, ancak bu soruya güvenilir bir cevap bulunmazsa başka hiçbir şey işe yaramayacaktır.

More Sentences
Technical
güvenilir infallible adj.
Are these guards infallible?
Bu korumalar güvenilir mi?

More Sentences
güvenilir reliable adj.
We really do need to find reliable allies.
Gerçekten de güvenilir müttefikler bulmamız gerekiyor.

More Sentences
Common Usage
güvenilir confidential adj.
General
güvenilir tried adj.
güvenilir creditworthy adj.
güvenilir creditable adj.
güvenilir calculable adj.
güvenilir unsuspicious adj.
güvenilir certain adj.
güvenilir authentic adj.
güvenilir bankable adj.
güvenilir unfailing adj.
güvenilir straight adj.
güvenilir staunch adj.
güvenilir trusting adj.
güvenilir sure adj.
güvenilir good adj.
güvenilir stalwart adj.
güvenilir trustful adj.
güvenilir trusty adj.
güvenilir stable adj.
güvenilir secure adj.
güvenilir stanch adj.
güvenilir regular adj.
güvenilir steady adj.
güvenilir trig adj.
güvenilir responsible adj.
güvenilir confiding adj.
güvenilir as steady as a rock adj.
güvenilir faithful adj.
güvenilir gilt-edged adj.
güvenilir trustable adj.
güvenilir assuring adj.
güvenilir accreditable adj.
güvenilir aefauld adj.
güvenilir true adj.
güvenilir unfailable [obsolete] adj.
güvenilir unfallible adj.
güvenilir wholesome adj.
güvenilir bona-fide adj.
güvenilir faithworthy adj.
güvenilir bread-and-butter adj.
güvenilir yeomanly adj.
güvenilir o.k. adj.
güvenilir obligable adj.
güvenilir ok adj.
güvenilir okay adj.
güvenilir rock-steady adj.
güvenilir dewy-eyed adj.
güvenilir feckful [scotland] adj.
güvenilir sauf adj.
güvenilir deadly adj.
güvenilir secret adj.
güvenilir sicker [scotland] adj.
güvenilir single adj.
güvenilir foursquare adj.
güvenilir solid adj.
güvenilir soothful adj.
güvenilir stand-up adj.
güvenilir super adj.
güvenilir superficial adj.
güvenilir sure-footed adj.
güvenilir on the square adv.
güvenilir rh (right-hand) abrev.
Colloquial
güvenilir regular [usa] adj.
Idioms
güvenilir cast-iron adj.
güvenilir of word adj.
güvenilir solid as a rock adj.
güvenilir true as steel adj.
güvenilir as true as steel expr.
güvenilir all wool and a yard wide expr.
güvenilir all wool and no shoddy expr.
güvenilir all wool and no shoddy expr.
güvenilir as good as (one's) word expr.
Law
güvenilir calculable adj.
güvenilir gilt edged adj.
Technical
güvenilir fool proofing n.
güvenilir foolproofing n.
güvenilir firm adj.
güvenilir failsafe adj.
Archaic
güvenilir unsuspect [scotland] adj.

Meanings of "güvenilir" with other terms in English Turkish Dictionary : 245 result(s)

Turkish English
General
güvenilir kaynak reliable source n.
We learned about that from reliable sources.
Bunu güvenilir kaynaklardan öğrendik.

More Sentences
güvenilir bilgi reliable information n.
Patients require reliable information from an independent source.
Hastalar bağımsız bir kaynaktan alınan güvenilir bilgiye ihtiyaç duyarlar.

More Sentences
güvenilir dost reliable friend n.
Let us in Europe be realistic and, above all, be reliable friends and real allies to the Americans.
Avrupa'da gerçekçi olalım ve her şeyden önce Amerikalılar için güvenilir dostlar ve gerçek müttefikler olalım.

More Sentences
güvenilir arkadaş reliable friend n.
You're the most reliable friend I have.
Sen sahip olduğum en güvenilir arkadaşsın.

More Sentences
güvenilir birey reliable person n.
Tom seems like a reliable person.
Tom güvenilir birine benziyor.

More Sentences
güvenilir bir şekilde reliably adv.
I regard this is as a level which reliably reflects the possibilities of modern technology.
Bunu modern teknolojinin imkanlarını güvenilir bir şekilde yansıtan bir seviye olarak görüyorum.

More Sentences
Colloquial
güvenilir bir kaynak a reliable source n.
After all, citizens will then know from their own experience what the notes, obtained from a reliable source, look like.
Sonuçta, vatandaşlar güvenilir bir kaynaktan elde edilen notların neye benzediğini kendi deneyimlerinden bileceklerdir.

More Sentences
General
güvenilir kişi salt of the earth n.
güven ve güvenilir kişiler trust and trustees n.
güvenilir bir politikacı a safe politician n.
güvenilir kimse trusty n.
güvenilir kişi trustee n.
güvenilir olma trustworthiness n.
güvenilir olma authenticity n.
güvenilir kimse stand-by n.
güvenilir yardımcı henchman n.
güvenilir adam reliable man n.
güvenilir alan safe area n.
güvenilir şahıs confidential person n.
en güvenilir adam right hand man n.
güvenilir dost trusted friend n.
güvenilir çözüm reliable solution n.
güvenilir ve çalışkan kimse trouper n.
güvenilir dost trustworthy friend n.
güvenilir arkadaş trustworthy friend n.
güvenilir insan reliable person n.
güvenilir kimse reliable person n.
içeriden alınmış güvenilir bilgi hot tip n.
güvenilir bilgi kaynağı bible n.
güvenilir kimse regular n.
güvenilir ve çalışkan kimse trooper n.
güvenilir kaynaktan elde edilen haber authentic information n.
güvenilir olmama untrust n.
(siyasi kuruluşta) çalışkan ve güvenilir işçi wheel horse n.
ağır veya uzun süreli kullanımda güvenilir çalışan şey workhorse n.
güvenilir olma faithworthiness n.
sadık ve güvenilir bir destekçi olan kadın henchwoman n.
sadık ve güvenilir bir yandaş olan kadın henchwoman n.
güvenilir çalışan yeoman n.
çalışkan ve güvenilir işçi yeoman n.
hedefe ulaştıran basit ve güvenilir yol open sesame n.
güvenilir olmayan kaynaklardan alınan bilgi rumint n.
güvenilir kaynak good authority n.
etkili ve güvenilir kullanım becerisi control n.
güvenilir alternatif credible alternative n.
güvenilir vatandaş prudhomme n.
güvenilir kimse standby n.
güvenilir kaynak standby n.
güvenilir tercih standby n.
güvenilir unsur suresby n.
birşeyin güvenilir olduğunu temin etmek vouch for v.
son derece güvenilir olmak be as good as one's bond v.
güvenilir kaynaktan bilgi almış olmak be reliably informed v.
güvenilir bir kaynaktan öğrenmek know from a reliable source v.
(hayali bir karakteri) tanıtarak güvenilir kılmak establish v.
bir kimseyi veya kuruluşu güvenilir veya kabul edilebilir olarak işaretlemek whitelist v.
çok güvenilir olmak overtrow v.
güvenilir olmak serve v.
çok güvenilir (şey) authoritative adj.
güvenilir ve inançlı foursquare adj.
çok güvenilir as good as gold adj.
en güvenilir securest adj.
kadar güvenilir as secure as adj.
gibi güvenilir as secure as adj.
güvenilir olmayan untrusting adj.
savaşta kullanılmak suretiyle güvenilir ve etkili olduğu gösterilmiş battle tested adj.
doğru olmayan bilgi veya kusurlu muhakemeye dayanan, bu nedenle güvenilir olmayan spurious adj.
aşırı güvenilir ultrareliable adj.
güvenilir olmayan unassured adj.
gösterişli olmayıp güvenilir ve çalışkan olan blue-collar adj.
güvenilir kabul edilen bir kitaba göre doğru veya tavsiye edilebilir book adj.
finansal olarak güvenilir olmayan high-risk adj.
güvenilir ve doğru olmayan hollow-hearted adj.
yanıltıcı şekilde güvenilir olan misconfident adj.
kritik durumda güvenilir olan money adj.
oldukça güvenilir quite safe adj.
çok güvenilir well-trusted adj.
güvenilir kaynaktan gelen in adj.
güvenilir bilgi almış inspired adj.
güvenilir görüş bildiren inspired adj.
sistematik, kesin ve güvenilir clocklike adj.
güvenilir kaynaktan alınan inside adj.
güvenilir duran plausible adj.
görünüşte güvenilir olan presumable adj.
güvenilir bir şekilde trustworthily adv.
güvenilir bir biçimde authentically adv.
güvenilir bir şekilde trustingly adv.
güvenilir kaynaktan on good authoritarian adv.
güvenilir bir biçimde faithfully adv.
güvenilir bir şekilde confidingly adv.
güvenilir bir şekilde credibly adv.
güvenilir bir şekilde creditably adv.
güvenilir olmayan bir şekilde untrustingly adv.
eldeki kanıtlara dayanarak güvenilir credibly adv.
güvenilir bir şekilde trustily adv.
güvenilir bir şekilde yeomanly adv.
güvenilir bir şekilde stanchly adv.
Phrasals
güvenilir hale getirmek sure up v.
(bir şeyin) güvenilir olduğunu temin etmek vouch for (something) v.
Phrases
sözüne güvenilir word is good expr.
güvenilir/nüfuzlu bir konumda on the inside expr.
güvenilir bir mercideki on the inside expr.
Proverb
güvenilir olduğunu bildiğin insanlardan başkasına güvenmemelisin it's a foolish sheep that makes the wolf his confessor expr.
Colloquial
en güvenilir yardımcı someone's right hand n.
dürüst ve güvenilir insan a good egg n.
güvenilir dost true-penny n.
güvenilir dost truepenny n.
güvenilir kimse regular fellow n.
güvenilmeyen bir kuruluşu temsil eden güvenilir kişi front man n.
bir kuruluşu temsil ederek kötü imajını saklayan daha güvenilir kişi front man n.
en güvenilir arkadaş ride or die n.
güvenilir adam nice guy n.
güvenilir adam right guy n.
güvenilir kimse/şey war horse n.
güvenilir kimse champ n.
(bir şey, iş, amaç için) güvenilir kişi go-to girl n.
güvenilir bilgi drum [australia] n.
suç örgütünün güvenilir ortağı crony n.
güvenilir asistan friday n.
(bir şey, iş, amaç için) güvenilir go-to adj.
sözüne güvenilir squeaky-clean adj.
çok güvenilir true blue expr.
sağlam/güvenilir bir kaynaktan from a reliable source expr.
(internette gördüğün) bir şeye inanmadan önce güvenilir kaynakları araştır dyor (do your own research) expr.
Idioms
on iki güvenilir adam twelve good men and true n.
güvenilir arkadaş good old boy n.
güvenilir kimse good ole boy n.
güvenilir kimse good old boy n.
güvenilir arkadaş good ole boy n.
güvenilir bir çift el a safe pair of hands n.
güvenilir kişi a safe pair of hands n.
güvenilir biri a good scout n.
hiçbir güvenilir tarafı olmama more holes than Swiss cheese [us] n.
güvenilir liman drug of choice n.
dürüst, güvenilir, doğru insanlardan oluşan jüri twelve good people and true n.
yaşlı fakat cana yakın, güvenilir, yardımsever kimse an oldie but (a) goodie n.
yaşlı fakat cana yakın, güvenilir, yardımsever kimse oldie but goodie n.
kibar ve güvenilir kimse a good egg [old-fashioned] n.
her işe bakan/koşan güvenilir adam a man friday n.
birçok alanda yardımcı olan güvenilir adam a man friday n.
her işe bakan/koşan güvenilir kız a girl friday n.
birçok alanda yardımcı olan güvenilir kız a girl friday n.
sırtını dayayacak güvenilir biri a pillar of strength n.
sırtını dayayacak güvenilir biri a tower of strength n.
güvenilir eller a safe pair of hands [uk] n.
durumu sakin ve güvenilir bir şekilde kontrol altında tutma/kontrol altına alma a steady hand on the tiller [uk] n.
sırtını dayayacak güvenilir biri a tower of strength n.
sırtını dayayacak güvenilir biri a pillar of strength n.
çok güvenilir kimse caesar's wife n.
güvenilir asistan/sekreter/yardımcı girl/man friday n.
güvenilir adam regular brick n.
güvenilir bilgi the good oil [australia/canada] n.
bilgiyi güvenilir bir kaynaktan almış olmak have it on good authority v.
güvenilir/itimat edilir olmak be on the square v.
çok güvenilir olmak be beyond suspicion v.
hiçbir güvenilir tarafı olmamak have more holes than swiss cheese [us] v.
elinin altında birçok güvenilir fırsat have many strings to (one's) bow v.
çok güvenilir olmak be beyond suspicion v.
çok güvenilir olmak be above suspicion v.
güvenilir olmak be (as) solid as a rock v.
güvenilir olmak be (as) sound as a dollar v.
çok güvenilir olmak be above suspicion v.
çok güvenilir olmak be beyond suspicion v.
çok güvenilir olmak be as straight as a die [uk/australia] v.
bilgiyi güvenilir bir kaynaktan almış olmak have something on good authority v.
bir şeyi güvenilir bir kaynaktan öğrenmek have something on good authority v.
çok güvenilir (as) honest as the day is long adj.
sonuna kadar güvenilir (as) honest as the day is long adj.
dağ gibi güvenilir (as) steady as a rock adj.
çok güvenilir (as) straight as an arrow [uk/australia] adj.
çok güvenilir honest as the day is long [old-fashioned] adj.
sonuna kadar güvenilir honest as the day is long [old-fashioned] adj.
çok güvenilir sound as a dollar adj.
çok güvenilir as sound as a dollar expr.
güvenilir bir yatırım like money in the bank expr.
güvenilir kaynaktan from the horse's mouth expr.
Speaking
sözüne güvenilir someone's word is good expr.
Trade/Economic
güvenilir ölçüm testi reliable measurement test n.
büyük ve güvenilir şirket blue chip company n.
güvenilir kişi trust n.
güvenilir senet gilt edged bill n.
güvenilir senet prime bill n.
güvenilir (banka müşterisi vb) creditworthy n.
güvenilir hisse senedi blue chip n.
güvenilir olma faithful representation n.
güvenilir öngörü reliable forecast n.
güvenilir banka reliable bank n.
güvenilir hisse senedi blue chip stock n.
köklü ve güvenilir bir şirketin hisse senedi blue chip stock n.
güvenilir üçüncü kuruluş trusted third party n.
abd’deki milli banka kanunundan önceki bankaların verdiği güvenilir olmayan kağıt para red dog n.
değerli ve güvenilir hisse senedi blue-chip stock n.
(muhasebede) ilgili taraflara finansal verilerin güvenilir olduğuna dair garantiler veren hizmet limited review n.
(yönetici, çalışan, danışman) güvenilir birinden elde edilip borsada işlem gören tahvillerin fiyatını etkileyen bilgi inside information [us] n.
kısa vadeli güvenilir hisse senetleri shorts n.
Law
güvenilir oy pusulası voting trust certificate n.
güvenilir şahit credible witness n.
güvenilir olduğu düşünüldüğünden özel ayrıcalıklar tanınan hükümlü trusty n.
güvenilir olduğu düşünüldüğünden özel ayrıcalıklar tanınan hükümlü trustee n.
bilinen, güvenilir ve izinli kişi veya kuruluşların listesi veya koleksiyonu whitelist n.
(ingiltere'de) yeterince güvenilir olarak nitelendirilen (açık cezaevi sınıfı) Category d adj.
Politics
güvenilir kaynaklar reliable sources n.
güvenilir ve uygun fiyatlı enerji reliable and affordable energy n.
önemli bir konu hakkında hazırlanmış güvenilir rapor white paper n.
Institutes
(kanada'da) tıbbi amaçlarla kullanılması için güvenilir bir ortamda saf kenevir temin edip kar amacı gütmeyen kuruluş compassion club [canada] n.
Technical
güvenilir güç prime power n.
güvenilir alet reliable instrument n.
güvenilir kalibrasyon faktörleri accurate calibration factors n.
güvenilir bir biçimde dependably adv.
Computer
güvenilir kaynaklar trusted sources n.
güvenilir kişiler trusted people n.
güvenilir alet reliable instrument n.
güvenilir adresler listesi whitelist n.
güvenilir işlem trusted computing n.
güvenilir bir şekilde veri tutamayan blok bad block n.
Informatics
güvenilir hizmet reliable service n.
güvenilir alet reliable instrument n.
güvenilir bilişim kuruluşu trusted computing base n.
güvenilir üçüncü şahıs trusted third party n.
hızlı ve güvenilir (yazılım veya donanım) enterprise-class adj.
Telecom
güvenilir hesaplama tabanı trusted computing base n.
Construction
kesinlikle güvenilir değil unreliable as hell n.
Marine
güvenilir tasarım reliable design n.
Food Engineering
sağlıklı ve güvenilir gıdalar healthy and safe foods n.
genellikle güvenilir kabul edilen generally recognized as safe adj.
Statistics
güvenilir sonuç çıkarımı fiducial inference n.
güvenilir dağılım fiducial distribution n.
güvenilir süreç honest process n.
Social Sciences
sosyal mesafenin zorunlu olduğu dönemde fiziksel temas kurulmasında bir sakınca olmayan sınırlı sayıda insandan oluşan güvenilir çevre social bubble n.
History
(ingiltere'de) birtakım hapishanelerin etrafında yer alıp güvenilir mahkumların belirli kısıtlamalar altında yaşayabileceği mahalle the rules n.
Religious
kutsal metinlerden veya güvenilir bir dini kaynaktan alınan bölüm text n.
Environment
güvenilir emniyetli taşıma safe secure transport n.
azami güvenilir kapasite maximum dependable capacity n.
güvenilir su safe water n.
Geography
güvenilir yağış değerleri dependable rainfall values n.
Slang
yardımsever ve güvenilir kişi diamond geezer n.
güvenilir biri a good sort n.
güvenilir arkadaş goombah n.
güvenilir olmayan kimse phony-baloney n.
güvenilir olmayan kimse phonus balonus n.
casuslar arası iletişimi yürüten güvenilir aracı cutout n.
British Slang
yardımsever ve güvenilir kimse brick n.
Modern Slang
güvenilir arkadaş accountabilibuddy n.
güvenilir/sadık kimse alobam n.
Star Wars
güvenilir trikker'in silahları & cephanesi trusty trikker's guns & ammo n.