hala - Turkish English Dictionary
History

hala



Meanings of "hala" in English Turkish Dictionary : 9 result(s)

Turkish English
Common Usage
hala aunt n.
hala still adv.
General
hala father's sister n.
hala paternal aunt n.
hala aunty n.
hala yet adv.
hala aye [scottish] adv.
Law
hala collateral ancestors n.
Archaic
hala naunt n.

Meanings of "hala" with other terms in English Turkish Dictionary : 152 result(s)

Turkish English
General
hala oğlu cousin n.
bazı çevrelerde hala kullanılan, otobüs anlamında bir sözcük charabanc n.
ms 675 yıllarında başlayıp hala süregelen medeniyet western civilisation n.
hala kızı cousin n.
teyze-hala aunt n.
hala aynı rütbede olan gözden düşmüş subay reformade [obsolete] n.
hiç evlenmemiş teyze/hala maiden aunt n.
hala uyanık olmak be still awake v.
hala tartışılmak be still discussed v.
hala/henüz yakalanmamış olmak be still on the loose v.
hala/henüz yakalanmamış olmak remain at large v.
hala var olan extant adj.
hala baki ve mevcut extant adj.
yaşını çoktan geçmiş ama hala gençler gibi giyinip onlar gibi takılan kimse adultescent adj.
hala gibi auntlike adj.
hala benzeri auntlike adj.
hala devam eden yet adj.
Phrases
görüntüleri hala gözümün önünde what has been seen cannot be unseen expr.
hala daha to this day expr.
Proverb
güne umutla başlamak iyi yatağa hala umut ederek gitmek kötüdür hope is a good breakfast but a bad supper
orta yaşlarında hala aptalca davranan birinin akıllanması pek mümkün değildir a fool at 40 is a fool forever
Colloquial
hala dimdik ayakta still standing n.
herkes alkışı bitirdikten sonra hala alkışlamaya devam eden son kişi afterclap n.
hala ayakta/ayaklarının üzerinde olmak kick around v.
hala iyi çalışmak/işlemek wear well v.
hala evli misiniz? are you still riding the goat? expr.
hala öyle misin? and are you still? expr.
(biri için/birine) hala bir muamma still a mystery to someone expr.
oyunda kazanma şansı hala olan in the game expr.
ne kadar süslersen süsle hala aynı zırvalık no matter how thin you slice it, it's still baloney expr.
ne kadar boyarsan boya hala aynı saçmalık no matter how thin you slice it, it's still baloney expr.
bu devirde hala bunu yapıyor olamazsınız ishygddt (I seriously hope you guys don't do this) expr.
Idioms
gelinin hala bakire olduğu düğün white wedding n.
eski fakat hala değerini koruyan şey an oldie but (a) goodie n.
eski fakat hala değerini koruyan şey oldie but goodie n.
hala iyi/güçlü durumda olmak be still going strong v.
hala etkisinde olmak ring in (one's) head v.
hala şans varken bırakmak/vazgeçmek quit while the going is good v.
hala ayakta fakat işe yaramaz olmak be dead on (one's) feet v.
hala kazanma şansı olmak be in the race [australia/new zealand] v.
hala oyunda olmak be still in the game v.
hala pes etmemiş/vazgeçmemiş olmak be still in the game v.
hala mücadelede olmak be still in the game v.
hala savaşmak be still in the game v.
hala var olmak be alive and well v.
hala (bir şeye) iyi bir örnek olmak hold up as (something) v.
hala iyi (bir şey) örneği olmayı sürdürmek hold up as (something) v.
hala belirsiz olmak remain to be seen v.
hala kesin olmamak remain to be seen v.
hala ayakta/hayatta live and well adj.
hala (kazanma) şansımız var anything can happen expr.
hala (kazanma) şansımız var anything can/might happen expr.
hala bir şey bilmeyen none the wiser expr.
yaşlı kurtta hala iş var there's life in the old dog yet expr.
(biri) hala yaşıyor (one) woke up on the right side of the grass expr.
(biri) hala hayatta (one) woke up on the right side of the grass expr.
(biri) en azından hala hayatta (one) woke up on the right side of the grass expr.
(biri) hala ölmedi (one) woke up on the right side of the grass expr.
(hala) iyi durumda (still) going strong expr.
(hala) güçlü (still) going strong expr.
(hala) başarılı (still) going strong expr.
(hala) çalışıyor/iş görüyor (still) going strong expr.
(hala) tıkır tıkır çalışıyor (still) going strong expr.
(hala) sağlıklı/zinde (still) going strong expr.
hala şans var till the fat lady sings expr.
metinden silinmiş/üstü çizilmiş ama hala okunabilen under erasure expr.
Speaking
hala açım i'm still hungry n.
hala istiyorsan tabii if you still wish it n.
aklım hala orada my mind is still there expr.
beni hala çekici buluyor musun? do you still find me attractive? expr.
benim hala umudum var I still have hope expr.
benim hala ümidim var I still have a hope expr.
benim hala umudum var I still have a hope expr.
benim hala ümidim var I still have hope expr.
beni hala seviyor musun? do you still love me? expr.
hala buradayım I'm still here expr.
hala orada mısın? are you still there? expr.
hala inkar ediyorsun you're still denying expr.
hala cevap yok there's still no answer expr.
hala bekliyoruz we're all still waiting expr.
hala orada mısın? are you still there? expr.
hala ayakta ne yapıyorsun? what are you still doing up? expr.
hala seninle gelmemi istiyor musun? do you still want me to go with you? expr.
hala bir umudum var I still have a hope expr.
hala çocuklara okulda bu kitabı okutuyorlar they're still making kids read this book in the school expr.
hala kızgın mısın? are you still angry? expr.
hala uyumadım I am still awake expr.
hala yatmadım I am still awake expr.
hala inkar ediyorsun you are still denying expr.
hala dersini almadın mı? didn't you learn your lesson yet? expr.
hala nefes alıyor he's still breathing expr.
hala inkar ediyorsun you're still in denial expr.
hala yatakta olduğunu sanıyordum I thought you were still in bed expr.
hala sende mi? do you still have it? expr.
hala senden haber bekliyorum I'm still waiting to hear from you expr.
hala cevap alamadım I still haven't received a response expr.
hala soruma cevap vermedin you haven't answered my question expr.
ellerim hala soğuk my hands are still cold expr.
hala hayattayım I'm still alive expr.
hala daha hazır değil mi? is it ready yet? expr.
hala bilmiyorum I still don't know expr.
hala karnım aç i'm still hungry expr.
hala şansın var mı? do you still have a chance? expr.
hala buradayım I am still here expr.
hala hayatta olması bir mucize it's a wonder she's still alive expr.
hala saçmalamakta üstüne yok you still got a gift for the bullshit expr.
hala çalışıyor musun? are you still working? expr.
internet hala çalışmıyor internet is still not working expr.
kızgın mısın hala? are you still angry? expr.
neden hala buradasın? why are you still here? expr.
onu hala seviyor musun? do you still love her? expr.
neden hala benden bu kadar nefret ediyor dersin? why do you think she/he still hates me so much? expr.
onun hala orada olmasına imkan yok there's no way out that he's still there expr.
onu hala seviyor musun? do you still love him? expr.
seni hala en iyi dostum olarak görüyorum I still consider you my best friend expr.
sana hala kızgınım I'm still angry at you expr.
sen hala burada mısın? are you still here? expr.
sen hala burada mısın you still here? expr.
seni hala seviyorum I still love you expr.
primimin bin doları duruyor hala I get 2000 dollars left of my bonus expr.
sana hala aşığım I am still in love with you expr.
seni hala seviyorum I am still in love with you expr.
saçları hala ıslak his hair is still wet expr.
saçı hala ıslak his hair is still wet expr.
saçı hala ıslak her hair is still wet expr.
saçları hala ıslak her hair is still wet expr.
saçı hala ıslak his hair's still wet expr.
saçları hala ıslak his hair's still wet expr.
saçları hala ıslak her hair's still wet expr.
saçı hala ıslak her hair's still wet expr.
teklifim hala geçerli my offer still stands expr.
teklifin hala geçerli ise if your offer still stands expr.
üzerinde çalışıyorum hala I'm still working on it expr.
yaşlı kurtta hala hayat var there's life in the old dog yet expr.
Chat Usage
hala orada mısın hayatım? are you still there honey? expr.
Trade/Economic
hala durgunluk/kriz içinde olan ekonomi still-depressed economy n.
Computer
hala da öyle I still do expr.
Medical
hala hücre çekirdeği barındıran bir alyuvar (eritrosit) tipi erythroblast n.
hala hücre çekirdeği barındıran bir alyuvar (eritrosit) tipi normoblast n.
Pathology
bulaşıcı hastalığı yeni atlatmış olup hala bulaştırma ihtimali olan kimse convalescent carrier n.
Chemistry
hala maddeleri eritme gücüne sahip olan undersaturated adj.
Zoology
bazı türleri hala yaşamakta olup fosilleri de içeren bir brakiyopod cinsi rhynchonella n.
Agriculture
hala verimli olan (arazi) fresh adj.
Social Sciences
hala-yeğen ilişkisi amitate n.
Environment
hala var olan unextinct adj.
Geology
yeni bir kayada hala orijinal kristal özelliklere sahip olan metamorfik kayaç bileşeni allothimorph n.
Military
hala aynı rütbede olan gözden düşmüş subay reformado n.
ölü olup hala listelerde adı olan askerler için alınan ücret dead-pay n.
Card
(kart) hala oynanabilir in play expr.
Music
abd'nin güney eyaletlerindeki siyahi kiliselerinde hala yapılmakta olan bir batı afrika dansı ring-shout n.
new orleans'ta ortaya çıkıp 20. yüzyılın ilk yarısında beyaz müzisyenler arasında popüler hala gelen bir caz müzik türü dixieland n.
Slang
ne sikime konuşuyorsun hala? why the fuck are you still talking? expr.