English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | herd n. | sürü | ||
If one cow appears to be infected, the entire herd is slaughtered. Bir ineğin enfekte olduğu görülürse, tüm sürü kesilir. More Sentences |
||||
Common Usage | herd v. | gütmek | ||
I refuse to herd geese any longer with that girl. Ben artık o kızla kazları gütmeyi reddediyorum. More Sentences |
||||
General | ||||
General | herd n. | sürü | ||
The noise makes it difficult for the whales to orient themselves, form herds, mate and find food. Gürültü, balinaların yönlerini bulmalarını, sürü oluşturmalarını, çiftleşmelerini ve yiyecek bulmalarını zorlaştırır. More Sentences |
||||
General | herd n. | hayvan sürüsü | ||
This should not mean, however, that passengers are treated like herds of animals. Ancak bu, yolculara hayvan sürüsü gibi davranıldığı anlamına da gelmemelidir. More Sentences |
||||
General | herd n. | ayaktakımı | ||
General | herd n. | güruh | ||
General | herd n. | büyükbaş sürüsü | ||
General | herd n. | sürü (büyükbaş) | ||
General | herd n. | topluluk | ||
General | herd n. | küme | ||
General | herd n. | avam | ||
General | herd n. | kalabalık | ||
General | herd n. | insan topluluğu | ||
General | herd n. | yığın | ||
General | herd n. | yabani veya yarı evcilleştirilmiş hayvanlardan oluşan grup | ||
General | herd n. | ortak bağa sahip bir grup insan | ||
General | herd n. | insan vücudunun tümü | ||
General | herd n. | standartlara körü körüne bağlı toplum | ||
General | herd n. | çok miktarda | ||
General | herd n. | büyük miktarda | ||
General | herd v. | sürümek | ||
General | herd v. | sürmek | ||
General | herd v. | sürü halinde gitmek | ||
General | herd v. | eşlik etmek | ||
General | herd v. | sürüyü gütmek | ||
General | herd v. | toplanmak | ||
General | herd v. | toplamak | ||
General | herd v. | büyük bir grup halinde ilerletmek | ||
General | herd v. | (bir grup insanı) bir hedefe götürmek | ||
General | herd v. | (bir grup insanı) bir hedefe yönlendirmek | ||
General | herd v. | birlikte hareket ettirmek | ||
General | herd v. | birlikte hareket etmeye teşvik etmek | ||
General | herd v. | kendini bir gruba yerleştirmek | ||
General | herd v. | bağdaştırmak | ||
General | herd v. | ilişkilendirmek | ||
General | herd v. | bir gruba sokmak | ||
General | herd v. | bir araya getirmek | ||
Zoology | ||||
Zoology | herd n. | bir veya daha fazla türden oluşan deniz memelisi grubu | ||
Zoology | herd n. | büyük balık sürüsü | ||
Zoology | herd n. | genellikle karasal veya su kuşlarından oluşan büyük sürü | ||
Breeding | ||||
Breeding | herd v. | (besi hayvanlarıyla) ilgilenmek | ||
Breeding | herd v. | (besi hayvanlarına) göz kulak olmak | ||
Breeding | herd v. | (besi hayvanlarının) bakımını üstlenmek | ||
Breeding | herd v. | sürü haline getirmek | ||
Breeding | herd v. | sürüye koymak | ||
Breeding | herd v. | sürüye çevirmek | ||
Archaic | ||||
Archaic | herd n. | hayvancılıkla uğraşan erkek | ||
Archaic | herd n. | hayvancılıkla uğraşan erkek çocuğu | ||
Archaic | herd n. | çoban | ||
Archaic | herd n. | keçi çobanı | ||
Archaic | herd n. | domuz çobanı |