History

hoş şey

Meanings of "hoş şey" in English Turkish Dictionary : 3 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	hoş şey	goodie n.
Colloquial
2	Colloquial	hoş şey	groove n.
Archaic
3	Archaic	hoş şey	delice n.

Meanings of "hoş şey" with other terms in English Turkish Dictionary : 40 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	hoş olmayan/tatsız şey	beast n.
2	General	hoş olmayan şey	unpleasantry n.
3	General	göze hoş gelen kişi veya şey	eye candy n.
4	General	hoş bir değişiklik sağlayan şey	oasis n.
5	General	hoş gelen şey	oyster n.
6	General	hoş ama boş şey	cotton candy n.
7	General	(bir şey) üzerinde güçlü ve hoş bir etkiye sahip olmak	whow v.
Proverb
8	Proverb	kendi kendine övünmek hoş bir şey değil	self-praise is no recommendation
9	Proverb	kendi kendine övünmek (hiç) hoş bir şey değil	self-praise is no recommendation (at all)
Colloquial
10	Colloquial	çok hoş ya da memnun edici şey	nectar n.
11	Colloquial	hoş olmayan bir şey	the pits n.
12	Colloquial	göze hoş gelen şey	chocolate-box n.
13	Colloquial	hoş geldin (biri/bir şey)	(someone or something) called, they want their (something) back! expr.
14	Colloquial	hoş ve (bir şey)	lovely and (something) [uk] expr.
15	Colloquial	hoş bir şekilde (bir şey)	lovely and (something) [uk] expr.
16	Colloquial	(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.
17	Colloquial	(birinin bir şey yapması) iyi hoş da...	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.
18	Colloquial	(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.
19	Colloquial	(birinin bir şey yapması) iyi hoş da...	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.
20	Colloquial	(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.
21	Colloquial	(birinin bir şey yapması) iyi hoş da...	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.
22	Colloquial	(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.
23	Colloquial	(birinin bir şey yapması) iyi hoş da...	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.
24	Colloquial	(biri/bir şey) için hoş değil	hell on (someone or something) expr.
Idioms
25	Idioms	hoş olmayan ama kabul edilmesi gereken şey	a fact of life n.
26	Idioms	hoş görünen kimse/şey	a good looker n.
27	Idioms	kulağa hoş gelen şey	music to ears n.
28	Idioms	hoş olmayan bir şey/durum	tears before bedtime n.
29	Idioms	toplumda hoş karşılanmayacak bir şey söylemek	(make/commit) a faux pas v.
30	Idioms	bir şey hakkında hoş/güzel düşünceleri olmak	mark something with a white stone v.
31	Idioms	(birinin) kulağına hoş gelen şey	music to (one's) ears v.
Speaking
32	Speaking	biliyorum kulağa hoş gelmiyor ama hiçbir şey olmadı	I know it doesn't sound good but nothing happened expr.
33	Speaking	hiç hoş bir şey değil	it isn't done expr.
Archaic
34	Archaic	hoş şey/kimse	the cat's meow [usa] n.
35	Archaic	hoş kokulu şey	odor n.
Slang
36	Slang	hoş olmayan şey	bummer n.
37	Slang	hoş olmayan şey	greldge n.
38	Slang	hoş olmayan şey	gunk n.
39	Slang	hoş olmayan kişi/şey	harsh toke n.
British Slang
40	British Slang	hoş/güzel/çekici şey	cheeky chappy n.