in position - Turkish English Dictionary
History

in position

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "in position" in Turkish English Dictionary : 6 result(s)

English Turkish
General
in position adv. tam yerinde
in position adv. tam uygun durumda
Technical
in position expr. gerekli konumda
in position expr. yerinde
Military
in position expr. ateşe hazır
in position expr. mevzide

Meanings of "in position" with other terms in English Turkish Dictionary : 81 result(s)

English Turkish
General
a man in my position n. benim durumumda olan bir adam
be in a position to v. durumda olmak
put (someone) in a dangerous position v. ateşe atmak
be in the lower position v. bir alt kademede olmak
be in the position of v. durumunda olmak
be put in an awkward position v. zor duruma düşürülmek
be put in an awkward position v. zor durumda bırakılmak
put in a difficult position v. zor duruma sokmak
be in the position of v. yeteneğinde olmak
be in the leading position v. lider konumunda olmak
be in the right position v. doğru pozisyonda olmak
be in position v. yerlerini almak
sit in a cross-legged position v. bağdaş kurarak oturmak
in a false position adv. sahte bir vaziyette
in the original position adv. yerli yerinde
in fixed position adv. sabit pozisyonda
in the leading position adv. lider konumda
Phrases
be caught in a compromising position expr. uygunsuz durumda yakalanmak
be caught in a compromising position expr. uygunsuz pozisyonda yakalanmak
Colloquial
be in a position to do something about v. bir konuda bir şeyler yapabilecek durumda olmak
put yourself in his position expr. kendini onun yerine koy
Idioms
place someone in an awkward position v. müşkül duruma sokmak
place oneself in someone else's position v. kendini başka birisinin yerine koymak
put someone in an awkward position v. müşkül duruma sokmak
put someone in an awkward position v. müşkül durumda bırakmak
place someone in an awkward position v. müşkül duruma düşürmek
place someone in an awkward position v. müşkül durumda bırakmak
put someone in an awkward position v. müşkül duruma düşürmek
put someone in an awkward position v. zor durumda bırakmak
put someone in an awkward position v. zor duruma sokmak
place someone in an awkward position v. zor durumda bırakmak
be caught in a compromising position v. uygunsuz durumda (seks yaparken) yakalanmak
place someone in an awkward position v. zor duruma sokmak
come in (a certain position) v. (birinci/ikinci vb) olarak bitirmek
be in pole position v. (yarış vb kazanmak için) avantajlı olmak
place (one) in an awkward position v. (birini) müşkül duruma düşürmek
place (one) in an awkward position v. (birini) müşkül durumda bırakmak
place (one) in an awkward position v. (birini) müşkül duruma sokmak
place (one) in an awkward position v. (birini) zor durumda bırakmak
place (one) in an awkward position v. (birini) zor duruma sokmak
put (one) in an awkward position v. (birini) müşkül duruma sokmak
put (one) in an awkward position v. (birini) müşkül durumda bırakmak
put (one) in an awkward position v. (birini) müşkül duruma düşürmek
put (one) in an awkward position v. (birini) zor durumda bırakmak
put (one) in an awkward position v. (birini) zor duruma sokmak
put in an awkward position v. zor duruma düşürmek
put in an awkward position v. zor durumda bırakmak
put in an awkward position v. müşkül duruma sokmak
put in an awkward position v. müşkül duruma düşürmek
put in an awkward position v. müşkül durumda bırakmak
in scoring position expr. sayı pozisyonunda
in scoring position expr. gol pozisyonunda
in scoring position expr. sayı almaya yakın
in scoring position expr. puan kazanmaya yakın
in scoring position expr. başarıya çok yakın
in scoring position expr. başarıyı elde etmek üzere
in scoring position expr. başarmak üzere
in pole position expr. ilk sırada
in pole position expr. ön sırada
in pole position expr. yarışın başlangıcında ilk sırasında/en önde
in pole position [uk] expr. avantajlı durumda/konumda
in pole position [uk] expr. güçlü durumda/konumda
Speaking
I'm in a very vulnerable position expr. oldukça savunmasız bir durumdayım
you're in no position to bargain expr. pazarlık yapacak konumda değilsin
Trade/Economic
changes in financial position n. mali durumdaki değişiklikler
the position of the product in the market n. (ürünün) pazardaki yeri
Technical
doors in a closed position n. kapalı konumdaki kapılar
burning in horizontal position n. yatay durumda yanma
bring lower yarn suction arm in initial position v. alt iplik emiş kolunu başlangıç konumuna getirmek
bring lower yarn suction arm in working position v. alt iplik emiş kolunu çalışma konumuna getirmek
put in position v. yerleştirmek
put in position v. yerine koymak
Construction
doors in closed position n. kapalı durumdaki kapılar
Aeronautic
gate-in position expr. çıkış kapısı önüne yaklaşan
Medical
sitting position in neurosurgery n. nöroşirurjide oturur pozisyon
neurosurgical operations performed in the sitting position n. oturur pozisyondaki beyin cerrahisi operasyonları
Psychology
position-in-space n. mekandaki konum
Military
dug in position n. mevzilenme
Football
be in an offside position v. ofsayt pozisyonunda olmak
Baseball
risp (runners in scoring position) abrev. sayı pozisyonunda olan koşucu
risp (runners in scoring position) abrev. sayı alacak koşucu