junks - Turkish English Dictionary

junks

Meanings of "junks" in Turkish English Dictionary : 60 result(s)

English Turkish
General
junk n. çin yelkenlisi
These goods used to be carried by junks.
Bu mallar eskiden Çin yelkenlileriyle taşınırdı.

More Sentences
junk n. çöp
Let's get rid of this junk.
Şu çöplerden kurtulalım.

More Sentences
junk n. ıvır zıvır
I put all the junk into boxes.
Bütün ıvır zıvırı kutulara koydum.

More Sentences
junk n. hurda
Tom has accumulated a lot of junk.
Tom bir sürü hurda biriktirdi.

More Sentences
junk n. süprüntü
We've got a bunch of useless junk we should get rid of.
Kurtulmamız gereken bir sürü işe yaramaz süprüntü var.

More Sentences
junk n. çerçöp
One of your neighbors complained about all the junk in your front yard.
Komşularınızdan biri ön bahçenizdeki çerçöpten şikayet etti.

More Sentences
junk n. abur cubur
Eating junk can cause obesity.
Abur cubur yemek obeziteye neden olabilir.

More Sentences
junk v. çöpe atmak
I junked my old computer and bought a new one.
Eski bilgisayarımı çöpe atıp yeni bir tane aldım.

More Sentences
junk v. hurdaya çıkarmak
A tree fell on my new car and I had to junk it.
Yeni arabamın üzerine bir ağaç düştü ve onu hurdaya çıkarmak zorunda kaldım.

More Sentences
Automotive
junk n. hurda
It's worthless junk.
O değersiz bir hurda.

More Sentences
General
junk n. hurdalar
junk n. hırtı pırtı
junk n. uyuşturucu
junk n. değersiz şey
junk n. hurda demir
junk n. eroin
junk n. ıskarta mal
junk n. atılacak eşyalar
junk n. kırpıntı
junk n. tapon mal
junk n. hırdavat
junk n. esrar
junk n. pılı pırtı
junk n. döküntü
junk n. eskici
junk n. kuru kalabalık
junk n. yıkıntı
junk n. takatuka
junk n. tuzlanmış sığır eti
junk n. yıpranmış veya eskimiş ip
junk n. eski kablo veya halat parçası
junk n. büyük ve kalın parça
junk v. hurdaya ayırmak
junk v. ıskartaya çıkarmak
junk v. ıskartaya ayırmak
junk v. atmak
junk adj. ıskarta
junk adj. değersiz
Trade/Economic
junk n. çürük tahvil
junk adj. çürük tahviller ile ilgili
junk adj. çürük tahvillere benzeyen
Technical
junk n. atılası hurda
junk n. hurda malzeme
junk n. hurda halat
junk n. hurda palamar
Marine
junk n. çin sularında kullanılan tabanı düz yelkenli
Gastronomy
junk n. gemilerde tüketilen tuzlanmış biftek
Baseball
junk n. ani veya yavaş vuruşlar
Slang
junk n. alet
junk n. uyuşturucu maddeler
junk n. eroin
junk n. penis
junk n. çük
junk n. sik
junk n. alet
junk n. beyaz ırk
junk n. kıç
junk n. popo
junk adj. sikko
junk adj. tırt

Meanings of "junks" with other terms in English Turkish Dictionary : 126 result(s)

English Turkish
General
junk food n. abur cubur
I think you've been eating too much junk food.
Bence çok fazla abur cubur yiyorsun.

More Sentences
Slang
piece of junk n. hurda
My car is a piece of junk.
Arabam bir hurda yığını.

More Sentences
General
junk mail n. reklam olarak gelen posta
junk dealer n. eskici
junk food n. besin değeri az olan yiyecek
junk food n. aburcubur
junk food n. besin değeri düşük gıdalar
junk market n. bit pazarı
junk shop n. eski eşya dükkanı
ship junk n. gemi hurdası
heap of junk n. külüstür
junk car n. hurda araba
junk science n. sahte bilim
heap of junk n. hurda yığını
junk mail n. istenmeyen posta
junk store n. hurda deposu
space junk n. uzay çöplüğü
junk dealer n. hurdacı
junk science n. sözdebilim
junk pile n. çöp yığını
faux-junk food n. sahte abur cubur
junk heap n. çöp yığını
junk ring n. taraftar
junk ring n. takipçi
junk ring n. destekçi
Colloquial
junk-n-stuff n. ıvır zıvır şeyler
junk fax n. faks makinesine gönderilen gereksiz/istenmeyen reklamlar
junk fax n. reklam olarak gelen faks
junk fax n. istenmeyen faks
junk fax n. önemsiz/gereksiz faks
junk food n. çekici/cazip gelen ama elle tutulur bir değeri olmayan şey
junk food n. çekici/cazip gelen ama bir faydası olmayan şey
junk food n. cazip ama içi boş/gereksiz şey
junk-free adj. aburcubursuz
junk it! expr. at gitsin!
junk it! expr. at bunu!
Speaking
we shouldn't eat junk food expr. abur cubur yememeliyiz
that low-lying/good-for-nothing/piece of worthless junk/shit whom you call your husband/father/mother/wife expr. o karın/baban/annen/kocan olacak herif/kadın
we thought it was junk expr. onun hurda olduğunu sandık
that low-lying/good-for-nothing/piece of worthless junk/shit who is supposed to be your husband/father/mother/wife expr. o kocan/baban/annen/karın olacak herif/kadın
Trade/Economic
junk bond n. değersiz, yüksek riskli şirket tahvili
junk bond n. çürük tahvil
junk shop n. eskici dükkanı
junk shop n. hurda mağazası
junk value n. hurda değeri
junk bonds n. ıskarta tahviller
Technical
junk senders list n. önemsiz ileti gönderenler listesi
junk ring n. yumuşak piston yayı
junk [dated] n. kalın parça
junk [dated] n. külçe
junk bottle n. koyu renkli kalın camdan yapılan bira şişesi
junk vat n. (tabakçılık) atık tabak sıvısının konulduğu büyük varil
Computer
junk mail n. çöp posta
junk email n. istenmeyen eposta
junk e-mail n. önemsiz e-posta
junk e-mail n. önemsiz elektronik posta
junk mail n. önemsiz posta
junk senders n. önemsiz gönderenler
Telecom
junk e-mail n. istenmeyen e-posta
Aeronautic
junk ring n. conta rondelası
junk ring n. gaz segmanı
Mining
junk shot n. kuyudaki yağ kaçağını tıkamak için kuyuya yüksek basınçla moloz atma işlemi
Food Engineering
salt junk n. kurutulmuş tuzlu et
salt junk n. kurutulmuş tuzlu et
Biology
junk dna n. çöp dna
Astronomy
space junk n. uzay çöpü
Fishery
junk hook n. (balina avcılığında) büyük parçaları güverteye çekmek için kullanılan kanca
Military
military junk n. askeri enkaz/çöp (askeri işgal sonrası bırakılan)
junk wad n. top tıkacı
junk wad n. gülle tıkacı
Art
junk art n. hurda sanat
Slang
junk tank n. bağımlıların tutulduğu nezarethane
hunk of junk n. eski püskü
junk in the trunk n. kalça
piece of junk n. külüstür
hunk of junk n. külüstür
junk car n. tekerlekli tabut
junk car n. uçan teneke
the junk n. (birinin) alt takımları
the junk n. (birinin) aleti
the junk n. (birinin) takım taklavatı
the junk n. (birinin) cinsel organı
the junk n. (birinin) testisleri
the junk n. (birinin) taşakları
one's junk n. (birinin) alt takımları
one's junk n. (birinin) aleti
one's junk n. (birinin) takım taklavatı
one's junk n. (birinin) cinsel organı
one's junk n. (birinin) testisleri
one's junk n. (birinin) taşakları
junk squad [dated] n. yasadışı uyuşturucu polisliği konusunda uzman kolluk kuvvetleri
junk squad [dated] n. narkotik departmanı
junk squad [dated] n. uyuşturucuyla mücadele ekibi
junk squad [dated] n. narkotik polisi
the junk n. testisler
the junk n. birinin testisleri
the junk n. cinsel organ
the junk n. birinin cinsel organı
the junk n. alt takımlar
one's junk n. testisler
one's junk n. birinin testisleri
one's junk n. cinsel organ
one's junk n. birinin cinsel organı
one's junk n. alt takımlar
junk shop n. antikacı
get a junk kit under one’s bed v. yatağının altında uyuşturucu zulası olmak
on the junk expr. uyuşturucu madde kullanan
on the junk expr. uyuşturucu bağımlısı
on the junk expr. eroin bağımlısı
on the junk expr. eroin kullanıcısı
on the junk expr. uyuşturucunun etkisinde
on the junk expr. kafası iyi
on the junk expr. kafası yüksek
on the junk expr. uyuşturucu almış
on the junk expr. uyuşturucu kullanan
on the junk expr. eroin bağımlısı
on the junk expr. uyuşturucu bağımlısı
on the junk expr. keş
on the junk expr. uyuşturucu kullanmış
on the junk expr. uyuşturucunun etkisinde
on the junk expr. eroinman
Star Wars
community junk yard n. topluluk hurda alanı
junk dealer n. hurda tüccarı
space junk n. uzay hurdası
temmin wexley's junk shop n. temmin wexley'in hurda dükkanı
vorn's junk shop n. vorn'un hurda dükkanı