katılaşmış - Turkish English Dictionary
History

katılaşmış



Meanings of "katılaşmış" in English Turkish Dictionary : 13 result(s)

Turkish English
General
katılaşmış hardened adj.
katılaşmış toughened adj.
katılaşmış case-hardened adj.
katılaşmış husky adj.
katılaşmış caked adj.
katılaşmış casehardened adj.
katılaşmış sclerotic adj.
Technical
katılaşmış hard set adj.
Construction
katılaşmış solidified adj.
Medical
katılaşmış calloused adj.
katılaşmış callused adj.
katılaşmış sclerosed adj.
katılaşmış ossified adj.

Meanings of "katılaşmış" with other terms in English Turkish Dictionary : 29 result(s)

Turkish English
General
katılaşmış yer thickening n.
katılaşmış madde concretion n.
katılaşmış madde meat n.
katılaşmış pislik veya çamur kitlesi gore [dialect] [uk] n.
(asya'da kullanılan ve içinde katılaşmış mürekkebin öğütüldüğü) taş havan inkstone n.
(yatay yönde katılaşmış) kültür ortamı slope n.
savaş sebebiyle yüreği katılaşmış battle hardened adj.
çırpılarak katılaşmış whipped adj.
katılaşmış maddeler üreten concretional adj.
katılaşmış maddeler içeren concretional adj.
katılaşmış maddeler üreten concretionary adj.
katılaşmış maddeler içeren concretionary adj.
zamanla katılaşmış sclerotic adj.
Technical
döküm oluğunda katılaşmış kütle sow block n.
hızlı katılaşmış alaşım rapidly solidified alloy n.
katılaştırılmış/katılaşmış madde solidified matter n.
katılaşmış madde hardened/solidified matter n.
katılaşmış madde solidified/hardened substance n.
katılaşmış madde solid matter/substance n.
katılaşmış kabuk solidified shell n.
yönlenik katılaşmış kolayerirler directionally solidified eutectics n.
yönlenik katılaşmış directionally solidified adj.
büsbütün katılaşmış dry adj.
Construction
ferforje yapımında kullanılan katılaşmış demir kütlesi ball n.
Meteorology
hava koşulları nedeniyle katılaşmış weather-beaten adj.
Geology
yanardağdan püskürmüş ve havada katılaşmış lav kütlesi bomb n.
yerkabuğunun alt katmanlarında katılaşmış volkanik kayaç kitlesi pluton n.
yüzeyde soğuyup katılaşmış effusive adj.
katılaşmış lav içinde olup aynı püskürük kayacın parçası olan (volkanik parçacık) cognate adj.