keyif - Turkish English Dictionary
History

keyif



Meanings of "keyif" in English Turkish Dictionary : 42 result(s)

Turkish English
Common Usage
keyif pleasure n.
keyif joy n.
General
keyif fun n.
keyif mood n.
keyif kief n.
keyif glee n.
keyif humor n.
keyif kick n.
keyif joy n.
keyif spirits n.
keyif rollick n.
keyif temper n.
keyif joviality n.
keyif pleasure n.
keyif enchantment n.
keyif zest n.
keyif delight n.
keyif health n.
keyif cheer n.
keyif relish n.
keyif kef n.
keyif merriment n.
keyif humour n.
keyif high spirits n.
keyif conviviality n.
keyif amusement n.
keyif chear [obsolete] n.
keyif allegresse n.
keyif entertain [obsolete] n.
keyif jouisance n.
keyif jouysaunce n.
keyif jovysaunce n.
keyif jovialty n.
keyif queme [obsolete] n.
keyif hell [us/canada] n.
keyif mirth n.
keyif delit n.
keyif dissipation n.
keyif smack [obsolete] n.
Idioms
keyif high cotton n.
Archaic
keyif heyday n.
Slang
keyif mellow n.

Meanings of "keyif" with other terms in English Turkish Dictionary : 249 result(s)

Turkish English
General
ziyaretçilerin bir spor veya rekreasyon etkinliğine katılma veya ondan keyif almasına odaklanan etkinlik sporting attraction n.
keyif düşkünü pleasureseeker n.
keyif düşkünü pleasure seeker n.
eğlence/keyif için alınan uyuşturucular recreational drugs n.
içerik hakkında keyif kaçırıcı bilgi uyarısı spoiler alert n.
keyif için alınan, bağımlılık yapmayan uyuşturucu recreational drug n.
bol keyif laldie n.
bol keyif laldy n.
keyif için seyahat eden kimse tourer n.
kenevirden elde edilen keyif verici maddeler bang n.
keyif çatan kimse joller n.
sonuçlarını gözetmeksizin sadece keyif için yapılan şey joy ride n.
sonuçlarını gözetmeksizin sadece keyif için yapılan şey joyride n.
aşırı keyif jubilancy n.
keyif için alınan ve bağımlılık yapmayan bir uyuşturucu olarak tüketilen, kenevir ve baldan yapılan fas'a özgü bir macun majoun n.
yapmaktan veya kullanmaktan keyif alınan şey one's meat n.
evde olmaktan keyif alan ve ailesine düşkün kimse home-lover n.
keyif nesnesi mirth [obsolete] n.
keyif alma revelment n.
para kazanmaktan ziyade keyif için çiftçilik yapan zengin erkek gentleman farmer n.
başkasının şanssızlığı veya başarısızlığından duyulan keyif glee n.
büyük keyif heaven n.
keyif kaçıran kadın disenchantress n.
keyif düşkünlüğü gormandism n.
keyif verici etkileri için alınan ilaç drug of abuse n.
keyif verici etkileri için alınan ilaç street drug n.
keyif verici madde alımını durdurma drug withdrawal n.
memnuniyet veya keyif veren şey contentment n.
keyif içiciliği cups n.
çok keyif veren şey feast n.
keyif adamı pleaseman n.
keyif düşkünü pleasurer n.
keyif düşkünü kimse pleasure-seeker n.
keyif düşkünlüğü pleasure-seeking n.
keyif düşkünü pleasurist n.
yaptığından keyif alan kimse savorer [us] n.
keyif pezevengi savorer [us] n.
yaptığından keyif alan kimse savourer [uk] n.
keyif pezevengi savourer [uk] n.
evde keyif yapma cocooning n.
keyif yapılan zaman field day n.
kendinden keyif duyma self-enjoyment n.
keyif vermek rejoice v.
bir işi keyif almadan yapmak go through the motions v.
keyif almak relish v.
keyif sürmek lead a life of pleasure v.
artırmak (keyif/öfke vb) give an edge to v.
keyif vermek please v.
keyif almak enjoy v.
keyif çatmak make merry v.
keyif almak get a kick out of something v.
keyif vermek intoxicate v.
keyif vermek make somebody tipsy v.
keyif ve neşe vermek exhilarate v.
keyif vermek exhilarate v.
keyif çatmak enjoy oneself v.
-den keyif almak take pleasure in doing something v.
(bir şeyi) yapmaktan keyif almak take pleasure in doing something v.
keyif çatmak rant [scottish] v.
içine (keyif verici) madde eklemek lace v.
keyif almak take pleasure in v.
keyif vermek enrapture v.
(kedi) mırlayarak keyif aldığını belli etmek make vibrant sounds v.
övünmekten keyif almak vapor v.
boş konuşmaktan keyif almak vapor v.
atıp tutmaktan keyif almak vapor v.
övünmekten keyif almak vapour v.
boş konuşmaktan keyif almak vapour v.
atıp tutmaktan keyif almak vapour v.
keyif vermek queme v.
büyük keyif almak luxuriate v.
keyif vermek lyken v.
keyif vermek oblige [obsolete] v.
(internet oyunlarında) diğer oyunculardan oyundan keyif almasını engellemek için onları taciz etmek grief v.
aşırı keyif vermek overjoy v.
keyif peşinde koşmak pleasure v.
duygusal düşünce ve ifadeden keyif almak sentimentize v.
duygusal düşünce ve ifadeden keyif almak sentimentise v.
çok keyif veren voluptuous adj.
keyif verici delighting adj.
keyif dolu delighting adj.
keyif alınımış enjoyed adj.
keyif verici nitelikte olmayan nonintoxicating adj.
keyif veren heart-warming adj.
tıbbi nedenler ya da bağımlılıktan ziyade keyif için alınan (uyuşturucu) recrational adj.
keyif alınabilir relishable adj.
keyif vermeyen undelightful adj.
keyif alınmamış unenjoyed adj.
keyif vermeyen unentertaining adj.
keyif kaçıran unhappy adj.
aşırı keyif veren enriching adj.
keyif alınmamış unliked adj.
eğlendirme ve keyif verme amaçlı light adj.
keyif kaçırıcı chill adj.
keyif kaçıran disenchanting adj.
keyif alınmış enjoyed adj.
evinden keyif alan domestic adj.
cennetteymişçesine keyif alan paradised adj.
keyif düşkünü pleasure-loving adj.
akşam yemeği öncesi keyif alınan predinner adj.
keyif verici sportful adj.
keyif vererek heartsomely adv.
keyif aleminde on the razzle adv.
keyif için for pleasure adv.
tereddüt, şüphe, keyif belirten bir ünlem h'm interj.
şaşkınlık veya keyif ifade etmek, dikkat çekmek veya harekete geçirmek için kullanılan bir ifade ho interj.
Phrasals
(bir şey yapmaktan) keyif almak/memnun olmak/tatmin olmak satisfy (someone, something, or oneself) by (doing something) v.
(bir şeyi) yapmaktan keyif almak indulge in something v.
-den keyif almak indulge in something v.
keyif almak go for v.
birine keyif vermek get to someone v.
(bir şeyden) zevk/keyif almak go for (something) v.
-den keyif almak/memnun olmak/tatmin olmak satisfy by v.
(birine bir şeyle) keyif vermek thrill (one) with (something) v.
(bir şeyden) büyük keyif almak thrill at (something) v.
(bir şeyden) keyif almak thrill to (something) v.
ile keyif vermek thrill with v.
Colloquial
dikkat dağıtıcı veya keyif kaçırıcı şey turnoff n.
keyif kaçıran party pooper n.
keyif kaçıran killjoy n.
keyif kaçıran spoilsport n.
yoğun keyif/zevk (özellikle uyuşturucu vs gibi uyarıcı maddelerin yarattığı etki sonucunda) rush n.
uyuşturucunun verdiği zevk/keyif jolt n.
öldürmekten keyif alan katil thrill killer n.
hiç keyif (almama) no joy n.
kendi başına bir keyif end in itself n.
buz gibi keyif birası frosty one n.
sorumluluk almadan keyif, zenginlik gibi kazanımların peşinde koşan kimse freebooter n.
kötü, hoşa gitmeyen ve keyif kaçırıcı sözler söylemek bite v.
keyif almak get (one's) jollies v.
hayattan keyif almak get a life v.
keyif yapmak/çatmak be grooving v.
(bir şeyden) keyif almak have (oneself) (something) v.
(bir şeyden) çok keyif almak be here for (something) v.
keyif/zevk almak get your kicks v.
(bir şeyden) çok keyif almak can't get enough (of something) v.
(öksürük ilacını) keyif için uyuşturucu olarak kullanmak skittle v.
keyif veren/uyarıcı uyuşturucular amped-up adj.
bir işin kendi başına bir keyif olması an end in itself expr.
keyif aldığım bir şey değil it isn’t my thing expr.
(bir şeyden) çok keyif almış here for (something) expr.
bir şeyden çok keyif almış here for it expr.
Idioms
buz gibi keyif birası a frosty one n.
çok keyif veren şey a joy to behold n.
görenlere neşe/keyif verme a joy to behold n.
keyif/kıvanç/mutluluk kaynağı a joy to behold n.
keyif kaçıran çıkıntı tip a wet blanket n.
(birinin) gözündeki keyif ışığı/parıltısı gleam in (one's) eye n.
tek başına geçirilen zamandan alınan keyif joy of missing out n.
başarının verdiği keyif the sweet smell of success n.
keyif kaçıran kişi/şey a buzz kill [us] n.
bir şeyden keyif almak go in for something v.
bir şeyden keyif almak get one's rocks off on something v.
bir şeyden keyif/zevk almak get one's kicks from something v.
büyük keyif vermek go down a treat v.
çok büyük keyif/zevk almak get a big kick out of v.
keyif çatmak have a fine time v.
keyif vermek give a bang v.
keyif vermek give someone a kick v.
keyif vermek give someone a bang v.
keyif vermek give someone a charge v.
keyif almak get a bang out of v.
keyif vermek cheer up v.
keyif vermek give a kick v.
keyfi keyif yaşamak dance the antic hay v.
(birinden/bir şeyden) keyif almak get a kick from (someone or something) v.
birinden/bir şeyden keyif almak get a kick out of something v.
birinden/bir şeyden keyif almak get a kick from something v.
(birinden/bir şeyden) keyif almak get behind (someone or something) v.
çok keyif almak go into orbit v.
çok keyif almak have a high old time v.
bir şeyden keyif almak get a charge out of something v.
için haz/keyif kaynağı olmak be meat and drink to v.
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak take delight in (someone or something) v.
birine keyif veren bir şey olmak float someone's boat v.
(birinden) keyif almak get a bang out of (someone) v.
birinden/bir şeyden keyif almak get a bang out of someone/something v.
birinden/bir şeyden keyif almak get a kick out of someone/something v.
-den keyif almak/duymak get a buzz out of v.
(birinden/bir şeyden) keyif almak get a buzz out of (someone or something) v.
birinden/bir şeyden keyif almak get a buzz out of someone/something v.
'-den keyif almak get a charge out of v.
bir şeyden keyif almak get a kick from/out of something v.
keyif/zevk almak get (one's) kicks v.
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak get one's kicks (from someone/something) v.
(birine) keyif vermek give (one) a bang v.
(birine) keyif vermek give (one) a charge v.
(birine) keyif vermek give (one) a kick v.
(bir şeyden) çok keyif almak have a thing for (something) v.
(birine) keyif vermemek not float (one's) boat v.
haz/keyif almak/aldığı için oynamak play for love v.
keyif yapmak smell the roses v.
mola verip keyif yapmak stop and smell the coffee v.
(bir şeyin) kişiye keyif vermemesi not float somebody's boat expr.
(birinin) pek keyif aldığı bir şey değil not (really) (one's) thing expr.
keyif için for the ride expr.
çok keyif almaya into orbit expr.
(birinin) haz/keyif kaynağı meat and drink to (one) expr.
bana çok haz/keyif veren bir şey it is meat and drink to me [uk] expr.
(birinin pek) keyif aldığı bir şey değil not (really) (one's) scene expr.
keyif aldığı bir şey değil not your scene expr.
Speaking
çok keyif aldım I had a blast expr.
öğretmenlikten keyif alıyor musun? do you enjoy teaching? expr.
Law
keyif verici madde pleasure-giving substance n.
keyif verici madde pleasure-inducing substance n.
Marine
keyif için kullanılan küçük yelkenli tekne jolly boat n.
keyif için kullanılan küçük yelkenli tekne jollyboat n.
Psychology
başkalarının mutsuzluğundan keyif alma schadenfreude n.
başkalarının mutsuzluğundan keyif alma epicaricacy n.
keyif düşkünlüğü hedonomania n.
melankoliden keyif almak melancholize v.
melankoliden keyif almak melancholise v.
Pharmaceutics
keyif verici olarak kullanılan psikoaktif bir ilaç methylenedioxymethamphetamine n.
Botanic
ritüellerde kullanılan keyif verici meskal filizi sacred mushroom n.
Social Sciences
kendisine doğumda atanmış cinsiyeti reddetmeden farklı bir cinsiyetle özdeşleştirilen kıyafetler giymekten keyif alan kişi cross-dresser n.
Literature
eğlendirmek, güldürmek veya keyif vermek için yazılan şiir light verse n.
Philosophy
keyif düşkünlüğü epicureanism n.
keyif düşkünlüğü epicurism n.
Cinema
filmi izlememiş birine filmin içindeki gizemi açıklayan, sürpriz sonu açık eden ve keyif zevkini bozacak bilgi spoiler n.
Slang
keyif veren şey nuts n.
hap biçiminde keyif verici uyuşturucu bop n.
alkol ve uyuşturucunun verdiği uzun süreli bir keyif hissi rolling buzz n.
keyif kaçıran kişi ya da şey buzzkill n.
keyif/neşe verici toz (eroin, kokain) joy dust n.
keyif/neşe verici toz (eroin, kokain) joy flakes n.
alkol dışında diğer keyif verici maddeleri/uyuşturucuları kullanmayı reddeden kişi juice freak [dated] n.
keyif içicisi joypopper n.
uyuşturucunun verdiği keyif/zevk jag n.
birinin keyif aldığı şey jam n.
keyif kaçıran kimse wet noodle n.
uyuşturucunun verdiği enerji/keyif/zevk blast n.
keyif alma boot n.
keyif kaçıran kimse wet sock n.
mola verip keyif çatmak stop and smell the roses v.
keyif almak get a kick out of something v.
mola verip keyif yapmak stop and smell the roses v.
(bir şeyi yapmaktan) keyif almak/duymak get a buzz out of something v.
keyif almak get it on v.
keyif almak get it on (with somebody) v.
keyif çatmak get naked v.
çok keyif almak get off on v.
keyif/zevk almak get (one's) kicks v.
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak get one's kicks (from someone or something) v.
çakır keyif half-crocked adj.
siyah insanlarla cinsel ilişki kuranlar bundan o kadar keyif alırlar ki bir daha siyahlardan başka insanlarla cinsel ilişki kurmazlar anlamında deyim once you go black, you never go back expr.
gerçekten çok keyif aldım/aldık it's been real expr.
British Slang
keyif kaçırmak pip v.
Modern Slang
alkol tüketiminin verdiği neşe/keyif/eğlence alcohol-induced frivolity n.
Star Wars
keyif kubbeleri joy domes n.