korunan - Turkish English Dictionary
History

korunan



Meanings of "korunan" in English Turkish Dictionary : 13 result(s)

Turkish English
General
korunan passenger n.
korunan maintained adj.
korunan guarded adj.
korunan saved adj.
korunan preserved adj.
korunan conserved adj.
korunan sheltered adj.
korunan protected adj.
korunan bieldy adj.
korunan mothball adj.
Colloquial
korunan idiot-proof adj.
Trade/Economic
korunan protected adj.
Archaic
korunan covert adj.

Meanings of "korunan" with other terms in English Turkish Dictionary : 90 result(s)

Turkish English
General
daha güçlü başka bir devletçe kontrol edilip korunan devlet protectorate n.
zarar veya istenmeyen değişimlere karşı korunan bölge conservation area n.
iyi korunan yer stronghold n.
devletçe kamunun kullanımı ve yararı için korunan ve doğal güzellik ve özelliklere sahip bölge national park n.
korunan kimse protege n.
iyi korunan yüksek kale hillfort n.
kamu yararına açılmış ve abd hükümeti tarafından korunan sahil dinlence alanı national seashore n.
(sudan ve komşusu bölgelerde) dikenli çalılarla korunan alan zareba n.
(sudan ve komşusu bölgelerde) dikenli çalılarla korunan alan zareeba n.
vahşi hayvanların göç ettiği korunan bir doğal yaşam alanı şeridi migration corridor n.
korunan alan bubble n.
20 veya daha fazla yıl boyunca kesintisiz kullanıldığından yasalarla korunan pencere light n.
türünün en iyi örneği olarak korunan şey gold n.
korunan gelişim aşaması chrysalis n.
tozlukla korunan legginged adj.
aşırı korunan overprotected adj.
gözetim altında korunan sentineled adj.
iyi korunan closely guarded adj.
kale hendekleriyle korunan moated adj.
gözetim altında korunan sentinelled adj.
yetersiz korunan attackable adj.
rüzgardan korunan tarafta under the lee of adj.
setle çevrelenerek korunan banked adj.
betonla/toprakla/yeraltına yerleştirilerek olası patlama/ısı tehlikesinden korunan hardened adj.
kulelerle korunan garreted [obsolete] adj.
kılıfla korunan incased adj.
katı bir şekilde korunan close adj.
ihlale karşı korunan inviolate adj.
bozulmaya karşı korunan inviolate adj.
ihlale karşı korunan inviolated adj.
bozulmaya karşı korunan inviolated adj.
zırh eldiveni ile korunan gauntletted adj.
komplolara karşı korunan plot-proof adj.
denizle korunan sea-walled adj.
kısmen korunan semicured adj.
güneşten korunan shaded adj.
ışıktan korunan shaded adj.
sulama sistemi tarafından korunan sprinklered adj.
rüzgardan korunan tarafta leewardly adv.
Colloquial
titizlikle korunan kurumsal kaynak rice bowl n.
Trade/Economic
ana parası aynen korunan fon endowment fund n.
ana parası aynen korunan fakat faizi kullanılan fon endowment fund n.
korunan pazar sheltered market n.
korunan değer retained value n.
Law
20 veya daha fazla yıl boyunca kesintisiz kullanıldığından yasalarla korunan pencere ancient light n.
yasal olarak korunan çıkarların dengelenmesi balancing of legally protected interests n.
(antik roma hukuku) medeni hukukla değil praetor'un fermanıyla korunan bonitary adj.
(antik roma hukuku) medeni hukukla değil praetor'un fermanıyla korunan bonitarian adj.
Politics
abd başkanı, başkan yardımcısı veya başkanın olmadığı anlarda o görevi üstlenen üst düzeylinin aynı yerde toplandığında, başkanın başına bir aksilik gelmesi durumunda, birleşik devletler başkanı olsun diye gizli bir yere saklanıp korunan kabine üyesi designated successor n.
ölüm şeridi (berlin duvarının gözcü kuleleriyle korunan yüksek güvenlikli geniş bir alanı) death strip n.
savaş hukuku kapsamında korunan statüdeki kuruluşların amblemleri protected emblems n.
Technical
basınçlandırma ile korunan binalar buildings protected by pressurisation n.
dondurularak korunan yiyecek grommet n.
mahfazalarla korunan elektrikli cihazlar electrical apparatus protected by enclosures n.
rüzgardan korunan taraf lee n.
amonyakla korunan ammonia-preserved adj.
Computer
(veri depolama, işleme veya programlama) sürekli korunan static adj.
Electric
korunan bölge protected zone n.
korunan şarj charge sustaining n.
Architecture
kulelerle korunan towered adj.
Food Engineering
kendi yağında pişirilen ve korunan et confit n.
iyonize edici radyasyonla korunan gıda irradiated food n.
Math
korunan yoğunluk conserved density n.
Physics
temel parçacıkların bazı güçlü etkileşimlerde korunan özelliği gentleness n.
Chemistry
tamamen veya kısmen amonyakla korunan preserved wholly or in part with ammonia adj.
Biology
korunan tür protected species n.
soyun devamı için korunan (popülasyon) seed adj.
Marine Biology
tek tarafta yer alan ve bir kat kabukla korunan solungaçlara sahip karındanbacaklı yumuşakçalar alttakımı tectibranchia n.
tek tarafta yer alan ve bir kat kabukla korunan solungaçlara sahip karındanbacaklı yumuşakçalar alttakımı tectibranchiata n.
Astronomy
çekirdeğindeki hidrojen füzyonu tepkimeleri ile korunan hidrostatik denge halindeki bir yıldıza ait main-sequence adj.
çekirdeğindeki hidrojen füzyonu tepkimeleri ile korunan hidrostatik denge halindeki bir yıldız ile ilişkili main-sequence adj.
Forestry
korunan alanlar içinde orman alanı forest area within protected areas n.
korunan alan protected area n.
Environment
hava şartlarına karşı korunan yer weather-protected location n.
özellikli korunan alan special area of conservation (sac) n.
Geology
nehir ağzına yakın olup büyük ölçüde açık sulardan korunan çamurlu lagün, bataklık veya göl liman n.
Military
(afrika'da) dairesel yük arabaları ve vagonlar ile korunan ordugah laager n.
(afrika'da) dairesel yük arabaları ve vagonlar ile korunan ordugah lager n.
cam tüp içerisindeki elektroliti ince metal levha ile korunan, bataryalı mayın başlığı chemical horn n.
cam tüp içerisindeki elektroliti ince metal levha ile korunan, bataryalı mayın başlığı hertz horn n.
korunan bölge protected site n.
korunan tesis protected site n.
paraşütlü birlikler veya hava saldırısı kuvvetleri tarafından korunan düşman veya düşman kuvvetlerince kontrol altında tutulan alan airhead n.
radar algılama menzilini artırmak amacıyla korunan kuvveten uzak bir yere yerleştirilen gemi, uçak veya araç radar picket n.
siperlerle korunan mevzi entrenchment n.
siperlerle korunan mevzi intrenchment n.
siper veya taret ile kısmi olarak korunan top barbette gun n.
savaş hukuku kapsamında korunan statüdeki kişi ve kuruluşlar protected persons/places n.
Librarianship
çocuklara okumayı öğretme amacıyla kullanılan ve şeffaf boynuz kağıdı ile korunan tek sayfalık eski bir el kitabı hornbook n.
Slang
yasal süreçlerde kimliği saklı tutulan/korunan kişi fred nerk n.