mevsim - Turkish English Dictionary
History

mevsim



Meanings of "mevsim" in English Turkish Dictionary : 7 result(s)

Turkish English
Common Usage
mevsim season n.
General
mevsim tide n.
mevsim season n.
mevsim etesian adj.
Trade/Economic
mevsim season n.
Gastronomy
mevsim season n.
Meteorology
mevsim season n.

Meanings of "mevsim" with other terms in English Turkish Dictionary : 93 result(s)

Turkish English
General
durgun mevsim dead season n.
yağmurlu mevsim rainy season n.
avlanmanın yasak olduğu mevsim closed season n.
mevsim sonu satışı clearance n.
bir ürün veya hizmete talebin en düşük olduğu mevsim veya dönem low season n.
mevsim normallerinin üstünde above seasonal normals n.
mevsim normalleri seasonal normals n.
mevsim normallerinin üzerinde above seasonal normals n.
mevsim değişikliği seasonal change n.
mevsim geçişi mid season n.
taşkınsız mevsim non-flood season n.
mevsim ortalaması seasonal average n.
dört mevsim four seasons n.
mevsim değişikliği season change n.
mevsim meyveleri fruits of the season n.
üçer günlük dört mevsim orucu ember days n.
4 mevsim 4 seasons n.
mevsim şeridi season chart n.
mevsim şartları seasonal conditions n.
mevsim etkileri seasonal influences n.
başarılı mevsim banner season n.
mevsim ortası midseason n.
batı afrika'da kasım sonu ile mart ortası arasında gerçekleşen bir mevsim harmattan n.
çimlerin büyümeye başladığı mevsim grass [dialectal] n.
sıcak mevsim heat n.
mevsim normallerinin üstünde seyretmek be above seasonal normals v.
mevsim normallerinin altında seyretmek be below seasonal normals v.
normal olmayan hava (mevsim için) unseasonable adj.
çok soğuk (mevsim/hava) hard adj.
mevsim değişikliklerinin hayvan ve bitkiler üzerindeki etkilerini inceleyen bilim dalı ile ilgili phenological adj.
geç gelen (mevsim) backward adj.
dört mevsim gerçekleşen all-year-round adj.
mevsim için normal olmayan unseasonable adj.
mevsim ortasına ait mid-season adj.
mevsim ortasında olan mid-season adj.
mevsim ortasında gerçekleşen midseason adj.
(mevsim) ılık green adj.
mevsim normallerinin altında below seasonal normals adv.
mevsim ortasında mid-season adv.
Phrasals
(mevsim vb) gelmek roll around v.
Phrases
mevsim boyunca throughout the season expr.
Colloquial
bir günde dört mevsim four seasons in one day n.
dört mevsim boyunca all year round expr.
her mevsim all year round expr.
dört mevsim boyunca all year round expr.
her mevsim all year round expr.
Speaking
en sevdiğim mevsim kış my favorite season is winter expr.
en sevdiğim mevsim yaz my favorite season is summer expr.
Trade/Economic
bir sektörün en faal olduğu zaman veya mevsim high season n.
durgun mevsim dull season n.
mevsim sonu satışı inventory-clearance sale n.
mevsim işsizliği seasonable unemployment n.
mevsim sonu satışı clearance sale n.
mevsim dışı fiyatlandırma off-peak pricing n.
mevsim sonu satışları seasonal closing out sale n.
ölü mevsim slack season n.
ölü mevsim dead season n.
tam mevsim zenith of the season n.
Tourism
mevsim dışı fiyat off season price n.
ölü mevsim dead season n.
Technical
mevsim geçişi mid season n.
Textile
mevsim ortası mid-season n.
Automotive
dört mevsim lastik all-season tire n.
dört mevsim lastiği all seasons tire n.
Marine
mevsim yağışı getiren hava baiu front n.
Gastronomy
mevsim sebzeleri vegetables in season n.
mevsim meyveleri fruits in season n.
mevsim salatası seasonal salad n.
mevsim salatası salad in season n.
mevsim salatası season salad n.
mevsim bitkilerinden yapılmış baharat rub n.
Statistics
mevsim değişimleri seasonal variation n.
mevsim bölgeleri seasonal zones n.
Botanic
tomurcuklanma veya aşılama zamanından sonra bir mevsim büyüyüp tek bir dalsız sürgün veren bitki whip n.
bitkilerin büyümeyi bıraktığı veya ekilmediği (zaman, mevsim) nongrowing adj.
her mevsim meyve veren everbearing adj.
Agriculture
serin mevsim mahsulleri cool-season crops n.
mevsim dışı özel mahsul yetiştiren bahçıvan cropper n.
Religious
(hristiyanlıkta) mevsim orucunun tutulduğu gün ember day n.
(hristiyanlıkta) mevsim orucunun tutulduğu hafta ember week n.
(hristiyanlıkta) mevsim orucu emberings [obsolete] n.
üçer günlük dört mevsim orucu emberings [obsolete] n.
Geography
kurak mevsim dry season n.
kurak mevsim akışı dry weather flow n.
(mevsim) erken gelen forward adj.
Meteorology
mevsim iklimi monsoon climate n.
yağmurlu mevsim rainy season n.
(iklim, mevsim) ılık open [new england] adj.
Military
dört mevsim hava savunma avcı uçağı all-weather air defense fighter n.
Mythology
yunan mevsim tanrıçaları horae n.
Archaic
(gün veya mevsim) ayinlere ayrılan solemn adj.
(gün veya mevsim) tören yapılan solemn adj.
Ornithology
güvercinlerin çayırlarda beslendiği söylenen mevsim benting time n.