oksijenli - Turkish English Dictionary
History

oksijenli



Meanings of "oksijenli" in English Turkish Dictionary : 13 result(s)

Turkish English
General
oksijenli oxygenic adj.
Technical
oksijenli oxygenated adj.
Medical
oksijenli oxygenated adj.
Food Engineering
oksijenli aerob adj.
Chemistry
oksijenli oxo adj.
oksijenli oxygenous [obsolete] adj.
Biochemistry
oksijenli aerophilic adj.
oksijenli aerophilous adj.
oksijenli aerobic adj.
Marine Biology
oksijenli aerobe adj.
Environment
oksijenli aerophilic adj.
oksijenli aerophilous adj.
oksijenli aerobic adj.

Meanings of "oksijenli" with other terms in English Turkish Dictionary : 72 result(s)

Turkish English
General
oksijenli su hydrogen peroxide n.
oksijenli su peroxide n.
oksijenli su şişesi a bottle of peroxide n.
iki oksijenli dioxide adj.
Technical
argonlu oksijenli karbonsuzlaştırma argon-oxygen-decarburization n.
dört oksijenli oksit tetroxide n.
kuvars gibi silisyumun oksijenli bilişimlerine verilen ad silica n.
oksijenli asit oxiacid n.
oksijenli sülfürik asit peroxysulphuric acid n.
oksijenli propanla kesme oxypropane cutting n.
oksijenli su hydrogen peroxide n.
oksijenli hidrojen ile kaynaklama oxyhydrogen welding n.
oksijenli yakıt gazı karışımı oxy-fuel gas mixture n.
oksijenli kesim oxy-cut n.
oksijenli yakıt gazı yalazı oxy-fuel gas flame n.
oksijenli ortam aerobic environment n.
oksijenli çelik yapımı oxygen steelmaking n.
oksijenli doğal gazla kaynaklama oxynatural gas welding n.
oksijenli kesim oxy fuel cutting n.
oksijenli doğal gazla kesme oxynatural gas cutting n.
oksijenli süreçler oxygen processes n.
oksijenli organik bileşikler organic oxygenated compounds n.
oksijenli yakıtlar oxygenated fuels n.
oksijenli hidrojen ile kesme oxyhydrogen cutting n.
oksijenli madde oxidant n.
oksijenli sülfür oxysulfide n.
oksijenli sülfür oxysulphide n.
oksijenli yakıt gazı oxy-fuel gas n.
oksijenli propan oxypropane n.
oksijenli tuz oxysalt n.
oksijenli çelik yapımı süreçleri oxygen steelmaking process n.
oksijenli yakıt gazla kesme oxy-fuel gas cutting n.
silis, kum çakmaktaşı kuvars gibi silisyumun oksijenli bilişimlerine verilen ad silica n.
yalnızca bir kısmı oksijenli olan semioxygenated adj.
Automotive
oksijenli benzin oxygenated gasoline n.
oksijenli yakıt oxygenated fuel n.
Petrol
organik oksijenli bileşikler organic oxygenated compounds n.
Mining
oksijenli minerali olan oxonian adj.
Medical
oksijenli hemoglobin methemoglobin n.
oksijenli hemoglobin methaemoglobin n.
oksijenli su hydrogene peroxide solution n.
sıkıştırılmış veya az oksijenli havanın solunması ile gerçekleştirilen tedavi yöntemi pneumotherapy n.
Chemistry
oksijenli sülfürik asit caro's acid n.
bitkilerin uçucu yağlarında ve yağlı reçinelerinde bulunan çeşitli doymamış hidrokarbonların oksijenli türevlerine verilen ad terpene n.
dört oksijenli oksit tetroxid n.
oksijenli su oxygen water n.
oksijenli bileşikler oxygenated compounds n.
oksijenli asit oxacid n.
oksijenli asit oxyacid n.
bir pozitif atom veya radikal içeren oksijenli radikal amil bileşiği amylate n.
oksijenli asit oxo acid n.
oksijenli asit oxoacid n.
oksijenli asit oxy acid n.
oksijenli sülfür oxysulphuret [obsolete] n.
oksijenli olmayan nonoxygenated adj.
oksijenli anlamına gelen bir ön ek ox- pref.
oksijenli anlamına gelen bir ön ek oxa- pref.
oksijenli anlamına gelen bir ön ek oxo- pref.
oksijenli anlamına gelen bir ön ek oxy- pref.
ilave oksijenli anlamına gelen bir ön ek oxy- pref.
oksijenli ve anlamına gelen bir ön ek oxy- pref.
karbonil grubunda yer alan oksijenli bileşik anlamını veren bir son ek -one suf.
Biology
oksijenli solunum aerobic respiration n.
oksijenli solunum yapmayan mikroorganizmalar anaerobies n.
organik madde bulunmayan oksijenli ortamda yaşayan canlı katharobe n.
hem oksijenli hem oksijensiz ortamda yaşayabilme yeteneği olmayan non-facultative adj.
organik madde bulunmayan oksijenli ortamda yaşayan katharobic adj.
Biochemistry
oksijenli ortamda yaşayan aerobe n.
Marine Biology
oksijenli ortamlarda yaşayan bakteri çeşidi aerobic bakteriler n.
Zoology
soğuk kanlı oksijenli solunum yapan omurgalıların oluşturduğu bir sınıf class reptilia n.
Geology
kum, çakmaktaşı, kuvars, silis gibi silisyumun oksijenli bileşimleri az olan (volkanik kayaç) undersaturated adj.
British Slang
saçlarını oksijenli su/peroksit ile sarıya boyamış kadın suicide blonde n.