on the table - Turkish English Dictionary
History

on the table

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "on the table" in Turkish English Dictionary : 9 result(s)

English Turkish
General
on the table adj. müzakere edilebilir
on the table adj. uzlaşmayla çözülebilir
on the table adv. masanın üzerinde
on the table adv. açıkça
on the table adv. meydanda
on the table adv. tümüyle açığa çıkmış durumda
Idioms
on the table adv. tartışmaya açık
on the table adv. ileride tartışılacak
Slang
on the table expr. önde

Meanings of "on the table" with other terms in English Turkish Dictionary : 98 result(s)

English Turkish
General
put all the cards on the table v. düşüncelerini açıkça söylemek
be on the table v. tartışılması ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının/meselenin)
lay the cards on the table v. kartlarını açmak
put the cards on the table v. düşüncelerini açıkça söylemek
put the cards on the table v. fikirlerini açıkça söylemek
put the cards on the table v. kartları masaya sermek
be on the table v. görüşülmesi ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının/meselenin)
put the cards on the table v. dürüst ve açık olmak
lay the cards on the table v. fikirlerini açıkça söylemek
lay the cards on the table v. dürüst ve açık olmak
be on the table v. teklif edilmiş olmak
slam one's fist on the table v. masaya yumruğunu vurmak
pounder one's fist on the table v. masaya yumruğunu vurmak
bang one's fist on the table v. masaya yumruğunu vurmak
die on the operating table v. ameliyat masasında ölmek
Colloquial
moose on the table n. bir toplantıda hiç kimsenin ele almak istemediği konu/sorun
Idioms
keep food on the table v. geçim sağlamak
keep food on the table v. ekmek parası kazanmak/kazandırmak
lay on the table v. teklif sunmak
lay on the table v. oylamaya sunmak
lay on the table v. ertelemek
lay on the table v. (parlamento kararını) süresiz olarak gündemden çıkarmak
lay one's card on the table v. açık olmak
lay one's card on the table v. açık oynamak
lay one's cards on the table v. açık oynamak
put one's cards on the table v. açık oynamak
lay one's card on the table v. açıkça ortaya koymak
be boxed on the table v. ameliyat masasında ölmek
lay one's cards on the table v. gizlisi saklısı olmamak
leave money on the table v. hazır paraya hayır demek
put bread on the table v. geçimini sağlamak
put one's cards on the table v. gizlisi saklısı olmamak
lay one's card on the table v. kartlarını açmak
place one's cards on the table v. kartlarını açık oynamak
lay the cards on the table v. kartlarını açmak
put on the table v. masaya yatırmak
be put on the table v. masaya yatırılmak
put bread on the table v. para kazanmak
lay one's cards on the table v. teklifsiz olmak
put one's cards on the table v. teklifsiz olmak
be on the table v. (tartışılmak üzere) masaya gelmek
be on the table v. geçerli olmak
be on the table v. masada olmak
be on the table v. söz konusu olmak
be on the table v. düşünmeye, tartışmaya açık olmak
lay one's cards on the table v. tamamen açık oynamak/olmak
lay one's cards on the table v. kartlarını açmak
lay one's cards on the table v. kartları masaya sermek
lay one's cards on the table v. dürüst ve açık olmak
lay one's cards on the table v. gizlisi saklısı olmamak
put one's cards on the table v. tamamen açık oynamak/olmak
put one's cards on the table v. kartlarını açmak
put one's cards on the table v. kartları masaya sermek
put one's cards on the table v. dürüst ve açık olmak
put one's cards on the table v. gizlisi saklısı olmamak
put bread on the table v. çorba kaynamak
leave opportunity on the table v. fırsat tepmek
lay (something) on the table v. (bir şeyi) masaya yatırmak
lay (something) on the table v. (bir şeyi) tartışmaya/yoruma/değerlendirmeye açmak
lay (something) on the table v. (bir şeyi) başkalarının görüşüne açmak
lay (something) on the table v. (bir şeyi) tartışmaya sunmak
lay something on the table v. bir şeyi masaya yatırmak
lay something on the table v. bir şeyi tartışmaya/yoruma/değerlendirmeye açmak
lay something on the table v. bir şeyi başkalarının görüşüne açmak
lay something on the table v. bir şeyi tartışmaya sunmak
lay something on the table v. bir şeyi süresiz ertelemek
lay something on the table v. bir şeyi süresiz olarak ertelemek
lay your cards on the table v. açık oynamak
lay your cards on the table v. gizlisi saklısı olmamak
lay your cards on the table v. teklifsiz olmak
lay your cards on the table v. tamamen açık oynamak/olmak
lay your cards on the table v. kartlarını açmak
lay your cards on the table v. kartlarını masaya sermek
lay your cards on the table v. dürüst ve açık olmak
put your cards on the table v. açık oynamak
put your cards on the table v. gizlisi saklısı olmamak
put your cards on the table v. teklifsiz olmak
put your cards on the table v. tamamen açık oynamak/olmak
put your cards on the table v. kartlarını açmak
put your cards on the table v. kartlarını masaya sermek
put your cards on the table v. dürüst ve açık olmak
put food on the table v. geçimini sağlamak
put food on the table v. para kazanmak
put food on the table v. çorba kaynamak
put food on the table v. eve ekmek götürmek
Speaking
on the table behind you expr. arkandaki masada
is there any butter on the table? expr. masanın üstünde tereyağı var mı?
the ball is on the table expr. top masanın üzerinde
the ball is on the table expr. top masanın üstünde
I left my phone on the table expr. telefonum masada kaldı
I left my phone on the table expr. telefonumu masada bıraktım
Slang
box on the table v. masada kalmak
box on the table v. ameliyat sırasında ölmek
box on the table v. ameliyattan çıkamamak
boxed on the table expr. ameliyat masasında ölmüş
Modern Slang
all of my cards are on the table expr. tüm kartlarım açık
all of my cards are on the table expr. her şeyim ortada
all of my cards are on the table expr. gizlim saklım yok