English | Turkish | |
---|---|---|
General | ||
General | push past v. | bir süre sessizlikten sonra (konuşmayı veya durumu) sürdürmeye zorlamak |
Colloquial | ||
Colloquial | push past v. | itip geçmek |
Colloquial | push past v. | iterek yol açmak |
Colloquial | push past v. | iterek ilerlemek |
Colloquial | push past v. | (kalabalığı) yararak ilerlemek/yürümek |
Colloquial | push past v. | aşmak |
Colloquial | push past v. | üstesinden gelmek |
Colloquial | push past v. | baş etmek |
Colloquial | push past v. | hakkından gelmek |
Colloquial | push past v. | halletmek |
English | Turkish | |
---|---|---|
Idioms | ||
Idioms | push past someone or something v. | diğerlerini iterek kendine yol açmak |
Idioms | push past someone or something v. | diğer/öteki insanları iterek/itekleyerek yürümek/ilerlemek |
Idioms | push past someone or something v. | kalabalığı yararak yürümek/ilerlemek |