shore - Turkish English Dictionary
History

shore

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "shore" in Turkish English Dictionary : 46 result(s)

English Turkish
Common Usage
shore n. sahil
shore n. kıyı
General
shore n. hudutsuz
shore n. destek
shore n. kara
shore n. kırak
shore n. kıyı
shore n. dayanak
shore n. yaka
shore n. deniz kenarı
shore n. yalı
shore n. kenar
shore n. deniz kıyısı
shore n. payanda
shore n. sahil
shore n. deniz kıyısı
shore n. hudut
shore n. sınır
shore n. bir sınırın bağlı olduğu ülke
shore n. bir sınırın bağlı olduğu bölge
shore v. payanda vurmak
shore v. desteklemek
shore v. kanıtlamak
shore v. destek olmak
shore v. kıyıya çıkarmak
shore v. karaya ayak bastırmak
shore v. sınırını belirlemek
shore v. tehdit etmek
shore v. gözdağı vermek
shore v. sunmak
shore v. teklif etmek
shore v. önermek
shore adj. kıyıya ait
shore adj. kıyı ile ilgili
shore adj. kıyıda yer alan
shore adj. sahile ait
shore adj. sahil ile ilgili
shore adj. sahilde bulunan
Technical
shore v. kuvvetlendirmek
shore v. payandayla dengelemek
shore v. takviye etmek
Railway
shore n. destek
Marine
shore n. destek
shore n. dayak
shore n. payanda
shore n. sahil

Meanings of "shore" with other terms in English Turkish Dictionary : 194 result(s)

English Turkish
General
native shore n. vatan
the opposite shore n. karşı yaka
shore effect n. kıyı etkisi
shore protection n. sahil koruma
shore excursions n. kıyı gezintileri
shore lark n. kulaklı toygar
shore protection n. kıyı koruma
shore line n. sahil hattı
bosphorus shore n. boğaz kıyısı
long-shore current n. kıyı akıntısı
shore patrol n. kıyı devriyesi
south shore n. güney kıyısı
north shore n. kuzey kıyısı
opposite shore n. karşı kıyı
shore [dialect] n. ağzı açık kanalizasyon
shore [dialect] n. drenaj çukuru
shore boulder n. kıyı kenarında duran kaya parçası
shore boulder n. kıyıya sürüklenmiş kaya parçası
shore leave n. karaya çıkma izni
shore leave n. karada geçirilen süre
shore party n. kıyı devriye üyesi
shore up v. bir tarafına destek koymak (bir şeyin çökmesini önlemek için)
be washed up onto a shore v. karaya vurmak
shore up v. payanda vurmak
shore up v. desteklemek (fiyatları)
shore up v. destek vurmak
sail from the shore v. kıyıdan açılmak
walk the shore v. sahili dolaşmak
(waves) lap up against the shore softly v. (dalgalar) kıyıya hafif hafif vurmak
swim to shore v. kıyıya yüzmek
off shore adj. sahilden biraz uzakta
off shore adj. kıyıdan uzak
ship-to-shore adj. gemiden karaya
off shore adv. açığında
in shore adv. kıyıya yakın
off-shore adv. açıkta
along the shore adv. sahil boyunca
on the lake shore adv. göl kıyısında
by the lake shore adv. göl kıyısında
along the shore adv. kıyı boyunca
on shore adv. sahil yakınında
on shore adv. yurt içinden
on shore adv. ülke içinde
sp (shore patrol) abrev. kıyı devriye memuru
sp (shore patrol) abrev. kıyı devriye görevlisi
Colloquial
a thousand miles off shore expr. kıyının bin mil açığı
Idioms
shore up the votes v. oyları toplamak
spend like a sailor (on shore leave) v. yarınını düşünmeden para harcamak
spend like a sailor (on shore leave) v. parayı çarçur etmek
spend like a sailor (on shore leave) v. müsrifçe para harcamak
spend like a sailor (on shore leave) v. çok fazla para harcamak
spend like a sailor (on shore leave) v. har vurup harman savurmak
spend like a sailor (on shore leave) v. sorumsuzca/dikkatsizce para harcamak
spend like a sailor (on shore leave) v. parayı sağa sola saçmak
spend like a sailor (on shore leave) v. su gibi para harcamak
Trade/Economic
off-shore industry n. kıyıların ötesindeki endüstri
off-shore banking n. kıyı bankacılığı
off-shore banking n. kıyı ötesi bankacılığı
ship-to-shore gantry crane n. konteynır vinci
ship-to-shore crane n. konteynır vinci
off-shore banking n. off-shore bankacılığı
Politics
off-shore financial center n. yurt dışında bulunan finans merkezleri
Tourism
shore edge line n. kıyı kenar çizgisi
shore excursion n. liman turu
shore excursion agent n. liman turu düzenleyen acenta
shore excursions n. seyahat gemilerindeki yolcular için uğranılacak limanlarda düzenlenen kısa geziler
Technical
off-shore petroleum platform n. açık deniz petrol platformu
sea shore n. deniz kıyısı
off-shore boring n. deniz sondajı
shore connection n. destek bağlantısı
shore formation n. göl tortusu
shore based radar n. kıyı radarı
ship to shore communication n. kıyı gemi arası iletişim
off-shore petroleum platform n. kıyıdan uzak petrol platformu
shore erosion n. kıyı erozyonu
off-shore platform n. kıyıdan uzak platform
long shore n. kıyıya pareler akım
shore formation n. kıyı formasyonu
shore effect n. sahil etkisi
shore guys n. sahil gergi halatları
shore hardness test n. shore sertlik deneyi
shore scleroscope n. shore sertlikölçeri
shore hardness n. shore sertliği
flying shore n. uçardestek
horizontal shore n. yatay payanda
horizontal shore n. yatay destek
shore up v. desteklemek
adjustable shore adj. ayarlı destek
Informatics
ship-to-shore communication n. gemiden karayı arama
Telecom
ship-to-shore communication n. gemiden karaya iletişim
Construction
concrete shore n. beton takoz
dead shore needle n. dayak kirişi
shore hardness tester n. destekli sertlik test cihazı
dead shore n. destek ayak
raking shore n. eğik destek
shore line n. kıyı kenar çizgisi
raking shore needle n. payanda kiriş
raking shore n. payanda iksa
shore d hardness n. shore d sertliği
Traffic
shore protection n. kardökon
shore edge line n. kıyı kenar çizgisi
shore protection n. sahil tahkimatı
Marine
table shore n. alçak kıyı
shore protection works against erosion n. erozyona karşı kıyı koruma çalışmaları
shore protection works against storm surge and waves n. fırtına kabarması ve dalgalara karşı kıyı koruma çalışmaları
shore pass n. karaya ayak basma belgesi
shore protection works n. kıyı koruma çalışmaları
rocky shore n. kayalık kıyı
shore protection facilities n. kıyı koruma tesisleri
shore fog n. kıyı sisi
shore platform n. kıyı platformu
gmdss shore based maintenance certificate n. küresel deniz tehlike ve emniyet sistemi kıyıda bakım sertifikası
shore duty n. sahil görevi
shore bird n. sahil kuşu
shore station n. sahil istasyonu
lee shore n. rüzgar altındaki kıyı
shore patrol n. sahil devriyesi
shore pass n. (uğranılan limanda) gemi personeline verilen dolaşma izni
lie along the shore v. kıyı boyunca uzanmak
off-shore adj. açık deniz
off shore adj. açıkta
ship-to-shore adj. gemiden kıyıya/sahile
off shore adj. sahilden açılmış
Medical
off-shore nursing n. kıyıların ötesindeki hemşirelik
Gastronomy
shore crab n. çingene yengeç
shore crab n. yengeç
shore dinner n. deniz ürünlerinden oluşan akşam yemeği
Marine Biology
shore rockling n. gelincik
shore rockling n. gelincik balığı
shore seine n. ığrıp
shore clingfish n. ördek balığı
shore clingfish n. yapışkan balığı
Zoology
shore lark n. kulaklı toygar
shore bird n. sahil kuşu
shore crab n. libinia cinsi bir örümcek yengeci
shore crab n. kuzey amerika'nın batı kıyısına özgü bir yengeç
shore crab n. güney avustralya'ya özgü bir yengeç
shore crab n. bir kıyı yengeci türü
Botanic
shore pine n. kontorta çamı
shore arrowgrass n. sığ su veya bataklıkta yetişen püsküllü çok yıllık bir bitki
shore pine n. çarpık çam
shore pine n. kıyı çamı
shore pine n. sahil çamı
Environment
near shore current n. kıyı açığı akıntısı
shore terrace n. sahil terası
Geography
cliffed shore n. falez kıyı
ocean shore n. okyanus kıyısı
cliffed shore n. yalıyar kıyı
south shore n. kentucky eyaletinde şehir
south shore n. güney dakota eyaletinde yerleşim yeri
jersey shore n. pensilvanya eyaletinde yerleşim yeri
lake shore n. minnesota eyaletinde şehir
eastern shore n. doğu kıyısı
eastern shore n. chesapeake körfezi'nin doğusunda kalan bölgeye verilen isim
belleair shore n. florida eyaletinde yerleşim yeri
Military
tactical air groups (shore-based) n. taktik hava grubu (kıyıda konuşlanmış)
shore duty n. denizciler için kara görevi
shore fire control party n. deniz destek ateşi kontrol müfrezesi
ship-shore-ship buffer n. gemi sahil gemi tamponu
ship-to-shore movement n. gemiden kıyıya intikal
shore facilities n. kara tesisleri
shore to shore operation n. kıyıdan kıyıya harekat
shore to shore movement n. kıyıdan kıyıya intikal
shore-to-shore attack n. kıyıdan kıyıya taarruz
shore party group n. kıyı lojistik destek grubu
shore line n. kıyı hattı
shore compound n. kıyı birliği
shore party team n. kıyı lojistik destek timi
shore compound n. kıyı üssü
shore line effect n. kıyı hattı etkisi
shore party n. kıyı lojistik destek kıtası
shore bombardment lines n. kıyı bombardıman hatları
logistics over the shore operations n. lojistik kıyı harekatı
shore cable n. rasadi mayın ateşleme kablosu
near shore supply point n. yakın kıyı ikmal noktası
joint logistics over-the-shore commander n. müşterek lojistik kıyı komutanı
joint logistics over-the-shore operations n. müşterek lojistik kıyı harekatı
logistics over-the-shore operation area (loa) n. lojistik kıyı harekatı alanı
logistics over-the-shore operation area (loa) n. lojistik kıyı harekatının başarılı bir şekilde uygulanabileceği coğrafi alan
shore bombardment line n. kıyı bombardıman hattı
shore-to-shore movement n. doğrudan kıyıdan gerçekleştirilen hücum harekatı
shore based adj. kıyıda konuşlanmış
along shore adv. kıyı boyunca
Wagering
off-shore gambling n. kıyı kumarhaneciliği
Ornithology
shore birds n. sahil kuşları
shore birds n. göçmen kuşlar
shore birds n. sahil kuşları
shore plover n. resif kocagözü
shore plover n. avustralya'ya özgü büyük gagalı bir yağmur kuşu
shore snipe n. çulluk
shore snipe n. sahil kuşu
shore teetan (anthus obscurus) n. kaya incirkuşu
Entomology
shore bug n. saldidae familyasına özgü küçük ve yırtıcı bir böcek
shore fly n. ephydridae familyasından olan sinek