silent - Turkish English Dictionary
History

silent

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "silent" in Turkish English Dictionary : 41 result(s)

English Turkish
Common Usage
silent adj. suskun
silent adj. sessiz
General
silent adj. sakin
silent adj. içinden okunan
silent adj. süküti
silent adj. içten içe güdülen
silent adj. dilsiz
silent adj. sessiz
silent adj. sözlerle ifade edilmeyen
silent adj. konuşulmadan hissedilen
silent adj. bahsetmeyen
silent adj. göz önüne almayan
silent adj. soruları cevapsız bırakan
silent adj. kaydedilmemiş
silent adj. bahsi geçmeyen
silent adj. açıklanmayan
silent adj. bilinmeyen
silent adj. pek bilinmeyen
silent adj. gözden kaçtığı için takdir görmeyen
silent adj. işte aktif rol almayan
silent adj. tepki göstermeyen
silent adj. kayıtsız
silent adj. pasif
silent adj. (damıtılmış içki) yavan
silent adj. diyalogsuz
silent adj. karşılıklı konuşma içermeyen
silent adj. frekans aralığından ötürü insanlarca işitilemeyen
silent adj. gizli
silent adj. görülmez
silent adj. keşfedilmemiş
Technical
silent adj. gürültüsüz
silent adj. sessiz
Medical
silent adj. alışılagelen bulguları sergilemeyen
silent adj. semptomsuz
silent adj. belirti vermeyen
silent adj. uyarıya tespit edilebilir bir tepki vermeyen
silent adj. tespit edilebilir bir fonksiyonu veya etkisi olmayan
Linguistics
silent adj. çıkarıldığında sözcüğün telaffuzunda değişikliğe sebep olmayan (harf)
silent adj. sözcük içerisinde okunmayan (harf)
Cinema
silent adj. sessiz sinemaya ait
silent adj. sessiz sinema ile ilişkili

Meanings of "silent" with other terms in English Turkish Dictionary : 158 result(s)

English Turkish
General
silent films n. sessiz filmler
silent partner n. kuruluşun idaresine karışmayan ortak
silent film n. sessiz film
silent movie n. sessiz film
silent treatment n. sessiz muamele
silent and cowering n. suspus
silent treatment n. bireyin karşındaki kişiye tepkisiz kalarak tepkisini göstermesi
silent partners n. sessiz ortaklar
silent motion pictures n. sessiz sinema
silent period n. sessiz dönem
the silent majority n. sessiz çoğunluk
silent scream n. sessiz çığlık
silent protest n. sessiz protesto
silent hill n. sessiz tepe
silent auction n. sessiz müzayede
silent lock n. sessiz kilit
silent lucidity n. sessiz berraklık
silent invasion n. sessiz istila
silent [obsolete] n. sessizliğin hakim olduğu zaman aralığı
silent butler n. sofradaki kırıntıları ve kül tablasında bulunanları toplamaya yarayan saplı küçük bir kap
silent partnership n. kişinin yalnızca sermayesini sunduğu ortaklık biçimi
silent person n. konuşmayan kimse
silent person n. sessiz kimse
silent majority n. sessiz çoğunluk
cause to be silent v. sessiz olmasına yol açmak
keep silent v. suspus olmak
stand in silent homage v. saygı duruşunda bulunmak
keep silent v. susmak
keep silent v. ağzına kilit vurmak
keep silent v. çıt çıkarmamak
be silent v. sessiz olmak
be silent v. ağız açmamak
be silent v. susmak
keep silent v. sükut etmek
keep silent v. sessiz kalmak
use the right to remain silent v. susma hakkını kullanmak
use the right to remain silent v. konuşmama hakkını kullanmak
be on silent v. telefon sessizde olmak
be on silent v. (telefon) sessizde olmak
put the phone on silent v. telefonu sessize almak
stay silent v. sessiz kalmak
go silent v. sesi kesilmek
become silent v. suskunlaşmak
as silent as adj. kadar sessiz
Idioms
silent partner (us) n. gizli ortak
the strong, silent type n. güçlü ve sessiz tip
silent partner n. gizli ortak
silent partner n. sessiz ortak
the silent majority n. sessiz çoğunluk
strong silent type n. güçlü ve sessiz adam
strong silent type n. duygularını belli etmeyen adam
strong silent type n. içine kapanık güçlü adam
fall silent v. sessizliğe bürünmek
get the silent treatment v. umursanmamak
get the silent treatment v. küsülmek
get the silent treatment v. konuşulmamak
get the silent treatment v. yok sayılmak
get the silent treatment v. yüz verilmemek
give somebody the silent treatment v. (biriyle) küsmek
give somebody the silent treatment v. (birine) küs olmak
give somebody the silent treatment v. (biriyle) konuşmamak
give somebody the silent treatment v. (birine) hiç cevap vermemek
give somebody the silent treatment v. (birine) yüz vermemek
give someone the silent treatment v. biriyle küsmek
give someone the silent treatment v. birine küs olmak
give someone the silent treatment v. biriyle konuşmamak
give someone the silent treatment v. birine hiç cevap vermemek
give someone the silent treatment v. birine yüz vermemek
give someone the silent treatment v. birini umursamamak
be (as) silent as the grave v. ölüm sessizliğinde olmak
be (as) silent as the grave v. ölüm sessizliğine bürünmüş olmak
give (one) the silent treatment v. (birine) küsmek
give (one) the silent treatment v. (biriyle) konuşmamak
give (one) the silent treatment v. (birine) hiç cevap vermemek
give (one) the silent treatment v. (birine) yüz vermemek
give (one) the silent treatment v. (birini) yok saymak
give somebody the silent treatment v. birine küsmek
give somebody the silent treatment v. biriyle konuşmamak
give somebody the silent treatment v. birini yok saymak
give somebody the silent treatment v. birine yüz vermemek
give somebody the silent treatment v. birini umursamamak
get the silent treatment v. yok sayılmak
get the silent treatment v. yüz verilmemek
get the silent treatment v. umursanmamak
silent as the grave adj. ölü gibi sessiz
silent as the dead adj. ölü gibi sessiz
(as) silent as the dead adj. ölüm sessizliğinde
(as) silent as the dead adj. ölüm sessizliğine bürünmüş
(as) silent as the dead adj. ölü gibi sessiz
(as) silent as the grave adj. ölüm sessizliğinde
(as) silent as the grave adj. ölüm sessizliğine bürünmüş
(as) silent as the grave adj. ölü gibi sessiz
as silent as the grave expr. ölüm kadar sessiz
as silent as the dead expr. ölüm kadar sessiz
as silent as the tomb expr. mezar gibi sessiz
as silent as the grave expr. mezar gibi sessiz
Speaking
you have the right to remain silent expr. konuşmama hakkına sahipsin
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr. sessiz kalma hakkına sahipsiniz, söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinizde delil olarak kullanılabilir
be silent expr. susun
be silent expr. sus
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr. sessiz kalma hakkına sahipsin, söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhinde delil olarak kullanılabilir
be silent expr. sessiz ol
my phone was on silent expr. telefonum sessizdeydi
Trade/Economic
silent partner n. gayrı faal ortak
silent partner n. faal olmayan ortak
silent partner n. komanditer ortak
silent partner n. komanditer
silent partner n. sessiz ortak
silent partner n. yönetime katılmayan küçük ortak
Law
right to remain silent n. konuşmama hakkı
silent partner n. komandite ortak
right to remain silent n. susma hakkı
Politics
right to remain silent n. konuşmama hakkı
silent diplomacy n. sessiz diplomasi
silent majority n. başkan nixon'un politikalarını sessizce destekleyen abd vatandaşları
silent majority n. siyasi açıdan pasif durumdaki çoğunluk
Insurance
silent cyber n. bilinmeyen siber teminat
Technical
engine silent block n. motor süspansiyon takozu
silent running n. sessiz çalışma
silent operation test n. sessiz çalışma testi
silent running test n. sessiz çalışma testi
silent operation n. sessiz çalışma
engine silent block n. süspansiyon lastiği
Informatics
silent period n. sessiz dönem
silent period n. sessiz aralık
silent e-commerce n. sessiz e-ticaret
Telecom
silent alert n. sessiz alarm
silent monitoring n. sessiz denetim
silent radio n. sessiz radyo
silent zone n. sessiz bölge
silent period n. sükunet periyodu
Automotive
fail-silent n. arıza durumunda sessiz kalma
silent chain n. sessiz zincir
silent chain n. sessiz zincir
Traffic
silent cop n. trafik polisinin yerini tutması için trafik işaretleri ve lambalarıyla donatılıp kavşakların merkezine konan cihaz
Medical
cortical silent period n. kortikal sessiz periyod
silent myocardial ischemia n. sessiz miyokard iskemisi
silent (syndrome of irreversible lithium-effectuated neurotoxicity) abrev. persistan serebellar disfonksiyona sebep olan kalıcı bir intoksikasyon sekeli
Psychology
silent areas n. sessiz alanlar
Biochemistry
silent mutation n. belirsiz mutasyon
silent gene n. çekinik kalıt
silent mutation n. çekinik türeşim
Linguistics
silent letter n. okunmayan harf
silent letter n. sessiz harf
silent way n. sessiz yöntem
silent stress n. sessiz vurgu
silent reading n. sessiz okuma
silent letter n. sesletilmeyen harf
Theatre
silent part n. sessiz tiyatro rolü
silent part n. konuşma gerektirmeyen tiyatro rolü
Cinema
silent picture n. müziği olmayan film
Latin
silent leges inter arma n. savaş sırasında kanunlar susar
Archaic
silent majority n. ölüler
British Slang
s.b.d. (silent but deadly) n. sessizce yapılan ancak kokusu katlanılmaz olan osuruk
silent but deadly adj. sessiz ama ölümcül (genellikle osuruk için kullanılır)
silent but violent adj. sessiz ama ölümcül (genellikle osuruk için kullanılır)
Star Wars
silent desert n. sessiz çöl
silent sun cantina n. sessiz güneş kantinası