sow - Turkish English Dictionary
History

sow

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "sow" in Turkish English Dictionary : 42 result(s)

English Turkish
General
sow n. dişi domuz
sow n. dişi domuz
sow n. dişi hayvan
sow n. dişi ayı
sow n. portatif baraka
sow n. portatif kulübe
sow n. orta çağ savaşlarında kullanılan alçak bir savunma yapısı
sow n. yığın
sow n. istif
sow n. öbek
sow n. birikinti
sow v. yaymak
sow v. ekmek
sow v. (tohum) saçmak
sow v. tohum ekmek
sow v. ekmek (tohum vb)
sow v. zeretmek
sow v. dikmek
sow v. bir şeyi hayata geçirmek
sow v. adım atmak
sow v. girişim başlatmak
sow v. işe koyulmak
sow v. teşvik etmek
sow v. canlandırmak
sow v. ayaklandırmak
sow v. hayata geçirmek
sow v. harekete geçirmek
Irregular Verb
sow v. sowed - sown/sowed
Technical
sow n. erimiş metali kalıplara aktaran kanal
sow n. eriyik metali kum kalıba aktaran bir kanal türü
sow n. büyük bir kalıp türü
sow n. kalıplanmış metal kütlesi
sow n. ingot
sow n. külçe
sow n. döküm kalıbı
sow n. salamander ızgara
sow n. tambur ısıtıcı
Breeding
sow n. dişi domuz
Archaic
sow n. (kilolu kadınlar için) domuzcuk
sow n. şişko kadın
sow n. obez kadın
Entomology
sow n. tespih böceklerine özgü kabuklu bir böcek

Meanings of "sow" with other terms in English Turkish Dictionary : 116 result(s)

English Turkish
General
nurse sow n. emzirici hayvanların çok yavrusu olduğu durumlarda tüm yavruların emzirilmesini mümkün kılmak üzere yavruları belirli bir sıraya göre meme uçlarına yerleştirme
sow discord among v. nifak sokmak
sow discord v. aralarını bozmak
get the wrong sow by the ear v. yanlış anlamak
get the wrong sow by the ear v. yanılmak
sow discord among v. nifak tohumu ekmek
sow discord v. mesele çıkarmak
sow discord v. ara bozmak
sow discord v. anlaşmazlık yaratmak
sow seed v. tohum ekmek
sow dissent v. ihtilaf yaratmak
sow gapeseed v. (iş yapmak yerine) aval aval bakmak
Irregular Verb
self-sow v. self-sowed - self-sown/self-sowed
Phrasals
sow in v. tohum ekmek
sow in v. tohum atmak
sow in v. tohumlamak
Proverb
sow the wind and reap the whirlwind rüzgar eken fırtına biçer
you reap what you sow ektiğini biçersin
as you sow, so shall you reap insan ektiğini biçer
as you sow, so shall you reap ne ekersen onu biçersin
you reap what you sow ne ekersen onu biçersin
what you sow is what you reap insan ektiğini biçer
what you sow is what you reap ne ekersen onu biçersin
sow the wind, reap the whirlwind rüzgar eken fırtına biçer
Idioms
as you sow so you shall reap n. etme bulma dünyası
the sow that eats her farrow [ireland] n. halkına zulmeden ülke
the sow that eats her farrow [ireland] n. halkını sömüren ülke
the sow that eats her farrow [ireland] n. vatandaşlarının üstünden geçinen ülke
the sow that eats her farrow [ireland] n. korunması gereken her şeyi yerle bir eden ülke
the sow that eats her farrow [ireland] n. vatandaşlarına sahip çıkmayan ülke
a saddle on a sow n. kel alaka şey
a saddle on a sow n. alakasız şey
a saddle on a sow n. hiç uymayan şey
a saddle on a sow n. yakışmayan şey
a saddle on a sow n. abes şey
the sow that eats its farrow (ireland) n. halkına zulmeden ülke
the sow that eats its farrow (ireland) n. halkını sömüren ülke
the sow that eats its farrow (ireland) n. vatandaşlarının üstünden geçinen ülke
the sow that eats its farrow (ireland) n. korunması gereken her şeyi yerle bir eden ülke
the sow that eats its farrow (ireland) n. vatandaşlarına sahip çıkmayan ülke
sow one's wild oats v. cinselliğin şahlandığı bir dönemden geçmek
have the right sow by the ear v. durumu tam olarak anlamak
have the right sow by the ear v. işin doğrusunu anlamak
look like a saddle on a sow v. çok ilgisiz (yakışıksız) durmak
sow the seeds of something v. geleceğe yatırım yapmak
look like a saddle on a sow v. hiç uymamak/yakışmamak
reap what one sow v. ektiğini biçmek
sow one's oats v. isteklerine göre yaşamak
sow one's wild oats v. isteklerine göre yaşamak
sow one's wild oats v. kurtlarını dökmek
look like a saddle on a sow v. kel alaka olmak
sow the wind and reap the whirlwind v. rüzgar ekip fırtına biçmek
sow the seeds of something v. tohumu atmak
sow the seeds of something v. tohumlarını atmak
sow the seeds of something v. tohum ekmek
sow your wild oats v. (genç erkekler için) istek ve cinsellik gibi duyguların şahlandığı bir dönemden geçmek
sow one's wild oats v. (genç erkekler için) istek ve cinsellik gibi duyguların şahlandığı bir dönemden geçmek
sow dragon's teeth v. nifak tohumu ekmek
sow dragon's teeth v. düşmanlık yaratmak
sow dragon's teeth v. anlaşmazlık tohumu etmek
sow dragon's teeth v. fitili ateşlemek
sow dragon's teeth v. tartışmayı fitillemek/başlatmak
sow dragon's teeth v. tahrik unsuru yaratmak
sow dragon's teeth v. ortalığı kızıştırmak
sow dragon's teeth v. yangını körüklemek
sow dragon's teeth v. celallendirmek
sow dragon's teeth v. kışkırtmak
sow dragon's teeth v. kaş yaparken göz çıkarmak
have the right sow by the ear v. durumu gerçekten anlamak
have the right sow by the ear v. işin aslını kavramak
sow the seed of doubt (in someone's mind) v. (birinin aklına/içine) kurt düşürmek
sow the seed of doubt (in someone's mind) v. (birinin aklına/içine) bir endişe düşürmek
sow the seed of doubt (in someone's mind) v. (birinin aklına/içine) bir şüphe düşürmek
sow the seed of doubt (in someone's mind) v. (birinin aklında/içinde) şüphe uyandırmak/yaratmak
sow the seed of doubt (in someone's mind) v. (birini) işkillendirmek
sow a seed of doubt (in someone's mind) v. (birinin aklına/içine) kurt düşürmek
sow a seed of doubt (in someone's mind) v. (birinin aklına/içine) bir endişe düşürmek
sow a seed of doubt (in someone's mind) v. (birinin aklına/içine) bir şüphe düşürmek
sow a seed of doubt (in someone's mind) v. (birinin aklında/içinde) şüphe uyandırmak/yaratmak
sow a seed of doubt (in someone's mind) v. (birini) işkillendirmek
send a sow to minerva v. birine kimin daha zeki/usta olduğunu göstermek
sow the seed of v. bir sonuç doğuracak bir davranışta bulunmak
sow the seed of v. bir şeyin tohumlarını ekmek
sow the seeds of v. bir sonuç doğuracak bir davranışta bulunmak
sow the seeds of v. bir şeyin tohumlarını ekmek
sow wild oats v. cinselliğin şahlandığı bir dönemden geçmek
sow wild oats v. isteklerine göre yaşamak
sow wild oats v. kurtlarını dökmek
as you sow, so shall you reap expr. ektiğini biçersin
as you sow so you shall reap expr. ne ekersen onu biçersin
as you sow, you shall reap expr. ne ekersen onu biçersin
as drunk as a sow expr. kör kütük sarhoş
as you sow, so you shall reap expr. ne ekersen onu biçersin
as you sow, so shall you reap expr. ne ekersen onu biçersin
Technical
sow-voltage rectifier n. alçak gerilim redresörü
sow block n. döküm oluğunda katılaşmış kütle
sow channel n. erimiş metal oluğu
sow block n. koruma bloğu
sow-loss adj. az kayıplı
sow loss adj. düşük kayıplı
Gastronomy
sow belly n. bir dilim domuz eti
sow belly n. domuz pastırması
Botanic
annual sow thistle n. adi eşek marulu
sow thistle n. adi eşek marulu
sow thistle n. boğa dikeni
sow thistle n. demir dikeni
sow thistle n. meryemanadikeni
sow thistle n. uslu kenker
sow bread n. yaz siklameni
sow bread n. siklamen
self-sow v. kendi kendine çimlenmek
self-sow v. kendi kendine tohum düşürmek
Entomology
timber sow n. kereste solucanı
timber sow n. kerestenin içine larvalarını yumurtlayan böcek
sow bug n. oval gövdeli bir tespih böceği
British Slang
sow one's oats v. (önüne gelenle) seks yapmak