Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
History
stale
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Meanings of
"stale"
in Turkish English Dictionary : 47 result(s)
Category
English
Turkish
Common Usage
1
Common Usage
stale
v.
bayatlamak
2
Common Usage
stale
adj.
bayat
General
3
General
stale
n.
çiş (at, sığır)
4
General
stale
n.
(tırmık) alet sapı
5
General
stale
n.
etkileyici kimse
6
General
stale
n.
baştan çıkarıcı kimse
7
General
stale
n.
çekici kimse
8
General
stale
v.
kaşanmak
9
General
stale
v.
bozulmak
10
General
stale
v.
eskimek
11
General
stale
v.
bayatlatmak
12
General
stale
v.
(at/deve/sığır) çiş yapmak
13
General
stale
v.
(koyun derisini) yüksek sıcaklıkta terletmek
14
General
stale
adj.
bitkin
15
General
stale
adj.
bozuk
16
General
stale
adj.
eskimiş
17
General
stale
adj.
tükenmiş
18
General
stale
adj.
yorgun
19
General
stale
adj.
yatkın
20
General
stale
adj.
eski
21
General
stale
adj.
kötü kokan
22
General
stale
adj.
pis kokan
23
General
stale
adj.
iğrenç kokulu
24
General
stale
adj.
pis kokulu
25
General
stale
adj.
kötü kokulu
Trade/Economic
26
Trade/Economic
stale
adj.
(çek) zaman aşımına uğrayan
Law
27
Law
stale
adj.
(zaman aşımı sebebiyle) hükümsüz kılınan
28
Law
stale
adj.
(zaman aşımı sebebiyle) ertelenen
29
Law
stale
adj.
(zaman aşımı sebebiyle) geçerliğini yitiren
Gastronomy
30
Gastronomy
stale
adj.
(bira) tadı kaçmış
31
Gastronomy
stale
adj.
(bira) tatsız
32
Gastronomy
stale
adj.
(özellikle yiyecek) bozulmuş
33
Gastronomy
stale
adj.
(özellikle yiyecek) sertleşmiş
34
Gastronomy
stale
adj.
(özellikle yiyecek) kurumuş
Biology
35
Biology
stale
v.
(organizma) kültür ortamını bozmak
36
Biology
stale
v.
(organizma) kültür ortamını farklı organizma büyütemeyecek hale getirmek
Agriculture
37
Agriculture
stale
n.
sığır/at idrarı
38
Agriculture
stale
adj.
(uzun süreli kullanım nedeniyle bir arazi) aynı tür hayvan besiciliği için elverişliliğini yitiren
Archaic
39
Archaic
stale
n.
(gizli kapaklı veya kirli işlerde) maşa olarak kullanılan kimse
40
Archaic
stale
n.
gizli kapaklı veya kirli işlerin üzerini örten şey
41
Archaic
stale
n.
gizli kapaklı veya kirli işlerde ardına sığınılan şey
42
Archaic
stale
n.
(gizli kapaklı kirli işlerde) dayanak
43
Archaic
stale
v.
ucuzlaştırmak
44
Archaic
stale
v.
sıradanlaştırmak
45
Archaic
stale
v.
değerini düşürmek
46
Archaic
stale
adj.
(evlilik için) yaşı geçmiş
47
Archaic
stale
adj.
evde kalmış
Meanings of
"stale"
with other terms in English Turkish Dictionary : 39 result(s)
Category
English
Turkish
General
1
General
stale bread
n.
bayat ekmek
2
General
stale food
n.
bayat yiyecek
3
General
stale food
n.
bayatlamış yiyecek
4
General
stale [obsolete]
n.
ok gövdesi
5
General
stale [obsolete]
n.
ok şaftı
6
General
stale [obsolete]
n.
mızrak gövdesi
7
General
stale [obsolete]
n.
mızrak sapı
8
General
stale [obsolete]
n.
alay konusu
9
General
stale [obsolete]
n.
dalga geçilen kimse
10
General
stale [obsolete]
n.
şaka mağduru
11
General
stale [obsolete]
n.
fahişe
12
General
stale [obsolete]
n.
hayat kadını
13
General
stale [obsolete]
n.
seks işçisi
14
General
get stale
v.
bayatlamak
15
General
become stale
v.
bayatlamak
16
General
somewhat stale
adj.
bayatsı
Trade/Economic
17
Trade/Economic
stale bill of lading
n.
bayatlamış konşimento
18
Trade/Economic
stale bill of lading
n.
geçkin konşimento
19
Trade/Economic
stale bill of lading
n.
geçgin
20
Trade/Economic
stale check
n.
geçersiz çek
21
Trade/Economic
stale check
n.
süresi içinde tahsil edilmediği için geçerliliğini yitiren çek
22
Trade/Economic
stale check
n.
vadesi geçmiş çek
23
Trade/Economic
stale bull
n.
satılmayan varlıkları piyasa değeri arttıktan sonra elinde tutan komisyoncu
24
Trade/Economic
stale bull
n.
satılmamış emtiaları fiyat artışı sonrası elinde tutan komisyoncu
Law
25
Law
stale affidavit
n.
zaman aşımına uğramış beyanname
26
Law
stale demand
n.
zaman aşımına uğramış talep
Technical
27
Technical
stale air
n.
kirli/ağır hava
Computer
28
Computer
stale data
n.
eski veri
Automotive
29
Automotive
stale fuel
n.
bayat yakıt
Gastronomy
30
Gastronomy
stale bread
n.
bayat ekmek
31
Gastronomy
oven baked stale bread with melted kaşar cheese
n.
ekmek böreği
32
Gastronomy
dish of crushed walnuts, stale bread, tahini, olive oil, garlic and lemon juice
n.
muhammara
33
Gastronomy
boiled minced meat sauce poured on diced stale bread
n.
tirit
34
Gastronomy
stale [obsolete]
adj.
(malt likörü) yıllanmış
Slang
35
Slang
stale drunk
adj.
akşamdan kalma sarhoş
36
Slang
stale drunk
adj.
geceden kalma sarhoş
37
Slang
stale drunk
adj.
sürekli sarhoş
38
Slang
stale drunk
adj.
her daim sarhoş
39
Slang
stale drunk
adj.
akşamdan/geceden kalma
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of stale
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy