English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | horizon n. | ufuk | ||
This opens horizons for the future which will extend our project even beyond the geographical confines of our continent. Bu, projemizi kıtamızın coğrafi sınırlarının da ötesine taşıyacak gelecek için ufuklar açacaktır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | horizon n. | ufuk | ||
This opens horizons for the future which will extend our project even beyond the geographical confines of our continent. Bu, projemizi kıtamızın coğrafi sınırlarının da ötesine taşıyacak gelecek için ufuklar açacaktır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | horizon | ufuk | ||
This opens horizons for the future which will extend our project even beyond the geographical confines of our continent. Bu, projemizi kıtamızın coğrafi sınırlarının da ötesine taşıyacak gelecek için ufuklar açacaktır. More Sentences |
||||
Meteorology | ||||
Meteorology | horizon | ufuk | ||
This opens horizons for the future which will extend our project even beyond the geographical confines of our continent. Bu, projemizi kıtamızın coğrafi sınırlarının da ötesine taşıyacak gelecek için ufuklar açacaktır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | horizon n. | görüş | ||
General | horizon n. | yeryüzüyle gökyüzünün birleşmiş gibi göründüğü yer | ||
General | horizon n. | çevren | ||
General | horizon n. | anlayış | ||
General | horizon n. | gözerimi | ||
General | horizon n. | katman | ||
General | horizon n. | tabaka | ||
General | horizon n. | bireyin ufku | ||
General | horizon n. | bakış açısı | ||
General | horizon n. | bilgi ve deneyim aralığı | ||
General | horizon n. | beklenti | ||
General | horizon n. | ulaşılabilir hedef | ||
General | horizon n. | amaç | ||
General | horizon n. | hedef | ||
General | horizon v. | ufuk ile sınırlandırmak | ||
General | horizon v. | ufuk sınırında tutmak | ||
Technical | ||||
Technical | horizon n. | çevren | ||
Technical | horizon | tabaka | ||
Technical | horizon | gözerimi | ||
Dyeing | ||||
Dyeing | horizon n. | ufuk mavisi | ||
Dyeing | horizon n. | yeşilimsi beyaz | ||
Astronomy | ||||
Astronomy | horizon n. | görülen ufuk | ||
Astronomy | horizon n. | yatay ufuk | ||
Astronomy | horizon n. | gözlemcinin pozisyonu ile kesişip gözlemcinin zenit nadir hattına dik düşen çizgi | ||
Astronomy | horizon n. | gök ufku | ||
Astronomy | horizon n. | gök küresi ufuk hattı | ||
Astronomy | horizon n. | yeryüzünün merkezinden geçen düzleme sahip gökküresi çemberi | ||
Social Sciences | ||||
Social Sciences | horizon n. | belirli bir kültürün bir alana hızlıca yayıldığı zaman dilimi | ||
Social Sciences | horizon n. | kültürel benzerlik gösteren farklı eserlere dayalı gelişim düzeyi | ||
Social Sciences | horizon n. | kültürel benzerlik gösteren farklı eserlere dayanan kültürel bölge | ||
Geography | ||||
Geography | horizon n. | irtifa gözleminde kullanılan seviye göstergesi | ||
Geography | horizon n. | göz hizasında yansıtılan ve manzaranın doğal ufuk çizgisine yerleştirildiği görselde yer alan hayali çizgi | ||
Geology | ||||
Geology | horizon n. | o horizonları | ||
Geology | horizon n. | fosillerin yer aldığı kaya tabakasına ait spesifik pozisyon | ||
Geology | horizon n. | horizonlaşmış toprak | ||
Geology | horizon n. | yanındaki toprak tabakalarından ayrıştırılabilen belirli özelliklere sahip toprak katmanı | ||
Geology | horizon | kat |