those

Meanings of "those" in Turkish English Dictionary : 2 result(s)

	Category	English	Turkish
General
1	General	those pron.	onlar
Those good practices go well beyond the information and consultation of workers. Bu iyi uygulamalar, çalışanların bilgilendirilmesi ve onlara danışılmasının çok ötesine geçmektedir. More Sentences
2	General	those pron.	şunlar
I don't want any more of those. Şunlardan daha fazlasını istemiyorum. More Sentences

Meanings of "those" with other terms in English Turkish Dictionary : 161 result(s)

	Category	English	Turkish
General
1	General	those days adv.	o zamanlar
In those days, I used to get up at six every morning. O zamanlar her sabah altıda kalkardım. More Sentences
2	General	in those days adv.	o günlerde
We had high expectations in those days. O günlerde beklentilerimiz yüksekti. More Sentences
3	General	one of those pron.	bunlardan biri
They would just swallow us whole in one of those. Bunlardan birinde bizi bütünüyle yutarlardı. More Sentences
Slang
4	Slang	and those expr.	ve onlar
In them are those who committed crimes and those who witnessed them. İçlerinde suç işleyenler ve onlara tanık olanlar var. More Sentences
General
5	General	those parts n.	oraları
6	General	those concerned n.	ilgililer
7	General	those who contributed n.	emeği geçen
8	General	those who contributed n.	emeği geçenler
9	General	bring those responsible to justice v.	sorumluları adaletin karşısına çıkarmak
10	General	those which adj.	bunlardan
11	General	at those times adv.	o dönemlerde
12	General	in those times adv.	o dönemlerde
13	General	in those years adv.	o yıllarda
14	General	different from those adv.	bunlardan farklı olarak
15	General	in addition to those adv.	bunlara ek olarak
16	General	than those of prep.	…'lerinkinden
17	General	some of those pron.	onlardan bazıları
18	General	those on the back row pron.	arka sıradakiler
Phrases
19	Phrases	those below n.	aşağıdakiler
20	Phrases	those who see n.	görenler
21	Phrases	those who have seen n.	görenler
22	Phrases	those are the breaks expr.	olacağı buymuş
23	Phrases	those are the breaks expr.	şans işte
24	Phrases	those are the breaks expr.	şans/kader böyleymiş
25	Phrases	those are the breaks expr.	kaderin/hayatın cilvesi işte
26	Phrases	those are the breaks expr.	hayat işte böyledir
27	Phrases	those are the breaks expr.	boşuna uğraşıyorsun yapmanın manası yok
28	Phrases	those around expr.	çevresindekiler
29	Phrases	are you one of those who we couldn't make czechoslovakian? expr.	çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?
30	Phrases	those around expr.	çevredekiler
31	Phrases	those present expr.	hazır bulunanlar
32	Phrases	those who saw expr.	görenler
33	Phrases	preference will be given to those with bilingual skills expr.	ikinci dil tercih sebebidir
34	Phrases	during those days expr.	o günlerde
35	Phrases	during those dates expr.	o tarihlerde
36	Phrases	according to those in-the-know expr.	kulislere göre
37	Phrases	wish allah’s mercy upon those who lost their lives expr.	ölenlere allah'tan rahmet dilemek
38	Phrases	those that have, get more expr.	para parayı çeker
39	Phrases	those that have, get more expr.	fırsat fırsatı çeker
40	Phrases	those that have, get more expr.	bolluk bolluğu çeker
41	Phrases	those who have, get more expr.	para parayı çeker
42	Phrases	those who have, get more expr.	fırsat fırsatı çeker
43	Phrases	those who have, get more expr.	bolluk bolluğu çeker
44	Phrases	those who oppose expr.	... ya karşı çıkanlar
45	Phrases	not all those who wander, are lost expr.	başıboş dolanan herkes kaybolmuş değildir
Proverb
46	Proverb	heaven helps those who help themselves n.	kendi işi için gayret edene tanrı yardım eder
47	Proverb	heaven helps those who help themselves n.	gayret edene tanrı da yardım eder
48	Proverb	heaven helps those who help themselves n.	tanrı çalışanı sever
49	Proverb	diseases of the soul are more dangerous than those of the body v.	ruh hastalıkları bedensel hastalıklardan daha tehlikelidir
50	Proverb	diseases of the soul are more dangerous than those of the body v.	ruhsal rahatsızlıklar bedensel rahatsızlıklardan daha acı vericidir
51	Proverb	diseases of the soul are more dangerous than those of the body v.	ruhsal rahatsızlıklar bedensel rahatsızlıklardan daha zordur
52	Proverb	diseases of the soul are more dangerous than those of the body v.	ruhsal acı bedensel acıdan daha zordur/tehlikelidir
53	Proverb	god helps those who help themselves	kendi işi için gayret edene allah da yardım eder
54	Proverb	there's none so blind as those who will not see	hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir
55	Proverb	god takes soonest those he loveth best	allah sevdiklerini yanına erken alır
56	Proverb	god takes soonest those he loveth best	allah sevdiği kulunu yanına erken alır
57	Proverb	all good things come to those who wait	sabreden derviş muradına ermiş
58	Proverb	there's none so deaf as those who will not hear	hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz
59	Proverb	there's none so deaf as those who will not hear	hiç kimse duymak istemeyenler kadar sağır değildir
60	Proverb	those who sleep with dogs will rise with fleas	körle yatan şaşı kalkar
61	Proverb	those who sleep with dogs will rise with fleas	itle yatan bitle kalkar
62	Proverb	god helps those who help themselves	gayret edene allah da yardım eder
63	Proverb	all things come to those who wait	bekleyen derviş muradına ermiş
64	Proverb	the gods send nuts to those who have no teeth	tanrı cevizi dişi olmayana verir
65	Proverb	the gods send nuts to those who have no teeth	tanrı dişi olmayana ceviz verir
66	Proverb	god takes soonest those he loveth best	tanrı sevdiği kulunu yanına erken alır
67	Proverb	those who can, do; those who can't, teach	(bernard shaw tarafından öğretmenleri aşağılamak amacıyla söylemiş bir söz) elinden hiçbir iş gelmeyen öğretmen olur
68	Proverb	those who dance are considered insane by those who cannot hear the music	müziğin sesini duyamayanlar dans edenlerin deli olduğunu düşünürler
69	Proverb	those who live in glass houses not throw stones	sırça köşkte oturanlar başkalarına taş atmazlar
70	Proverb	the lord helps those who help themselves	kendi işi için gayret edene tanrı yardım eder
71	Proverb	the lord helps those who help themselves	gayret edene tanrı da yardım eder
72	Proverb	the lord helps those who help themselves	tanrı çalışanı sever
73	Proverb	(those) whom the gods love die young	tanrının sevdikleri erken ölür
74	Proverb	(those) whom the gods love die young	allah sevdiği kulunu yanına erken alırmış
75	Proverb	good things come to those who wait	sabreden derviş muradına ermiş
76	Proverb	good things come to those who wait	sabrın sonu selamettir
77	Proverb	good things come to those who wait	sabırla koruk üzüm olur
78	Proverb	there's none so deaf as those that will not hear	hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz
79	Proverb	there's none so deaf as those that will not hear	hiç kimse duymak istemeyenler kadar sağır değildir
80	Proverb	those who can't do, teach	elinden hiçbir iş gelmeyen öğretmen olur
81	Proverb	those who can't do, teach	hiçbir şey yapamayan öğretmen olur
82	Proverb	those who live by the sword, die by the sword	kılıçla yaşayan kılıçla ölür
83	Proverb	those who live by the sword, die by the sword	su testisi su yolunda kırılır
84	Proverb	those who live in glass houses shouldn't throw stones	sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı
85	Proverb	those who live in glass houses shouldn't throw stones	kişi kendinde herhangi bir kusur varken başkalarını aynı kusurla suçlamamalıdır
86	Proverb	those who live in glass houses shouldn't throw stones	dinime küfreden müslüman olsa
87	Proverb	those who live in glass houses shouldn't throw stones	dinime söven müslüman olsa
Colloquial
88	Colloquial	one of those things n.	işte öyle bir şey
89	Colloquial	one of those things n.	beklenmedik bir şey/durum
90	Colloquial	one of those things n.	kısmet
91	Colloquial	one of those things n.	rastlantısal bir şey/durum
92	Colloquial	one of those things n.	tahmin edilemeyen bir şey/durum
93	Colloquial	pull away from those around one v.	çevresindekilerden uzaklaşmak
94	Colloquial	whose ideas were those? expr.	bunlar kimin fikriydi?
95	Colloquial	keep an ear out for those expr.	bunları duymaya hazırlıklı ol
96	Colloquial	those good old days expr.	hey gidi günler hey
97	Colloquial	stop spreading those rumors expr.	şu söylentileri yaymayı bırak
98	Colloquial	and those expr.	ve diğerlerini
99	Colloquial	and those expr.	ve ötekileri
100	Colloquial	and those expr.	ve diğer/öbür kişileri
101	Colloquial	just one of those things expr.	işte öyle bir şey
102	Colloquial	just one of those things expr.	beklenmedik bir şey/durum
103	Colloquial	just one of those things expr.	kısmet
104	Colloquial	just one of those things expr.	rastlantısal bir şey/durum
105	Colloquial	just one of those things expr.	tahmin edilemeyen bir şey/durum
Idioms
106	Idioms	it's just one of those things n.	kaçınılmaz şey
107	Idioms	along those lines expr.	benzer bir bağlamda
108	Idioms	along those lines expr.	benzer şekilde
109	Idioms	those were the days expr.	hey gidi günler
110	Idioms	one of those days expr.	her şeyin ters gittiği zor bir gün
111	Idioms	one of those days expr.	her şeyin ters gittiği bir gün
112	Idioms	it's just one of those things expr.	olacağı varmış
113	Idioms	one of those days expr.	kötü bir gün
114	Idioms	those were the days expr.	ne günlerdi o günler
115	Idioms	(just) one of those days expr.	(sadece) zor bir gün
116	Idioms	(just) one of those days expr.	(sadece) her şeyin ters gittiği bir gün
117	Idioms	(just) one of those days expr.	(sadece) kötü bir gün
118	Idioms	thank you for those pearls of wisdom expr.	değerli tavsiyeler/tavsiyeleriniz için teşekkür ederim
119	Idioms	thank you for those pearls of wisdom expr.	akıl dolu sözler/sözleriniz için teşekkür ederim
Speaking
120	Speaking	I've got a few of those myself expr.	benim de birkaç tane olmuştu
121	Speaking	how'd you know those things about me? expr.	benim hakkımdaki onca şeyi nereden biliyordun?
122	Speaking	how'd you know about those sort of things? expr.	bu tip şeyleri nasıl biliyorsun?
123	Speaking	how did you overcome those feelings? expr.	bu hislerin üstesinden gelmeyi nasıl başardın?
124	Speaking	what type of trees are those? expr.	bunlar ne ağacı?
125	Speaking	those who are around me expr.	çevremdekiler
126	Speaking	those were the years expr.	hey gidi yıllar
127	Speaking	those were the days expr.	hey gidi günler hey
128	Speaking	those were the days expr.	hey gidi günler
129	Speaking	those old good days expr.	hey gidi günler hey
130	Speaking	it was just one of those things expr.	ne yapalım? kısmet!
131	Speaking	I need those keys expr.	o anahtarlara ihtiyacım var
132	Speaking	those were the days expr.	ne günlerdi o günler
133	Speaking	on those days expr.	o günlerde
134	Speaking	those were the days expr.	neydi o günler
135	Speaking	those were the days expr.	nerede o eski günler
136	Speaking	those days are over expr.	o günler geride kaldı
137	Speaking	are those the bad guys over there? expr.	şuradakiler kötü adamlar mı?
138	Speaking	who are those two men? expr.	şu iki adam kim?
139	Speaking	can you bring those over here? expr.	şunları buraya getirir misin?
140	Speaking	who are those two guys? expr.	şu iki herif kim?
141	Speaking	it is forbidden to sell or serve alcoholic beverages to persons under 18; those acting otherwise shall be subject to legal actions expr.	18 yaşını doldurmayanlara alkollü içkilerin satışı veya sunumu yapılamaz; yapanlar hakkında yasal işlem uygulanır
142	Speaking	those who are near me expr.	yakınımdakiler
Trade/Economic
143	Trade/Economic	accumulated depreciation for those obsolete and damaged assets n.	birikmiş amortismanlar
144	Trade/Economic	information about changes in accounting estimates and their monetary effects, those which have materially effect to gross profit ratios n.	işletmenin gayrisafi kar oranları üzerinde önemli ölçüde etkide bulunan muhasebe tahminlerinde değişikliklere ilişkin bilgi ve bunların parasal etkileri
145	Trade/Economic	allowance for those obselete and damaged assets n.	stok değer düşüklüğü karşılığı
Law
146	Law	those charged with governance n.	denetime tabi olanlar
147	Law	those prosecuted n.	yargılananlar
Politics
148	Politics	those who migrated n.	göç edenler
149	Politics	those found dead n.	ölü bulunanlar
150	Politics	those saved alive n.	sağ olarak kurtulanlar
151	Politics	and sadder and graver than all these circumstances, those who hold power within the country may be in error, misguided and may even be traitors expr.	bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler
Technical
152	Technical	steels other than those specified in european standards n.	avrupa standartlarında belirtilenden farklı çelikler
Automotive
153	Automotive	mechanical coupling devices of motor vehicles and their trailers and their attachment to those vehicles n.	motorlu araçlar ve römorklarının mekanik bağlantı tertibatları ve bunların araçlara yerleştirilmesi
Medical
154	Medical	respiratory symptoms similar to those of asthma n.	astıma benzer respiratuar semptomlar
155	Medical	symptoms mimicking those of normal pregnancy n.	normal gebelikteki belirtileri/şikayetleri taklit eden semptomlar
Slang
156	Slang	tiic (the/those idiots in charge) n.	baştaki salak
157	Slang	tiic (the/those idiots in charge) n.	yetkili salak
158	Slang	what in the heck are those? expr.	bunlar da neyin nesi?
159	Slang	in those parts expr.	o taraflarda
160	Slang	in those parts expr.	oralarda
161	Slang	in those parts expr.	şu/bu civarlarda