|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
saat aksi yönünde dönüş |
levorotation n.
|
|
2 |
General |
saatin tersi yönünde devir |
levorotation n.
|
|
3 |
General |
saatin tersi yönünde devir |
laevorotation n.
|
|
4 |
General |
saat aksi yönünde dönüş |
laevorotation n.
|
|
5 |
General |
manhattan'ın doğu-batı yönünde uzanan caddelerine yılda iki kez batan güneşin vurması |
manhattan solstice n.
|
|
6 |
General |
manhattan'ın doğu-batı yönünde uzanan caddelerine yılda iki kez batan güneşin vurması |
manhattanhenge n.
|
|
7 |
General |
rüzgar yönünde kat edilen mesafe |
headreach n.
|
|
8 |
General |
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan denge adımı |
branle n.
|
|
9 |
General |
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan denge adımı |
bransle n.
|
|
10 |
General |
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan denge adımı |
brawl n.
|
|
11 |
General |
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan bir denge adımı |
brawl n.
|
|
12 |
General |
saatin aksi yönünde dönen spiral |
levogyre n.
|
|
13 |
General |
kütüklerin değirmene doğru akış yönünde ilerletilmesi |
drive n.
|
|
14 |
General |
azalma yönünde değişim |
downhill n.
|
|
|
15 |
General |
ipliklerin telin tersi yönünde döndüğü bir çelik halat tipi |
ordinary lay n.
|
|
16 |
General |
veri noktasından ikinci bir noktaya doğru saat yönünde ölçülen yatay açı |
grid bearing n.
|
|
17 |
General |
yönünde olmak |
be in the direction of v.
|
|
18 |
General |
yönünde hareket etmek |
act in a certain manner v.
|
|
19 |
General |
yönünde hareket etmek |
move in the direction of v.
|
|
20 |
General |
yönünde karar vermek |
make a decision on v.
|
|
21 |
General |
yönünde karar vermek |
make a decision of (whether) v.
|
|
22 |
General |
akıntı ile/akıntının yönünde yüzmek |
swim with the current v.
|
|
23 |
General |
kuzey yarımkürede saat yönünün tersine yönde ve güneyde saat yönünde yön değiştirmek |
back v.
|
|
24 |
General |
sırt yönünde genişlemek |
ridge v.
|
|
25 |
General |
(bir şeyin) yönünde ilerlemek |
follow v.
|
|
26 |
General |
... yönünde olmak |
point v.
|
|
27 |
General |
... yönünde gitmek |
point v.
|
|
28 |
General |
rüzgar yönünde olan |
downwind adj.
|
|
29 |
General |
kıyıdan (deniz yönünde) açıkta bulunan |
offshore adj.
|
|
30 |
General |
saat yönünde olan |
clockwise adj.
|
|
31 |
General |
kuzeydoğu yönünde |
northeastward adj.
|
|
32 |
General |
kuzeybatı yönünde |
northwestward adj.
|
|
33 |
General |
saat yönünde |
dextrorotatory adj.
|
|
34 |
General |
saat yönünde |
dextrogyrate adj.
|
|
|
35 |
General |
doğu yönünde olan |
eastward adj.
|
|
36 |
General |
akım yönünde olan |
streamwise adj.
|
|
37 |
General |
saat yönünde |
deasil adj.
|
|
38 |
General |
saatin aksi yönünde olan |
levo adj.
|
|
39 |
General |
sağ el yönünde gücü olan |
right-hand adj.
|
|
40 |
General |
sağ el yönünde çalışan |
right-hand adj.
|
|
41 |
General |
sağ el yönünde gücü ileten |
right-hand adj.
|
|
42 |
General |
saat yönünde olan |
rightwise [rare] adj.
|
|
43 |
General |
saat yönünde hareket eden |
rightwise [rare] adj.
|
|
44 |
General |
güneş yönünde |
sunward adj.
|
|
45 |
General |
güneş yönünde |
sunwise adj.
|
|
46 |
General |
rüzgaraltı yönünde |
leeward adj.
|
|
47 |
General |
rüzgar yönünde |
windward adj.
|
|
48 |
General |
saat yelkovanının ters yönünde |
counterclockwise adv.
|
|
49 |
General |
rüzgar yönünde |
windward adv.
|
|
50 |
General |
doğu yönünde |
eastward adv.
|
|
51 |
General |
saat dönüş yönünde |
clockwise adv.
|
|
52 |
General |
saatin aksi yönünde |
anticlockwise adv.
|
|
53 |
General |
rüzgar yönünde |
before the wind adv.
|
|
54 |
General |
batı yönünde |
westward adv.
|
|
55 |
General |
batı yönünde |
westwards adv.
|
|
56 |
General |
saat yönünde |
cw adv.
|
|
57 |
General |
saat yelkovanı yönünde |
clockwise adv.
|
|
58 |
General |
kara yönünde |
landwards adv.
|
|
59 |
General |
bir akarsuyun ağzı yönünde veya orada |
downriver adv.
|
|
60 |
General |
akıntı yönünde |
down stream adv.
|
|
61 |
General |
güneydoğu yönünde |
southeastwardly adv.
|
|
62 |
General |
akıntı yönünde |
downstream adv.
|
|
63 |
General |
kuzey batı yönünde |
northwestwardly adv.
|
|
64 |
General |
doğu yönünde |
eastwards adv.
|
|
65 |
General |
saatin tersi yönünde |
anticlockwise adv.
|
|
66 |
General |
saat yönünde |
clockwise adv.
|
|
67 |
General |
rüzgar yönünde |
aweather adv.
|
|
68 |
General |
saat yelkovanının aksi yönünde |
anticlockwise adv.
|
|
69 |
General |
doğu batı yönünde |
in east-west direction adv.
|
|
70 |
General |
rüzgar yönünde |
downwind adv.
|
|
71 |
General |
kuzeydoğu yönünde |
northeastwardly adv.
|
|
72 |
General |
güneş yönünde |
sunward adv.
|
|
73 |
General |
akıntı yönünde |
downriver adv.
|
|
74 |
General |
güneşin tersi yönünde |
widderschynnes adv.
|
|
|
75 |
General |
güneşin tersi yönünde |
widdershins adv.
|
|
76 |
General |
güneşin tersi yönünde |
widershins adv.
|
|
77 |
General |
güneşin tersi yönünde |
withershins adv.
|
|
78 |
General |
kutup yönünde |
poleward adv.
|
|
79 |
General |
kutup yönünde |
polewards adv.
|
|
80 |
General |
(birbirlerinin) tersi yönünde |
directly away (each other) adv.
|
|
81 |
General |
doğu yönünde |
eastlins [scottish] adv.
|
|
82 |
General |
doğu yönünde |
eastlings [scottish] adv.
|
|
83 |
General |
(gemi, kara) görünen yönünde |
where away adv.
|
|
84 |
General |
genişlik yönünde |
broadway adv.
|
|
85 |
General |
genişlik yönünde |
broadways adv.
|
|
86 |
General |
genişlik yönünde |
broadwise adv.
|
|
87 |
General |
saat yönünde |
rightwise [rare] adv.
|
|
88 |
General |
sağ el yönünde |
deiseal adv.
|
|
89 |
General |
saat yönünde |
deiseal adv.
|
|
90 |
General |
güneş yönünde |
deiseal adv.
|
|
91 |
General |
saatin dönüş yönünde |
deiseal adv.
|
|
92 |
General |
saatin dönüş yönünde |
deisheal adv.
|
|
93 |
General |
saat yönünde |
deisheal adv.
|
|
94 |
General |
kilise yönünde |
churchward adv.
|
|
95 |
General |
kilise yönünde |
churchwards adv.
|
|
96 |
General |
güney yönünde |
in the south adv.
|
|
97 |
General |
giriş yönünde bulunarak |
ingate adv.
|
|
98 |
General |
(tazıların ilerlediği yol) avın zıt yönünde |
counter adv.
|
|
99 |
General |
deniz yönünde |
seawardly adv.
|
|
100 |
General |
kuzey yönünde |
septentrionally adv.
|
|
101 |
General |
güneybatı yönünde |
southwestward adv.
|
|
102 |
General |
güneybatı yönünde |
southwestwards adv.
|
|
103 |
General |
güneybatı yönünde |
sou'west adv.
|
|
104 |
General |
saat yönünde |
sunwise adv.
|
|
105 |
General |
(hanedan armalarında) … yönünde |
per prep.
|
|
106 |
General |
istikametinde/yönünde |
bound suf.
|
|
107 |
General |
saat yönünde |
cw. (clockwise) abrev.
|
|
Phrasals |
|
108 |
Phrasals |
(rüzgar) kıyı yönünde esmek |
set in v.
|
|
109 |
Phrasals |
burnunun ucuna/yönünde giderek çıkmak |
nose something out of something v.
|
|
110 |
Phrasals |
burnunun ucuna/yönünde giderek çıkmak |
nose something out v.
|
|
111 |
Phrasals |
bir şey yönünde sürüklenmek |
run with v.
|
|
112 |
Phrasals |
(bir şeyin) yönünde yüzmek |
swim with (something) v.
|
|
113 |
Phrasals |
akıntı/gel-git yönünde yüzmek |
swim with (something) v.
|
|
114 |
Phrasals |
(bir şey yönünde) açı yapmak |
angle off (to or toward something) v.
|
|
Phrases |
|
115 |
Phrases |
-nın ilerlemesi veya gelişmesi yönünde/doğrultusunda |
in furtherance of expr.
|
|
116 |
Phrases |
-nın ilerlemesi veya gelişmesi yönünde/doğrultusunda |
in the furtherance of expr.
|
|
Idioms |
|
117 |
Idioms |
pusula üzerindeki 32 kerteyi saat yönünde saymak |
box the compass v.
|
|
118 |
Idioms |
akıntıya karşı/akıntı yönünde |
against the stream expr.
|
|
119 |
Idioms |
akıntıya karşı/akıntı yönünde |
with the stream expr.
|
|
120 |
Idioms |
akıntıya karşı/akıntı yönünde |
against the stream expr.
|
|
121 |
Idioms |
akıntıya karşı/akıntı yönünde |
with the stream expr.
|
|
122 |
Idioms |
ana yönlerin ingilizce isimlerini (north, east, south, west) saat yönünde hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
never eat shredded wheat expr.
|
|
123 |
Idioms |
rüzgar yönünde |
under the wind expr.
|
|
Trade/Economic |
|
124 |
Trade/Economic |
ürünün belirlenen fiyatın altında satılmayacağı yönünde üretici ile perakendeci arasında imzalanan anlaşma |
fair-trade agreement n.
|
|
125 |
Trade/Economic |
fed'in faiz oranları düşecek yönünde açıklamada bulunması sonrası oluşan hava |
dovish adj.
|
|
Politics |
|
126 |
Politics |
(abd'de) 6 mil aralıklarla doğu ve batı yönünde uzanan hayali çizgiler |
township line n.
|
|
127 |
Politics |
türkiye'nin ab'ye katılım yönünde ilerlemesi |
turkey's progress towards europe n.
|
|
128 |
Politics |
bağış yapan oluşumun, bağışı alan kimselerin aldıkları tutarı hemen hemen ikiye katlamaları yönünde koyduğu şart |
match-funding n.
|
|
129 |
Politics |
birleşik krallık'ın avrupa birliği'nden ayrılması yönünde oy kullanan kimse |
brexiter n.
|
|
130 |
Politics |
sivil özgürlüklerin korunması yönünde çalışan kimse |
civil libertarian n.
|
|
Technical |
|
131 |
Technical |
akışaşağı yönünde eğim |
downstream slope n.
|
|
132 |
Technical |
bir araç rotasının zıt yönünde esen rüzgar |
head wind n.
|
|
133 |
Technical |
profil yönünde bombe |
profile crowning n.
|
|
134 |
Technical |
saat yönünde dönme |
dextrorotation n.
|
|
135 |
Technical |
saat ibrelerinin aksi yönünde dönüş |
counterclockwise rotation n.
|
|
136 |
Technical |
saat yönünde dönüş |
clockwise rotation n.
|
|
137 |
Technical |
rüzgarın saat yönünde değişmesi |
veering wind shift n.
|
|
138 |
Technical |
saat ibreleri yönünde dönüş |
clockwise rotation n.
|
|
139 |
Technical |
bıçağın hareket yönünde kesilen kitap yapraklarını kaydıran hareket |
drag n.
|
|
140 |
Technical |
fırın gibi yapılardaki hava akımının tersi yönünde gerçekleşen alev patlaması |
flareback n.
|
|
141 |
Technical |
parçacık, foton veya dalgaların çarpışması sonucu ışın yönünde rastgele değişim |
scatter n.
|
|
142 |
Technical |
(sonsuz elek kağıt makinesinde) ıslak parti bölümünü sağ-sol yönünde sallayan mekanizma |
shake n.
|
|
143 |
Technical |
çap yönünde |
diametrical adj.
|
|
144 |
Technical |
kelebekleme yönünde |
flap-wise adj.
|
|
145 |
Technical |
kelebekleme yönünde |
flapwise adj.
|
|
146 |
Technical |
saatin ters yönünde |
anti-clockwise adj.
|
|
147 |
Technical |
polarize edilmiş ışık düzleminin sola veya saat aksi yönünde |
laevorotatory adj.
|
|
148 |
Technical |
saat ibresinin aksi yönünde |
counterclockwise adj.
|
|
149 |
Technical |
saat aksi yönünde |
laevorotatory adj.
|
|
150 |
Technical |
saat yönünde |
dextrorotatory adj.
|
|
151 |
Technical |
saat aksi yönünde dönüş |
levogyrate adj.
|
|
152 |
Technical |
saatin ters yönünde |
counterclockwise adj.
|
|
153 |
Technical |
saat aksi yönünde |
levorotatory adj.
|
|
154 |
Technical |
saat aksi yönünde dönüş |
laevogyrate adj.
|
|
155 |
Technical |
polarize edilmiş ışık düzleminin sola veya saat aksi yönünde |
levorotatory adj.
|
|
156 |
Technical |
yarıçap yönünde |
radial adj.
|
|
157 |
Technical |
doğu yönünde |
eassel [scottish] adv.
|
|
158 |
Technical |
doğu yönünde |
eassil [scottish] adv.
|
|
159 |
Technical |
doğu yönünde |
easselgate adv.
|
|
160 |
Technical |
doğu yönünde |
easselward adv.
|
|
161 |
Technical |
saat ibresi yönünde |
in clockwise direction expr.
|
|
Computer |
|
162 |
Computer |
gönderim yönünde hata düzeltimi |
forward error correction n.
|
|
163 |
Computer |
saat yönünde açı |
angle clockwise n.
|
|
164 |
Computer |
saat yönünde döndür |
clockwise rotation expr.
|
|
Informatics |
|
165 |
Informatics |
gönderme yönünde hata düzeltimi |
forward error correction n.
|
|
166 |
Informatics |
ayrılma yönünde |
outbound adj.
|
|
Telecom |
|
167 |
Telecom |
saat yönünde kutuplu dalga |
clockwise polarized wave n.
|
|
Mechanic |
|
168 |
Mechanic |
saat yönünde dönen (dişli, vida dişi) |
right-handed adj.
|
|
Textile |
|
169 |
Textile |
(axminster ve şönil halılarda) çözgü yönünde inç başına tutam |
beat-up n.
|
|
Automotive |
|
170 |
Automotive |
saat yönünde |
clockwise adj.
|
|
Railway |
|
171 |
Railway |
ana istasyon yönünde giden tren |
up-train n.
|
|
Aeronautic |
|
172 |
Aeronautic |
el yazısı yönünde kaynak |
forehand welding n.
|
|
173 |
Aeronautic |
pist yönünde taksileme |
taxi-out n.
|
|
174 |
Aeronautic |
rüzgar yönünde iniş |
downwind landing n.
|
|
175 |
Aeronautic |
rüzgarın yönünde veya hızında yükseklik artışıyla olan değişmenin miktarı |
wind shear n.
|
|
176 |
Aeronautic |
saatin ters yönünde |
anti clockwise adj.
|
|
Marine |
|
177 |
Marine |
rüzgar yönünde çok az sürüklenerek rüzgara yakın yol alabilme |
weatherliness n.
|
|
178 |
Marine |
yelkenleri gemiyi kıç yönünde hareket ettirecek şekilde ayarlamak |
back the sails v.
|
|
179 |
Marine |
bumba ile seren veya yelkeni rüzgar yönünde giderken kavanço etmek |
jibe v.
|
|
180 |
Marine |
bumba ile seren veya yelkeni rüzgar yönünde giderken kavanço etmek |
gybe v.
|
|
181 |
Marine |
rüzgar yönünde giderken bumba ile seren veya yelkeni kavanço etmek |
gybe v.
|
|
182 |
Marine |
rüzgar yönünde seyretmek |
lay a ship ahold v.
|
|
183 |
Marine |
rüzgar yönünde giderken bumba ile seren veya yelkeni kavanço etmek |
jibe v.
|
|
184 |
Marine |
yelkenliyle rüzgar yönünde gitmek |
laveer v.
|
|
185 |
Marine |
(gemi) rüzgar yönünde yol almak |
claw v.
|
|
186 |
Marine |
rüzgar yönünde denize açılmak |
stretch v.
|
|
187 |
Marine |
rüzgar yönünde seyretmek |
stretch v.
|
|
188 |
Marine |
borda yönünde |
abreast adv.
|
|
189 |
Marine |
saat yönünde |
with the sun adv.
|
|
190 |
Marine |
rüzgara yönünde |
weatherboard adv.
|
|
191 |
Marine |
rüzgara yönünde |
to windward adv.
|
|
192 |
Marine |
rüzgar yönünde |
leeward adv.
|
|
193 |
Marine |
rüzgara yönünde |
weather side adv.
|
|
194 |
Marine |
rüzgara yönünde |
windward side adv.
|
|
195 |
Marine |
rüzgarın yönünde |
leeward adv.
|
|
196 |
Marine |
rüzgar yönünde |
up adv.
|
|
197 |
Marine |
rüzgarın tersi yönünde |
off adv.
|
|
198 |
Marine |
rüzgarın karşıt yönünde |
in the eye of the wind expr.
|
|
199 |
Marine |
rüzgar yönünde |
into the wind expr.
|
|
Medical |
|
200 |
Medical |
ani kalp durması yaşayan hasta için mavi kod verilmemesi yönünde doktor talimatı |
no code n.
|
|
201 |
Medical |
saat ibresinin aksi yönünde dönüş |
counterclockwise rotation n.
|
|
202 |
Medical |
saat ibresi yönünde dönüş |
clockwise rotation n.
|
|
203 |
Medical |
sırt-karın yönünde |
dorso-ventral adj.
|
|
Anatomy |
|
204 |
Anatomy |
ayak yönünde bulunan |
inferior adj.
|
|
205 |
Anatomy |
fibula yönünde uzanan |
fibular adj.
|
|
206 |
Anatomy |
dirsek kemiği yönünde |
ulnad adv.
|
|
207 |
Anatomy |
vücudun orta hattı yönünde |
medially adv.
|
|
Pathology |
|
208 |
Pathology |
başın arkası yönünde |
dorsocephalad adv.
|
|
Optics |
|
209 |
Optics |
polarize ışık düzlemini saat yönünde döndüren optik olarak aktif bir maddeyle ilgili |
dextrorotatory adj.
|
|
Geometry |
|
210 |
Geometry |
teğet yönünde olan |
tangental adj.
|
|
211 |
Geometry |
teğet yönünde olan |
tangential adj.
|
|
212 |
Geometry |
hem saat yönünde hem de tersi yönünde aynı sayıda köşe veya kenara sahip olan (iki düzgün çokgen köşesi veya kenarı) belirtilen açının karşısında bulunan (dik üçgen kenarı) |
opposite adj.
|
|
Physics |
|
213 |
Physics |
saat yönünde dönüş |
negative rotation n.
|
|
214 |
Physics |
ortam parçacıklarının dalga yayılımı yönünde kademeli hareket ettiği dalga |
traveling wave n.
|
|
215 |
Physics |
(elektromanyetik dalga) yayılma yönünde hem elektrik hem manyetik alan vektör bileşenleri olan |
hybrid adj.
|
|
216 |
Physics |
(ışık dalgaları) belirli bir titreşim yönünde kısıtlı |
polarised [uk] adj.
|
|
217 |
Physics |
(ışık dalgaları) belirli bir titreşim yönünde kısıtlı |
polarized [us] adj.
|
|
Astronomy |
|
218 |
Astronomy |
yıldızların günlük hareketi yönünde giden |
preceding adj.
|
|
Botanic |
|
219 |
Botanic |
yerçekimi yönünde dik açıyla büyüyen rizom, dal gibi kısımları olan (bitki) |
diageotropic adj.
|
|
220 |
Botanic |
eksen yönünde olan |
inward-developing adj.
|
|
Forestry |
|
221 |
Forestry |
(kütükleri) kanal suyu ile akış yönünde ilerletmek |
sluice v.
|
|
Fishery |
|
222 |
Fishery |
olta sineğinin akıntı yönünde sürüklenmemesi için olta ipini yukarı çekerek olta kamışı ile olta sineği arasındaki gevşekliği gidermek |
mend v.
|
|
Geography |
|
223 |
Geography |
kanada'nın güney iç kesimlerinde yer alan ve doğu yönünde akan nehir |
north saskatchewan river n.
|
|
224 |
Geography |
kuzeydoğu yönünde |
northeastwardly n.
|
|
225 |
Geography |
doğu teksas'ta yer alan, güney ve güneydoğu yönünde sabine gölü'ne akan bir nehir |
neches river n.
|
|
226 |
Geography |
yeni gine'nin batısında doğup kuzeybatı yönünde ilerleyerek pasifik okyanusu'na dökülen bir nehir |
mamberamo n.
|
|
227 |
Geography |
kuzey yönünde olan |
northerly adj.
|
|
228 |
Geography |
yıldız-poyraz yönünde |
north-northeast adj.
|
|
229 |
Geography |
yıldız-poyraz yönünde |
north-northeasterly adj.
|
|
230 |
Geography |
yıldız-karayel yönünde |
north-northwest adj.
|
|
231 |
Geography |
yıldız-karayel yönünde |
north-northwesterly adj.
|
|
232 |
Geography |
kuzeybatı yönünde |
northwesterly adj.
|
|
233 |
Geography |
kuzeydoğu yönünde |
northeast adv.
|
|
234 |
Geography |
yıldız-poyraz yönünde |
north-northeast adv.
|
|
235 |
Geography |
yıldız-poyraz yönünde |
north-northeasterly adv.
|
|
236 |
Geography |
yıldız-karayel yönünde |
north-northwest adv.
|
|
237 |
Geography |
yıldız-karayel yönünde |
north-northwesterly adv.
|
|
238 |
Geography |
karayel kerte yıldız yönünde |
northwest by north adv.
|
|
239 |
Geography |
karayel kerte batı yönünde |
northwest by west adv.
|
|
Meteorology |
|
240 |
Meteorology |
tropikal siklonun yönünde doğuya veya bir kutba doğru değişme |
recurvature n.
|
|
Geology |
|
241 |
Geology |
bir doğrunun grid kuzeyden saat yönünde olan açısal uzanımı |
bearing n.
|
|
242 |
Geology |
akış yönünde |
downstream adj.
|
|
243 |
Geology |
dere boyu yönünde |
downstream adj.
|
|
244 |
Geology |
saat dönüşü yönünde |
clockwise adj.
|
|
245 |
Geology |
çevresindeki kaya tabakasının zıt yönünde ilerleyen |
anaclinal adj.
|
|
Sport |
|
246 |
Sport |
başlangıç noktasının ters yönünde hareket veya vuruş |
backstroke n.
|
|
247 |
Sport |
topu atan elin ters yönünde giden topun kıvrımlı seyri |
hook n.
|
|
248 |
Sport |
topu kıvrımlı şekilde elin ters yönünde atma |
hook n.
|
|
249 |
Sport |
topu atan elin ters yönünde kıvrımlı giden bir top |
hook n.
|
|
250 |
Sport |
topu atan elin ters yönünde giden topun seyri |
hook n.
|
|
251 |
Sport |
(kriket) topa vuruş duruşunun ters yönünde vurmak |
pull v.
|
|
252 |
Sport |
(kriket topunu) atış kolunun tersi yönünde kale kazıklarının üstünden atmak |
bowl over the wicket v.
|
|
253 |
Sport |
pota yönünde olan |
downcourt adj.
|
|
Baseball |
|
254 |
Baseball |
topa vuruş duruşunun ters yönünde vurmak |
pull v.
|
|
Chess |
|
255 |
Chess |
vezir kanadının tersi yönünde bulunan, şahın satranç tahtasındaki başlangıç konumunun temsil ettiği taraf |
kingside n.
|
|
Printery |
|
256 |
Printery |
kağıdın uzun tarafı yönünde döndürülen (makine) |
long grain adj.
|
|
257 |
Printery |
kağıdın uzun tarafı yönünde döndürülen (makine) |
long fold adj.
|
|
Archaic |
|
258 |
Archaic |
alize rüzgarı yönünde |
trade adv.
|
|