yönünde - Turkish English Dictionary
History

yönünde



Meanings of "yönünde" in English Turkish Dictionary : 6 result(s)

Turkish English
General
yönünde in the direction of prep.
yönünde toward prep.
yönünde for prep.
yönünde on prep.
yönünde towards prep.
yönünde to prep.

Meanings of "yönünde" with other terms in English Turkish Dictionary : 258 result(s)

Turkish English
General
saat aksi yönünde dönüş levorotation n.
saatin tersi yönünde devir levorotation n.
saatin tersi yönünde devir laevorotation n.
saat aksi yönünde dönüş laevorotation n.
manhattan'ın doğu-batı yönünde uzanan caddelerine yılda iki kez batan güneşin vurması manhattan solstice n.
manhattan'ın doğu-batı yönünde uzanan caddelerine yılda iki kez batan güneşin vurması manhattanhenge n.
rüzgar yönünde kat edilen mesafe headreach n.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan denge adımı branle n.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan denge adımı bransle n.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan denge adımı brawl n.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan bir denge adımı brawl n.
saatin aksi yönünde dönen spiral levogyre n.
kütüklerin değirmene doğru akış yönünde ilerletilmesi drive n.
azalma yönünde değişim downhill n.
ipliklerin telin tersi yönünde döndüğü bir çelik halat tipi ordinary lay n.
veri noktasından ikinci bir noktaya doğru saat yönünde ölçülen yatay açı grid bearing n.
yönünde olmak be in the direction of v.
yönünde hareket etmek act in a certain manner v.
yönünde hareket etmek move in the direction of v.
yönünde karar vermek make a decision on v.
yönünde karar vermek make a decision of (whether) v.
akıntı ile/akıntının yönünde yüzmek swim with the current v.
kuzey yarımkürede saat yönünün tersine yönde ve güneyde saat yönünde yön değiştirmek back v.
sırt yönünde genişlemek ridge v.
(bir şeyin) yönünde ilerlemek follow v.
... yönünde olmak point v.
... yönünde gitmek point v.
rüzgar yönünde olan downwind adj.
kıyıdan (deniz yönünde) açıkta bulunan offshore adj.
saat yönünde olan clockwise adj.
kuzeydoğu yönünde northeastward adj.
kuzeybatı yönünde northwestward adj.
saat yönünde dextrorotatory adj.
saat yönünde dextrogyrate adj.
doğu yönünde olan eastward adj.
akım yönünde olan streamwise adj.
saat yönünde deasil adj.
saatin aksi yönünde olan levo adj.
sağ el yönünde gücü olan right-hand adj.
sağ el yönünde çalışan right-hand adj.
sağ el yönünde gücü ileten right-hand adj.
saat yönünde olan rightwise [rare] adj.
saat yönünde hareket eden rightwise [rare] adj.
güneş yönünde sunward adj.
güneş yönünde sunwise adj.
rüzgaraltı yönünde leeward adj.
rüzgar yönünde windward adj.
saat yelkovanının ters yönünde counterclockwise adv.
rüzgar yönünde windward adv.
doğu yönünde eastward adv.
saat dönüş yönünde clockwise adv.
saatin aksi yönünde anticlockwise adv.
rüzgar yönünde before the wind adv.
batı yönünde westward adv.
batı yönünde westwards adv.
saat yönünde cw adv.
saat yelkovanı yönünde clockwise adv.
kara yönünde landwards adv.
bir akarsuyun ağzı yönünde veya orada downriver adv.
akıntı yönünde down stream adv.
güneydoğu yönünde southeastwardly adv.
akıntı yönünde downstream adv.
kuzey batı yönünde northwestwardly adv.
doğu yönünde eastwards adv.
saatin tersi yönünde anticlockwise adv.
saat yönünde clockwise adv.
rüzgar yönünde aweather adv.
saat yelkovanının aksi yönünde anticlockwise adv.
doğu batı yönünde in east-west direction adv.
rüzgar yönünde downwind adv.
kuzeydoğu yönünde northeastwardly adv.
güneş yönünde sunward adv.
akıntı yönünde downriver adv.
güneşin tersi yönünde widderschynnes adv.
güneşin tersi yönünde widdershins adv.
güneşin tersi yönünde widershins adv.
güneşin tersi yönünde withershins adv.
kutup yönünde poleward adv.
kutup yönünde polewards adv.
(birbirlerinin) tersi yönünde directly away (each other) adv.
doğu yönünde eastlins [scottish] adv.
doğu yönünde eastlings [scottish] adv.
(gemi, kara) görünen yönünde where away adv.
genişlik yönünde broadway adv.
genişlik yönünde broadways adv.
genişlik yönünde broadwise adv.
saat yönünde rightwise [rare] adv.
sağ el yönünde deiseal adv.
saat yönünde deiseal adv.
güneş yönünde deiseal adv.
saatin dönüş yönünde deiseal adv.
saatin dönüş yönünde deisheal adv.
saat yönünde deisheal adv.
kilise yönünde churchward adv.
kilise yönünde churchwards adv.
güney yönünde in the south adv.
giriş yönünde bulunarak ingate adv.
(tazıların ilerlediği yol) avın zıt yönünde counter adv.
deniz yönünde seawardly adv.
kuzey yönünde septentrionally adv.
güneybatı yönünde southwestward adv.
güneybatı yönünde southwestwards adv.
güneybatı yönünde sou'west adv.
saat yönünde sunwise adv.
(hanedan armalarında) … yönünde per prep.
istikametinde/yönünde bound suf.
saat yönünde cw. (clockwise) abrev.
Phrasals
(rüzgar) kıyı yönünde esmek set in v.
burnunun ucuna/yönünde giderek çıkmak nose something out of something v.
burnunun ucuna/yönünde giderek çıkmak nose something out v.
bir şey yönünde sürüklenmek run with v.
(bir şeyin) yönünde yüzmek swim with (something) v.
akıntı/gel-git yönünde yüzmek swim with (something) v.
(bir şey yönünde) açı yapmak angle off (to or toward something) v.
Phrases
-nın ilerlemesi veya gelişmesi yönünde/doğrultusunda in furtherance of expr.
-nın ilerlemesi veya gelişmesi yönünde/doğrultusunda in the furtherance of expr.
Idioms
pusula üzerindeki 32 kerteyi saat yönünde saymak box the compass v.
akıntıya karşı/akıntı yönünde against the stream expr.
akıntıya karşı/akıntı yönünde with the stream expr.
akıntıya karşı/akıntı yönünde against the stream expr.
akıntıya karşı/akıntı yönünde with the stream expr.
ana yönlerin ingilizce isimlerini (north, east, south, west) saat yönünde hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle never eat shredded wheat expr.
rüzgar yönünde under the wind expr.
Trade/Economic
ürünün belirlenen fiyatın altında satılmayacağı yönünde üretici ile perakendeci arasında imzalanan anlaşma fair-trade agreement n.
fed'in faiz oranları düşecek yönünde açıklamada bulunması sonrası oluşan hava dovish adj.
Politics
(abd'de) 6 mil aralıklarla doğu ve batı yönünde uzanan hayali çizgiler township line n.
türkiye'nin ab'ye katılım yönünde ilerlemesi turkey's progress towards europe n.
bağış yapan oluşumun, bağışı alan kimselerin aldıkları tutarı hemen hemen ikiye katlamaları yönünde koyduğu şart match-funding n.
birleşik krallık'ın avrupa birliği'nden ayrılması yönünde oy kullanan kimse brexiter n.
sivil özgürlüklerin korunması yönünde çalışan kimse civil libertarian n.
Technical
akışaşağı yönünde eğim downstream slope n.
bir araç rotasının zıt yönünde esen rüzgar head wind n.
profil yönünde bombe profile crowning n.
saat yönünde dönme dextrorotation n.
saat ibrelerinin aksi yönünde dönüş counterclockwise rotation n.
saat yönünde dönüş clockwise rotation n.
rüzgarın saat yönünde değişmesi veering wind shift n.
saat ibreleri yönünde dönüş clockwise rotation n.
bıçağın hareket yönünde kesilen kitap yapraklarını kaydıran hareket drag n.
fırın gibi yapılardaki hava akımının tersi yönünde gerçekleşen alev patlaması flareback n.
parçacık, foton veya dalgaların çarpışması sonucu ışın yönünde rastgele değişim scatter n.
(sonsuz elek kağıt makinesinde) ıslak parti bölümünü sağ-sol yönünde sallayan mekanizma shake n.
çap yönünde diametrical adj.
kelebekleme yönünde flap-wise adj.
kelebekleme yönünde flapwise adj.
saatin ters yönünde anti-clockwise adj.
polarize edilmiş ışık düzleminin sola veya saat aksi yönünde laevorotatory adj.
saat ibresinin aksi yönünde counterclockwise adj.
saat aksi yönünde laevorotatory adj.
saat yönünde dextrorotatory adj.
saat aksi yönünde dönüş levogyrate adj.
saatin ters yönünde counterclockwise adj.
saat aksi yönünde levorotatory adj.
saat aksi yönünde dönüş laevogyrate adj.
polarize edilmiş ışık düzleminin sola veya saat aksi yönünde levorotatory adj.
yarıçap yönünde radial adj.
doğu yönünde eassel [scottish] adv.
doğu yönünde eassil [scottish] adv.
doğu yönünde easselgate adv.
doğu yönünde easselward adv.
saat ibresi yönünde in clockwise direction expr.
Computer
gönderim yönünde hata düzeltimi forward error correction n.
saat yönünde açı angle clockwise n.
saat yönünde döndür clockwise rotation expr.
Informatics
gönderme yönünde hata düzeltimi forward error correction n.
ayrılma yönünde outbound adj.
Telecom
saat yönünde kutuplu dalga clockwise polarized wave n.
Mechanic
saat yönünde dönen (dişli, vida dişi) right-handed adj.
Textile
(axminster ve şönil halılarda) çözgü yönünde inç başına tutam beat-up n.
Automotive
saat yönünde clockwise adj.
Railway
ana istasyon yönünde giden tren up-train n.
Aeronautic
el yazısı yönünde kaynak forehand welding n.
pist yönünde taksileme taxi-out n.
rüzgar yönünde iniş downwind landing n.
rüzgarın yönünde veya hızında yükseklik artışıyla olan değişmenin miktarı wind shear n.
saatin ters yönünde anti clockwise adj.
Marine
rüzgar yönünde çok az sürüklenerek rüzgara yakın yol alabilme weatherliness n.
yelkenleri gemiyi kıç yönünde hareket ettirecek şekilde ayarlamak back the sails v.
bumba ile seren veya yelkeni rüzgar yönünde giderken kavanço etmek jibe v.
bumba ile seren veya yelkeni rüzgar yönünde giderken kavanço etmek gybe v.
rüzgar yönünde giderken bumba ile seren veya yelkeni kavanço etmek gybe v.
rüzgar yönünde seyretmek lay a ship ahold v.
rüzgar yönünde giderken bumba ile seren veya yelkeni kavanço etmek jibe v.
yelkenliyle rüzgar yönünde gitmek laveer v.
(gemi) rüzgar yönünde yol almak claw v.
rüzgar yönünde denize açılmak stretch v.
rüzgar yönünde seyretmek stretch v.
borda yönünde abreast adv.
saat yönünde with the sun adv.
rüzgara yönünde weatherboard adv.
rüzgara yönünde to windward adv.
rüzgar yönünde leeward adv.
rüzgara yönünde weather side adv.
rüzgara yönünde windward side adv.
rüzgarın yönünde leeward adv.
rüzgar yönünde up adv.
rüzgarın tersi yönünde off adv.
rüzgarın karşıt yönünde in the eye of the wind expr.
rüzgar yönünde into the wind expr.
Medical
ani kalp durması yaşayan hasta için mavi kod verilmemesi yönünde doktor talimatı no code n.
saat ibresinin aksi yönünde dönüş counterclockwise rotation n.
saat ibresi yönünde dönüş clockwise rotation n.
sırt-karın yönünde dorso-ventral adj.
Anatomy
ayak yönünde bulunan inferior adj.
fibula yönünde uzanan fibular adj.
dirsek kemiği yönünde ulnad adv.
vücudun orta hattı yönünde medially adv.
Pathology
başın arkası yönünde dorsocephalad adv.
Optics
polarize ışık düzlemini saat yönünde döndüren optik olarak aktif bir maddeyle ilgili dextrorotatory adj.
Geometry
teğet yönünde olan tangental adj.
teğet yönünde olan tangential adj.
hem saat yönünde hem de tersi yönünde aynı sayıda köşe veya kenara sahip olan (iki düzgün çokgen köşesi veya kenarı) belirtilen açının karşısında bulunan (dik üçgen kenarı) opposite adj.
Physics
saat yönünde dönüş negative rotation n.
ortam parçacıklarının dalga yayılımı yönünde kademeli hareket ettiği dalga traveling wave n.
(elektromanyetik dalga) yayılma yönünde hem elektrik hem manyetik alan vektör bileşenleri olan hybrid adj.
(ışık dalgaları) belirli bir titreşim yönünde kısıtlı polarised [uk] adj.
(ışık dalgaları) belirli bir titreşim yönünde kısıtlı polarized [us] adj.
Astronomy
yıldızların günlük hareketi yönünde giden preceding adj.
Botanic
yerçekimi yönünde dik açıyla büyüyen rizom, dal gibi kısımları olan (bitki) diageotropic adj.
eksen yönünde olan inward-developing adj.
Forestry
(kütükleri) kanal suyu ile akış yönünde ilerletmek sluice v.
Fishery
olta sineğinin akıntı yönünde sürüklenmemesi için olta ipini yukarı çekerek olta kamışı ile olta sineği arasındaki gevşekliği gidermek mend v.
Geography
kanada'nın güney iç kesimlerinde yer alan ve doğu yönünde akan nehir north saskatchewan river n.
kuzeydoğu yönünde northeastwardly n.
doğu teksas'ta yer alan, güney ve güneydoğu yönünde sabine gölü'ne akan bir nehir neches river n.
yeni gine'nin batısında doğup kuzeybatı yönünde ilerleyerek pasifik okyanusu'na dökülen bir nehir mamberamo n.
kuzey yönünde olan northerly adj.
yıldız-poyraz yönünde north-northeast adj.
yıldız-poyraz yönünde north-northeasterly adj.
yıldız-karayel yönünde north-northwest adj.
yıldız-karayel yönünde north-northwesterly adj.
kuzeybatı yönünde northwesterly adj.
kuzeydoğu yönünde northeast adv.
yıldız-poyraz yönünde north-northeast adv.
yıldız-poyraz yönünde north-northeasterly adv.
yıldız-karayel yönünde north-northwest adv.
yıldız-karayel yönünde north-northwesterly adv.
karayel kerte yıldız yönünde northwest by north adv.
karayel kerte batı yönünde northwest by west adv.
Meteorology
tropikal siklonun yönünde doğuya veya bir kutba doğru değişme recurvature n.
Geology
bir doğrunun grid kuzeyden saat yönünde olan açısal uzanımı bearing n.
akış yönünde downstream adj.
dere boyu yönünde downstream adj.
saat dönüşü yönünde clockwise adj.
çevresindeki kaya tabakasının zıt yönünde ilerleyen anaclinal adj.
Sport
başlangıç noktasının ters yönünde hareket veya vuruş backstroke n.
topu atan elin ters yönünde giden topun kıvrımlı seyri hook n.
topu kıvrımlı şekilde elin ters yönünde atma hook n.
topu atan elin ters yönünde kıvrımlı giden bir top hook n.
topu atan elin ters yönünde giden topun seyri hook n.
(kriket) topa vuruş duruşunun ters yönünde vurmak pull v.
(kriket topunu) atış kolunun tersi yönünde kale kazıklarının üstünden atmak bowl over the wicket v.
pota yönünde olan downcourt adj.
Baseball
topa vuruş duruşunun ters yönünde vurmak pull v.
Chess
vezir kanadının tersi yönünde bulunan, şahın satranç tahtasındaki başlangıç konumunun temsil ettiği taraf kingside n.
Printery
kağıdın uzun tarafı yönünde döndürülen (makine) long grain adj.
kağıdın uzun tarafı yönünde döndürülen (makine) long fold adj.
Archaic
alize rüzgarı yönünde trade adv.