1 |
layer |
tabaka |
n. |
|
- By morning, everything was covered in a thick layer of snow.
- Sabah olduğunda her yer kalın bir kar tabakasıyla kaplıydı.
- The flood deposited a layer of mud.
- Sel, bir çamur tabakası oluşturdu.
- The Japanese distribution system, characterized by layers of wholesale, is complex and costly.
- Toptan satış tabakaları ile karakterize edilen Japon dağıtım sistemi karmaşık ve masraflıdır.
- The concrete layer of the nuclear reactor's shielding will be destroyed using controlled explosions.
- Nükleer reaktörün kalkanının beton tabakası kontrollü patlamalarla yok edilecek.
- A layer of leaves lies on the pavement.
- Kaldırımın üzerinde bir yaprak tabakası yatıyor.
- The flood deposited a layer of mud.
- Sel, bir çamur tabakası biriktirdi.
- The exosphere is the outermost layer of our atmosphere.
- Ekzosfer atmosferimizin en dış tabakasıdır.
- Before transport, a layer of plastic was wrapped around the package.
- Taşınmadan önce paketin etrafına plastik bir tabaka sarıldı.
- This morning there was a thick layer of frost.
- Bu sabah kalın bir don tabakası vardı.
- There is a layer of resin here.
- Burada bir reçine tabakası var.
- The exosphere is the outermost layer of our atmosphere.
- Egzosfer atmosferimizin en dış tabakasıdır.
- A layer of leaves lies on the pavement.
- Kaldırımın üzerinde bir tabaka yaprak var.
- Before transport, a layer of plastic was wrapped around the package.
- Taşınmadan önce paketin etrafına bir plastik tabaka sarılmıştır.
Show More (10)
|
2 |
layer |
katman |
n. |
|
- It is another layer, so to speak.
- Tabiri caizse başka bir katman.
- They should not be about creating additional layers of bureaucracy and red tape.
- Ek bürokrasi ve bürokrasi katmanları yaratmakla ilgili olmamalılardır.
- This morning there was a thick layer of frost.
- Bu sabah kalın bir don katmanı vardı.
- The deep layers of the ocean is still almost unexplored.
- Okyanusun derin katmanları hâlâ neredeyse keşfedilmemiş durumda.
- The Japanese distribution system, characterized by layers of wholesale, is complex and costly.
- Toptan satış katmanlarıyla karakterize edilen Japon dağıtım sistemi karmaşık ve maliyetlidir.
- Baklava are sweet pastries made from layers of filo dough filled with chopped nuts.
- Baklava kıyılmış fındık ile dolu filo hamur katmanları yapılan tatlı hamurdur.
- Baklava are sweet pastries made from layers of filo dough filled with chopped nuts.
- Baklava, kıyılmış fındıkla doldurulmuş yufka katmanlarından yapılan tatlı hamur işleridir.
- The deep layers of the ocean is still almost unexplored.
- Okyanusun derin katmanları hâlâ neredeyse keşfedilmemiş.
- The upper ocean has warmed up much more than deeper layers.
- Üst okyanus derin katmanlardan çok daha fazla ısındı.
Show More (6)
|
3 |
layer |
kat |
n. |
|
- Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing.
- Hava dahada ısındığı için, Tom bir kat elbise daha çıkardı.
- Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing.
- Hava daha da sıcaklaştığı için Tom bir kat daha soyundu.
Show More (-1)
|
4 |
layer |
yerleştirmek |
v. |
|
- Carefully layer the sheets of lasagna and Bolognese sauce in the baking dish.
- Lazanya yapraklarını ve Bolonez sosu dikkatlice fırın kabına yerleştirin.
Show More (-2)
|
5 |
layer |
kat kat kesmek |
v. |
|
- I'm thinking of getting my hair layered.
- Saçımı kat kat kestirmeyi düşünüyorum.
Show More (-2)
|
6 |
layer |
kademe |
n. |
|
- They stripped away a few layers of management.
- Yönetimin birkaç kademesini ortadan kaldırdılar.
Show More (-2)
|