1 |
alarm |
alarm |
n. |
|
- As I was leaving the shop, the alarm went off.
- Ben mağazadan çıkarken alarm çaldı.
- The deadly SARS virus has justifiably caused alarm throughout the world.
- Ölümcül SARS virüsü haklı olarak tüm dünyada alarma neden oldu.
- In both reports, however, there is still cause for concern and alarm.
- Bununla birlikte, her iki raporda da endişe ve alarm için hala nedenler bulunmaktadır.
- Unlock the door, activate the alarm, or access climate controls - all from a distance.
- Kapı kilidini açın, alarmı etkinleştirin veya klima kontrollerine erişin; hepsi de uzaktan.
- When you hear the alarm, come down immediately.
- Alarmı duyduğunuzda, hemen aşağı inin.
- When you hear the alarm, you must immediately come down.
- Alarmı duyduğunuzda, hemen aşağı inmelisiniz.
- Unlock the door, activate the alarm, or access climate controls - all from a distance.
- Kapıyı açabiliyor, alarmı etkinleştirebiliyor ve klima denetimlerine erişebiliyorsunuz; hem de tamamen uzaktan.
- The smoke alarm has never been maintained.
- Yangın alarmının bakımı hiç yapılmadı.
- It's only another false alarm.
- Bu sadece başka yanlış bir alarm.
- Tom pushed the silent alarm with his foot.
- Tom ayağıyla sessiz alarmı itti.
- The alarm woke up Mayuko.
- Alarm Mayuko'yu uyandırdı.
- Tom said that the alarm was coming from the lab.
- Tom alarmın laboratuvardan geldiğini söyledi.
- Set the alarm for six.
- Alarmı altıya kur.
- If you hear the alarm, walk, don't run.
- Eğer alarm duyarsan, yürü, koşma.
- I just heard an alarm go off.
- Az önce bir alarm sesi duydum.
- I will set up my alarm o’clock in case I arrive at work late in the morning.
- Sabah işe geç gelme ihtimalime karşı alarmımı kuracağım.
- Disable the alarm.
- Alarmı devre dışı bırak.
- This car has an alarm.
- Bu arabanın bir alarmı var.
- I forgot to set my alarm.
- Alarmımı kurmayı unuttum.
- If the alarm rings, walk, don't run.
- Alarm çalarsa yürü, koşma.
- They set their alarms.
- Alarmlarını kurdular.
- We didn't hear any alarms.
- Hiç alarm duymadık.
- Did you remember to turn on the alarm?
- Alarmı açmayı unutmadın değil mi?
- I don't know the alarm code.
- Ben alarm kodunu bilmiyorum.
- Didn't you hear the alarm?
- Alarmı duymadın mı?
- The thief ran away when the alarm rang.
- Alarm çaldığında hırsız kaçtı.
- Although the alarm rang I failed to wake up.
- Alarm çalmasına rağmen uyanamadım.
- Sami set his alarm to wake up for the dawn prayer.
- Sami sabah namazına kalkmak için alarmını kurdu.
- What was that alarm for?
- Bu alarm ne içindi?
- The alarm sounded.
- Alarm çaldı.
- Did you remember to turn on the alarm?
- Alarmı açmayı hatırladın mı?
- As soon as the alarm rings I need to get up.
- Alarm çalar çalmaz kalkmam gerek.
- Remember to set your alarm.
- Alarmını kurmayı unutma.
- Today, we had two false alarms.
- Bugün iki yanlış alarm verdik.
- I don't know the alarm code.
- Alarm kodunu bilmiyorum.
- The alarm didn't wake Tom.
- Alarm Tom`u uyandırmadı.
- Did you forget to set your alarm, Tom?
- Alarmını kurmayı mı unuttun, Tom?
- The alarm didn't wake Tom.
- Alarm Tom'u uyandırmadı.
- Tom pushed the silent alarm with his foot.
- Tom sessiz alarmı ayağıyla itti.
- I heard the alarm.
- Alarmı duydum.
- Why did the alarm go off?
- Alarm neden çaldı?
- Tom turned off the alarm.
- Tom alarmı kapattı.
- The false alarm caused panic.
- Yanlış alarm paniğe neden oldu.
- Tom heard the alarm.
- Tom alarmı duydu.
- Tom set his alarm.
- Tom, alarmını kurdu.
- Tom set his alarm.
- Tom alarmını kurdu.
- They set their alarms.
- Alarmlarını ayarladılar.
- Tom turned off his alarm and went back to sleep.
- Tom alarmını kapattı ve uyumaya devam etti.
- Tom turned off his alarm and went back to sleep.
- Tom alarmını kapattı ve uykuya geri döndü.
- The alarm rang and everyone rushed out.
- Alarm çaldı ve herkes dışarı fırladı.
- Someone turned the alarm off.
- Birisi alarmı kapattı.
- Tom woke up a few minutes before the alarm.
- Tom alarmdan birkaç dakika önce uyandı.
- This car has an alarm.
- Bu arabanın alarmı var.
- The alarm rang.
- Alarm çaldı.
- As soon as the alarm rings I need to get up.
- Alarm çalar çalmaz kalkmam gerekiyor.
- What tripped the alarm?
- Alarmı ne tetikledi?
- Sami set his alarm to wake up for the dawn prayer.
- Sami sabah namazına kalkmak için alarm kurdu.
- If you hear the alarm, walk, don't run.
- Alarmı duyarsanız, yürüyün, koşmayın.
- Turn off the alarm.
- Alarmı kapat.
- It's only another false alarm.
- Bu sadece başka bir yanlış alarm.
- I'm checking for laser beam alarm triggers.
- Lazer ışını alarm tetikleyicilerini kontrol ediyorum.
- I forgot to set my alarm.
- Alarmı kurmayı unutmuşum.
- I won't wake up even if the alarm rings.
- Alarm çalsa bile uyanmayacağım.
- While backing up, I bumped into another car and set off its alarm.
- Geri geri gelirken başka bir arabaya çarptım ve alarmını çalıştırdım.
- The alarm went off and a red light started flashing.
- Alarm durdu ve kırmızı bir ışık yanıp sönmeye başladı.
- Did you forget to set your alarm, Tom?
- Alarmını kurmayı unuttun mu, Tom?
- The alarm started ringing.
- Alarm çalmaya başladı.
Show More (64)
|
2 |
alarm |
telaşlandırmak |
v. |
|
- He cried out in alarm.
- Telaşla bağırdı.
- I didn't want to alarm you.
- Sizi telaşlandırmak istemedim.
- I didn't want to alarm the students.
- Öğrencileri telaşlandırmak istemedim.
- Mayuko jumped up in alarm.
- Mayuko telaşla ayağa fırladı.
- I didn't want to alarm you.
- Seni telaşlandırmak istemedim.
Show More (2)
|
3 |
alarm |
korku |
n. |
|
- The news caused alarm throughout the village.
- Haber köyün her tarafında korkuya neden oldu.
- She gave a small cry of alarm and fled to the bathroom.
- Ufak bir korku çığlığı atıp banyoya kaçtı.
- She gave a small cry of alarm and fled to the bathroom.
- O küçük bir korku çığlığı attı ve banyoya kaçtı.
Show More (0)
|
4 |
alarm |
alarma geçirmek |
v. |
|
- Many signs of global warming have been alarming environmentalists.
- Küresel ısınmaya dair pek çok işaret çevrecileri alarma geçirdi.
- I didn't want to alarm the students.
- Öğrencileri alarma geçirmek istemedim.
Show More (-1)
|
5 |
alarm |
telaş |
n. |
|
- There is no cause for undue alarm.
- Yersiz telaşa mahal yoktur.
- There is no cause for undue alarm.
- Gereksiz telaşa gerek yok.
Show More (-1)
|
6 |
alarm |
korkutmak |
v. |
|
- I didn't want to alarm you.
- Seni korkutmak istemedim.
- I didn't intend to alarm you.
- Seni korkutmak istemedim.
Show More (-1)
|
7 |
alarm |
alarm saati |
n. |
|
- When the alarm went off, she was already wide awake.
- Alarm çaldığında çoktan tamamen uyanmıştı.
Show More (-2)
|
8 |
alarm |
endişe |
n. |
|
- The public expressed alarm at the rising energy prices.
- Kamuoyu artan enerji fiyatları karşısında endişelerini dile getirmiştir.
Show More (-2)
|
9 |
alarm |
alarm vermek |
v. |
|
- It is time for Europe to raise the alarm and to take up its responsibilities.
- Avrupa için alarm verme ve sorumluluklarını üstlenme zamanı gelmiştir.
Show More (-2)
|
10 |
alarm |
dehşet |
n. |
|
- He cried out in alarm.
- Dehşet içinde bağırdı.
Show More (-2)
|
11 |
alarm |
panik yapmak |
v. |
|
- I'm not alarmed.
- Panik yapmış değilim.
Show More (-2)
|
12 |
alarm |
telaşa düşürmek |
v. |
|
- I didn't intend to alarm you.
- Ben seni telaşa düşürmeye niyetlenmedim.
Show More (-2)
|