bug - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
bug böcek n.
  • In many cultures, some bugs are believed to bring good luck.
  • Birçok kültürde bazı böceklerin iyi şans getirdiğine inanılır.
  • Aya's been gone since the bugs showed up.
  • Aya, bu böceklerin ortaya çıkmasından sonra kayboldu.
  • Aya's been gone since the bugs showed up.
  • Böcekler ortaya çıktıktan sonra Aya gitti.
Show More (40)
bug rahatsız etmek v.
  • The buzzing noise coming from the speaker bugs me.
  • Hoparlörden gelen vızıltı sesi beni rahatsız ediyor.
  • Do you think that bugged Tom?
  • Sence bu Tom'u rahatsız etti mi?
  • Tom is bugging me.
  • Tom beni rahatsız ediyor.
Show More (23)
bug hata n.
  • A bug in the software caused all systems to shut down.
  • Yazılımdaki bir hata tüm sistemlerin kapanmasına neden oldu.
  • The programmer fixed the bug.
  • Programcı hatayı düzeltti.
  • The developers quickly fixed the bug.
  • Geliştiriciler hatayı çabucak düzeltti.
Show More (16)
bug canını sıkmak v.
  • It really bugged me.
  • O gerçekten canımı sıktı.
  • Do you think that bugged Tom?
  • Bunun Tom'un canını sıktığını düşünüyor musun?
  • What's bugging Tom?
  • Tom'un canını sıkan ne?
Show More (2)
bug telefon dinlemek v.
  • I think my phone is bugged.
  • Sanırım telefonum dinleniyor.
  • Your phone is bugged.
  • Telefonunuz dinleniyor.
  • Tom found out that his phone had been bugged.
  • Tom telefonunun dinlendiğini öğrendi.
Show More (1)
bug mikrop n.
  • She didn't come to the school because she caught a bug three days ago.
  • Üç gün önce mikrop kaptığı için okula gelmedi.
Show More (-2)
bug gizlice dinlemek v.
  • They checked the room of the president to determine if the room was bugged.
  • Başkanın odasının gizlice dinlenip dinlenmediğini anlamak için odayı kontrol ettiler.
Show More (-2)
bug dinleme cihazı n.
  • A bug found under the president's desk caused diplomatic chaos between the two countries.
  • Başkanın masasının altında bulunan bir dinleme cihazı iki ülke arasında diplomatik kaosa neden oldu.
Show More (-2)
bug merak n.
  • He caught a sudden cycling bug from our last trip.
  • Son seyahatimizden sonra aniden bisiklet sürmeye merak sardı.
Show More (-2)
bug arıza n.
  • The programmer fixed the bug.
  • Programcı arızayı düzeltti.
Show More (-2)
bug dinleme cihazı yerleştirmek v.
  • Your phone is bugged.
  • Telefonuna dinleme cihazı yerleştirilmiş.
Show More (-2)
bug kızdırmak v.
  • Can I tell you what bugs me?
  • Beni neyin kızdırdığını sana söyleyebilir miyim?
Show More (-2)
bug yanlış n.
  • Some bugs were fixed.
  • Bazı yanlışlar düzeltildi.
Show More (-2)