|
- What is the advantage of good doctors if there are inadequate medical facilities and resources?
- Tıbbi tesisler ve kaynaklar yetersizse iyi doktorların ne faydası var?
- What would sailors, pilots, drivers, petrol station workers and doctors say?
- Denizciler, pilotlar, sürücüler, benzin istasyonu çalışanları ve doktorlar ne derdi?
- There was a curfew, so no doctor went out to him, and he therefore died.
- Sokağa çıkma yasağı vardı, bu yüzden hiçbir doktor ona gitmedi ve bu nedenle öldü.
- Doctors are a sensitive issue; human health is a very sensitive issue.
- Doktorlar hassas bir konu; insan sağlığı çok hassas bir konu.
- The good doctor Duisenberg has been telling us for several months that economic recovery is underway.
- İyi kalpli doktor Duisenberg birkaç aydır bize ekonomik iyileşmenin devam ettiğini söylüyor.
- As one French newspaper described him, he is in the position of a new-look Doctor Strangelove.
- Bir Fransız gazetesinin tanımladığı gibi, yeni görünümlü bir Doktor Strangelove tutumunda.
- We are a country of many different faiths, and we have excellent doctors.
- Biz birçok farklı inanca sahip bir ülkeyiz ve mükemmel doktorlarımız var.
- Then I asked how many wanted to become schoolteachers or doctors.
- Sonra kaçının öğretmen ya da doktor olmak istediğini sordum.
- I am referring, in particular, to the skills of nurses and doctors.
- Özellikle hemşirelerin ve doktorların becerilerinden bahsediyorum.
- Ricardo de León Regil was a doctor whose work was widely recognised and valued.
- Ricardo de León Regil, çalışmaları geniş çapta tanınan ve değer verilen bir doktordu.
- However, if the danger warnings are increased and consumers are overprotected, doctors could become disheartened.
- Ancak tehlike uyarıları arttırılır ve tüketiciler aşırı korunursa, doktorların cesareti kırılabilir.
- However, it is rather like trying to treat chickenpox by scraping it off the skin instead of going to the doctor.
- Ancak bu, su çiçeğini doktora gitmek yerine deriden kazıyarak tedavi etmeye çalışmaya benziyor.
- A doctor was not allowed to attend to a bleeding man on the street until this man had bled to death.
- Bir doktorun sokakta kanaması olan bir adama, bu adam kan kaybından ölene kadar müdahale etmesine izin verilmemiştir.
- However, it is rather like trying to treat chickenpox by scraping it off the skin instead of going to the doctor.
- Bu daha ziyade su çiçeğini doktora gitmek yerine deriden kazıyarak tedavi etmeye çalışmaya benzemektedir.
- Over the last few days, a young Israeli doctor came to visit me.
- Geçtiğimiz günlerde genç bir İsrailli doktor beni ziyarete geldi.
- We have many examples of information and other support being given to doctors in an unacceptable manner.
- Doktorlara kabul edilemez bir şekilde bilgi ve diğer desteklerin verildiğine dair çok sayıda örneğimiz bulunmaktadır.
- There is no better information than that given by a doctor or a pharmacist.
- Bir doktor ya da eczacının verdiği bilgiden daha iyi bir bilgi yoktur.
- There are unscrupulous doctors and other individuals who earn between DM 1000 and 3000 per case.
- Vaka başına 1000 ila 3000 DM arasında kazanan vicdansız doktorlar ve diğer kişiler vardır.
- Then I asked how many wanted to become schoolteachers or doctors.
- Ardından kaç kişinin öğretmen ya da doktor olmak istediğini sordum.
- Because of staff shortages, nurses, carers and junior doctors have horrendous timetables.
- Personel eksikliği nedeniyle hemşirelerin, hastabakıcıların ve genç doktorların korkunç zaman çizelgeleri var.
- There is no better information than that given by a doctor or a pharmacist.
- Bir doktor ya da eczacının verdiğinden daha iyi bir bilgi yok.
- We, the developed world, are short of doctors.
- Biz, gelişmiş dünya, doktor sıkıntısı çekiyoruz.
- Should the relationship between doctor and donor be based on trust or solely on a financial relationship?
- Doktor ve bağışçı arasındaki ilişki güvene mi yoksa yalnızca finansal bir ilişkiye mi dayanmalıdır?
- The black magic witch doctor would then go to the grave, dig up the body, and chant incantations.
- Kara büyücü cadı doktor sonra mezara gider, cesedi çıkarır ve büyülü sözler söylermiş.
- It's that nice, young doctor's specialty.
- Bu çok hoş, genç bir doktorun uzmanlık alanı.
- A doctor cannot perform two surgeries at once.
- Bir doktor aynı anda iki ameliyat yapamaz.
- She is an artist and doctor from France.
- Fransa'dan bir sanatçı ve doktordur.
- The doctors say she's having an allergic reaction.
- Doktorlar onun alerjik bir reaksiyon geçirdiğini söylüyor.
- Doctor, come down right now!
- Doktor, hemen aşağı in!
- See, that's how it feels to be a doctor.
- Gördün mü, doktor olmak böyle bir his.
- The doctor is bringing in a specialist to look at her case.
- Doktor hastasına bakması için bir uzman getirecek.
- She is an artist and doctor from France.
- O, Fransız bir sanatçı ve doktordur.
- If your doctor has told you you have an iron deficiency, check out the following tips.
- Doktorunuz demir eksikliğiniz olduğunu söylediyse, aşağıdaki ipuçlarına göz atın.
- One doctor can't know about every disease.
- Bir doktor her hastalıktan anlamaz.
- Thank you to the doctors, nurses, hospital and ambulance personnel.
- Doktorlara, hemşirelere, hastane ve ambulans personeline teşekkürler.
- It's that nice, young doctor's specialty.
- Bu o kibar, genç doktorun uzmanlık alanıdır.
- I think the doctor's just trying to figure out cause and effect.
- Sanırım doktor sadece sebep ve sonucu bulmaya çalışıyor.
- Thank you to the doctors, nurses, hospital and ambulance personnel.
- Doktorlara, hemşirelere, hastane ve ambulans personeline teşekkür ederim.
- I think the doctor's just trying to figure out cause and effect.
- Bence doktor sadece neden ve sonucu anlamaya çalışıyor.
- My son is dead because you wanted to be with this doctor.
- Oğlum öldü çünkü sen bu doktorla birlikte olmak istedin.
- Thank you to the doctors, nurses, hospital and ambulance personnel.
- Doktorlara, hemşirelere, hastane ve ambulans personeline teşekkür ederiz.
- Before you go to the doctor, prepare for these questions.
- Doktora gitmeden önce bu sorulara hazırlıklı olun.
- We need a doctor out here at once, please.
- Hemen bir doktora ihtiyacımız var, lütfen.
- She is an artist and doctor from France.
- Fransa'dan gelen bir sanatçı ve doktor.
- I think the doctor's just trying to figure out cause and effect.
- Sanırım doktor sadece sebep-sonuç ilişkisini bulmaya çalışıyor.
- Being a doctor helped me greatly during the journey.
- Doktor olmak yolculuk sırasında işime çok yaradı.
- My doctor told me to stay at home for a week.
- Doktorum bir hafta evde kalmamı söyledi.
- The doctor told me Tom died in his sleep.
- Doktor bana Tom'un uykusunda öldüğünü söyledi.
- Tom's father was a doctor.
- Tom'un babası bir doktordu.
- Sami wanted Layla to be a doctor.
- Sami Leyla'nın doktor olmasını istiyordu.
- The doctor told me to go to bed.
- Doktor yatağa gitmemi söyledi.
- Tom told Mary he was a doctor.
- Tom Mary'e doktor olduğunu söyledi.
- My mom thinks the doctor is a quack.
- Annem doktorun şarlatan olduğunu düşünüyor.
- You're not a doctor.
- Sen doktor değilsin.
- A doctor is an expert in medicine.
- Bir doktor tıp alanında uzmandır.
- The doctors found nothing wrong with Tom.
- Doktorlar Tom'da bir sorun bulamadılar.
- The doctor is with another patient.
- Doktor başka bir hasta ile birlikte.
- Is he a doctor?
- O bir doktor mu?
- According to the doctors, Tom has not recovered yet.
- Doktorlara göre, Tom henüz iyileşmiş değil.
- I've sent for the doctor.
- Ben doktoru çağırttım.
- You'd better call the doctor.
- Doktor çağırsan iyi olur.
- Sami is not just a doctor, but a surgeon.
- Sami sadece bir doktor değil, aynı zamanda bir cerrah.
- On December 3rd, 1967, Doctor Barnard was able to perform the first human heart transplant.
- 3 Aralık 1967'de Doktor Barnard ilk insan kalbi naklini gerçekleştirmeyi başardı.
- I want to be a doctor in the future.
- Gelecekte bir doktor olmak istiyorum.
- Tom asked his doctor to change his medication.
- Tom doktorunun ilacını değiştirmesini istedi.
- Would you mind calling a doctor for me?
- Benim için bir doktor çağırır mısın?
- The doctor works in a hospital.
- Doktor hastanede çalışır.
- The doctor started to examine her.
- Doktor onu muayene etmeye başladı.
- Tom's doctor advised him to take better care of himself.
- Tom'un doktoru ona kendisine daha iyi bakmasını tavsiye etti.
- If her temperature goes up, send for the doctor.
- Ateşi yükselirse, doktor çağırın.
- I spoke to the doctors in French.
- Doktorlarla Fransızca konuştum.
- We're doctors.
- Biz doktoruz.
- The doctor told Tom not to eat or drink anything for three hours.
- Doktor Tom'a üç saat boyunca bir şey yiyip içmemesini söyledi.
- The doctor told Tom that he needed to lose some weight.
- Doktor Tom'a biraz kilo vermesi gerektiğini söyledi.
- They accepted him as the city's best doctor.
- Onu şehrin en iyi doktoru olarak kabul ettiler.
- I was a doctor.
- Doktordum.
- Good day, Doctor Mortimer.
- İyi günler, Doktor Mortimer.
- You should have the doctor look at your wrist.
- Bileğinizi bir doktora göstermelisiniz.
- He doesn't trust the doctor any more.
- O artık doktora güvenmiyor.
- The doctor may allow her to return to work next week.
- Doktor onun önümüzdeki hafta işe dönmesine izin verebilir.
- Yesterday I went to the doctor.
- Dün doktora gittim.
- The doctor is a man of culture.
- Doktor, bir kültür adamıdır.
- Tom impersonated a doctor.
- Tom bir doktoru taklit etti.
- The only doctor on duty is Jamal Sadiq.
- Görevli tek doktor Jamal Sadiq.
- If she'd taken her doctor's advice, she might not have died.
- Kadın doktorunun tavsiyesine uysaydı, ölmeyebilirdi.
- Have you seen any other doctors for this issue?
- Bu konuyla ilgili başka bir doktorla da görüştünüz mü?
- The doctor says you're going to have to stay in bed for a few weeks.
- Doktor birkaç hafta yatakta kalmak zorunda kalacağını söylüyor.
- Have you talked to the doctors yet?
- Henüz doktorlarla konuşmadın mı?
- My husband is a doctor.
- Benim kocam doktordur.
- Can you recommend a good doctor?
- İyi bir doktor tavsiye edebilir misin?
- It might be better to address her as Doctor.
- Ona Doktor diye hitap etmek daha iyi olabilir.
- Tom wants Mary to take the medication the doctor told her to take.
- Tom, Mary'nin doktorun söylediği ilacı almasını istiyor.
- Doctors and hospitals should help the people who can get healthy again.
- Doktorlar ve hastaneler yeniden sağlığına kavuşabilecek insanlara yardım etmelidir.
- Get me another doctor.
- Bana başka bir doktor bulun.
- I need to get them to a doctor.
- Onları bir doktora götürmeliyim.
- The doctor told me I just had to learn to live with the pain.
- Doktor bana sadece acıyla yaşamayı öğrenmek zorunda olduğumu söyledi.
- Eating and drinking makes the doctor rich.
- Yeme ve içme, doktoru zengin yapar.
- The doctor will be here in a minute.
- Doktor bir dakika içinde burada olacak.
- I advise you to listen to your doctor.
- Doktorunu dinlemeni tavsiye ederim.
- The doctor took my pulse.
- Doktor nabzımı ölçtü.
- My father was a doctor.
- Babam bir doktordu.
- The doctor said that Anne's low in potassium.
- Doktor, Anne'in potasyum seviyesinin düşük olduğunu söyledi.
- She has a son who is a doctor.
- Onun doktor olan bir oğlu var.
- The doctor told Layla that she couldn't have children.
- Doktor Layla'ya çocuk sahibi olamayacağını söyledi.
- Which doctor is attending you?
- Sizinle hangi doktor ilgileniyor?
- Doctors take an oath not to harm anyone.
- Doktorlar kimseye zarar vermemek için yemin ederler.
- What do you think about this, doctor?
- Bunun hakkında ne düşünüyorsun, doktor?
- If they'd taken their doctors' advice, they might not have died.
- Eğer doktorlarının tavsiyesine uysalardı, ölmeyebilirlerdi.
- He is both a doctor and a writer.
- Hem doktor hem de yazar.
- The doctor advised me to drink more milk.
- Doktor, bana daha fazla süt içmemi tavsiye etti.
- He watched as the doctors bent over her.
- Doktorların onun üzerine eğilmesini izledi.
- His doctor advised him to quit smoking.
- Doktoru ona sigarayı bırakması tavsiyesinde bulundu.
- If you have pain in your chest, consult your doctor right away.
- Eğer göğsünüzde ağrı varsa, hemen doktorunuza danışın.
- I should've called a doctor.
- Ben bir doktor çağırmam gerekirdi.
- The doctor called him back.
- Doktor, onu geri çağırdı.
- I'd like to find a French-speaking doctor.
- Fransızca konuşan bir doktor bulmak istiyorum.
- Tom told the doctor that he felt no pain.
- Tom doktora hiç acı hissetmediğini söyledi.
- The doctor is only available on weekdays.
- Doktor sadece hafta içi müsait.
- Tom's doctor advised him to take better care of himself.
- Tom'un doktoru ona kendine daha iyi bakmasını tavsiye etti.
- Are you really a doctor?
- Gerçekten de doktor musunuz?
- Tom has always wanted to be a doctor.
- Tom her zaman bir doktor olmak istedi.
- We should get you to a doctor.
- Seni doktora götürmeliyiz.
- You should call for a doctor.
- Senin bir doktor çağırman gerekir.
- Some doctors recommend that their patients take an aspirin a day.
- Bazı doktorlar hastalarına günde bir aspirin almalarını tavsiye ederler.
- You need to get to a doctor.
- Bir doktora gitmelisin.
- He is supposed to be the best doctor in the town.
- Şehirdeki en iyi doktor olması gerekiyor.
- The doctor's presence has been requested elsewhere.
- Doktorun başka bir yerde bulunması istendi.
- He will be a doctor when he grows up.
- Büyüdüğünde bir doktor olacak.
- The doctor advised me not to eat too much.
- Doktor, bana çok fazla yemememi tavsiye etti.
- The doctor advised me to stop smoking.
- Doktor sigarayı bırakmamı tavsiye etti.
- After a few weeks, doctors made Cleveland a new jaw out of hard rubber.
- Birkaç hafta sonra doktorlar Cleveland'a sert kauçuktan yeni bir çene yaptılar.
- Doctors use medical equipment.
- Doktorlar tıbbi malzemeler kullanırlar.
- You're the doctor.
- Doktor sizsiniz.
- Are you a doctor?
- Bir doktor musun?
- The doctor wants you to stay one week more in bed.
- Doktor bir hafta daha yatakta kalmanı istiyor.
- Some doctors recommend that their patients take an aspirin a day.
- Bazı doktorlar hastalarına günde bir aspirin almalarını önerir.
- She grew up to be a famous doctor.
- Büyüyünce ünlü bir doktor oldu.
- Doctors use medical equipment.
- Doktorlar tıbbi ekipman kullanıyor.
- Is her father a doctor?
- Onun babası doktor mu?
- You are doctors.
- Siz doktorsunuz.
- My father is a doctor.
- Babam bir doktor.
- Mr Briggs is not any doctor, he is an excellent surgeon.
- Bay Briggs herhangi bir doktor değil, o mükemmel bir cerrah.
- How long had you been sick before you saw the doctor?
- Doktora gitmeden önce ne kadar süredir hastaydınız?
- Would you mind calling a doctor for me?
- Benim için bir doktor çağırabilir misin?
- The doctor told me to go to bed.
- Doktor yatmamı söyledi.
- You had better consult a doctor about your health.
- Sağlığın hakkında bir doktora danışsan iyi olur.
- The doctor ordered me a complete rest.
- Doktor, tamamen dinlenmemi emretti.
- I guess we're going to need a doctor.
- Sanırım bir doktora ihtiyacımız olacak.
- He's no doctor.
- O, doktor değil.
- Send for the doctor!
- Doktor çağırın!
- Doctor, help me!
- Doktor, bana yardım edin!
- He had three sons who became doctors.
- Onun doktor olan üç oğlu vardı.
- I have a brother who's a doctor.
- Doktor olan bir erkek kardeşim var.
- Tom is a salesman, not a doctor.
- Tom bir satıcı, doktor değil.
- Tom didn't tell me that you were a doctor.
- Tom bana senin doktor olduğunu söylemedi.
- I doubt Tom is really a doctor.
- Tom'un gerçekten bir doktor olduğundan şüpheliyim.
- The doctor told Tom to stay in bed and get as much rest as he could.
- Doktor Tom'a yatakta kalmasını ve mümkün olduğu kadar çok dinlenmesini söyledi.
- We've got to find a doctor.
- Bir doktor bulmak zorundayız.
- A doctor tried to remove the bullet from his back.
- Bir doktor, onun sırtındaki mermiyi çıkarmaya çalıştı.
- He looked like a doctor.
- Bir doktor gibi görünüyordu.
- Many doctors look at your tongue first when they begin an examination.
- Birçok doktor muayeneye başladıklarında ilk önce dilinize bakar.
- The doctor looks worried.
- Doktor endişelenmiş görünüyor.
- I shall send for a doctor at once.
- Derhal bir doktor getirteceğim.
- We need more doctors like you.
- Sizin gibi daha çok doktora ihtiyacımız var.
- I've been around doctors all my life.
- Hayatım boyunca doktorların yanındaydım.
- The doctor thought that the patient's pulse was a little fast.
- Doktor, hastanın nabzının biraz hızlı olduğunu düşündü.
- We should get you to a doctor.
- Sizi bir doktora götürmeliyiz.
- The doctor works from morning until night.
- Doktor sabahtan akşama kadar çalışıyor.
- Tom will be a doctor.
- Tom bir doktor olacak.
- The doctor says that Tom will be all right.
- Doktor Tom'un iyileşeceğini söylüyor.
- Understanding Tom's accent is as difficult as reading a doctor's handwriting.
- Tom'un aksanını anlamak, bir doktorun el yazısını okumak kadar zor.
- My brother is a doctor.
- Erkek kardeşim bir doktor.
- I have an appointment at the doctor's office at ten o'clock.
- Saat 10'da doktorun ofisinde randevum var.
- Our best friend is a doctor.
- Bizim en iyi arkadaşımız bir doktordur.
- She thought that I was a doctor.
- Benim doktor olduğumu sanıyordu.
- The doctor who did the surgery is now talking with Tom's family.
- Ameliyatı yapan doktor şimdi Tom'un ailesiyle konuşuyor.
- The doctor, who is well-to-do, is not content.
- Müreffeh olan doktor mutlu değildir.
- Maybe the doctor can give Tom something for the pain.
- Belki doktor Tom'a ağrı için bir şey verebilir.
- My uncle kept on drinking in spite of his doctor's advice.
- Amcam doktorunun tavsiyesine rağmen içmeye devam etti.
- You are a doctor.
- Sen bir doktorsun.
- I hear you're now a doctor.
- Şimdi bir doktor olduğunuzu duydum.
- An apple a day keeps the doctor away.
- Her gün bir elma, doktoru uzak tutar.
- Her father is a famous doctor.
- Onun babası ünlü bir doktordur.
- I must pay a visit to the doctor tomorrow.
- Yarın doktoru ziyaret etmeliyim.
- Is her father a doctor?
- Babası doktor mu?
- The doctor informed us that mom has stage four cancer.
- Doktor annemin dördüncü evre kanser olduğunu söyledi.
- The Doctor travels through time and space.
- Doktor, uzay ve zamanda yolculuk yapar.
- The doctor told Layla that she couldn't have children.
- Doktor, Leyla'ya çocuk sahibi olamayacağını söyledi.
- I called a doctor.
- Ben bir doktor çağırdım.
- The doctors say Tom was very lucky.
- Doktorlar Tom'un çok şanslı olduğunu söylüyor.
- In addition to being a doctor, he is a writer.
- Doktor olmanın yanı sıra bir yazardır.
- Please send me the doctor's bill.
- Lütfen bana doktor faturasını gönder.
- Tom sent for a doctor.
- Tom doktor çağırdı.
- The doctor advised me not to smoke too much.
- Doktor, çok fazla sigara içmememi tavsiye etti.
- Is he a doctor?
- O doktor mu?
- He is qualified as a doctor.
- Doktor olarak nitelendiriliyor.
- Do you know any good doctor?
- Tanıdığın iyi bir doktor var mı?
- We are doctors.
- Bizler doktoruz.
- The doctor works in a hospital.
- Doktor bir hastanede çalışıyor.
- Did the doctor give you anything for the pain?
- Doktor ağrın için bir şey verdi mi?
- Doctors make the worst patients.
- Doktorlar en kötü hastalardır.
- Doctors refused to perform a second operation.
- Doktorlar ikinci bir ameliyat yapmayı reddettiler.
- The doctor recommended that you should give up smoking.
- Doktor, sigarayı bırakmanı tavsiye etti.
- The doctor told him to cut down on smoking.
- Doktor ona sigarayı azaltmasını söyledi.
- The doctor, who is wealthy, is not contented.
- Zengin olan doktor mutlu değildir.
- The doctor said that Tom has to stay in bed for the next few weeks.
- Doktor önümüzdeki birkaç hafta için Tom'un yatakta kalması gerektiğini söyledi.
- The doctor confirmed that Linda was pregnant.
- Doktor, Linda'nın hamile olduğunu doğruladı.
- He made believe he was a doctor.
- Kendini doktor olduğuna inandırdı.
- The doctors told me there was no hope at all for you.
- Doktorlar senin için hiç umut olmadığını söylediler.
- My mom thinks the doctor is a quack.
- Annem doktorun bir şarlatan olduğunu düşünüyor.
- My father's a doctor.
- Babam bir doktor.
- The doctors said he would never again be able to walk without some support.
- Doktorlar, destek olmadan bir daha asla yürüyemeyeceğini söylediler.
- You should have a doctor look at that.
- Doktora gitsen iyi olur.
- They are doctors.
- Onlar doktordur.
- Does Tom need a doctor?
- Tom'un bir doktora ihtiyacı var mı?
- The doctor advised a change of air.
- Doktor, hava değişimini tavsiye etti.
- The doctor advised Tom to have at least three alcohol-free days per week.
- Doktoru, Tom'a haftanın en az üç gününde alkol içmemesini önerdi.
- The doctor decided to operate at once.
- Doktor, hemen ameliyat etmeye karar verdi.
- I have a cousin who's a doctor.
- Doktor bir kuzenim var.
- She is not a doctor, but a teacher.
- O bir doktor değil ama bir öğretmen.
- He was told by his doctor to remain in bed.
- Doktoru tarafından yatakta kalması söylenmiştir.
- The doctor looked gravely at the patient.
- Doktor, hastaya ciddiyetle baktı.
- There was a young doctor that looked after him.
- Onunla ilgilenen genç bir doktor vardı.
- Tom is a retired doctor, isn't he?
- Tom emekli bir doktor, değil mi?
- No, he is my friend, Doctor Watson.
- Hayır, o benim arkadaşım, Doktor Watson.
- All you have to do is sit down here and answer the doctor's questions.
- Tüm yapmanız gereken, burada oturmak ve doktorun sorularını cevaplamak.
- I want to be a doctor in the future.
- İleride doktor olmak istiyorum.
- Her doctor wants to refer her to a specialist.
- Doktoru onu bir uzmana yönlendirmek istiyor.
- The doctor can't examine the patient being drunk.
- Doktor sarhoş olan hastaları muayene edemez.
- I know where to find a good doctor.
- İyi bir doktoru nerede bulacağımı biliyorum.
- She thought that I was a doctor.
- O, benim bir doktor olduğumu düşündü.
- Every mother's dream is for her son to be a doctor or a lawyer.
- Her annenin hayali oğlunun bir doktor ya da bir avukat olmasıdır.
- Tom didn't even know that Mary was a doctor.
- Tom Mary'nin bir doktor olduğunu bile bilmiyordu.
- The doctor gave him a sedative.
- Doktor ona sakinleştirici verdi.
- The doctor advised me to take more exercise.
- Doktor, bana daha fazla egzersiz yapmamı tavsiye etti.
- I never had an appointment with the doctor.
- Doktorla hiç randevum yoktu.
- Not only was he a doctor, he was also a very famous novelist.
- O sadece bir doktor değil, aynı zamanda çok ünlü bir roman yazarıdır.
- He had three sons who became doctors.
- Doktor olan üç oğlu vardı.
- The doctor warned him of the dangers of smoking.
- Doktor, onu sigara içmenin tehlikeleri hakkında uyardı.
- Eating and drinking too much make doctors rich.
- Çok yemek ve içmek doktorları zengin yapar.
- Do you have a primary care doctor?
- Birincil bakım doktorunuz var mı?
- There are not enough doctors to give proper care to the children.
- Çocuklara uygun bakımı verecek yeterli doktor yok.
- Doctors don't know anything.
- Doktorlar hiçbir şey bilmiyor.
- She told me that his mother was a doctor.
- Bana annesinin bir doktor olduğunu söyledi.
- Which one of you is Tom's doctor?
- Sizden hanginiz Tom'un doktoru?
- Doctors and hospitals should help the people who can get healthy again.
- Doktorlar ve hastaneler tekrar sağlıklı olabilecek insanlara yardım etmelidir.
- You must send for the doctor.
- Doktor çağırmalısınız.
- Mary is a quack doctor.
- Mary sahte bir doktor.
- I consulted a doctor.
- Bir doktora danıştım.
- The doctor told me to eat fewer high-calorie snacks.
- Doktor bana daha az kalorili atıştırmalıklar yememi söyledi.
- I'm a doctor now.
- Artık bir doktorum.
- Are you sure that man is a doctor?
- O adamın bir doktor olduğundan emin misin?
- You're the doctor!
- Doktor sensin!
- The doctor told me that I should eat less.
- Doktor bana daha az yemem gerektiğini söyledi.
- Let's call a doctor.
- Bir doktor çağıralım.
- The doctor arrived in the nick of time.
- Doktor tam zamanında geldi.
- There is an urgent need for more doctors.
- Daha fazla doktora acil ihtiyaç var.
- Do you want me to call a doctor?
- Bir doktor çağırmamı ister misin?
- The doctor, who is prosperous, is not happy.
- Müreffeh olan doktor mutlu değildir.
- The doctor may allow her to return to work next week.
- Doktor gelecek hafta işe dönmesine izin verebilir.
- Tom is a retired doctor.
- Tom emekli bir doktor.
- Please remind me to go to the doctor's tomorrow.
- Lütfen yarın doktora gitmem gerektiğini hatırlat.
- My sister is afraid of all doctors.
- Kız kardeşim bütün doktorlardan korkar.
- Call the doctor!
- Doktor çağırın!
- Tom is in a coma and the doctors are not sure if he's going to live.
- Tom komada ve doktorlar yaşayıp yaşamayacağından emin değiller.
- Trust me, I'm a doctor.
- Bana güven, ben bir doktorum.
- Tom's doctor advised him to give up smoking.
- Tom'un doktoru ona sigarayı bırakmasını tavsiye etti.
- We have to get Tom to a doctor.
- Tom'u bir doktora götürmek zorundayız.
- Doctors are the worst patients.
- Doktorlar en kötü hastalardır.
- Tom and Mary are both doctors, aren't they?
- Tom ve Mary'nin ikisi de doktor, değil mi?
- I think we're going to need a doctor.
- Sanırım bir doktora ihtiyacımız olacak.
- Tom wasn't told by his doctor to remain in bed.
- Tom'a doktoru tarafından yatakta kalması söylenmedi.
- I need to get him to a doctor.
- Onu doktora götürmeliyim.
- The doctor didn't allow me to go out.
- Doktor dışarı çıkmama izin vermedi.
- The doctor examined the baby.
- Doktor bebeği muayene etti.
- The doctor gave me a shot.
- Doktor bana iğne yaptı.
- The doctor said that what Tom has isn't contagious.
- Doktor Tom'un hastalığının bulaşıcı olmadığını söyledi.
- This is the doctor whom I spoke of last night.
- Bu, dün gece konuştuğum doktordur.
- Do you prefer a male or female doctor?
- Erkek mi yoksa kadın bir doktoru mu tercih edersiniz?
- His doctor told him to cut down on drinking.
- Doktoru ona içkiyi azaltmasını söyledi.
- The doctor says that Tom is going to be all right.
- Doktor Tom'un iyileşeceğini söyledi.
- Every mother's dream is for her son to be a doctor or a lawyer.
- Her annenin hayali oğlunun doktor ya da avukat olmasıdır.
- You are not a doctor.
- Sen bir doktor değilsin.
- The doctor hasn't gotten here yet.
- Doktor henüz buraya gelmedi.
- I wish we had a doctor here.
- Keşke burada bir doktorumuz olsaydı.
- I persuaded him to consult a doctor.
- Ben, bir doktorla görüşmesi için onu ikna ettim.
- The doctor who did the surgery is now talking with Tom's family.
- Ameliyatı yapan doktor şimdi Tom'un ailesi ile konuşuyor.
- Tom will be a good doctor.
- Tom iyi bir doktor olacak.
- The doctor examined Tom to make sure he had no internal injuries.
- Doktor herhangi bir iç yaralanma olmadığından emin olmak için Tom'u muayene etti.
- Did I mention Tom was a doctor?
- Tom'un bir doktor olduğundan bahsettim mi?
- They need a doctor.
- Onların bir doktora ihtiyacı var.
- Can I speak to the doctor?
- Doktor ile görüşebilir miyim?
- The doctor said he wants you to rest.
- Doktor dinlenmeni istediğini söyledi.
- A good cook is a good doctor.
- İyi bir aşçı iyi bir doktordur.
- There really wasn't anything that the doctor could do for Tom.
- Gerçekten doktorun Tom için yapabileceği hiçbir şey yoktu.
- The doctor works from morning until night.
- Doktor sabahtan akşama kadar çalışır.
- The doctor ordered a full physical examination for the patient.
- Doktor hasta için tam bir fiziksel muayene istedi.
- The doctor saved the four people injured in the accident.
- Doktor kazada yaralanmış dört kişiyi kurtardı.
- Her doctor wants to send her to a specialist.
- Onun doktoru ona bir uzman bir doktor göndermek istiyor.
- The doctors found nothing wrong with Tom.
- Doktorlar Tom'la ilgili ters giden bir şey bulmadı.
- Are you sure that man is a doctor?
- O adamın doktor olduğuna emin misin?
- That's what the doctor ordered.
- Doktorun emri buydu.
- She decided to be a doctor.
- Doktor olmaya karar verdi.
- Tom was a doctor in Australia.
- Tom Avustralya'da doktordu.
- Doctors thought he had a cold.
- Doktorlar nezle olduğunu düşündü.
- Who's your doctor?
- Kim senin doktorun?
- Doctors do not always live long.
- Doktorlar her zaman uzun yaşamazlar.
- She called a doctor.
- Bir doktor çağırdı.
- The doctor was optimistic.
- Doktor iyimserdi.
- The doctor felt my pulse.
- Doktor, nabzıma baktı.
- Is there a doctor on board?
- Gemide doktor var mı?
- Do you know any doctors who speak Japanese?
- Japonca konuşan bir doktor tanıyor musun?
- The doctors couldn't find anything wrong with Tom.
- Doktorlar Tom'un nesi olduğunu bulamadılar.
- Do you know any doctors who speak Japanese?
- Japonca bilen bir doktor tanıyor musunuz?
- The doctor says I'll probably never be able to walk again.
- Doktor muhtemelen bir daha asla yürüyemeyeceğimi söylüyor.
- The doctors told Tom that Mary didn't have long to live.
- Doktorlar Tom'a Mary'nin yaşamak için fazla zamanı kalmadığını söyledi.
- The old doctor gave individual attention to each patient.
- Yaşlı doktor, her bir hastaya bireysel ilgi gösterdi.
- The doctor advised me to take up some sport to stay in shape.
- Doktor, formumu korumak için spor yapmamı tavsiye etti.
- I think we need a doctor.
- Sanırım bir doktora ihtiyacımız var.
- Go to the doctor to get your prescription!
- Reçetenizi almak için doktora gidin!
- You had better consult the doctor.
- Doktora danışsan iyi olur.
- Who shall decide when doctors disagree?
- Doktorlar aynı fikirde olmazsa kim karar verecek?
- There might be doctors there.
- Orada doktorlar olabilir.
- The doctor told me I had a concussion.
- Doktor bana beyin sarsıntısı geçirdiğimi söyledi.
- Do you want me to call a doctor?
- Doktor çağırmamı ister misin?
- The doctor told Tom to stay in bed for a few days.
- Doktor Tom'a birkaç gün yatakta kalmasını söyledi.
- The doctor made six house calls in the afternoon.
- Doktor, öğleden sonra altı ev ziyareti yaptı.
- Will you send for a doctor?
- Doktor çağıracak mısın?
- The doctor said that he would be well if he took his medicine.
- Doktor, ilaçlarını alırsa iyi olacağını söyledi.
- Tom didn't have to go to the doctor.
- Tom doktora gitmek zorunda değildi.
- My doctor said that this sore throat is a streptococcal infection.
- Doktorum boğaz ağrısının streptokok enfeksiyonu olduğunu söyledi.
- The doctor told me Tom died in his sleep.
- Doktor bana Tom'un uyurken öldüğünü söyledi.
- He will make a good doctor.
- İyi bir doktor olacak.
- I always thought doctors don't get sick.
- Ben her zaman doktorların hastalanmadığını düşünürdüm.
- The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
- Hastaya yardım edilemeyecek durumdaydı, bu yüzden doktorlar daha fazla bir şey yapamadı.
- Tom is going to be a doctor.
- Tom doktor olacak.
- She’s a doctor now.
- O artık bir doktor.
- I called a doctor.
- Bir doktor çağırdım.
- Tom has a son who's a doctor.
- Tom'un doktor olan bir oğlu var.
- He lay in agony until the doctor arrived.
- Doktor gelinceye kadar acı içinde yattı.
- Don't forget to take the medicine the doctor gave you.
- Doktorun verdiği ilacı almayı unutma.
- He went for the doctor.
- Doktora gitti.
- The doctor, who is prosperous, is not happy.
- Zengin doktor mutlu değildir.
- My doctor told me that I needed to lose some weight.
- Doktorum bana biraz kilo vermem gerektiğini söyledi.
- The doctor advised him not to smoke.
- Doktor, ona sigara içmemesini tavsiye etti.
- Neither Tom nor Mary is a doctor.
- Ne Tom ne de Mary bir doktordur.
- Tom trusts his doctors.
- Tom doktorlarına güvenir.
- He's no doctor.
- O doktor değil.
- The doctor told Tom that he only had six months to live.
- Doktor Tom'a sadece altı aylık ömrü kaldığını söyledi.
- How can I contact a Japanese-speaking doctor?
- Japonca konuşan bir doktorla nasıl irtibata geçebilirim?
- The doctor she visited is famous.
- Onun gittiği doktor ünlüdür.
- You're a doctor, right?
- Sen bir doktorsun, değil mi?
- Tom didn't need to go to the doctor.
- Tom'un doktora gitmesine gerek yoktu.
- The doctor says that Tom will be all right.
- Doktor, Tom'un iyi olacağını söyledi.
- The doctors don't know what's wrong with Tom.
- Doktorlar Tom'un nesi olduğunu bilmiyor.
- The doctor administered medicine to the patient.
- Doktor, hastaya ilaç verdi.
- The doctor insisted that he stay in bed.
- Doktor onun yatakta kalması konusunda ısrar etti.
- He made up his mind to be a doctor.
- Doktor olmaya karar verdi.
- I've sent for the doctor.
- Doktoru çağırdım.
- The doctor gave him some drugs to relieve the pain.
- Doktor ağrıyı dindirmek için ona bazı ilaçlar verdi.
- Why do you want to be a doctor?
- Neden doktor olmak istiyorsun?
- In general, communication between doctors and their patients is the most important part of medical treatment.
- Genel olarak, doktorlar ve hastaları arasındaki iletişim tıbbi tedavinin en önemli kısmıdır.
- The doctor examined Tom's wound.
- Doktor Tom'un yarasını muayene etti.
- I'm going to go to the doctor this afternoon.
- Bu öğleden sonra doktora gideceğim.
- Are you a doctor now, too?
- Şimdi de doktor mu oldun?
- Doctor, can I drink beer?
- Doktor, bira içebilir miyim?
- I believed that he was a doctor.
- Ben onun bir doktor olduğuna inanıyordum.
- We have to get him to a doctor.
- Onu bir doktora götürmek zorundayız.
- Where's the nearest doctor?
- En yakın doktor nerede?
- You should ask the doctor for something to help you sleep.
- Doktordan uyumana yardımcı olacak bir şeyler istemelisin.
- You're still a doctor, aren't you?
- Sen hâlâ bir doktorsun, değil mi?
- Doctors' bills really cut into our savings.
- Doktor faturaları birikimlerimizi gerçekten azalttı.
- You're no doctor.
- Doktor değilsiniz.
- The doctor said that he would be well if he took his medicine.
- Doktor, eğer ilacını alırsa iyileşeceğini söyledi.
- The doctor gave her four stitches.
- Doktor ona dört dikiş attı.
- Doctor, I have memory problems.
- Doktor, hafıza sorunlarım var.
- I decided to be a doctor.
- Doktor olmaya karar verdim.
- The young man is a doctor.
- Genç adam bir doktor.
- I didn't know you were a doctor.
- Doktor olduğunu bilmiyordum.
- Go to the doctor at once!
- Hemen doktora git!
- Tom wants to be a doctor when he grows up.
- Tom büyüdüğünde bir doktor olmak istiyor.
- What's your doctor's name?
- Doktorunun adı ne?
- The doctor said I needed to learn to live with the pain.
- Doktor acı ile yaşamayı öğrenmem gerektiğini söyledi.
- Her doctor wants to send her to a specialist.
- Doktoru onu bir uzmana göndermek istiyor.
- There's the doctor.
- Doktor var.
- I now understand that the woman I thought was a nurse is a doctor.
- Hemşire sandığım kadının doktor olduğunu şimdi anlıyorum.
- My dream is to be a doctor.
- Hayalim bir doktor olmak.
- The doctor warned me to stay away from booze.
- Doktor, içkiden uzak durmam için uyardı.
- The man who lives next door to me is a doctor.
- Yanımda oturan adam bir doktor.
- You have to go to the doctor.
- Doktora gitmen lazım.
- What did your doctor say?
- Doktorun ne dedi?
- He is proud of the fact that he has never consulted a doctor in his life.
- O, hayatında bir doktora hiç başvurmamış olması gerçeğiyle gurur duymaktadır.
- He stopped smoking on his doctor's advice.
- Doktorunun tavsiyesi üzerine sigarayı bıraktı.
- Mother suddenly got sick and we sent for a doctor.
- Annem aniden hasta oldu ve bir doktor çağırdı.
- The famous doctor made a speech on AIDS.
- Ünlü doktor, AIDS üzerine bir konuşma yaptı.
- Tom called a doctor.
- Tom bir doktor çağırdı.
- My wife is a doctor.
- Eşim bir doktordur.
- Tom is a doctor, isn't he?
- Tom bir doktor, değil mi?
- You must leave the diagnosis to your doctor.
- Teşhisi doktorunuza bırakmalısınız.
- I don't like doctors.
- Doktorları sevmiyorum.
- The doctor told Mr Smith to give up smoking.
- Doktor, Bay Smith'e sigara içmeyi bırakmasını söyledi.
- Can you recommend a good doctor?
- İyi bir doktor önerebilir misin?
- The man who lives next door to me is a doctor.
- Benim bitişiğimde yaşayan adam bir doktor.
- He is the doctor about whom I talked yesterday.
- Dün hakkında konuştuğum doktor o.
- I brought a suit against the doctor.
- Doktora karşı dava açtım.
- The doctor pronounced him dead.
- Doktor onun öldüğünü duyurdu.
- You should have a doctor examine your condition.
- Durumunuzu bir doktora muayene ettirmelisiniz.
- He grew up to be a doctor.
- Doktor olmak için büyüdü.
- She was taken ill on holiday and had to find a doctor.
- O, tatilde hastalandı ve bir doktor bulmak zorunda kaldı.
- Is there a doctor in the house?
- Evde bir doktor var mı?
- I persuaded John to be examined by the doctor.
- John'u doktor tarafından muayene edilmeye ikna ettim.
- You have to go to the doctor.
- Doktora gitmelisin.
- The doctor prescribed medicine for the patient.
- Doktor hasta için ilaç yazdı.
- It's probably nothing, but, again, you better talk to your doctor.
- Muhtemelen önemli bir şey yoktur ama yine de doktorunla konuşsan iyi edersin.
- The doctor visits her every other day.
- Doktor, günaşırı onu ziyaret eder.
- Did the doctor give you anything for the pain?
- Doktor size ağrı için bir şey verdi mi?
- Send for the doctor at once, or the patient may get worse.
- Hemen doktor çağırın, yoksa hasta daha da kötüleşebilir.
- What's your impression, doctor?
- İzleniminiz nedir, doktor?
- Tom is a very good doctor.
- Tom çok iyi bir doktor.
- The doctor advised that she stay at home.
- Doktor onun evde kalmasını tavsiye etti.
- The doctor knew how to cope with an emergency like this.
- Doktor böyle acil bir durumla nasıl başa çıkacağını biliyordu.
- A doctor is an expert in medicine.
- Bir doktor tıpta uzmandır.
- The doctor said that there's nothing wrong with you.
- Doktor senin bir sorunun olmadığını söyledi.
- The doctor discovered a lump in her breast.
- Doktor onun göğsünde bir yumru keşfetti.
- Tom always wanted to be a doctor.
- Tom hep doktor olmak isterdi.
- The doctor insisted that the patient get plenty of rest.
- Doktor, hastanın bol bol dinlenmesi konusunda ısrar etti.
- Tom pretended that he was a doctor.
- Tom bir doktormuş gibi davrandı.
- That's just what the doctor ordered.
- Doktorun emri buydu.
- My doctor has advised me to stop taking this medicine.
- Doktorum bu ilacı almayı bırakmamı tavsiye etti.
- My sister married a doctor.
- Kız kardeşim bir doktorla evlendi.
- An apple a day keeps the doctor away.
- Günde bir elma doktoru uzak tutar.
- Can you introduce me to a doctor who speaks French?
- Beni Fransızca bilen bir doktorla tanıştırabilir misiniz?
- Call the doctor!
- Doktor çağır!
- The doctor told us that what Tom has isn't contagious.
- Doktor Tom'un hastalığının bulaşıcı olmadığını söyledi.
- I'll be with him, Doctor.
- Onun yanında olacağım, Doktor.
- If you get sick, go to the doctor.
- Hastalanırsan doktora git.
- The doctor used X-rays to examine my stomach.
- Doktor karnımı muayene etmek için röntgen kullandı.
- The doctor can see you at ten on May seventh.
- Doktor sizi yedi Mayıs saat onda görebilir.
- Is there a doctor on the flight?
- Uçuşta bir doktor var mı?
- How long the doctor has signed you off?
- Doktor seni ne zaman taburcu etti?
- The doctor is concerned.
- Doktor endişeli.
- He is not a teacher but a doctor.
- O bir öğretmen değil ama bir doktor.
- The doctor advised Tom to have at least three alcohol-free days per week.
- Doktor Tom'a haftada en az üç günü alkolsüz geçirmesini tavsiye etti.
- A Union army doctor watched the battle from a distance.
- Birlik ordusundan bir doktor savaşı uzaktan izledi.
- In general, communication between doctors and their patients is the most important part of medical treatment.
- Genel olarak, doktorlar ve hastaları arasındaki iletişim tıbbi tedavinin en önemli parçasıdır.
- Tom's brother is a doctor.
- Tom'un erkek kardeşi bir doktordur.
- The doctor gave Tom morphine.
- Doktor Tom'a morfin verdi.
- They're not doctors.
- Doktor değiller.
- Breast self-examinations are no longer recommended by doctors.
- Kendi kendine meme muayenesi artık doktorlar tarafından tavsiye edilmemektedir.
- The only doctor on duty is Jamal Sadiq.
- Görevde olan tek doktor Jamal Sadiq'tır.
- The doctor ordered me to stay in bed.
- Doktor, yatakta kalmamı emretti.
- In addition to being a doctor, he is a writer.
- Bir doktor olmanın yanı sıra, o bir yazardır.
- The doctor told me that I should change my eating habits.
- Doktor bana yeme alışkanlıklarımı değiştirmem gerektiğini söyledi.
- I want to talk to the doctor.
- Doktorla konuşmak istiyorum.
- The doctor told Tom that his hair would grow back.
- Doktor Tom'a saçlarının tekrar uzayacağını söyledi.
- The doctor checked the patient's pulse.
- Doktor hastanın nabzını kontrol etti.
- Isn't she a doctor?
- Doktor değil mi?
- The doctor is known to everyone in the village.
- Doktor köyde herkes tarafından tanınıyor.
- The doctor performed the operation.
- Doktor ameliyatı gerçekleştirdi.
- Aren't you a doctor?
- Sen doktor değil misin?
- The doctor came into the examination room and asked about her problem.
- Doktor muayene odasına geldi ve onun problemini sordu.
- Tom didn't want to go to the doctor.
- Tom doktora gitmek istemiyordu.
- All you have to do is sit down here and answer the doctor's questions.
- Tek yapmanız gereken, buraya oturup doktorun sorularını cevaplamak.
- They need a doctor.
- Onlara bir doktor lazım.
- The doctor instructed me to go on a diet.
- Doktor, bana diyet yapmamı söyledi.
- The doctor seemed concerned.
- Doktor endişeli görünüyordu.
- Why do doctors wear white coats?
- Doktorlar neden beyaz önlük giyer?
- Should I go with you to the doctor?
- Doktora seninle birlikte geleyim mi?
- I don't know if he's a doctor.
- Doktor olup olmadığını bilmiyorum.
- They aren't doctors.
- Onlar doktor değil.
- Don't forget to take the medicine the doctor gave you.
- Doktorun sana verdiği ilacı içmeyi unutma.
- Tom's doctor advised him to exercise more.
- Tom'un doktoru ona daha fazla egzersiz yapmasını tavsiye etti.
- She is not a doctor, but a teacher.
- O bir doktor değil, bir öğretmen.
- Sami was caught at a hospital pretending to be a doctor.
- Sami bir hastanede doktor gibi davranırken yakalandı.
- He is at the doctor for influenza.
- Grip için doktora gitti.
- Doctors suggest drugs to fight diseases.
- Hastalıklarla mücadele etmek için doktorlar ilaçlar öneriyor.
- Do you need a doctor?
- Doktora ihtiyacın var mı?
- The doctor told me to avoid certain foods.
- Doktor bazı yiyeceklerden uzak durmamı söyledi.
- The doctors examined the baby.
- Doktorlar bebeği muayene etti.
- Tom told me you're a doctor.
- Tom bana doktor olduğunu söyledi.
- He is proud of being a doctor.
- Doktor olmaktan gurur duyar.
- The doctor told Tom not to take a bath for a week.
- Doktor Tom'a bir hafta boyunca banyo yapmamasını söyledi.
- Tom told me you're a doctor.
- Tom bana senin bir doktor olduğunu söyledi.
- Aren't you a doctor?
- Sen bir doktor değil misin?
- If I were you I would call the doctor.
- Yerinde olsam doktoru çağırırdım.
- He was a great poet as well as a doctor.
- Doktor olduğu kadar büyük bir şairdi de.
- Please call me a doctor.
- Lütfen bana bir doktor çağırın.
- The doctor prescribed some medicine for her cold.
- Doktor onun soğuk algınlığı için bazı ilaçlar yazdı.
- Do you want a doctor?
- Bir doktor ister misin?
- The doctor operates two days a week.
- Doktor haftada iki gün çalışıyor.
- The doctor made six house calls in the afternoon.
- Doktor, öğleden sonra altı ev vizitesi yaptı.
- I'm not a doctor, but a teacher.
- Ben doktor değilim, öğretmenim.
- I have a friend whose father is an animal doctor.
- Babası hayvan doktoru olan bir arkadaşım var.
- An apple a day keeps the doctor away.
- Günde bir elma, doktoru uzak tutar.
- The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
- The doctor examines the patient.
- Doktor hastayı muayene ediyor.
- Don't forget to take the medicine the doctor gave you.
- Doktorun size verdiği ilacı içmeyi unutmayın.
- I want to be a doctor when I grow up.
- Büyüdüğümde bir doktor olmak istiyorum.
- I have a brother who's a doctor.
- Doktor bir kardeşim var.
- Can we see the doctor now?
- Doktoru şimdi görebilir miyiz?
- That's what my doctors tell me.
- Doktorlarımın bana söylediği bu.
- I have to take my son to the doctor.
- Oğlumu doktora götürmeliyim.
- The doctor operates two days a week.
- Doktor, haftada iki kez ameliyat yapar.
- The doctor examined Tom's wound.
- Doktor, Tom'un yarasını inceledi.
- I always thought doctors don't get sick.
- Hep doktorların hastalanmadığını düşünürdüm.
- I have to go to the doctor.
- Doktora gitmem gerek.
- You had better consult the doctor.
- Doktora danışsanız iyi olur.
- The doctor recommends that he take the pills with food.
- Doktor onun hapları yiyecekle almasını öneriyor.
- You don't look like a doctor.
- Bir doktor gibi görünmüyorsun.
- I'll call you a doctor.
- Sana bir doktor çağıracağım.
- All the doctors say that I shouldn't drink coffee, but, despite that, I do have a bit now and then when I'm in good company.
- Tüm doktorlar kahve içmemem gerektiğini söylüyor ama buna rağmen, iyi bir arkadaşla olduğumda ara sıra biraz içiyorum.
- I must send for the doctor at once.
- Hemen doktor çağırmalıyım.
- Is your father a doctor?
- Senin baban doktor mu?
- She supposed me to be a doctor.
- O, bir doktor olduğumu zannetti.
- What do you think about this, doctor?
- Bu konuda ne düşünüyorsunuz, doktor?
- Do what the doctor said.
- Doktorun dediğini yap.
- Call a doctor.
- Bir doktor çağır.
- Tom abandoned cigarettes after the doctor's warning.
- Tom doktorun uyarısından sonra sigarayı bıraktı.
- The doctor arrived in the nick of time.
- Doktor tam zamanında vardı.
- Tom does not know the difference between a doctor and a charlatan.
- Tom, bir doktor ve bir şarlatan arasındaki farkı bilmiyor.
- The doctor set his broken leg.
- Doktor, kırık bacağını düzeltti.
- He made up his mind to be a doctor.
- Bir doktor olmaya karar verdi.
- You'd better consult the doctor.
- Doktora danışsan iyi olur.
- Doctors do not always live long.
- Doktorlar her zaman uzun süre yaşamaz.
- We need a doctor.
- Bir doktora ihtiyacımız var.
- What did the doctors say?
- Doktorlar ne dedi?
- The doctor wasn't listening to me.
- Doktor beni dinlemiyordu.
- I brought a suit against the doctor.
- Doktora bir dava açtım.
- Send for the doctor at once, or the patient may get worse.
- Derhal doktoru çağır, yoksa hasta daha kötü olabilir.
- Many doctors don't accept Medicare.
- Birçok doktor Medicare'i kabul etmemektedir.
- The doctors told me there was no hope at all for you.
- Doktorlar bana sizin için hiçbir umut olmadığını söyledi.
- He looks nothing like a doctor.
- Doktora hiç benzemiyordu.
- She is a doctor and also an alpinist.
- O bir doktor ve aynı zamanda bir dağcıdır.
- Send for the doctor at once.
- Derhal doktor çağır.
- I often eat things that my doctor tells me not to.
- Doktorumun yemememi söylediği şeyleri sık sık yerim.
- The doctor advised that she take a holiday.
- Doktor, tatil yapmasını tavsiye etti.
- You must send for the doctor.
- Doktor çağırmalısın.
- The doctor can't examine the patient being drunk.
- Doktor sarhoş hastayı muayene edemez.
- He told me that his father was a doctor.
- Bana babasının doktor olduğunu söyledi.
- I come from a long line of doctors.
- Uzun bir doktor soyundan geliyorum.
- I'm a doctor now.
- Ben şimdi bir doktorum.
- Doctors and hospitals should help everyone.
- Doktorlar ve hastaneler herkese yardım etmelidir.
- The doctor bandaged the boy's injured leg.
- Doktor çocuğun yaralı bacağını sardı.
- Tom advised Mary to go to the doctor about her stomach cramps.
- Tom, Mary'ye mide krampları için doktora gitmesini tavsiye etti.
- I'm going to be a doctor.
- Bir doktor olacağım.
- One is a teacher, another is a doctor, and the other is a journalist.
- Biri öğretmen, diğeri doktor ve öteki de gazeteci.
- I'll find a doctor.
- Bir doktor bulacağım.
- Do you have any friends that are doctors?
- Doktor arkadaşlarınız var mı?
- Today, I went to the doctor's.
- Bugün doktora gittim.
- Tom has a cousin who is a doctor.
- Tom'un doktor bir kuzeni var.
- The doctor advised him to ease up on alcohol.
- Doktor, ona alkolü azaltmasını söyledi.
- The first thing to do was call for the doctor.
- Yapılacak ilk şey doktoru çağırmaktı.
- The doctor reassured me about my father's condition.
- Doktor, babamın sağlığıyla ilgili endişelerimi giderdi.
- I have lost faith in that doctor.
- O doktora inancımı kaybettim.
- Doctors are about to repeat the disaster of hormone replacement therapy in women.
- Doktorlar kadınlardaki "hormon replasman tedavisi" felaketini tekrarlamak üzereler.
- He is supposed to be the best doctor in the town.
- Kasabadaki en iyi doktor olduğu söyleniyor.
- Tom's doctor advised him to drink more milk.
- Tom'un doktoru ona daha fazla süt içmesini tavsiye etti.
- Tom's doctor told him to quit smoking.
- Tom'un doktoru ona sigarayı bırakmasını söyledi.
- The doctor told him to give up smoking and drinking.
- Doktor, ona sigara ve içkiyi bırakmasını söyledi.
- You had better send for the doctor at once.
- Bir an önce doktor çağırsanız iyi olur.
- You can't possibly really think Tom is a doctor.
- Tom'un sahiden doktor olduğunu düşünüyor olamazsın.
- You should call for a doctor.
- Bir doktor çağırmalısın.
- I have to get them to a doctor.
- Onları bir doktora götürmek zorundayım.
- Receive a cure from a doctor, learn from a wise man.
- Bir doktordan tedavi al, bir bilge adamdan öğren.
- You can't possibly really think Tom is a doctor.
- Tom'un gerçekten bir doktor olduğunu düşünüyor olamazsın.
- Tom's a doctor.
- Tom bir doktor.
- Doctors say that children who were breastfed are usually healthier.
- Doktorlar anne sütüyle beslenen çocukların genellikle daha sağlıklı olduğunu söylüyor.
- The doctor advised me not to drink too much.
- Doktor, bana çok fazla içmememi tavsiye etti.
- I've sent for a doctor.
- Ben bir doktor getirttim.
- He had two sons, who became doctors.
- Doktor olan iki oğlu vardı.
- We have to get them to a doctor.
- Onları bir doktora götürmek zorundayız.
- The doctor advised him to keep away from drinking.
- Doktor ona içkiden uzak durmasını tavsiye etti.
- The doctor is examining him right now.
- Doktor şu anda onu muayene ediyor.
- Where is a doctor?
- Doktor nerede?
- Mr Brown is a doctor.
- Bay Brown, bir doktor.
- The doctor warned me to stay away from booze.
- Doktor beni içkiden uzak durmam konusunda uyardı.
- Tom asked the doctor about Mary.
- Tom doktora Mary'yi sordu.
- I intended to have been a doctor.
- Doktor olmak istemiştim.
- The doctor advised him to work less.
- Doktor ona daha az çalışmasını tavsiye etti.
- The doctor set his broken leg.
- Doktor, onun kırık bacağını yerine yerleştirdi.
- Did you find a doctor?
- Bir doktor buldun mu?
- They needed a doctor.
- Onların bir doktora ihtiyacı vardı.
- Tom doesn't believe in doctors.
- Tom doktorlara inanmaz.
- The doctor suggested that he should give up smoking.
- Doktor, ona sigarayı bırakmasını önerdi.
- I don't think there is a doctor here.
- Burada bir doktor olduğunu sanmıyorum.
- Tom is married to a doctor.
- Tom bir doktorla evlidir.
- She married a doctor.
- Bir doktorla evlendi.
- Tom told the doctor he'd fainted three times last week.
- Tom, doktora geçen hafta üç kez bayıldığını söyledi.
- Aren't you doctors?
- Siz doktor değil misiniz?
- Having waited for three quarters of an hour at the doctor's, Tom got more and more impatient.
- Tom doktorda kırk beş dakika bekledikten sonra gittikçe sabırsızlandı.
- The doctor said Tom needed an operation.
- Doktor Tom'un ameliyat olması gerektiğini söyledi.
- The doctor may have said so.
- Doktor böyle söylemiş olabilir.
- Sami wanted Layla to be a doctor.
- Sami, Layla'nın doktor olmasını istiyordu.
- Who's your doctor?
- Senin doktorun kim?
- Do you need a doctor?
- Bir doktora ihtiyacın var mı?
- Please call me a doctor.
- Lütfen bana bir doktor çağır.
- The doctor said you shouldn't scratch your wounds.
- Doktor yaralarını kaşımaman gerektiğini söyledi.
- You should ask a doctor.
- Bir doktora sormalıydın.
- Tom was a doctor in Australia.
- Tom Avustralya'da bir doktordu.
- You should follow the doctor's advice.
- Doktorun tavsiyesine uymalısın.
- Tom always wanted to be a doctor.
- Tom her zaman doktor olmak istedi.
- The doctors told Tom that Mary didn't have long to live.
- Doktorlar Tom'a Mary'nin fazla yaşamayacağını söyledi.
- The doctor advised Tom to get more sleep.
- Doktor Tom'a daha fazla uyumasını tavsiye etti.
- The man who wrote this book is a doctor.
- Bu kitabı yazan adam bir doktordur.
- I'm Tom's doctor.
- Tom'un doktoruyum.
- I took Tom to see the doctor.
- Tom'u doktora götürdüm.
- I really thought Tom was a doctor.
- Tom'un gerçekten doktor olduğunu sanmıştım.
- The doctor has saved my life.
- Doktor hayatımı kurtardı.
- Do you want to be a doctor?
- Doktor olmak istiyor musun?
- She told me that his mother was a doctor.
- Bana annesinin doktor olduğunu söyledi.
- Send for the doctor at once, or the patient will get worse.
- Hemen doktor çağırın, yoksa hasta daha da kötüleşecek.
- The doctor advised him to stop working too much.
- Doktor ona çok fazla çalışmamasını tavsiye etti.
- He pretended to be a doctor.
- Doktor gibi davrandı.
- The doctor says I need to quit worrying so much.
- Doktor bu kadar çok endişe etmekten vazgeçmem gerektiğini söylüyor.
- Ask your doctor what he thinks.
- Doktoruna ne düşündüğünü sor.
- The doctor advised me to take more exercise.
- Doktor, daha fazla egzersiz yapmamı tavsiye etti.
- Some doctors will say anything to satisfy their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için her şeyi söylerler.
- Tom always wanted to be a doctor.
- Tom hep bir doktor olmayı istemişti.
- Tom will be a doctor.
- Tom doktor olacak.
- The doctor told me that I needed to eat more vegetables.
- Doktor bana daha fazla sebze yemem gerektiğini söyledi.
- The doctor is concerned.
- Doktor ilgilidir.
- The doctor concluded that her stomach pains were due to irritable bowel syndrome.
- Doktor onun mide ağrılarının irritabl bağırsak sendromu nedeniyle olduğu sonucuna vardı.
- The doctor concluded that her stomach pains were due to irritable bowel syndrome.
- Doktor, mide ağrılarının irritabl bağırsak sendromundan kaynaklandığı sonucuna vardı.
- We have to get her to a doctor.
- Onu bir doktora götürmek zorundayız.
- Are there any French-speaking doctors working here?
- Burada çalışan Fransızca konuşan doktor var mı?
- You never told me you were a doctor.
- Bana doktor olduğunu hiç söylemedin.
- Did he look like a doctor?
- Doktora benziyor muydu?
- The doctors couldn't determine the cause of death.
- Doktorlar ölüm nedenini belirleyemediler.
- Did you find a doctor?
- Doktor buldun mu?
- Tom told me his father was a doctor.
- Tom bana babasının doktor olduğunu söyledi.
- A doctor quickly cut off his left arm and stopped the heavy bleeding.
- Bir doktor hızla sol kolunu kesti ve ağır kanamayı durdurdu.
- The doctor recommends that he take the pills with food.
- Doktor hapları yemekle birlikte almasını öneriyor.
- You should get checked by a doctor.
- Bir doktora görünmelisin.
- She went in search of a doctor for her sick baby.
- Hasta bebeği için doktor aramaya gitti.
- My doctor has advised me to stop taking this medicine.
- Doktorum bana bu ilacı almayı bırakmamı önerdi.
- How do we know you're really a doctor?
- Gerçekten bir doktor olduğunu nasıl bilebiliriz?
- What did the doctor tell you?
- Doktor sana ne söyledi?
- Sami is a doctor.
- Sami bir doktordur.
- Do you have a doctor or nurse in this hotel?
- Bu otelde doktor ya da hemşire var mı?
- My doctor told me to pee in a cup, but I got confused and peed in his ashtray.
- Doktorum bana bir fincana işememi söyledi ama karıştırdım ve onun kül tablasına işedim.
- The doctor said that I would have to quit smoking.
- Doktor sigarayı bırakmam gerekeceğini söyledi.
- I want to talk to the doctor.
- Ben doktorla konuşmak istiyorum.
- You'd better consult your doctor.
- Doktoruna danışsan iyi olur.
- My elder sister is afraid of all doctors.
- Ablam tüm doktorlardan korkuyor.
- Call a doctor immediately.
- Hemen bir doktor çağır.
- The doctors examined the baby.
- Doktorlar bebeği muayene ettiler.
- She followed the doctor's suggestions.
- O, doktorun tavsiyelerine uydu.
- I thought Tom was a doctor.
- Tom'un bir doktor olduğunu düşündüm.
- Call the doctor in immediately.
- Hemen doktoru çağırın.
- Tom's doctor advised him not to eat between meals.
- Tom'un doktoru ona yemekler arasında yemek yememesini tavsiye etti.
- Tom told the doctor he'd fainted three times last week.
- Tom doktora geçen hafta üç kez bayıldığını söyledi.
- Doctors give us information about our health.
- Doktorlar bize sağlığımız hakkında bilgi verir.
- I get pain pills from my doctor.
- Doktorumdan ağrı kesici alıyorum.
- I found out that the woman I thought was a nurse was actually a doctor.
- Hemşire sandığım kadının aslında doktor olduğunu öğrendim.
- He will make a good doctor.
- O iyi bir doktor olacak.
- Your doctor says you're going to be OK.
- Doktorun iyi olacağını söylüyor.
- The doctor said that this sickness is irremediable.
- Doktor bu hastalığın düzeltilemez olduğunu söyledi.
- Tom is a doctor now.
- Tom şimdi bir doktor.
- Do you have any friends that are doctors?
- Doktor olan arkadaşların var mı?
- Tom needs to call a doctor.
- Tom bir doktor çağırmalı.
- What's the name of my doctor?
- Benim doktorumun adı nedir?
- Are you my doctor?
- Doktorum musun?
- People tell doctors everything.
- İnsanlar doktorlara her şeyi anlatır.
- Jim isn't a lawyer, but a doctor.
- Jim avukat değil, doktor.
- The doctor urged the patient to stop smoking.
- Doktor hastasına sigarayı bırakmasını söyledi.
- He was a great poet as well as a doctor.
- Hem büyük bir şair hem de bir doktordu.
- Tom said you're not a real doctor.
- Tom senin gerçek bir doktor olmadığını söyledi.
- The doctor gave her a sedative.
- Doktor ona bir yatıştırıcı verdi.
- The doctor was a fraud.
- Doktor bir sahtekardı.
- The doctor asked Tom what the pain felt like.
- Doktor Tom'a ağrının nasıl bir his olduğunu sordu.
- Good morning, doctor!
- Günaydın, doktor!
- The doctor is taking care of Tom.
- Doktor Tom'la ilgileniyor.
- Tom always wanted to be a doctor.
- Tom her zaman doktor olmak istemişti.
- I am a doctor.
- Ben doktorum.
- The doctor wouldn't allow me to take part in the marathon.
- Doktor maratona katılmama izin vermedi.
- I believed that he was a doctor.
- Onun doktor olduğuna inanmıştım.
- The doctor didn't allow my father to carry heavy things.
- Doktor, babamın ağır şeyler taşımasına müsaade etmedi.
- The World Cup final wil be refereed by a Mexican doctor.
- Dünya Kupası finalinin hakemliği Meksikalı bir doktor tarafından yapılacak.
- Maybe Tom should go to the doctor.
- Belki Tom doktora gitmeli.
- You'd better do as the doctor advised you.
- Doktorun sana tavsiye ettiği gibi yapsan iyi olur.
- My doctor told me to give up smoking.
- Doktorum sigarayı bırakmamı söyledi.
- Are you sure you don't want to go to the doctor?
- Doktora gitmek istemediğine emin misin?
- What's your doctor's name?
- Doktorunuzun adı nedir?
- The doctor suggested that he should give up smoking.
- Doktor, sigarayı bırakmasını önerdi.
- I think he is a doctor.
- Sanırım o bir doktor.
- Tom finally went to a doctor.
- Tom sonunda bir doktora gitti.
- Doctors were called to the White House.
- Doktorlar Beyaz Saray'a çağırıldılar.
- You must leave the diagnosis to your doctor.
- Teşhisi doktoruna bırakmalısın.
- The doctor emphasized that the patient only had a few days to live.
- Doktor hastanın sadece birkaç günlük ömrü kaldığını vurguladı.
- Doctors are about to repeat the disaster of hormone replacement therapy in women.
- Doktorlar kadınlarda hormon replasman tedavisi faciasını tekrar etmek üzereler.
- Will you send for a doctor?
- Doktor çağıracak mısınız?
- You got better because you did everything the doctor asked.
- Doktorun istediği her şeyi yaptığın için iyileştin.
- I really thought Tom was a doctor.
- Gerçekten Tom'un bir doktor olduğunu düşündüm.
- The doctors did what they could.
- Doktorlar ellerinden geleni yaptılar.
- The doctor told me that I should eat less.
- Doktor bana daha az yemek yemem gerektiğini söyledi.
- He is not a doctor.
- O bir doktor değil.
- You should have a doctor check you out.
- Bir doktora görünmelisin.
- Do you know any good doctor?
- İyi bir doktor biliyor musun?
- A doctor tried to remove the bullet from his back.
- Bir doktor sırtındaki kurşunu çıkarmaya çalıştı.
- The doctor gave him morphine.
- Doktor ona morfin verdi.
- Your doctor says you're going to be OK.
- Doktorunuz iyi olacağınızı söylüyor.
- I haven't gone to the doctor in over ten years.
- On yılı aşkın süredir doktora gitmedim.
- The doctor thought that the patient's pulse was a little fast.
- Doktor hastanın nabzının biraz hızlı attığını düşündü.
- The doctor prescribed her medicine.
- Doktor ona ilaç yazdı.
- A doctor was called in right away.
- Derhal bir doktor çağrıldı.
- That man is not a professor, he is a doctor.
- O adam profesör değil, doktor.
- Are you a doctor?
- Doktor musun?
- The doctor advised me not to eat too much.
- Doktor, bana çok fazla yemek yemememi tavsiye etti.
- The doctor says that Tom is going to be all right.
- Doktor Tom'un iyi olacağını söylüyor.
- You're the doctor!
- Doktor olan sensin!
- The doctor told me to avoid certain foods.
- Doktor belli gıdalardan kaçınmamı söyledi.
- The man who wrote this book is a doctor.
- Bu kitabı yazan adam bir doktor.
- Mr Brown is a doctor.
- Bay Brown, bir doktordur.
- She married a doctor.
- O bir doktorla evlendi.
- We are doctors.
- Biz doktoruz.
- The doctor wants Tom to lose a little weight.
- Doktor Tom'un biraz kilo vermesini istiyor.
- The doctor's office is on the second floor.
- Doktorun ofisi ikinci katta.
- I have an appointment at the doctor's office at ten o'clock.
- Saat onda doktorun ofisinde bir randevum var.
- One of my uncles is a doctor.
- Amcalarımdan biri doktor.
- The stewardess asked if there was a doctor on the flight.
- Hostes uçakta bir doktor olup olmadığını sordu.
- I should've called a doctor.
- Bir doktor çağırmalıydım.
- I come from a family of doctors.
- Doktor bir aileden geliyorum.
- I'm not a doctor, but a teacher.
- Ben bir doktor değil fakat bir öğretmenim.
- The doctor contemplated the difficult operation.
- Doktor, zor ameliyatı düşündü.
- The doctor gave her a sedative.
- Doktor ona sakinleştirici verdi.
- Not only was he a doctor, he was also a very famous novelist.
- O hem bir doktor hem de çok ünlü bir roman yazarıdır.
- My husband is a doctor.
- Kocam bir doktor.
- The doctor told me that I should lose a few pounds.
- Doktor bana birkaç kilo vermem gerektiğini söyledi.
- I need to get to a doctor.
- Doktora gitmem lazım.
- We need a doctor.
- Doktora ihtiyacımız var.
- The doctor said he has to look at my thyroid.
- Doktor tiroidime bakması gerektiğini söyledi.
- If only the doctor had come a little sooner.
- Keşke doktor biraz daha erken gelseydi.
- I had no idea that Tom was a doctor.
- Tom'un bir doktor olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu.
- Her doctor wants to refer her to a specialist.
- Doktoru onu bir uzmana sevk etmek istiyor.
- The doctor said he wants you to quit drinking.
- Doktor içkiyi bırakmanı istediğini söyledi.
- You can't be a doctor.
- Sen doktor olamazsın.
- A doctor's instruments must be kept absolutely clean.
- Bir doktorun aletleri kesinlikle temiz tutulmalıdır.
- The doctor said he wants you to quit smoking.
- Doktor sigarayı bırakmanı istediğini söyledi.
- Thanks for helping us out, doctor.
- Bize yardımcı olduğunuz için teşekkürler, doktor.
- She didn't want to go to the doctor.
- Doktora gitmek istemedi.
- He wants to be a doctor in the future.
- Gelecekte bir doktor olmak istiyor.
- Although he's young, he's an outstanding doctor.
- Genç olmasına rağmen, olağanüstü bir doktor.
- The patient was well cared for by the doctor.
- Hastaya doktor çok iyi baktı.
- I'd call a doctor if I were you.
- Yerinde olsam bir doktor çağırırım.
- I ask questions to my doctor.
- Ben doktoruma sorular sorarım.
- Did I mention Tom was a doctor?
- Tom'un doktor olduğundan söz ettim mi?
- A doctor was sent for at once.
- Hemen bir doktor getirtildi.
- There is an urgent need for more doctors.
- Daha fazla doktora acil bir ihtiyaç vardır.
- Should I get a doctor?
- Doktor çağırmalı mıyım?
- Doctors have discovered some startling facts.
- Doktorlar bazı şaşırtıcı gerçekler keşfetti.
- She’s a doctor now.
- O şimdi bir doktor.
- The doctor advised him to cut back on drinking.
- Doktor ona içmeyi bırakmasını tavsiye etti.
- Doctors inform us about our health.
- Doktorlar bizi sağlığımız hakkında bilgilendirir.
- He will become a good doctor.
- O, iyi bir doktor olacak.
- Send for the doctor.
- Doktor çağırın.
- I'd like to talk to the doctor alone for a moment.
- Doktorla biraz yalnız konuşmak istiyorum.
- Tom didn't look like a doctor.
- Tom bir doktor gibi görünmüyordu.
- You can't possibly really think Tom is a doctor.
- Tom'un gerçekten doktor olduğunu sanıyor olamazsın.
- You should ask a doctor.
- Bir doktora sormalısın.
- The doctors are still trying to save Tom.
- Doktorlar hâlâ Tom'u kurtarmaya çalışıyorlar.
- I don't know if he's a doctor.
- Onun bir doktor olup olmadığını bilmiyorum.
- The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.
- Doktor, Tom'un kırık parmağından çok ayak bileği için endişelendiğini söyledi.
- Some doctors say something to please their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
- He is a good doctor.
- O iyi bir doktor.
- The doctor at the hospital can't do anything for Tom so that's why he's just going home.
- Hastanedeki doktor Tom için bir şey yapamıyor, bu yüzden eve gidiyor.
- Tom is going to be a doctor.
- Tom bir doktor olacak.
- Hey, I'm not a doctor.
- Hey, ben bir doktor değilim.
- I have a son who's a doctor.
- Doktor olan bir oğlum var.
- The doctor told Dan that Linda had passed away.
- Doktor Dan'a Linda'nın vefat ettiğini söyledi.
- Ask your doctors.
- Doktorlarınıza sorun.
- The doctor advised me that I should go on a diet.
- Doktor, bana diyet yapmamı tavsiye etti.
- I wanted to be a doctor.
- Doktor olmak isterdim.
- You should follow your doctor's advice.
- Doktorunuzun tavsiyesine uymalısınız.
- We're not doctors.
- Doktor değiliz.
- Have you talked to the doctors yet?
- Doktorlarla konuştun mu?
- I don't know which doctor she meant.
- Hangi doktoru kastettiğini bilmiyorum.
- He is a doctor and also a novelist.
- O bir doktor ve aynı zamanda bir roman yazarı.
- They regarded him as the best doctor in town.
- Onu şehirdeki en iyi doktor olarak görüyorlardı.
- Tom needs a doctor.
- Tom'un bir doktora ihtiyacı var.
- Tom doesn't believe in doctors.
- Tom doktorlara inanmıyor.
- Are you really a doctor?
- Gerçekten doktor musun?
- That doctor may cure him of his cancer.
- Şu doktor onu kanserinden kurtarabilir.
- Sami pretended to be a doctor.
- Sami doktor numarası yapıyordu.
- The doctor told me to rest for a few days.
- Doktor birkaç gün dinlenmemi söyledi.
- Tom's doctor advised him to stop drinking.
- Tom'un doktoru ona içkiyi bırakmasını tavsiye etti.
- What'd the doctor say?
- Doktor ne dedi?
- The doctor advised him to do more exercise.
- Doktor ona daha fazla egzersiz yapmasını tavsiye etti.
- Understanding Tom's accent is as difficult as reading a doctor's handwriting.
- Tom'un aksanını anlamak bir doktorun el yazısını okumak kadar zor.
- George was so tired that his doctor advised him to take better care of himself.
- George o kadar yorgundu ki doktoru ona kendisine daha iyi bakmasını tavsiye etti.
- Doctors and nurses carry stethoscopes.
- Doktorlar ve hemşireler stetoskop taşır.
- The doctor says you're going to be fine.
- Doktor iyi olacağını söylüyor.
- According to Tom's doctors, his condition is incurable.
- Tom'un doktorlarına göre onun durumu çaresiz.
- My doctor is very kind.
- Doktorum çok kibardır.
- Tom's brother is a doctor.
- Tom'un kardeşi bir doktor.
- They are doctors.
- Onlar doktor.
- I've called a doctor.
- Bir doktor çağırdım.
- The doctor rushed to his patient.
- Doktor, hastasının yanına koştu.
- Tom's doctor told him to give up smoking.
- Tom'un doktoru ona sigarayı bırakmasını söyledi.
- Seeing that her husband was feeling bad, Ana called for the doctor.
- Kocasının kötü hissettiğini gören Ana, doktor çağırdı.
- I went to the doctor.
- Doktora gittim.
- A doctor was called in right away.
- Hemen bir doktor çağrıldı.
- His doctor advised him to give up smoking.
- Doktoru ona sigarayı bırakmasını tavsiye etti.
- Tom tried to remember the doctor's name, but he couldn't.
- Tom doktorun adını hatırlamaya çalıştı ama hatırlayamadı.
- Do you have any friends that are doctors?
- Doktor arkadaşların var mı?
- I thought you were a doctor.
- Senin doktor olduğunu sanıyordum.
- Are you the doctor?
- Doktor sen misin?
- Tom has a cousin who is a doctor.
- Tom'un doktor olan bir kuzeni var.
- Are you a doctor?
- Doktor musunuz?
- Sami was technically a good doctor, but his alcohol abuse prevented him from practising.
- Sami teknik açıdan iyi bir doktordu ama alkole olan bağımlılığı çalışmasını engelledi.
- The doctor emphasized that the patient had only a few days.
- Doktor hastanın sadece birkaç günü olduğunu vurguladı.
- Are you doctors?
- Doktor musunuz?
- Doctor, cure me.
- İyileştir beni doktor.
- Tom has a son who's a doctor.
- Tom'un doktor bir oğlu var.
- I doubt Tom is really a doctor.
- Tom'un gerçekten bir doktor olduğundan kuşku duyuyorum.
- Some people don't go to a doctor because they can't afford to.
- Bazı insanlar doktora gitmez çünkü paraları yoktur.
- My doctor is very kind.
- Doktorum çok naziktir.
- How long did the doctor sign you off work for?
- Doktor sana ne kadar süreyle işten izin verdi?
- Please call a doctor!
- Lütfen bir doktor çağırın!
- Tom is a doctor.
- Tom bir doktor.
- Do you have any friends that are doctors?
- Doktor olan arkadaşlarınız var mı?
- Is Tom a doctor?
- Tom doktor mu?
- Doctors removed the bullet.
- Doktorlar kurşunu çıkardı.
- My doctor told me to stay at home for a week.
- Doktorum bana bir hafta evde kalmamı söyledi.
- I'm not a doctor.
- Ben bir doktor değilim.
- Tom isn't really a doctor, you know.
- Tom gerçek bir doktor değil, biliyorsun.
- You had better consult a doctor about your health.
- Sağlığınız konusunda bir doktora danışsanız iyi olur.
- The doctor advised him to ease up on alcohol.
- Doktor, ona alkolü azaltmasını tavsiye etti.
- You should consult a doctor if the symptoms get worse.
- Belirtiler kötüleşirse bir doktora danışmalısınız.
- The doctor says you're going to have to stay in bed for a few weeks.
- Doktor birkaç hafta yatakta kalman gerekeceğini söyledi.
- Did the doctor say it was OK for you to go swimming?
- Doktor yüzmende bir sakınca olmadığını söyledi mi?
- The doctor told me to give up smoking.
- Doktor sigarayı bırakmamı söyledi.
- How do we know you're really a doctor?
- Gerçekten doktor olduğunu nereden bileceğiz?
- The doctor came in carrying a black bag.
- Doktor siyah bir çanta taşıyarak içeri geldi.
- Can you call a doctor please?
- Lütfen bir doktor çağırabilir misiniz?
- Is his father a doctor?
- Babası doktor mu?
- We must call the doctor because I am sick.
- Hasta olduğum için doktor çağırmalıyız.
- Though the doctor did his best, the patient's recovery was slow.
- Doktorun elinden geleni yapmasına rağmen hastanın iyileşmesi yavaş oldu.
- You'd better do as the doctor advised you.
- Doktorun sana önerdiği şekilde yapsan iyi olur.
- The doctor made his patient relax before the operation.
- Doktor ameliyattan önce hastasını rahatlattı.
- We have to get him to a doctor.
- Onu doktora götürmeliyiz.
- Our best friend is a doctor.
- En iyi arkadaşımız bir doktor.
- You implied that you were a doctor.
- Doktor olduğunu ima ettin.
- The doctor had me lying in bed.
- Doktor beni yatağa yatırdı.
- Does Tom need a doctor?
- Tom'un doktora ihtiyacı var mı?
- They needed a doctor.
- Bir doktora ihtiyaçları vardı.
- I want a doctor in here now!
- Buraya hemen bir doktor istiyorum!
- The doctor cauterised the wound.
- Doktor yarayı dağladı.
- Doctors should exercise caution when prescribing opioids.
- Doktorlar opioid reçete ederken dikkatli olmalıdır.
- Sami was technically a good doctor, but his alcohol abuse prevented him from practising.
- Sami teknik olarak iyi bir doktordu, ancak alkol bağımlılığı mesleğini icra etmesini engelliyordu.
- Send for the doctor at once.
- Hemen doktor çağırın.
- I need to get her to a doctor.
- Onu bir doktora götürmem gerekiyor.
- He will become a good doctor.
- İyi bir doktor olacak.
- We have to get Tom to a doctor.
- Tom'u bir doktora götürmeliyiz.
- I will be a doctor someday.
- Bir gün bir doktor olacağım.
- The doctor did everything he could.
- Doktor elinden gelen her şeyi yaptı.
- The doctor is gentle with his patients.
- Doktor, hastalarına karşı nazik.
- Eventually the doctor's receptionist called Tom's name.
- Sonunda doktorun resepsiyonisti Tom'un ismini çağırdı.
- The doctor told us that what Tom has isn't contagious.
- Doktor bize Tom'un hastalığının bulaşıcı olmadığını söyledi.
- An uncle of mine on my father's side is a doctor.
- Amcalarımdan biri doktordur.
- I had no idea Tom was a doctor.
- Tom'un doktor olduğunu bilmiyordum.
- I didn't find a single doctor.
- Bir tane bile doktor bulamadım.
- I haven't found a doctor yet.
- Henüz bir doktor bulamadım.
- You didn't tell me that you were a doctor.
- Bana doktor olduğunu söylemedin.
- Tom wouldn't let us call a doctor.
- Tom doktor çağırmamıza izin vermedi.
- His doctor is Mother Nature.
- Onun doktoru Doğa Ana.
- This fraud impersonated a doctor.
- Bu sahtekar doktor kılığına girmiş.
- Is it serious, Doctor?
- Bu ciddi mi, doktor?
- The doctor took his pulse.
- Doktor onun nabzını ölçtü.
- I really thought Tom was a doctor.
- Aslında Tom'un bir doktor olduğunu düşündüm.
- How long did the doctor sign you off school for?
- Doktor ne kadar rapor verdi?
- Tom is married to a doctor.
- Tom bir doktorla evli.
- I hear you're now a doctor.
- Artık doktor olduğunu duydum.
- He has lost faith in the doctor.
- Doktora olan inancını kaybetmiştir.
- A doctor is necessary.
- Bir doktor gerekli.
- The doctor advised that she stay at home.
- Doktor evde kalmasını tavsiye etti.
- That man is not a professor, he is a doctor.
- Şu adam profesör değildir, o bir doktordur.
- You should be seen by a doctor.
- Bir doktora görünmelisin.
- He was told to abstain from drinking by the doctor.
- Doktor tarafından içkiden uzak durması söylendi.
- My doctor told me that drinking a little wine every day would be good for me.
- Doktorum her gün biraz şarap içmemin bana iyi geleceğini söyledi.
- My mother thinks that the doctor is a charlatan.
- Annem doktorun bir şarlatan olduğunu düşünüyor.
- Both of her parents are doctors.
- Anne ve babasının her ikisi de doktordur.
- Tom didn't want to be a doctor.
- Tom bir doktor olmak istemedi.
- I need to get him to a doctor.
- Onu bir doktora götürmem gerekiyor.
- I thought Tom was a doctor.
- Tom'un doktor olduğunu sanıyordum.
- I want to ask a doctor.
- Bir doktora sormak istiyorum.
- The doctor says you're going to be fine.
- Doktor iyi olacağını söyledi.
- Jim likes the doctor.
- Jim doktoru seviyor.
- You should have a doctor take a look at it.
- Bir doktora göstermelisin.
- The doctors don't know what's wrong with Tom.
- Doktorlar Tom'un nesi olduğunu bilmiyorlar.
- The doctor cured her of her disease.
- Doktor onu iyileştirdi.
- You're a good doctor.
- İyi bir doktorsun.
- I'll go with you to see the doctor.
- Seninle doktora gideceğim.
- I'm your doctor.
- Doktorunum.
- Doctors have a difficult problem.
- Doktorların zor bir sorunu var.
- This is the bullet that the doctor took out of Tom.
- Bu, doktorun Tom'dan çıkardığı kurşun.
- My father is a doctor.
- Babam bir doktordur.
- Did the doctor say it was OK for you to go swimming?
- Doktor senin yüzmeye gitmenin bir sakıncası olmadığını söyledi mi?
- He doesn't want to be a doctor, although he's very good at science.
- Fen bilimlerinde çok iyi olmasına rağmen doktor olmak istemiyor.
- The doctor advised me to quit smoking.
- Doktor bana sigarayı bırakmamı tavsiye etti.
- The doctor called him back.
- Doktor, onu geri aradı.
- The doctor told Tom that his hair will grow back.
- Doktor Tom'a saçlarının tekrar uzayacağını söyledi.
- He was so ill, the doctor gave up on him.
- O kadar hastaydı ki, doktor ondan ümidi kesti.
- Not only was he a doctor, he was also a very famous novelist.
- Sadece doktor değil, aynı zamanda çok ünlü bir romancıydı.
- The doctor bent over the sick boy.
- Doktor hasta çocuğun üzerine eğildi.
- I am going to be a doctor.
- Bir doktor olacağım.
- Jim is not a lawyer but a doctor.
- Jim bir avukat değil, bir doktor.
- The doctor performed a difficult operation.
- Doktor zor bir ameliyat gerçekleştirdi.
- Is it right for a doctor to decide when someone should die?
- Birinin ne zaman ölmesi gerektiğine bir doktorun karar vermesi doğru mu?
- Where's the doctor?
- Doktor nerede?
- I plan to be a doctor.
- Doktor olmayı planlıyorum.
- Tom didn't want to be a lawyer or a doctor.
- Tom bir avukat ya da bir doktor olmak istemedi.
- I can get a doctor for you.
- Senin için bir doktor bulabilirim.
- They told me I should go to the doctor.
- Onlar bana doktora gitmem gerektiğini söyledi.
- Is there a doctor here who speaks English?
- Burada İngilizce bilen bir doktor var mı?
- My doctor told me that I should drink more water.
- Doktorum bana daha fazla su içmem gerektiğini söyledi.
- I'm a doctor.
- Ben bir doktorum.
- I cannot disturb the doctor at this time.
- Şu anda doktoru rahatsız edemem.
- Tom isn't really a doctor.
- Tom aslında doktor değil.
- I am happy the ointment the doctor has recommended really works.
- Doktorun önerdiği merhem gerçekten işe yaradığı için mutluyum.
- She told me her mother had been a doctor.
- Bana annesinin doktor olduğunu söyledi.
- That gentleman must be a doctor.
- O beyefendi bir doktor olmalı.
- The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
- The doctor said that I'm unfit for duty.
- Doktor görev için elverişsiz olduğumu söyledi.
- The doctor gave him a sedative.
- Doktor ona bir sakinleştirici verdi.
- Doctors save lives.
- Doktorlar hayat kurtarır.
- An uncle of mine is a doctor.
- Amcamın biri doktor.
- Tom is afraid of doctors.
- Tom doktorlardan korkar.
- You had better do as the doctor advised you.
- Doktorun sana tavsiye ettiği gibi yapsan iyi olur.
- The doctor came immediately.
- Doktor hemen geldi.
- The doctor informed us that mom has stage four cancer.
- Doktor; annemizin dördüncü dereceden kanser olduğu konusunda bizi bilgilendirdi.
- We needn't have called the doctor.
- Doktoru çağırmamıza gerek yoktu.
- Tom studied to be a doctor.
- Tom bir doktor olmak için okudu.
- He sent for a doctor.
- O bir doktor çağırttı.
- They accepted her as the city's best doctor.
- Onu şehrin en iyi doktoru olarak kabul ettiler.
- My doctor told me to put the eyedrops in my eyes three times a day.
- Doktor bana göz damlalarını günde üç kez gözlerime koymamı söyledi.
- I had no idea that Tom was a doctor.
- Tom'un doktor olduğunu hiç bilmiyordum.
- He is a doctor.
- O bir doktor.
- He is a doctor and also a novelist.
- Bir doktor ve aynı zamanda bir romancıdır.
- You said you were a doctor.
- Doktor olduğunu söyledin.
- What did the doctors say?
- Doktorlar ne söyledi?
- Tom wants to be a doctor.
- Tom doktor olmak istiyor.
- Tom tells me you're a doctor.
- Tom bana bir doktor olduğunu söylüyor.
- She had an appointment with the doctor.
- Doktorla randevusu vardı.
- The doctor prescribed some medicine for her cold.
- Doktor soğuk algınlığı için ilaç yazmıştı.
- Mary is a quack doctor.
- Mary şarlatan bir doktor.
- I thought you were a doctor.
- Doktor olduğunu sanmıştım.
- Who shall decide when doctors disagree?
- Doktorlar anlaşmazlığa düştüğünde kim karar verecek?
- Mary is a doctor.
- Mary bir doktordur.
- We sent for a doctor.
- Bir doktor çağırdık.
- The doctor gave Tom a sedative.
- Doktor Tom'a sakinleştirici verdi.
- What does the doctor want me to eat?
- Doktor ne yememi istiyor?
- I can recommend a good doctor.
- İyi bir doktor tavsiye edebilirim.
- Eventually the doctor's receptionist called Tom's name.
- Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi.
- The doctor said I'm going to have to take it easy for a while.
- Doktor bir süre ağırdan almam gerektiğini söyledi.
- Can you call a doctor please?
- Bir doktor çağırabilir misiniz lütfen?
- Tom's doctor advised him to exercise.
- Tom'un doktoru ona egzersiz yapmasını tavsiye etti.
- Maybe Tom should go to the doctor.
- Belki de Tom doktora gitmeli.
- You have to get them to a doctor.
- Onları bir doktora götürmek zorundasın.
- This is the bullet that the doctor took out of Tom.
- Bu, doktorun Tom'dan çıkardığı mermi.
- The doctor tells me not to touch alcohol.
- Doktor bana alkole dokunmamamı söyledi.
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Meryem oğullarına doğumu gerçekleştiren doktorun adını verdiler.
- To get a prescription, go to a doctor.
- Reçete almak için doktora git.
- The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident.
- İnsanlar yaralı adamın etrafında toplandılar, ancak kaza yerine ulaştığında doktora yol açtılar.
- Being a doctor helped me greatly during the journey.
- Bir doktor olmak yolculuk sırasında bana çok yardımcı oldu.
- The doctors thought he was dead, but today he is still alive and healthy, and has a job and a family.
- Doktorlar onun öldüğünü düşündüler ama bugün hala hayatta ve sağlıklı, bir işi ve ailesi var.
- You are the doctor.
- Doktor sensin.
- First, we will talk to Doctor Benjamin Burns.
- İlk olarak Doktor Benjamin Burns ile konuşacağız.
- Tom went for a doctor.
- Tom doktora gitti.
- They may need a doctor.
- Bir doktora ihtiyaçları olabilir.
- My dream is to be a doctor.
- Benim hayalim doktor olmak.
- One of my uncles is a doctor.
- Amcalarımdan biri doktordur.
- The doctor tried hard to save the wounded boy.
- Doktor, yaralı çocuğu kurtarmak için çok çalıştı.
- He's not a doctor, but a nurse.
- O bir doktor değil, hemşire.
- We've got to take Tom to the doctor.
- Tom'u doktora götürmek zorundayız.
- Send for the doctor!
- Doktoru çağırın!
- The doctor saved the four people injured in the accident.
- Doktor kazada yaralanan dört kişiyi kurtardı.
- The doctor says that I'll never be able to swim again.
- Doktor bir daha asla yüzemeyeceğimi söyledi.
- You got better because you did everything the doctor asked.
- İyileştin çünkü doktorun istediği her şeyi yaptın.
- Tom has lost a lot of blood and the doctors are worried.
- Tom çok kan kaybetti ve doktorlar endişeli.
- Tom has decided to have the surgery that his doctor recommended.
- Tom doktorunun tavsiye ettiği ameliyatı olmaya karar verdi.
- Tom tells me you're a doctor.
- Tom bana doktor olduğunu söyledi.
- Tom was told by his doctor to remain in bed.
- Doktoru Tom'a yataktan çıkmamasını söyledi.
- You're a doctor, right?
- Sen doktorsun, değil mi?
- I don't want to be a lawyer or a doctor.
- Avukat ya da doktor olmak istemiyorum.
- People tell doctors everything.
- İnsanlar doktorlara her şeyi anlatırlar.
- I think he is a doctor.
- Onun bir doktor olduğunu düşünüyorum.
- Why do people want to become doctors?
- Neden insanlar doktor olmak istiyorlar?
- Tom pretended that he was a doctor.
- Tom doktor numarası yaptı.
- I should call a doctor.
- Bir doktor çağırmalıyım.
- Are you sure you don't want to go to the doctor?
- Doktora gitmek istemediğinden emin misin?
- Many doctors don't accept Medicare.
- Birçok doktor Medicare kabul etmiyor.
- I felt better after taking the medicine the doctor had prescribed.
- Doktorun yazdığı ilacı aldıktan sonra kendimi daha iyi hissettim.
- What did the doctor do?
- Doktor ne yaptı?
- She was advised by him to listen to her doctor.
- Onun tarafından doktorunu dinlemesi tavsiye edildi.
- You should have a doctor check you out.
- Kendini bir doktora muayene ettirmelisin.
- Sami was caught at a hospital pretending to be a doctor.
- Sami bir hastanede doktor numarası yaparken yakalandı.
- Tom is my doctor.
- Tom benim doktorum.
- A doctor told me that eating eggs was bad for me.
- Bir doktor bana yumurta yemenin benim için zararlı olduğunu söyledi.
- Tom looked like a doctor.
- Tom bir doktor gibi görünüyordu.
- Aren't you a little young to be a doctor?
- Doktor olmak için biraz küçük değil misin?
- There was no need to call the doctor.
- Doktoru çağırmaya gerek yoktu.
- You aren't a doctor, are you?
- Sen doktor değilsin, değil mi?
- I'd call a doctor if I were you.
- Yerinde olsaydım doktor çağırırdım.
- I will find you a good doctor.
- Sana iyi bir doktor bulacağım.
- The doctor advised him not to eat between meals.
- Doktor, ona yemekler arasında yememesini tavsiye etti.
- The doctors are looking at an x-ray.
- Doktorlar bir röntgen filmine bakıyorlar.
- My aim is to be a doctor.
- Amacım doktor olmak.
- A doctor tried to remove the bullet from the president's head.
- Bir doktor, başkanın kafasındaki kurşunu çıkarmaya çalıştı.
- You need a doctor.
- Bir doktora ihtiyacın var.
- The doctor says you're going to need a lot of rest.
- Doktor çok dinlenmen gerekeceğini söylüyor.
- She followed the doctor's suggestions.
- Doktorun önerilerine uydu.
- He went to the doctor.
- Doktora gitti.
- The doctors amputated Tom's left leg.
- Doktorlar Tom'un sol bacağını kesti.
- I'll get the doctor.
- Doktoru çağıracağım.
- The doctor examined over fifty patients that day.
- Doktor, o gün, elliden fazla hastayı muayene etti.
- Tom didn't tell me that you were a doctor.
- Tom bana senin bir doktor olduğunu söylemedi.
- Is there a doctor here who speaks English?
- Burada İngilizce konuşan bir doktor var mı?
- Tom's heart stopped, but doctors managed to revive him.
- Tom'un kalbi durdu ama doktorlar onu hayata döndürmeyi başardı.
- Tom's doctor advised him not to eat between meals.
- Tom'un doktoru öğün aralarında yemek yememesini tavsiye etti.
- I want a doctor.
- Ben bir doktor istiyorum.
- I ask questions to my doctor.
- Doktoruma sorular soruyorum.
- I have a stomachache, doctor.
- Karnım ağrıyor, doktor.
- Do you have any friends that are doctors?
- Doktor arkadaşın var mı?
- Should doctors speak formally or informally with their patients?
- Doktorlar hastalarıyla resmî mi yoksa senli benli mi konuşmalı?
- Sami took Layla to the doctor's.
- Sami, Leyla'yı doktorlara götürdü.
- Doctors refused to perform a second operation.
- Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler.
- The doctor advised him not to smoke.
- Doktor, sigara içmemesini tavsiye etti.
- The doctor advised me to give up smoking.
- Doktor, sigarayı bırakmamı tavsiye etti.
- Tom pretended to be a doctor.
- Tom bir doktormuş gibi davrandı.
- Tom is a doctor now, isn't he?
- Tom şu an bir doktor, değil mi?
- He was told to abstain from drinking by the doctor.
- Ona doktor tarafından içki içmekten uzak durması söylendi.
- The doctor advised my father to cut down on smoking.
- Doktor babama sigarayı bırakmasını salık verdi.
- Tom stopped smoking cigarettes because his doctor told him to.
- Tom doktoru öyle yapmasını söylediği için sigarayı bıraktı.
- I know you're not a doctor.
- Doktor olmadığını biliyorum.
- I'm not a doctor yet.
- Henüz bir doktor değilim.
- My neighbour is a doctor.
- Komşum bir doktor.
- The doctor says you're going to need a lot of rest.
- Doktor çok dinlenmeye ihtiyacınız olacağını söylüyor.
- His doctor advised him to quit smoking.
- Doktoru ona sigarayı bırakmasını tavsiye etti.
- You didn't tell me that you were a doctor.
- Bir doktor olduğunu bana söylemedin.
- Let's see what the doctor has to say before we make any decisions.
- Herhangi bir karar vermeden önce doktorun ne söyleyeceğini görelim.
- Trust me, I'm a doctor.
- Güvenin bana, ben bir doktorum.
- Sami took Layla to the doctor's.
- Sami, Layla'yı doktora götürdü.
- Tom has decided to have the surgery that his doctor recommended.
- Tom, doktorunun önerdiği ameliyatı yaptırmaya karar verdi.
- Who's your doctor?
- Doktorunuz kim?
- Tom's doctor told him that he should quit smoking.
- Tom'un doktoru ona sigarayı bırakması gerektiğini söyledi.
- Tom doesn't want to be a doctor, although he's very good at science.
- Tom, fen bilgisinde çok iyi olmasına rağmen bir doktor olmak istemiyor, .
- Mary's doctor advised her to exercise.
- Mary'nin doktoru ona egzersiz yapmasını tavsiye etti.
- Tom impersonated a doctor.
- Tom doktor taklidi yaptı.
- Good morning, doctor!
- İyi sabahlar, doktor!
- I don't like doctors.
- Doktorları sevmem.
- I think I'd like to be a doctor when I grow up.
- Sanırım büyüyünce doktor olmak istiyorum.
- The doctor will be here as soon as he can.
- Doktor en kısa zamanda burada olacak.
- Why did you visit the doctor that time?
- O zaman neden doktora gittiniz?
- You don't look like a doctor.
- Bir doktora benzemiyorsun.
- The doctor prescribed her medicine.
- Doktor ona ilacı reçete etti.
- Tom didn't have to go to the doctor.
- Tom'un doktora gitmesine gerek yoktu.
- I need to get them to a doctor.
- Onları doktora götürmeliyim.
- The doctor saved the four people involved in the accident.
- Doktor kazaya karışan dört kişiyi kurtardı.
- You should pay the doctor a visit.
- Doktoru ziyaret etmelisin.
- My doctor told me that I should swim at least three times a week.
- Doktorum bana haftada en az üç kez yüzmem gerektiğini söyledi.
- Why do people want to become doctors?
- İnsanlar neden doktor olmak ister?
- I want a doctor who can speak French.
- Fransızca konuşabilen bir doktor istiyorum.
- The doctor advised me to take a long holiday.
- Doktor, bana uzun bir tatil yapmamı tavsiye etti.
- The doctor she visited is famous.
- Gittiği doktor çok ünlü.
- My doctor told me that I should drink more water.
- Doktorum bana daha çok su içmem gerektiğini söyledi.
- He is not a doctor but a teacher.
- O bir doktor değil ama öğretmen.
- What did your doctor say?
- Doktorun ne söyledi?
- I asked the doctor some questions.
- Doktora bazı sorular sordum.
- I wish I had followed the doctor's advice.
- Keşke doktorun tavsiyesine uysaydım.
- My doctor recommended I eat more vegetables.
- Doktorum daha çok sebze yememi tavsiye etti.
- Doctors were called to the White House.
- Doktorlar Beyaz Saray'a çağrıldı.
- I will be a doctor someday.
- Bir gün doktor olacağım.
- If the pain continues you have to go to the doctor.
- Ağrınız devam ederse doktora gitmelisiniz.
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Mary oğullarına, onu doğurtan doktorun ismini verdiler.
- The doctor gave him four stitches.
- Doktor ona dört dikiş attı.
- The good doctor sees an old woman.
- İyi doktor yaşlı bir kadını görüyor.
- You have to get them to a doctor.
- Onları doktora götürmelisin.
- He is no good as a doctor.
- Doktor olarak iyi değil.
- Tom's doctor referred him to a cardiologist.
- Tom'un doktoru onu bir kardiyoloğa yönlendirdi.
- Yes, they visited his good friend, Doctor Mortimer.
- Evet, iyi arkadaşı Doktor Mortimer'ı ziyaret ettiler.
- Consult your doctor.
- Doktorunuza danışın.
- I'm your doctor, not your executioner.
- Ben senin celladın değil doktorunum.
- Doctors can be wrong, and some patients can suddenly improve.
- Doktorlar yanılabilir ve bazı hastalar aniden iyileşebilir.
- Are you a doctor now, too?
- Sen de mi artık bir doktorsun?
- Tom's doctor suggested that he cut down on sugar.
- Tom'un doktoru ona şekeri azaltmasını önerdi.
- The old woman is a doctor.
- Yaşlı kadın bir doktordur.
- They addressed me as doctor.
- Onlar bana doktor olarak hitap ettiler.
- Many doctors look at your tongue first when they begin an examination.
- Birçok doktor muayeneye başlarken ilk olarak dilinize bakar.
- How long have you been a doctor here?
- Ne zamandır burada doktorsunuz?
- You'd better consult your doctor.
- Doktorunuza danışsanız iyi olur.
- Today I went to the doctor.
- Bugün doktora gittim.
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Mary oğullarına onu doğurtan doktorun ismini vermişler..
- You were dying, but the doctor saved your life.
- Ölmek üzereydin ama doktor hayatını kurtardı.
- Are you a real doctor?
- Sen gerçek bir doktor musun?
- The doctor's on his way.
- Doktor yolda.
- We have to get her to a doctor.
- Onu doktora götürmeliyiz.
- The doctor suggested that he give up smoking.
- Doktor sigarayı bırakmasını önerdi.
- I can't believe you are eating something the doctor has told you repeatedly you shouldn't eat.
- Doktorun sana defalarca yememen gerektiğini söylediği şeyi yediğine inanamıyorum.
- Tom was a vegetarian until his doctor told him he should probably start eating meat, too.
- Tom, doktoru ona et yemeye başlaması gerekebileceğini söyleyene kadar vejetaryendi.
- Are you a doctor now, too?
- Sen de artık bir doktor musun?
- He'll be a good doctor.
- O iyi bir doktor olacak.
- The doctor recommended that you should give up smoking.
- Doktor, sigarayı bırakmanızı tavsiye etti.
- The girl imagines that she is a doctor.
- Kız doktor olduğunu hayal ediyor.
- She told me her mother was a doctor.
- Bana annesinin doktor olduğunu söyledi.
- The doctor examined my throat.
- Doktor boğazımı muayene etti.
- Which one of you is Tom's doctor?
- Hanginiz Tom'un doktoru?
- The doctor told Tom that he had to wear a cast for three weeks.
- Doktor Tom'a üç hafta boyunca alçı takması gerektiğini söyledi.
- The world is full of incompetent doctors.
- Dünya beceriksiz doktorlarla dolu.
- Tom has always wanted to be a doctor.
- Tom her zaman doktor olmak istemiştir.
- Can I talk to my doctor?
- Doktorumla konuşabilir miyim?
- You should consult your doctor.
- Doktorunuza danışmalısınız.
- You'd better send for the doctor at once.
- Hemen doktor çağırsan iyi olur.
- I wish we had a doctor here.
- Keşke burada bir doktorumuz olsa.
- Have you called a doctor?
- Doktor çağırdın mı?
- He stopped smoking on his doctor's advice.
- O, doktorunun tavsiyesiyle sigarayı bıraktı.
- The world is full of incompetent doctors.
- Dünya beceriksiz doktorlarla doludur.
- Tom might be a doctor.
- Tom doktor olabilir.
- The doctor told me to rest for a few days.
- Doktor bana birkaç gün dinlenmemi söyledi.
- Doctors did everything they could to cure him.
- Doktorlar onu iyileştirmek için ellerinden geleni yaptılar.
- I need to get her to a doctor.
- Onu doktora götürmeliyim.
- I felt better after taking the medicine the doctor had prescribed.
- Doktorun yazmış olduğu ilacı aldıktan sonra kendimi daha iyi hissettim.
- Dan's heart stopped but doctors managed to revive him.
- Dan'in kalbi durdu ama doktorlar onu canlandırmayı başardılar.
- An uncle of mine is a doctor.
- Benim bir amcam bir doktordur.
- All the doctors say that I shouldn't drink coffee, but, despite that, I do have a bit now and then when I'm in good company.
- Bütün doktorlar kahve içmemem gerektiğini söylüyorlar ama buna rağmen, sevdiğim arkadaşlarımla beraberken ara sıra birazcık içiyorum.
- The doctor examined the patients.
- Doktor, hastaları muayene etti.
- Tom doesn't want to be a doctor, although he's very good in science.
- Tom bilimde çok iyi olmasına rağmen doktor olmak istemiyor.
- Doctors recommend eating three meals a day.
- Doktorlar günde üç öğün yemek yemeyi öneriyorlar.
- You'd better send for the doctor.
- Doktor çağırsan iyi olur.
- I want to be a doctor.
- Doktor olmak istiyorum.
- The doctor said that Anne's low in potassium.
- Doktor Anne'in potasyumunun düşük olduğunu söyledi.
- Are you a doctor, sir?
- Doktor musunuz, efendim?
- This doctor is an authority on childhood diseases.
- Bu doktor çocuk hastalıkları konusunda bir otorite.
- I like to ask questions to doctors.
- Doktorlara soru sormayı severim.
- They called the vet, since there was no other doctor in the village.
- Köyde başka doktor olmadığı için veterineri çağırdılar.
- He will be a doctor when he grows up.
- Büyüdüğünde doktor olacak.
- It took the doctor eight hours to do the operation.
- Doktorun ameliyatı yapması sekiz saat sürdü.
- Tom didn't even know that Mary was a doctor.
- Tom, Mary'nin doktor olduğunu bile bilmiyordu.
- No doctor is perfect.
- Hiçbir doktor mükemmel değildir.
- Call the doctor in immediately.
- Derhal doktor çağırın.
- The doctor gave me a shot.
- Doktor bana bir iğne yaptı.
- The doctors did everything they could to keep Tom alive.
- Doktorlar Tom'u hayatta tutmak için ellerinden geleni yaptılar.
- Tom isn't really a doctor, you know.
- Tom gerçekten bir doktor değil, biliyorsun.
- All of Tom's children became doctors.
- Tom'un çocukları hep doktor oldu.
- My doctor recommended I eat more vegetables.
- Doktorum daha fazla sebze yememi önerdi.
- Could you do me a favor and call a doctor?
- Bana bir iyilik yapıp bir doktor çağırabilir misin?
- Tom's doctor gave him a clean bill of health.
- Tom'un doktoru ona temiz raporu verdi.
- The doctor will be with you in a minute.
- Doktor bir dakika içinde sizinle olacak.
- Tom will make a good doctor.
- Tom iyi bir doktor olacak.
- The doctor said that you should get more rest.
- Doktor senin daha fazla dinlenmen gerektiğini söyledi.
- Tom is in a coma and the doctors are not sure if he's going to live.
- Tom bir komada ve doktorlar onun yaşayıp yaşamayacağından emin değil.
- Tom's doctor advised him to give up drinking.
- Tom'un doktoru ona içki içmeyi bırakmasını tavsiye etti.
- Peter overcame a lot of difficulties before succeeding as a doctor.
- Peter doktor olmayı başarmadan önce birçok zorluğun üstesinden geldi.
- The sick child's mother implored the doctor to come immediately.
- Hasta çocuğun annesi doktorun hemen gelmesi için yalvardı.
- The doctor gave her morphine.
- Doktor ona morfin verdi.
- The family received discouraging news from the doctor about Tom's health.
- Aile, doktordan Tom'un sağlığı konusunda cesaret kırıcı haber aldı.
- Did you call a doctor?
- Doktor çağırdın mı?
- The doctor gave it to her.
- Doktor, ona verdi.
- If he had taken his doctor's advice, he might still be alive.
- Doktorunun tavsiyesine uymuş olsaydı, hâlâ hayatta olabilirdi.
- That's what my doctors tell me.
- Doktorlarım bana öyle diyor.
- The doctor contemplated the difficult operation.
- Doktor, zor operasyona kafa yordu.
- The doctor says she suffers from rheumatism.
- Doktor, romatizma hastası olduğunu söyledi.
- I think Tom really is a doctor.
- Sanırım Tom gerçekten bir doktor.
- He is going to be a doctor when he grows up.
- Büyüdüğünde doktor olacak.
- Tom stopped smoking cigarettes because his doctor told him to.
- Tom doktorunun tavsiyesi üzerine sigarayı bıraktı.
- Are you a doctor now, too?
- Sen de mi doktorsun?
- They're doctors.
- Onlar doktorlar.
- As far as I know, he is one of the best doctors in town.
- Bildiğim kadarıyla şehirdeki en iyi doktorlardan biri.
- Can you introduce me to a doctor who speaks French?
- Beni Fransızca konuşan bir doktorla tanıştırır mısın?
- The doctor told me I just had to learn to live with the pain.
- Doktor bana sadece acıyla yaşamayı öğrenmem gerektiğini söyledi.
- Did the doctor give you any medicine for your cold?
- Doktor soğuk algınlığın için ilaç verdi mi?
- The doctor asked me to wiggle my toes.
- Doktor ayak parmaklarımı oynatmamı istedi.
- How long did the doctor sign you off school for?
- Doktor sana ne kadar süreyle işten izin verdi?
- The doctor misdiagnosed it.
- Doktor ona yanlış teşhis koydu.
- The doctor told me I had to stop smoking.
- Doktor bana sigarayı bırakmam gerektiğini söyledi.
- She has a son who is a doctor.
- Doktor olan bir oğlu var.
- Do you want to be a doctor?
- Bir doktor olmak istiyor musun?
- She sent her son for a doctor.
- O, oğluna doktor çağırttı.
- I didn't know Tom was a doctor.
- Tom'un bir doktor olduğunu bilmiyordum.
- I know where to find a good doctor.
- Nerede iyi bir doktor bulacağımı biliyorum.
- The first thing to do was call for the doctor.
- Yapacak ilk şey doktoru çağırmaktı.
- If you have pain in your chest, consult your doctor right away.
- Göğsünüzde ağrı varsa, hemen doktorunuza danışın.
- Tom should follow the doctor's advice.
- Tom doktorun tavsiyesine uymalı.
- He grew up to be a doctor.
- O bir doktor oldu.
- I'm going to be a doctor.
- Ben doktor olacağım.
- That doctor is a cultured man.
- O doktor kültürlü bir adam.
- I have an appointment with the doctor.
- Doktorla randevum var.
- The doctor told Dan that Linda had passed away.
- Doktor Dan'e Linda'nın öldüğünü söyledi.
- Receive a cure from a doctor, learn from a wise man.
- Bir doktordan şifa al, bilge bir adamdan öğren.
- He told me that his father was a doctor.
- Bana babasının bir doktor olduğunu söyledi.
- She's in consultation with the doctor right now.
- Şu anda doktorla görüşüyor.
- I have to get them to a doctor.
- Onları doktora götürmeliyim.
- Tom's doctor told him he needed to get more exercise.
- Tom'un doktoru ona daha fazla egzersiz yapması gerektiğini söyledi.
- Doctors thought he had a cold.
- Doktorlar onun üşüttüğünü düşündüler.
- Is there a doctor on the flight?
- Uçakta doktor var mı?
- Please call a doctor!
- Bir doktor çağırın lütfen!
- The doctor advised him to stop working too much.
- Doktor, ona çok fazla çalışmayı bırakmasını önerdi.
- Do you know a doctor who makes house calls?
- Ev ziyareti yapan bir doktor tanıyor musunuz?
- Jackson asked the doctor to cut out the bullet at once.
- Jackson doktorun derhal kesip mermiyi çıkarmasını istedi.
- The doctor advised Tom to stop drinking.
- Doktor Tom'a içkiyi bırakmasını tavsiye etti.
- The doctor would not take any gifts from the poor.
- Doktor yoksullardan gelen herhangi bir hediyeyi almaz.
- He looks nothing like a doctor.
- Doktora benzer bir tarafı yoktu.
- The doctors are still trying to save Tom.
- Doktorlar hâlâ Tom'u kurtarmaya çalışıyor.
- Both of her parents are doctors.
- Her iki ebeveyni de doktor.
- Tom spoke to the doctors in French.
- Tom doktorlarla Fransızca konuştu.
- Aren't you a little young to be a doctor?
- Bir doktor olmak için biraz genç değil misin?
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Mary oğullarına onu dünyaya getiren doktorun adını verdiler.
- Receive a cure from a doctor, knowledge from a wise man.
- Bir doktordan şifa, bilge bir adamdan bilgi al.
- Did you ask the doctor?
- Doktora sordunuz mu?
- I want you to go to the doctor.
- Doktora gitmeni istiyorum.
- Do you know a doctor who makes house calls?
- Bildiğin, muayene için eve gelen bir doktor var mı?
- Tom wanted to be a doctor.
- Tom bir doktor olmak istiyordu.
- Is Tom a doctor?
- Tom doktor muymuş?
- Her uncle is a famous doctor.
- Onun amcası ünlü bir doktordur.
- I am going to be a doctor.
- Ben doktor olacağım.
- When I grow up, I want to be a doctor.
- Büyüdüğümde doktor olmak istiyorum.
- Tom was not in compliance with his doctor's orders.
- Tom doktorunun emirlerine uymadı.
- He is a doctor and a university professor.
- O bir doktor ve bir üniversite profesörüdür.
- Tom doesn't want to be a doctor.
- Tom bir doktor olmak istemiyor.
- The doctor said I needed to learn to live with the pain.
- Doktor acıyla yaşamayı öğrenmem gerektiğini söyledi.
- I'm not a doctor yet.
- Henüz doktor değilim.
- That is the girl whose father is a doctor.
- Babası doktor olan kız bu.
- We're not doctors.
- Biz doktor değiliz.
- He is the doctor about whom I talked yesterday.
- O dün bahsettiğim doktor.
- Tom was trained as a doctor.
- Tom doktor olarak eğitilmişti.
- Lying is forgivable when it is done by a doctor trying to give heart to a terminally ill patient.
- Yalan söylemek, ölümcül bir hastaya yürek vermeye çalışan bir doktor tarafından yapıldığında affedilebilir.
- Maybe the doctor can give Tom something for the pain.
- Belki doktor Tom'a ağrı için bir şeyler verebilir.
- Have you called a doctor?
- Sen bir doktor çağırdın mı?
- This is the doctor whom I spoke of last night.
- Dün gece konuştuğum doktor bu.
- I have a friend who's a doctor.
- Doktor bir arkadaşım var.
- Tom studied to be a doctor.
- Tom doktor olmak için eğitim aldı.
- According to the doctors, Tom has not recovered yet.
- Doktorlara göre Tom henüz iyileşmemiş.
- Dan's heart stopped but doctors managed to revive him.
- Dan'in kalbi durdu ama doktorlar onu hayata döndürmeyi başardı.
- I'm thinking of going somewhere for a change of air, since my doctor advises me to.
- Doktorumun tavsiyesinden dolayı hava değişimi için bir yere gitmeyi düşünüyorum.
- The doctor is expecting you.
- Doktor seni bekliyor.
- The doctor wants Tom to slim down a little.
- Doktor Tom'un biraz zayıflamasını istiyor.
- She told me her mother had been a doctor.
- Bana annesinin önceden bir doktor olduğunu söyledi.
- You should have a doctor look at that.
- Buna bir doktor bakmalı.
- He is famous as a doctor.
- Doktor olarak ünlüdür.
- Somebody call a doctor.
- Biri doktor çağırsın.
- The doctor recommended that he take the purple pill.
- Doktor mor hap almasını tavsiye etti.
- Do you want me to take you to the doctor?
- Seni doktora götürmemi ister misin?
- The doctor told you to lose weight, didn't he?
- Doktor sana kilo vermeni söyledi, değil mi?
- George was so tired that his doctor advised him to take better care of himself.
- George o kadar yorgundu ki doktoru ona kendine daha iyi bakmasını tavsiye etti.
- Tom looked nervously at the doctor.
- Tom doktora endişeyle baktı.
- The doctor ordered her to go on a strict diet.
- Doktor ona sıkı bir diyete girmesini emretti.
- Send for the doctor at once, or the patient will get worse.
- Derhal doktoru çağır, yoksa hasta daha kötü olacak.
- The doctors are examining my stomach.
- Doktorlar midemi muayene ediyor.
- She advised him to listen to his doctor.
- Ona doktorunu dinlemesini tavsiye etti.
- The doctors say that Tom was very lucky.
- Doktorlar Tom'un çok şanslı olduğunu söylüyorlar.
- The doctor gave me something for the pain.
- Doktor ağrı için bana bir şey verdi.
- This doctor is a man of culture.
- Bu doktor kültürlü bir adam.
- She thought that I was the doctor.
- O benim doktor olduğumu düşündü.
- How long have you been a doctor here?
- Ne kadar süredir burada bir doktorsunuz?
- The doctor told me not to eat too much.
- Doktor bana çok fazla yemememi söyledi.
- Doctor, cure me.
- Doktor, beni tedavi et.
- The doctor emphasized that the patient only had a few days to live.
- Doktor hastanın yaşamak için sadece birkaç günü olduğunu vurguladı.
- The doctor confirmed that Linda was pregnant.
- Doktor Linda'nın hamile olduğunu doğruladı.
- The doctor sent the live patient to the morgue.
- Doktor canlı hastayı morga gönderdi.
- One day he went to see the doctor.
- Bir gün doktoru görmeye gitti.
- Don't be afraid of seeing the doctor.
- Doktora gitmekten korkmayın.
- I often eat things that my doctor tells me not to.
- Sıklıkla doktorumun bana yememem gerektiğini söylediği şeyleri yiyorum.
- The doctor insisted that the patient get plenty of rest.
- Doktor, hastanın çok dinlenmesi konusunda ısrar etti.
- The doctor told Tom to reduce his red meat consumption.
- Doktor Tom'a kırmızı et tüketimini azaltmasını söyledi.
- Please call in a doctor.
- Lütfen bir doktor çağırın.
- Tom is both a doctor and a writer.
- Tom hem bir doktor hem de bir yazardır.
- You never told me you were a doctor.
- Bir doktor olduğunu bana hiç söylemedin.
- If he'd taken his doctor's advice, he might not have died.
- Eğer doktorunun tavsiyesine uysaydı, ölmeyebilirdi.
- Jackson asked the doctor to cut out the bullet at once.
- Jackson doktordan kurşunu hemen kesip çıkarmasını istedi.
- Could you do me a favor and call a doctor?
- Bana bir iyilik yapıp bir doktor çağırır mısınız?
- Though the doctor did his best, the patient's recovery was slow.
- Doktorun elinden geleni yapmasına rağmen hastanın iyileşmesi yavaştı.
- You must go to the doctor.
- Doktora gitmelisin.
- Tom wanted to be a doctor.
- Tom doktor olmak istiyordu.
- I need to get you to a doctor.
- Seni bir doktora götürmeliyim.
- His aim in life was to become a great doctor.
- Onun amacı harika bir doktor olmaktı.
- The doctor pronounced him dead.
- Doktor öldüğünü söyledi.
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Mary oğullarına onu doğurtan doktorun adını verdiler.
- He is a doctor.
- O bir doktordur.
- He is both a doctor and a writer.
- O hem doktor hem de bir yazar.
- I am going to see the doctor this afternoon.
- Bu öğleden sonra doktora gideceğim.
- Call the doctor!
- Doktoru çağırın!
- He was taken care of by a certain young doctor.
- Onunla genç bir doktor ilgilendi.
- I want to be a doctor when I grow up.
- Büyüyünce doktor olmak istiyorum.
- The doctor advised me to leave off jogging because it was excessive exercise.
- Doktor bana aşırı egzersiz olduğu için koşu yapmayı bırakmamı tavsiye etti.
- We have to get you to a doctor.
- Seni doktora götürmeliyiz.
- I can't believe you are eating something the doctor has told you repeatedly you shouldn't eat.
- Doktorun yememen gerektiğini defalarca söylediği bir şeyi yediğine inanamıyorum.
- The doctor, who is wealthy, is not contented.
- Varlıklı doktor mutlu değildir.
- Doctors should help the sick or injured person.
- Doktorlar hasta ya da yaralı kişilere yardım etmelidir.
- Tom is a very good doctor.
- Tom çok iyi bir doktordur.
- The doctor advised him to cut down on drinking.
- Doktor ona içkiyi azaltmasını tavsiye etti.
- My doctor said that this sore throat is a streptococcal infection.
- Doktorum bu boğaz ağrısının bir streptokok enfeksiyonu olduğunu söyledi.
- The doctor says I need to quit worrying so much.
- Doktor bu kadar endişelenmeyi bırakmam gerektiğini söyledi.
- The doctor advised him to give up smoking.
- Doktor, ona sigarayı bırakmasını tavsiye etti.
- I haven't gone to the doctor in over ten years.
- On yıldan uzun süredir doktora gitmedim.
- Tom couldn't remember his doctor's name.
- Tom doktorunun adını hatırlayamadı.
- Her father is a famous doctor.
- Babası ünlü bir doktor.
- My doctor told me to quit taking aspirin.
- Doktorum bana aspirin almayı bırakmamı söyledi.
- You should go to the doctor; you've been coughing all day.
- Doktora gitmelisin; bütün gün öksürdün.
- I want to be that doctor's patient.
- O doktorun hastası olmak istiyorum.
- Neither Tom nor Mary is a doctor.
- Ne Tom ne de Mary doktor.
- He works as a doctor and a writer at the same time.
- Aynı anda hem doktor hem de yazar olarak çalışıyor.
- The doctor says Tom is out of danger now.
- Doktor Tom'un artık tehlikeyi atlattığını söyledi.
- She is not a nurse, but a doctor.
- O bir hemşire değil, doktor.
- The doctor insisted that he stay in bed.
- Doktor yatakta kalması için ısrar etti.
- The doctor advised him to cut down on drinking.
- Doktor ona içmeyi bırakmasını tavsiye etti.
- His doctor ordered him to rest.
- Doktoru ona dinlenmesini emretti.
- The doctor performed the operation.
- Ameliyatı doktor gerçekleştirdi.
- He followed the doctor's suggestions.
- Doktorun tavsiyelerine uydu.
- You are qualified to be a doctor.
- Doktor olmak için niteliklisin.
- Is it right for a doctor to decide when someone should die?
- Birinin ne zaman öleceğine doktorun karar vermesi doğru mu?
- Send for a doctor at once.
- Derhal bir doktor getirt.
- I don't want to be a doctor.
- Doktor olmak istemiyorum.
- The doctor is known to everyone in the village.
- Doktor köydeki herkes tarafından tanınıyor.
- The old doctor takes pride in his work.
- Yaşlı doktor, işiyle gurur duyuyor.
- If her temperature goes up, send for the doctor.
- Ateşi yükselirse, doktoru çağır.
- Why did you visit the doctor that time?
- Doktora o zaman neden gitmiştiniz?
- His brother is a very capable doctor.
- Kardeşi çok yetenekli bir doktor.
- Excuse me, Doctor.
- Affedersiniz, Doktor.
- Tom wasn't told by his doctor to remain in bed.
- Tom'a doktoru yatakta kalmasını söylemedi.
- The doctor visits her every other day.
- Doktor, onu iki günde bir ziyaret ediyor.
- The doctor said that there is nothing wrong with me.
- Doktor hiçbir sorunum olmadığını söyledi.
- My mother believes that this doctor is a charlatan.
- Annem bu doktorun bir şarlatan olduğuna inanıyor.
- The doctor told me that I should eat breakfast every day.
- Doktor bana her gün kahvaltı yapmam gerektiğini söyledi.
- My doctor recommended that I eat more vegetables.
- Doktorum daha çok sebze yememi tavsiye etti.
- In addition to being a doctor, he was a very famous novelist.
- Doktor olmasının yanı sıra çok ünlü bir romancıydı.
- Doctors should help the sick or injured person.
- Doktorlar hasta ya da yaralı kişiye yardım etmeli.
- I need to get you to a doctor.
- Seni bir doktora götürmem gerekiyor.
- Tom looked nervously at the doctor.
- Tom gergin biçimde doktora baktı.
- The doctor recommended that he take the purple pill.
- Doktor onun mor hap almasını tavsiye etti.
- He told me his father was a doctor.
- O bana babasının bir doktor olduğunu söyledi.
- Fadil was a prominent doctor in the area.
- Fadıl bölgede önde gelen bir doktordu.
- She's not a doctor.
- O bir doktor değildir.
- Does Tom still need a doctor?
- Tom'un hâlâ bir doktora ihtiyacı var mı?
- The patient showed the doctor his tongue.
- Hasta doktora dilini gösterdi.
- Would you be able to call a doctor for me?
- Benim için bir doktor çağırabilir misin?
- You should follow the doctor's orders.
- Doktorun emirlerine uymalısın.
- Is there any doctor among us?
- Aramızda doktor var mı?
- To get a prescription, go to a doctor.
- Bir reçete almak için, doktora gidin.
- The doctor thinks Tom's problem is psychological.
- Doktor Tom'un sorununun psikolojik olduğunu düşünüyor.
- Don't worry, present day cosmetic surgery is much better than it used to be in Doctor Frankenstein's days.
- Merak etmeyin, günümüz estetik cerrahisi Doktor Frankenstein'ın günlerinde olduğundan çok daha iyi.
- The doctor persuaded him to give up smoking.
- Doktor, sigarayı bırakması için onu ikna etti.
- Tom's doctor advised him to give up drinking.
- Tom'un doktoru ona içkiyi bırakmasını tavsiye etti.
- He lay in agony until the doctor arrived.
- Doktor gelene kadar acı içinde yattı.
- Tom's a doctor.
- Tom bir doktordur.
- How long has the doctor signed you off for?
- Doktor sana ne kadar süreyle işten izin verdi?
- I didn't know Tom was a doctor.
- Tom'un doktor olduğunu bilmiyordum.
- We should probably get you to a doctor.
- Muhtemelen sizi bir doktora götürmeliyiz.
- Doctors and nurses carry stethoscopes.
- Doktorlar ve hemşireler steteskoplar taşırlar.
- Tom needs to call a doctor.
- Tom'un bir doktor çağırması gerekiyor.
- Tom told Mary he was a doctor.
- Tom Mary'ye bir doktor olduğunu söyledi.
- How long did the doctor sign you off work for?
- Doktor ne kadar rapor verdi?
- Do what the doctor said.
- Doktorun söylediğini yap.
- The family received discouraging news from the doctor about Tom's health.
- Aile, doktordan Tom'un sağlığı hakkında cesaret kırıcı haberler aldı.
- The girl imagines that she is a doctor.
- Kız bir doktor olduğunu hayal ediyor.
- The doctor felt his pulse.
- Doktor, onun nabzını ölçtü.
- The doctor placed a stethoscope on the patient's chest.
- Doktor, hastanın göğsüne bir steteskop yerleştirdi.
- You can't be a doctor.
- Sen bir doktor olamazsın.
- He will be a good doctor.
- O iyi bir doktor olacak.
- In addition to being a doctor, he was a very famous novelist.
- İyi bir doktor olmasının yanı sıra, o çok ünlü bir roman yazarıydı.
- Not only was he a doctor, he was also a very famous novelist.
- Sadece bir doktor değil, aynı zamanda çok ünlü bir romancıydı.
- The doctors revived Tom with a defibrillator.
- Doktorlar bir şok cihazı ile Tom'u canlandırdı.
- There really wasn't anything that the doctor could do for Tom.
- Doktorun Tom için yapabileceği hiçbir şey yoktu.
- I am a doctor.
- Ben bir doktorum.
- Tom is a salesman, not a doctor.
- Tom doktor değil, satış elemanıdır.
- The doctor, who is well-to-do, is not content.
- Hali vakti yerinde doktor hoşnut değildir.
- I need to get Tom to a doctor.
- Tom'u bir doktora götürmeliyim.
- Do the doctors think Tom will have to stay in the hospital for a long time?
- Doktorlar Tom'un uzun süre hastanede kalması gerekeceğini mi düşünüyor?
- Tom is a witch doctor.
- Tom bir cadı doktoru.
- The doctor told Tom to stop eating dog food.
- Doktor Tom'a köpek maması yemeyi bırakmasını söyledi.
- He was taken care of by a certain young doctor.
- Ona belli bir genç doktor tarafından bakıldı.
- You had better send for the doctor at once.
- Derhal bir doktor çağırsan iyi olur.
- Doctors were afraid to remove the bullet.
- Doktorlar, kurşunu çıkarmaya korkuyorlardı.
- Thank you very much, doctor.
- Çok teşekkür ederim, doktor.
- The doctor advised him to cut back on drinking.
- Doktor ona içkiyi azaltmasını tavsiye etti.
- What are the doctor's office hours?
- Doktorun çalışma saatleri nedir?
- The doctor wouldn't accept any gifts from the poor.
- Doktor fakirlerden hediye kabul etmezdi.
- The doctor is not very optimistic.
- Doktor pek iyimser değil.
- I couldn't be a doctor.
- Ben doktor olamam.
- You're a doctor, right?
- Sen doktorsun değil mi?
- Tom feels a little better after taking the medicine that the doctor prescribed.
- Tom doktorun yazdığı ilacı aldıktan sonra biraz daha iyi hissediyor.
- I don't want to be a lawyer or a doctor.
- Bir avukat ya da bir doktor olmak istemiyorum.
- My brother is a doctor.
- Kardeşim bir doktor.
- I don't need to go to the doctor.
- Doktora gitmeme gerek yok.
- You should consult a doctor at once, George.
- Derhal bir doktora görünmelisin, George.
- We should probably get you to a doctor.
- Seni bir doktora götürsek iyi olur.
- The doctors say that Tom was very lucky.
- Doktorlar Tom'un çok şanslı olduğunu söylüyor.
- Tom told me I should consult a doctor.
- Tom bana bir doktora danışmam gerektiğini söyledi.
- Do you know any doctors who speak French?
- Fransızca bilen bir doktor tanıyor musun?
- Tom didn't take the medication his doctor told him to take.
- Tom doktorunun almasını söylediği ilacı almadı.
- She went in search of a doctor for her sick baby.
- O, hasta bebeği için doktor araştırmaya gitti.
- I think it's time for me to consult a doctor.
- Sanırım bir doktora danışmamın zamanıdır.
- The young doctor devoted himself to helping the poor and sick.
- Genç doktor, kendini fakirlere ve hastalara yardım etmeye adamıştı.
- Sami wanted Layla to be a doctor.
- Sami Leyla'nın doktor olmasını istedi.
- The doctor emphasized that the patient had only a few days.
- Doktor hastanın sadece birkaç günlük ömrü olduğunu vurguladı.
- Tom didn't want to be a lawyer or a doctor.
- Tom avukat ya da doktor olmak istemedi.
- My doctor told me to pee in a cup, but I got confused and peed in his ashtray.
- Doktorum bir kaba işememi söyledi, ama kafam karıştı ve onun kül tablasına işedim.
- I went to the doctor.
- Ben doktora gittim.
- Could you call a doctor?
- Bir doktor çağırabilir misiniz?
- Tom took Mary back to the doctor.
- Tom Mary'yi doktora geri götürdü.
- The doctor came in carrying a black bag.
- Doktor elinde siyah bir çantayla geldi.
- Tom couldn't work as a doctor in Australia because his qualifications were not recognised.
- Tom Avustralya'da doktor olarak çalışamadı çünkü nitelikleri tanınmıyordu.
- Could you call a doctor?
- Bir doktor çağırır mısınız?
- That's not a doctor.
- O, bir doktor değil.
- Make sure you go to a doctor if you get worse.
- Eğer kötüleşirseniz doktora gitmeyi unutmayın.
- She thought that I was the doctor.
- Benim doktor olduğumu sandı.
- The doctor advised him to cut down on drinking.
- Doktor ona içmeyi azaltmasını tavsiye etti.
- The doctor told Tom he needed to eat a more balanced diet.
- Doktor Tom'a daha dengeli beslenmesi gerektiğini söyledi.
- They may need a doctor.
- Doktora ihtiyaçları olabilir.
- He had been ill for a week when they sent for a doctor.
- Doktor çağırdıklarında bir haftadır hastaydı.
- Tom is a good doctor.
- Tom iyi bir doktor.
- I'm the doctor.
- Ben doktorum.
- The doctor wants you to stay one week more in bed.
- Doktor bir hafta daha yatakta kalmanızı istiyor.
- Her uncle is a famous doctor.
- Amcası ünlü bir doktor.
- Is there a doctor in the house?
- Evde doktor var mı?
- The Doctor travels through time and space.
- Doktor zaman ve uzayda yolculuk yapıyor.
- A good doctor follows his own directions.
- İyi bir doktor kendi talimatlarını takip eder.
- The doctor bound my wounds.
- Doktor yaralarımı sardı.
- A piece of chocolate a day keeps the doctor away.
- Günde bir parça çikolata doktoru uzak tutar.
- On December 3rd, 1967, Doctor Barnard was able to perform the first human heart transplant.
- 3 Aralık 1967 tarihinde, Doktor Barnard ilk insan kalp naklini gerçekleştirebildi.
- All the doctor's efforts were in vain and the man soon died.
- Doktorun tüm çabaları boşunaydı ve adam çok geçmeden öldü.
- Which doctor is attending you?
- Hangi doktor size bakıyor?
- Doctor, I have memory problems.
- Doktor, hafıza problemim var.
- The doctor felt his pulse.
- Doktor, nabzını ölçtü.
- He is a doctor and an author.
- O bir doktor ve bir yazar.
- The doctor was not sure what the trouble was.
- Doktor sorunun ne olduğundan emin değildi.
- My elder sister is afraid of all doctors.
- Ablam bütün doktorlardan korkar.
- Doctors and hospitals should help everyone.
- Doktorlar ve hastaneler herkese yardım etmeli.
- The doctor advised me to take up some sport to stay in shape.
- Doktor, formda kalmak için biraz spor yapmaya başlamamı tavsiye etti.
- Tom's mother had trouble getting him to take the medicine that the doctor had prescribed.
- Tom'un annesi, doktorun reçete ettiği ilacı aldırmakta zorlanıyordu.
- Tom has probably gone to the doctor.
- Tom muhtemelen doktora gitti.
- Tom is afraid of doctors.
- Tom doktorlardan korkuyor.
- He doesn't trust the doctor any more.
- Artık doktora güvenmiyor.
- Tom's heart stopped, but the doctors managed to revive him.
- Tom'un kalbi durdu ama doktorlar onu hayata döndürmeyi başardı.
- Doctors have been unable to find a cure.
- Doktorlar bir çare bulamadılar.
- You should have the doctor look at your wrist.
- Doktora bileğini baktırmalısın.
- My neighbour is a doctor.
- Benim komşum bir doktor.
- Tom sent for a doctor.
- Tom bir doktor getirtti.
- I didn't find a single doctor.
- Tek bir doktor bile bulamadım.
- All of Tom's children became doctors.
- Tom'un bütün çocukları doktor oldu.
- He followed the doctor's suggestions.
- Doktorun önerilerine uydu.
- The doctor must be sent for at once.
- Derhal doktor getirtilmeli.
- Are you doctors?
- Siz doktor musunuz?
- The old doctor gave individual attention to each patient.
- Yaşlı doktor, her hastasına ayrı ayrı ilgi gösterirdi.
- I think it's time for me to consult a doctor.
- Sanırım bir doktora danışmamın zamanı geldi.
- What kind of doctor are you?
- Nasıl bir doktorsun?
- Please remind me to go to the doctor's tomorrow.
- Lütfen yarın doktora gitmemi hatırlat.
- The doctor told Tom he'd just have to learn to live with the pain.
- Doktor Tom'a sadece acıyla yaşamayı öğrenmesi gerektiğini söyledi.
- There were not many doctors in the gold fields.
- Altın tarlalarında fazla doktor yoktu.
- Is she a doctor?
- O bir doktor mudur?
- He wants to be a doctor in the future.
- Gelecekte doktor olmak istiyor.
- He told me his father was a doctor.
- Bana babasının doktor olduğunu söyledi.
- The patient showed the doctor his tongue.
- Hasta, dilini doktora gösterdi.
- Tom decided that it wasn't necessary to take the medicine the doctor had given him.
- Tom doktorun ona verdiği ilacı almanın gerekli olmadığına karar verdi.
- I am a French doctor.
- Ben Fransız bir doktorum.
- If I were you, I'd call a doctor.
- Yerinde olsam bir doktor çağırırım.
- Doctors advertise the flu shot every year.
- Doktorlar her yıl grip aşısı reklamı yapıyor.
- His doctor is Mother Nature.
- Onun doktoru doğa anadır.
- He pretended to be a doctor.
- O, bir doktor gibi davrandı.
- Tom went for a doctor.
- Tom bir doktora gitti.
- According to Tom's doctors, his condition is incurable.
- Tom'un doktorlarına göre onun durumu düzelmez.
- The doctor is a great authority on children's diseases.
- Doktor çocuk hastalıkları konusunda büyük bir otoritedir.
- The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
- Çocuğun planı tıp okumak ve Saint Croix'e doktor olarak dönmekti.
- We've got to find a doctor.
- Bir doktor bulmalıyız.
- Has the doctor examined you yet?
- Doktor seni muayene etti mi?
- The doctor told Tom that he should drink more water.
- Doktor Tom'a daha fazla su içmesi gerektiğini söyledi.
- He'll be a good doctor.
- İyi bir doktor olacak.
- I know you're not a doctor.
- Doktor olmadığınızı biliyorum.
- The doctor said that Tom didn't have to stay in the hospital.
- Doktor Tom'un hastanede kalmasına gerek olmadığını söyledi.
- A doctor was sent for at once.
- Derhal bir doktor çağırıldı.
- Do you have any friends that are doctors?
- Hiç doktor arkadaşın var mı?
- What do you need a doctor for?
- Ne için bir doktora ihtiyacın var?
- That is the girl whose father is a doctor.
- Babası bir doktor olan kız, o.
- The doctor is working from morning til night.
- Doktor sabahtan akşama kadar çalışıyor.
- She is a doctor and also an alpinist.
- O bir doktor ve aynı zamanda bir dağcı.
- You said you were a doctor.
- Sen bir doktor olduğunu söyledin.
- She was taken ill on holiday and had to find a doctor.
- Tatilde hastalandı ve bir doktor bulmak zorunda kaldı.
- Tom doesn't need to go to the doctor.
- Tom'un doktora gitmesi gerekmiyor.
- My doctor told me to quit taking aspirin.
- Doktorum aspirin almayı bırakmamı söyledi.
- They say he's a good doctor.
- Onun iyi bir doktor olduğunu söylüyorlar.
- Before I joined the army, I was a doctor.
- Ben orduya katılmadan önce doktordum.
- I'll go and get you a doctor.
- Gideceğim ve sana bir doktor getireceğim.
- My parents are both doctors.
- Ebeveynlerimin her ikisi de doktor.
- The doctor advised me to quit smoking.
- Doktor sigarayı bırakmamı tavsiye etti.
- Tom is a doctor now.
- Tom artık bir doktor.
- I'm not a doctor.
- Ben doktor değilim.
- The doctor said he wants you to get more exercise.
- Doktor daha fazla egzersiz yapmanı istediğini söyledi.
- You should consult a doctor if the symptoms get worse.
- Belirtiler daha da kötüleşiyorsa bir doktora danışmalısın.
- He was taken care of by a young doctor.
- Genç bir doktor tarafından bakıldı.
- Mother suddenly got sick and we sent for a doctor.
- Annem aniden hastalandı ve doktor çağırdık.
- Mr Tanaka is a doctor, isn't he?
- Bay Tanaka bir doktor, değil mi?
- Tom wants to be a doctor when he grows up.
- Tom büyüdüğünde doktor olmak istiyor.
- The doctor examined the child and said she was healthy.
- Doktor, çocuğu muayene etti ve sağlıklı olduğunu söyledi.
- You are the doctor.
- Sen doktorsun.
- Is he a doctor or a patient?
- O bir doktor mu yoksa bir hasta mı?
- The doctor saved me from certain death.
- Doktor beni ölümden kurtardı.
- Hey, I'm not a doctor.
- Hey, ben doktor değilim.
- I don't want to be a doctor.
- Bir doktor olmak istemiyorum.
- They need a doctor.
- Bir doktora ihtiyaçları var.
- She is a doctor.
- O bir doktor.
- She insisted on my seeing the doctor.
- Doktora gitmem için ısrar etti.
- Do you want the doctors not to use the machine and let your brother die?
- Doktorların makineyi kullanmayıp kardeşinin ölmesine izin vermelerini mi istiyorsun?
- The doctor told him that if he did not lose weight, he was increasing the risk of another heart attack.
- Doktor ona kilo vermezse başka bir kalp krizi geçirme riskinin artacağını söyledi.
- The doctor is known to everyone in the village.
- Doktoru köydeki herkes tanıyor.
- Are you a doctor?
- Sen doktor musun?
- He's not a doctor, but a nurse.
- O doktor değil, sadece bir hemşire.
- The doctor examined the patient.
- Doktor, hastayı muayene etti.
- The doctor decided to operate at once.
- Doktor, derhal ameliyata karar verdi.
- If you get sick, go to the doctor.
- Eğer hastalanırsan, doktora git.
- The doctor said you shouldn't scratch your wounds.
- Doktor sana yaralarını kaşımaman gerektiğini söyledi.
- The doctor rushed to his patient.
- Doktor, hastasına doğru koştu.
- The doctors told Tom that Mary would never recover.
- Doktorlar Tom'a Mary'nin asla iyileşemeyeceğini söylediler.
- Did you go to the doctor?
- Doktora gittin mi?
- Thanks for helping us out, doctor.
- Bize yardım ettiğiniz için teşekkürler, doktor.
- You should have a doctor take a look at it.
- Onu bir doktora baktırmalısın.
- Did the doctor give you something for the pain?
- Doktor sana ağrı için bir şey verdi mi?
- Your father is a well-known doctor.
- Baban tanınmış bir doktor.
- The doctor used X-rays to examine my stomach.
- Doktor midemi incelemek için röntgen kullandı.
- Have you seen any other doctors for this issue?
- Bu sorun için başka bir doktora gittiniz mi?
- How long the doctor has signed you off?
- Doktor kaç gün rapor verdi?
- I wish I had followed the doctor's advice.
- Keşke doktorun tavsiyesini dinleseydim.
- The doctor tried hard to save the wounded boy.
- Doktor, yaralı çocuğu kurtarmak için çok uğraştı.
- The doctors told Tom that Mary was never going to recover.
- Doktorlar Tom'a Mary'nin asla iyileşmeyeceğini söyledi.
- I was a doctor.
- Ben bir doktordum.
- The doctor sat up all night with the sick old man.
- Doktor bütün gece hasta yaşlı adamla oturdu.
- The doctor says I'll probably never be able to walk again.
- Doktor muhtemelen bir daha yürüyemeyeceğimi söyledi.
- You should consult a doctor.
- Bir doktora danışmalısın.
- They told me I should go to the doctor.
- Doktora gitmem gerektiğini söylediler.
- I intended to have been a doctor.
- Doktor olmaya niyetliydim.
- My parents are both doctors.
- Annemle babamın ikisi de doktor.
- I think it's time for me to call a doctor.
- Sanırım bir doktor aramamın zamanıdır.
- The doctor said that Tom has to stay in bed for the next few weeks.
- Doktor Tom'un önümüzdeki birkaç hafta yatakta kalması gerektiğini söyledi.
- The doctor advised Tom to abstain from drinking.
- Doktor Tom'a içkiden uzak durmasını tavsiye etti.
- I'm your doctor.
- Ben senin doktorunum.
- Tom didn't want to go to the doctor.
- Tom doktora gitmek istemedi.
- Do you want the doctors not to use the machine and let your brother die?
- Doktorların makineyi kullanmamasını ve kardeşinin ölmesine izin vermesini mi istiyorsun?
- His doctor told him not to drink alcohol.
- Doktoru ona alkol içmemesini söyledi.
- A Union army doctor watched the battle from a distance.
- Bir birlik ordusu doktoru savaşı uzaktan izledi.
- The doctor wouldn't accept any gifts from the poor.
- Doktor fakirlerden hediyeler kabul etmezdi.
- We must call the doctor because I am sick.
- Doktor çağırmalıyız çünkü hastayım.
- You are not a doctor.
- Sen doktor değilsin.
- You should go to the doctor.
- Doktora gitmelisin.
- Do you know a doctor who makes house calls?
- Ev ziyaretleri yapan bir doktor tanıyor musunuz?
- I have a friend who's a doctor.
- Benim doktor olan bir arkadaşım var.
- Doctors suggest drugs to fight diseases.
- Doktorlar hastalıklarla savaşmak için ilaç öneriyor.
- I shall send for a doctor at once.
- Hemen doktor çağıracağım.
- Can you call a doctor, please?
- Bir doktor çağırabilir misin, lütfen?
- Didn't your doctor tell you that you shouldn't drink while you're taking anti-depressants?
- Doktorun sana anti-depresan alırken içmemen gerektiğini söylemedi mi?
- The doctor advised my father to give up smoking.
- Doktor, babama sigarayı bırakmasını tavsiye etti.
- The doctor told me that I would recover soon.
- Doktor bana yakında iyileşeceğimi söyledi.
- They sent for the doctor.
- Onlar doktor getirttiler.
- You should act on the doctor's advice at once.
- Derhal doktorun tavsiyesine göre davranmalısın.
- Doctor, I've got an itch in my crotch.
- Doktor, kasığımda bir kaşıntı var.
- What does the doctor think is wrong with your shoulder?
- Doktor omzunda ne sorun olduğunu düşünüyor?
- Doctors have been unable to find a cure.
- Doktorlar bir tedavi bulamadılar.
- The doctor ordered a few tests and an MRI.
- Doktor birkaç tahlil ve MR istedi.
- I'm planning to disguise myself as a doctor.
- Doktor kılığına girmeyi planlıyorum.
- My sister is afraid of all doctors.
- Kız kardeşim tüm doktorlardan korkar.
- All of Tom's children became doctors.
- Tom'un çocuklarının hepsi doktor oldu.
- The doctor said he has to look at my thyroid.
- Doktor benim tiroidime bakmak zorunda olduğunu söyledi.
- She needs to call a doctor.
- Bir doktor çağırması gerekiyor.
- The doctor isn't very optimistic.
- Doktor pek iyimser değil.
- The doctor told him to give up smoking and drinking.
- Doktor, sigarayı ve içkiyi bırakmasını söyledi.
- The doctors did what they could.
- Doktorlar ellerinden geleni yaptı.
- I should trust my doctor more than my priest.
- Doktoruma rahibimden daha çok güvenmeliyim.
- Tom pretended to be a doctor.
- Tom doktor gibi davrandı.
- His aim in life was to become a great doctor.
- Hayattaki amacı büyük bir doktor olmaktı.
- They're doctors.
- Onlar doktor.
- You should show yourself to the doctor.
- Kendini doktora göstermelisin.
- You had better do as the doctor advised you.
- Doktorun size tavsiye ettiği şeyi yapsanız iyi olur.
- I aim to be a doctor when I grow up.
- Büyüdüğümde doktor olmayı hedefliyorum.
- Doctors don't know anything.
- Doktorlar hiçbir şey bilmezler.
- They called the vet, since there was no other doctor in the village.
- Köyde başka doktor olmadığı için veterineri aradılar.
- An uncle of mine on my father's side is a doctor.
- Baba tarafımdan bir amcam doktor.
- He is a doctor and a university professor.
- O bir doktor ve üniversite profesörü.
- Sami pretended to be a doctor.
- Sami doktor gibi davrandı.
- The doctor took his pulse.
- Doktor nabzını ölçtü.
- Tom looked like a doctor.
- Tom bir doktora benziyordu.
- Can I speak to the doctor?
- Ben doktorla konuşabilir miyim?
- The famous doctor made a speech on AIDS.
- Ünlü doktor, AIDS hakkında bir konuşma yaptı.
- The doctor arrived in time to save her.
- Doktor onu kurtarmak için zamanında geldi.
- Excuse me, Doctor.
- Afedersiniz, Doktor.
- Do you have a doctor or nurse in this hotel?
- Bu otelde bir doktor ya da hemşire var mı?
- Isn't she a doctor?
- O bir doktor değil mi?
- Should I go with you to the doctor?
- Seninle doktora geleyim mi?
- The doctor advised me not to smoke too much.
- Doktor, bana çok fazla sigara içmememi tavsiye etti.
- Get me a doctor.
- Bana bir doktor bul.
- The doctor urged the patient to stop smoking.
- Doktor hastayı sigarayı bırakması için teşvik etti.
- You're no doctor.
- Sen doktor değilsin.
- You should consult your doctor.
- Doktoruna danışmalısın.
- Consult a doctor.
- Bir doktora danışın.
- You're not a doctor.
- Sen bir doktor değilsin.
- Tom doesn't need to go to the doctor.
- Tom'un doktora gitmesine gerek yok.
- I have to take my son to the doctor.
- Oğlumu doktora götürmek zorundayım.
- Would you call a doctor?
- Bir doktor çağırır mısın?
- Fadil was a prominent doctor in the area.
- Fadıl bölgenin önde gelen doktorlarından biriydi.
- I found out that the woman I thought was a nurse was actually a doctor.
- Hemşire olduğunu düşündüğüm kadının aslında doktor olduğunu öğrendim.
- Is his father a doctor?
- Onun babası bir doktor mu?
- After death, the doctor.
- Ölümden sonra, doktor.
- The doctors are examining my stomach.
- Doktorlar midemi muayene ediyorlar.
- It's probably nothing, but, again, you better talk to your doctor.
- Muhtemelen önemli bir şey değildir ama yine de doktorunuzla konuşsanız iyi olur.
- I am happy the ointment the doctor has recommended really works.
- Doktorun tavsiye ettiği merhem gerçekten işe yaradığı için mutluyum.
- Could you do me a favour and call a doctor?
- Bana bir iyilik yapıp bir doktor çağırabilir misin?
- She's not a doctor.
- O bir doktor değil.
- Doctor, my name is Mutaz.
- Doktor, benim adım Mutaz.
- The doctor reassured me about my father's condition.
- Doktor, babamın durumu hakkında beni rahatlattı.
- The doctors are examining my stomach.
- Doktorlar midemi inceliyorlar.
- The doctor advised a change of air.
- Doktor, bir hava değişikliği tavsiye etti.
- Doctors suspect smoking has lot to do with cancer.
- Doktorlar sigara içmenin kanserle çok ilgisi olduğundan şüpheleniyorlar.
- I don't need a doctor.
- Doktora ihtiyacım yok.
- Tom didn't want to be a doctor.
- Tom doktor olmak istemedi.
- The doctor misdiagnosed it.
- Doktor yanlış teşhis koydu.
- The doctor's children died of mumps.
- Doktorun çocukları kabakulaktan öldü.
- She needs to call a doctor.
- Doktor çağırması gerekiyor.
- I am a French doctor.
- Ben bir Fransız doktorum.
- Tom has lost a lot of blood and the doctors are worried.
- Tom çok kan kaybetti ve doktorlar endişelendi.
- The doctors told Tom that Mary was never going to recover.
- Doktorlar Tom'a Mary'nin asla iyileşemeyeceğini söyledi.
- The doctor forbade me to take part in the marathon.
- Doktor maratona katılmamı yasakladı.
- Tom has probably gone to the doctor.
- Tom muhtemelen doktora gitmiştir.
- The doctor is examining the foot.
- Doktor ayağı muayene ediyor.
- Get me a doctor.
- Bana bir doktor bulun.
- The doctor advised me to give up smoking.
- Doktor, bana sigarayı bırakmamı tavsiye etti.
- His brother is a very capable doctor.
- Erkek kardeşi çok yetenekli bir doktor.
- Tom and Mary named their son after the doctor who delivered him.
- Tom ve Mary oğullarına, onu doğurtan doktorun ismini koydular.
- He is proud of being a doctor.
- O, bir doktor olmakla gurur duyuyor.
- We'd better call the doctor.
- Doktoru çağırsak iyi olur.
- We've got to take Tom to the doctor.
- Tom'u doktora götürmeliyiz.
- The doctor has saved my life.
- Doktor benim hayatımı kurtardı.
- If I were you, I'd call a doctor.
- Senin yerinde olsaydım, bir doktor çağırırdım.
- I persuaded him to consult a doctor.
- Onu bir doktora danışmaya ikna ettim.
- There's no need to call a doctor.
- Doktor çağırmaya gerek yok.
- The doctor warned him of the dangers of smoking.
- Doktor, onu sigaranın tehlikeleri konusunda uyardı.
- That's not a doctor.
- O bir doktor değil.
- Who's your doctor?
- Doktorun kim?
- Mr Briggs is not a doctor, he is a vet.
- Bay Briggs doktor değil veteriner.
- She supposed me to be a doctor.
- Benim doktor olduğumu sanıyordu.
- She had an appointment with the doctor.
- Doktorla bir randevusu vardı.
- Tom is a doctor now, isn't he?
- Tom şimdi bir doktor, değil mi?
- Is she a doctor?
- O bir doktor mu?
- We'd better call the doctor.
- Doktoru çağırmalıyız.
- I've sent for a doctor.
- Bir doktor çağırdım.
- The doctor might have said that.
- Bunu doktor söylemiş olabilir.
- I will go to the doctor this afternoon.
- Bu öğleden sonra doktora gideceğim.
- The doctor is gentle with his patients.
- Doktor, hastalarına karşı kibardır.
- The doctor examined over fifty patients that day.
- Doktor, o gün, ellinin üzerinde hastayı muayene etti.
- He became known as a doctor.
- Doktor olarak tanındı.
- The doctor advised me to take a long holiday.
- Doktor, bana uzun bir tatile çıkmamı tavsiye etti.
- He was operated on by the doctor.
- O doktor tarafından ameliyat edildi.
- Did he look like a doctor?
- O bir doktora benziyor muydu?
- Is he a doctor or a patient?
- O doktor mu yoksa hasta mı?
- She decided to be a doctor.
- O bir doktor olmaya karar verdi.
- The doctor ordered me a complete rest.
- Doktor, bana yatak istirahati verdi.
- The doctor advised me to lose weight.
- Doktor kilo vermemi tavsiye etti.
- Tom's father was a doctor.
- Tom'un babası doktordu.
- Mary is a doctor.
- Mary bir doktor.
- Tom's father told me he was a doctor.
- Tom'un babası bana doktor olduğunu söylemişti.
- I'm your doctor, not your executioner.
- Ben senin doktorunum, celladın değil.
- His family and his doctor urged him not to go.
- Ailesi ve doktoru gitmemesi için ısrar etti.
- How can I contact a Japanese-speaking doctor?
- Japonca konuşan bir doktora nasıl ulaşabilirim?
- The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident.
- İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.
- I would like to make an appointment with the doctor.
- Doktordan bir randevu almak istiyorum.
- Doctor Smith has many patients.
- Doktor Smith'in birçok hastası var.
- The doctor is examining the foot.
- Doktor ayağı inceliyor.
- I have to go to the doctor.
- Doktora gitmek zorundayım.
- My wife is a doctor.
- Karım bir doktor.
- He was operated on by the doctor.
- Doktor tarafından ameliyat edildi.
- Does Tom still need a doctor?
- Tom'un hala bir doktora ihtiyacı var mı?
- The doctor is not available now.
- Doktor şu anda müsait değil.
- Tom isn't a doctor, but a nurse.
- Tom doktor değil, hemşire.
- Make sure you go to a doctor if you get worse.
- Kötüleşirseniz doktora gittiğinizden emin olun.
- Tom took Mary to the doctor's.
- Tom Mary'yi doktora götürdü.
- I am not a doctor.
- Ben doktor değilim.
- The doctor gave him the medicine.
- Doktor ona ilaç verdi.
- You were dying, but the doctor saved your life.
- Ölüyordun ama doktor senin hayatını kurtardı.
- They're not doctors.
- Onlar doktor değil.
- If you had not followed the doctor's advice then, you might be ill now.
- O zaman doktorun tavsiyesine uymamış olsaydınız, şimdi hasta olabilirdiniz.
- The doctor advised my father to cut down on smoking.
- Doktor, babama sigarayı azaltmasını tavsiye etti.
- The doctor warned him against smoking.
- Doktor onu sigara içmemesi konusunda uyardı.
- I haven't found a doctor yet.
- Henüz bir doktor bulmadım.
- He looked like a doctor.
- O bir doktora benziyordu.
- What's the name of my doctor?
- Doktorumun adı ne?
- Are there any French-speaking doctors working here?
- Burada çalışan Fransızca konuşan doktorlar var mı?
- Tom's mother had trouble getting him to take the medicine that the doctor had prescribed.
- Tom'un annesi doktorun yazdığı ilacı almasını sağlamakta zorlanıyordu.
- He regretted that he had put off going to the doctor.
- Doktora gitmeyi ertelediği için pişman oldu.
- Now I'm a doctor too.
- Artık ben de bir doktorum.
- Mr Briggs is not a doctor, he is a vet.
- Bay Briggs doktor değil, veterinerdir.
- You should follow your doctor's advice.
- Doktorunuzun tavsiyesini dinlemelisiniz.
- I am not a doctor.
- Ben bir doktor değilim.
- The doctor did a good job on my leg.
- Doktor bacağımda iyi bir iş çıkardı.
- You should act on the doctor's advice at once.
- Hemen doktorun tavsiyesine uymaya başlamalısın.
- I have to go to the doctor today.
- Bugün doktora gitmem gerekiyor.
- Is there a doctor on board?
- Gemide bir doktor var mı?
- You are qualified to be a doctor.
- Bir doktor olmak için niteliklisin.
- My aim is to be a doctor.
- Amacım bir doktor olmak.
- Tom might be a doctor.
- Tom bir doktor olabilir.
- He is a very good doctor.
- O çok iyi bir doktor.
- If I were in your place, I would call the doctor.
- Senin yerinde olsaydım, doktoru çağırırdım.
- The doctor told her that she should take a rest.
- Doktor ona dinlenmesi gerektiğini söyledi.
- Can you call a doctor, please?
- Bir doktor çağırabilir misin lütfen?
- The doctor advised him not to eat between meals.
- Doktor, öğün aralarında yemek yememesini tavsiye etti.
- The doctors were wrong to condemn the couple.
- Doktorlar çifti kınamakla hata ettiler.
- Did you ask the doctor?
- Doktora sordun mu?
- We have to get you to a doctor.
- Seni bir doktora götürmek zorundayız.
- Eventually the doctor's receptionist called Tom's name.
- Sonunda doktorun resepsiyonisti Tom'un adını söyledi.
- She needs a doctor.
- Onun bir doktora ihtiyacı var.
- Having waited for three quarters of an hour at the doctor's, Tom got more and more impatient.
- Doktorda üç çeyrek saat bekleyen Tom giderek daha da sabırsızlandı.
- The doctor examined the patient.
- Doktor hastayı muayene etti.
- They sent for a doctor at once.
- Hemen bir doktor çağırdılar.
- I need to get Tom to a doctor.
- Tom'u bir doktora götürmem gerekiyor.
- We're doctors.
- Bizler doktoruz.
- My doctor told me to give up smoking.
- Doktorum sigara içmeyi bırakmamı söyledi.
- The doctor discovered a lump in her breast.
- Doktor göğsünde bir yumru keşfetti.
- Do I have to bring my son to your office, Doctor?
- Oğlumu muayenehanenize getirmek zorunda mıyım doktor?
- There were not many women doctors in those days.
- O günlerde çok fazla kadın doktor yoktu.
- The doctor told me I had a concussion.
- Doktor beyin sarsıntısı geçirdiğimi söyledi.
- I just spoke with your doctor.
- Az önce doktorunuzla konuştum.
- I have a cousin who's a doctor.
- Doktor olan bir kuzenim var.
- Did the doctor give you something for the pain?
- Doktor ağrın için bir şey verdi mi?
- He had two sons, who became doctors.
- Onun doktor olan iki oğlu vardı.
- Tom isn't a doctor.
- Tom bir doktor değil.
- Sami is a doctor.
- Sami bir doktor.
- Doctors' bills really cut into our savings.
- Doktor faturaları birikimlerimizi gerçekten azaltıyor.
- My doctor told me that I needed to lose some weight.
- Doktorum bana biraz zayıflamam gerektiğini söyledi.
- He went for the doctor.
- O, doktora gitti.
- I think it's time for me to call a doctor.
- Sanırım bir doktor çağırma vaktim geldi.
- Send for a doctor at once.
- Hemen bir doktor çağırın.
- Do you prefer a male or female doctor?
- Erkek mi yoksa kadın doktor mu tercih edersiniz?
- The doctor said that this sickness is irremediable.
- Doktor bu hastalığın dermansız olduğunu söyledi.
- I'm a doctor here.
- Ben burada doktorum.
- The doctor continued to observe the patient's behavior.
- Doktor, hastanın davranışını gözlemlemeye devam etti.
- Tom does not know the difference between a doctor and a charlatan.
- Tom bir doktor ile şarlatan arasındaki farkı bilmiyor.
- The doctor ordered a few tests and an MRI.
- Doktor birkaç test ve MRI istedi.
- Tom has three sons who became doctors.
- Tom'un doktor olan üç oğlu var.
- Breast self-examinations are no longer recommended by doctors.
- Kendi kendine meme muayenesi artık doktorlar tarafından önerilmiyor.
- I need a doctor.
- Bir doktora ihtiyacım var.
- Tom wants to be a doctor.
- Tom bir doktor olmak istiyor.
- The doctor says you must be careful to avoid excitement.
- Doktor heyecandan kaçınmak için dikkatli olman gerektiğini söylüyor.
- Call the doctor right away.
- Hemen doktoru çağırın.
- I went to the doctor today.
- Bugün doktora gittim.
- Before I joined the army, I was a doctor.
- Orduya katılmadan önce doktordum.
- I want to be a doctor.
- Ben bir doktor olmak istiyorum.
- I have a stomachache, doctor.
- Doktor, karnım ağrıyor.
- Tom doesn't want to be a doctor.
- Tom doktor olmak istemiyor.
- There really wasn't anything that doctors could do to Layla.
- Doktorların Layla'ya yapabileceği hiçbir şey yoktu.
- Tom is under a doctor's care.
- Tom bir doktorun gözetimi altında.
- Do you want a doctor?
- Doktor ister misin?
- From the moment he arrived there, he kept on bothering his doctor to tell him when he would be able to go home.
- Oraya vardığı andan itibaren, eve ne zaman gidebileceğini kendisine söylemesi için doktoru rahatsız edip durdu.
- Tom was advised by his doctor to give up drinking.
- Tom'a doktoru içkiyi bırakmasını tavsiye etti.
- Doctors were afraid to remove the bullet.
- Doktorlar kurşunu çıkarmaktan korktular.
- Should doctors speak formally or informally with their patients?
- Doktorlar hastalarıyla konuşurken mesafeli mi yoksa samimi mi olmalı?
- The doctor will be back before long.
- Doktor çok geçmeden dönecek.
- I never had an appointment with the doctor.
- Doktorla hiç randevum olmadı.
- The doctor told Tom to lower the amount of red meat that he ate.
- Doktor Tom'a yediği kırmızı et miktarını azaltmasını söyledi.
- Your mother's doctor wants to talk to you.
- Annenin doktoru seninle konuşmak istiyor.
- You need to get to a doctor.
- Bir doktora gitmen gerekir.
- He works as a doctor and a writer at the same time.
- O aynı zamanda bir doktor ve bir yazar olarak çalışır.
- My doctor advised me to give up smoking.
- Doktorum, sigarayı bırakmamı tavsiye etti.
- Tom has three sons who are doctors.
- Tom'un doktor olan üç oğlu var.
- The doctors did everything they could to save Tom.
- Doktorlar Tom'u kurtarmak için ellerinden geleni yaptılar.
- Her doctor wants to refer her to a specialist.
- Doktoru, onu bir uzmana göndermek istiyor.
- The girl's father is a doctor.
- Kızın babası bir doktor.
- Tom is both a doctor and a writer.
- Tom hem doktor hem de yazar.
- Tom's father told me he was a doctor.
- Tom'un babası bana bir doktor olduğunu söyledi.
- Doctors recommend eating three meals a day.
- Doktorlar günde üç öğün yemek yemeyi öneriyor.
- She called a doctor.
- Bir doktoru aradı.
- I just had a talk with your doctor.
- Az önce doktorunla konuştum.
- Let's send for the doctor.
- Doktor çağıralım.
- We have to get them to a doctor.
- Onları doktora götürmeliyiz.
- The doctors thought he was dead, but today he is still alive and healthy, and has a job and a family.
- Doktorlar onun öldüğünü düşünmüştü ama o bugün hâlâ hayatta, sağlıklı ve bir işi ve ailesi var.
- Are you a doctor, sir?
- Siz doktor musunuz, efendim?
- The doctor asked me to wiggle my toes.
- Doktor ayak parmaklarımı kıpırdatmamı istedi.
- I couldn't be a doctor.
- Bir doktor olamadım.
- Tom told me his father was a doctor.
- Tom bana babasının bir doktor olduğunu söyledi.
- My doctor advised me to give up smoking.
- Doktorum bana sigarayı bırakmamı tavsiye etti.
- My doctor recommended that I eat more vegetables.
- Doktorum daha fazla sebze yememi tavsiye etti.
- The doctor didn't allow my father to carry heavy things.
- Doktor babamın ağır şeyler taşımasına izin vermedi.
- Tom took Mary back to the doctor.
- Tom, Mary'yi doktora geri götürdü.
- Tom doesn't want to be a doctor, although he's very good at science.
- Tom, fen alanında çok iyi olmasına rağmen doktor olmak istemiyor.
- There's nothing that the doctors can do about it.
- Doktorların bu konuda yapabileceği hiçbir şey yok.
- When are you going to call the doctor's office?
- Doktorun ofisini ne zaman arayacaksın?
- The doctor looks worried.
- Doktor endişeli görünüyor.
- Why not see the doctor?
- Neden doktora gitmiyorsun?
- There really wasn't anything that doctors could do to Layla.
- Gerçekten doktorların Leyla için yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.
- The doctors say Tom was very lucky.
- Doktorlar Tom'un çok şanslı olduğunu söylüyorlar.
- You should ask a doctor.
- Bir doktora sorman gerekir.
- I wanted to be a doctor.
- Ben bir doktor olmak istedim.
- The doctors told Tom that Mary would never recover.
- Doktorlar Tom'a Mary'nin asla iyileşmeyeceğini söyledi.
- His father wanted him to be a doctor.
- Babası onun doktor olmasını istiyordu.
- The doctor told Tom not to eat or drink anything for three hours.
- Doktor Tom'a üç saat boyunca hiçbir şey yiyip içmemesini söyledi.
- How long has the doctor signed you off for?
- Doktor ne kadar rapor verdi?
- Are all doctors healthy?
- Bütün doktorlar sağlıklı mı?
- I've always been afraid of doctors.
- Her zaman doktorlardan korkmuşumdur.
- What does the doctor think is wrong with Tom?
- Doktor Tom'un nesi olduğunu düşünüyor?
- He will be a good doctor.
- İyi bir doktor olacak.
- You had better ask the doctor for advice.
- Doktora danışsan iyi olur.
- The doctor must be sent for at once.
- Hemen doktor çağırılmalı.
- Tom stopped smoking cigarettes because his doctor told him to.
- Tom doktoru öyle dediği için sigara içmeyi bıraktı.
- Tom was advised by his doctor to give up drinking.
- Doktoru tarafından Tom'a içkiyi bırakması tavsiye edildi.
- Tom's doctor suggested that he cut down on sugar.
- Tom'un doktoru şekeri azaltmasını önerdi.
- I can't believe you're eating what the doctor told you not to eat.
- Doktorun yememeni söylediği şeyi yediğine inanamıyorum.
- The doctors didn't know why.
- Doktorlar nedenini bilmiyordu.
- I know how you feel about doctors.
- Doktorlar hakkında ne hissettiğini biliyorum.
- I can't believe you're eating what the doctor told you not to eat.
- Doktorun yememeni söylediği şeyleri yediğine inanamıyorum.
- I need to get Tom to a doctor.
- Tom'u doktora götürmeliyim.
- The doctor would not take any gifts from the poor.
- Doktor fakirlerden hediye kabul etmez.
- The doctor hasn't gotten here yet.
- Doktor henüz gelmedi.
- The doctor said that there's nothing wrong with you.
- Doktor seninle ilgili bir sorun olmadığını söyledi.
- My doctor told me to quit smoking.
- Doktorum sigarayı bırakmamı söyledi.
- I'm a doctor.
- Ben doktorum.
- Tom asked his doctor to change his medication.
- Tom doktorundan ilaçlarını değiştirmesini istedi.
- The doctor told Tom that he should eat a lot of vegetables.
- Doktor Tom'a bol bol sebze yemesi gerektiğini söyledi.
- Why do you want to be a doctor?
- Niçin bir doktor olmak istiyorsun?
- The doctors are engaged in cancer research.
- Doktorlar kanser araştırmaları yapıyorlar.
- You get on the phone and call the doctor.
- Telefon et ve doktoru çağır.
- The doctor told Tom to stay in bed and get as much rest as he could.
- Doktor Tom'a yatakta kalmasını ve olabildiğince dinlenmesini söyledi.
- The doctors are engaged in cancer research.
- Doktorlar kanser araştırmasıyla meşgul.
- The doctor told Mr Smith to give up smoking.
- Doktor, Bay Smith'e sigarayı bırakmasını söyledi.
- The doctor advised that she take a holiday.
- Doktor, ona bir tatil yapmasını tavsiye etti.
- Tom is my doctor.
- Tom benim doktorumdur.
- He has lost faith in the doctor.
- O, doktora olan inancını kaybetti.
- The doctors are looking at an x-ray.
- Doktorlar bir röntgene bakıyorlar.
- You're still a doctor, aren't you?
- Sen hala doktorsun, değil mi?
- The doctor gave her a thorough check-up.
- Doktor onu kapsamlı bir kontrolden geçirdi.
- The doctor advised me to drink more milk.
- Doktor, daha çok süt içmemi tavsiye etti.
- The doctor is not available now.
- Doktor şimdi müsait değil.
- I really thought Tom was a doctor.
- Gerçekten Tom'un doktor olduğunu sanmıştım.
- You're a doctor, right?
- Doktorsunuz, değil mi?
- The doctor was a fraud.
- Doktor bir dolandırıcıydı.
- Tom isn't really a doctor.
- Tom gerçek bir doktor değil.
- He doesn't want to be a doctor, although he's very good at science.
- Bilimde çok iyi olmasına rağmen doktor olmak istemiyor.
- Could you call a doctor, please?
- Bir doktor çağırabilir misiniz lütfen?
- I need to get to a doctor.
- Bir doktora gitmem gerekiyor.
- The doctor examines the patient.
- Doktor, hastayı muayene ediyor.
- I took time off from work and went to the doctor.
- İşten izin aldım ve doktora gittim.
- One of my uncles is a doctor.
- Dayılarımdan biri doktordur.
- Do I have to bring my son to your office, Doctor?
- Oğlumu ofisine getirmek zorunda mıyım, Doktor?
- She needs a doctor.
- Bir doktora ihtiyacı var.
- When I was a boy, I thought that I wanted to be a doctor.
- Ben çocukken doktor olmak istediğimi düşünürdüm.
- I have to go to the doctor today.
- Ben bugün doktora gitmek zorundayım.
- Call a doctor immediately.
- Hemen bir doktor çağırın.
- The doctor told you to stay in bed until your fever goes down, didn't he?
- Doktor ateşiniz düşene kadar yatakta kalmanızı söyledi, değil mi?
- The doctor said I'm going to have to take it easy for a while.
- Doktor bir süre ağırdan almak zorunda kalacağımı söyledi.
- A good doctor follows his own directions.
- İyi bir doktor kendi yöntemlerini uygular.
- Tom's doctor advised him to give up smoking.
- Doktoru Tom'a sigarayı bırakmasını tavsiye etti.
- Tom probably should go to the doctor.
- Tom muhtemelen doktora gitmeli.
- No doctor can explain that.
- Hiçbir doktor bunu açıklayamaz.
- Doctors removed the bullet.
- Doktorlar kurşunu çıkardılar.
- My father's a doctor.
- Babam bir doktordur.
- What do you need a doctor for?
- Doktora ne için ihtiyacın var?
- You're the doctor.
- Sen doktorsun.
- The stewardess asked if there was a doctor on the flight.
- Hostes uçakta doktor olup olmadığını sordu.
- Doctor, cure me.
- Doktor, iyileştir beni.
- Tom didn't look like a doctor.
- Tom doktor gibi görünmüyordu?
- Doctors say that children who were breastfed are usually healthier.
- Doktorlar anne sütü ile beslenen çocukların genellikle daha sağlıklı olduğunu söylüyor.
- You should ask the doctor for something to help you sleep.
- Doktordan uyumana yardım edecek bir şey istemelisin.
- This doctor is an authority on childhood diseases.
- Bu doktor çocuk hastalıklarında bir otoritedir.
- I want to be examined by a doctor because of my stomach ache.
- Karnım ağrıdığı için bir doktora muayene olmak istiyorum.
- Tom's doctor advised him to cut down on his sugar intake.
- Tom'un doktoru ona şeker alımını azaltmasını tavsiye etti.
- I'll go and get you a doctor.
- Gidip sana bir doktor getireceğim.
- Eating and drinking makes the doctor rich.
- Yemek ve içmek doktoru zengin yapar.
- The doctors revived Tom with a defibrillator.
- Doktorlar Tom'u defibrilatörle hayata döndürdüler.
- Why do you need a doctor?
- Neden bir doktora ihtiyacın var?
- They addressed me as doctor.
- Bana doktor diye hitap ettiler.
- Could you do me a favour and call a doctor?
- Bana bir iyilikte bulunup doktor çağırabilir misin?
- The doctor tried every possible means to save his patient.
- Doktor, hastasını kurtarmak için mümkün olan her yolu denedi.
- I just spoke to Tom's doctors.
- Tom'un doktorlarıyla konuştum.
- The doctor said that there is nothing wrong with me.
- Doktor bir şeyimin olmadığını söyledi.
- He sent for a doctor.
- Bir doktor çağırdı.
- The doctor said that you should get more rest.
- Doktor daha fazla dinlenmen gerektiğini söyledi.
- The doctor told me not to eat too much.
- Doktor bana bu kadar fazla yemememi söyledi.
- Tom went to the doctor.
- Tom doktora gitti.
- I'm going to go find a doctor.
- Gidip bir doktor bulacağım.
- There's the doctor.
- Doktor geldi.
- The doctor ordered me a complete rest.
- Doktor, tam olarak dinlenmemi emretti.
- Is he a doctor or a patient?
- O bir doktor mu yoksa hasta mı?
- What's your impression, doctor?
- İzlenimin nedir, doktor?
- Doctors make the worst patients.
- En kötü hastalar doktorlardan çıkar.
- His doctor told him not to drink alcohol.
- Doktoru ona alkol almamasını söyledi.
- The young doctor devoted himself to helping the poor and sick.
- Genç doktor, kendini yoksul ve hastalara yardım etmeye adadı.
- My doctor told me that I should swim at least three times a week.
- Doktorum bana haftada en az üç kere yüzmem gerektiğini söyledi.
- Are you really a doctor?
- Gerçekten de doktor musun?
- He is going to be a doctor when he grows up.
- O, büyüdüğünde doktor olacak.
- You don't look like a doctor.
- Doktora benzemiyorsun.
- When I was a boy, I thought that I wanted to be a doctor.
- Bir erkek çocukken doktor olmayı istediğimi düşünüyordum.
- There are not enough doctors to give proper care to the children.
- Çocuklara uygun bakım vermek için yeterli doktor yok.
- You'd better send for the doctor at once.
- Derhal bir doktor çağırsan iyi olur.
- A doctor tried to remove the bullet from the president's head.
- Bir doktor Başkan'ın kafasındaki kurşunu çıkarmaya çalıştı.
- Tom didn't take the medication his doctor told him to take.
- Tom doktorunun almasını söylediği ilaçları almadı.
- This imposter impersonated a doctor.
- Bu sahtekar bir doktoru taklit etti.
- I would like to make an appointment with the doctor.
- Ben doktordan bir randevu almak istiyorum.
- The doctor did a good job on my leg.
- Doktor, bacağım için iyi bir iş yaptı.
- I want a doctor.
- Ben doktor istiyorum.
- I want you to go to the doctor.
- Doktora gitmenizi istiyorum.
- The doctor's examining Tom right now.
- Doktor şu anda Tom'u muayene ediyor.
- Thank you, Doctor.
- Teşekkür ederim, doktor.
- The doctor has ordered the patient to abstain from wine.
- Doktor hastaya şaraptan uzak durmasını emretti.
- The doctors didn't know why.
- Doktorlar nedenini bilmiyorlardı.
- Should doctors speak formally or informally with their patients?
- Doktorlar hastalarıyla resmi mi yoksa gayri resmi mi konuşmalı?
- I didn't know you were a doctor.
- Senin bir doktor olduğunu bilmiyordum.
- Tom told me he was a doctor.
- Tom bana doktor olduğunu söyledi.
- The old woman is a doctor.
- Yaşlı kadın bir doktor.
- The doctor is known to everyone in the village.
- Doktoru köyde herkes bilir.
- Tom has three sons who are doctors.
- Tom'un üç doktor oğlu var.
- Get me another doctor.
- Bana başka bir doktor getir.
- He is not a doctor but a teacher.
- O bir doktor değil ama bir öğretmen.
- The doctor says Tom is out of danger now.
- Doktor Tom'un artık tehlikeyi atlattığını söylüyor.
- We need more doctors like you.
- Senin gibi daha çok doktora ihtiyacımız var.
- A doctor should never let a patient die.
- Bir doktor, asla bir hastanın ölmesine izin vermemelidir.
- Jim isn't a lawyer, but a doctor.
- Jim, bir avukat değil, ama bir doktordur.
- They sent for the doctor.
- Doktor çağırdılar.
- There were not many women doctors in those days.
- O zamanlar çok kadın doktor yoktu.
- Some people don't go to a doctor because they can't afford to.
- Bazı insanlar gücü yetmediği için doktora gitmez.
- I have lost faith in that doctor.
- O doktora olan inancımı kaybettim.
- Although he's young, he's an outstanding doctor.
- Genç olmasına rağmen o olağanüstü bir doktor.
- My doctor told me to put the eyedrops in my eyes three times a day.
- Doktorum gözlerime günde üç kez göz damlası koymamı söyledi.
- Tom decided that it wasn't necessary to take the medicine the doctor had given him.
- Tom doktorun verdiği ilacı almanın gerekli olmadığına karar verdi.
- She wants to marry her daughter to a doctor.
- Kızını bir doktorla evlendirmek istiyor.
- Mary is the new doctor.
- Mary yeni doktor.
- What effect did the doctor say this medicine has on people?
- Doktor bu ilacın insanlar üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu söyledi?
- Why didn't you call a doctor?
- Neden bir doktor çağırmadın?
- The doctor will be with you in a minute.
- Bir dakika içinde doktor sizinle olacak.
- The doctor advised my father to stop smoking.
- Doktor babama sigarayı bırakmasını tavsiye etti.
- I advise you to listen to your doctor.
- Doktorunuzu dinlemenizi tavsiye ederim.
- The doctor gave me something for the pain.
- Doktor bana ağrı için bir şey verdi.
- My doctor advised me to stop smoking.
- Doktorum sigarayı bırakmamı tavsiye etti.
- I should have taken the doctor's advice.
- Doktorun tavsiyesine uymalıydım.
- Are you my doctor?
- Sen benim doktorum musun?
- She is not a nurse, but a doctor.
- O bir hemşire değil ama bir doktor.
- Tom advised Mary to go to the doctor about her stomach cramps.
- Tom Mary'ye mide krampları için doktora gitmesini tavsiye etti.
- The doctors couldn't determine the cause of death.
- Doktorlar ölüm nedenini belirleyemedi.
- It might be better to address her as Doctor.
- Ona doktor olarak hitap etmek daha iyi olabilir.
- Should I go with you to the doctor?
- Doktora giderken yanında geleyim mi?
- Do you know a doctor who makes house calls?
- Ev vizesi yapan bir doktor tanıyor musun?
- For all we know, Tom could be a doctor.
- Bildiğimiz kadarıyla, Tom bir doktor olabilir.
Show More (1929)
|
