finally - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
finally sonunda adv.
  • We finally got some movement from the Commission on the matter.
  • Sonunda Komisyon'dan bu konuda bir hareket gördük.
  • Perhaps we shall finally find an answer to the question of what we want to do together.
  • Belki de sonunda birlikte ne yapmak istediğimiz sorusuna bir cevap bulacağız.
  • We should finally accept this small country as a genuine European partner.
  • Sonunda bu küçük ülkeyi gerçek bir Avrupalı ortak olarak kabul etmeliyiz.
Show More (870)
finally son olarak adv.
  • Finally, here is Andrew, the brains behind our project.
  • Son olarak, işte Andrew, projemizin arkasındaki beyin.
  • Finally, a very brief reference to Operation Artemis.
  • Son olarak, Artemis Operasyonuna çok kısa bir atıf.
  • Finally, as regards tobacco, our proposals are also based on an extended impact assessment.
  • Son olarak, tütünle ilgili olarak, tekliflerimiz de genişletilmiş bir etki değerlendirmesine dayanmaktadır.
Show More (402)
finally nihayet adv.
  • I finally delivered my project a week after the deadline.
  • Son teslim tarihinden bir hafta sonra nihayet projemi teslim ettim.
  • Enlargement has finally put the Second World War to rest.
  • Genişleme nihayet İkinci Dünya Savaşı'nı sona erdirdi.
  • It is, of course, a peace process which is finally underway.
  • Elbette bu, nihayet devam etmekte olan bir barış sürecidir.
Show More (289)
finally en sonunda adv.
  • We considered going, but finally decided against it.
  • Gitmeyi düşünüyorduk, ama en sonunda vazgeçtik.
  • Tom finally agreed to do that.
  • Tom bunu yapmayı en sonunda kabul etti.
  • Tom finally figured out what he'd been doing wrong.
  • Tom en sonunda onun neyi yanlış yaptığını buldu.
Show More (8)
finally bir de adv.
  • The little boy started to run, caught his friend, and finally hugged her.
  • Küçük çocuk koşmaya başladı, arkadaşını yakaladı ve bir de ona sarıldı.
Show More (-2)
finally kesin olarak adv.
  • The dispute between the two countries was not finally settled until 1999.
  • İki ülke arasındaki anlaşmazlık 1999 yılına kadar kesin olarak çözülemedi.
Show More (-2)
finally tamamen adv.
  • This compromise has, then, not finally removed this topic from the agenda.
  • O halde bu uzlaşma, bu konuyu gündemden tamamen çıkarmış değildir.
Show More (-2)