|
- I bought a used car.
- Kullanılmış bir araba aldım.
- Tom is going to buy a used car.
- Tom kullanılmış bir araba satın alacak.
- Taro bought a used car last week.
- Taro geçen hafta kullanılmış bir araba aldı.
- My brother bought a used car, so it wasn't very expensive.
- Kardeşim kullanılmış bir araba satın aldı, bu yüzden çok pahalı değildi.
- Tom bought a used car.
- Tom kullanılmış bir araba aldı.
- Sami picked up the used shell casings.
- Sami kullanılmış mermi kovanlarını topladı.
- I don't usually buy used stuff.
- Ben genellikle kullanılmış eşya satın almam.
- I felt used.
- Kullanılmış hissettim.
- Tom is looking for an inexpensive used car.
- Tom ucuz ve kullanılmış bir araba arıyor.
- I can not afford to buy a used car.
- Kullanılmış bir araba almaya gücüm yetmiyor.
- They sell used books in this store.
- Onlar bu dükkanda kullanılmış kitap satarlar.
- Tom should've bought a used car.
- Tom kullanılmış bir araba satın almalıydı.
- I felt used.
- Kendimi kullanılmış hissettim.
- I can't even afford to buy a used car.
- Kullanılmış bir araba almaya bile gücüm yetmiyor.
- I'm going to buy a used car.
- Kullanılmış bir araba alacağım.
- The price is kind of high for a used car.
- Kullanılmış bir araba için fiyat biraz yüksek.
- Tom is looking for a reasonably-priced used car.
- Tom makul fiyatlı kullanılmış bir araba arıyor.
- Where can I advertise for a used car?
- Kullanılmış bir araba için nereye ilan verebilirim?
- This store sells used books.
- Bu mağaza, kullanılmış kitapları satıyor.
- I bought a used phone.
- Kullanılmış bir telefon aldım.
- ׂSecond-hand electrical equipment always shows signs of use.
- İkinci el elektrikli cihazlarda, muhakkak kullanılmış olduklarını gösteren izler bulunur.
- We bought a used truck.
- Kullanılmış bir kamyonet aldık.
- I can't afford to buy a used car.
- Kullanılmış bir araba alacak param yok.
- He put together a hundred thousand liras in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.
- Kaçıranların söylediği gibi yüz bin lirayı işaretsiz, kullanılmış banknotlar halinde bir araya getirdi.
- Tom bought a used car.
- Tom kullanılmış bir araba satın aldı.
- I'm only bringing used clothes.
- Yalnızca kullanılmış kıyafetler getiriyorum.
- She advised him not to buy a used car.
- Ona kullanılmış bir araba almamasını tavsiye etti.
- I bought a used truck.
- Kullanılmış bir kamyon aldım.
- I can't even afford to buy a used car.
- Kullanılmış bir araba bile almaya gücüm yetmez.
- Tom decided to buy a used car instead of a new one.
- Tom yeni bir araba yerine kullanılmış bir araba almaya karar verdi.
- Tom put together one million dollars in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.
- Tom, kaçıranların söylediği gibi bir milyon doları işaretsiz, kullanılmış banknotlar halinde bir araya getirdi.
- I cannot afford buying a used car.
- Kullanılmış bir araba almam çok zor.
- Sami picked up the used shell casings.
- Sami kullanılmış mermi kovanlarını aldı.
- I'd like to buy a used car.
- Kullanılmış bir araba almak istiyorum.
- He has just bought a used car.
- Yenilerde kullanılmış bir araba aldı.
- Tom bought his truck used.
- Tom kamyonunu kullanılmış satın aldı.
- Tom is going to buy a used car.
- Tom kullanılmış bir araba alacak.
- Tom should've bought a used car.
- Tom kullanılmış bir araba almalıydı.
- They make used cooking oil into soap at that factory.
- O fabrikada kullanılmış yemeklik yağdan sabun yapıyorlar.
- Tom is looking for an inexpensive used car.
- Tom pahalı olmayan, kullanılmış bir otomobil arıyor.
- The price is kind of high for a used car.
- Fiyat kullanılmış bir araba için biraz yüksek.
- I can't afford to buy a used car, much less a new one.
- Bırakın yeni bir araba almayı, kullanılmış bir araba almaya bile gücüm yetmez.
- Tom bought a used car last week.
- Tom, geçen hafta kullanılmış bir araba satın aldı.
- Tom looked in the yellow pages to find a used car dealer.
- Tom kullanılmış bir araba satıcısı bulmak için sarı sayfalara baktı.
- I'm going to buy a used car.
- Kullanılmış bir araba satın alacağım.
- He should have bought a used car.
- Kullanılmış bir araba almalıydı.
- I don't usually buy used stuff.
- Genelde kullanılmış şeyler almam.
- I cannot afford buying a used car.
- Kullanılmış bir araba satın alamam.
- They sell used books in this store.
- Bu dükkanda kullanılmış kitaplar satıyorlar.
- Tom bought a used car from a reputable dealership.
- Tom saygın bir bayiden kullanılmış bir araba satın aldı.
- Tom advised Mary not to buy a used car.
- Tom, Mary'ye kullanılmış bir araba almamasını tavsiye etti.
- I bought a used phone.
- Kullanılmış bir telefon satın aldım.
- He put together a hundred thousand liras in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.
- Fidyecilerin ona söylediği gibi numaraları alınmamış ve kullanılmış banknotlardan yüz bin lira denkleştirdi.
- I cannot afford buying a used car.
- Kullanılmış bir araba almaya gücüm yetmez.
- My brother bought a used car, so it wasn't very expensive.
- Kardeşim kullanılmış bir araba aldı, yani çok pahalı değildi.
- I'm only bringing used clothes.
- Sadece kullanılmış kıyafetler getiriyorum.
- My brother bought a used car, so it was not very expensive.
- Kardeşim, kullanılmış bir araba satın aldı, bu yüzden çok pahalı değildi.
- I can only afford to buy a used car.
- Sadece kullanılmış bir araba almaya gücüm yetiyor.
- I told Tom not to buy a used car.
- Tom'a kullanılmış bir araba satın almamasını söyledim.
- Tom doesn't want to spend more than $300 for a used motorcycle.
- Tom kullanılmış bir motosiklet için 300 dolardan fazla harcamak istemiyor.
Show More (57)
|