ölümcül - Turco Inglés Diccionario
Historia

ölümcül



Significados de "ölümcül" en diccionario inglés turco : 23 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
ölümcül mortal adj.
ölümcül deadly adj.
ölümcül fatal adj.
General
ölümcül deathful adj.
ölümcül moribund adj.
ölümcül deathly adj.
ölümcül lethal adj.
ölümcül truculent adj.
ölümcül vital adj.
ölümcül lethiferous adj.
ölümcül home adj.
ölümcül hydra-tainted adj.
ölümcül destructive adj.
ölümcül fatiferous adj.
ölümcül plaguesome adj.
ölümcül mortally adv.
ölümcül fatal to prep.
Law
ölümcül fatal adj.
Pathology
ölümcül toxic adj.
ölümcül toxical adj.
ölümcül malignant adj.
ölümcül life-limiting adj.
Literature
ölümcül vorpal adj.

Significados de "ölümcül" con otros términos en diccionario inglés turco: 195 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
ölümcül şekilde mortally adv.
General
ölümcül zaaf achilles' heel n.
ölümcül hastaların ölene kadar bakıldığı bakımevi hospice n.
ölümcül olaylar fatalities n.
ölümcül karşılaşma deadly encounter n.
ölümcül sessizlik deathly silence n.
ölümcül kaza fatal accident n.
ölümcül hata non recoverable error n.
ölümcül darbe fatal blow n.
ölümcül darbe knockdown n.
ölümcül patlama fatal explosion n.
ölümcül bir silah a deadly weapon n.
ölümcül/ciddi yara fatal wound n.
ölümcül/ciddi yara mortal wound n.
ölümcül olma deadliness n.
ölümcül günah mortal sin n.
ölümcül günah deadly sin n.
ölümcül günah capital sin n.
ölümcül kusur fatal flaw n.
ölümcül saldırı deadly attack n.
ölümcül fırtına fatal storm n.
ölümcül hastalık fatal disease n.
ölümcül sır deadly secret n.
ölümcül yaralanma bane n.
ölümcül yıkım bane n.
ölümcül hastalık sebebiyle hayat sigortası poliçesini satan ya da satmaya hazırlanan kimse viator n.
ölümcül şekilde sokan deniz anasına benzer bir deniz canlısı man-of-war n.
ölümcül şekilde sokan deniz anasına benzer bir deniz canlısı portuguese man-of-war n.
ölümcül olma malignity n.
ölümcül karışım witches brew n.
ölümcül darbe whammy n.
ölümcül olma fatalness n.
(ölümcül günahlardan biri olarak) başkasının başarısına kin besleme invidia n.
ölümcül hata original sin n.
ölümcül hata foul-up n.
ölümcül (hastalık) terminal adj.
ölümcül olarak deathly adj.
ölümcül hastalığın son aşamasına ait terminal adj.
ölümcül olmayan nonfatal adj.
50 – 100 vaka arasından ölümcül olan semilethal adj.
ölümcül/ciddi yaralı fatally wounded adj.
ölümcül/ciddi yaralı mortally wounded adj.
ölümcül hasta deadly ill adj.
ölümcül hasta violently ill adj.
ölümcül hastalığı olan bir poliçe sahibinin bir sigorta poliçesinin satışından elde ettiği nakit para ile ilgili viatical adj.
gizemli, insanüstü ve potansiyel olarak ölümcül bir güçle dolu olan holy adj.
ölümcül (hastalık) desinential adj.
tehlikeli veya ölümcül bir şekilde çekici circean adj.
ölümcül derecede terminally adv.
ölümcül biçimde fatally adv.
ölümcül şekilde mortal [dialect] adv.
ölümcül günah yoluyla mortally adv.
ölümcül şekilde fatally adv.
ölümcül bir şekilde fatefully adv.
Phrasals
için ölümcül olmak murder on v.
Colloquial
ölümcül kalp krizi the big one n.
ölümcül silah lethal weapon n.
ölümcül bir kalp krizi a fatal heart attack n.
ölümcül kaza yapmaya meyilli şoförün kullandığı motosiklet donorcycle n.
ölümcül bir hastalığa yakalanmak be dying of (something) v.
Idioms
ölümcül cazibe fatal attraction n.
ölümcül cazibe fatal attraction n.
ölümcül veya feci sonuçlar doğuran hareket kiss of death n.
ölümcül veya feci sonuçlar doğuran ilişki kiss of death n.
ölümcül hız a killing pace n.
ölümcül şey king of terrors n.
ölümcül şey widow maker n.
ölümcül bir hata yapmak split on a rock v.
ölümcül bir hastalıktan kurtulmak be off the danger list v.
ölümcül bir hastalığa yakalanmak be on the danger list v.
ölümcül bir hastalıktan kurtulmak be off the danger list v.
ölümcül derecede soğuk algınlığına yakalanmak catch your death v.
ölümcül derecede soğuk algınlığına yakalanmak catch your death (of cold) v.
ölümcül bir darbe vurmak deal a death blow v.
ölümcül hasta sick unto death adj.
ölümcül derecede güzel/hoş it's to die expr.
ölümcül derecede güzel it's to die for expr.
Law
ölümcül istismar fatal abuse n.
ölümcül silah deadly weapon n.
ölümcül silah dangerous weapon n.
ölümcül hastalık halinde yaşamı uzatmak için alınacak tıbbi önlemleri reddetme hakkı right to die n.
ölümcül hasta veya komada olan kimsenin hayatta tutulmayı reddetme hakkını savunan right-to-die adj.
Insurance
ölümcül hastalığı olan bir poliçe sahibinin bir sigorta poliçesinin satışından elde ettiği nakit para viatical settlement n.
ölümcül hastalığı olan poliçe sahiplerinden nakit para karşılığında sigorta poliçesi satın alma viatication n.
ölümcül hastalığı olan poliçe sahiplerinden nakit para karşılığında sigorta poliçesi satın alma viaticus n.
ölümcül hastalığı olan kişinin sahip olduğu sigorta poliçesini satması viatical settlement n.
ölümcül hastalığı olan kişinin sahip olduğu sigorta poliçesini satması viaticus settlement n.
Technical
ölümcül bir biçimde terminally adv.
Computer
ölümcül hata fatal error n.
ölümcül arıza cataleptic failure n.
ölümcül hata non-recoverable error n.
Medical
ölümcül hastalığa yakalanmış hasta terminally ill n.
ölümcül hasta ve ölümcül hastalıklardan kurtulanlarla ilgilenen tıp ve psikiyatri dalları thanatology n.
stafilokokla ilişkilendirilen ciddi akut (bazen ölümcül) enfeksiyondan kaynaklanan bir sendrom toxic shock n.
en az ölümcül doz lfd (least fatal dose of toxin) n.
geç ölümcül nüks late fatal recurrence n.
ortalama ölümcül doz ld50 (median lethal dose) n.
opyum(afyon) aşırı (ölümcül) dozu opioid overdose n.
ölümcül yaralanma fatal injury n.
ölümcül bir hastalığın son evresi end stage disease n.
ölümcül hastalık malignant disease n.
ölümcül enfeksiyon lethal infection n.
ölümcül doz ld (lethal dose) n.
ölümcül kanser terminal cancer n.
Ölümcül ailesel uykusuzluk hastalığı fatal familial insomnia n.
ölümcül hastalık terminal illness n.
ölümcül etki fatal effect n.
ölümcül bir komplikasyon a fatal complication n.
ölümcül kalp krizi massive heart attack n.
sol koroner arterin ölümcül tıkanıklığa neden olabilecek dalı widow-maker n.
tecrit edilmiş bir topluluktaki ölümcül hasta veya yaralıları hastaneye ulaştırmak için hava aracı ile yapılan sefer mercy flight n.
ölümcül doz fd (fatal dose) n.
ölümcül ve kalıtsal bir akdeniz anemisi türü cooley's anaemia n.
ölümcül ve kalıtsal bir akdeniz anemisi türü cooley's anemia n.
fatal/ölümcül seyretmek show a fatal course v.
ölümcül olmayan nonmortal adj.
erken çocukluk döneminde ölümcül olan lethal in early childhood adj.
ölümcül olmayan non fatal adj.
ölümcül olmayan nonfatal adj.
ölümcül olmayan (doz, miktar, madde) unlethal adj.
Psychology
ölümcül hastalık terminal illness n.
Pathology
homozigot talaseminin ölümcül bir formu olan, hemoglobinin hatalı olarak sentezlenmesinden kaynaklanan kalıtsal anemi hastalığı thalassaemia major n.
göğüs kafesinden bitişik olan ikizlerin sahip olduğu ölümcül cenin bozukluğu thoracopagus n.
ortamda stafilokok varlığı ile ilişkilendirilen ciddi akut (bazen ölümcül) olabilen bir enfeksiyondan kaynaklanan sendrom toxic shock n.
şiddetli veya ölümcül bir vaksiniya vaccinia gangrenosa n.
şiddetli veya ölümcül bir vaksiniya progressive vaccinia n.
hastalığın tedaviye yanıt vermeyen ilerleyici ve ölümcül evresi malignance n.
özellikle yaylak sığırlarında belirli aralıklarla görülen, birtakım iltihap oluşturan bakterilerden kaynaklanan ve ölümcül olabilen kronik ve ilerleyici bir mastitis summer mastitis n.
yeşil maymunlarda görülen ve insanlara da bulaşabilen, ölümcül olabilen bir virüs hastalığı marburg disease n.
yeşil maymunlarda görülen ve insanlara da bulaşabilen, ölümcül olabilen bir virüs hastalığı green monkey disease n.
çocuklarda meydana gelen ölümcül bir bağırsak enfeksiyonu cholera infantum n.
domuzlara özgü oldukça bulaşıcı ölümcül viral bir hastalık classical swine fever n.
domuzlara özgü oldukça bulaşıcı ölümcül viral bir hastalık classic swine fever n.
Veterinary
yeni doğan kuzularda ayakların soyulmasına ve tırnak düşmesine sebep olan ölümcül bir hastalık redfoot n.
koyun, at ve sığırlarda görülen çok bulaşıcı ve ölümcül bir hastalık charbon n.
sahraaltı afrika'daki ehli hayvanlara çeçe sinekleriyle bulaşan ateşli ve ölümcül bir hastalık nagana n.
sahraaltı afrika'sında evcil hayvanların yakalandığı ölümcül bir hastalık n'gana n.
büyükbaş hayvanlarda görülen ölümcül bir zehirlenme tires n.
büyükbaş hayvanlarda görülen ölümcül bir zehirlenme tremble n.
büyükbaş hayvanlarda görülen ölümcül bir zehirlenme trembles n.
civciv ve hindilerde meydana gelen akut ve ölümcül bir solunum hastalığı brooder pneumonia n.
civciv ve hindilerde meydana gelen akut ve ölümcül bir solunum hastalığı aspergillosis n.
ördeklerde görülen ölümcül bir bakteriyel hastalık keel n.
hayvanlardan insanlara da geçme ihtimali bulunan, çabuk bulaşan ölümcül bir bakteriyel hayvan hastalığı malleus n.
koyunlarda görülen bakteri kaynaklı ölümcül bir ödem braxy n.
bulaşıcı ve genellikle ölümcül bir tavşan hastalığı myxo n.
bulaşıcı ve genellikle ölümcül bir tavşan hastalığı myxomatosis n.
yumurtadan yeni çıkmış civcivlerde ölümcül bir enfeksiyon omphalitis n.
tavşanlarda görülen ölümcül bir nazofaringeal hastalık distemper n.
sığır ve koyunlarda görülen ölümcül bir kan zehirlenmesi shipping pneumonia n.
Chemistry
ölümcül olmayan etmen non-lethal agent n.
Biology
yarı ölümcül bir mutasyon türü semilethal n.
(mutasyonlu gen) yarı ölümcül semilethal adj.
Biochemistry
insanlarda ve atlarda ölümcül nezle benzeri hastalığa neden olan bir virüs hendra n.
Marine Biology
ölümcül doz lethal dose n.
siyanobakterilerce üretilen ve su habitatı için ölümcül bir nörotoksin anatoxin n.
kamçılı istilasından kaynaklı ve genellikle ölümcül olan bir tatlı su balığı hastalığı costiasis n.
soktuğunda ölümcül olabilen deniz anası benzeri bir canlı cinsi physalia n.
soktuğunda ölümcül olabilen deniz anası benzeri bir canlı cinsi genus physalia n.
Zoology
ölümcül ısırığı sebebiyle korkulan, ilk evresinde açık yeşil renk olup sonra siyah renge bürünen güney afrika'ya özgü bir yılan eastern green mamba (dendraspis angusticeps) n.
Botanic
lalelere ölümcül düzeyde zarar veren bir küf bulb rot (botrytis tulipae) n.
lalelere ölümcül düzeyde zarar veren bir küf tulip mold n.
ölümcül zehirli ve büyük şapkalı bir mantar livid pingill (entoloma sinuatum) n.
ölümcül zehirli ve büyük şapkalı bir mantar entoloma lividum n.
yeni zelanda'ya özgü, temas edildiğinde acı veren ve ölümcül olabilen bir ısırgan otu ongaonga (urtica ferox) n.
Religious
hıristiyanlık inancına göre yedi ölümcül günahtan her biri cardinal sin n.
yedi ölümcül günah capital vices n.
yedi ölümcül günah cardinal sins n.
yedi ölümcül günah seven deadly sins n.
yedi ölümcül günah deadly sins n.
Environment
ortalama ölümcül doz mean lethal dose n.
Meteorology
ölümcül kasırga fatal tornado n.
ölümcül kasırga fatal hurricane n.
Military
ölümcül güç deadly force n.
ölümcül kuvvet deadly force n.
oldukça ölümcül bir kimyasal savaş ajanı vx gas n.
ölümcül silah doomsday weapon n.
Hunting
ölümcül silah equalizer n.
ölümcül silah equaliser n.
Cinema
ölümcül makineler mortal engines n.
Mythology
arthur efsanesine göre kral arthur'un ölümcül olarak yaralandığı savaş camlan n.
(yunan mitolojisinde) ölümlüleri ölümcül kaderlerine sürükleyen, yaklaşan kıyametin kişiselleştirilmiş ruhu moros n.
Abbreviation
stafilokokla ilişkilendirilen ciddi akut (bazen ölümcül) enfeksiyondan kaynaklanan bir sendrom tss (toxic shock syndrome) n.
Archaic
ölümcül şekilde deadly adv.
Reptiles
avustralya'ya özgü demansia ve denisonia cinslerinden olan zehirli ancak ölümcül olmayan birkaç küçük yılan türünden biri whip snake n.
üzerinde baklava biçimli desenler olan büyük ve ölümcül bir çıngıraklı yılan diamondback rattlesnake n.
üzerinde baklava biçimli desenler olan büyük ve ölümcül bir çıngıraklı yılan crotalus adamanteus n.
Entomology
balkanlar'a özgü, çocuklar veya hayvanlar için ölümcül olabilen bir kara sinek columbatz fly (simulium columbatczense) n.
Slang
ölümcül silah equalizer n.
ölümcül silah equaliser n.
British Slang
sessiz ama ölümcül (genellikle osuruk için kullanılır) silent but violent adj.
sessiz ama ölümcül (genellikle osuruk için kullanılır) silent but deadly adj.
Modern Slang
ölümcül çekim a fatal attraction n.
Star Wars
ölümcül laigrek deadly laigrek n.
ölümcül-kanat kill-wing n.