-de aynı - Turco Inglés Diccionario
Historia

-de aynı



Significados de "-de aynı" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
Phrasals
-de aynı equal in v.

Significados de "-de aynı" con otros términos en diccionario inglés turco: 95 resultado(s)

Turco Inglés
General
iki elini de aynı beceriyle kullanabilme ambidexterity n.
aynı anda hem özne hem de nesne konumunda olma durumu assujetissement n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması carpooling n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması covoiturage n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması ride-sharing n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması carpool n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması lift-sharing n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması rideshare n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması car-sharing n.
aynı ismin hem cins hem de tür adı olarak kullanılması tautonym n.
iki elini de aynı beceriyle kullanabilme ambidextrousness n.
aynı anda hem iyi bir eş olan hem de profesyonel bir kariyere sahip olabilen bir kadın wonder woman n.
(eskiden new england ve galler'de nişanlı çiftlere özgü bir gelenek) tamamen giyinik olarak aynı yatakta uyumak bundle v.
iki elini de aynı biçimde kullanabilen ambidextrous adj.
aynı anda hem dört kenarlı düşey bir prizmanın kenarlarına hem de yatay bir prizmaya paralel olan dilinimleri bulunan diprismatic adj.
Phrasals
aynı zamanda bir şey de olmak double as v.
'-de aynı seviyede olmak match in v.
Phrases
biri de aynı bini de seen one, seen them all expr.
ikisi de aynı şey potayto, potahto expr.
Proverb
adına başka bir şey de deseydik gül yine aynı güzellikte kokacaktı rose by any other name would smell as sweet
aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun if you run after two hares you will catch neither
yedisinde neyse yetmişinde de aynı why break the habit of a lifetime
aynı anda iki işi yürütmek iki işi de düzgün yapamamaya neden olur a man cannot serve two masters
aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun if you chase two rabbits, you will not catch either one
Colloquial
değişmiş gibi gözükse de aslında aynı plus ça change (plus c'est la même chose) expr.
ben de aynı fikirdeyim the same with me expr.
ben de aynı şeyi düşünüyorum the same with me expr.
ben de aynı durumdayım the same with me expr.
aynı şekilde sen de/sana da/senin de back at you expr.
aynı şekilde sen de/sana da/senin de back atcha expr.
aynı şekilde, ben de likewise, I'm sure expr.
(aynı hata eleştiriyi yapan kişide de olduğu için) şaşırtıcı bir eleştiri that's rich [uk] expr.
(aynı hata eleştiriyi yapan kişide de olduğu için) şaşırtıcı bir eleştiri! that's rich! expr.
ikisi de aynı a horse a piece expr.
Idioms
her ikisinin de sonu aynı derecede hoş olmayan iki seçeneğin olduğu bir durum morton's fork n.
aynı cümle içinde hem (bir şeyi) hem de (onun zıddını) söylemek say something in the same breath v.
aynı anda başkasının işini de yapmak double in brass v.
sadece güzel veya yakışıklı değil aynı zamanda akıllı da/yetenekli de/başarılı da olmak be not just another pretty face v.
ikisi de aynı six of one and half a dozen of the other expr.
ikisi de aynı six in one, (and) half a dozen in the other expr.
aynı gibi görünse de farklı amaçlar güderek at cross purposes expr.
ikisi de aynı six to one, half dozen to the other expr.
Speaking
aynı şeyi ben de senin için söyleyebilirim i could say the same for you n.
aynı şekilde ben de likewise expr.
aynı şeyi ben de sana soracaktım I was going to ask you the same thing expr.
aynı şey onun için de geçerli the same goes for him expr.
ben de seninle aynı fikirdeyim I agree with you expr.
ben de senin için aynı şeyi düşünüyorum I feel the same way about you expr.
ben de bunu diyorum (seninle aynı fikirdeyim) that's what i say expr.
dün olduğu gibi bugün de aynı the same today as it was yesterday expr.
onlar için de aynı şeyi söylediler they said the same thing about them expr.
Trade/Economic
bir broker’ın aynı menkul kıymetle ilgili emirleri tutarak hem alım hem de satım emirlerini aynı anda gerçekleştirdiği işlemler cross trades n.
Law
sanığın daha önceden de aynı suç nedeniyle mahkum olduğunu gösteren defi plea of autrefois convict n.
aksinde de aynı vice versa adv.
Politics
(ingiltere'de) tory partisiyle aynı görüşten olan tory adj.
Technical
aynı endüviden hem doğru ve hem de alternatif akım sağlayan üreteç double current generator n.
Marine
suyla aynı ağırlıkta olup ne batar ne de yüzer durumda olma neutral buoyancy n.
Medical
birkaç halka ve merkezden oluşan, aynı anda hem yakın hem de uzak mesafeye ayarlanabilen bir lens implantı multifocal iol n.
birkaç halka ve merkezden oluşan, aynı anda hem yakın hem de uzak mesafeye ayarlanabilen bir lens implantı multifocal lens implant n.
Psychology
aynı şeyi daha önce de görmüş veya duymuş olma hissi déjà vu n.
Geometry
hem saat yönünde hem de tersi yönünde aynı sayıda köşe veya kenara sahip olan (iki düzgün çokgen köşesi veya kenarı) belirtilen açının karşısında bulunan (dik üçgen kenarı) opposite adj.
Logic
aynı anda her ikisi de doğru olamayan iki önermeden her biri contrary n.
aynı anda her ikisi de doğru olamayan ifadeler contraries n.
Botanic
aynı bitki üzerinde hem erdişi hem de erkek çiçekleri olma andromonoecism n.
aynı çiçekte hem dişi organ hem de erkeklik organı olan çiçekler united flowers n.
aynı gövde üzerinde hem erkek hem de dişi üreme organlarına sahip olma homothally n.
aynı bitki üzerinde hem erdişi hem de erkek çiçekleri olan andromonoecious adj.
aynı çiçekte hem erkek hem de dişi organları olan hermaphrodite adj.
aynı çiçekte hem erkek hem de dişi organları olan bitkilerle ilgili hermaphroditic adj.
aynı bitkide hem erkek hem de dişi üreme organlarına sahip (bitki, yosun) homoecious adj.
aynı gövde üzerinde hem erkek hem de dişi üreme organlarına sahip (alg, mantar) homothallic adj.
Agriculture
aynı arazi üzerinde hem güneş enerjisinden elektrik üretimi hem de tarım yapılmasına olanak veren bir uygulama agrivoltaic n.
Social Sciences
30-40'lı yaşlarda olup hem yaşlanan ebeveynlerinin hem de çocuklarının bakımıyla aynı anda ilgilenen jenerasyon sandwich generation n.
genellikle heteroseksüel olup zaman zaman aynı cinse de ilgi duyabilen heteroflexible adj.
Philosophy
akıl ve bedenin, ne zihinsel ne de fiziksel olarak sınıflandırılamayan, aynı esaslara ait yapılar olduğu ortaya koyan bir felsefi doktrin neutral monism n.
Geography
abd'de çok sayıda siyahinin yaşadığı ve aynı zamanda verimli siyah toprağıyla ünlü bir bölge black belt n.
Geology
dünya'nın jeolojik süreçlerinin geçmişte de aynı şimdiki gibi geliştiğini öne süren, jeoloji biliminin temelini oluşturan doktrin uniformism n.
Military
abd'de başka bir figürün yanına eklendiğinde aynı madalyadan ikinci kez alındığını belirten askeri nişan oak leaf cluster n.
abd'de askeri madalya sahiplerinin aynı madalyaya layık görülmesi halinde onlara verilen bronz veya gümüş meşe yaprakları ve meşe palamudundan oluşan bir süs oak-leaf cluster n.
Basketball
aynı sene içinde hem ülkesinin liginde şampiyon olan hem ulusal basketbol kupasını kazanan hem de avrupa'da euroleague'i kazanıp üçleme yapan basketbol takımı triple crown n.
Music
ikisine de aynı anda basılabilmesi için orgda iki pedalı bağlayan mekanizma tirasse n.
üç konunun hem ayrı ayrı hem de aynı anda zamanda işlendiği müzikal triple fugue n.
aynı anda hem mikrofona verilen sesleri hem de önceden kaydedilmiş müziği çalan bir makine karaoke machine n.
aynı performansta bir araya gelen hem erkek hem de kadın sesleri mixed voices n.
Theatre
aynı yapımın bir önceki gösterisini de izlemiş olan seyirci repeater n.
Engineering
aynı anda hem radyo hem de ses frekans amplifikatörü olarak çalışan bir amplifikatör tüpüne sahip (aygıt) reflex adj.
Slang
aynı anda hem anal hem de vajinal yoldan cinsel ilişki double penetration n.
hilebazların kullandığı, iki yüzü de aynı olan yarım peni gray n.
aynı anda hem korkma hem de cinsel olarak uyarılma scarouse n.
aynı anda hem korkmuş hem de cinsel olarak uyarılmış scaroused adj.
Modern Slang
iki elini de aynı derecede efektif olarak kullanabilen ambidexterous adj.
bir şeyi iki eliyle de aynı oranda kötü yapan ambisinistrous adj.
aynısı /aynı eleştiri senin için de geçerli a bit rich coming from you expr.
Anthropology
(polinezya'da) aynı anda hem kutsal hem de yasak olan taboo adj.
(polinezya'da) aynı anda hem kutsal hem de yasak olan tabu adj.