bir (şey) daha - Turco Inglés Diccionario
Historia

bir (şey) daha



Significados de "bir (şey) daha" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
General
bir (şey) daha another pron.

Significados de "bir (şey) daha" con otros términos en diccionario inglés turco: 110 resultado(s)

Turco Inglés
General
daha eski bir döneme ait olan şey old style n.
daha eski bir döneme özgü şey old style n.
daha büyük veya önemli bir şeye bağlı olan şey incident n.
bir şey yüzünden daha beter durumda olmamak be none the worse v.
bir şeye ek olarak başka bir şey daha yapmak/yaptıklarını çeşitlendirmek diversify from something into something else v.
(bir şey ekleyerek) daha makul hale getirmek season v.
bir şey daha one more thing adv.
Phrasals
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak exceed (someone or something) by (something) v.
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak exceed someone or something by something v.
bir şeyi daha küçük/kısa bir şey haline getirmek condense (something) to (something) v.
başkalarına bilgilerinin ya da statülerinin daha yüksek olmalarından ötürü (fikirlerine katılmasanız bile) sizinle ilgili karar almalarına ya da size bir şey yaptırmalarına müsaade etmek defer to someone v.
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek/paylaştırmak split between (two or more people or things) v.
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında pay etmek split between (two or more people or things) v.
daha fazla (bir şey) kazanmak gain in (something) v.
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak grow upon (someone or something) v.
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek grow upon (someone or something) v.
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak grow on (someone or something) v.
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek grow on (someone or something) v.
bir şeyin içine bir kat daha bir şey koymak line something with something v.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birleştirmek splice together v.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birbirine eklemek splice together v.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi bir araya getirmek splice together v.
iki şeyi bir araya getirerek daha iyi bir şey yaratmak/üretmek marry up v.
(bir şey) için (belli bir miktar daha az para) harcamak save (an amount of) (money) on (something) v.
bir şey için (belli bir miktar daha az para) harcamak save (money) on something v.
(daha büyük, kapsamlı, anlamlı bir şey) haline gelmek build into (something) v.
(daha büyük, kapsamlı, anlamlı bir şey) haline getirmek build into (something) v.
aynı zamanda bir şey daha olmak double as v.
(daha iyi biri/bir şey) için bir teklifi reddetmek hold out for (someone or something) v.
(bir şey) daha eklemek throw (something) in v.
(bir şeyi) daha kapsamlı/karmaşık (bir şey) haline getirmek work (something) up into (something) v.
(bir şeyi) daha büyük (bir şey) haline getirmek work (something) up into (something) v.
Phrases
normalden daha büyük, ciddi, yoğun bir şey/kimse and a half expr.
normal bir şeyden/kimseden daha fazlası olan şey/kimse and a half expr.
Proverb
gereksiz bir şey söylemektense susmak daha iyidir a closed mouth gathers no feet
Colloquial
daha üstünü yapılamayacak bir şey a (something) to end all (somethings) n.
daha üstünü yapılamayacak bir şey the something to end all somethings n.
daha önce duyulmamış/bilinmeyen bir şey new one n.
(birini bir şey, yemek, parti için) bulunduğu yerin daha yukarısında veya kuzeyinde bir yere davet etmek have (someone) up (for something) v.
(bir şey) daha iyi olur make it (something) v.
bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi, ideal, daha iyi konumda olmak be well, ideally, better placed for something/to do something v.
(bir daha) bir şey yaparken görülmemek not let someone catch someone doing something v.
(bir daha) bir şey yaparken yakalanmamak not let someone catch someone doing something v.
(bir şey yapmak) daha iyi olmak be better off (doing something) v.
(bir şey yapmak) daha memnun edici olmak be better off (doing something) v.
(bir şey yapmak) daha mutlu edici olmak be better off (doing something) v.
bir şey daha var one more thing expr.
bir şey daha one more thing expr.
bir şey daha var and another thing expr.
(daha) kesin bir şey söylemek gerekirse to be (more) exact expr.
(bir şey yapmak için) (çok) daha iyi (all) the better to (do something) expr.
(bir şey yapmak için) daha (da) iyi (all) the better to (do something) expr.
daha doğrusu (bir şey) more like (something) expr.
daha çok (bir şey) gibi more like (something) expr.
bir hata daha yaparsa her şey biter one more strike and (one's) out expr.
daha yapabileceğin bir şey yok that's all for someone expr.
(biri bir şey yapsa) daha iyi olur (one) would (just) as soon (do something) expr.
ve daha bir sürü şey and this and that expr.
hiç daha önce (bir şey) …? did you ever (something) expr.
daha önce hiç (bir şey) duydun mu, gördün mü? did you ever (something) expr.
sen hiç daha önce (bir şey) duydun mu, gördün mü? did you ever (something) expr.
eğer iyi bir şey söylemeyeceksen hiçbir şey söyleme daha iyi if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.
sen (bir şey) yaptıysan ben daha fazla (bir şey) yaptım I'll see your (something) and raise you (something else) expr.
boyutu büyük olan bir şey küçük olandan daha iyidir size matters expr.
(biri/bir şey için) daha kötü so much the worse (for someone or something) expr.
(biri/bir şey için) daha beter so much the worse (for someone or something) expr.
Idioms
dönüp bir daha baktıran kimse veya şey a double taker n.
dönüp bir daha baktıran kişi veya şey a real looker n.
torbadan daha az değerli veya kusurlu bir şey çıkma cat in the sack n.
(birini/bir şeyi) sona/yıkıma bir adım daha yaklaştıran şey (another) nail in (someone's or something's) coffin n.
çok daha karmaşık bir şey/durum a whole new ball game n.
çok daha karmaşık bir şey/durum a whole other ball of wax n.
az daha/neredeyse (bir şey) yapacak olmak be within a whisker of (something) v.
hepsinin üstüne (bir şey daha) yaparak bitirmek cap it (all) off v.
hepsinden daha iyisi/kötüsü bir de (bir şey daha) olmak cap it (all) off v.
üstüne üstlük (bir şey daha) olmaz mı cap it (all) off v.
bir şey için gerekenden daha fazla uğraşmak make hard work of something v.
bir şey için gerekenden daha fazla uğraşmak make hard work of doing something v.
daha önemli bir şey uğruna feda/kurban edilmek be sacrificed on the altar of something v.
daha iyi bir şey olmak be better off v.
bir şey daha olmadan telaşına kapılmak cross a/that bridge before (one) comes to it v.
(birini/bir şeyi) sona/yıkıma bir adım daha yaklaştıran şey nail in (someone's or something's) coffin v.
(bir şey) olduğunda (başka bir şey) daha yeni/henüz bitmiş/olmuş olmak no sooner (do something) than (do something else) v.
(bir daha bir şey) yaparken yakalanmamak not let catch doing v.
(bir daha bir şey) yaparken görülmemek not let catch doing v.
bir şey hakkında bir daha düşünmek think better of something v.
bir şey yapmak konusunda bir daha düşünmek think better of it/of doing something v.
(konuşurken/ayrılırken) bir şey daha one final word expr.
bir şey sonucunda daha iyi hale gelmiş all the better for expr.
bir olaya uzaktan/belirli bir mesafeden bakıldığında her şey daha net görünür hindsight is (always) 20/20 expr.
daha (bir şey) demeden before you can say (something) expr.
ve daha bir sürü şey continued (on) page 94 expr.
insandan daha önemli/değerli/üstün bir şey yoktur man is the measure of all things expr.
bir şey yüzünden daha az değerli, etkileyici, keyifli, faydalı değil none the worse for something expr.
Speaking
bir daha senden bir şey yapmanı istediğimde next time I ask you to do something expr.
bana daha önce böyle bir şey hiç olmamıştı this has never happened to me before expr.
daha önce böyle bir şey görmüş müydün? have you ever seen anything like this before? expr.
daha önce böyle bir şey görmemiştim I've never seen anything like this expr.
daha önce böyle bir şey yaşadın mı? have you ever had anything like that happen to you before? expr.
daha bir şey görmedin! you ain't seen nothing yet! expr.
daha önce başıma böyle bir şey hiç gelmemişti this has never happened to me before expr.
daha önce hiç yapmadığım bir şey something that I have never done before expr.
daha ileri gitmeden önce sana söylemek istediğim bir şey var before we go any further there's something that I want to tell you expr.
hayatımda daha önce hiç bu kadar güzel bir şey görmemiştim I had never seen anything so beautiful in my life expr.
neden daha önce bir şey söylemedin? why didn't you say something before? expr.
son bir şey daha one last thing expr.
(konuşurken/ayrılırken) bir şey daha one final thing expr.
daha ucuz bir şey var mı? do you have something cheaper? expr.
onun daha önce böyle bir şey dediğini hiç duydun mu? have you ever heard her say anything like that? expr.
Latin
belirsiz bir şeyin daha belirsiz bir şey ile açıklanması ignotum per ignotius n.