Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Sinónimo
Sobre nosotros
Herramientas
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Sobre nosotros
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés
Historia
birine karşı olmak
Significados de
"birine karşı olmak"
en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
Idioms
1
Idioms
birine karşı olmak
go green on someone
v.
Significados de
"birine karşı olmak"
con otros términos en diccionario inglés turco: 174 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
birine karşı sorumlu olmak
be answerable to someone
v.
2
General
birine karşı sorumlu olmak
be accountable to someone for something
v.
3
General
birine karşı hisleri olmak
have feelings for someone
v.
4
General
birine karşı kibar olmak
be polite to someone
v.
5
General
birine karşı belirgin bir üstünlüğü olmak
have a decisive advantage over someone
v.
6
General
birine karşı aşırı korumacı olmak
nanny
v.
7
General
birine karşı nazik olmak
be kind to somebody
v.
8
General
(birine karşı) lütufkar olmak
grace [obsolete]
v.
9
General
birine karşı ön yargılı olmak
prejudice against
v.
Phrasals
10
Phrasals
(birine veya bir şeye karşı) negatif düşüncelere sahip olmak
get down on (someone or something)
v.
11
Phrasals
elinde birine karşı suçlayıcı kanıt olmak
get (something) on (someone)
v.
12
Phrasals
birine karşı kanıtı/delili olmak
get (something) on (someone)
v.
13
Phrasals
birine karşı bir avantajı olmak
get (something) on (someone)
v.
14
Phrasals
birine karşı bir üstünlüğü olmak
get (something) on (someone)
v.
15
Phrasals
birine/bir şeye karşı olmak
have something against someone or something
v.
16
Phrasals
birine/bir şeye karşı bir şeyi/bir sorunu olmak
have something against someone or something
v.
17
Phrasals
birine karşı dürüst olmak
square with someone
v.
18
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı duyarlı olmak
tune into (someone or something)
v.
19
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı bir hazırlık içinde olmak
mount against (someone or something)
v.
20
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı önyargılı olmak
slant against (someone or something)
v.
21
Phrasals
birine/bir şeye karşı sorumlu olmak
report to someone or something
v.
22
Phrasals
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak
ally (oneself) (with someone) (against someone or something)
v.
23
Phrasals
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak
ally (oneself) (with someone) (against someone or something)
v.
24
Phrasals
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak
ally (oneself) (with someone) (against someone or something)
v.
25
Phrasals
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak
ally (oneself) (with someone) (against someone or something)
v.
26
Phrasals
birine/bir şeye karşı olmak
argue against someone or something
v.
27
Phrasals
(birine/bir şeye karşı) tek yürek olmak
band together (against someone or something)
v.
28
Phrasals
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak/çıkmak
come down on (someone or something)
v.
29
Phrasals
(birine/bir şeye karşı) birlik olmak
conspire against (something or someone)
v.
30
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlik olmak
conspire with (someone) against (something or someone)
v.
31
Phrasals
(birine karşı) birlik olmak
gang up (on someone)
v.
32
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak
gang up against (someone or something)
v.
33
Phrasals
(birine karşı) birlik olmak
gang up on (one)
v.
34
Phrasals
birine karşı dürüst olmak
give it to someone (straight)
v.
35
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak
let up (on someone or something)
v.
36
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak
let up (on someone or something)
v.
37
Phrasals
(birine) karşı samimi olmak
level with (one)
v.
38
Phrasals
birine karşı samimi olmak
level with someone
v.
39
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak
mutiny against (someone or something)
v.
40
Phrasals
(birinin birine/bir şeye) karşı önyargılı olmasına neden olmak
prejudice (one) against (someone or something)
v.
41
Phrasals
(birine) karşı olmak
side against (one)
v.
42
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı olmak
stand up against (someone or something)
v.
43
Phrasals
(birine) karşı düşman olmak
take against (one)
v.
44
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı ayık olmak
wise up to (someone or something)
v.
45
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
wise up to (someone or something)
v.
46
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
wise up to (someone or something)
v.
47
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı etkili olmak
work against (someone or something)
v.
Phrases
48
Phrases
(birine/bir şeye) karşı çok hassas olmak
yearn over (someone or something)
v.
49
Phrases
(birine/bir şeye) karşı dürüst olmak gerekirse
to be fair (to someone or something)
expr.
Colloquial
50
Colloquial
(birine) karşı avantaj sahibi olmak
have (something) on (one)
v.
51
Colloquial
(birine) karşı üstünlük sağlayacak (bir şeyi) olmak
have (something) on (one)
v.
52
Colloquial
(birine) karşı suçlayıcı kanıtı olmak
have (something) on (one)
v.
53
Colloquial
(birine) karşı kanıtı/delili olmak
have (something) on (one)
v.
54
Colloquial
(birine) karşı bir avantaj sahibi olmak
have (something) on (one)
v.
55
Colloquial
(birine) karşı bir üstünlüğü olmak
have (something) on (one)
v.
56
Colloquial
(birine) karşı hıncı olmak
have got it in for (someone)
v.
57
Colloquial
birine karşı iyi/kibar olmak
make nice
v.
58
Colloquial
birine karşı iyi/kibar olmak
make nice-nice
v.
59
Colloquial
birine karşı iyi/kibar olmak
make nice-nice
v.
60
Colloquial
(birine/bir şeye) karşı olmak
be down on (someone or something)
v.
61
Colloquial
(birine/bir şeye) karşı olumsuz hisleri olmak
be down on (someone or something)
v.
62
Colloquial
(birine karşı) sert olmak
be tough (on somebody)
v.
63
Colloquial
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak
be tough (on somebody)
v.
64
Colloquial
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak
be tough (on somebody)
v.
65
Colloquial
(birine karşı) sert olmak
be tough (with somebody)
v.
66
Colloquial
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak
be tough (with somebody)
v.
67
Colloquial
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak
be tough (with somebody)
v.
68
Colloquial
(birine karşı) sert olmak
get tough (on somebody)
v.
69
Colloquial
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak
get tough (on somebody)
v.
70
Colloquial
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak
get tough (on somebody)
v.
71
Colloquial
(birine karşı) sert olmak
get tough (with somebody)
v.
72
Colloquial
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak
get tough (with somebody)
v.
73
Colloquial
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak
get tough (with somebody)
v.
74
Colloquial
(birine/bir şeye karşı) sert olmak
be tough on (someone or something)
v.
75
Colloquial
(birine/bir şeye karşı) müsamahasız olmak/davranmak
be tough on (someone or something)
v.
76
Colloquial
(birine/bir şeye karşı) acımasız olmak/davranmak
be tough on (someone or something)
v.
77
Colloquial
(birine) karşı dürüst olmak
give it to (one) straight
v.
78
Colloquial
birine karşı bir delili olmak
have something on somebody
v.
Idioms
79
Idioms
birine karşı zaafı olmak
have a soft spot for someone
v.
80
Idioms
birine karşı nazik olmak
do right by someone
v.
81
Idioms
birine karşı iyi olmak
do right by someone
v.
82
Idioms
birine karşı tetikte olmak
be on guard against someone
v.
83
Idioms
birine karşı sabırlı olmak
be patient with somebody
v.
84
Idioms
birine karşı avantajlı olmak
have somebody on the run
v.
85
Idioms
birine karşı tetikte olmak
stay on guard against someone
v.
86
Idioms
birine karşı tetikte olmak
keep on guard against someone
v.
87
Idioms
birine karşı iyi/nazik olmak
be well disposed toward someone
v.
88
Idioms
birine karşı çok kötü olmak
be hard on
v.
89
Idioms
birine karşı tetikte olmak
be on one's guard against someone
v.
90
Idioms
birine karşı tetikte olmak
remain on one's guard against someone
v.
91
Idioms
birine karşı tetikte olmak
remain on guard against someone
v.
92
Idioms
birine karşı iyi/nazik olmak
be well disposed to someone
v.
93
Idioms
birine karşı avantajlı durumda olmak
have the edge over
v.
94
Idioms
birine karşı dürüst olmak
give it to somebody straight
v.
95
Idioms
birine karşı tetikte olmak
keep on one's guard against someone
v.
96
Idioms
birine karşı tetikte olmak
stay on one's guard against someone
v.
97
Idioms
(birine ya da bir şeye) karşı tek yumruk olmak
take up (the) cudgels against (someone or something)
v.
98
Idioms
(birine) karşı peşin hükümlü olmak
have a derry on (one) [australia/new zealand]
v.
99
Idioms
birine karşı peşin hükümlü olmak
have a derry on someone [australia/new zealand]
v.
100
Idioms
(birine) karşı avantajlı durumda olmak
get a leg up on (someone)
v.
101
Idioms
(birine karşı) iğneleyici olmak
get (one's) knife into (someone)
v.
102
Idioms
(birine karşı) kırıcı olmak
get (one's) knife into (someone)
v.
103
Idioms
(birine karşı) iğneleyici olmak
get the knife into (someone)
v.
104
Idioms
(birine karşı) kırıcı olmak
get the knife into (someone)
v.
105
Idioms
(bir şeye/birine) karşı avantajlı konumda olmak
get the weather gage of (someone or something)
v.
106
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get the weather gage of (someone or something)
v.
107
Idioms
(birine) karşı açık olmak
be open with (one)
v.
108
Idioms
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak
harden (one's) heart against (someone or something)
v.
109
Idioms
(birine/bir şeye) karşı kalbinin taşlaşmasına sebep olmak
harden (one's) heart against (someone or something)
v.
110
Idioms
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmasına sebep olmak
harden (one's) heart against (someone or something)
v.
111
Idioms
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak
harbor ill will toward (someone or something)
v.
112
Idioms
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
v.
113
Idioms
(birine/bir şeye) karşı merhametsiz olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
v.
114
Idioms
(birine/bir şeye) karşı şefkatsiz olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
v.
115
Idioms
(birine/bir şeye) karşı sevgisiz olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
v.
116
Idioms
(birine/bir şeye) karşı kalpsiz olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
v.
117
Idioms
(birine/bir şeye) karşı acımasız olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
v.
118
Idioms
(birine/bir şeye) karşı olmak
be against (someone or something)
v.
119
Idioms
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak
be dead set against (someone or something)
v.
120
Idioms
(birine/bir şeye) karşı tetikte olmak
be on the watch (for someone or something)
v.
121
Idioms
(birine/bir şeye) karşı nöbette olmak
be on the watch (for someone or something)
v.
122
Idioms
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
be on the watch (for someone or something)
v.
123
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
be wise to (someone or something)
v.
124
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
be/get wise to somebody/something
v.
125
Idioms
(birine karşı bir konuda) dürüst olmak
come clean (with somebody) (about something)
v.
126
Idioms
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/durma geçmek
get the upper hand (over somebody)
v.
127
Idioms
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/durma geçmek
have the upper hand (over somebody)
v.
128
Idioms
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/durma geçmek
gain the upper hand (over somebody)
v.
129
Idioms
(birine karşı) iğneleyici olmak
get one's knife into (someone)
v.
130
Idioms
(birine karşı) kırıcı olmak
get one's knife into (someone)
v.
131
Idioms
(birine karşı) iğneleyici olmak
get the knife into (someone)
v.
132
Idioms
(birine karşı) kırıcı olmak
get the knife into (someone)
v.
133
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get an edge on (someone or something)
v.
134
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get the edge on (someone or something)
v.
135
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get an edge over (someone or something)
v.
136
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get the edge over (someone or something)
v.
137
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
get hip to (someone or somebody)
v.
138
Idioms
(birine karşı) avantaj sahibi olmak, kazanmak, elde etmek
get/have/gain the upper hand (over somebody)
v.
139
Idioms
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/duruma gelmek
get/have/gain the upper hand (over somebody)
v.
140
Idioms
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak
harbor ill will against (someone or something)
v.
141
Idioms
(birine) karşı avantajlı olmak
have (one) on the run
v.
142
Idioms
(birine/bir şeye karşı) yeterli kanıta/delile sahip olmak
have a case (against someone or something)
v.
143
Idioms
(birine/bir şeye) karşı olmak
have a down on (someone or something)
v.
144
Idioms
(birine/bir şeye) karşı çekimser olmak
have a down on (someone or something)
v.
145
Idioms
birine/bir şeye karşı olmak
have a down on someone/something
v.
146
Idioms
birine/bir şeye karşı çekimser olmak
have a down on someone/something
v.
147
Idioms
birine/bir şeye karşı olmak
have a downer on someone/something [uk]
v.
148
Idioms
birine/bir şeye karşı çekimser olmak
have a downer on someone/something [uk]
v.
149
Idioms
birine/bir şeye karşı zaafı olmak
have a soft spot for someone/something
v.
150
Idioms
birine/bir hayvana karşı zaafı olmak
have a soft spot (in one's heart) for someone or an animal
v.
151
Idioms
birine/bir hayvana karşı sevgi dolu/şefkatli olmak
have a soft spot (in one's heart) for someone or an animal
v.
152
Idioms
birine/bir şeye karşı zaafı olmak
have a soft spot for somebody/something
v.
153
Idioms
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak
have a weak spot for (someone or something)
v.
154
Idioms
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak
have a weakness for someone or something
v.
155
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak
have an edge over (someone or something)
v.
156
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
have an edge over (someone or something)
v.
157
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak
have the edge over (someone or something)
v.
158
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
have the edge over (someone or something)
v.
159
Idioms
(birine) karşı hıncı olmak
have got it in for (one)
v.
160
Idioms
birine karşı avantajlı olmak
have someone on the run
v.
161
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eye out for (someone or something)
v.
162
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eyes out (for someone or something)
v.
163
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eyes skinned (for someone or something)
v.
164
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eye skinned (for someone or something)
v.
165
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep a sharp lookout (for something or someone)
v.
166
Idioms
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak
keep an eye out for (someone or something)
v.
167
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
keep an eye out for (someone or something)
v.
168
Idioms
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
keep an eye out for (someone or something)
v.
169
Idioms
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak
keep an eye peeled (for something or someone)
v.
170
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
keep an eye peeled (for something or someone)
v.
171
Idioms
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
keep an eye peeled (for something or someone)
v.
172
Idioms
(birine karşı) sinirine hakim olmak
keep your temper (with somebody)
v.
173
Idioms
(birine karşı) garezi olmak
nurse a grudge (against one)
v.
174
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
pay attention (to someone or something)
v.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of birine karşı olmak
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy