held - Turco Inglés Diccionario
Historia

held

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "held" en diccionario turco inglés : 1 resultado(s)

Inglés Turco
Irregular Verb
held v. hold - held

Significados de "held" con otros términos en diccionario inglés turco: 194 resultado(s)

Inglés Turco
General
being held n. tutulma
hand held computer n. el bilgisayarı
privately held company n. özel şirket
hand held shooting n. el çekimi
hand held camera n. el kamerası
hand held shooting n. elle yapılan çekim
hand-held mechanical pencil n. elle tutularak kullanılan mekanik kurşun kalem
long-held fears n. uzun süreli korkular
enemy-held territory n. düşman işgalindeki/kontrolündeki bölge
hand-held fan n. yelpaze
rebel-held territory n. isyancıların elindeki bölge
rebel-held territory n. isyancıların tuttuğu bölge
rebel-held territory n. direnişçilerin elindeki bölge
rebel-held territory n. direnişçilerin tuttuğu bölge
hand-held n. elde idare edilecek kadar küçük olan şey
be held v. tutulmak
be held accountable v. sorumlu tutulmak
held to v. bağlı kalmak
be held responsible v. mal edilmek
be held in esteem v. itibarı olmak
be held guilty of v. mal edilmek
held on v. beklemek
be held responsible for v. üzerine kalmak
be held captive v. esir tutulmak
be held liable v. sorumlu kılınmak
be held as a back up v. yedekte bulundurulmak
be held v. rağbette olmak
be held exempted v. muaf tutulmak
be held hostage v. rehin tutulmak
be held responsible v. sorumlu tutulmak
be held to account v. sorumlu tutulmak
be held up v. işi uzamak
be held up at the hospital v. hastanede işi uzamak
be held v. (yemek vb) verilmek/düzenlenmek
be held back a year v. bir yıl uzaklaştırma almak
be held back v. uzaklaştırma almak
to be held v. yapılacak
to be held v. düzenlenecek
be held accountable for v. sorumlu tutulmak
held up adj. desteklenmiş
held in contempt adj. hor görülen
held close adj. yakında tutulmuş
hand-held adj. elde taşınır
hand-held adj. elle tutulan
hand-held adj. elle tutularak çalıştırılan
commonly-held adj. genel anlamda kabul gören
commonly held adj. genel anlamda kabul gören
commonly held adj. yaygın
commonly held adj. ortak kabul görmüş
commonly-held adj. yaygın
commonly-held adj. ortak kabul görmüş
with his head held high adv. başı dik
with his head held high adv. başı yüksekte
Phrasals
held in v. dizginlemek
held in v. tutmak
held in v. kısıtlamak
Proverb
gravitation cannot be held responsible for people falling in love insanların aşka düşmesinden yerçekimini sorumlu tutamazsın
watermelons cannot be held under one arm bir koltukta iki karpuz taşınmaz
gravitation cannot be held responsible for people falling in love insanların aşık olmasından yerçekimini sorumlu tutamazsın
Colloquial
get held up v. gecikmek
Idioms
be held under a microscope v. mercek altına alınmak
be held up as an example v. örnek alınmak
be held under the microscope v. mercek altına alınmak
be held by the short hairs v. köşeye sıkıştırılmak
be held in high esteem v. çok saygı duyulmak
be held in high esteem v. el üstünde tutulmak
be held in high esteem v. hürmet edilmek
be held in high esteem v. takdir edilmek
be held in high esteem v. baş tacı olmak
be held in high esteem v. çok sevilmek
be held in high regard v. çok saygı duyulmak
be held in high regard v. el üstünde tutulmak
be held in high regard v. hürmet edilmek
be held in high regard v. takdir edilmek
be held in high regard v. baş tacı olmak
be held in high regard v. çok sevilmek
with head held high expr. başı dik
with (one's) head held high expr. başı dik
with (one's) head held high expr. başı yukarıda
Speaking
my wife gets nervous when i'm held up expr. ben gecikince karım endişeleniyor
Trade/Economic
securities held for trading n. alım-satım amaçlı menkul değerler
closely-held corporation n. az hissedarlı şirket
position held n. çalışılan pozisyon
investments held as fixed assets n. duran varlıklar gibi elde tutulan yatırımlar
reserve in respect of own shares held n. elde tutulan kendi hisselerine ait yedekler
value adjustments in respect of financial assets and of investments held as current assets n. finansal varlıklar ve dönen varlıklar olarak elde tutulan menkul kıymetlere ilişkin değer düzeltmeleri
widely-held company n. halka açık şirket
publicly held corporation n. halka açık şirket
publicly-held joint-stock company n. halka açık anonim ortaklık
publicly-held company n. halka açık şirket
publicly held company n. halka açık şirket
publicly-held corporation n. halka açık anonim ortaklık
fixed assets held under leasing and other similar rights n. kiralama ve benzeri haklar altında duran varlıklar
third party goods and values held for safekeeping on consignment or for treatment n. konsinye veya işlenmek üzere tutulan üçüncü şahıs malları veya kıymetleri
derivative financial assets held for cash flow hedges n. riskten korunma amaçlı türev finansal varlıklar
held for sale securities n. satmak için elde tutulan menkul kıymetler
held for resale n. satışa hazır mallar
goods and values belonging to third parties held by the enterprise n. şirketin elinde bulunan üçüncü şahıslara ait mallar ve kıymetler
financial asset or liability held for trading n. ticari amaçla bulundurulan varlık veya borç
financial asset or liability held for trading n. ticari amaçla bulundurulan finansal varlık veya borç
securities held as collateral n. teminata verilen menkul değerler
held for trading n. ticaret amacıyla elde tutulanlar
trading-financial asset or liability held for trading n. ticari amaçla elde tutulan finansal varlık veya borçlar
trading financial asset or liability held for trading n. ticari amaçla elde tutulan finansal varlık veya borçlar alım satım amacıyla elde tutulan finansal varlık veya borçlar
trading-financial asset or liability held for trading n. ticari amaçlı elde tutulan varlık veya borçlar
securities held to maturity n. vadeye kadar elde tutulacak menkul değerler
assets held by a long-term employee benefit fund n. uzun vadeli emeklilik fonlarının sahip olduğu varlıklar
assets held by a long-term employee benefit fund n. uzun vadeli emeklilik fonları tarafından edinilen varlıklar
marketable securities to be held until maturity n. vadeye kadar elde tutulacak diğer finansal varlıklar
goods and values held on behalf of, or at risk to and for the benefit of third parties n. üçüncü şahısların adına ve menfaatine elde tutulan mallar ve kıymetler
assets held by a long- term employee benefit fund n. uzun vadeli emeklilik fonlarının sahip olduğu varlıklar
held-to-maturity investment n. vadeye kadar tutma amacıyla yapılan yatırım
marketable securities to be held until maturity n. vadeye kadar elde tutulacak finansal varlıklar
goods and values held by third parties in their name but at risk to and for the benefit of the enterprise n. üçüncü şahıslar tarafından elinde bulunan ancak risk ve menfaatleri şirkete ait olan mallar ve kıymetler
held-to-maturity investment n. vadeye kadar tutulan yatırım
creditors in respect of goods and values held on behalf of, or at risk to and for the benefit of third parties n. üçüncü şahısların adına ve menfaatine elde tutulan mallar ve kıymetlere ilişkin alacaklılar
internally held public debt n. ülke halkının satın almış olduğu devlet tahvili, hazine bonosu vb devlet borçlanma araçları
other marketable securities to be held until maturity n. vadeye kadar elde tutulacak diğer finansal varlıklar
held for resale n. yeniden satım amacıyla elde tutulanlar
assets held abroad n. yurt dışında tutulan varlıklar
closely held corporation n. az hissedarlı şirket
privately held corporation n. özel şirket
closely-held adj. az hissedarlı
held for trading adj. ticari amaçla bulundurulan
closely held adj. az hissedarlı
Law
not sane and cannot be held responsible for his actions n. farik mümeyyiz olmama
not sane and cannot be held responsible for his actions n. farik ve mümeyyiz olmama
action to return unlawfully held possessions n. haksız olarak alınan bir menkulün iadesi davası
information held by public authorities n. kamu kuruluşlarının elindeki bilgiler
information held by public authoritites n. kamu kuruluşlarının elindeki bilgiler
Insurance
be held covered v. teminat altında tutulmak
held covered at rate to be agreed adj. kararlaştırılacak fiyatla teminat altında
Technical
electrostatic hand-held spraying equipment n. elle tutulan elektrostatik püskürtme teçhizatı
front and rear hand-guards of portable hand-held combustion engine chain-saw n. elle tutulan içten yanmalı motorlu zincirli testerenin ön ve arka el koruyucuları
hand-held current clamps n. elle taşınan akım maşaları
hand-held motor operated tools n. elde kullanılan motorlu aletler
hand-held non-electric power tool n. elektriksiz güç ile tahrik edilen el aleti
hand-held sparkler n. elle tutulan kıvılcım başlatıcı
hand-held electric motor operated tool n. elektrik motoruyla çalıştırılan el aleti
the vibration occurring at the handles of hand-held power driven impact drills n. elle tutmalı motorlu darbeli matkapların tutamaklarındaki titreşim
electrostatic hand-held spraying equipment n. elle kullanılan elektrostatik püskürtme ekipmanı
hand-held radio n. el telsizi
hand-held spraying equipment n. elle kullanılan püskürtme ekipmanı
hand-held portable power tools n. elle tutulan taşınabilir motorlu aletler
hand-held lawn trimmer n. elle tutulan çim makası
hand-held electric motor operated tool n. elektrik motorlu el aleti
safety of hand-held tools n. el aletlerinin güvenliği
hand-held computer n. el bilgisayarı
non-hand-held sparkler n. elle tutulmayan kıvılcım başlatıcı
hand-held non-electric power tool n. elektriksiz güç ile çalıştırılan el aleti
hand-held battery n. elde taşınan batarya
hand-held machinery n. elde tutulan makineler
hand-held non-electric power tools n. elektriksiz güçle tahrik edilen el aletleri
held water n. kapiler su
hand-held scale n. seyyar manav terazisi
hand-held chainsaw n. zincirli el testeresi
hand-held adj. elde kullanılır
hand-held adj. elle/elde taşınır
hand-held adj. elde taşınan
hand-held adj. elde kullanılan
hand-held adj. portatif
hand-held adj. taşınabilir
Computer
positions held n. bulunduğu konumlar
hand-held n. el bilgisayarı
hand-held microcomputer n. el mikrobilgisayarı
queue held expr. kuyruk durmuş
held in queue expr. kuyrukta bekletiliyor
Informatics
hand-held computer n. avuç bilgisayarı
hand-held computer n. cep bilgisayarı
hand-held scanner n. el tarayıcısı
hand-held adj. elde tutulan
hand-held adj. taşınabilir
Electric
hand-held probe assemblies n. elle taşınan prop tertibatı
Mechanic
mechanically held sintered carbide tips n. mekanik sıkmalı sinterlenmiş karbür uçlar
Construction
multipurpose manually operated hand-held crane n. elle çalıştırılan vinç
Woodworking
hand-held chainsaws n. zincirli el testeresi
Automotive
hand-held portable power tools n. elle tutulan taşınabilir motorlu aletler
Aeronautic
hand-held metal detector operator n. el tipi metal arama dedektörü operatörü
Medical
hand held immunochromatographic assay n. elde taşınabilen immünokromatografik test
hand-held probe doppler foetal heartbeat detector n. el problu doppler fetüs kalpatışı detektörü
hand-held immunochromatographic assay n. elde taşınabilen immünokromatografik test
Gastronomy
hand held coffee mill n. kahve değirmeni
Physics
held together by gravity adj. kütle çekimi tarafından bir arada tutulan
Marine Biology
hand-held scale n. el terazisi
held water n. siya
Social Sciences
widely-held middle-class values n. geniş şekilde benimsenen orta-sınıf değerleri
Environment
hand-held contamination monitor n. elde taşınan kirlenme ölçeri
Military
hand-held metal detector n. el metal detektörü
all purpose hand held weapon n. elde taşınan genel maksat silahı
Sport
arms held forward-upward n. kolların ön ve yukarıda tutulması
Basketball
held ball n. iki rakibin aynı anda dokunup paylaşamadığı top
held ball n. iki rakibin aynı anda topa dokunup topu paylaşamadığı ve hava atışıyla sonuçlanan bir durum
Volleyball
held ball n. tutulmuş top
Photography
hand-held adj. elde tutulan (film kamerası)