Inglés | Turco | |
---|---|---|
Common Usage | ||
Common Usage | labyrinth n. | labirent |
General | ||
General | labyrinth n. | içinden çıkılmaz durum |
General | labyrinth n. | çapraşık |
General | labyrinth n. | içkulaktaki girintili boşluk |
General | labyrinth n. | dolangaç |
Mechanic | ||
Mechanic | labyrinth n. | akışkanlara direnç sağlamak, sızıntıyı önlemek, sıvıları birbirinden ayırmak gibi amaçlara yarayan cihaz |
Medical | ||
Medical | labyrinth n. | iç kulaktaki labirente benzer boşluk |
Medical | labyrinth n. | labirent |
Anatomy | ||
Anatomy | labyrinth n. | kalbur kemiğinde ve gözle burnun üst kısmı arasında bulunan hava odaları kümesi |
Mythology | ||
Mythology | labyrinth n. | yunan mitolojisinde yarı insan-yarı boğa yaratık minotor'un hapsedildiği yer |
Engineering | ||
Engineering | labyrinth n. | yüksek performanslı hoparlörün arkasında bulunan, istenmeyen ses dalgalarını absorbe eden hava odalarının oluşturduğu mahfaza |