Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Sinónimo
Frases
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Turco - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Alemán - Inglés
Ocultar la historia
Historia detallada
Eliminar
Historia :
transversale verschiebung
olmasını
Historia
Frases
Significados de
"olmasını"
en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
olmasını
to
prep.
Significados de
"olmasını"
con otros términos en diccionario inglés turco: 175 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
Colloquial
1
Colloquial
(bir şey olmasını) riske atmak
chance (doing) (something)
v.
We're not taking any
chances.
Kendimizi
riske atmıyoruz.
More Sentences
General
2
General
her şeyin mükemmel olmasını isteyen
perfectionist
n.
3
General
olmasını önlemek
avert
v.
4
General
farklı olmasını sağlamak
characterize
v.
5
General
hiçbir şey yapmadan birşeyin olmasını beklemek
twiddle one's thumbs
v.
6
General
böyle olmasını istememek
not mean to do so
v.
7
General
öyle olmasını istememek
not mean to do so
v.
8
General
birşeyin olmasını sağlamak
bring something to pass
v.
9
General
olmasını kesinleştirmek
ensure
v.
10
General
bir kimsenin bir şey için hazır veya uygun olmasını sağlamak
fit for
v.
11
General
olmasını önlemek
prevent the occurrence of
v.
12
General
olmasını engellemek
prevent the occurrence of
v.
13
General
her şeyin mükemmel olmasını istemek
want everything to be perfect
v.
14
General
farklı olmasını sağlamak
characterise
v.
15
General
bir şeyin olmasını (araya girerek) engellemek
get in the way
v.
16
General
olmasını dilemek
say amen to
v.
17
General
(bir şeyin) yok olmasını dilemek
unwish [obsolete]
v.
18
General
farklı olmasını sağlamak
mark
v.
19
General
yerle bir olmasını engellemek
hold up
v.
20
General
topun ağzını nişan çizgisinin namlu içine paralel olmasını sağlayan metal parça ile teçhiz etmek
dispart
v.
21
General
farkında olmasını sağlamak
sensibilize
v.
22
General
farkında olmasını sağlamak
sensibilise
v.
23
General
farkında olmasını sağlamak
sensify
v.
24
General
kişinin tefekkür veya tasavvur ederek veya içrek ışığı sayesinde tanrı'yı doğrudan veya yakından bilmesini veya tanrı ile birlik içinde olmasını açıkça ortaya koyan
mystical
adj.
25
General
din ve devlet işlerinin ayrı olmasını isteyen
secularist
adj.
Phrasals
26
Phrasals
birinin birşeye sahip olmasını hile ile engellemek
do out of
v.
27
Phrasals
bir kimsenin bir şeyle ilgilenmesini/ilgi duymasını/alakadar olmasını sağlamak
get someone interested in something
v.
28
Phrasals
daha sağlam olmasını sağlamak
soup up
v.
29
Phrasals
daha sağlam olmasını sağlamak
hop up
v.
30
Phrasals
daha sağlam olmasını sağlamak
hot up
v.
31
Phrasals
yapılmasını/olmasını engellemek/yasaklamak
prohibit from
v.
32
Phrasals
(birinin/bir şeyin birinden/bir şeyden) ayırt edilebilir olmasını sağlamak
differentiate (someone or something) from (someone or something)
v.
33
Phrasals
(birinin/bir şeyin birinden/bir şeyden) farklı olmasını sağlamak
differentiate (someone or something) from (someone or something)
v.
34
Phrasals
(kendinin/bir şeyin bir şeye) dahil olmasını kabul etmek
commit (oneself or something) for (something)
v.
35
Phrasals
birinin/bir şeyin bir şeye dahil olmasını kabul etmek
commit someone or something for something
v.
36
Phrasals
-de olmasını istemek
want in
v.
37
Phrasals
-de olmasını istemek
want in
v.
38
Phrasals
aleyhinde olmasını sağlamak
weight against
v.
39
Phrasals
karşı olmasını sağlamak
weight against
v.
40
Phrasals
bir sorunun sadece çözülmesini dileyerek yok olmasını beklemek
wish away
v.
41
Phrasals
hiçbir şey yapmadan bitmesini yok olmasını dilemek
wish away
v.
42
Phrasals
duyarlı olmasını sağlamak
key in
v.
43
Phrasals
birinin bir şeyden haberdar olmasını engellemek
blind someone to something
v.
44
Phrasals
birilerinin mutabık olmasını sağlamak
bring someone together
v.
45
Phrasals
-e dahil olmasını kabul etmek
commit for
v.
46
Phrasals
(birinin/bir şeyin başka birinden/bir şeyden) ayırt edilebilir olmasını sağlamak
differentiate (someone or something) from (someone or something else)
v.
47
Phrasals
(birinin/bir şeyin başka birinden/bir şeyden) farklı olmasını sağlamak
differentiate (someone or something) from (someone or something else)
v.
48
Phrasals
-den ayırt edilebilir olmasını sağlamak
differentiate from
v.
49
Phrasals
-den farklı olmasını sağlamak
differentiate from
v.
50
Phrasals
birinin bir şey hakkında bilgi edinmesini/bilgi sahibi olmasını sağlamak
familiarize someone with something
v.
51
Phrasals
(birinin/kendinin bir şey) hakkında bilgi edinmesini/bilgi sahibi olmasını sağlamak
familiarize (someone or oneself) with (something)
v.
52
Phrasals
(bir şeyin olmasını) engellemek
inhibit (something) from (doing something)
v.
53
Phrasals
(bir şeyin olmasını) önlemek
inhibit (something) from (doing something)
v.
54
Phrasals
olmasını engellemek
inhibit from doing
v.
55
Phrasals
olmasını önlemek
inhibit from doing
v.
56
Phrasals
(bir şeye) dahil olmasını engellemek
keep out (of something)
v.
57
Phrasals
(bir tarzda) olmasını sağlamak
keep to (something)
v.
58
Phrasals
(bir şeyin) olmasını beklemek
look to (something)
v.
59
Phrasals
(birinin) okul masraflarını üstlenerek mezun olmasını sağlamak
put (someone) through (something)
v.
60
Phrasals
(birine/bir şeye) yardım etmesini/destek olmasını/katılmasını sağlamak
rally to (someone or something)
v.
61
Phrasals
(biriyle/bir şeyle) birlik olmasını sağlamak
rally to (someone or something)
v.
62
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı ayık olmasını sağlamak
wise up to (someone or something)
v.
63
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmasını sağlamak/uyandırmak
wise up to (someone or something)
v.
64
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmasını sağlamak
wise up to (someone or something)
v.
65
Phrasals
olmasını engellemek
fend off
v.
Phrases
66
Phrases
(bir şey) olmasını geçtim (başka bir şey) de
not so much (something) as (something else)
adv.
67
Phrases
(bir şey) olmasını geçtim (başka bir şey) de
not so much something as something
adv.
Proverb
68
Proverb
kişi her şeyi olmasını istediği gibi söyler ve buna kendi bile inanır
the wish is father to the thought
Colloquial
69
Colloquial
sarhoş olmasını beklemek
wait for him to get drunk
v.
70
Colloquial
bunun olmasını istemem
l wouldn't want that to happen
expr.
71
Colloquial
öyle olmasını beklemiyorum
don't bet on it
expr.
Idioms
72
Idioms
birinin daha iyi bir insan olmasını sağlayan neden
the making of
n.
73
Idioms
gücünü/nüfuzunu/parasını kullanarak işlerin olmasını sağlayan kimse
a mover and a shaker
n.
74
Idioms
olmasını sağlamak
bring to pass
v.
75
Idioms
bir şeyin olmasını/gerçekleşmesini kolaylaştırmak
oil the wheels
v.
76
Idioms
bir şeyin olmasını engellemek
pull the plug on
v.
77
Idioms
kötü birşeyin olmasını beklemek
wait for the other shoe to drop
v.
78
Idioms
(büyük ve genelde olumlu) bir değişiklik olmasını sağlamak
move a needle
v.
79
Idioms
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak
stack the cards in the favor of (someone or something)
v.
80
Idioms
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak
stack the deck in the favor of (someone or something)
v.
81
Idioms
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak
stack the odds in (someone's or something's) favor
v.
82
Idioms
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak
stack the odds in the favor of (someone or something)
v.
83
Idioms
(birinin biri) üzerinde büyük nüfuz sahibi olmasını sağlamak
give (one) a strong hold on (someone)
v.
84
Idioms
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmasını istememek
want no truck with (someone or something)
v.
85
Idioms
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak/olmasını istememek
want no truck with somebody/something [uk]
v.
86
Idioms
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak/olmasını istememek
have no truck with somebody/something [uk]
v.
87
Idioms
(birine) kötü bir şey olmasını engellemek
save (one's) hide
v.
88
Idioms
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek
save somebody’s (own) neck
v.
89
Idioms
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek
save somebody’s (own) skin
v.
90
Idioms
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek
save somebody’s (own) hide
v.
91
Idioms
bir şeyin olmasını beklemek
hold one's breath
v.
92
Idioms
olmasını beklememek
hold one's breath
v.
93
Idioms
olmasını beklememek
not hold one's breath
v.
94
Idioms
(birinin) mantıklı/makul olmasını sağlamak
make (one) see sense
v.
95
Idioms
(birinin) mantıklı/makul olmasını sağlamak
(make somebody) see sense/reason
v.
96
Idioms
bir şeyde hiçbir şekilde payı olmamak/olmasını istememek
have/play/take/want no part in/of something
v.
97
Idioms
bir şeyle ilgisi olmamak/olmasını istememek
have/play/take/want no part in/of something
v.
98
Idioms
korkarak bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek
marinate
v.
99
Idioms
endişeyle bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek
marinate
v.
100
Idioms
gergin bir şekilde bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek
marinate
v.
101
Idioms
korku içinde bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek
marinate
v.
102
Idioms
kaygılı bir şekilde bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek
marinate
v.
103
Idioms
tedirginlikle bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek
marinate
v.
104
Idioms
tedirginlik içinde bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek
marinate
v.
105
Idioms
sakince bir şeyin olmasını beklemek
marinate
v.
106
Idioms
sakin bir şekilde bir şeyin olmasını beklemek
marinate
v.
107
Idioms
olmasını beklemek
be holding (one's) breath
v.
108
Idioms
sürekli etrafında olmasını isteyeceğin biri
be a keeper
v.
109
Idioms
kötü bir şeyin olmasını beklemek
be waiting for the other shoe to drop
v.
110
Idioms
kaçışı olmayan bir şeyin olmasını beklemek
be waiting for the other shoe to drop
v.
111
Idioms
(bir şeyin) olmasını (araya girerek) engellemek
get in the way (of something)
v.
112
Idioms
biriyle/bir şeyle işi olmasını istememek
want no truck with somebody/something
v.
113
Idioms
biriyle/bir şeyle ilgisi olmasını istememek
want no truck with somebody/something
v.
114
Idioms
(birilerinin) birlikte olmasını engellemek
keep (someone) apart
v.
115
Idioms
(birinin) planlı programlı olmasını sağlamak
keep on top of (someone)
v.
116
Idioms
(birinin) mantıklı/makul olmasını sağlamak
make (one) see reason
v.
117
Idioms
(bir şeyin) olmasını beklemek
see (something) coming
v.
118
Idioms
hiçbir şey yapmadan bir şeyin olmasını beklemek
twiddle thumbs
v.
119
Idioms
birinin/bir şeyin başarısız olmasını dilemek
wish somebody/something ill
v.
120
Idioms
(birinin) başarılı olmasını isteyen
ambitious for
expr.
Speaking
121
Speaking
aramızda bir şey olmasını istemiyorum
I don't want anything to happen between us
expr.
122
Speaking
aramızda bir şeyler olmasını istemiyorum
I don't want anything to happen between us
expr.
123
Speaking
bunun olmasını istemezsin
you wouldn't want that to happen
expr.
124
Speaking
birilerinin kulak misafiri olmasını istemiyorum
I don't want anyone overhearing
expr.
125
Speaking
böyle olmasını istemedim
I didn't mean it
expr.
126
Speaking
bunun olmasını istemem
I wouldn't want that to happen
expr.
127
Speaking
bunun olmasını istemezsin değil mi?
you wouldn't want that to happen would you?
expr.
128
Speaking
bunun olmasını mı bekleyeceğiz?
do we wait for that to happen?
expr.
129
Speaking
her şeyin kusursuz olmasını istiyorum
I want everything to be perfect
expr.
130
Speaking
hepimiz bir sonraki yılın daha iyi bir yıl olmasını ümit edelim
let's all hope next year is better
expr.
131
Speaking
her şeyin mükemmel olmasını istiyorum
I want everything to be perfect
expr.
132
Speaking
kızımın olmasını istiyorum
I want to have a daughter
expr.
133
Speaking
sonunun benim gibi olmasını istemiyorsan
if you don’t want to end up like me
expr.
134
Speaking
senin/kendin için hayırlısının olmasını istiyorsan
if you know what's good for you
expr.
135
Speaking
sonunun onlar gibi olmasını mı istiyorsun?
do you want to end up like them?
expr.
136
Speaking
senin/kendin için hayırlısının olmasını istiyorsan
if one knows what's good for one
expr.
137
Speaking
sonunun onların ki gibi mi olmasını istiyorsun?
do you want to end up like them?
expr.
138
Speaking
sadece mutlu olmasını istiyorum
I just want her to be happy
expr.
139
Speaking
tanrı herkesin aynı olmasını isteseydi
if god wanted everybody to be the same
expr.
Trade/Economic
140
Trade/Economic
kredisinin belirli bir yüzdesinin ev kredisi olmasını gerektiren bir tasarruf ve kredi kurumu
savings and loan
n.
Law
141
Law
abd'de 2010 senesinde yürürlüğe giren ve herkesin sağlık sigortasına sahip olmasını şart koşan hesaplı sağlık hizmetleri yasası olarak bilinen yasa
obamacare
n.
142
Law
taksitlerden biri ödenmediğinde tüm borcun muaccel olmasını öngören madde
acceleration clause
n.
143
Law
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası
insolvent law [us]
n.
144
Law
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası
insolvency law [us]
n.
145
Law
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası
insolvency statute [us]
n.
146
Law
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası
insolvent statute [us]
n.
Politics
147
Politics
işçi sınıflarının mücadelesinin yalnızca yaşam standartlarını iyileştirmek için iktisadi bir mücadele olmasını, siyasi reformların yapılmaması gerektiğini savunan görüş
economism
n.
148
Politics
birleşik krallık'ın kuzey irlanda'ya egemen olmasını destekleme
unionism
n.
149
Politics
abd'de herkesin sağlık sigortasına sahip olmasını şart koşup hesaplı sağlık hizmetleri olarak bilinen bir federal yasa
obamacare
n.
Institutes
150
Institutes
abd'nin dünya çapında istihbarat elde etmek için gereken teknolojiye sahip olmasını sağlamakla görevli savunma bakanlığı kuruluşu
national reconnaissance office
n.
Technical
151
Technical
çelik bir boru vasıtasıyla kaynak yapma sırasında iç kısmın pürüzsüz olmasını sağlayan birbirine eklenmiş üniteler dizisi
mandril
n.
152
Technical
galvanik pildeki zıt kutup elektrotlarının arasında metalik temas olmasını önlemeye yarayan aparat
separator
n.
Computer
153
Computer
herhangi bir alana girilen değerin belirtilen bir değerle karşılaştırılabilir olmasını sağlayan özellik
comparevalidator
n.
154
Computer
göreceli/mutlak olmasını gözardı et
ignore relative/absolute
expr.
Construction
155
Construction
yolun veya pistin dışının içinden daha yüksek olmasını sağlayan, merkezkaç kuvvetini azaltıcı eğim
bank
n.
Automotive
156
Automotive
motor gücü düşük otomobillerin daha hafif olmasını sağlayan formül
power-to-weight formula
n.
Mining
157
Mining
(petrol endüstrisinde) hava koşullarının uygun olmasını bekleme
wow (waiting on weather)
abrev.
Food Engineering
158
Food Engineering
bozulmasını veya fermente olmasını önleyecek işlemlerden geçmiş (organik madde)
preserved
adj.
Biochemistry
159
Biochemistry
buğday gibi tahıllarda bulunup yüksek oranda prolin içeren ve hamurun kıvamlı olmasını sağlayan bir protein
gliadine
n.
Education
160
Education
öğrencinin başta bilgi ve kavramlara hakim olmasını, sonrasında bireysel bir çalışma ile daha üst seviye bilgiyi edinmesini amaçlayan bir öğretme yöntemi
kumon
n.
Linguistics
161
Linguistics
(fiilin) belirli bir şahıs veya sayıda olmasını gerektirmek
govern
v.
162
Linguistics
(kelimenin) belirli bir çekim veya kipte olmasını gerektirmek
govern
v.
Religious
163
Religious
kişinin ilahi olanla bir olmasını simgeleyen manevi bütünlük sembolü
holy grail
n.
Military
164
Military
askeri birliğin savaşa hazır olmasını sağlamak için yürütülen tatbikat
military training
n.
165
Military
seçili ordu tesislerinde yer alan ve personelin harekat alanına konuşlanmadan önce hazırlık eylemlerinin tamamlanmış olmasını sağlayan işlem merkezleri
continental united states replacement center
n.
166
Military
istilacı birliklerin teslim olmasını gerektiren pozisyon
coupe-gorge
n.
167
Military
top veya tüfekle nişan alırken nişan çizgisinin namlu içine paralel olmasını sağlayan metal parçayı hesaba katmak
dispart
v.
Sport
168
Sport
(beyzbol) vuruş yaparak koşunun sayı olmasını sağlamak
drive
v.
Card
169
Card
(briç) iki puan daha yüksek kart ile oynayarak rakibin lider olmasını engellemek
finesse
v.
Photography
170
Photography
fotoğraf filminin yüzeyinde renklerin cansız olmasını engellemek üzere fotoğrafın banyoda hareket ettirilmesi
turbulation
n.
Engineering
171
Engineering
cihazın kazara aktive olmasını veya verinin muğlak şekilde yorumlanmasını önleyen sinyal
guard
n.
Slang
172
Slang
bir hayranın bir tv programında/dizide desteklediği veya olmasını istediği romantik ilişki
otp (one true pairing)
v.
173
Slang
bir hayranın bir tv programında/dizide desteklediği veya olmasını istediği romantik ilişki
one true pairing
expr.
174
Slang
bir hayranın bir tv programında/dizide desteklediği veya olmasını istediği birliktelik
one true pairing
expr.
Modern Slang
175
Modern Slang
tavuk kanadı siparişi verirken hepsinin yassı parçalardan olmasını istemek için kullanılan bir ifade
all flats
expr.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of olmasını
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy