Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Sinónimo
Sobre nosotros
Herramientas
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Sobre nosotros
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Alemán - Inglés
Historia
one's own
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Significados de
"one's own"
con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)
Categoría
Inglés
Turco
Common Usage
1
Common Usage
on one's own
adv.
kendi kendine
General
2
General
conversion to one's own use
n.
kendi malı gibi kullanma
3
General
one's own fault
n.
kendi suçu
4
General
one's own preference
n.
kendi tercihi
5
General
one's own choice
n.
kendi tercihi
6
General
one's own choice
n.
onun tercihi
7
General
one's own preference
n.
onun tercihi
8
General
deliberate injury to one's own body
n.
kendi kendini sakatlama
9
General
one's own record
n.
kendi rekoru
10
General
one's own stormy inner world
n.
kendi fırtınalı iç dünyası
11
General
one's own child
n.
öz evlat
12
General
one's own child
n.
öz çocuk
13
General
be on one's own
v.
yalnız başına kalmak
14
General
have one's own back on somebody
v.
intikamını almak
15
General
be on one's own
v.
başının çaresine bakmak
16
General
live in one's own world
v.
kendi aleminde yaşamak
17
General
come into one's own
v.
kendini göstermek
18
General
get one's own back
v.
cezalandırmak
19
General
have one's own back
v.
intikamını almak
20
General
get one's own back
v.
öcünü almak
21
General
be in control of one's own destiny
v.
kendi kaderini tayin etmek
22
General
be preoccupied with one's own troubles
v.
kendi derdine düşmek
23
General
be the master of one's own destiny
v.
kendi kaderini tayin etmek
24
General
stand on one's own two feet
v.
kendi yağıyla kavrulmak
25
General
look after one's own comfort
v.
rahatına bakmak
26
General
know one's own mind
v.
emin olmak
27
General
stand on one's own feet
v.
kendi yağıyla kavrulmak
28
General
get one's own way
v.
kendi bildiğini okumak
29
General
be thrown back on one's own resources
v.
yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak
30
General
be one's own master
v.
başına buyruk olmak
31
General
determine one's own destiny
v.
kendi kaderini tayin etmek
32
General
be afraid of one's own shadow
v.
kendi gölgesinden korkmak
33
General
get one's own back
v.
acısını çıkarmak
34
General
hold one's own
v.
yerini korumak
35
General
feather one's own nest
v.
küpünü doldurmak
36
General
look after one's own interests
v.
çıkarlarını gözetmek
37
General
know one's own mind
v.
ne istediğini bilmek
38
General
blow one's own horn
v.
böbürlenmek
39
General
look out for one's own interests
v.
çıkar gözetmek
40
General
take the law into one's own hands
v.
intikamını almak
41
General
hold one's own
v.
eski durumunu korumak
42
General
be on one's own
v.
kendi kendini geçindirmek
43
General
get one's own back
v.
intikamını almak
44
General
make a rod for one's own back
v.
kaşınmak
45
General
know one's own mind
v.
kendi fikrini bilmek
46
General
go one's own way
v.
bildiğini okumak
47
General
look out for one's own interests
v.
çıkarlarını gözetmek
48
General
be on one's own
v.
başkasından yardım görmeden geçinmek/rızkını kazanmak
49
General
feather one's own nest
v.
köşeyi dönmek
50
General
look after one's own benefits
v.
çıkarlarını gözetmek
51
General
come of one's own accord
v.
ayağı ile gelmek
52
General
live in a world of one's own
v.
kendi dünyasında yaşamak
53
General
know one's own mind
v.
kararlı olmak
54
General
be afraid of one's own shadow
v.
gölgesinden korkmak
55
General
sing one's own praises
v.
övünmek
56
General
take one's own way
v.
bildiğini okumak
57
General
be on one's own responsibility
v.
yaptığı şeyden kendisi sorumlu olmak
58
General
have one's own way
v.
kendi bildiğini okumak
59
General
get one's own back
v.
hıncını almak
60
General
paddle one's own canoe
v.
kendi işini kendi görmek
61
General
be in a world of one's own
v.
kendi dünyasında yaşamak
62
General
pay back in one's own coin
v.
misilleme yapmak
63
General
be one's own man
v.
başına buyruk olmak
64
General
stand on one's own legs
v.
kimseye muhtaç olmamak
65
General
hold one's own
v.
dayanmak
66
General
keep one's own counsel
v.
fikirlerini kendine saklamak
67
General
take the law into one's own hands
v.
hakkını kendi eliyle almak
68
General
get one's own back on somebody
v.
intikamını almak
69
General
feather one's own nest
v.
avantadan para kazanmak
70
General
go one's own way
v.
bildiğinden şaşmamak
71
General
be one's own man
v.
yerini korumak
72
General
stand on one's own legs
v.
ayakları üzerinde durmak
73
General
stand on one's own legs
v.
kendi ayakları üstünde durmak
74
General
get one's own back on
v.
acısını çıkartmak
75
General
get one's own back on
v.
acısını çıkarmak
76
General
have one's own back on
v.
acısını çıkartmak
77
General
have one's own back on
v.
acısını çıkarmak
78
General
be unduly attached to one's own opinions
v.
kendi fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olmak
79
General
determine one's own future
v.
kendi geleceğini belirlemek
80
General
set up one's own business
v.
kendi işini kurmak
81
General
be on one's own
v.
tek başına olmak
82
General
act in one's own name
v.
birinin adına hareket etmek
83
General
cut one's own throat
v.
kendi bindiği dalı kesmek
84
General
stand on one's own feet
v.
kendi ayakları üzerinde durmak
85
General
rotate around one's own axis
v.
kendi ekseni etrafında dönmek
86
General
turn around one's own axis
v.
kendi ekseni etrafında dönmek
87
General
blow one's own horn
v.
yüksekten atmak
88
General
make a rod for one's own back
v.
başını belaya sokacak işler yapmak
89
General
look one's own perspective
v.
(olaya) kendi açısından bakmak
90
General
take the law in one's own hands
v.
dizginleri eline almak
91
General
take the law in one's own hands
v.
ipleri eline almak
92
General
hold for one's own account
v.
kendi hesabına alıkoymak
93
General
have a mind of one's own
v.
kendi düşüncesine sahip olmak
94
General
have a mind of one's own
v.
kendi fikrine sahip olmak
95
General
be one's own boss
v.
kendisinin patronu olmak
96
General
become one's own boss
v.
kendisinin patronu olmak
97
General
be one's own boss
v.
kendi patronu olmak
98
General
become one's own boss
v.
kendi patronu olmak
99
General
toot one's own horn
v.
kendini övmek
100
General
murder one's own sister
v.
kendi kız kardeşini öldürmek
101
General
meet one's own needs
v.
kendi ihtiyacını karşılamak
102
General
pay from one's own pocket
v.
kendi cebinden karşılamak
103
General
endanger one’s own existence
v.
varlığını tehlikeye atmak
104
General
be one's own boss
v.
kendi kendisinin patronu olmak
105
General
break one's own record
v.
kendi rekorunu kırmak
106
General
make one's own bed
v.
kendi yatağını yapmak
107
General
solve one's own problems
v.
kendi sorunlarını kendi çözmek
108
General
solve one's own problems
v.
sorunlarını kendi başına çözmek
109
General
solve one's own problems
v.
sorunlarını çözmek
110
General
earn one's own money
v.
kendi parasını kazanmak
111
General
hold one's own
v.
eski durumunu korumak
112
General
know one's own limitations
v.
yeteneklerinin sınırlarını bilmek
113
General
hold one's own
v.
kaybı olmamak
114
General
serve one's own interests
v.
kendi çıkarlarına hizmet etmek
115
General
in a class of one's own
adj.
eşsiz
116
General
in a class of one's own
adj.
benzersiz
117
General
at one's own risk
adj.
riski kendi kabul ederek
118
General
thinking only of one's own interests
adj.
yalnızca kendi çıkarlarını düşünen
119
General
of one's own accord
adv.
gönüllü
120
General
on one's own
adv.
başkasından yardım görmeden
121
General
on one's own
adv.
yalnız
122
General
on one's own
adv.
tek başına
123
General
of one's own free will
adv.
kendiliğinden
124
General
of one's own volition
adv.
isteyerek
125
General
on one's own
adv.
kendi başına
126
General
for one's own hand
adv.
kendi çıkarına
127
General
on one's own
adv.
yalnızca
128
General
at one's own expense
adv.
kendi parasıyla
129
General
of one's own volition
adv.
kendi iradesiyle
130
General
on one's own initiative
adv.
kendi inisiyatifini kullanarak
131
General
of one's own accord
adv.
kendiliğinden
132
General
in one's own defense
adv.
nefsi müdafaada
133
General
on one's own responsibility
adv.
kendiliğinden
134
General
of one's own accord
adv.
kendi rızasıyla
135
General
of one's own volition
adv.
gönüllü olarak
136
General
of one's own accord
adv.
istenmeden
137
General
by one's own efforts
adv.
bileğinin hakkı ile
138
General
on one's own initiation
adv.
kendi girişimiyle
139
General
of one's own accord
adv.
kendi isteğiyle
140
General
at one's own risk
adv.
riski kendine ait olmak üzere
141
General
at the cost of one's own life
adv.
kendi canı pahasına
142
General
at the cost of one's own life
adv.
kendi hayatı pahasına
143
General
on one's own hook
adv.
kendi başına (yapmak)
144
General
on one's own hook
adv.
kendi kendine
145
General
on one's own hook
adv.
kendi kendine (yapmak)
146
General
on one's own hook
adv.
bağımsız olarak
147
General
for one’s own pleasure
adv.
kendi zevki için
148
General
on one's own
adv.
kendi hesabına
149
General
to one's own order
adv.
emrine
150
General
on one's own initiative
adv.
kendi inisiyatifiyle
151
General
at one's own sweet will
adv.
keyfine göre
152
General
at one's own sweet will
adv.
canı isterse
153
General
at one's own sweet will
adv.
nasıl isterse
154
General
at one's own speed
adv.
kendi hızıyla
155
General
on one's own
adv.
bir başına
156
General
on one's own
adv.
kendi başına
157
General
on one's own
adv.
yalnız başına
158
General
on one's own account
adv.
kendi yararına
159
General
on one's own account
adv.
kendi çıkarına
160
General
on one's own account
adv.
kendi adına
161
General
on one's own account
adv.
riski kendi kabul ederek
162
General
on one's own account
adv.
riski kendine ait olmak üzere
163
General
on one's own account
adv.
kendi aklıyla
164
General
on one's own account
adv.
kendi gücüyle
165
General
on one's own account
adv.
kendi başına
166
General
on one's own account
adv.
kendiliğinden
Phrasals
167
Phrasals
form (one's) own opinion (about someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) kendi karara varmak
168
Phrasals
form (one's) own opinion (about someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) kendi fikir edinmek/oluşturmak
169
Phrasals
form (one's) own opinion (about someone or something)
v.
(biri veya bir şey hakkında) kendi kanaate varmak
Phrases
170
Phrases
one may not be a judge in one’s own cause
expr.
kimse kendi davasının hakimi olamaz
171
Phrases
with one's own means
expr.
kendi imkanlarıyla
172
Phrases
by one's own lights
expr.
kendi yargılarına göre
173
Phrases
by one's own lights
expr.
kendi görüşlerine göre
174
Phrases
through one's own means
expr.
kendi imkanlarıyla
175
Phrases
according to one's own lights
expr.
kendi bildiği gibi
176
Phrases
according to one's own lights
expr.
kendine göre
177
Phrases
at (one's) own peril
expr.
(birinin) kendi mesuliyeti altında
178
Phrases
at (one's) own peril
expr.
(birinin) başına gelebileceklerden kendisi sorumlu olarak
179
Phrases
at (one's) own peril
expr.
riskini/sorumluluğunu kendisi alarak
180
Phrases
at (one's) own peril
expr.
(birinin) kendi sorumluluğu dahilinde
Colloquial
181
Colloquial
one's own master
n.
kendi kendisinin efendisi
182
Colloquial
one's own flesh and blood
n.
yakın akraba
183
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin) istediği şey
184
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin) istediği şekilde
185
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin) istediği yoldan
186
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin kendi) tarzında
187
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin kendi) bildiği şekilde
188
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin) canının istediği şekilde
189
Colloquial
(one's) (own) way
n.
(birinin kendi) bildiği yoldan
190
Colloquial
one's (own) way (with someone or something)
n.
birinin (biri/bir şey) üzerindeki kontrolü
191
Colloquial
one's (own) way (with someone or something)
n.
(birinin) bir şey üzerinde kurduğu kontrol
192
Colloquial
one's (own) way (with someone or something)
n.
(birinin birini/bir şeyi) istediği gibi yönetmesi
193
Colloquial
one's (own) way (with someone or something)
n.
(birinin biri/bir şey) üzerinde kurduğu egemenlik
194
Colloquial
form one’s own civilization
v.
kendi medeniyetini oluşturmak
195
Colloquial
sign one's own death warrant
v.
kendi kendinin başarısızlığına/mahvolmasına vb neden olmak
196
Colloquial
find one's own level
v.
kendi yerini bulmak
197
Colloquial
sign one's own death warrant
v.
kendi ölüm fermanını imzalamak
198
Colloquial
find one's own level
v.
kendini bulmak
199
Colloquial
live on one's own
v.
tek başına yaşamak
200
Colloquial
find one's own level
v.
yerini bulmak
201
Colloquial
do one's (own) thing
v.
(herkese bakmayıp) kendi seçimlerini yapmak
202
Colloquial
do one's (own) thing
v.
kendi istediği şeyi yapmak
203
Colloquial
roll (one's) own
v.
tütün sarmak
204
Colloquial
roll (one's) own
v.
kendi sigarasını sarmak
205
Colloquial
one's own flesh and blood
expr.
aynı kandan
206
Colloquial
in one's own right
expr.
bağımsız olarak
207
Colloquial
for one's own sake
expr.
birinin hatırına
208
Colloquial
of one's own accord
expr.
gönlüyle
209
Colloquial
of one's own accord
expr.
gönüllü olarak
210
Colloquial
of one's own accord
expr.
kendi isteğiyle
211
Colloquial
in one's own right
expr.
kendi çabasıyla
212
Colloquial
on one's own terms
expr.
kendi tercihleri göre
213
Colloquial
on one's own hook
expr.
kendi kendine
214
Colloquial
on one's own terms
expr.
kendi koşullarına göre
215
Colloquial
in one's own right
expr.
kendi hesabına
216
Colloquial
in one's own right
expr.
kendi çabası sonucunda
217
Colloquial
one's own flesh and blood
expr.
kanından
218
Colloquial
in one's own right
expr.
kendi yeteneği sonucunda
219
Colloquial
of one's own accord
expr.
kendiliğinden
220
Colloquial
in one's own right
expr.
kendi başına
221
Colloquial
on one's own hook
expr.
kendi başına
222
Colloquial
on one's own
expr.
kendi başına
223
Colloquial
on one's own hook
expr.
kendi girişimiyle
224
Colloquial
on one's own
expr.
tek başına
225
Colloquial
on one's own
expr.
yalnız
226
Colloquial
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) kendi (küçük) dünyasında
227
Colloquial
in (one's) own (little) world
expr.
çevresinden habersiz
228
Colloquial
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) çevresine duyarsız
229
Colloquial
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) kendi (küçük) hayal/düşünce dünyasında
230
Colloquial
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) kendi (küçük) aleminde
231
Colloquial
in one's own world
expr.
kendi dünyasında
232
Colloquial
in one's own world
expr.
çevresinden habersiz
233
Colloquial
in one's own world
expr.
çevresine duyarsız
234
Colloquial
in one's own world
expr.
kendi hayal/düşünce dünyasında
235
Colloquial
in one's own world
expr.
kendi aleminde
236
Colloquial
in one's own world
expr.
derin düşüncelerde
237
Colloquial
out of (one's) own pocket
expr.
(birinin) kendi cebinden
238
Colloquial
out of (one's) own pocket
expr.
(birinin) kendi parasıyla
239
Colloquial
(one) can't believe (one's) (own) ears
expr.
(biri) kulaklarına inanamıyor
240
Colloquial
(one) can't believe (one's) (own) ears
expr.
(biri) duyduklarına inanamıyor
241
Colloquial
(one) can't believe (one's) (own) ears
expr.
(biri) şaşkınlıktan donakalmış
242
Colloquial
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) kendine ait (bir şey)
243
Colloquial
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) kendine ayırdığı (bir şey)
244
Colloquial
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) benim diyebileceği (bir şey)
245
Colloquial
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) sahip olduğu (bir şey)
246
Colloquial
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) kontrolünde olan (bir şey)
247
Colloquial
for (one's) (own) good
expr.
(birinin kendi) iyiliği için
248
Colloquial
for (one's) (own) good
expr.
(birinin kendi) yararına
249
Colloquial
in (one's) (own) interest
expr.
(birinin kendi) yararına
250
Colloquial
in (one's) (own) interest
expr.
(birinin kendi) iyiliğine
251
Colloquial
in the comfort of one's own home
expr.
evde
Idioms
252
Idioms
a legend in (one's) own mind
n.
kendini bir şey sanan kişi
253
Idioms
a person after (one's) own
n.
kafa dengi
254
Idioms
a legend in (one's) own mind
n.
kendini bir bok sanan kişi
255
Idioms
a person after (one's) own
n.
kafadar
256
Idioms
a legend in (one's) own mind
n.
kendini ilah sanan kişi
257
Idioms
a person after (one's) own
n.
ruh ikizi
258
Idioms
a legend in (one's) own mind
n.
kendini fasulye gibi nimetten sayan kişi
259
Idioms
a legend in (one's) own mind
n.
kendini kaf dağında gören kişi
260
Idioms
bird of (one's) own brain
n.
birisinin herkesten sakladığı düşüncesi
261
Idioms
bird of (one's) own brain
n.
gizli düşünce/fikir
262
Idioms
bird of (one's) own brain
n.
içindeki sır
263
Idioms
bird of (one's) own brain
n.
herkesten saklanan sır
264
Idioms
bird of (one's) own brain [obsolete]
n.
(birinin) aklındaki/kafasındaki gizli düşünce/fikir/gizler/sırlar
265
Idioms
bird of (one's) own brain [obsolete]
n.
aklından/kafasından geçen düşünce/fikir
266
Idioms
a legend in one's own time
n.
yaşayan efsane
267
Idioms
legend in one's own time
n.
döneminin efsanesi
268
Idioms
legend in one's own lifetime
n.
döneminin efsanesi
269
Idioms
a place to call one's own
n.
evi diyeceği bir yer
270
Idioms
a man/woman after one's own heart
n.
kafa dengi kimse
271
Idioms
a man/woman after one's own heart
n.
kafasına göre kimse
272
Idioms
a place to call one's own
n.
kendi evi
273
Idioms
a legend in (one's) own lunchtime
n.
döneminin efsanesi
274
Idioms
a legend in (one's) own lunchtime
n.
küçük dağları kendi yaratmış gibi davranan kimse
275
Idioms
a legend in (one's) own lunchtime
n.
kendini bir şey sanan kimse
276
Idioms
a legend in (one's) own lunchtime
n.
kendini olduğundan üstün sanan/gören kimse
277
Idioms
the beam in one's own eye
n.
apaçık hata
278
Idioms
(one's) own man
n.
kendi kendinin efendisi
279
Idioms
(one's) own man
n.
başına buyruk kimse
280
Idioms
(one's) own man
n.
bağımsız/özgür hareket eden kimse
281
Idioms
(one's) own man
n.
dış etmenlerden/başkalarından etkilenmeyen kimse
282
Idioms
(one's) own man
n.
kendi kararlarını kendi veren kimse
283
Idioms
(one's) own man
n.
düşünce ve hareketlerinde bağımsız kimse
284
Idioms
(one's) own woman
n.
kendi kendinin efendisi
285
Idioms
(one's) own woman
n.
başına buyruk kimse
286
Idioms
(one's) own woman
n.
bağımsız/özgür hareket eden kimse
287
Idioms
(one's) own woman
n.
dış etmenlerden/başkalarından etkilenmeyen kimse
288
Idioms
(one's) own woman
n.
kendi kararlarını kendi veren kimse
289
Idioms
(one's) own woman
n.
düşünce ve hareketlerinde bağımsız kimse
290
Idioms
(one's) own person
n.
kendi kendinin efendisi
291
Idioms
(one's) own person
n.
başına buyruk kimse
292
Idioms
(one's) own person
n.
bağımsız/özgür hareket eden kimse
293
Idioms
(one's) own person
n.
dış etmenlerden/başkalarından etkilenmeyen kimse
294
Idioms
(one's) own person
n.
kendi kararlarını kendi veren kimse
295
Idioms
(one's) own person
n.
düşünce ve hareketlerinde bağımsız kimse
296
Idioms
(one's) own person
n.
kendi kendinin efendisi
297
Idioms
(one's) own person
n.
başına buyruk kimse
298
Idioms
(one's) own person
n.
bağımsız/özgür hareket eden kimse
299
Idioms
(one's) own person
n.
dış etmenlerden/başkalarından etkilenmeyen kimse
300
Idioms
(one's) own person
n.
kendi kararlarını kendi veren kimse
301
Idioms
(one's) own person
n.
düşünce ve hareketlerinde bağımsız kimse
302
Idioms
(one's) own worst enemy
n.
kendi kendinin en büyük düşmanı
303
Idioms
(one's) own worst enemy
n.
kendi kendine en büyük zararı veren
304
Idioms
(one's) own worst enemy
n.
kendi kendine engel olan
305
Idioms
(one's) own worst enemy
n.
kendi ayağına sıkan
306
Idioms
(one's) own worst enemy
n.
kendine en büyük zararı kendi veren
307
Idioms
a dose of (one's) own medicine
n.
birini kendi silahıyla vurma
308
Idioms
a dose of (one's) own medicine
n.
birinin yaptığı şeyin aynısını ona yapma
309
Idioms
a dose of (one's) own medicine
n.
birine aynı şekilde karşılık verme
310
Idioms
a legend in (one's) own lifetime
n.
kendi döneminin efsanesi
311
Idioms
a legend in (one's) own lifetime
n.
o zamanın efsanesi
312
Idioms
a legend in (one's) own lifetime
n.
kendi zamanının efsanesi
313
Idioms
a legend in (one's) own lifetime
n.
kendi yaşadığı dönemin efsanesi
314
Idioms
a legend in (one's) own lifetime
n.
döneminin efsanesi
315
Idioms
a man after (one's) own heart
n.
kafa dengi adam
316
Idioms
a man after (one's) own heart
n.
kafasına göre adam
317
Idioms
a man after (one's) own heart
n.
kafa adam
318
Idioms
a man after (one's) own heart
n.
kafadar
319
Idioms
a mind of (one's) own
n.
başına buyruk olma
320
Idioms
a mind of (one's) own
n.
kendi kafasına/isteğine göre hareket etme kapasitesi/eğilimi
321
Idioms
a mind of (one's) own
n.
kendi fikrine sahip olma
322
Idioms
a mind of (one's) own
n.
bağımsız hareket edebilme kapasitesi/eğilimi
323
Idioms
a taste of (one's) own medicine
n.
(birine) aynı şekilde karşılık verme
324
Idioms
a taste of (one's) own medicine
n.
(birini) kendi silahıyla vurma
325
Idioms
a taste of (one's) own medicine
n.
(birinin) yaptığının aynısını ona yaşatma
326
Idioms
a taste of (one's) own medicine
n.
(birine) yaptığını aynı şekilde ödetme
327
Idioms
a woman after (one's) own heart
n.
kafa dengi kadın
328
Idioms
a woman after (one's) own heart
n.
kafa kadın
329
Idioms
a woman after (one's) own heart
n.
kafasına uygun kadın
330
Idioms
dose of one's own medicine
n.
kendi silahıyla vurma
331
Idioms
dose of one's own medicine
n.
birinin yaptığı şeyin aynısını ona yapma
332
Idioms
dose of one's own medicine
n.
birine aynı şekilde karşılık verme
333
Idioms
take (something) into one's (own) hands
v.
kontrolünü kendi eline almak
334
Idioms
take one's own sweet time
v.
ağırdan almak
335
Idioms
be one's own mistress
v.
başka birine tabi olmamak
336
Idioms
have the cards in one's own hands
v.
kazanan ata oynamak
337
Idioms
be (one's) own mistress
v.
kendi kararlarını vermek
338
Idioms
be (one's) own mistress
v.
kendi istediklerini yapmak
339
Idioms
be (one's) own mistress
v.
kendi kendinin patronu/efendisi olmak
340
Idioms
be (one's) own mistress
v.
başkalarının dediğini yapmak/verdiği kararlara uymak zorunda olmamak
341
Idioms
be (one's) own mistress
v.
başkalarına bağlı olmamak
342
Idioms
be (one's) own mistress
v.
başkalarının kontrolü altında olmamak
343
Idioms
be (one's) own mistress
v.
dilediği/istediği gibi davranmak
344
Idioms
be (one's) own mistress
v.
başına buyruk olmak
345
Idioms
be (one's) own mistress
v.
kendi havasında gitmek/olmak
346
Idioms
be (one's) own mistress
v.
kendi ayakları üstünde durmak
347
Idioms
be (one's) own mistress
v.
kendi kanatlarıyla uçmak
348
Idioms
be hoist by (one's) own petard
v.
kazdığı çukura/kuyuya kendisi düşmek
349
Idioms
be hoist by (one's) own petard
v.
kendi kurduğu tuzağa düşmek
350
Idioms
be hoist by (one's) own petard
v.
kendi oyununa gelmek
351
Idioms
be hoist by (one's) own petard
v.
kendi oyununa kurban gitmek
352
Idioms
be hoist by (one's) own petard
v.
kendi oyununun kurbanı olmak
353
Idioms
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps
v.
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek/iyileştirmek
354
Idioms
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps
v.
tırnaklarıyla kazıyarak bir yere gelmek
355
Idioms
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps
v.
kendi kanatlarıyla uçmak
356
Idioms
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps
v.
başkalarından yardım/destek almadan başarmak
357
Idioms
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps
v.
kendi çabasıyla başarmak
358
Idioms
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps
v.
başarısını kendine borçlu olmak
359
Idioms
make (something) by (one's) own fair hand
v.
kendi güzel elleriyle/elceğiziyle yapmak
360
Idioms
make (something) by (one's) own fair hand
v.
kendi başına yapmak
361
Idioms
make (something) by (one's) own fair hand
v.
kimseden destek/yardım almadan yapmak
362
Idioms
make (something) by (one's) own fair hands
v.
kendi güzel elleriyle/elceğiziyle yapmak
363
Idioms
make (something) by (one's) own fair hands
v.
kendi başına yapmak
364
Idioms
make (something) by (one's) own fair hands
v.
kimseden destek/yardım almadan yapmak
365
Idioms
get one's own back on somebody
v.
birinden kuyruk acısını çıkarmak
366
Idioms
get one's own back on somebody
v.
birinden intikamını almak
367
Idioms
speak one's own mind
v.
açık konuşmak
368
Idioms
feather one's own nest
v.
açıktan kazanmak
369
Idioms
keep one's own counsel
v.
ağzı sıkı olmak
370
Idioms
queer one's own pitch
v.
ağzına sıçmak
371
Idioms
cut one's own throat
v.
bindiği dalı kesmek
372
Idioms
toot one's own horn
v.
böbürlenmek
373
Idioms
give someone a dose of one's own medicine
v.
birisini kendi silahıyla vurmak
374
Idioms
be one's own man/woman/person
v.
başına buyruk olmak/hareket etmek
375
Idioms
mind one's own business
v.
başkalarına salça olmamak
376
Idioms
get one's own back
v.
birinin yanına kar bırakmamak
377
Idioms
paddle one's own canoe
v.
başının çaresine bakmak
378
Idioms
give someone a taste of one's own medicine
v.
birisini kendi silahıyla vurmak
379
Idioms
judge one on one's own merits
v.
birisini kendi içinde değerlendirmek
380
Idioms
get enmeshed in a web of one's own spinning
v.
birini bir şey ile şarta bağlamak
381
Idioms
have calluses from patting one's own back
v.
böbürlenmek
382
Idioms
make a rod for one's own back
v.
başını belaya sokmak
383
Idioms
mind one's own business
v.
başkalarının işleriyle ilgilenmemek
384
Idioms
stand on one's own feet
v.
bağımsız olmak
385
Idioms
mind one's own business
v.
başkalarının işine karışmamak
386
Idioms
go one's own way
v.
bildiğini okumak
387
Idioms
not able to call one's time one's own
v.
başını kaşıyacak vakti olmamak
388
Idioms
blow one's own horn
v.
böbürlenmek
389
Idioms
speak one's own mind
v.
düşündüğü gibi konuşmak
390
Idioms
keep one's own counsel
v.
düşüncelerini kendine saklamak
391
Idioms
get one's own way
v.
canının istediğini yapmak
392
Idioms
talk to hear one's own voice
v.
devamlı konuşmak
393
Idioms
feather one's own nest
v.
cebini doldurmak
394
Idioms
line one's own pockets
v.
dürüst olmayan yollarla para kazanmak
395
Idioms
speak one's own mind
v.
dürüst konuşmak
396
Idioms
line one's own pockets
v.
cebini doldurmak
397
Idioms
speak one's own mind
v.
düşündüğünü korkusuzca söylemek
398
Idioms
see something with one's own eyes
v.
doğrudan tanık olmak
399
Idioms
not know one's own strength
v.
gücünün farkında olmamak
400
Idioms
set one's own price
v.
fiyatı kendisi koymak
401
Idioms
talk to hear one's own voice
v.
haddinden fazla konuşmak
402
Idioms
see something with one's own eyes
v.
gözleriyle şahit olmak
403
Idioms
come into one's own
v.
hak ettiği yere gelmek
404
Idioms
earn one's own keep
v.
ekmeğini eline almak
405
Idioms
see something with one's own eyes
v.
gözleriyle görmek
406
Idioms
be afraid of one's own shadow
v.
gölgesinden korkmak
407
Idioms
come into one's own
v.
hakettiğini almak
408
Idioms
set one's own price
v.
fiyatını kendi belirlemek
409
Idioms
stand on one's own feet
v.
ekonomik özgürlüğünü kazanmış olmak
410
Idioms
be late for one's own funeral
v.
her yere/şeye geç kalmak
411
Idioms
get one's own back
v.
intikam almak
412
Idioms
queer one's own pitch
v.
içine etmek
413
Idioms
get one's own way
v.
istediği gibi at oynatmak
414
Idioms
get one's own back on someone
v.
intikamını almak
415
Idioms
get one's own back
v.
intikamını almak
416
Idioms
take one's own life
v.
intihar etmek
417
Idioms
die by one's own hand
v.
intihar etmek
418
Idioms
get one's own back
v.
öcünü almak
419
Idioms
dig one's own grave
v.
kendi kuyusunu kendi kazmak
420
Idioms
become one's own worst enemy
v.
kendi kendine düşman olmak
421
Idioms
look after one`s own interest
v.
kendi çıkarını düşünmek
422
Idioms
be blown up by one's own bomb
v.
kendi sonunu hazırlamak
423
Idioms
be one's own worst enemy
v.
kendi kendine düşman olmak
424
Idioms
set out on one's own
v.
kendi başına devam etmek
425
Idioms
have calluses from patting one's own back
v.
övüngen olmak
426
Idioms
make/earn one's (own) living
v.
kendi ekmeğini kazanmak
427
Idioms
pull oneself up by one's own bootstraps
v.
kendi yağıyla kavrulmak
428
Idioms
be afraid of one's own shadow
v.
kendi gölgesinden bile korkmak
429
Idioms
stand on one's own two feet
v.
kendi ayakları üzerinde durmak
430
Idioms
blow one's own trumpet
v.
kendini göklere çıkarmak
431
Idioms
play one's own game
v.
kendi işini yapmak
432
Idioms
strike out on one's own
v.
kendi yoluna gitmek
433
Idioms
strike out on one's own
v.
kendi başına yola koyulmak/işe kalkışmak
434
Idioms
keep one's own counsel
v.
ketum olmak
435
Idioms
make one's own way
v.
kendi yolunu çizmek
436
Idioms
stand on one's own two feet
v.
kendi yağı ile kavrulmak
437
Idioms
stand on one's own feet
v.
kendi yağı ile kavrulmak
438
Idioms
pay someone back in one’s own coin
v.
misilleme yapmak
439
Idioms
stew in one's own juice
v.
kendi edip kendi bulmak
440
Idioms
get one's own back on someone
v.
kuyruk acısını çıkartmak
441
Idioms
hoist with one's own petard
v.
kendi ipini çekmek
442
Idioms
be one's own worst enemy
v.
kendinin en büyük/kötü düşmanı olmak
443
Idioms
not know one's own strength
v.
kendi gücünü bilmemek
444
Idioms
work out for one's own salvation
v.
kendini kurtarmak
445
Idioms
be the architect of one's own destiny
v.
kendi kaderinin mimarı olmak
446
Idioms
set out on one's own
v.
kendi yoluna gitmek
447
Idioms
chew one's own tobacco
v.
kendi işine bakmak
448
Idioms
be the architect of one's own fortune
v.
kendi kaderinin mimarı olmak
449
Idioms
stand on one's own feet
v.
kimseye bağımlı olmamak
450
Idioms
come into its (or one's) own
v.
ortaya çıkmak
451
Idioms
come into its (or one's) own
v.
kendini göstermek
452
Idioms
become one's own worst enemy
v.
kendinin en büyük/kötü düşmanı olmak
453
Idioms
die by one's own hand
v.
kendini öldürmek
454
Idioms
find one's own level
v.
kendini bulmak
455
Idioms
love the sound of one's own voice
v.
konuşmayı çok sevmek
456
Idioms
earn one's own living
v.
kendi hayatını kazanmak
457
Idioms
earn one's own bread
v.
kendi ekmeğini kazanmak
458
Idioms
pull oneself up by one's own bootlaces
v.
kendi işini kendi görmek
459
Idioms
have calluses from patting one's own back
v.
kendini övmek
460
Idioms
cut one's own throat
v.
kendi bindiği dalı kesmek
461
Idioms
stew in one's own juice
v.
kendi hatasının cezasını çekmek
462
Idioms
hoe one's own row
v.
kendi işine bakmak
463
Idioms
set out on one's own
v.
kendi başına yola koyulmak/işe kalkışmak
464
Idioms
come into one's own
v.
kendini toparlamak
465
Idioms
earn one's own bread
v.
kendi hayatını kazanmak
466
Idioms
can't call one's soul one's own
v.
kendi isteklerini bir kenara bırakıp her zaman başkaları için uğraşmak
467
Idioms
blow one's own horn
v.
kendini övmek
468
Idioms
dig one's own grave
v.
kendi ipini çekmek
469
Idioms
sign one's own death warrant
v.
ölüm fermanını imzalamak
470
Idioms
not able to call one's time one's own
v.
kafasını kaşıyacak vakti olmamak
471
Idioms
paddle one's own canoe
v.
kendi ayakları üzerinde durmak
472
Idioms
take one's own life
v.
kendini öldürmek
473
Idioms
stand on one's own (two) feet
v.
kendi işini kendi görmek
474
Idioms
stand on one's own feet
v.
kimseye muhtaç olmamak
475
Idioms
paddle one's own canoe
v.
kendi işini kendi görmek
476
Idioms
dig one's own grave
v.
kendi mezarını kendi kazmak
477
Idioms
use one's own head
v.
kendi aklını kullanmak
478
Idioms
earn one's own bread and butter
v.
kendi ekmeğini kazanmak
479
Idioms
pull one's own weight
v.
kendi payına düşeni yapmak
480
Idioms
stand on one's own feet
v.
kendi ayakları üzerinde durmak
481
Idioms
use one's own mind
v.
kendi kafasını kullanmak
482
Idioms
be one's own person
v.
kendi istediğini yapmak
483
Idioms
be one's own master
v.
kendi kendisinin efendisi olmak
484
Idioms
line one's own pockets
v.
kendi cebini doldurmak
485
Idioms
feather one's own nest
v.
kesesini doldurmak
486
Idioms
dig one's own grave
v.
kendi mezarını kazmak
487
Idioms
mind one's own business
v.
kendi işine bakmak
488
Idioms
stew in one's own juice
v.
kendi haline bırakılmak
489
Idioms
play one's own game
v.
kendi oyununu oynamak
490
Idioms
make/earn one's (own) living
v.
kendi hayatını kazanmak
491
Idioms
pay someone back in one’s own coin
v.
kendi silahıyla vurmak
492
Idioms
pay one's own way
v.
kendi seyahat parasını kendi ödemek
493
Idioms
do something under one's own steam
v.
kendi yağı ile kavrulmak
494
Idioms
leave one to one's own devices
v.
kendi haline bırakmak
495
Idioms
use one's own head
v.
kendi kafasını kullanmak
496
Idioms
earn one's own living
v.
kendi ekmeğini kazanmak
497
Idioms
carry one's own weight
v.
kendi üzerine düşeni yapmak
498
Idioms
strike out on one's own
v.
kendi başına devam etmek
499
Idioms
pull one's own weight
v.
kendi üzerine düşeni yapmak
500
Idioms
leave one to one's own devices
v.
kendi başına bırakmak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of one's own
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy