parçacıklar - Turco Inglés Diccionario

parçacıklar

Significados de "parçacıklar" en diccionario inglés turco : 5 resultado(s)

Turco Inglés
General
parçacıklar particles n.
These particles emit alpha-radioactivity, which is particularly aggressive towards living tissue.
Bu parçacıklar özellikle canlı dokulara karşı saldırgan olan alfa radyoaktivitesi yayar.

More Sentences
parçacıklar smithereens n.
parçacıklar smither n.
parçacıklar smithers n.
Automotive
parçacıklar particulates n.

Significados de "parçacıklar" con otros términos en diccionario inglés turco: 51 resultado(s)

Turco Inglés
General
limon kabuğunun rendesinden çıkan parçacıklar lemon zest n.
öğütülmüş parçacıklar grind n.
altın sarısı küçük parçacıklar içeren kahverengi opak cam goldstone n.
yüzen küçük parçacıklar flyer n.
küçük parçacıklar saçmak pepper v.
toz gibi parçacıklar içeren motey adj.
Phrasals
bir şeyi ezip toz, kum, küçük parçacıklar haline getirmek grind something into something v.
bir şeyi öğütüp toz, kum, küçük parçacıklar haline getirmek grind something into something v.
bir şeyi ufalayıp toz, kum, küçük parçacıklar haline getirmek grind something into something v.
(birinin/bir şeyin) üzerine küçük damlalar/parçacıklar halinde yağmak sprinkle onto (someone or something) v.
Technical
asıltı parçacıklar suspended particles n.
aşındırıcı parçacıklar abrasive particles n.
ayrık parçacıklar deflocculated particles n.
çok ince parçacıklar haline getirilmiş fenolik kalıplama malzemesi finely divided phenolic moulding material n.
çok ince parçacıklar haline getirilmiş fenolik kalıplama malzemeleri finely divided phenolic molding materials n.
elek delik boyutuna yakın parçacıklar near-size particles n.
enerji yüklü parçacıklar energetic particles n.
inorganik parçacıklar inorganic particles n.
katı parçacıklar soil particles n.
mikronaltı parçacıklar submicrons n.
operatörün solunum bölgesinde bulunan havadaki parçacıklar ve gazlar airborne particles and gases in the operators breathing zone n.
saçılmış parçacıklar scattered particles n.
sıvı aerosoller ve katı parçacıklar liquid aerosols and solid particles n.
sıvılarda dağılmış parçacıklar particles dispersed in liquids n.
temel parçacıklar elementary particles n.
tuhaf parçacıklar strange particles n.
ufalmış parçacıklar deflocculated particles n.
zayıf nükleer kuvvete aracılık eden taşıyıcı parçacıklar w particle n.
(dağılım sisteminde) ortama dağılmış damlacık ve parçacıklar evresi internal phase n.
ince parçacıklar halinde öğütülmüş ground adj.
Automotive
hava içinde asılı parçacıklar airborne particles n.
Pathology
kum benzeri parçacıklar şeklinde görülen bir tümör sand tumor n.
kum benzeri parçacıklar şeklinde görülen bir tümör psammoma n.
Food Engineering
yanmış parçacıklar scorched particles n.
Physics
elektronlar veya diğer parçacıklar tarafından bombardımana veya ışınlamaya maruz kalan madde target n.
atomaltı parçacıklar subatomic particles n.
kuazi parçacıklar quasiparticles n.
parçacıklar  particles  n.
yalancı parçacıklar quasiparticles n.
öz parçacıklar elementary particles n.
temel parçacıklar elementary particles n.
atomları meydana getiren parçacıklar elementary particles n.
zayıf nükleer kuvvete aracılık eden taşıyıcı parçacıklar w boson n.
askıda kolodial parçacıklar için difüzyon katsayısını ifade eden, boltzmann katsayısı, kelvin sıcaklığı ve parçacık mobilitesi çarpanlarını içeren formül einstein equation n.
(kuvveti) atomaltı parçacıklar arasında taşımak mediate v.
Chemistry
çözünmeyen parçacıklar insoluble particles n.
koloidal parçacıklar colloidal particles n.
(maddeyi) çapları birkaç mikronluk parçacıklar haline getirmek micronize v.
(maddeyi) çapları birkaç mikronluk parçacıklar haline getirmek micronise v.
birleşmiş (parçacıklar) coalescent adj.
Geology
yanardağların fırlattığı katı parçacıklar rapilli n.