politik - Turco Inglés Diccionario
Historia

politik



Significados de "politik" en diccionario inglés turco : 7 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
politik political adj.
General
politik politician [obsolete] n.
politik politic adj.
politik deliberative adj.
politik politick [obsolete] adj.
politik polit (political) abrev.
Politics
politik political adj.

Significados de "politik" con otros términos en diccionario inglés turco: 268 resultado(s)

Turco Inglés
General
britanya'da politik parti whig n.
politik oyunlar politics n.
ılımlı politik görüş center n.
politik lider fugleman n.
ılımlı politik görüş centre n.
politik bilimde makaleler contributions in political science n.
politik görüş politics n.
politik etki political impact n.
politik ufuk political horizon n.
politik açıdan bağımsız kimse fencesitter n.
politik açıdan tarafsız fencesitter n.
politik bilimler policy sciences n.
politik görüş political view n.
politik belirsizlik political uncertainty n.
politik kötümserlik political pessimism n.
politik destek politicial support n.
politik örgüt political organization n.
eko-politik ecopolitics n.
savaş sonrası politik sahne post-war political scene n.
politik cevap political answer n.
politik harita political map n.
politik tutum political stance n.
politik görüş political opinion n.
politik çevre political environment n.
politik veya başka bir nedenle kamusal alanlarda cephe ya da duvar üzerine tanıtım amacıyla yapılan poster asma eylemi flyposting n.
gençlerin eylemleri ya da etkilerinden doğan, kayda değer kültürel, politik ya da sosyal değişim youthquake n.
politik sonuçlar policy consequences n.
politik dahi political genius n.
direktuvar sistemini yok etmek ve komünist düzeni kurmak için komplo düzenleyen fakat başarısız olan fransız politik provokatör babeuf n.
ırklar arasındaki çatışmaların sebep olduğu sosyal ve politik sorun race problem n.
1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında new york'ta demokrat parti'nin içinde yer alan politik topluluk tammany n.
1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında new york eyaletinde demokrat parti'nin içinde yer alan politik topluluk tammany hall n.
1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında new york eyaletinde demokrat parti'nin içinde yer alan politik topluluk tammany society n.
1800'lerde new york'ta güçlü demokratik ve politik bir topluluk olan tammany hall'ın etkinlik ve ilkeleri tammanyism n.
politik amaç political aim n.
politik doğruculuk political correctness n.
medeni veya politik olan şey temporalty [obsolete] n.
birleşik devletlerde politik parti whig n.
politik ya da sosyal kurumları destekleyen doktrin establishmentarianism n.
politik ya da sosyal kurumları destekleyen doktrin establishmentism n.
eskiden belirli politik haklara sahip olan başlıca sosyal sınıf estate n.
politik güç juice n.
politik amaçlı internet korsanlığı eylemi yapan kimse hacktivist n.
sosyal veya politik bir mesele için internet korsanlığı yapan kimse hactivitist n.
memleketin taarruzdan korunmuş, ekonomik ve politik bakımdan kendine yeten iç kısımları heartland n.
politik olmama impolicy n.
politik olmayış impoliticness n.
politik olmama impoliticness n.
politik doğruculuk political correctitude n.
politik ayrımcılık political incorrectness n.
politik kimse politician [obsolete] n.
politik görüş politics n.
politik prensipler politics n.
(politik bir oluşumda) yer alma hakkı seat n.
erek dilin kaynak dil üzerindeki politik, ideolojik ve ekonomik etkisini hiçe sayıp, tamamen kaynak dil odaklı yapılan çeviri translatese n.
politik haklarını vermek enfranchise v.
politik, mali veya mesleki gücünü azaltmak destroy v.
politik olmayan unpolitic adj.
politik ya da sosyal kurumları destekleyen establishmentarian adj.
politik olmayan unpolitical adj.
politik olmayan impolitic adj.
kısmen politik semipolitical adj.
politik olmayan nonpolitical adj.
politik olmayan non-political adj.
politik olmayan bir şekilde impoliticly adv.
politik olmayan bir şekilde impolitically adv.
politik olarak politically adv.
politik açıdan politically adv.
politik bir şekilde politicly adv.
politik ve anlamına gelen ön ek politico- pref.
politik anlamına gelen ön ek politico- pref.
politik olarak anlamına gelen ön ek politico- pref.
Phrasals
biri yararına politik konuşmalar yapmak stump for someone v.
birine politik/siyasi destek göstermek announce for v.
birini politik/siyasi anlamda desteklemek announce for v.
yararına politik konuşmalar yapmak stump for v.
(biri) yararına politik konuşmalar yapmak stump for (one) v.
Colloquial
leon trotski ve takipçileri tarafından savunulan politik ve ekonomik komünizmin takipçisi kimse trot n.
güçlü politik lider kingfish n.
politik etki/nüfuz juice n.
orta amerikada yaşayan orta sınıf ve politik yönden tutucu amerikan halkı middle america n.
politik gezi roadshow n.
Idioms
politik görüşlerinde köklü bir değişiklik yapma a change in (one's) stripes n.
siyasi/politik malzeme olan sorun a political football n.
politik ideolojiler/sosyal eşitsizlikler tarafından ayrıştırılmamış ülke one nation n.
politik ideolojiler/sosyal eşitsizlikler yüzünden ayrışmamış halk one nation n.
halkın kolektif iradesinden kaynaklanan politik güç, baskı people power n.
çin ve komünist olmayan ülkeler arasındaki politik, ekonomik ve kültürel set/bariyer the bamboo curtain n.
belli politik sorunlarını oldukça içselleştiren genellikle liberal/solcu kimse bleeding heart n.
tutucu politik görüşleri nedeniyle gazetelere katılmadığı konularda sinirini/şikayetini belirten mektuplar gönderen kimse disgusted of tunbridge wells [uk] n.
politik görüşlerinde köklü bir değişiklik yapmak change one's stripes v.
bir düşüncenin (özellikle politik) uç noktalarında olmak be on the fringe v.
politik malzeme olarak kullanmak play politics with something v.
(sosyal, politik, finansal) durumunu düzeltmek get on in the world v.
(sosyal, politik, finansal) durumunu iyileştirmek get on in the world v.
(sosyal, politik, finansal) durumunu yoluna sokmak get on in the world v.
politik güç elde etmek/kazanmak get into power v.
birini/bir şeyi politik/siyasi anlamda desteklemek announce (one's support) for someone or something v.
birine/bir şeye politik/siyasi destek göstermek announce (one's support) for someone or something v.
birini/bir şeyi politik anlamda desteklediğini ilan etmek/açıklamak announce (one's support) for someone or something v.
politik görüşlerinde köklü bir değişiklik yapmak change (one's) spots v.
köhnemiş (politik uygulamalar) on the wrong side of history expr.
zamana uymayan (politik uygulamalar) on the wrong side of history expr.
çağdışı (politik kararlar) on the wrong side of history expr.
demode (politik uygulamalar) on the wrong side of history expr.
politik, yasal, ahlaki düzenlemelerin olmadığı durumda in a state of nature expr.
aşırı tutucu/bağnaz politik görüşlere sahip somewhere to the right of genghis khan expr.
Trade/Economic
ekonomi-politik political economy n.
ekonomi politik political economy n.
politik risk political risk n.
politik ekonomi political economics n.
politik iktisat political economy n.
politik ekonomi political economy n.
geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin antiestablishmentarianism n.
geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin antiestablishmentism n.
politik ekonomi dismal science n.
doğal düzenin toplumu yeterince kontrol ettiğini öne süren bir politik iktisat doktrini physiocratism n.
batamayacak kadar politik too political to fail adj.
geleneksel sosyal, politik ya da ekonomik değer ya da ilkelere muhalefet eden antiestablishment adj.
etik veya politik yargılardan muaf (analiz) positive adj.
Law
politik engel political obstacle n.
politik risk political risk n.
Politics
1800'lerde new york'ta güçlü demokratik ve politik bir topluluk olan tammany hall'ın etkinlik ve ilkeleri tammanism n.
1800'lerde new york'ta güçlü demokratik ve politik bir topluluk olan tammany hall'ın etkinlik ve ilkeleri tammanyism n.
askeri ve politik lider caudillo [spanish] n.
halihazırda var olan bütün toplumsal, ekonomik ve politik kurumları tamamıyla ortadan kaldırıp, devrim yapmak isteyen inanış nihilism n.
amerika'da sosyal ve politik alanda muhafazakarlığı savunan siyasi grup religious right n.
zencilere eşit hak ve özgürlükler verilmesini savunan politik görüş negrophilism n.
hükümetin serbest piyasaya müdahalesini sınırlayarak kişisel özgürlüğü en üst düzeye çıkarmayı amaçlayan politik teori neoliberalism n.
tanrı'nın insanları yönetimine dayanan politik sistem thearchy n.
aşırı sağ ve aşırı sol tarafından önerilen yolların ortasını bulan ekonomik ve politik gelişme third way n.
demokrasi ile birlikte geçmişten gelen kurumların ve geleneksel ilkelerin korunmasını savunan politik felsefe tory democracy n.
abd'de faaliyet gösteren ve hedeflerine siyasal reform yerine doğrudan eylem yoluyla ulaşmayı amaçlayan özerk eylemci gruplardan oluşmuş antifaşist bir politik aktivist hareket antifa n.
leon trotsky ve takipçileri tarafından savunulan politik ve ekonomik komünizm trotskyist n.
leon trotsky ve takipçileri tarafından savunulan politik ve ekonomik komünizm trotskyite n.
Derinleşen Politik Anlaşmazlık deepening political row n.
dış ülkede politik dokunulmazlık extraterritoriality n.
egemen bir ulusun başka bir ulusu politik yollarla yavaş yavaş ortadan kaldırması politicide n.
jeopolitik ve politik mülahazalar geopolitical and political considerations n.
köle ticaretine karşı politik hareket abolitionism n.
kuzey kore'de uygulanan resmi devlet ideolojisi ve ona dayalı olarak oluşturulan politik sistem juche idea n.
kuzey kore'de uygulanan resmi devlet ideolojisi ve ona dayalı olarak oluşturulan politik sistem joo-cheh n.
küçük bir politik grup cabal n.
kuzey kore'de uygulanan resmi devlet ideolojisi ve ona dayalı olarak oluşturulan politik sistem chuch'e n.
kuzey kore'de uygulanan resmi devlet ideolojisi ve ona dayalı olarak oluşturulan politik sistem juche sasang n.
politik ortam political environment n.
politik alan political sphere n.
politik yelpaze political spectrum n.
politik irade political will n.
politik talimat policy prescription n.
politik gelişmeler political developments n.
politik anlaşma political compromise n.
politik duruş political stance n.
politik bağlılık political loyalty n.
politik alan policy space n.
politik süreç yaklaşımı political process approach n.
politik düzen political order n.
politik görüş political view n.
politik erk political power holder n.
politik nüfuz political influence n.
politik reform political reform n.
politik lider political leader n.
politik sorunlar policy issues n.
politik cüce political dwarf n.
politik söylem political rhetoric n.
politik sistem political system n.
politik elit political elite n.
politik delege political agent n.
politik zemin political grounds n.
politik destek policy support n.
politik tutum policy stance n.
politik araç political device n.
politik ayrışma political dissidence n.
politik çıkarım policy implication n.
politik baskı political repression n.
politik gerginlik political tension n.
politik toplum political society n.
politik araç political tool n.
politik yapı political structure n.
politik beyan policy statement n.
politik baskı political pressure n.
politik iktisat political economy n.
politik şantaj political blackmail n.
politik öngörüsüzlük political shortsightedness n.
politik duruş political standing n.
politik kampanya political campaign n.
politik değişim political alternation n.
politik huzursuzluk political unrest n.
politik istikrar political stability n.
politik huzursuzluk political disturbance n.
politik çıkmaz political gridlock n.
politik ayrımcılık political discrimination n.
politik sol political left n.
politik görüşlerine başvurulan kişi political pundit n.
politik öznellik political subjectivity n.
politik değer political value n.
politik bağlılık political loyalties n.
politik muhalefet political dissident n.
politik çıkmaz political impasse n.
politik kördüğüm political impasse n.
politik baskı political oppression n.
politik devrim political upheaval n.
politik birlik political unity n.
politik dayanışma political unity n.
politik anlaşma political compromise n.
politik öngörüsüzlük political short-sightedness n.
soğuk savaş döneminde, doğu asya'daki komünist ülkeler ile kapitalist ve komünist olmayan ülkeleri ayıran politik sınırlar bamboo curtain n.
sosyo-politik konjonktür socio-political conjuncture n.
uzun süren politik çözümsüzlük protracted political deadlock n.
utanç verici bir konuyu gizleyen, örtbas eden politik fikir ya da eylem diplomatic fig-leaf n.
1960'larda politik olarak radikal hippilerin bir üyesi yippie n.
(antik yunan politik düşüncesinde) kanaat doxa n.
amerikan kültürünün aslını oluşturan politik ilke ve uygulamalar americanism n.
bir politik partinin, yönetimin, kurumun içindeki yolsuzluk x factor n.
bir politik partinin, yönetimin, kurumun içindeki skandal davranışlar x factor n.
kıbrıs adasının yunanistan ile birleşmesini arzulayan politik hareket enosis n.
politik grup estate n.
komşu ülkelere göre politik ve ekonomik olarak hasta/sıkıntılı olan ülke the sick man of n.
yerel, küçük ve güçlü politik ve sosyal teşkilat manorialism n.
abd cumhuriyetçi partisi'nde politik bir grup half-breed n.
politik eleştiriciliği veya kişisel muhalefeti vatansever olmamakla veya komünizmi savunmakla suçlayarak bastırmaya yönelik her türlü girişim mccarthyism n.
gerici ve muhafazakar bakış açısı ile liberal ve radikal bakış açısı arasında kalan politik görüş middle n.
politik huzur détente n.
solcu, özgürlükçü ve politik doğrucu olarak görülen the guardian okuru guardian reader [uk] n.
solcu, özgürlükçü ve politik doğrucu olarak görülen the guardian okuru guardianista [uk] n.
politik terörist grubu hit squad n.
otoriter devlet üzerine kurulu radikal ve aşırı milliyetçi politik yapı fascism n.
gücün merkezi otorite ile kurucu politik birimlere dağıldığı bir hükümet sistemi federalism n.
gizli politik faaliyet ve entrikalar dirty trick n.
politik amaçlarla belirlenmiş alan division n.
kültürel veya politik akımın gelişmeye başladığı zaman seedtime n.
politik dava political agenda n.
politik kargaşa political bedlam n.
süper politik eylem komitesi independent-expenditure-only committee n.
federal yetkilerin kısıtlanması ve özerklik kapsamının genişletilmesi hususunda anayasanın ayrıntılı yorumlanmasını destekleyen politik duruş state rights n.
federal yetkilerin kısıtlanması ve özerklik kapsamının genişletilmesi hususunda anayasanın ayrıntılı yorumlanmasını destekleyen politik duruş states' rights n.
süper politik eylem komitesi super pac n.
politik haklarını vermek enfranchise v.
politik niteliğini yok etmek depoliticise v.
politik niteliğini yok etmek depoliticize v.
politik ve ekonomik açıdan aşırı muhafazakar tory adj.
tam politik güce ya da kontrole sahip olan monocratic adj.
Industry
finansal ve politik kurumlardan ziyade ürünlerin üretim ve dağıtımı ile işverenler ve çalışan ilişkilerine ait veya ilgili material adj.
Insurance
politik rizikolar political risks n.
Computer
politik amaçlı hack eylemi hacktivism n.
Telecom
politik amaçlı bilgisayar sistemlerinin çökertilmesi political hacktivism n.
Social Sciences
bir topluluğun politik veya sosyal nedenlerle zorla yerinden edilmesi removal [south african] n.
politik iktisat okuyan kimse chrematist n.
robert owen'in komünist toplum yapılanmasına ilişkin politik ve sosyal teorileri owenism n.
kuzey kore komünist rejiminin politik açıdan incelenmesi pyongyangology n.
Education
karşılaştırmalı ekonomi politik comparative political economy n.
uluslararası ekonomi politik international political economy n.
Literature
kültürel, sosyal ya da politik durumları hicveden karikatürist lampoon artist n.
History
antik yunanda politik birlik sympoliteia n.
antik yunanda politik birlik sympolity n.
Military
bio politik askeri gündem hazırlama komitesi political military steering committee on partnership for peace n.
politik-askeri rapor polmil report n.
politik harp political warfare n.
politik-askeri çerçeve political military framework n.
politik-askeri polmil abrev.
Art
politik tiyatro political theatre n.
Music
politik rap political rap n.
politik hip hop political rap n.
Slang
aşırı derecede politik doğrucu olduğu düşünülen bir kişi için kullanılan aşağılayıcı argo kelime woketard n.
Modern Slang
eski amerikan başkanı trump'ın amerikan halkını birbirine düşürmek için kullandığı bir politik propaganda agit-trash n.
kendilerini ana akım ve aşırı muhafazakarların dışarısından tutan sağcı politik hareket alt-lite n.
devlet hizmetlerinin ortadan kaldırılması gerektiğini savunan sosyal darwinizmin bir uzantısı olan politik ideoloji anarcho-darwinism n.
bürokrasinin karşısına monarşiyi koyan bir politik ideoloji anarcho-monarchism n.