|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
britanya'da politik parti |
whig n.
|
|
2 |
General |
politik oyunlar |
politics n.
|
|
3 |
General |
ılımlı politik görüş |
center n.
|
|
4 |
General |
politik lider |
fugleman n.
|
|
5 |
General |
ılımlı politik görüş |
centre n.
|
|
6 |
General |
politik bilimde makaleler |
contributions in political science n.
|
|
7 |
General |
politik görüş |
politics n.
|
|
8 |
General |
politik etki |
political impact n.
|
|
9 |
General |
politik ufuk |
political horizon n.
|
|
10 |
General |
politik açıdan bağımsız kimse |
fencesitter n.
|
|
11 |
General |
politik açıdan tarafsız |
fencesitter n.
|
|
12 |
General |
politik bilimler |
policy sciences n.
|
|
13 |
General |
politik görüş |
political view n.
|
|
|
14 |
General |
politik belirsizlik |
political uncertainty n.
|
|
15 |
General |
politik kötümserlik |
political pessimism n.
|
|
16 |
General |
politik destek |
politicial support n.
|
|
17 |
General |
politik örgüt |
political organization n.
|
|
18 |
General |
eko-politik |
ecopolitics n.
|
|
19 |
General |
savaş sonrası politik sahne |
post-war political scene n.
|
|
20 |
General |
politik cevap |
political answer n.
|
|
21 |
General |
politik harita |
political map n.
|
|
22 |
General |
politik tutum |
political stance n.
|
|
23 |
General |
politik görüş |
political opinion n.
|
|
24 |
General |
politik çevre |
political environment n.
|
|
25 |
General |
politik veya başka bir nedenle kamusal alanlarda cephe ya da duvar üzerine tanıtım amacıyla yapılan poster asma eylemi |
flyposting n.
|
|
26 |
General |
gençlerin eylemleri ya da etkilerinden doğan, kayda değer kültürel, politik ya da sosyal değişim |
youthquake n.
|
|
27 |
General |
politik sonuçlar |
policy consequences n.
|
|
28 |
General |
politik dahi |
political genius n.
|
|
29 |
General |
direktuvar sistemini yok etmek ve komünist düzeni kurmak için komplo düzenleyen fakat başarısız olan fransız politik provokatör |
babeuf n.
|
|
30 |
General |
ırklar arasındaki çatışmaların sebep olduğu sosyal ve politik sorun |
race problem n.
|
|
31 |
General |
1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında new york'ta demokrat parti'nin içinde yer alan politik topluluk |
tammany n.
|
|
32 |
General |
1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında new york eyaletinde demokrat parti'nin içinde yer alan politik topluluk |
tammany hall n.
|
|
33 |
General |
1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında new york eyaletinde demokrat parti'nin içinde yer alan politik topluluk |
tammany society n.
|
|
|
34 |
General |
1800'lerde new york'ta güçlü demokratik ve politik bir topluluk olan tammany hall'ın etkinlik ve ilkeleri |
tammanyism n.
|
|
35 |
General |
politik amaç |
political aim n.
|
|
36 |
General |
politik doğruculuk |
political correctness n.
|
|
37 |
General |
medeni veya politik olan şey |
temporalty [obsolete] n.
|
|
38 |
General |
birleşik devletlerde politik parti |
whig n.
|
|
39 |
General |
politik ya da sosyal kurumları destekleyen doktrin |
establishmentarianism n.
|
|
40 |
General |
politik ya da sosyal kurumları destekleyen doktrin |
establishmentism n.
|
|
41 |
General |
eskiden belirli politik haklara sahip olan başlıca sosyal sınıf |
estate n.
|
|
42 |
General |
politik güç |
juice n.
|
|
43 |
General |
politik amaçlı internet korsanlığı eylemi yapan kimse |
hacktivist n.
|
|
44 |
General |
sosyal veya politik bir mesele için internet korsanlığı yapan kimse |
hactivitist n.
|
|
45 |
General |
memleketin taarruzdan korunmuş, ekonomik ve politik bakımdan kendine yeten iç kısımları |
heartland n.
|
|
46 |
General |
politik olmama |
impolicy n.
|
|
47 |
General |
politik olmayış |
impoliticness n.
|
|
48 |
General |
politik olmama |
impoliticness n.
|
|
49 |
General |
politik doğruculuk |
political correctitude n.
|
|
50 |
General |
politik ayrımcılık |
political incorrectness n.
|
|
51 |
General |
politik kimse |
politician [obsolete] n.
|
|
52 |
General |
politik görüş |
politics n.
|
|
53 |
General |
politik prensipler |
politics n.
|
|
54 |
General |
(politik bir oluşumda) yer alma hakkı |
seat n.
|
|
55 |
General |
erek dilin kaynak dil üzerindeki politik, ideolojik ve ekonomik etkisini hiçe sayıp, tamamen kaynak dil odaklı yapılan çeviri |
translatese n.
|
|
56 |
General |
politik haklarını vermek |
enfranchise v.
|
|
57 |
General |
politik, mali veya mesleki gücünü azaltmak |
destroy v.
|
|
58 |
General |
politik olmayan |
unpolitic adj.
|
|
59 |
General |
politik ya da sosyal kurumları destekleyen |
establishmentarian adj.
|
|
60 |
General |
politik olmayan |
unpolitical adj.
|
|
61 |
General |
politik olmayan |
impolitic adj.
|
|
62 |
General |
kısmen politik |
semipolitical adj.
|
|
63 |
General |
politik olmayan |
nonpolitical adj.
|
|
64 |
General |
politik olmayan |
non-political adj.
|
|
65 |
General |
politik olmayan bir şekilde |
impoliticly adv.
|
|
66 |
General |
politik olmayan bir şekilde |
impolitically adv.
|
|
67 |
General |
politik olarak |
politically adv.
|
|
68 |
General |
politik açıdan |
politically adv.
|
|
69 |
General |
politik bir şekilde |
politicly adv.
|
|
70 |
General |
politik ve anlamına gelen ön ek |
politico- pref.
|
|
71 |
General |
politik anlamına gelen ön ek |
politico- pref.
|
|
72 |
General |
politik olarak anlamına gelen ön ek |
politico- pref.
|
|
Phrasals |
|
73 |
Phrasals |
biri yararına politik konuşmalar yapmak |
stump for someone v.
|
|
|
74 |
Phrasals |
birine politik/siyasi destek göstermek |
announce for v.
|
|
75 |
Phrasals |
birini politik/siyasi anlamda desteklemek |
announce for v.
|
|
76 |
Phrasals |
yararına politik konuşmalar yapmak |
stump for v.
|
|
77 |
Phrasals |
(biri) yararına politik konuşmalar yapmak |
stump for (one) v.
|
|
Colloquial |
|
78 |
Colloquial |
leon trotski ve takipçileri tarafından savunulan politik ve ekonomik komünizmin takipçisi kimse |
trot n.
|
|
79 |
Colloquial |
güçlü politik lider |
kingfish n.
|
|
80 |
Colloquial |
politik etki/nüfuz |
juice n.
|
|
81 |
Colloquial |
orta amerikada yaşayan orta sınıf ve politik yönden tutucu amerikan halkı |
middle america n.
|
|
82 |
Colloquial |
politik gezi |
roadshow n.
|
|
Idioms |
|
83 |
Idioms |
politik görüşlerinde köklü bir değişiklik yapma |
a change in (one's) stripes n.
|
|
84 |
Idioms |
siyasi/politik malzeme olan sorun |
a political football n.
|
|
85 |
Idioms |
politik ideolojiler/sosyal eşitsizlikler tarafından ayrıştırılmamış ülke |
one nation n.
|
|
86 |
Idioms |
politik ideolojiler/sosyal eşitsizlikler yüzünden ayrışmamış halk |
one nation n.
|
|
87 |
Idioms |
halkın kolektif iradesinden kaynaklanan politik güç, baskı |
people power n.
|
|
88 |
Idioms |
çin ve komünist olmayan ülkeler arasındaki politik, ekonomik ve kültürel set/bariyer |
the bamboo curtain n.
|
|
89 |
Idioms |
belli politik sorunlarını oldukça içselleştiren genellikle liberal/solcu kimse |
bleeding heart n.
|
|
90 |
Idioms |
tutucu politik görüşleri nedeniyle gazetelere katılmadığı konularda sinirini/şikayetini belirten mektuplar gönderen kimse |
disgusted of tunbridge wells [uk] n.
|
|
91 |
Idioms |
politik görüşlerinde köklü bir değişiklik yapmak |
change one's stripes v.
|
|
92 |
Idioms |
bir düşüncenin (özellikle politik) uç noktalarında olmak |
be on the fringe v.
|
|
93 |
Idioms |
politik malzeme olarak kullanmak |
play politics with something v.
|
|
94 |
Idioms |
(sosyal, politik, finansal) durumunu düzeltmek |
get on in the world v.
|
|
95 |
Idioms |
(sosyal, politik, finansal) durumunu iyileştirmek |
get on in the world v.
|
|
96 |
Idioms |
(sosyal, politik, finansal) durumunu yoluna sokmak |
get on in the world v.
|
|
97 |
Idioms |
politik güç elde etmek/kazanmak |
get into power v.
|
|
98 |
Idioms |
birini/bir şeyi politik/siyasi anlamda desteklemek |
announce (one's support) for someone or something v.
|
|
99 |
Idioms |
birine/bir şeye politik/siyasi destek göstermek |
announce (one's support) for someone or something v.
|
|
100 |
Idioms |
birini/bir şeyi politik anlamda desteklediğini ilan etmek/açıklamak |
announce (one's support) for someone or something v.
|
|
101 |
Idioms |
politik görüşlerinde köklü bir değişiklik yapmak |
change (one's) spots v.
|
|
102 |
Idioms |
köhnemiş (politik uygulamalar) |
on the wrong side of history expr.
|
|
103 |
Idioms |
zamana uymayan (politik uygulamalar) |
on the wrong side of history expr.
|
|
104 |
Idioms |
çağdışı (politik kararlar) |
on the wrong side of history expr.
|
|
105 |
Idioms |
demode (politik uygulamalar) |
on the wrong side of history expr.
|
|
106 |
Idioms |
politik, yasal, ahlaki düzenlemelerin olmadığı durumda |
in a state of nature expr.
|
|
107 |
Idioms |
aşırı tutucu/bağnaz politik görüşlere sahip |
somewhere to the right of genghis khan expr.
|
|
Trade/Economic |
|
108 |
Trade/Economic |
ekonomi-politik |
political economy n.
|
|
109 |
Trade/Economic |
ekonomi politik |
political economy n.
|
|
110 |
Trade/Economic |
politik risk |
political risk n.
|
|
111 |
Trade/Economic |
politik ekonomi |
political economics n.
|
|
112 |
Trade/Economic |
politik iktisat |
political economy n.
|
|
113 |
Trade/Economic |
politik ekonomi |
political economy n.
|
|
114 |
Trade/Economic |
geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin |
antiestablishmentarianism n.
|
|
115 |
Trade/Economic |
geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin |
antiestablishmentism n.
|
|
116 |
Trade/Economic |
politik ekonomi |
dismal science n.
|
|
117 |
Trade/Economic |
doğal düzenin toplumu yeterince kontrol ettiğini öne süren bir politik iktisat doktrini |
physiocratism n.
|
|
118 |
Trade/Economic |
batamayacak kadar politik |
too political to fail adj.
|
|
119 |
Trade/Economic |
geleneksel sosyal, politik ya da ekonomik değer ya da ilkelere muhalefet eden |
antiestablishment adj.
|
|
120 |
Trade/Economic |
etik veya politik yargılardan muaf (analiz) |
positive adj.
|
|
Law |
|
121 |
Law |
politik engel |
political obstacle n.
|
|
122 |
Law |
politik risk |
political risk n.
|
|
Politics |
|
123 |
Politics |
1800'lerde new york'ta güçlü demokratik ve politik bir topluluk olan tammany hall'ın etkinlik ve ilkeleri |
tammanism n.
|
|
124 |
Politics |
1800'lerde new york'ta güçlü demokratik ve politik bir topluluk olan tammany hall'ın etkinlik ve ilkeleri |
tammanyism n.
|
|
125 |
Politics |
askeri ve politik lider |
caudillo [spanish] n.
|
|
126 |
Politics |
halihazırda var olan bütün toplumsal, ekonomik ve politik kurumları tamamıyla ortadan kaldırıp, devrim yapmak isteyen inanış |
nihilism n.
|
|
127 |
Politics |
amerika'da sosyal ve politik alanda muhafazakarlığı savunan siyasi grup |
religious right n.
|
|
128 |
Politics |
zencilere eşit hak ve özgürlükler verilmesini savunan politik görüş |
negrophilism n.
|
|
129 |
Politics |
hükümetin serbest piyasaya müdahalesini sınırlayarak kişisel özgürlüğü en üst düzeye çıkarmayı amaçlayan politik teori |
neoliberalism n.
|
|
130 |
Politics |
tanrı'nın insanları yönetimine dayanan politik sistem |
thearchy n.
|
|
131 |
Politics |
aşırı sağ ve aşırı sol tarafından önerilen yolların ortasını bulan ekonomik ve politik gelişme |
third way n.
|
|
132 |
Politics |
demokrasi ile birlikte geçmişten gelen kurumların ve geleneksel ilkelerin korunmasını savunan politik felsefe |
tory democracy n.
|
|
133 |
Politics |
abd'de faaliyet gösteren ve hedeflerine siyasal reform yerine doğrudan eylem yoluyla ulaşmayı amaçlayan özerk eylemci gruplardan oluşmuş antifaşist bir politik aktivist hareket |
antifa n.
|
|
134 |
Politics |
leon trotsky ve takipçileri tarafından savunulan politik ve ekonomik komünizm |
trotskyist n.
|
|
135 |
Politics |
leon trotsky ve takipçileri tarafından savunulan politik ve ekonomik komünizm |
trotskyite n.
|
|
136 |
Politics |
Derinleşen Politik Anlaşmazlık |
deepening political row n.
|
|
137 |
Politics |
dış ülkede politik dokunulmazlık |
extraterritoriality n.
|
|
138 |
Politics |
egemen bir ulusun başka bir ulusu politik yollarla yavaş yavaş ortadan kaldırması |
politicide n.
|
|
139 |
Politics |
jeopolitik ve politik mülahazalar |
geopolitical and political considerations n.
|
|
140 |
Politics |
köle ticaretine karşı politik hareket |
abolitionism n.
|
|
141 |
Politics |
kuzey kore'de uygulanan resmi devlet ideolojisi ve ona dayalı olarak oluşturulan politik sistem |
juche idea n.
|
|
142 |
Politics |
kuzey kore'de uygulanan resmi devlet ideolojisi ve ona dayalı olarak oluşturulan politik sistem |
joo-cheh n.
|
|
143 |
Politics |
küçük bir politik grup |
cabal n.
|
|
144 |
Politics |
kuzey kore'de uygulanan resmi devlet ideolojisi ve ona dayalı olarak oluşturulan politik sistem |
chuch'e n.
|
|
145 |
Politics |
kuzey kore'de uygulanan resmi devlet ideolojisi ve ona dayalı olarak oluşturulan politik sistem |
juche sasang n.
|
|
146 |
Politics |
politik ortam |
political environment n.
|
|
147 |
Politics |
politik alan |
political sphere n.
|
|
148 |
Politics |
politik yelpaze |
political spectrum n.
|
|
149 |
Politics |
politik irade |
political will n.
|
|
150 |
Politics |
politik talimat |
policy prescription n.
|
|
151 |
Politics |
politik gelişmeler |
political developments n.
|
|
152 |
Politics |
politik anlaşma |
political compromise n.
|
|
153 |
Politics |
politik duruş |
political stance n.
|
|
154 |
Politics |
politik bağlılık |
political loyalty n.
|
|
155 |
Politics |
politik alan |
policy space n.
|
|
156 |
Politics |
politik süreç yaklaşımı |
political process approach n.
|
|
157 |
Politics |
politik düzen |
political order n.
|
|
158 |
Politics |
politik görüş |
political view n.
|
|
159 |
Politics |
politik erk |
political power holder n.
|
|
160 |
Politics |
politik nüfuz |
political influence n.
|
|
161 |
Politics |
politik reform |
political reform n.
|
|
162 |
Politics |
politik lider |
political leader n.
|
|
163 |
Politics |
politik sorunlar |
policy issues n.
|
|
164 |
Politics |
politik cüce |
political dwarf n.
|
|
165 |
Politics |
politik söylem |
political rhetoric n.
|
|
166 |
Politics |
politik sistem |
political system n.
|
|
167 |
Politics |
politik elit |
political elite n.
|
|
168 |
Politics |
politik delege |
political agent n.
|
|
169 |
Politics |
politik zemin |
political grounds n.
|
|
170 |
Politics |
politik destek |
policy support n.
|
|
171 |
Politics |
politik tutum |
policy stance n.
|
|
172 |
Politics |
politik araç |
political device n.
|
|
173 |
Politics |
politik ayrışma |
political dissidence n.
|
|
174 |
Politics |
politik çıkarım |
policy implication n.
|
|
175 |
Politics |
politik baskı |
political repression n.
|
|
176 |
Politics |
politik gerginlik |
political tension n.
|
|
177 |
Politics |
politik toplum |
political society n.
|
|
178 |
Politics |
politik araç |
political tool n.
|
|
179 |
Politics |
politik yapı |
political structure n.
|
|
180 |
Politics |
politik beyan |
policy statement n.
|
|
181 |
Politics |
politik baskı |
political pressure n.
|
|
182 |
Politics |
politik iktisat |
political economy n.
|
|
183 |
Politics |
politik şantaj |
political blackmail n.
|
|
184 |
Politics |
politik öngörüsüzlük |
political shortsightedness n.
|
|
185 |
Politics |
politik duruş |
political standing n.
|
|
186 |
Politics |
politik kampanya |
political campaign n.
|
|
187 |
Politics |
politik değişim |
political alternation n.
|
|
188 |
Politics |
politik huzursuzluk |
political unrest n.
|
|
189 |
Politics |
politik istikrar |
political stability n.
|
|
190 |
Politics |
politik huzursuzluk |
political disturbance n.
|
|
191 |
Politics |
politik çıkmaz |
political gridlock n.
|
|
192 |
Politics |
politik ayrımcılık |
political discrimination n.
|
|
193 |
Politics |
politik sol |
political left n.
|
|
194 |
Politics |
politik görüşlerine başvurulan kişi |
political pundit n.
|
|
195 |
Politics |
politik öznellik |
political subjectivity n.
|
|
196 |
Politics |
politik değer |
political value n.
|
|
197 |
Politics |
politik bağlılık |
political loyalties n.
|
|
198 |
Politics |
politik muhalefet |
political dissident n.
|
|
199 |
Politics |
politik çıkmaz |
political impasse n.
|
|
200 |
Politics |
politik kördüğüm |
political impasse n.
|
|
201 |
Politics |
politik baskı |
political oppression n.
|
|
202 |
Politics |
politik devrim |
political upheaval n.
|
|
203 |
Politics |
politik birlik |
political unity n.
|
|
204 |
Politics |
politik dayanışma |
political unity n.
|
|
205 |
Politics |
politik anlaşma |
political compromise n.
|
|
206 |
Politics |
politik öngörüsüzlük |
political short-sightedness n.
|
|
207 |
Politics |
soğuk savaş döneminde, doğu asya'daki komünist ülkeler ile kapitalist ve komünist olmayan ülkeleri ayıran politik sınırlar |
bamboo curtain n.
|
|
208 |
Politics |
sosyo-politik konjonktür |
socio-political conjuncture n.
|
|
209 |
Politics |
uzun süren politik çözümsüzlük |
protracted political deadlock n.
|
|
210 |
Politics |
utanç verici bir konuyu gizleyen, örtbas eden politik fikir ya da eylem |
diplomatic fig-leaf n.
|
|
211 |
Politics |
1960'larda politik olarak radikal hippilerin bir üyesi |
yippie n.
|
|
212 |
Politics |
(antik yunan politik düşüncesinde) kanaat |
doxa n.
|
|
213 |
Politics |
amerikan kültürünün aslını oluşturan politik ilke ve uygulamalar |
americanism n.
|
|
214 |
Politics |
bir politik partinin, yönetimin, kurumun içindeki yolsuzluk |
x factor n.
|
|
215 |
Politics |
bir politik partinin, yönetimin, kurumun içindeki skandal davranışlar |
x factor n.
|
|
216 |
Politics |
kıbrıs adasının yunanistan ile birleşmesini arzulayan politik hareket |
enosis n.
|
|
217 |
Politics |
politik grup |
estate n.
|
|
218 |
Politics |
komşu ülkelere göre politik ve ekonomik olarak hasta/sıkıntılı olan ülke |
the sick man of n.
|
|
219 |
Politics |
yerel, küçük ve güçlü politik ve sosyal teşkilat |
manorialism n.
|
|
220 |
Politics |
abd cumhuriyetçi partisi'nde politik bir grup |
half-breed n.
|
|
221 |
Politics |
politik eleştiriciliği veya kişisel muhalefeti vatansever olmamakla veya komünizmi savunmakla suçlayarak bastırmaya yönelik her türlü girişim |
mccarthyism n.
|
|
222 |
Politics |
gerici ve muhafazakar bakış açısı ile liberal ve radikal bakış açısı arasında kalan politik görüş |
middle n.
|
|
223 |
Politics |
politik huzur |
détente n.
|
|
224 |
Politics |
solcu, özgürlükçü ve politik doğrucu olarak görülen the guardian okuru |
guardian reader [uk] n.
|
|
225 |
Politics |
solcu, özgürlükçü ve politik doğrucu olarak görülen the guardian okuru |
guardianista [uk] n.
|
|
226 |
Politics |
politik terörist grubu |
hit squad n.
|
|
227 |
Politics |
otoriter devlet üzerine kurulu radikal ve aşırı milliyetçi politik yapı |
fascism n.
|
|
228 |
Politics |
gücün merkezi otorite ile kurucu politik birimlere dağıldığı bir hükümet sistemi |
federalism n.
|
|
229 |
Politics |
gizli politik faaliyet ve entrikalar |
dirty trick n.
|
|
230 |
Politics |
politik amaçlarla belirlenmiş alan |
division n.
|
|
231 |
Politics |
kültürel veya politik akımın gelişmeye başladığı zaman |
seedtime n.
|
|
232 |
Politics |
politik dava |
political agenda n.
|
|
233 |
Politics |
politik kargaşa |
political bedlam n.
|
|
234 |
Politics |
süper politik eylem komitesi |
independent-expenditure-only committee n.
|
|
235 |
Politics |
federal yetkilerin kısıtlanması ve özerklik kapsamının genişletilmesi hususunda anayasanın ayrıntılı yorumlanmasını destekleyen politik duruş |
state rights n.
|
|
236 |
Politics |
federal yetkilerin kısıtlanması ve özerklik kapsamının genişletilmesi hususunda anayasanın ayrıntılı yorumlanmasını destekleyen politik duruş |
states' rights n.
|
|
237 |
Politics |
süper politik eylem komitesi |
super pac n.
|
|
238 |
Politics |
politik haklarını vermek |
enfranchise v.
|
|
239 |
Politics |
politik niteliğini yok etmek |
depoliticise v.
|
|
240 |
Politics |
politik niteliğini yok etmek |
depoliticize v.
|
|
241 |
Politics |
politik ve ekonomik açıdan aşırı muhafazakar |
tory adj.
|
|
242 |
Politics |
tam politik güce ya da kontrole sahip olan |
monocratic adj.
|
|
Industry |
|
243 |
Industry |
finansal ve politik kurumlardan ziyade ürünlerin üretim ve dağıtımı ile işverenler ve çalışan ilişkilerine ait veya ilgili |
material adj.
|
|
Insurance |
|
244 |
Insurance |
politik rizikolar |
political risks n.
|
|
Computer |
|
245 |
Computer |
politik amaçlı hack eylemi |
hacktivism n.
|
|
Telecom |
|
246 |
Telecom |
politik amaçlı bilgisayar sistemlerinin çökertilmesi |
political hacktivism n.
|
|
Social Sciences |
|
247 |
Social Sciences |
bir topluluğun politik veya sosyal nedenlerle zorla yerinden edilmesi |
removal [south african] n.
|
|
248 |
Social Sciences |
politik iktisat okuyan kimse |
chrematist n.
|
|
249 |
Social Sciences |
robert owen'in komünist toplum yapılanmasına ilişkin politik ve sosyal teorileri |
owenism n.
|
|
250 |
Social Sciences |
kuzey kore komünist rejiminin politik açıdan incelenmesi |
pyongyangology n.
|
|
Education |
|
251 |
Education |
karşılaştırmalı ekonomi politik |
comparative political economy n.
|
|
252 |
Education |
uluslararası ekonomi politik |
international political economy n.
|
|
Literature |
|
253 |
Literature |
kültürel, sosyal ya da politik durumları hicveden karikatürist |
lampoon artist n.
|
|
History |
|
254 |
History |
antik yunanda politik birlik |
sympoliteia n.
|
|
255 |
History |
antik yunanda politik birlik |
sympolity n.
|
|
Military |
|
256 |
Military |
bio politik askeri gündem hazırlama komitesi |
political military steering committee on partnership for peace n.
|
|
257 |
Military |
politik-askeri rapor |
polmil report n.
|
|
258 |
Military |
politik harp |
political warfare n.
|
|
259 |
Military |
politik-askeri çerçeve |
political military framework n.
|
|
260 |
Military |
politik-askeri |
polmil abrev.
|
|
Art |
|
261 |
Art |
politik tiyatro |
political theatre n.
|
|
Music |
|
262 |
Music |
politik rap |
political rap n.
|
|
263 |
Music |
politik hip hop |
political rap n.
|
|
Slang |
|
264 |
Slang |
aşırı derecede politik doğrucu olduğu düşünülen bir kişi için kullanılan aşağılayıcı argo kelime |
woketard n.
|
|
Modern Slang |
|
265 |
Modern Slang |
eski amerikan başkanı trump'ın amerikan halkını birbirine düşürmek için kullandığı bir politik propaganda |
agit-trash n.
|
|
266 |
Modern Slang |
kendilerini ana akım ve aşırı muhafazakarların dışarısından tutan sağcı politik hareket |
alt-lite n.
|
|
267 |
Modern Slang |
devlet hizmetlerinin ortadan kaldırılması gerektiğini savunan sosyal darwinizmin bir uzantısı olan politik ideoloji |
anarcho-darwinism n.
|
|
268 |
Modern Slang |
bürokrasinin karşısına monarşiyi koyan bir politik ideoloji |
anarcho-monarchism n.
|
|