spend - Turco Inglés Diccionario
Historia

spend

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "spend" en diccionario turco inglés : 17 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
spend v. geçirmek (geceyi vb)
spend v. harcamak
General
spend n. harçlık
spend v. harcama yapmak
spend v. yemek
spend v. zaman geçirmek
spend v. sarfetmek
spend v. geçirmek (vakit)
spend v. para harcamak
spend v. etkisini azaltmak
spend v. harcamak
spend v. sarf etmek
spend v. kasasından çıkmak
Irregular Verb
spend v. spent - spent
Technical
spend v. harcamak
spend v. sarf etmek
spend v. tüketmek

Significados de "spend" con otros términos en diccionario inglés turco: 223 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
spend the night v. gecelemek
spend the night v. geceyi geçirmek
General
spend time n. harcanılan zaman
spend-all n. çultutmaz
spend-all n. müsrif
spend-all n. savurgan
spend-all n. mirasyedi
spend-all n. tutumsuz
spend the evening somewhere v. akşamlamak
spend oneself v. bütün gücünü tüketmek
spend the winter v. kışı geçirmek
spend the winter in v. kışı geçirmek
spend itself v. fırtına hızını kaybetmek
spend the evening v. akşamlamak
spend the night in v. gecelemek
spend money like water v. tutarsızca fazlasıyla para harcamak
spend money lavishly v. açılıp saçılmak
spend money like water v. su gibi para harcamak
spend a penny v. çiş yapmak
spend to the last penny v. son kuruşuna kadar harcamak
spend little v. az tüketmek
spend prodigally v. saçıp savurmak
spend the night out in the cold v. ayazlamak
spend life v. hayat sürmek
spend time in the society of one's friends v. arkadaşlarıyla vakit geçirmek
spend money lavishly v. dökülüp saçılmak
spend a lot of money v. para dökmek
spend the night v. konaklamak
spend time v. zaman harcamak
spend money v. para harcamak
spend extravagantly v. savurmak
spend freely v. bezletmek
spend time v. kalmak
spend the winter v. kışlamak
spend time v. zaman geçirmek
spend the holiday v. tatilini geçirmek
spend quality time together v. birlikte hoş vakit geçirmek
spend quality time together v. birlikte iyi vakit geçirmek
spend time on inconsequential things v. zaman öldürmek
spend money freely v. para yemek
spend lavishly v. yüklü harcama yapmak
spend excessively v. yüklü harcama yapmak
spend one's holiday v. tatilini geçirmek
spend at a high rate v. fazla harcama yapmak
spend too much v. fazla harcama yapmak
spend one's life v. ömür geçirmek
spend one's life v. ömrünü geçirmek
spend life v. hayat sürdürmek
spend a penny v. işemek
spend good time together v. birlikte hoş vakit geçirmek
spend on v. -e harcamak
spend the holiday in v. tatilini -de geçirmek
spend time v. vakit harcamak
spend like water v. hesapsızca tüketmek
spend extravagantly v. hesapsızca harcamak
spend like water v. su gibi harcamak
spend lavishly v. hesapsızca tüketmek
spend extravagantly v. hesapsızca tüketmek
spend lavishly v. hesapsızca harcamak
spend time v. vakit geçirmek
spend like water v. hesapsızca harcamak
spend money intemperately v. ölçüsüzce para harcamak
spend money lavishly v. ölçüsüzce para harcamak
spend extravagantly v. ölçüsüzce para harcamak
spend time on something v. bir şey için zaman harcamak
spend a penny v. hacet bitirmek
spend a penny v. (tuvalet) ihtiyaç gidermek
spend time on something v. birşeye zaman harcamak
spend too much time in front of the tv v. televizyonun karşısında çok vakit geçirmek
spend one's days v. günlerini harcamak
(tourists) to spend (euros/dollars etc) in a certain country v. döviz bırakmak
spend time together v. beraber zaman geçirmek
spend time together v. birbirleriyle zaman geçirmek
spend quality time v. kaliteli zaman geçirmek
spend time outside v. dışarıda vakit geçirmek
spend a year in somewhere v. bir yerde bir yıl geçirmek
spend a lot of time at work v. iş yerinde çok fazla zaman harcamak
spend thousands of dollars v. binlerce dolar harcamak
spend all of one’s money on drugs v. tüm parasını uyuşturucuya harcamak
spend one’s new year's night in ankara v. yılbaşı gecesini ankara’da geçirmek
spend one’s new year's night in istanbul v. yılbaşı gecesini istanbul’da geçirmek
spend energy v. enerji harcamak
spend half of one's life in something v. hayatının yarısını bir şeye/bir yerde harcamak
spend half of his/her life in the music business v. hayatının yarısını müzik piyasasında harcamak
spend the afternoon together v. öğleden sonrayı birlikte geçirmek
spend half of one's life in something v. hayatının yarısını bir şeyle geçirmek
spend the holiday together v. tatili beraber geçirmek
spend the night in jail v. geceyi nezarethanede geçirmek
spend pleasant/nice time together v. birlikte hoş vakit geçirmek
spend time with one's friends v. arkadaşları ile vakit geçirmek
spend thanksgiving with one's family v. şükran gününü ailesiyle geçirmek
spend a night in jail v. kodeste bir gece geçirmek
spend most of one's time sleeping v. zamanının çoğunu uyuyarak geçirmek
spend time with the children v. çocuklarla vakit geçirmek
spend time with the kids v. çocuklarla vakit geçirmek
spend all year v. tüm yılı harcamak
spend itself v. (fırtına) sakinleşmek
spend itself v. (fırtına) dinmek
spend itself v. (fırtına) yatışmak
spend itself v. (fırtına) durulmak
spend weekend v. haftasonunu geçirmek
spend weekend v. haftasonu geçirmek
spend millions v. milyonlar harcamak
spend money rationally v. parayı doğru harcamak
spend itself v. (sıcaklık/rüzgar) etkisini kaybetmek
spend itself v. (sıcaklık/rüzgar) etkisini yitirmek
spend time with somebody v. biriyle vakit geçirmek
spend more time v. daha fazla zaman harcamak
spend time on the internet v. i̇nternette vakit geçirmek
spend a lot of time on the internet v. internette çok zaman harcamak
spend time v. zaman harcamak
Phrasals
spend something for something v. bir şey için çok harcamak
spend up v. harcamak
spend up v. tüketmek
spend (something) on (something) v. (bir şeye belli bir para) harcamak/ödemek
spend (something) on (something) v. (bir şeye belirli bir zaman) harcamak/ayırmak
spend (something) on (someone) v. (biri için belli bir miktar para) harcamak
spend (something) on (someone) v. (birine belli bir miktar para) dökmek
spend for v. için harcamak
spend for v. -e harcamak
Colloquial
spend time together v. beraber vakit geçirmek
spend a penny v. çişini etmek
spend a bomb v. çok büyük para harcamak
spend a penny v. çişini yapmak
spend a penny v. işemek
spend an hour at the hotel v. otelde bir saat geçirmek
spend a bomb v. su gibi para harcamak
spend a penny v. su dökmek
spend a penny v. ufak su dökmek
spend the night v. başkasının evinde kalmak
spend the night v. yatıya kalmak
spend the night v. yatılı misafir olarak kalmak
spend the night v. geceyi başkasının evinde geçirmek
spend the night v. başkasının evinde yatıya kalmak
spend the night v. başkasında kalmak
spend the night v. geceyi biriyle geçirmek
spend the night v. geceyi biriyle birlikte/beraber geçirmek
spend the night v. gece birlikte kalmak
spend the night v. biriyle yatmak
spend the night with somebody/together v. geceyi biriyle geçirmek
spend the night with somebody/together v. geceyi biriyle birlikte/beraber geçirmek
spend the night with somebody/together v. geceyi birlikte/beraber geçirmek
spend the night with somebody/together v. gece birlikte kalmak
spend the night with somebody/together v. biriyle yatmak
Idioms
spend-all n. müsrif
spend (some amount of time) in (some place) v. vakit geçirmek
spend (some amount of time) in (some place) v. eyleşmek
spend (some amount of time) in (some place) v. oyalanmak
spend (some amount of time) in (some place) v. zaman geçirmek
spend (some amount of time) in (some place) v. konaklamak
spend time in something v. vakit geçirmek
spend time in something v. eyleşmek
spend time in something v. oyalanmak
spend time in something v. zaman geçirmek
spend time in something v. konaklamak
spend money like it's going out of fashion v. aşırı para harcamak
spend a king's ransom v. bir servet ödemek
spend a king's ransom v. cebinden çok para çıkmak
spend money like it's going out of fashion v. çok para harcamak
spend money like water v. çok para harcamak
spend it in big chunks v. fazla fazla kullanmak
spend money like it's going out of style v. su gibi para harcamak
spend money like water v. su gibi para harcamak
spend money like there's no tomorrow v. su gibi para harcamak
spend a penny v. tuvalete gitmek
spend money like it's going out of fashion v. (tedavülden kalkıyormuşcasına) saçıp savurmak
spend money like a drunken sailor v. sorumsuzca/dikkatsizce para harcamak
spend money like a drunken sailor v. çar çur etmek
spend money like a drunken sailor v. parayı sağa sola saçmak
spend money like a drunken sailor v. para saçmak
spend a packet v. çok para kaybetmek
spend the rest of (one's) days v. kalan günlerini geçirmek
spend the rest of (one's) days v. hayatının kalanını geçirmek
spend the rest of (one's) days v. hayatının kalan kısmını geçirmek
spend the rest of (one's) days v. ömrünün/hayatının geri kalanını geçirmek
spend the rest of (one's) life v. hayatının kalanını geçirmek
spend the rest of (one's) life v. hayatının kalan kısmını geçirmek
spend the rest of (one's) life v. ömrünün/hayatının geri kalanını geçirmek
spend money hand over fist v. çabuk/hızlı para harcamak
spend money hand over fist v. çok para harcamak
spend money hand over fist v. çuvalla/avuç avuç para harcamak
spend money hand over fist v. sürekli para harcamak
spend money hand over fist v. su gibi para harcamak
spend like a sailor (on shore leave) v. yarınını düşünmeden para harcamak
spend like a sailor (on shore leave) v. parayı çarçur etmek
spend like a sailor (on shore leave) v. müsrifçe para harcamak
spend like a sailor (on shore leave) v. çok fazla para harcamak
spend like a sailor (on shore leave) v. har vurup harman savurmak
spend like a sailor (on shore leave) v. sorumsuzca/dikkatsizce para harcamak
spend like a sailor (on shore leave) v. parayı sağa sola saçmak
spend like a sailor (on shore leave) v. su gibi para harcamak
spend time in v. -e konaklamak
spend time in v. -de vakit geçirmek
tax-and-spend adj. haksız vergi kazancı sağlayan
tax-and-spend adj. yüksek vergilerle gelir elde eden
tax-and-spend adj. vergiden alıp gereksiz harcayan
tax-and-spend adj. vergileri çarçur eden
don't spend it all in one place expr. Bozdur bozdur harca
don't spend it all in one place expr. (güle güle harca gibi) birisine özellikle az miktarda para verildiğinde söylenen bir söz
Speaking
I want to spend time with my family expr. ailem ile vakit geçirmek istiyorum
I want to spend time with my family expr. ailemle vakit geçirmek istiyorum
we should spend time together expr. birlikte zaman geçirmeliyiz
how do you spend your day? expr. bir gününüz nasıl geçiyor?
do you spend most of your day at a desk? expr. gününün büyük bir kısmını masa başında mı geçiriyorsun?
you've got more money than you could ever spend expr. harcayamayacağın kadar çok paran var
I seem to spend my life missing you expr. hayatımı seni özlemekle geçiriyor gibiyim
how do you spend your day? expr. günün nasıl geçiriyorsun? gününü neler yaparak geçiriyorsun?
how do you spend your day? expr. gününü nasıl geçirirsin?
how do you spend your day? expr. gününü neler yaparak geçirirsin?
do you spend most of your day at a desk? expr. gününüzün büyük bir kısmını masa başında mı geçiriyorsunuz?
how much time do you spend on the internet? expr. internette ne kadar zaman geçirirsin?
how much time do you spend on the internet? expr. internet başında ne kadar zaman geçirirsin?
I don't want to spend time with you expr. seninle zaman geçirmek istemiyorum
they spend most of their time in forests expr. zamanlarının çoğunu ormanlarda geçiriyorlar
Trade/Economic
marginal propensity to spend n. marjinal harcama eğilimi
spend working hours v. mesai harcamak
Hunting
spend magazine n. boş şarjör
Slang
spend a penny v. çiş yapmak
spend a penny v. işemek
spend money like water v. paraya para dememek
I have to spend a penny expr. tuvaletim geldi
I have to spend a penny expr. tuvalete gitmeliyim
British Slang
spend a penny v. işemek