tanıyan - Turco Inglés Diccionario

tanıyan

Significados de "tanıyan" en diccionario inglés turco : 3 resultado(s)

Turco Inglés
Law
tanıyan legitimizer n.
tanıyan legitimiser n.
Archaic
tanıyan recognizant adj.

Significados de "tanıyan" con otros términos en diccionario inglés turco: 83 resultado(s)

Turco Inglés
General
olanak tanıyan admitting of n.
The matter admits of no explanation.
Konu hiçbir açıklamaya olanak tanımıyor.

More Sentences
olanak tanıyan enabler n.
taşıyıcısının kendisininkinden başka ülkelere seyahat etmesine imkan tanıyan kimlik belgesi passport n.
kayakçının geniş açılı dönüş yapmasına olanak tanıyan bir dönüş şekli telemark n.
tanıyan kimse acknowledger n.
konuşan kişiyi ses tonundan ve konuşma biçiminden tanıyan sistem talker identification n.
konuşan kişiyi ses tonundan ve konuşma biçiminden tanıyan sistem speaker identification n.
tanıyan kimse recognizer n.
ayrıcalık tanıyan kimse enfranchiser n.
(britanya'da) hayır kurumlarının vergi ödeyenlerin yaptıkları bağışlar için ödedikleri vergileri talep etmelerine imkan tanıyan bir sistem gift aid [uk] n.
(britanya'da) hayır kurumlarının vergi ödeyenlerin yaptıkları bağışlar için ödedikleri vergileri talep etmelerine imkan tanıyan bir sistem gift-aid [uk] n.
tanıyan varlık cognizer n.
tanıyan varlık cogniser n.
kendini tanıyan self-aware adj.
ayarlanmaya olanak tanıyan adjustive adj.
imkan tanıyan enabling adj.
kaçmaya imkan tanıyan breakaway adj.
inişe olanak tanıyan descendible adj.
üye olmayanlara üyelik ayrıcalıkları tanıyan courtesy adj.
kendini tanıyan self-knowing adj.
defin işlemine olanak tanıyan sepelible adj.
Colloquial
birini/bir şeyi iyi bilen/tanıyan at home with someone or something expr.
Idioms
anneler için esnek saatler gibi faydaları olan fakat onlara yükselmek için çok az olanak tanıyan bir çalışma planı mommy track n.
çalışan anneler için çizilmiş esnek saatler gibi faydaları olan fakat onlara yükselmek için çok az olanak tanıyan bir kariyer planı mommy track n.
(birbirini) az tanıyan on speaking terms expr.
Speaking
beni tanıyan herkes bilir everyone who knows me knows expr.
Trade/Economic
alıcıya satın alma hakkı tanıyan kimse optionor n.
hisse senedi veya emtia alım satımına imkan tanıyan organize borsa board n.
ithal mal ihracatçısına vergi geri ödemesi yapılmasına imkan tanıyan bir gümrük belgesi debenture n.
varlıkları transfer ettikten sonra gelirinden faydalanmaya devam edilmesine imkan tanıyan bir tür teminat grit (grantor retained income trust) abrev.
Law
tanıyan taraf acknowledger n.
kira süresi sonunda kiralayan tarafa kiralanan mülkün satın alınabilmesi konusunda seçme hakkı tanıyan kira sözleşmesi lease with option to purchase n.
sanığa hazırlanması için gerekli zamanı tanıyan tebligat due notice n.
tercih hakkı tanıyan akit alternative contract n.
yasal anlamda tam mülkiyet olmamakla birlikte bir mülkten mülkiyet gibi yararlanma imkanı tanıyan yasal hak equitable estate n.
mülkü belirli süreliğine sabit bir fiyata satma veya alma hakkını tanıyan finansal araç option n.
savaşta alıkonulanlara kendi devletlerinin kontrolüne girmeleri halinde eski statülerine dönme hakkı tanıyan uluslararası hukuk kanunu postliminium n.
savaşta alıkonulan kimselere yeniden kendi devletlerinin kontrolü altına girmeleri halinde eski statülerine dönme hakkı tanıyan uluslararası hukuk kanunu postliminy n.
abd yasama sürecinde önerinin değiştirilebilmesine olanak tanıyan ikinci aşama second reading n.
dava yolu tanıyan adjective adj.
dava yolu tanıyan remedial adj.
kolay ve bariz bir mahkumiyet kararı verilmesine imkan tanıyan open-and-shut adj.
Politics
ticari ilişkiler bakımından tüm uluslara eşit fırsat tanıyan devlet politikası open door n.
üyelerine önemli ölçüde özgürlük tanıyan toplum open society n.
ticari ve diğer ilişkiler bakımından tüm uluslara eşit fırsat tanıyan devlet politikası open-door n.
siyahi kadınların yeteneklerini ve katkılarını tanıyan bir feminizm türüyle ilgili womanist adj.
Industry
abd'ye ait savunma ekipmanı parçasının yabancı kurum veya kuruluşlarda imal edilebilmesine olanak tanıyan bir tür anlaşma licensed production n.
Technical
elektrik arkının kullanmasına olanak tanıyan bir osilatör arc converter n.
motorlu teknelerdeki gibi bazı motorların çalışmasına olanak tanıyan ilk hareket ipi starting rope n.
(görmeye/nefes almaya olanak tanıyan) ek maske aparatı facepiece n.
daktiloda satır arasına yazı yazmaya imkan tanıyan kol automatic line finder n.
mekanik cihaza giriş imkanı tanıyan tepsi hopper n.
Computer
bir kalıbı dosyalar içinde aramaya olanak tanıyan komut grep n.
bir pencereden diğerine geçmeye olanak tanıyan tuş kombinasyonu alt tab n.
kullanıcının, internet üzerinde pek çok kaynağa ve hizmete ulaşmasına olanak tanıyan büyük kaynak sitesi web portal n.
konum bilgilerinize göre size yakınlardaki pokemonları haber verip onları yakalamanıza olanak tanıyan, niantic tarafından geliştirilen ve the pokémon company tarafından yayımlanan, iOS ve Android tabanlı artırılmış gerçeklik oyunu pokemon go n.
otomatik ve sürekli devam eden arşivlenmiş işlem kayıt dosyalarından tam veri kurtarmaya olanak tanıyan sql özelliği point in time recovery n.
unix emax platforumunda girilen dosyalarda değişiklik yapmaya olanak tanıyan durum top level n.
windows xp işletim sisteminde bluetooth ile çalışan cihazlarla iletişim kurmaya olanak tanıyan program bluesoleil n.
kullanıcıların kendi programlarını oluşturup çalıştırmalarına imkan tanıyan bilgi işlem ortamı open shop n.
Telecom
tek seferde yalnızca bir mesajın iletimine imkan tanıyan dar frekans aralıklı bir iletim tekniği baseband n.
Automotive
tahliye edilmeden önce üretilen yanma ürünlerin ısısından yararlanmaya olanak tanıyan sistem recovery heat system n.
Transportation
iki havayolu firması arasında yolcuların birinden aldığı bileti diğerinde kullanmasına imkan tanıyan ticari anlaşma code-sharing n.
Marine
bazı araba vapurlarında taşıtların içeri girmesi ve dışarı çıkmasına imkan tanıyan sistem roll on, roll off n.
geminin başka limanlara uğramasına olanak tanıyan sözleşme maddesi deviation clause n.
geminin sabit bir şekilde çekilmesine olanak tanıyan çekme halatı guest rope n.
ingiliz sularında kaptanlık yapmaya imkan tanıyan bir sertifika branch n.
geminin sabit bir şekilde çekilmesine olanak tanıyan çekme halatı guess-warp n.
geminin sabit bir şekilde çekilmesine olanak tanıyan çekme halatı geswarp n.
Medical
vücudun hareket etmesine olanak tanıyan lokomotor sistem locomotorium n.
kendi kendine iğne yapmaya imkan tanıyan şırınga autoinjector n.
Psychology
siyah beyaz resimlere bakarak kişinin yarattığı hikayeden kişilik analizi yapılmasına imkan tanıyan bir test tekniği thematic apperception test n.
Physics
matematiksel teorinin belirli yönlerinin günlük dilde tartışılmasına imkan tanıyan kestirim interpretation n.
Biology
virüs bulaşmış bir hücrenin yüzeyindeki antijenleri tanıyan cd4 reseptörlü t hücresi t-helper cell n.
virüs bulaşmış bir hücrenin yüzeyindeki antijenleri tanıyan cd4 reseptörlü t hücresi helper t cell n.
Social Sciences
erkeklere kadınlardan daha çok cinsel özgürlük tanıyan sosyal düzen double standard of sexual behavior n.
History
sonsuz sayıda arpalık elde edilmesine imkan tanıyan bir özel izin totquot [obsolete] n.
(1948 öncesi britanya'da) bazı seçmenlere birden fazla oy hakkı tanıyan sistem plural voting n.
Religious
vatikan şehrini bağımsız bir papalık devleti olarak tanıyan antlaşma lateran treaty n.
Military
dost uçakların veya güdümlü füzelerin kontrolüne imkan tanıyan bir teknik ground-controlled interception n.
Theatre
hamiline belirtilen fiyata iki bilet hakkı tanıyan ücretsiz kupon twofer n.
Photography
mekanik olarak kağıt üzerine resim yapmaya olanak tanıyan, sehpaya monte edilmiş, içten yansıtmalı aygıt camera lucida n.
Entomology
böceklerde labiumun dibinde bulunan, genellikle tükürük bezi işlevi görüp bazı türlerde ipek gibi maddelerin üretimine olanak tanıyan bezler labial glands n.