Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Sinónimo
Frases
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Turco - Inglés
Ocultar la historia
Historia detallada
Eliminar
Historia :
tanıyan
tanıyan
Historia
Frases
Significados de
"tanıyan"
en diccionario inglés turco : 3 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
Law
1
Law
tanıyan
legitimizer
n.
2
Law
tanıyan
legitimiser
n.
Archaic
3
Archaic
tanıyan
recognizant
adj.
Significados de
"tanıyan"
con otros términos en diccionario inglés turco: 83 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
olanak tanıyan
admitting of
n.
The matter
admits of
no explanation.
Konu hiçbir açıklamaya
olanak tanımıyor.
More Sentences
2
General
olanak tanıyan
enabler
n.
3
General
taşıyıcısının kendisininkinden başka ülkelere seyahat etmesine imkan tanıyan kimlik belgesi
passport
n.
4
General
kayakçının geniş açılı dönüş yapmasına olanak tanıyan bir dönüş şekli
telemark
n.
5
General
tanıyan kimse
acknowledger
n.
6
General
konuşan kişiyi ses tonundan ve konuşma biçiminden tanıyan sistem
talker identification
n.
7
General
konuşan kişiyi ses tonundan ve konuşma biçiminden tanıyan sistem
speaker identification
n.
8
General
tanıyan kimse
recognizer
n.
9
General
ayrıcalık tanıyan kimse
enfranchiser
n.
10
General
(britanya'da) hayır kurumlarının vergi ödeyenlerin yaptıkları bağışlar için ödedikleri vergileri talep etmelerine imkan tanıyan bir sistem
gift aid [uk]
n.
11
General
(britanya'da) hayır kurumlarının vergi ödeyenlerin yaptıkları bağışlar için ödedikleri vergileri talep etmelerine imkan tanıyan bir sistem
gift-aid [uk]
n.
12
General
tanıyan varlık
cognizer
n.
13
General
tanıyan varlık
cogniser
n.
14
General
kendini tanıyan
self-aware
adj.
15
General
ayarlanmaya olanak tanıyan
adjustive
adj.
16
General
imkan tanıyan
enabling
adj.
17
General
kaçmaya imkan tanıyan
breakaway
adj.
18
General
inişe olanak tanıyan
descendible
adj.
19
General
üye olmayanlara üyelik ayrıcalıkları tanıyan
courtesy
adj.
20
General
kendini tanıyan
self-knowing
adj.
21
General
defin işlemine olanak tanıyan
sepelible
adj.
Colloquial
22
Colloquial
birini/bir şeyi iyi bilen/tanıyan
at home with someone or something
expr.
Idioms
23
Idioms
anneler için esnek saatler gibi faydaları olan fakat onlara yükselmek için çok az olanak tanıyan bir çalışma planı
mommy track
n.
24
Idioms
çalışan anneler için çizilmiş esnek saatler gibi faydaları olan fakat onlara yükselmek için çok az olanak tanıyan bir kariyer planı
mommy track
n.
25
Idioms
(birbirini) az tanıyan
on speaking terms
expr.
Speaking
26
Speaking
beni tanıyan herkes bilir
everyone who knows me knows
expr.
Trade/Economic
27
Trade/Economic
alıcıya satın alma hakkı tanıyan kimse
optionor
n.
28
Trade/Economic
hisse senedi veya emtia alım satımına imkan tanıyan organize borsa
board
n.
29
Trade/Economic
ithal mal ihracatçısına vergi geri ödemesi yapılmasına imkan tanıyan bir gümrük belgesi
debenture
n.
30
Trade/Economic
varlıkları transfer ettikten sonra gelirinden faydalanmaya devam edilmesine imkan tanıyan bir tür teminat
grit (grantor retained income trust)
abrev.
Law
31
Law
tanıyan taraf
acknowledger
n.
32
Law
kira süresi sonunda kiralayan tarafa kiralanan mülkün satın alınabilmesi konusunda seçme hakkı tanıyan kira sözleşmesi
lease with option to purchase
n.
33
Law
sanığa hazırlanması için gerekli zamanı tanıyan tebligat
due notice
n.
34
Law
tercih hakkı tanıyan akit
alternative contract
n.
35
Law
yasal anlamda tam mülkiyet olmamakla birlikte bir mülkten mülkiyet gibi yararlanma imkanı tanıyan yasal hak
equitable estate
n.
36
Law
mülkü belirli süreliğine sabit bir fiyata satma veya alma hakkını tanıyan finansal araç
option
n.
37
Law
savaşta alıkonulanlara kendi devletlerinin kontrolüne girmeleri halinde eski statülerine dönme hakkı tanıyan uluslararası hukuk kanunu
postliminium
n.
38
Law
savaşta alıkonulan kimselere yeniden kendi devletlerinin kontrolü altına girmeleri halinde eski statülerine dönme hakkı tanıyan uluslararası hukuk kanunu
postliminy
n.
39
Law
abd yasama sürecinde önerinin değiştirilebilmesine olanak tanıyan ikinci aşama
second reading
n.
40
Law
dava yolu tanıyan
adjective
adj.
41
Law
dava yolu tanıyan
remedial
adj.
42
Law
kolay ve bariz bir mahkumiyet kararı verilmesine imkan tanıyan
open-and-shut
adj.
Politics
43
Politics
ticari ilişkiler bakımından tüm uluslara eşit fırsat tanıyan devlet politikası
open door
n.
44
Politics
üyelerine önemli ölçüde özgürlük tanıyan toplum
open society
n.
45
Politics
ticari ve diğer ilişkiler bakımından tüm uluslara eşit fırsat tanıyan devlet politikası
open-door
n.
46
Politics
siyahi kadınların yeteneklerini ve katkılarını tanıyan bir feminizm türüyle ilgili
womanist
adj.
Industry
47
Industry
abd'ye ait savunma ekipmanı parçasının yabancı kurum veya kuruluşlarda imal edilebilmesine olanak tanıyan bir tür anlaşma
licensed production
n.
Technical
48
Technical
elektrik arkının kullanmasına olanak tanıyan bir osilatör
arc converter
n.
49
Technical
motorlu teknelerdeki gibi bazı motorların çalışmasına olanak tanıyan ilk hareket ipi
starting rope
n.
50
Technical
(görmeye/nefes almaya olanak tanıyan) ek maske aparatı
facepiece
n.
51
Technical
daktiloda satır arasına yazı yazmaya imkan tanıyan kol
automatic line finder
n.
52
Technical
mekanik cihaza giriş imkanı tanıyan tepsi
hopper
n.
Computer
53
Computer
bir kalıbı dosyalar içinde aramaya olanak tanıyan komut
grep
n.
54
Computer
bir pencereden diğerine geçmeye olanak tanıyan tuş kombinasyonu
alt tab
n.
55
Computer
kullanıcının, internet üzerinde pek çok kaynağa ve hizmete ulaşmasına olanak tanıyan büyük kaynak sitesi
web portal
n.
56
Computer
konum bilgilerinize göre size yakınlardaki pokemonları haber verip onları yakalamanıza olanak tanıyan, niantic tarafından geliştirilen ve the pokémon company tarafından yayımlanan, iOS ve Android tabanlı artırılmış gerçeklik oyunu
pokemon go
n.
57
Computer
otomatik ve sürekli devam eden arşivlenmiş işlem kayıt dosyalarından tam veri kurtarmaya olanak tanıyan sql özelliği
point in time recovery
n.
58
Computer
unix emax platforumunda girilen dosyalarda değişiklik yapmaya olanak tanıyan durum
top level
n.
59
Computer
windows xp işletim sisteminde bluetooth ile çalışan cihazlarla iletişim kurmaya olanak tanıyan program
bluesoleil
n.
60
Computer
kullanıcıların kendi programlarını oluşturup çalıştırmalarına imkan tanıyan bilgi işlem ortamı
open shop
n.
Telecom
61
Telecom
tek seferde yalnızca bir mesajın iletimine imkan tanıyan dar frekans aralıklı bir iletim tekniği
baseband
n.
Automotive
62
Automotive
tahliye edilmeden önce üretilen yanma ürünlerin ısısından yararlanmaya olanak tanıyan sistem
recovery heat system
n.
Transportation
63
Transportation
iki havayolu firması arasında yolcuların birinden aldığı bileti diğerinde kullanmasına imkan tanıyan ticari anlaşma
code-sharing
n.
Marine
64
Marine
bazı araba vapurlarında taşıtların içeri girmesi ve dışarı çıkmasına imkan tanıyan sistem
roll on, roll off
n.
65
Marine
geminin başka limanlara uğramasına olanak tanıyan sözleşme maddesi
deviation clause
n.
66
Marine
geminin sabit bir şekilde çekilmesine olanak tanıyan çekme halatı
guest rope
n.
67
Marine
ingiliz sularında kaptanlık yapmaya imkan tanıyan bir sertifika
branch
n.
68
Marine
geminin sabit bir şekilde çekilmesine olanak tanıyan çekme halatı
guess-warp
n.
69
Marine
geminin sabit bir şekilde çekilmesine olanak tanıyan çekme halatı
geswarp
n.
Medical
70
Medical
vücudun hareket etmesine olanak tanıyan lokomotor sistem
locomotorium
n.
71
Medical
kendi kendine iğne yapmaya imkan tanıyan şırınga
autoinjector
n.
Psychology
72
Psychology
siyah beyaz resimlere bakarak kişinin yarattığı hikayeden kişilik analizi yapılmasına imkan tanıyan bir test tekniği
thematic apperception test
n.
Physics
73
Physics
matematiksel teorinin belirli yönlerinin günlük dilde tartışılmasına imkan tanıyan kestirim
interpretation
n.
Biology
74
Biology
virüs bulaşmış bir hücrenin yüzeyindeki antijenleri tanıyan cd4 reseptörlü t hücresi
t-helper cell
n.
75
Biology
virüs bulaşmış bir hücrenin yüzeyindeki antijenleri tanıyan cd4 reseptörlü t hücresi
helper t cell
n.
Social Sciences
76
Social Sciences
erkeklere kadınlardan daha çok cinsel özgürlük tanıyan sosyal düzen
double standard of sexual behavior
n.
History
77
History
sonsuz sayıda arpalık elde edilmesine imkan tanıyan bir özel izin
totquot [obsolete]
n.
78
History
(1948 öncesi britanya'da) bazı seçmenlere birden fazla oy hakkı tanıyan sistem
plural voting
n.
Religious
79
Religious
vatikan şehrini bağımsız bir papalık devleti olarak tanıyan antlaşma
lateran treaty
n.
Military
80
Military
dost uçakların veya güdümlü füzelerin kontrolüne imkan tanıyan bir teknik
ground-controlled interception
n.
Theatre
81
Theatre
hamiline belirtilen fiyata iki bilet hakkı tanıyan ücretsiz kupon
twofer
n.
Photography
82
Photography
mekanik olarak kağıt üzerine resim yapmaya olanak tanıyan, sehpaya monte edilmiş, içten yansıtmalı aygıt
camera lucida
n.
Entomology
83
Entomology
böceklerde labiumun dibinde bulunan, genellikle tükürük bezi işlevi görüp bazı türlerde ipek gibi maddelerin üretimine olanak tanıyan bezler
labial glands
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of tanıyan
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy