Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Sinónimo
Frases
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Turco - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Alemán - Inglés
Ocultar la historia
Historia detallada
Eliminar
Historia :
yapmasını
yapmasını
Historia
Frases
Significados de
"yapmasını"
en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
yapmasını
to
prep.
Significados de
"yapmasını"
con otros términos en diccionario inglés turco: 139 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
engellemek (birinin) (bir şey yapmasını)
stop someone from
v.
You can't
stop someone from
lying to you.
Birinin sana yalan söylemesini
engelleyemezsin.
More Sentences
2
General
kolluk görevlilerinin emir almadan tutuklama ve arama yapmasını gerektiren acil durum
circumstance
n.
3
General
birinin bir şeyi yapmasını çok istemek
be anxious for someone to do something
v.
4
General
birinin bir şey yapmasını engellemek
restrain someone from
v.
5
General
birinin bir şey yapmasını yasaklamak
ban someone from something
v.
6
General
birinden bir şey yapmasını istemek/rica etmek
ask someone to do something
v.
Phrasals
7
Phrasals
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak
keep after someone (about something)
v.
8
Phrasals
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak
keep at someone (about something)
v.
9
Phrasals
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak
keep on someone (about something)
v.
10
Phrasals
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak
stay after someone (about something)
v.
11
Phrasals
birinin bir şey yapmasını istemek/talep etmek
call on
v.
12
Phrasals
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak
keep on someone about something
v.
13
Phrasals
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak
keep after someone about something
v.
14
Phrasals
birinden bir şey yapmasını istemek/rica etmek
request someone to do something
v.
15
Phrasals
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak
keep at someone about something
v.
16
Phrasals
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak
stay after someone about something
v.
17
Phrasals
(birinin bir şey yapmasını) engellemek
deter someone from
v.
18
Phrasals
(bir şey yapmasını) emretmek
enjoin to (do something)
v.
19
Phrasals
(bir şey yapmasını) buyurmak
enjoin to (do something)
v.
20
Phrasals
(bir şey yapmasını) tembih etmek
enjoin to (do something)
v.
21
Phrasals
(bir şey yapmasını) istemek
enjoin to (do something)
v.
22
Phrasals
(bir şey yapmasını) emretmek
enjoin someone to do something
v.
23
Phrasals
(bir şey yapmasını) buyurmak
enjoin someone to do something
v.
24
Phrasals
(bir şey yapmasını) tembih etmek
enjoin someone to do something
v.
25
Phrasals
(bir şey yapmasını) tembihlemek
enjoin someone to do something
v.
26
Phrasals
(bir şey yapmasını) istemek
enjoin someone to do something
v.
27
Phrasals
(bir şey yapmasını) tembih etmek
exhort (one) to (do something)
v.
28
Phrasals
(bir şey yapmasını) tembihlemek
exhort (one) to (do something)
v.
29
Phrasals
(bir şey yapmasını) öğüt vermek
exhort (one) to (do something)
v.
30
Phrasals
(bir şey yapmasını) öğütlemek
exhort (one) to (do something)
v.
31
Phrasals
(bir şey yapmasını) tavsiye etmek
exhort (one) to (do something)
v.
32
Phrasals
(birine bir şey yapmasını) önermek
offer for (one) to (do something)
v.
33
Phrasals
(birine) sürekli bir şey yapmasını hatırlatmak
stay after (someone)
v.
34
Phrasals
(bir şeyi) yapmasını sağlamak
sway to (something)
v.
35
Phrasals
(birini) sıkıştırıp (bir şey) yapmasını sağlamak
wring (something) out of (someone)
v.
36
Phrasals
birinin bir şeyi yapmasını sürekli hatırlatmak
keep on someone (about something)
v.
37
Phrasals
hokeyde rakibin düzgün bir vuruş yapmasını engelleyecek şekilde konum almak
box out
v.
38
Phrasals
(birinin bir şey yapmasını) istemek
call upon someone (to do something)
v.
39
Phrasals
(birinin bir şey yapmasını) istemek
call on someone (to do something)
v.
40
Phrasals
(birinden) bir şey yapmasını istemek
call on (someone)
v.
41
Phrasals
(birinden bir şey yapmasını) istemek/rica etmek
call upon (someone)
v.
42
Phrasals
(birine bir şey yapmasını) emretmek
call upon (someone)
v.
43
Phrasals
birine bir şey yapmasını buyurmak/emretmek
charge someone with something
v.
44
Phrasals
birinden bir şey yapmasını istemek
charge someone with something
v.
45
Phrasals
birinin bir şey yapmasını engellemek
constrain someone from doing something
v.
46
Phrasals
(birinin bir şey yapmasını) engellemek
constrain (one) from (doing something)
v.
47
Phrasals
yapmasını engellemek
constrain from doing
v.
48
Phrasals
(birinden bir şey) yapmasını/sağlamasını beklemek
demand (something) from (one)
v.
49
Phrasals
(birinden/bir şeyden bir şey) yapmasını/sağlamasını beklemek
demand (something) of (someone or something)
v.
50
Phrasals
-den (bir şey) yapmasını/sağlamasını beklemek
demand from
v.
51
Phrasals
(beysbolda) topa vurup koşucunun sayı yapmasını sağlamak
drive in
v.
52
Phrasals
(beysbolda) topa vurup koşucunun sayı yapmasını sağlamak
drive into
v.
53
Phrasals
(birinden bir şey yapmasını) rica etmek
entreat (one) to (do something)
v.
54
Phrasals
(bir şeyin bir şey yapmasını) engellemek
inhibit (something) from (doing something)
v.
55
Phrasals
(bir şeyin bir şey yapmasını) önlemek
inhibit (something) from (doing something)
v.
56
Phrasals
yapmasını engellemek
inhibit from doing
v.
57
Phrasals
yapmasını hatırlatmak
keep after
v.
58
Phrasals
(birine/bir şeye) sürekli yapmasını hatırlatmak
keep after (someone or something)
v.
59
Phrasals
(birine) sürekli yapmasını hatırlatmak
keep at (someone)
v.
60
Phrasals
(bir şey yapmasını) engellemek
keep from (doing something)
v.
61
Phrasals
yapmasını engellemek
keep from doing
v.
62
Phrasals
(birinin bir şeyi) yapmasını sürekli hatırlatmak
keep on (one) about (something)
v.
63
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) engellemek
prevent (someone or something) from (doing something)
v.
64
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) önlemek
prevent (someone or something) from (doing something)
v.
65
Phrasals
yapmasını engellemek
prevent (someone) from doing
v.
66
Phrasals
yapmasını önlemek
prevent (someone) from doing
v.
67
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) şart koşmak
require (someone or something) to (do something)
v.
68
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) gerektirmek
require (someone or something) to (do something)
v.
69
Phrasals
(bir şey) yapmasını önlemek/engellemek
restrain from (something)
v.
70
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şeyi) belirli bir zamanda yapmasını planlamak
slate (someone or something) for (something)
v.
71
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şey) yapmasını kararlaştırmak
slate (someone or something) for (something)
v.
72
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) engellemek
stop (someone or something) from (doing something)
v.
73
Phrasals
bir şey yapmasını engellemek
stop from doing
v.
74
Phrasals
(birine bir şey) yapmasını emretmek
summon (one) to
v.
75
Phrasals
(birinden bir şey) yapmasını istemek
summon (one) to
v.
76
Phrasals
'-e bir şey yapmasını emretmek
summon to
v.
77
Phrasals
'-den bir şey yapmasını istemek
summon to
v.
78
Phrasals
(birinden bir şey yapmasını) isteyerek rahatlık vermek
trouble (one) to do (something)
v.
79
Phrasals
(birine bir şey yapmasını) isteyerek zahmet vermek
trouble (one) to do (something)
v.
80
Phrasals
sıkıştırıp (bir şey) yapmasını sağlamak
wring out of
v.
Colloquial
81
Colloquial
birinin partnerinden yapmasını rica ettiği/istediği işler
honey-do list
n.
82
Colloquial
(bir şey yapmasını) istemek
get to (do something)
v.
83
Colloquial
(bir şey yapmasını) söylemek
get to (do something)
v.
84
Colloquial
elle yapmasını işaret etmek
motion to do
v.
85
Colloquial
hata yapmasını bekle ve içeri tık
tail 'em, nail 'em, and jail 'em
expr.
86
Colloquial
bayağı kötüsün (genellikle şarkı söylemesini/rol yapmasını beceremeyenler için söylenir)
don't quit the day job
expr.
87
Colloquial
(tam da) birinin yapmasını bekleyeceğim/yapması beklenecek bir hareket/davranış
I wouldn't put it past somebody (to do something)
expr.
Idioms
88
Idioms
birinin bir şeyi yapmasını kolaylaştırmak
smooth somebody's way
v.
89
Idioms
birinin bir şeyi yapmasını kolaylaştırmak
smooth the way for somebody
v.
90
Idioms
(birinden) bir şey yapmasını istemek
give (someone) the word
v.
91
Idioms
(birine) bir şey yapmasını söylemek
give (someone) the word
v.
92
Idioms
(birinin) seçimini yapmasını/tarafını seçmesini/kararını vermesini sağlamak
pull (one) off the fence
v.
93
Idioms
yapmasını rica etmek
entreat to do
v.
94
Idioms
birinin bir şey yapmasını tembih etmek
exhort someone to do something
v.
95
Idioms
birinin bir şey yapmasını tembihlemek
exhort someone to do something
v.
96
Idioms
birinin bir şey yapmasını öğütlemek
exhort someone to do something
v.
97
Idioms
yapmasını tembih etmek
exhort to do
v.
98
Idioms
yapmasını tembihlemek
exhort to do
v.
99
Idioms
yapmasını öğütlemek
exhort to do
v.
100
Idioms
(birinin bir şeyi) yapmasını sürekli hatırlatmak
keep at (one) about (something)
v.
101
Idioms
(birinin bir şey) yapmasını sağlamak
lead (one) to (do something)
v.
102
Idioms
(bir şey) yapmasını sağlamak
lead one to
v.
103
Idioms
elle (birinin bir şey yapmasını) işaret etmek
motion (for) (one) to (do something)
v.
104
Idioms
birinin elinden gelenin en iyisini yapmasını sağlamak
put somebody on their mettle
v.
105
Idioms
(bir şey yapmasını) biliriz
ve haf vays
expr.
Speaking
106
Speaking
bayağı kötüsün (genellikle şarkı söylemesini/rol yapmasını beceremeyenler için söylenir)
don't give up the day job
expr.
107
Speaking
ben spor yapmasını seven biriyim
I'm a person who likes to play sports
expr.
108
Speaking
ben spor yapmasını seven birisiyim
I'm a person who likes to play sports
expr.
109
Speaking
ben spor yapmasını seven biriyim
I'm someone who likes to play sports
expr.
110
Speaking
ben spor yapmasını seven birisiyim
I'm someone who likes to play sports
expr.
Trade/Economic
111
Trade/Economic
borçlunun üçüncü şahsa veya hamiline ödeme yapmasını zorunlu kılan yazılı emir
draft
n.
Law
112
Law
alt mahkemenin bir davayla ilgili işlem yapmasını kısıtlayan veya durduran üst mahkeme kararı
writ of prohibition
n.
113
Law
karar (birinin bir şey yapmasını/yapmamasını emreden, mahkemece verilen)
injunction
n.
114
Law
borçlunun bir alacaklıya diğerinden önce ödeme yapmasını önlemek için para veya mülküne el koyma
arrestment [scottish]
n.
Politics
115
Politics
abd'nin dış yardım yapmasını gerekli kılacak büyüklükteki felaket
foreign disaster
n.
116
Politics
sendikaların grev yapmasını engellemeyi amaçlayan
antistrike
adj.
Technical
117
Technical
bir uçağın yalpa yapmasını azaltmak için kullanılan ve dikey düzlemde dönen jiroskoptan oluşan bir cihaz
gyrostabilizer
n.
118
Technical
bir uçağın yalpa yapmasını azaltmak için kullanılan ve dikey düzlemde dönen jiroskoptan oluşan bir cihaz
gyrostabiliser
n.
Automotive
119
Automotive
ön dingil (direksiyonun bağlı olduğu dingil/aracın dönüş yapmasını sağlayan dingil)
turning axle
n.
Social Sciences
120
Social Sciences
bireyin herhangi bir konuda seçim yapmasını kısıtlayan
antichoice
adj.
Education
121
Education
(esnafa) lisans öğrencileriyle ticaret yapmasını yasaklamak
discommon
v.
Military
122
Military
kadınların abd hava kuvvetleri'nde görev yapmasını sağlayan programın bir üyesi
waf
n.
123
Military
kadınların abd hava kuvvetleri'nde görev yapmasını sağlayan bir program
women in the air force (waf)
n.
124
Military
kadınların abd hava kuvvetleri'nde görev yapmasını sağlayan bir program
waf (women in the air force)
abrev.
Sport
125
Sport
(tenis) her topu karşılayıp rakibin hata yapmasını bekleyen oyuncu
counterpuncher
n.
126
Sport
karşı takımın skor yapmasını engelleyerek mağlup etmek
zip
v.
127
Sport
sayı yapmasını engellemek
deny
v.
128
Sport
(bilardoda) rakibin doğrudan atış yapmasını önlemek
snooker
v.
Baseball
129
Baseball
ev sahibi takımın son veya ekstra vuruşlarda kazanma koşusunu yapmasını sağlayan ve maçı bitiren oyun
walk-off
n.
130
Baseball
(rakip beyzbol takımının veya vurucunun) skor yapmasını engellemek
horse collar
v.
131
Baseball
(rakip beyzbol takımının veya vurucunun) skor yapmasını engellemek
horse-collar
v.
132
Baseball
(tüm kale koşucuların skor yapmasını sağlayarak) kaleleri boşaltmak
clean
v.
Photography
133
Photography
filmin pozlar arasında bir bobinden diğerine hızlı geçiş yapmasını sağlayan ve pil ile çalışan motorize sistem
motor drive
n.
Slang
134
Slang
arkadaşının seks yapmasını engelleyen tip
cock block
n.
135
Slang
arkadaşının seks yapmasını engelleyen tip
clam jam
n.
136
Slang
şirket yöneticisi tarafından çalışanından yapmasını istediği yönetici tarafından istenen tüm bürokratik işlemler ve formaliteler
administrivia
n.
137
Slang
ortamdaki çiftin seks yapmasını engelleyen tip
a fire extinguisher
n.
138
Slang
bir erkeğin seks yapmasını engelleyen
cockblocking
adj.
139
Slang
bir erkeğin seks yapmasını engelleyen
cock-blocking
adj.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of yapmasını
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy