yapmasını - Turco Inglés Diccionario

yapmasını

Significados de "yapmasını" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
General
yapmasını to prep.

Significados de "yapmasını" con otros términos en diccionario inglés turco: 139 resultado(s)

Turco Inglés
General
engellemek (birinin) (bir şey yapmasını) stop someone from v.
You can't stop someone from lying to you.
Birinin sana yalan söylemesini engelleyemezsin.

More Sentences
kolluk görevlilerinin emir almadan tutuklama ve arama yapmasını gerektiren acil durum circumstance n.
birinin bir şeyi yapmasını çok istemek be anxious for someone to do something v.
birinin bir şey yapmasını engellemek restrain someone from v.
birinin bir şey yapmasını yasaklamak ban someone from something v.
birinden bir şey yapmasını istemek/rica etmek ask someone to do something v.
Phrasals
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak keep after someone (about something) v.
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak keep at someone (about something) v.
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak keep on someone (about something) v.
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak stay after someone (about something) v.
birinin bir şey yapmasını istemek/talep etmek call on v.
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak keep on someone about something v.
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak keep after someone about something v.
birinden bir şey yapmasını istemek/rica etmek request someone to do something v.
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak keep at someone about something v.
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak stay after someone about something v.
(birinin bir şey yapmasını) engellemek deter someone from v.
(bir şey yapmasını) emretmek enjoin to (do something) v.
(bir şey yapmasını) buyurmak enjoin to (do something) v.
(bir şey yapmasını) tembih etmek enjoin to (do something) v.
(bir şey yapmasını) istemek enjoin to (do something) v.
(bir şey yapmasını) emretmek enjoin someone to do something v.
(bir şey yapmasını) buyurmak enjoin someone to do something v.
(bir şey yapmasını) tembih etmek enjoin someone to do something v.
(bir şey yapmasını) tembihlemek enjoin someone to do something v.
(bir şey yapmasını) istemek enjoin someone to do something v.
(bir şey yapmasını) tembih etmek exhort (one) to (do something) v.
(bir şey yapmasını) tembihlemek exhort (one) to (do something) v.
(bir şey yapmasını) öğüt vermek exhort (one) to (do something) v.
(bir şey yapmasını) öğütlemek exhort (one) to (do something) v.
(bir şey yapmasını) tavsiye etmek exhort (one) to (do something) v.
(birine bir şey yapmasını) önermek offer for (one) to (do something) v.
(birine) sürekli bir şey yapmasını hatırlatmak stay after (someone) v.
(bir şeyi) yapmasını sağlamak sway to (something) v.
(birini) sıkıştırıp (bir şey) yapmasını sağlamak wring (something) out of (someone) v.
birinin bir şeyi yapmasını sürekli hatırlatmak keep on someone (about something) v.
hokeyde rakibin düzgün bir vuruş yapmasını engelleyecek şekilde konum almak box out v.
(birinin bir şey yapmasını) istemek call upon someone (to do something) v.
(birinin bir şey yapmasını) istemek call on someone (to do something) v.
(birinden) bir şey yapmasını istemek call on (someone) v.
(birinden bir şey yapmasını) istemek/rica etmek call upon (someone) v.
(birine bir şey yapmasını) emretmek call upon (someone) v.
birine bir şey yapmasını buyurmak/emretmek charge someone with something v.
birinden bir şey yapmasını istemek charge someone with something v.
birinin bir şey yapmasını engellemek constrain someone from doing something v.
(birinin bir şey yapmasını) engellemek constrain (one) from (doing something) v.
yapmasını engellemek constrain from doing v.
(birinden bir şey) yapmasını/sağlamasını beklemek demand (something) from (one) v.
(birinden/bir şeyden bir şey) yapmasını/sağlamasını beklemek demand (something) of (someone or something) v.
-den (bir şey) yapmasını/sağlamasını beklemek demand from v.
(beysbolda) topa vurup koşucunun sayı yapmasını sağlamak drive in v.
(beysbolda) topa vurup koşucunun sayı yapmasını sağlamak drive into v.
(birinden bir şey yapmasını) rica etmek entreat (one) to (do something) v.
(bir şeyin bir şey yapmasını) engellemek inhibit (something) from (doing something) v.
(bir şeyin bir şey yapmasını) önlemek inhibit (something) from (doing something) v.
yapmasını engellemek inhibit from doing v.
yapmasını hatırlatmak keep after v.
(birine/bir şeye) sürekli yapmasını hatırlatmak keep after (someone or something) v.
(birine) sürekli yapmasını hatırlatmak keep at (someone) v.
(bir şey yapmasını) engellemek keep from (doing something) v.
yapmasını engellemek keep from doing v.
(birinin bir şeyi) yapmasını sürekli hatırlatmak keep on (one) about (something) v.
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) engellemek prevent (someone or something) from (doing something) v.
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) önlemek prevent (someone or something) from (doing something) v.
yapmasını engellemek prevent (someone) from doing v.
yapmasını önlemek prevent (someone) from doing v.
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) şart koşmak require (someone or something) to (do something) v.
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) gerektirmek require (someone or something) to (do something) v.
(bir şey) yapmasını önlemek/engellemek restrain from (something) v.
(birinin/bir şeyin bir şeyi) belirli bir zamanda yapmasını planlamak slate (someone or something) for (something) v.
(birinin/bir şeyin bir şey) yapmasını kararlaştırmak slate (someone or something) for (something) v.
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) engellemek stop (someone or something) from (doing something) v.
bir şey yapmasını engellemek stop from doing v.
(birine bir şey) yapmasını emretmek summon (one) to v.
(birinden bir şey) yapmasını istemek summon (one) to v.
'-e bir şey yapmasını emretmek summon to v.
'-den bir şey yapmasını istemek summon to v.
(birinden bir şey yapmasını) isteyerek rahatlık vermek trouble (one) to do (something) v.
(birine bir şey yapmasını) isteyerek zahmet vermek trouble (one) to do (something) v.
sıkıştırıp (bir şey) yapmasını sağlamak wring out of v.
Colloquial
birinin partnerinden yapmasını rica ettiği/istediği işler honey-do list n.
(bir şey yapmasını) istemek get to (do something) v.
(bir şey yapmasını) söylemek get to (do something) v.
elle yapmasını işaret etmek motion to do v.
hata yapmasını bekle ve içeri tık tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr.
bayağı kötüsün (genellikle şarkı söylemesini/rol yapmasını beceremeyenler için söylenir) don't quit the day job expr.
(tam da) birinin yapmasını bekleyeceğim/yapması beklenecek bir hareket/davranış I wouldn't put it past somebody (to do something) expr.
Idioms
birinin bir şeyi yapmasını kolaylaştırmak smooth somebody's way v.
birinin bir şeyi yapmasını kolaylaştırmak smooth the way for somebody v.
(birinden) bir şey yapmasını istemek give (someone) the word v.
(birine) bir şey yapmasını söylemek give (someone) the word v.
(birinin) seçimini yapmasını/tarafını seçmesini/kararını vermesini sağlamak pull (one) off the fence v.
yapmasını rica etmek entreat to do v.
birinin bir şey yapmasını tembih etmek exhort someone to do something v.
birinin bir şey yapmasını tembihlemek exhort someone to do something v.
birinin bir şey yapmasını öğütlemek exhort someone to do something v.
yapmasını tembih etmek exhort to do v.
yapmasını tembihlemek exhort to do v.
yapmasını öğütlemek exhort to do v.
(birinin bir şeyi) yapmasını sürekli hatırlatmak keep at (one) about (something) v.
(birinin bir şey) yapmasını sağlamak lead (one) to (do something) v.
(bir şey) yapmasını sağlamak lead one to v.
elle (birinin bir şey yapmasını) işaret etmek motion (for) (one) to (do something) v.
birinin elinden gelenin en iyisini yapmasını sağlamak put somebody on their mettle v.
(bir şey yapmasını) biliriz ve haf vays expr.
Speaking
bayağı kötüsün (genellikle şarkı söylemesini/rol yapmasını beceremeyenler için söylenir) don't give up the day job expr.
ben spor yapmasını seven biriyim I'm a person who likes to play sports expr.
ben spor yapmasını seven birisiyim I'm a person who likes to play sports expr.
ben spor yapmasını seven biriyim I'm someone who likes to play sports expr.
ben spor yapmasını seven birisiyim I'm someone who likes to play sports expr.
Trade/Economic
borçlunun üçüncü şahsa veya hamiline ödeme yapmasını zorunlu kılan yazılı emir draft n.
Law
alt mahkemenin bir davayla ilgili işlem yapmasını kısıtlayan veya durduran üst mahkeme kararı writ of prohibition n.
karar (birinin bir şey yapmasını/yapmamasını emreden, mahkemece verilen) injunction n.
borçlunun bir alacaklıya diğerinden önce ödeme yapmasını önlemek için para veya mülküne el koyma arrestment [scottish] n.
Politics
abd'nin dış yardım yapmasını gerekli kılacak büyüklükteki felaket foreign disaster n.
sendikaların grev yapmasını engellemeyi amaçlayan antistrike adj.
Technical
bir uçağın yalpa yapmasını azaltmak için kullanılan ve dikey düzlemde dönen jiroskoptan oluşan bir cihaz gyrostabilizer n.
bir uçağın yalpa yapmasını azaltmak için kullanılan ve dikey düzlemde dönen jiroskoptan oluşan bir cihaz gyrostabiliser n.
Automotive
ön dingil (direksiyonun bağlı olduğu dingil/aracın dönüş yapmasını sağlayan dingil) turning axle n.
Social Sciences
bireyin herhangi bir konuda seçim yapmasını kısıtlayan antichoice adj.
Education
(esnafa) lisans öğrencileriyle ticaret yapmasını yasaklamak discommon v.
Military
kadınların abd hava kuvvetleri'nde görev yapmasını sağlayan programın bir üyesi waf n.
kadınların abd hava kuvvetleri'nde görev yapmasını sağlayan bir program women in the air force (waf) n.
kadınların abd hava kuvvetleri'nde görev yapmasını sağlayan bir program waf (women in the air force) abrev.
Sport
(tenis) her topu karşılayıp rakibin hata yapmasını bekleyen oyuncu counterpuncher n.
karşı takımın skor yapmasını engelleyerek mağlup etmek zip v.
sayı yapmasını engellemek deny v.
(bilardoda) rakibin doğrudan atış yapmasını önlemek snooker v.
Baseball
ev sahibi takımın son veya ekstra vuruşlarda kazanma koşusunu yapmasını sağlayan ve maçı bitiren oyun walk-off n.
(rakip beyzbol takımının veya vurucunun) skor yapmasını engellemek horse collar v.
(rakip beyzbol takımının veya vurucunun) skor yapmasını engellemek horse-collar v.
(tüm kale koşucuların skor yapmasını sağlayarak) kaleleri boşaltmak clean v.
Photography
filmin pozlar arasında bir bobinden diğerine hızlı geçiş yapmasını sağlayan ve pil ile çalışan motorize sistem motor drive n.
Slang
arkadaşının seks yapmasını engelleyen tip cock block n.
arkadaşının seks yapmasını engelleyen tip clam jam n.
şirket yöneticisi tarafından çalışanından yapmasını istediği yönetici tarafından istenen tüm bürokratik işlemler ve formaliteler administrivia n.
ortamdaki çiftin seks yapmasını engelleyen tip a fire extinguisher n.
bir erkeğin seks yapmasını engelleyen cockblocking adj.
bir erkeğin seks yapmasını engelleyen cock-blocking adj.