you can - Turco Inglés Diccionario
Historia

you can

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "you can" en diccionario turco inglés : 1 resultado(s)

Inglés Turco
Computer
you can expr. yapabilecekleriniz

Significados de "you can" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Phrases
how (something) can you be? expr. ne kadar açgözlüler, aptallar vs.
how (something) can you be? expr. ne kadar aptalca vs.
how (something) can you be? expr. bu ne açgözlülük, aptallık vs.
how (something) can you be? expr. bir insan daha ne kadar açgözlü, aptal vs. olabilir
how (something) can you get? expr. ne kadar açgözlüler, aptallar vs.
how (something) can you get? expr. ne kadar aptalca vs.
how (something) can you get? expr. bu ne açgözlülük, aptallık vs.
how (something) can you get? expr. bir insan daha ne kadar açgözlü, aptal vs. olabilir
I can tell you expr. bak sana söylüyorum
I can tell you expr. demedi deme
I can tell you expr. demiştin dersin
I can tell you expr. söylemedin deme
I can tell you expr. söylemiştin dersin
more than you can (ever) know expr. tahmin edebileceğinden daha çok
more than you can (ever) know expr. tahmin edemeyeceğin kadar
more than you can (ever) know expr. düşünebileceğinden daha çok
more than you can (ever) know expr. düşünemeyeceğin kadar
the person you have called can not be reached at the moment please try again later expr. aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar deneyiniz
go as far as you can expr. gidebildiğin kadar uzağa git
go as far as you can expr. gidebildiğin yere kadar git
everything you can imagine is real expr. hayal edebileceğin her şey gerçektir
what conclusions can you draw? expr. ne sonuçlar çıkarıyorsun?
the more words you know the more you can say expr. ne kadar çok kelime bilirsen o kadar çok konuşursun
below you can find our offer expr. teklifimizi aşağıda bulabilirsiniz
below you can find our offer expr. teklifimiz aşağıda yer almaktadır
the (very) least you can/could do expr. elinden gelenin en azı
the (very) least you can/could do expr. yapman gereken en ufak şey
the (very) least you can/could do expr. yapabileceğinin en azı
the (very) least you can/could do expr. en azından yapılan
the (very) least you can/could do expr. hiç değilse yapabilmek
Proverb
never put off till tomorrow what you can do today bugünün işini yarına bırakma
you can catch more flies with honey than with vinegar çanakta balın olsun arı yemenden gelir
you can catch more flies with honey than with vinegar tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
you can lead a horse to water, but you can't make it drink birine şans verebilirsin ama o şansı kullanması için zorlayamazsın
why buy a cow when you can get milk for free maşa varken elimi niye ateşe sokayım
why buy a cow when you can get milk for free nerede beleş oraya yerleş
why buy a cow when you can get milk for free bedava bulabiliyorsam neden para vereyim
you can not teach an old dog a new trick kırk yıllık kani olur mu yani
you can not teach an old dog a new trick huylu huyundan vazgeçmez
you can not teach an old dog a new trick can çıkar huy çıkmaz
what can you expect from a hog but a grunt? can çıkar huy çıkmaz
what can you expect from a hog but a grunt? huylu huyundan vazgeçmez
what can you expect from a hog but a grunt huylu huyundan vazgeçmez
don't put off for tomorrow what you can do today bugünün işini yarına bırakma
what can you expect from a hog but a grunt can çıkar huy çıkmaz
you never know what you can do till you try denemedikçe bilemezsin
you never know what you can do till you try denemeden bilemezsin
you can take a horse to water but you can't make him drink zorla güzellik olmaz
you can lead a horse to water but you can't make it drink zorla güzellik olmaz
you can take a horse to water but you can't make him drink birine şans verebilirsin ama o şansı kullanması için zorlayamazsın
what can you expect from a hog but a grunt? can çıkmadıkça huy çıkmaz
believe you can and you're halfway there inanmak başarmanın yarısıdır
you can not teach an old dog new tricks ağaç yaşken eğilir
you can put lipstick on a pig, but it's still a pig eşeğe altın semer de vursan eşek yine eşektir
you can have too much of a good thing azı karar çoğu zarar
you can have too much of a good thing bu kadarı da biraz çok
you can have too much of a good thing aşırıya da kaçmamak gerek
you can have too much of a good thing bir şeyin cılkını/suyunu da çıkarmamak gerek
you can have too much of a good thing bir şeyi fazla abartmamak gerek
you can have too much of a good thing her şey ölçüsünde ve kararında güzel
you can take the girl out of the country, but you can't take the country out of a girl bir kızı ülkesinin dışına çıkarabilirsin ama kızın içinden ülkesini çıkaramazsın
never put off until tomorrow what you can do today. bugünün işini yarına bırakma
you can catch more flies with honey than you can with vinegar tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
you can catch more flies with honey than you can with vinegar çanakta balın olsun arı yemenden gelir
you can lead a horse to water but you can't make him drink zorla güzellik olmaz
you can lead a horse to water but you can't make him drink birine şans verebilirsin ama o şansı kullanması için zorlayamazsın
you have to (learn to) walk before you (can) run koşmadan önce yürümeyi öğrenmek gerek
you must (learn to) walk before you (can) run koşmadan önce yürümeyi öğrenmek gerek
you've got to (learn to) walk before you (can) run koşmadan önce yürümeyi öğrenmek gerek
Colloquial
how (something) can you be? expr. nasıl bu kadar (bir şey) olunur/olunabilir?
how (something) can you be? expr. nasıl bu kadar (bir şey) olunur/olunabilir anlamıyorum!
how (something) can you be? expr. ancak bu kadar (bir şey) olunabilir!
how (something) can you be? expr. (bir şeyin) bu kadarı da olmaz
how (something) can you be? expr. bu kadarı da fazla ama artık!
how (something) can you be? expr. bu kadar (bir şey) de olunmaz ki canım!
can you beat it/that? expr. bunu geçebilir misin?
can you beat it/that? expr. (bu teklifin, fiyatın) daha altında/üstünde verebilir misin?
can you beat it/that? expr. inanılır gibi değil
can you beat it/that? expr. olur şey değil
can you beat it/that? expr. inanabiliyor musun?
can you beat it/that? expr. düşünebiliyor musun?
can you beat it/that? expr. hiç aklına gelir miydi?
can you beat it/that? expr. kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi
can you beat it/that? expr. kimin aklına gelirdi?
can you beat it/that? expr. insan hayret etmekten kendini alamıyor
can you beat it/that? expr. şaşırtıcı/ilginç değil mi?
can I have (one) call you? expr. (sonra) sizi arayabilir mi?
can I have (one) call you? expr. (sonra) sizi arasa olur mu?
what can I tell you? expr. buyurun
what can I tell you? expr. ne istiyorsun?
what can I tell you? expr. ne soracaksın?
what can I tell you? expr. ne istiyorsunuz?
what can I tell you? expr. ne soracaksınız?
what can I tell you? expr. ne diyebilirim ki?
what can I tell you? expr. valla, ben de bilmiyorum
what can I tell you? expr. valla, hiçbir fikrim yok
what can you expect? expr. zaten ne bekleyebilirsin ki?
what can you expect? expr. bekleyende hata
what can you expect? expr. zaten olup olacağı bu kadar
what can you expect? expr. huylu huyundan vazgeçer mi hiç?
what can you expect? expr. can çıkmadan huy çıkar mı hiç?
what can you expect? expr. zaten başka ne olabilirdi ki?
you can dispense with (something) expr. (bir şeyden) vazgeçebilirsin
you can dispense with (something) expr. (bir şeyi) bir kenara bırakabilirsin
you can dispense with (something) expr. (bir şey) olmadan da idare edebilirsin
you can dispense with (something) expr. bir şeysiz de yapabilirsin
you can never tell with (someone or something) expr. işin içinde o olunca hiçbir şeyden emin olamazsın
you can never tell with (someone or something) expr. onun ne yapacağı hiç belli olmaz
you can never tell with (someone or something) expr. ona hiç güvenemezsin
you can whistle for it! expr. avucunu yalarsın!
find it if you can expr. bul bulabilirsen
before you can say knife expr. birden
quicker than you can say jack robinson expr. çabucak
pull as hard as you possibly can expr. çekebildiğin kadar kuvvetli bir şekilde çek
before you can say knife expr. fırsat bulmadan
quicker than you can say Jack Robinson expr. göz açıp kapayıncaya kadar
quicker than you can say Jack Robinson expr. hızla
come on you can do it expr. haydi bunu yapabilirsin
before you can say knife expr. soluk almadan
can you spare a dime? expr. (bana vereceğin) bozukluğun var mı?
can you spare a dime? expr. (bana vereceğin) bozuk paran var mı?
how (something) can you be? expr. daha ne kadar … olabilirsin ki?
how (something) can you be? expr. bir insan ne kadar … olabilir?
how (something) can you be? expr. bir insan daha ne kadar … olabilir?
how (something) can you get? expr. daha ne kadar … olabilirsin ki?
how (something) can you get? expr. bir insan ne kadar … olabilir?
how (something) can you get? expr. bir insan daha ne kadar … olabilir?
more than you can (ever) know expr. bilebileceğinden/tahmin edebileceğinden çok fazla
more than you can (ever) know expr. anlayabileceğinden/fark edebileceğinden çok fazla
more than you can (ever) know expr. bilebileceğinden/tahmin edebileceğinden de çok
more than you can (ever) know expr. bilemezsin
more than you can (ever) know expr. anlayamazsın
more than you can (ever) know expr. ne kadar … bilemezsin
What can you expect? expr. ne bekliyordun/bekliyorsun ki?
What can you expect? expr. zaten ne olabilirdi ki?
What can you expect? expr. başka ne olabilirdi ki? ya ne olacaktı ki?
What can you expect? expr. başka ne olacaktı ki?
What can you expect? expr. çok normal değil mi?
anything else can I do for you? expr. size yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı?
anything else can I do for you? expr. size başka nasıl yardımcı olabilirim?
anything else can I do for you? expr. yardım etmemi istediğiniz başka bir şey var mı?
anything else can I do for you? expr. başka bir şey istiyor musunuz?
anything else can I do for you? expr. başka bir ihtiyacınız var mı?
how can/could you! expr. nasıl yaparsın!
how can/could you! expr. ne hakla!
how can/could you! expr. ne hakla yaparsın!
how can/could you! expr. nasıl yapabildin!
(can I) buy you a drink? expr. sana içki alabilir miyim?
(can I) get you something (to drink)? expr. ne içersin?
(can I) get you something (to drink)? expr. ne içmek istersin?
(can I) get you something (to drink)? expr. içecek bir şey ister misin?
(can I) get you something (to drink)? expr. içecek olarak ne alırısın?
(can I) get you something (to drink)? expr. içecek bir şey alır mısın?
(can I) give you a lift? expr. (arabayla) seni/sizi bırakayım mı?
(can I) give you a lift? expr. (arabayla) seni gideceğin yere kadar götüreyim mi?
(can I) give you a lift? expr. (arabayla) sizi gideceğiniz yere kadar götüreyim mi?
(can I) give you a lift? expr. (arabayla) seni gideceğin yere bırakabilir miyim?
(can I) give you a lift? expr. (arabayla) sizi gideceğiniz yere bırakabilir miyim?
we, you can/could/might do worse (than...) expr. bir şeyi yapmak iyi fikir
we, you can/could/might do worse (than...) expr. iyi/yerinde bir karar
can you imagine expr. akıl alır gibi değil
can you imagine expr. inanılır gibi değil
can you imagine expr. düşünsene
can you imagine expr. düşünebiliyor musun?
can you imagine expr. hayal edebiliyor musun?
can you imagine? expr. hayal edebiliyor musun?
can you imagine? expr. düşünsene
can you imagine? expr. inanabiliyor musun?
can you imagine? expr. inanılır gibi değil
can you/we say (something)? expr. (bir şey) desek yeridir
can you/we say (something)? expr. (bir şey) de denebilir
can you/we say (something)? expr. bir bakıma (bir şey)
can you/we say (something)? expr. başka bir deyişle (bir şey)
can you/we say (something)? expr. (bir şey) desek/dense yalan olmaz
I can go you one better expr. senden daha iyisini yaparım
I can go you one better expr. seni geçerim
I can go you one better expr. yaptığından daha iyisini yaparım
I can go you one better expr. yaptığını bir tık daha ileri götürebilirim
I (can) promise you expr. sana garanti edebilirim
I (can) promise you expr. benden söylemesi
I (can) promise you expr. sana söz verebilirim
I (can) promise you expr. sana yemin edebilirim
what can I do you for? expr. senin için ne yapabilirim?
what can I do you for? expr. sizin için ne yapabilirim?
what can I do you for? expr. sana/size nasıl yardımcı olabilirim?
where can (one) find you? expr. (biri) seni nerede bulabilir?
where can (one) find you? expr. neredesin?
where can (one) find you? expr. (biri) sana nasıl ulaşabilir?
where can (one) find you? expr. (biri) seninle nasıl iletişim kurabilir?
you (can) bet your (sweet) bippy expr. emin olabilirsin
you (can) bet your (sweet) bippy expr. emin ol ki
you (can) bet your (sweet) bippy expr. kesinlikle
you (can) bet your (sweet) bippy expr. hiç şüphen olmasın ki
you (can) bet your (sweet) life expr. emin olabilirsin
you (can) bet your (sweet) life expr. emin ol ki
you (can) bet your (sweet) life expr. kesinlikle
you (can) bet your (sweet) life expr. hiç şüphen olmasın ki
you (can) bet your boots expr. emin olabilirsin
you (can) bet your boots expr. emin ol ki
you (can) bet your boots expr. kesinlikle
you (can) bet your boots expr. hiç şüphen olmasın ki
you can bet the farm expr. emin olabilirsin
you can bet the farm expr. emin ol ki
you can bet the farm expr. kesinlikle
you can bet the farm expr. hiç şüphen olmasın ki
you can bet the farm that (something will happen or is the case) expr. (bir şeyin olacağına/bir şeyin öyle olduğuna) emin olabilirsin
you can bet the farm that (something will happen or is the case) expr. emin ol ki (bir şey olacak/bir şey öyle)
you can bet the farm that (something will happen or is the case) expr. kesinlikle (bir şey olacak/bir şey öyle)
you can bet the farm that (something will happen or is the case) expr. hiç şüphen olmasın ki (bir şey olacak/bir şey öyle)
you can run, but you can't hide expr. kaçabilirsin ama saklanamazsın
you can talk expr. (bunu) sen mi söylüyorsun?
you can talk expr. (şu) söyleyene bak!
can/could you possibly expr. evet mümkünse isterim
how selfish can you get? exclam. daha ne kadar bencil olabilirsin ki?
how selfish can you get? exclam. bir insan daha ne kadar bencil olabilir?
how selfish can you get? exclam. daha ne kadar bencilleşebilirsin ki?
how selfish can you get? exclam. bir insan daha ne kadar bencilleşebilir ki?
how stupid can you get? exclam. daha aptal olabilirsin ki?
how stupid can you get? exclam. bir insan daha ne kadar aptal olabilir?
how stupid can you get? exclam. daha ne kadar aptallaşabilirsin ki?
how stupid can you get? exclam. bir insan daha ne kadar aptallaşabilir ki?
how ungrateful can you get? exclam. daha ne kadar nankör olabilirsin ki?
how ungrateful can you get? exclam. bir insan daha ne kadar nankör olabilir?
how ungrateful can you get? exclam. daha ne kadar nankörleşebilirsin ki?
how ungrateful can you get? exclam. bir insan daha ne kadar nankörleşebilir ki?
Idioms
bite off more than you can chew v. boyundan büyük işe kalkışmak
bite off more than you can chew v. başından büyük işe girmek
not trust someone as far as you can throw them v. birine hayatta güvenmemek
not trust someone as far as you can throw them v. birine asla güvenmemek
not trust someone as far as you can throw them v. birine zerre kadar güvenmemek
run before you can walk v. yürümeyi öğrenmeden koşmaya çalışmak
walk before you can run v. koşmaya çalışmadan önce yürümeyi öğrenmek
as fast as your legs can carry you adv. olanca/var gücüyle hızlı
as fast as your legs can carry you adv. rüzgar gibi
as fast as your legs can carry you adv. çabucak
as fast as your legs can carry you adv. var gücünle
as fast as your legs can carry you adv. var hızınla
as fast as your legs can carry you adv. olabildiğince hızlı
as fast as your legs can carry you adv. olanca hızınla
as fast as your legs can carry you adv. bacakların kopana/kesilene dek
as fast as your legs can carry you adv. bacaklarına kuvvet
if you don't like it, you can lump it expr. beğensen de bir beğenmesen de
you can bet your bottom dollar! expr. emin olabilirsin!
before you can say jack robinson expr. göz açıp kapayıncaya kadar
before you can say jack robinson expr. göz açıp kapatana kadar
before you can say jack robinson expr. kaşla göz arasında
not if you can help it expr. mecbur kalmadıkça/olmadıkça
you can bet your bottom dollar! expr. kesinlikle!
if you can help it expr. mecbur kalmadıkça/olmadıkça
before you can say jack robinson expr. palas pandıras
more than you can shake a stick at expr. saymakla bitmez
more than you can shake a stick at expr. saymakla bitiremezsin
how can you sleep at night? expr. geceleri nasıl uyuyorsun?
how can you sleep at night? expr. gece kafanı yastığa rahat koyabiliyor musun?
how can you sleep at night? expr. gece için rahat uyuyabiliyor musun?
how can you sleep at night? expr. hiç vicdan azabı duymuyor musun?
how can you sleep at night? expr. geceleri nasıl uyuyorsunuz?
how can you sleep at night? expr. gece başınızı yastığa rahat koyabiliyor musunuz?
how can you sleep at night? expr. gece içiniz rahat uyuyabiliyor musunuz?
how can you sleep at night? expr. hiç vicdan azabı duymuyor musunuz?
before you can say (something) expr. (bir şey) demeye kalmadan
before you can say (something) expr. daha (bir şey) demeden
(you can) bet your bottom dollar (on something/that...) expr. kesin
(you can) bet your bottom dollar (on something/that...) expr. kesinlikle
(you can) bet your bottom dollar (on something/that...) expr. emin olabilirsin (ki)
(you can) bet your bottom dollar (on something/that...) expr. eminim (ki)
(you can) bet your bottom dollar (on something/that...) expr. her bahsine/iddiasına varım/girerim (ki)
(you can) bet your bottom dollar (on something/that...) expr. varımı yoğumu ortaya koyarım (ki)
(you can) bet your bottom dollar (on something/that...) expr. her şeyimle bahse girerim (ki)
(you can) bet your bottom dollar (on something/that...) expr. her bahse varım (ki)
(you can) bet your bottom dollar (on something/that...) expr. kalıbımı basarım (ki)
(you can) bet your life (on something/that...) expr. kesin
(you can) bet your life (on something/that...) expr. kesinlikle
(you can) bet your life (on something/that...) expr. emin olabilirsin (ki)
(you can) bet your life (on something/that...) expr. eminim (ki)
(you can) bet your life (on something/that...) expr. her bahsine/iddiasına varım/girerim (ki)
(you can) bet your life (on something/that...) expr. varımı yoğumu ortaya koyarım (ki)
(you can) bet your life (on something/that...) expr. her şeyimle bahse girerim (ki)
(you can) bet your life (on something/that...) expr. her bahse varım (ki)
(you can) bet your life (on something/that...) expr. kalıbımı basarım (ki)
can you tie that? [old-fashioned] expr. buna inanabiliyor musun?
can you tie that? [old-fashioned] expr. düşünebiliyor musun?
can you tie that? [old-fashioned] expr. bak sen şu işe!
you can bet the farm (on someone or something) [rural] expr. (birinden/bir şeyden) emin olabilirsin
faster than you can say jack robinson expr. çabucak
faster than you can say jack robinson expr. hızla
faster than you can say jack robinson expr. göz açıp kapayıncaya kadar
more (something) than you can shake a stick at expr. çok sayıda
more (something) than you can shake a stick at expr. sürüsüne bereket
more (something) than you can shake a stick at expr. sayısız
more (something) than you can shake a stick at expr. sayılamayacak kadar çok
more (something) than you can shake a stick at expr. saymakla bitmez
more ... than you can shake a stick at expr. çok sayıda
more ... than you can shake a stick at expr. sürüsüne bereket
more ... than you can shake a stick at expr. sayısız
more ... than you can shake a stick at expr. sayılamayacak kadar çok
more ... than you can shake a stick at expr. saymakla bitmez
(you can) take it from me expr. bana inan
(you can) take it from me expr. bana güven
(you can) take it from me expr. bana inanabilirsin/güvenebilirsin
(you can) take it from me expr. tecrübelerime dayanarak söylüyorum
walk before you can run expr. koşmaya çalışmadan önce yürümeyi öğren
you can like it or lump it expr. ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin
you can like it or lump it expr. işte hendek işte deve
Speaking
enclosed you can see the results of analysis n. analiz sonuçları ekte bilgilerinize sunulmuştur
nice work if you can get it n. başarabilirsen ne ala
you can bet your life bottom dollar v. her iddiasına girmek
you can bet your bottom dollar v. her iddiasına girmek
as you can see below expr. aşağıda göreceğiniz üzere
can I be honest with you? expr. açık konuşayım mı?
can you hear what you're saying? expr. ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?
you can have it expr. al senin olsun
you can take it expr. alabilirsin
you can handle this expr. altından kalkabilirsin
you can bring your friends expr. arkadaşlarını getirebilirsin
you can go now expr. artık gidebilirsin
you never can tell expr. asla bilemezsin
you can never know expr. asla bilemezsin
you can call me day or night expr. beni gece gündüz arayabilirsiniz
you can call me day or night expr. beni gece gündüz arayabilirsin
can you start today? expr. bugün başlayabilir misin?
can you teach me? expr. bana öğretebilir misin?
can you learn something? expr. bir şeyler öğrenebiliyor musunuz?
can you explain that? expr. bunu açıklayabilir misin?
can you learn something? expr. bir şeyler öğrenebiliyor musun?
can you call me a cab? expr. bana bir taksi çağırır mısın?
you can call me any time expr. beni istediğin zaman arayabilirsin
you can say that again expr. bence de
can you hear me expr. beni duyabiliyor musun
can you teach me how to do that? expr. bunu nasıl yaptığını öğretir misin?
can you pop the trunk? expr. bagajı açabilir misin?
can you feel this? expr. bunu hissedebiliyor musun?
don't bite off more than you can chew expr. boyundan büyük işlere kalkışma
can you bring me my bag? expr. bana çantamı getirir misin?
can you hear me? expr. beni duyabiliyor musunuz?
you can call me by my name expr. bana siz yerine sen diyebilirsin
can you give us a minute? expr. bize bir dakika izin verebilir misin?
I can do that for you expr. bunu senin için yapabilirim
you can call me on my cell phone expr. beni cep telefonumdan arayabilirsin
can you do me a favour? expr. bana bir iyilik yapar mısın?
you can contact me expr. bizimle temas kurabilirsiniz
you can be mine expr. benim olabilirsin
can you spell that for me? expr. benim için heceler misin?
if you can hear me expr. beni duyabiliyorsanız
can you handle it? expr. bunu kaldırabilir misin?
can you drop me at the shopping mall? expr. beni alışveriş merkezinde bırakabilir misiniz?
can you say that again? expr. bunu bir daha söyleyebilir misin?
can you call me a cab? expr. bana taksi çağırır mısın?
can you do anything? expr. bir şey yapabilir misin?
can you show me? expr. bana gösterebilir misiniz?
can you get me a cab? expr. bana bir taksi çağırır mısın?
is this the best you can do? expr. bula bula bunu mu buldun?
can you tell me? expr. bana söyleyebilir misiniz?
can you sing a song for me? expr. benim için bir şarkı söyleyebilir misin?
can you give us a minute? expr. bize bir dakika izin verebilir misiniz?
you can use this expr. bunu kullanabilirsin
when can you come here? expr. buraya ne zaman gelebilirsin?
can you give us a minute? expr. bize bir dakika izin verir misiniz?
can you lend me some money? expr. bana biraz borç para verir misin?
you can contact me expr. bizimle temasa geçebilirsiniz
can you call me a cab? expr. bana bir taksi çağırabilir misiniz?
can you take me to them? expr. beni onlara götürebilir misin?
can you teach me english? expr. bana ingilizce öğretir misiniz?
can you call me a taxi? expr. bana taksi çağırır mısınız?
you can stay here expr. burada kalabilirsin
you can stay here expr. burada kalabilirsiniz
can you stay with me? expr. benimle kalır mısın?
show us how bad you can be expr. bize ne kadar kötü olabileceğini göster
can you beat me? expr. beni yenebilir misin?
can you see me? expr. beni görebiliyor musun?
can you lift this? expr. bunu kaldırabilir misin?
I can not believe you answered me expr. bana cevap verdiğine inanamıyorum
can you ride a bike? expr. bisiklet sürebiliyor musun?
can you ride a bike? expr. bisiklet sürebilir misin?
when can you get here? expr. buraya ne zaman gelebilirsin?
what can you tell us? expr. Bize ne söyleyebilirsiniz?
can you excuse us please? expr. bize müsaade (özellikle bir yerden ayrılırken)
can you pop the trunk? expr. bagajı açar mısın?
can you come here and get me? expr. buraya gelip beni alır mısın?
can I buy you a drink? expr. bir içki ısmarlayabilir miyim sana?
can you tell me the time? expr. bana saati söyler misin?
you can contact me expr. bizimle temas kurabilirsin
you (can) never know expr. bakarsın
can you bring me a cup of tea? expr. bana bir fincan çay getirir misin?
you can contact me expr. bize ulaşabilirsin
can you believe that? expr. buna inanabiliyor musunuz?
can you play a musical instrument? expr. bir müzik aleti çalabiliyor musunuz?
how late can you stay tonight? expr. bu gece kaça kadar kalabilirsin?
can you help me? expr. bana yardım eder misiniz?
can you give me one chance here? expr. bana bir şans verseydin?
can you do that for me? expr. benim için bunu yapar mısın?
if there's a rule you can bend it expr. bir kural varsa onu esnetebilirsin
can you translate this for me? expr. bunu benim için tercüme eder misiniz?
can you teach me how to do that? expr. bunu nasıl yapıldığını öğretir misin?
can you lend me some money? expr. bana biraz borç verir misin?
how much can you learn in a month? expr. bir ayda ne kadar öğrenebilirsin?
what can you do for me? expr. benim için ne yapabilirsin?
can you bring me home? expr. beni eve bırakır mısın?
are you 100% sure you can trust this guy? expr. bu adama güvenebileceğine %100 emin misin?
I know you can hear me expr. beni duyabildiğini biliyorum
you can do something good with this money expr. bu parayla iyi bir şey yapabilirsin
can you pass me the salt expr. bana tuzu uzatır mısın
you can contact me expr. benimle temasa geçebilirsin
I wonder if you can help me expr. bana yardım edebilir misiniz bilmiyorum
you can tell me expr. bana anlatabilirsin
can you do that? expr. bunu yapabilir misin?
you can contact me expr. bizimle temasa geçebilirsin
you can contact me expr. bize ulaşabilirsiniz
you can do better than that expr. bundan iyisini yapabilirsin
you think you can buy us? expr. bizi satın alabileceğini mi sanıyorsun?
can you give us a minute? expr. bize bir dakika izin verir misin?
you can tell me expr. bana söyleyebilirsin
can you believe that? expr. buna inanabiliyor musun?
can you call me a taxi? expr. bana taksi çağırır mısın?
can you learn something? expr. bir şeyler öğrenebilir misiniz?
yes how can I help you expr. buyrun nasıl yardımcı olabilirim
you can believe me expr. bana inanabilirsin
how late can you stay tonight? expr. bu gece en geç kaça kadar kalabilirsin?
I can prove it to you expr. bunu sana kanıtlayabilirim
can you please excuse me a second? expr. bana biraz izin verir misiniz?
is this the best you can do? expr. bulabileceğinin en iyisi bu muydu?
I wonder if you can help me expr. bana yardım edip edemeyeceğinizi bilmiyorum
I can show you some other things expr. başka şeyler de gösterebilirim
you can call me by my name expr. bana siz yerine sen diye hitap edebilirsin
you are the only one who can end this expr. bunu sadece sen bitirebilirsin
can you prove that? expr. bunu ispatlayabilir misin?
can you hold on for one second? expr. bir saniye bekleyebilir misin?
can you bring me a glass of tea? expr. bana bir bardak çay getirir misin?
can you hear me? expr. beni duyabiliyor musun?
there are things you can get away with expr. bu dünyada yanına kar kalacak şeyler vardır
can you translate this for me? expr. bunu benim için tercüme edebilir misin?
can you prove this? expr. bunu ispatlayabilir misin?
can you translate this for me? expr. bunu benim için tercüme eder misin?
can I talk to you for a sec? expr. bir saniye konuşabilir miyiz?
can you rewind it just a little bit? expr. biraz başa sarabilir misin?
can you teach me english? expr. bana ingilizce öğretir misin?
can I speak to you a minute? expr. bir dakika konuşabilir miyiz?
you can call me on my cell phone expr. beni cep telefonumdan arayabilirsiniz
can you tell me that in dollars term? expr. bunu dolar bazında söyler misiniz?
can you or can't you do it? expr. bunu yapabilir misin yapamaz mısın?
you can´t achieve anything by doing/acting like that expr. böyle yaparak bir yere varamazsın
there's really nothing that you can do about it expr. bu konuda gerçekten yapabileceğin hiçbir şey yok
can you prove this? expr. bunu ispatlayabilir misiniz?
you can keep it if you like expr. beğendiysen sende kalabilir
you can call me on my cell phone expr. bana cep telefonumdan ulaşabilirsiniz
you can call me on my cell phone expr. bana cep telefonumdan ulaşabilirsin
you can make a lot of friends expr. birçok arkadaş edinebilirsin
can you call me a cab? expr. bana taksi çağırır mısınız?
you can contact me expr. bana ulaşabilirsin
can I talk to you for a minute? expr. bir dakika konuşabilir miyiz?
you can contact me expr. benimle temasa geçebilirsiniz
can you tell me about your life? expr. bana hayatından bahseder misin?
you can´t get anywhere by doing/acting like that expr. böyle yaparak bir yere varamazsın
can you prove that? expr. bunu ispatlayabilir misiniz?
can you ask him to call me? expr. beni aramasını söyler misin?
can you do me a favor? expr. bana bir iyilik yapar mısın?
you can contact me expr. benimle temas kurabilirsin
what else can you tell me? expr. bana başka ne anlatabilirsin?
can you play a musical instrument? expr. bir müzik aleti çalabiliyor musun?
can you drop by tonight? expr. bu gece bize uğrar mısın?
can you do it for me? expr. bunu benim için yapar mısın?
you can call me by my name expr. bana adımla hitap edebilirsin
you can contact me expr. bana ulaşabilirsiniz
you can contact me expr. benimle temas kurabilirsiniz
you can do better than that expr. bundan daha iyisini yapabilirsin
can you please ask her for his number for me? expr. benim için (onun) numarasını ister misin ondan?
can you let me finish? expr. bitirmeme izin verir misin?
can you tell me what it means? expr. bana bunun ne anlama geldiğini söyleyebilir misin?
it's too hot in here can you open the window? expr. burası çok sıcak pencereyi açar mısın?
can you translate this for me? expr. bunu benim için tercüme edebilir misiniz?
can you tell me about yourself? expr. bana kendinden bahseder misin?
can you handle it? expr. bunun üstesinden gelebilir misin?
can you learn something? expr. bir şeyler öğrenebilir misin?
can you take out the garbage? expr. çöpü çıkarabilir misin?
you really think you can walk away? expr. cidden gidebileceğini mi sanıyorsun?
can you imagine? expr. düşünebiliyor musunuz?
can you be more clear? expr. daha açık olur musun?
I can connect you with the right people expr. doğru kişilerle tanışmanızı sağlayabilirim
you can go out expr. çıkabilirsin
you can do better expr. daha iyisini yapabilirsin
come back when you can stay longer expr. daha uzun vaktiniz olduğunda yine gelin
can you be more specific? expr. daha açık olur musun?
I can not understand what you are saying expr. dediğini anlayamıyorum
can you imagine that? expr. düşünebiliyor musun?
you can say that again expr. doğru söze ne hacet
how can you say that after what happened yesterday? expr. dün olanlardan sonra bunu nasıl söylersin?
you can say that again expr. doğru söze ne denir
you can go out expr. çıkabilirsiniz
can you deliver on a deadline? expr. gününde iş yetiştirebilir misiniz?
you can not pass expr. geçemezsin
can you at least tell me her name? expr. en azından ismini söyleyemez misin?
can you hold? expr. hatta kalın lütfen!
you can rest assured that expr. hiç şüphen olmasın
I'm not asking you if i can leave expr. gitmek için izin istemiyorum
can you at least pretend that you're working? expr. en azından çalışıyormuşsun gibi yapabilir misin?
you can always talk to me expr. her zaman benimle konuşabilirsin
can you sleep at night? expr. geceleri uyuyabiliyor musunuz?
you can bet your life expr. hiç şüphen olmasın
you can have it back expr. geri alabilirsin
can you keep this box until I call for it next week? expr. haftaya arayana kadar bu kutuyu saklar mısın?