acquaintance - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
acquaintance tanıdık n.
  • She's not really my friend; we're just acquaintances.
  • O benim arkadaşım değil, sadece tanıdığız.
  • I have followed developments in Malaysia for a number of years through visits and acquaintances there.
  • Malezya'daki gelişmeleri birkaç yıldır oradaki ziyaretlerim ve tanıdıklarım aracılığıyla takip ediyorum.
  • It will have contrived to replace delight in the renewal of old acquaintances with generalised concern.
  • Eski tanıdıkların yenilenmesinden duyulan memnuniyetin yerine genel bir kaygıyı koymayı başarmış olacaktır.
Show More (40)
acquaintance tanışma n.
  • I want to make her acquaintance.
  • Onunla tanışmak istiyorum.
  • I'm honored to make your acquaintance.
  • Sizinle tanışmaktan onur duydum.
  • I'm very happy to make your acquaintance.
  • Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum.
Show More (7)
acquaintance tanışıklık n.
  • I have a nodding acquaintance with Mr Smith.
  • Bay Smith'le az çok tanışıklığımız var.
  • Tom has a nodding acquaintance with Mary.
  • Tom'un Mary ile başını sallayarak bir tanışıklığı var.
  • Depth of friendship does not depend on length of acquaintance.
  • Arkadaşlığın derinliği, tanışıklığın uzunluğuna bağlı değildir.
Show More (5)
acquaintance aşinalık n.
  • Hans has little acquaintance with colloquial English.
  • Hans'ın konuşma İngilizcesine çok az aşinalığı var.
  • I struck up an acquaintance with her.
  • Onunla aşinalık kurdum.
Show More (-1)
acquaintance ahbaplık n.
  • She quickly developed an acquaintance with her neighbours.
  • Kısa sürede komşularıyla ahbaplık kurdu.
Show More (-2)