|
- Let me mention a few points to illustrate why I am so angry.
- Neden bu kadar kızgın olduğumu göstermek için birkaç noktadan bahsetmeme izin verin.
- We have, in particular, seen that the dock workers are angry, very angry, and also desperate.
- Özellikle liman işçilerinin kızgın, çok kızgın ve aynı zamanda çaresiz olduklarını gördük.
- By Wednesday, people were angry and frightened, understandably, and so were we.
- Çarşamba günü insanlar anlaşılır bir şekilde kızgın ve korkmuş durumdaydı, biz de öyleydik.
- On a point of order, could I assure you that I am very calm, but I am not any less angry for that.
- Bu noktada sizi temin ederim ki çok sakinim ama bu yüzden daha az kızgın değilim.
- Let me mention a few points to illustrate why I am so angry.
- Neden bu kadar kızgın olduğumu açıklamak için birkaç noktadan bahsetmeme izin verin.
- The hundreds of angry letters and angry e-mails were the signs of a human but also an interinstitutional tragedy.
- Yüzlerce kızgın mektup ve öfkeli e-posta, hem insani hem de kurumlar arası bir trajedinin işaretleriydi.
- By Wednesday, people were angry and frightened, understandably, and so were we.
- Çarşamba günü insanlar anlaşılabilir bir şekilde kızgın ve korkmuş durumdaydı, biz de öyleydik.
- I didn't need to understand French to know that they were angry.
- Onların kızgın olduğunu anlamak için Fransızca anlamama gerek yoktu.
- His mother was angry at him for taking the risk.
- Annesi bu riski aldığı için ona kızgındı.
- I didn't need to understand French to know that they were angry.
- Kızgın olduklarını anlamak için Fransızca bilmeme gerek yoktu.
- I didn't need to understand French to know that they were angry.
- Kızgın olduklarını bilmek için Fransızcayı anlamama gerek yoktu.
- I hope you'll get over being angry.
- Umarım kızgınlığını atlatırsın.
- The workers are angry.
- İşçiler kızgın.
- We're very, very angry.
- Çok ama çok kızgınız.
- I've never seen Tom this angry before.
- Tom'u daha önce bu kadar kızgın görmedim.
- Tom told me he wasn't angry.
- Tom bana kızgın olmadığını söyledi.
- Tom looks very angry.
- Tom çok kızgın görünüyor.
- Tom is very likely to be angry.
- Tom'un kızgın olması çok muhtemel.
- Do you think Tom was angry?
- Tom'un kızgın olduğunu düşünüyor musun?
- Tom is very angry and I am, too.
- Tom çok kızgın ve ben de kızgınım.
- I'm still angry.
- Ben hâlâ kızgınım.
- Tom said that Mary was likely to be angry.
- Tom Mary'nin muhtemelen kızgın olacağını söyledi.
- Tom is angry at you.
- Tom sana kızgın.
- It's been a long time since I've seen Tom that angry.
- Tom'u o kadar kızgın gördüğümden beri uzun zaman oldu.
- Why do you think Tom is so angry?
- Sence Tom neden bu kadar kızgın?
- Did Tom explain why he was angry?
- Tom neden kızgın olduğunu açıkladı mı?
- Tom is no longer angry.
- Tom artık kızgın değil.
- Aren't you angry right now?
- Şu anda kızgın değil misin?
- Tom looked as if he was angry.
- Tom kızgın gibi görünüyordu.
- He is not angry anymore.
- O artık kızgın değil.
- Tom is very angry at me right now.
- Tom şu an bana acayip kızgın.
- I thought Tom sounded angry.
- Tom'un sesinin kızgın olduğunu düşündüm.
- Tom didn't seem very angry, did he?
- Tom çok kızgın görünmüyordu, değil mi?
- You sound really angry.
- Sesin çok kızgın geliyor.
- Your brother is very angry.
- Kardeşin çok kızgın.
- Tom didn't seem to be angry.
- Tom kızgın görünmüyordu.
- You shouldn't be angry.
- Kızgın olmamalısın.
- I don't want her to be angry.
- Onun kızgın olmasını istemiyorum.
- His girlfriend was really angry at him.
- Kız arkadaşı ona çok kızgındı.
- Tom is very angry, isn't he?
- Tom çok kızgın, değil mi?
- Tom and Mary are still angry.
- Tom ve Mary hâlâ kızgınlar.
- Do you know the reason why she is so angry?
- Neden bu kadar kızgın olduğunu biliyor musunuz?
- Tom is kind of angry right now.
- Tom şu anda biraz kızgın.
- Tom went home angry.
- Tom evine kızgın döndü.
- Tom was drunk and angry.
- Tom sarhoştu ve kızgındı.
- Sami has a right to feel angry.
- Sami'nin kızgın hissetmeye hakkı var.
- Tom seemed to be angry, but not as angry as Mary.
- Tom kızgın görünüyordu ama Mary kadar kızgın değildi.
- Aren't you angry?
- Kızgın değil misin?
- Tom was so angry that he couldn't speak.
- Tom o kadar kızgındı ki konuşamıyordu.
- Tom looked really angry.
- Tom gerçekten kızgın görünüyordu.
- Tom seemed more surprised than angry.
- Tom kızgın olmaktan çok şaşkın görünüyordu.
- Tom sounded angry.
- Tom'un sesi kızgın geliyordu.
- Tom said that Mary wasn't angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olmadığını söyledi.
- Why is she angry?
- Neden kızgın?
- He's angry at the world.
- O dünyaya kızgın.
- Tom seems more surprised than angry.
- Tom kızgından çok şaşırmış gözüküyor.
- Tom said that Mary was likely to be angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olabileceğini söyledi.
- Tom said that he was really angry.
- Tom gerçekten kızgın olduğunu söyledi.
- Do you think Tom is still angry?
- Sence Tom hala kızgın mıdır?
- He is still angry.
- O hâlâ kızgın.
- Tom still looks angry.
- Tom hâlâ kızgın görünüyor.
- Tom isn't as angry as I am.
- Tom benim kadar kızgın değil.
- Your older brother is really angry.
- Ağabeyin gerçekten çok kızgın.
- You didn't seem angry.
- Kızgın görünmüyordun.
- Yes, he is angry.
- Evet, o kızgın.
- He has the habit of standing up when he is angry.
- Onun kızgın olduğu zaman ayağa kalkma alışkanlığı vardır.
- The smaller and cowardly the dog, the angrier it barks.
- Köpek ne kadar küçük ve korkaksa, o kadar kızgın havlar.
- They're angry.
- Kızgınlar.
- You look angry.
- Kızgın görünüyorsun.
- Grace looked angry.
- Grace kızgın görünüyordu.
- What's Tom like when he's angry?
- Tom kızgın olduğunda nasıldır?
- Why is Tom so angry?
- Tom neden bu kadar kızgın?
- Tom said I sounded angry.
- Tom sesimin kızgın geldiğini söyledi.
- Both Tom and I are angry.
- Tom da ben de kızgınız.
- I wonder whether Tom is really angry.
- Tom'un gerçekten kızgın olup olmadığını merak ediyorum.
- Tom is a little angry.
- Tom biraz kızgın.
- You shouldn't have let everyone know how angry you were.
- Ne kadar kızgın olduğunu herkesin bilmesine izin vermemeliydin.
- You have a good reason to be angry.
- Kızgın olmak için iyi bir nedeniniz var.
- You seem to be angry.
- Kızgın görünüyorsun.
- Are you still angry?
- Hâlâ kızgın mısın?
- I always shout when I am angry.
- Ben kızgın olduğumda hep bağırırım.
- I've never seen her this angry.
- Onu hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- He often swears when he is angry.
- Kızgın olduğunda sık sık küfür eder.
- His girlfriend was really angry at him.
- Kız arkadaşı ona gerçekten kızgındı.
- I haven't seen Tom this angry in a long time.
- Uzun süredir Tom'u bu kadar kızgın görmedim.
- She always shouts when she is angry.
- O, kızgın olduğunda her zaman bağırır.
- Tom was angry because Mary was ignoring him.
- Tom kızgındı çünkü Mary onu görmezden geliyordu.
- He's very angry.
- Çok kızgın.
- Tom is very angry and I am, too.
- Tom çok kızgın. Ben de öyle.
- Tom said that he wasn't angry, but that he was sad.
- Tom kızgın olmadığını ama üzgün olduğunu söyledi.
- An angry crowd screamed at her.
- Kızgın bir kalabalık ona bağırdı.
- You seem angry.
- Kızgın görünüyorsun.
- What's Tom angry about?
- Tom neye kızgın?
- Tom has never seen Mary so angry.
- Tom, Mary'yi hiç bu kadar kızgın görmemişti.
- Tom was understandably angry.
- Tom anlaşılabilir bir şekilde kızgındı.
- You have good reason to be angry.
- Kızgın olmak için iyi bir sebebin var.
- Tom is still angry, isn't he?
- Tom hâlâ kızgın, değil mi?
- I wonder if Tom is still angry.
- Acaba Tom hala kızgın mı?
- I can't blame you for being angry.
- Kızgın olduğun için seni suçlayamam.
- Tom said that Mary was probably still angry.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hâlâ kızgın olduğunu söyledi.
- I'm rarely this angry.
- Nadiren bu kadar kızgın olurum.
- After our noisy party the other night, we had a lot of angry neighbors.
- Geçen geceki gürültülü partimizden sonra bir sürü kızgın komşumuz oldu.
- Tom and Mary are both angry at you, aren't they?
- Tom ve Mary ikisi de sana kızgın, değil mi?
- Tom seems angry.
- Tom kızgın görünüyor.
- She was angry and confused.
- Kızgın ve kafası karışıktı.
- I understand why you're angry.
- Neden kızgın olduğunu anlıyorum.
- What's Tom so angry about?
- Tom neden bu kadar kızgın?
- Tom says he's angry.
- Tom kızgın olduğunu söylüyor.
- Tell her that I am angry.
- Ona kızgın olduğumu söyle.
- He is really angry.
- Gerçekten çok kızgın.
- Tom often swears when he's angry.
- Tom kızgın olduğunda sık sık küfreder.
- Tom is angry.
- Tom kızgın.
- Aah, I'm somewhat angry!
- Aah, biraz kızgınım!
- You're angry, aren't you?
- Sen kızgınsın, değil mi?
- The people are angry.
- İnsanlar kızgın.
- Tom is obviously angry.
- Tom açıkça kızgın.
- Why is he angry?
- O niçin kızgın?
- No wonder he is so angry.
- Bu kadar kızgın olmasına şaşmamalı.
- Tom is really angry now.
- Tom artık gerçekten kızgın.
- You're not angry, are you?
- Kızgın değilsin, değil mi?
- She was angry that she had been fooled.
- Kandırıldığı için kızgındı.
- I think he is angry.
- Sanırım kızgın.
- Why do you seem so angry?
- Neden bu kadar kızgın görünüyorsun?
- You're not angry, are you?
- Sen kızgın değilsin, değil mi?
- He sent an angry customer to the manager.
- O, müdüre kızgın bir müşteri gönderdi.
- I should say she is a little angry.
- Benim onun biraz kızgın olduğunu söylemem gerekiyor.
- Why does Tom look so angry?
- Tom neden bu kadar kızgın görünüyor.
- I'm angry now.
- Şimdi kızgınım.
- He's very angry.
- Çok kızgınım.
- He was angry at himself.
- O kendine kızgındı.
- Tom doesn't look angry.
- Tom kızgın görünmüyor.
- I don't want him to be angry.
- Onun kızgın olmasını istemiyorum.
- Tom is obviously angry.
- Tom belli ki kızgın.
- Tom said Mary isn't angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olmadığını söyledi.
- Tom said that Mary was very angry.
- Tom, Mary'nin çok kızgın olduğunu söyledi.
- Tom was angry because I didn't agree with him.
- Tom onunla aynı fikirde olmadığım için kızgındı.
- Tom looked like he was angry.
- Tom kızgın görünüyordu.
- I'm pretty angry right now.
- Şu anda oldukça kızgınım.
- Tom told me why he was angry.
- Tom bana neden kızgın olduğunu söyledi.
- Tom was very angry and refused to speak to Mary.
- Tom çok kızgındı ve Mary ile konuşmayı reddetti.
- Tom seemed more surprised than angry.
- Tom kızgından daha çok şaşırmış görünüyordu.
- Why are you always so angry?
- Neden her zaman bu kadar kızgınsın?
- Tom said that Mary was angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olduğunu söyledi.
- He could not speak, he was so angry.
- Konuşamıyordu, çok kızgındı.
- Are you angry because of what I said?
- Söylediklerim yüzünden mi kızgınsın?
- Tom is angry now, isn't he?
- Tom şimdi kızgın, değil mi?
- Tom looked like he was angry.
- Tom kızgınmış gibi görünüyordu.
- President Jefferson was angry.
- Başkan Jefferson kızgındı.
- I know you're angry.
- Kızgın olduğunu biliyorum.
- Sami was angry.
- Sami kızgındı.
- Are they still angry?
- Hala kızgınlar mı?
- I was angry that she had deceived my children.
- Çocuklarımı aldattığı için kızgındım.
- Everybody's really angry.
- Herkes gerçekten kızgın.
- Tom went home angry.
- Tom eve kızgın gitti.
- He's really angry.
- Gerçekten çok kızgın.
- You never look angry, even though I know that sometimes you are.
- Bazen öyle olduğunu bilsem de hiç kızgın görünmüyorsun.
- They are not angry.
- Onlar kızgın değil.
- Tom is really angry now.
- Tom şimdi gerçekten çok kızgın.
- Tom looked as if he was angry.
- Tom kızgınmış gibi görünüyordu.
- I've never seen Tom so angry.
- Tom'u hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- I think he's angry.
- Onun kızgın olduğunu düşünüyorum.
- Validating an angry client's feelings is an effective way of defusing the situation.
- Kızgın bir müşterinin duygularını onaylamak, durumu yatıştırmanın etkili bir yoludur.
- Tom was understandably angry.
- Tom anlaşılabilir şekilde kızgındı.
- Why are you angry at me?
- Neden bana kızgınsın?
- What's Tom like when he's angry?
- Tom kızgınken nasıldır?
- I wonder why Tom was so angry.
- Tom'un neden bu kadar kızgın olduğunu merak ediyorum.
- Why are you guys so angry?
- Neden bu kadar kızgınsınız?
- I'm not angry at you.
- Sana kızgın değilim.
- I always shout when I am angry.
- Kızgın olduğumda hep bağırırım.
- I didn't know Tom was angry.
- Tom'un kızgın olduğunu bilmiyordum.
- Mary always yells when she's angry.
- Kızgın olduğunda Mary hep bağırır.
- I can tell that you're angry.
- Kızgın olduğunu söyleyebilirim.
- This car looks angry.
- Bu araba kızgın görünüyor.
- Tom can't understand why Mary is angry.
- Tom Mary'nin niçin kızgın olduğunu anlayamıyor.
- Tom is understandably angry.
- Tom anlaşılabilir bir şekilde kızgın.
- Tom is extremely angry.
- Tom çok kızgın.
- I think he's angry.
- Bence kızgın.
- Jane made an angry gesture.
- Jane kızgın bir hareket yaptı.
- Tom looks angry.
- Tom kızgın görünüyor.
- I'm not angry at all of you.
- Ben hepinize kızgın değilim.
- I bet Tom is angry.
- Eminim Tom kızgındır.
- Tom said that he was very angry.
- Tom çok kızgın olduğunu söyledi.
- Tom was extremely angry.
- Tom çok kızgındı.
- Tom had never seen Mary that angry.
- Tom, Mary'yi hiç bu kadar kızgın görmemişti.
- She looked angry.
- Kızgın görünüyordu.
- I think he's angry.
- Sanırım kızgın.
- He was angry, but he listened to me patiently.
- O kızgındı, ama sabırla beni dinledi.
- Tom told Mary that she should quit pretending to be angry.
- Tom Mary'ye, kızgın gibi davranmayı bırakması gerektiğini söyledi.
- Tom could still be angry.
- Tom hala kızgın olabilir.
- He seems angry.
- O kızgın görünüyor.
- I'm really angry about this.
- Bu konuda gerçekten kızgınım.
- He's not angry.
- O kızgın değil.
- You sound a bit angry.
- Kulağa biraz kızgın gibi geliyorsun.
- We're very angry.
- Çok kızgınız.
- He has no reason to be angry.
- Kızgın olmak için hiçbir nedeni yok.
- Tom is angry and afraid.
- Tom kızgın ve korkuyor.
- He came out with an angry face.
- Kızgın bir yüzle dışarı çıktı.
- Both Tom and I are angry.
- Hem Tom hem de ben kızgınız.
- Tom thinks Mary will be angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olacağını düşünüyor.
- Why are you angry at me?
- Bana neden kızgınsın?
- Tom didn't seem a bit angry.
- Tom biraz kızgın görünmüyordu.
- He glanced at her and saw she was angry.
- Ona baktı ve onun kızgın olduğunu gördü.
- He was angry because I wouldn't give him any help.
- Ona yardım etmediğim için kızgındı.
- At first, Tom seemed angry, but then I realized he was just worried.
- İlk başta, Tom kızgın görünüyordu, ama sonra sadece endişeli olduğunu anladım.
- He sent an angry customer to the manager.
- Kızgın bir müşteriyi müdüre gönderdi.
- Tom says Mary wasn't angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olmadığını söylüyor.
- Tom never looks angry.
- Tom asla kızgın görünmez.
- He was angry that I had insulted him.
- Ona hakaret ettiğim için kızgındı.
- Tom probably thought I was angry.
- Tom muhtemelen kızgın olduğumu düşünüyordu.
- I certainly had no idea Tom was angry.
- Tom'un kızgın olduğunu kesinlikle bilmiyordum.
- Was Tom angry about that?
- Tom bu konuda kızgın mıydı?
- I'm disappointed and angry.
- Ben hayal kırıklığına uğradım ve kızgınım.
- Tom and Mary are both angry, aren't they?
- Tom ve Mary'nin ikisi de kızgın, değil mi?
- Tom wasn't angry.
- Tom kızgın değildi.
- I doubt that Tom is still angry.
- Tom'un hâlâ kızgın olduğundan şüpheliyim.
- You look like you're angry.
- Kızgın gibi görünüyorsun.
- You still seem angry.
- Hâlâ kızgın görünüyorsun.
- They didn't have any reasons to be angry.
- Kızgın olmak için herhangi bir nedenleri yoktu.
- I don't know why Tom is so angry.
- Tom'un neden bu kadar kızgın olduğunu bilmiyorum.
- I am angry that she didn't keep her promise.
- Sözünü tutmadığı için kızgınım.
- It looks like Tom is angry.
- Tom kızgın gibi görünüyor.
- You were angry, weren't you?
- Kızgındın, değil mi?
- I was extremely angry.
- Son derece kızgındım.
- Do you think Tom was angry?
- Sence Tom kızgın mıydı?
- It appears to me that he is angry.
- Bana kızgınmış gibi geldi.
- No matter how angry he was, he would never resort to violence.
- Ne kadar kızgın olursa olsun, asla şiddete başvurmazdı.
- Tom is angry and unhappy.
- Tom kızgın ve mutsuz.
- I'm very, very angry.
- Çok ama çok kızgınım.
- We have no reason to be angry.
- Kızgın olmak için bir nedenimiz yok.
- I don't feel angry.
- Kızgın hissetmiyorum.
- You're cute when you're angry.
- Kızgınken çok tatlı oluyorsun.
- He's very angry.
- O çok kızgın.
- Tom is angry that Mary disagrees with him.
- Tom, Mary onunla aynı fikirde olmadığı için kızgın.
- She's angry at the world.
- O, dünyaya kızgın.
- Tom is a very angry boy.
- Tom çok kızgın bir çocuk.
- He's angry at you for not attending the last meeting.
- Son toplantıya katılmadığın için sana kızgın.
- Tom said you were angry.
- Tom senin kızgın olduğunu söyledi.
- When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry.
- Karım kollarını kavuşturup ayağını yere vurduğunda kızgın olduğunu anlıyorum.
- I believe that he was angry.
- Kızgın olduğuna inanıyorum.
- You sure sound angry.
- Sesin kesinlikle kızgın geliyor.
- I don't think Tom is angry.
- Tom'un kızgın olduğunu sanmıyorum.
- Tom is really angry right now.
- Tom şu anda gerçekten kızgın.
- Tom and Mary are both really angry, aren't they?
- Tom ve Mary gerçekten çok kızgınlar, değil mi?
- We're not angry.
- Kızgın değiliz.
- She is really angry.
- Gerçekten kızgın.
- I'm angry that she didn't call me.
- Beni aramadığı için kızgınım.
- Tom said he didn't know why Mary was angry.
- Tom, Mary'nin neden kızgın olduğunu bilmediğini söyledi.
- You didn't look angry.
- Kızgın görünmüyordun.
- I wasn't as angry as Tom seemed to be.
- Tom'un göründüğü kadar kızgın değildim.
- I'm not angry at her.
- Ona da kızgın değilim.
- Aren't you angry at Tom?
- Tom'a kızgın değil misin?
- Tom looks as if he's angry.
- Tom kızgın gibi görünüyor.
- Tom didn't seem a bit angry.
- Tom hiç kızgın görünmüyordu.
- I wonder why he is so angry.
- Onun niçin o kadar kızgın olduğunu merak ediyorum.
- I think he's angry.
- Sanırım o kızgın.
- Tom is really angry at me.
- Tom gerçekten bana kızgın.
- The British government was angry.
- İngiliz hükümeti kızgındı.
- You don't look angry.
- Kızgın görünmüyorsun.
- Tom looks somewhat angry.
- Tom biraz kızgın görünüyor.
- I'm not angry about it.
- Ben bu konuda kızgın değilim.
- Tom is angry and upset.
- Tom kızgın ve üzgün.
- Tom is a little angry at Mary.
- Tom, Mary'ye biraz kızgın.
- Tom is very angry.
- Tom çok kızgın.
- Tom was really angry.
- Tom gerçekten kızgındı.
- His wife knows how to manage him when he gets angry.
- O kızgın olduğunda karısı onu nasıl yöneteceğini bilir.
- Do you think that Tom and Mary are still angry?
- Sizce Tom ve Mary hala kızgın mı?
- Why's Tom so angry?
- Tom neden bu kadar kızgın?
- I'm not angry anymore.
- Artık kızgın değilim.
- What are you so angry about?
- Neden bu kadar kızgınsın?
- You're really angry.
- Gerçekten kızgınsın.
- I should say she is a little angry.
- Biraz kızgın olduğunu söylemeliyim.
- Many of us are angry.
- Birçoğumuz kızgın.
- Tom is in an angry mood.
- Tom kızgın bir ruh hali içinde.
- Did Tom look angry?
- Tom kızgın mı görünüyordu?
- I was angry and confused.
- Kızgın ve kafam karışıktı.
- Aah, I'm somewhat angry!
- Ah, biraz kızgınım!
- He was drunk and angry.
- O sarhoş ve kızgındı.
- She is quite angry.
- Kendisi bayağı kızgın.
- Tom looks as if he's angry.
- Tom sanki kızgın gibi görünüyor.
- That was an angry bunny.
- Bu kızgın bir tavşandı.
- Tom is probably still angry.
- Tom muhtemelen hala kızgın.
- I should be angry, but I'm not.
- Kızgın olmalıyım ama değilim.
- Why are you so angry today?
- Bugün neden bu kadar kızgınsın?
- I know why you're angry.
- Neden kızgın olduğunu biliyorum.
- I wonder whether Tom is really angry.
- Acaba Tom gerçekten kızgın mı?
- Tom seems very angry, doesn't he?
- Tom çok kızgın görünüyor, değil mi?
- He seems angry.
- Kızgın görünüyor.
- You should be angry.
- Kızgın olmalısın.
- Did Tom look angry?
- Tom kızgın görünüyor muydu?
- I'm not angry at all of you.
- Hepinize kızgın değilim.
- Jane was angry.
- Jane kızgındı.
- Now I'm angry.
- Şimdi kızgınım.
- Tom was obviously angry.
- Tom belli ki kızgındı.
- She sounds angry.
- Sesi kızgın geliyor.
- You have every right to be angry.
- Kızgın olmak için her hakka sahipsin.
- Tom and Mary said they were very angry.
- Tom ve Mary çok kızgın olduklarını söylediler.
- Tom is just angry.
- Tom sadece kızgın.
- They were angry.
- Onlar kızgındılar.
- Tom seems to be angry, but not as angry as Mary.
- Tom kızgın görünüyor ama Mary kadar değil.
- You bet I'm angry.
- Tabii ki kızgınım.
- You sound angry.
- Sesin kızgın geliyor.
- Tom was angry because he hadn't been invited to Mary's party.
- Tom kızgındı çünkü Mary'nin partisine davet edilmemişti.
- Tom probably thought I was angry.
- Tom muhtemelen kızgın olduğumu düşündü.
- Both Tom and Mary are angry.
- Hem Tom hem de Mary kızgın.
- I understand why Tom is angry.
- Tom'un neden kızgın olduğunu anlıyorum.
- Tom had good reason to be angry.
- Tom'un kızgın olmak için iyi bir nedeni vardı.
- Does Tom look angry to you?
- Tom sana kızgın görünüyor mu?
- You're very angry.
- Çok kızgınsın.
- I've never seen Tom this angry before.
- Tom'u daha önce hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- Tom wasn't as angry as I expected him to be.
- Tom onun olmasını beklediğim kadar kızgın değildi.
- I wonder if Tom is still angry.
- Tom'un hâlâ kızgın olup olmadığını merak ediyorum.
- Tom was angry at himself.
- Tom kendine kızgındı.
- Tom was angry because I had insulted Mary.
- Tom kızgındı çünkü Mary'ye hakaret etmiştim.
- He has no reason to be angry.
- Kızgın olmak için bir nedeni yok.
- You look pretty angry.
- Çok kızgın görünüyorsun.
- I'm not angry at her.
- Ben ona kızgın değilim.
- I'm not angry at him.
- Ona kızgın değilim.
- He always yells at me when he is angry.
- Kızgın olduğunda her zaman bana bağırıyor.
- The sea is angry.
- Deniz kızgın.
- Tom is angry and bitter.
- Tom kızgın ve kırgın.
- He looked angry.
- O kızgın görünüyordu.
- Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
- Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.
- She was angry at herself.
- O kendisine kızgındı.
- Have you ever seen Tom when he's angry?
- Hiç Tom'u kızgınken gördün mü?
- I assume you're angry.
- Sanırım kızgınsın.
- They have no reason to be angry.
- Onların kızgın olmak için hiçbir gerekçeleri yoktur.
- I've never seen them so angry.
- Onları hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- Why is he angry?
- Neden kızgın?
- I know that you're very angry.
- Çok kızgın olduğunu biliyorum.
- Tom will probably still be angry.
- Tom muhtemelen hâlâ kızgın olacak.
- When angry, count to ten.
- Kızgınken ona kadar say.
- People are really angry.
- İnsanlar gerçekten kızgın.
- Tom was very angry, wasn't he?
- Tom çok kızgındı, değil mi?
- Do you think that Tom and Mary are still angry?
- Sence Tom ve Mary hala kızgın mı?
- Tom looks like he's angry.
- Tom kızgın gibi görünüyor.
- Weren't you angry?
- Kızgın değil miydin?
- People throughout the north were angry.
- Kuzey boyunca insanlar kızgındı.
- You bet I'm angry.
- Emin ol kızgınım.
- I've never seen you so angry.
- Seni hiç bu kadar kızgın görmedim.
- He was naturally very angry.
- Doğal olarak çok kızgındı.
- I think Tom is still angry.
- Bence Tom hala kızgın.
- You looked angry.
- Kızgın görünüyorsun.
- Tom and Mary are both very angry, aren't they?
- Tom ve Mary çok kızgınlar, değil mi?
- I know that Tom is angry.
- Tom'un kızgın olduğunu biliyorum.
- I don't know why you're all so angry.
- Neden hepiniz bu kadar kızgınsınız bilmiyorum.
- Tom sounded a little angry.
- Tom'un sesi biraz kızgın geliyordu.
- I've never seen him so angry.
- Onu hiç bu kadar kızgın görmedim.
- I don't like you when you're angry.
- Kızgın olduğun zaman seni sevmiyorum.
- Why are you angry?
- Neden kızgınsın?
- I'm not angry at them.
- Onlara kızgın değilim.
- I can never stay angry at Tom for very long.
- Tom'a asla uzun süre kızgın kalamam.
- You don't look angry.
- Sen kızgın görünmüyorsun.
- I'm very angry now.
- Şu an çok kızgınım.
- Tom was understandably angry.
- Tom anlaşılır biçimde kızgındı.
- Sami was angry at Layla.
- Sami, Layla'ya kızgındı.
- You're angry and you have every right to be.
- Kızgınsın ve buna hakkın var.
- I'm very angry and disappointed.
- Çok kızgınım ve hayal kırıklığına uğradım.
- Tom is still a little angry.
- Tom hala biraz kızgın.
- You never look angry, even though I know that sometimes you are.
- Bazen senin öyle olduğunu bilsem bile asla kızgın görünmüyorsun.
- You look pretty angry.
- Oldukça kızgın görünüyorsun.
- Zeus is angry.
- Zeus kızgın.
- I'm not angry at you.
- Ben sana kızgın değilim.
- Tom knew Mary would be angry.
- Tom Mary'nin kızgın olacağını biliyordu.
- Tom told me he was angry.
- Tom bana kızgın olduğunu söyledi.
- Tom was very angry and I was, too.
- Tom çok kızgındı ve ben de öyleydim.
- I can't blame Tom for being angry.
- Kızgın olduğu için Tom'u suçlayamam.
- Tom said that he wasn't angry anymore.
- Tom artık kızgın olmadığını söyledi.
- We've never seen Tom this angry before.
- Tom'u daha önce hiç bu kadar kızgın görmemiştik.
- I thought that he was angry.
- Ben onun kızgın olduğunu düşündüm.
- Tom is really angry.
- Tom gerçekten kızgın.
- When angry, count ten; when very angry, a hundred.
- Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
- Tom seemed a bit angry.
- Tom biraz kızgın görünüyordu.
- I've never seen her so angry.
- Onu hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- I've never seen him so angry.
- Onu hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- Tom is very angry at Mary.
- Tom Mary'ye çok kızgın.
- They are not angry.
- Kızgın değiller.
- Tom says he isn't angry.
- Tom kızgın olmadığını söyledi.
- Tom says Mary didn't seem to be angry.
- Tom, Mary'nin kızgın görünmediğini söylüyor.
- Yumiko was a little angry.
- Yumiko biraz kızgındı.
- Who are you angry at?
- Kime kızgınsın?
- Seeing that he is angry, there must be some misunderstanding.
- Kızgın olduğuna göre, bir yanlış anlaşılma olmalı.
- Tom says Mary didn't seem to be angry.
- Tom Mary'nin kızgın gözükmediğini söylüyor.
- It looks like you're angry.
- Kızgın görünüyorsun.
- Tom looked angry.
- Tom kızgın görünüyordu.
- Tom was so angry that he couldn't speak.
- Tom öyle kızgındı ki konuşamadı.
- I'm kind of angry, too.
- Ben de biraz kızgınım.
- Tom was angry because I had insulted Mary.
- Ben Mary'ye hakaret ettiğim için Tom kızgındı.
- Was Tom angry?
- Tom kızgın mıydı?
- Tom and Mary are very angry.
- Tom ve Mary çok kızgın.
- Tom was angry at Mary because she parked in his space.
- Tom Mary'ye kızgındı çünkü Mary onun yerine park etmişti.
- Is he still angry?
- O hâlâ kızgın mı?
- The girl staring back at me was angry.
- Bana gözünü dikmiş bakan kız kızgındı.
- Why was Tom angry yesterday?
- Tom dün neden kızgındı?
- At first, I thought Tom was angry, but then I realized he was just worried.
- İlk başta Tom'un kızgın olduğunu düşünmüştüm ama sonra sadece endişelendiğini fark ettim.
- Tom spoke in an angry tone.
- Tom kızgın bir ses tonuyla konuştu.
- My uncle is angry.
- Amcam kızgın.
- He is not angry anymore.
- Artık kızgın değil.
- He is still angry.
- Hâlâ kızgın.
- Tom is probably going to be angry.
- Tom muhtemelen kızgın olacak.
- I'm really angry.
- Gerçekten çok kızgınım.
- I went home angry.
- Eve kızgın gittim.
- I thought that Tom might be angry at you.
- Tom'un sana kızgın olabileceğini düşündüm.
- I know Tom was angry.
- Tom'un kızgın olduğunu biliyorum.
- Tom said that he wasn't angry.
- Tom kızgın olmadığını söyledi.
- Tom was angry at me for not coming.
- Tom gelmediğim için bana kızgındı.
- I no longer feel angry, just resigned.
- Artık kızgın hissetmiyorum, sadece yılgınım.
- He was angry and confused.
- Kızgın ve kafası karışıktı.
- Tom told Mary that she should quit pretending to be angry.
- Tom, Mary'ye kızgınmış gibi davranmayı bırakması gerektiğini söyledi.
- Tom pretended to be angry even though he really wasn't.
- Tom aslında kızgın olmadığı halde kızgınmış gibi davrandı.
- You're angry now.
- Şimdi kızgınsın.
- People were angry.
- İnsanlar kızgındı.
- Tom sounds angry.
- Tom kızgın görünüyor.
- He could not speak, he was so angry.
- O konuşamadı, çok kızgındı.
- It looks like Tom is angry.
- Tom kızgınmış gibi görünüyor.
- I'm very, very angry.
- Ben çok ama çok kızgınım.
- The instant I saw him I knew he was angry.
- Onu gördüğüm an kızgın olduğunu biliyordum.
- Yes, she is angry.
- Evet, kızgın.
- Our teacher seemed angry.
- Öğretmenimiz kızgın görünüyordu.
- Tom says Mary was angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olduğunu söylüyor.
- Tom seemed angry.
- Tom kızgın görünüyordu.
- Tom has good reason to be angry.
- Tom'un kızgın olmak için iyi bir nedeni var.
- Tom said he wasn't angry anymore.
- Tom artık kızgın olmadığını söyledi.
- Tom had reasons to be angry.
- Tom'un kızgın olmak için sebepleri vardı.
- Tom is very, very angry.
- Tom çok ama çok kızgın.
- Tom seems to be very angry.
- Tom çok kızgın görünüyor.
- Tom is still angry, isn't he?
- Tom hala kızgın, değil mi?
- He should be angry.
- O kızgın olmalı.
- I'm pretty angry.
- Çok kızgınım.
- Tom always yells when he's angry.
- Tom kızgın olduğunda her zaman bağırır.
- No wonder he is so angry.
- O kadar kızgın olmasına şaşmamalı.
- Tom is likely going to be angry.
- Tom muhtemelen kızgın olacak.
- I don't want you to be angry.
- Kızgın olmanı istemiyorum.
- Jane was angry.
- Jane kızgın idi.
- I'm still angry because of her.
- Onun yüzünden hâlâ kızgınım.
- Tom was more surprised than angry.
- Tom kızgın olmaktan çok şaşırmıştı.
- She looked at him and knew that he was angry.
- Ona baktı ve kızgın olduğunu anladı.
- Her boyfriend was really angry at her.
- Erkek arkadaşı ona çok kızgındı.
- I guess you have your reasons for being angry.
- Kızgın olmak için nedenlerin var sanırım.
- Do you think that Tom and Mary are still angry?
- Tom ve Mary'nin hala kızgın olduklarını mı düşünüyorsun?
- You're angry at Tom, aren't you?
- Tom'a kızgınsın, değil mi?
- Jane made an angry gesture.
- Jane kızgın bir jest yaptı.
- Tom won't likely be as angry at Mary as he was at John.
- Tom, muhtemelen John'a olduğu kadar Mary'ye kızgın olmayacaktır.
- Tom wondered why Mary was so angry.
- Tom, Mary'nin neden bu kadar kızgın olduğunu merak etti.
- Tom seemed to be very angry.
- Tom çok kızgın görünüyordu.
- I understand how angry Tom must feel.
- Tom'un ne kadar kızgın hissettiğini anlıyorum.
- She always shouts when she is angry.
- Kızgın olduğunda hep bağırır.
- I've never seen her so angry.
- Onu hiç bu kadar kızgın görmedim.
- I'm not angry at you, just very disappointed.
- Sana kızgın değilim, sadece hayal kırıklığına uğradım.
- We always shout when we are angry.
- Biz kızgın olduğumuzda hep bağırırız.
- Tom seems more annoyed than angry.
- Tom kızgın olmaktan çok sinirli görünüyor.
- Yup, I am angry.
- Evet, ben kızgınım.
- I hope you're not too angry.
- Umarım çok kızgın değilsindir.
- Tom isn't angry anymore.
- Tom artık kızgın değil.
- Tom is really angry, isn't he?
- Tom gerçekten kızgın, değil mi?
- Tom was very angry at Mary.
- Tom Mary'ye çok kızgındı.
- Tom seems to be angry.
- Tom kızgın görünüyor.
- That was the first time I'd seen Tom so angry.
- İlk defa Tom'u bu kadar kızgın gördüm.
- I'm disappointed and angry.
- Hayal kırıklığına uğradım ve kızgınım.
- Why were you angry?
- Neden kızgındın?
- I feel very angry.
- Ben çok kızgın hissediyorum.
- You have no reason to be angry.
- Kızgın olman için bir neden yok.
- I thought she was angry and would just go away.
- Kızgın olduğunu ve çekip gideceğini düşündüm.
- Tom is very likely to be angry.
- Tom'un kızgın olma ihtimali çok yüksek.
- She was angry at herself.
- O kendine kızgındı.
- He is in an angry mood.
- O, kızgın bir ruh hali içinde.
- Tom understood why Mary was angry.
- Tom, Mary'nin neden kızgın olduğunu anladı.
- Don't be so angry.
- O kadar kızgın olmayın.
- I was really angry.
- Ben gerçekten kızgındım.
- I guess you have your reasons for being angry.
- Sanırım kızgın olmak için nedenlerin var.
- I'm angry about what happened, too.
- Olanlar için ben de kızgınım.
- I'm still angry about that.
- Bunun için hala kızgınım.
- The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu yüzden lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
- I was just angry.
- Sadece kızgındım.
- Tom wondered why Mary was so angry.
- Tom Mary'nin neden bu kadar kızgın olduğunu merak ediyordu.
- Tom is still a little angry, isn't he?
- Tom hala biraz kızgın, değil mi?
- Tom is angry and embarrassed.
- Tom kızgın ve utanıyor.
- I couldn't tell if you were angry or not.
- Kızgın olup olmadığını söyleyemedim.
- Tom could still be angry.
- Tom hâlâ kızgın olabilir.
- I'm really angry.
- Gerçekten kızgınım.
- I'd never seen Tom so angry.
- Tom'u hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- Tom is very angry at me right now.
- Tom şu anda bana çok kızgın.
- Why on earth are you still angry at me?
- Sen niye bana hala kızgınsın ki?
- You looked angry.
- Kızgın görünüyordun.
- I don't think Tom is angry.
- Tom'un kızgın olduğunu düşünmüyorum.
- Tom says Mary isn't angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olmadığını söylüyor.
- I knew he was angry, but I didn't think he was that angry.
- Onun kızgın olduğunu biliyordum ama o kadar kızgın olduğunu düşünmedim.
- Tom looked a little angry.
- Tom biraz kızgın görünüyordu.
- It appears to me that he is angry.
- O bana kızgın gibi görünüyor.
- If Tom was angry before, he'll be furious now.
- Tom daha önce kızgınsa, şimdi küplere binmiştir.
- I'm not as angry as Tom is.
- Tom kadar kızgın değilim.
- Tom said Mary was likely to be angry.
- Tom Mary'nin muhtemelen kızgın olacağını söyledi.
- Tom says Mary isn't angry.
- Tom Mary'nin kızgın olmadığını söylüyor.
- Does Tom still look angry?
- Tom hâlâ kızgın görünüyor mu?
- I gathered from this letter that he was angry.
- Onun kızgın olduğunu bu mektuptan anladım.
- Tom says Mary didn't seem angry.
- Tom, Mary'nin kızgın görünmediğini söylüyor.
- The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
- You know why I'm angry, don't you?
- Neden kızgın olduğumu biliyorsun, değil mi?
- Tom is angry at Mary, isn't he?
- Tom Mary'ye kızgın, değil mi?
- Tom said I looked angry.
- Tom kızgın göründüğümü söyledi.
- Tom was angry and confused.
- Tom kızgındı ve kafası karışıktı.
- Don't argue when you are angry and don't eat when you are full.
- Kızgınken tartışmayın ve tokken yemek yemeyin.
- The girl staring back at me was angry.
- Bana bakan kız kızgındı.
- You're really angry, aren't you?
- Gerçekten kızgınsın, değil mi?
- Tom was very angry and wouldn't speak to Mary.
- Tom çok kızgındı ve Mary ile konuşmak istemedi.
- A hungry man is an angry man.
- Aç bir adam, kızgın bir adamdır.
- I'm not angry, just hurt.
- Kızgın değilim, sadece incindim.
- Tom is really angry at me.
- Tom bana gerçekten kızgın.
- You seemed angry.
- Kızgın görünüyordun.
- The teacher was very angry.
- Öğretmen çok kızgındı.
- She is really angry.
- O gerçekten kızgın.
- Tom seems more surprised than angry.
- Tom kızgın olmaktan çok şaşkın görünüyor.
- Tom really sounds angry.
- Tom'un sesi gerçekten kızgın geliyor.
- Tom was angry and confused.
- Tom kızgın ve kafası karışıktı.
- Poseidon is angry.
- Poseidon kızgın.
- He is really angry.
- O gerçekten kızgın.
- Tell me why you're angry.
- Bana neden kızgın olduğunu söyle.
- I'm very angry.
- Çok kızgınım.
- Why are they angry?
- Neden kızgınlar?
- Tom is angry at you, isn't he?
- Tom sana kızgın, değil mi?
- I'm angry at you.
- Sana kızgınım.
- At first, I thought Tom was angry, but then I realized he was just worried.
- İlk başta, Tom'un kızgın olduğunu düşündüm, ama sonra sadece endişeli olduğunu anladım.
- I've never seen them so angry.
- Onları hiç bu kadar kızgın görmedim.
- I'm not angry.
- Kızgın değilim.
- Tom may be angry.
- Tom kızgın olabilir.
- Why are you angry?
- Niçin kızgınsın?
- Sami and Layla were both angry.
- Sami ve Layla'nın ikisi de kızgındı.
- I'm angry at everybody.
- Herkese kızgınım.
- Tom is very angry now.
- Tom şimdi çok kızgın.
- They said they were angry.
- Kızgın olduklarını söylediler.
- Is she still angry?
- O hâlâ kızgın mı?
- Tom said that Mary is angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olduğunu söyledi.
- Tom knows Mary is angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olduğunu biliyor.
- I couldn't tell if you were angry or not.
- Kızgın olup olmadığını anlayamadım.
- Tom was too angry to speak.
- Tom konuşamayacak kadar kızgındı.
- Tom said Mary is angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olduğunu söyledi.
- Tom says Mary is angry.
- Tom Mary'nin kızgın olduğunu söylüyor.
- Tom is still angry.
- Tom hala kızgın.
- I haven't seen Tom this angry in a long time.
- Tom'u uzun zamandır bu kadar kızgın görmemiştim.
- I think he was angry.
- Sanırım o kızgındı.
- She looked sad because I was angry.
- Üzgün görünüyordu çünkü ben kızgındım.
- I will become angry.
- Kızgın olacağım.
- Tom says Mary was angry.
- Tom Mary'nin kızgın olduğunu söylüyor.
- Tom is still a little angry, isn't he?
- Tom hâlâ biraz kızgın, değil mi?
- Why does Tom look so angry?
- Tom neden bu kadar kızgın görünüyor?
- Tom says Mary is angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olduğunu söylüyor.
- Tom will probably still be angry.
- Tom muhtemelen hala kızgın olacak.
- Tom still looks angry.
- Tom hala kızgın görünüyor.
- Tom was pretty angry.
- Tom çok kızgındı.
- Tom wasn't as angry as I expected him to be.
- Tom beklediğim kadar kızgın değildi.
- We have no reason to be angry.
- Kızgın olmak için hiçbir nedenimiz yok.
- Is Tom still angry?
- Tom hala kızgın mı?
- I'm not angry at Tom.
- Tom'a kızgın değilim.
- Could someone tell me why Tom is angry?
- Biri bana Tom'un neden kızgın olduğunu söyleyebilir mi?
- I'm not angry at you, just very disappointed.
- Ben sana kızgın değilim, sadece çok hayal kırıklığına uğradım.
- Many Americans were angry about the Japanese invasion.
- Birçok Amerikalı, Japon işgali hakkında kızgındı.
- I wonder why he is so angry.
- Neden bu kadar kızgın, merak ediyorum.
- Do you think that Tom and Mary are still angry?
- Tom ve Mary'nin hala kızgın olduklarını düşünüyor musun?
- It's been a long time since I've seen Tom that angry.
- Tom'u bu kadar kızgın görmeyeli uzun zaman oldu.
- He should be angry.
- Kızgın olmalı.
- Tom is the only one who isn't angry at Mary.
- Tom Mary'ye kızgın olmayan tek kişi.
- I think Tom is still angry.
- Bence Tom hâlâ kızgın.
- I was hungry and angry.
- Açtım ve kızgındım.
- Do you really think Tom is angry?
- Gerçekten Tom'un kızgın olduğunu mu düşünüyorsun?
- He sounds angry.
- Sesi kızgın geliyor.
- Tom was a little angry.
- Tom biraz kızgındı.
- I bet Tom is angry.
- Tom'un kızgın olduğuna eminim.
- I assume you're angry.
- Ben senin kızgın olduğunu varsayıyorum.
- Tom started feeling angry.
- Tom kızgın hissetmeye başladı.
- Tom was so angry at Mary he couldn't even look at her.
- Tom, Mary'ye o kadar kızgındı ki ona bakamıyordu bile.
- Tom isn't very angry.
- Tom çok kızgın değil.
- The instant I saw him I knew he was angry.
- Onu gördüğüm anda kızgın olduğunu anladım.
- Tom was very angry.
- Tom çok kızgındı.
- Tom is angry, isn't he?
- Tom kızgın, değil mi?
- They're angry.
- Onlar kızgın.
- I knew he was angry, but I didn't think he was that angry.
- Kızgın olduğunu biliyordum ama bu kadar kızgın olduğunu düşünmemiştim.
- You're angry right now, aren't you?
- Şu an kızgınsın, değil mi?
- My mother is angry.
- Annem kızgın.
- Tom told me that he thought Mary was angry.
- Tom bana Mary'nin kızgın olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Do you know why she's so angry?
- Neden bu kadar kızgın olduğunu biliyor musun?
- Tell Tom that I'm angry.
- Tom'a kızgın olduğumu söyle.
- He is very angry.
- Çok kızgın.
- I thought Tom would be angry.
- Tom'un kızgın olacağını düşündüm.
- You didn't have any reasons to be angry.
- Kızgın olmak için herhangi bir gerekçen yoktu.
- Tom said Mary didn't seem to be angry.
- Tom, Mary'nin kızgın görünmediğini söyledi.
- Tom is angry and embarrassed.
- Tom kızgın ve mahcup.
- Tom can't understand why Mary is angry.
- Tom, Mary'nin neden kızgın olduğunu anlayamıyor.
- Tom and Mary are angry.
- Tom ve Mary kızgın.
- Tom was understandably angry.
- Tom anlaşılır bir şekilde kızgındı.
- I'm still angry because of her.
- Ben onun yüzünden hâlâ kızgınım.
- Why do you look so angry?
- Neden bu kadar kızgın görünüyorsun?
- Were you angry?
- Kızgın mıydın?
- Tom said that Mary didn't seem angry.
- Tom, Mary'nin kızgın görünmediğini söyledi.
- I don't want them to be angry.
- Onların kızgın olmasını istemiyorum.
- I'm no longer angry at you.
- Artık sana kızgın değilim.
- He's not angry.
- Kızgın değil.
- Tom was drunk and angry.
- Tom sarhoş ve kızgındı.
- I gathered from his expression that he was very angry.
- Onun çok kızgın olduğunu onun ifadesinden anladım.
- Tom can't blame Mary for being angry.
- Tom kızgın olduğu için Mary'yi suçlayamaz.
- I was very angry at that time.
- O zamanlar çok kızgındım.
- We all know that you're angry.
- Kızgın olduğunu hepimiz biliyoruz.
- Tom is still a little angry.
- Tom hâlâ biraz kızgın.
- I can never stay angry at Tom for very long.
- Tom'a asla çok uzun süre boyunca kızgın kalamam.
- You're angry right now, aren't you?
- Sen şimdi kızgınsın, değil mi?
- I think he was angry.
- Sanırım kızgındı.
- At first, I thought Tom was angry, but then I realized that he was just worried.
- İlk başta, Tom'un kızgın olduğunu düşündüm, ama sonra sadece endişeli olduğunu anladım.
- Jim's angry because his date for the movie stood him up and he wasted an hour waiting for her in the rain.
- Jim kızgın çünkü film için randevulaştığı kişi onu ekti ve yağmurda onu bekleyerek bir saatini boşa harcadı.
- At first, I thought Tom was angry, but then I realized that he was just worried.
- İlk başta Tom'un kızgın olduğunu düşündüm ama sonra sadece endişelendiğini fark ettim.
- I've never seen you so angry.
- Seni hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- They were angry about several things.
- Onlar birkaç şey hakkında kızgındı.
- Tom is still angry.
- Tom hâlâ kızgın.
- You have a good reason to be angry.
- Kızgın olmak için iyi bir sebebin var.
- Tom had to have been angry.
- Tom kızgın olmalıydı.
- The angry homeowner wanted his house repainted.
- Kızgın ev sahibi evinin yeniden boyanmasını istedi.
- I should be angry, but I'm not.
- Kızgın olmalıydım ama değilim.
- I'm pretty sure Tom's angry.
- Tom'un kızgın olduğuna eminim.
- Tom and Mary are really angry.
- Tom ve Mary gerçekten kızgınlar.
- I thought you'd be angry.
- Kızgın olacağını düşündüm.
- My sister fixed me with an angry stare.
- Kız kardeşim bana kızgın bir bakış attı.
- He was too angry to speak.
- Konuşamayacak kadar kızgındı.
- Tom could understand why Mary was angry.
- Tom, Mary'nin neden kızgın olduğunu anlayabilirdi.
- I can tell you're angry.
- Kızgın olduğunu söyleyebilirim.
- I'm angry that she didn't call me.
- O beni aramadığı için kızgınım.
- Have you ever seen Tom angry?
- Tom'u hiç kızgın gördün mü?
- I was angry at myself.
- Ben kendime kızgındım.
- Are they still angry?
- Onlar hâlâ kızgın mı?
- I was angry.
- Ben kızgındım.
- Tom and Mary are really angry.
- Tom ve Mary çok kızgın.
- I gathered from his expression that he was very angry.
- Yüz ifadesinden çok kızgın olduğunu anladım.
- Tom doesn't think Mary is angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olduğunu düşünmüyor.
- I no longer feel angry, just resigned.
- Artık kızgın hissetmiyorum, sadece boyun eğmiş hissediyorum.
- Tom is angry now.
- Tom şimdi kızgın.
- The little boat, tossed about by the angry waters, appeared and disappeared in the waves.
- Kızgın suların savurduğu küçük tekne, dalgaların arasında bir görünüp bir kayboluyordu.
- I'm angry because someone stole my bicycle.
- Kızgınım çünkü biri benim bisikletimi çaldı.
- We're all angry.
- Hepimiz kızgınız.
- I know how angry Tom is.
- Tom'un ne kadar kızgın olduğunu biliyorum.
- You still look angry.
- Hâlâ kızgın görünüyorsun.
- Tom is angry at me, isn't he?
- Tom bana kızgın, değil mi?
- He glanced at her and saw she was angry.
- Ona baktı ve kızgın olduğunu gördü.
- Tom was really angry when I left.
- Gittiğimde Tom çok kızgındı.
- He's really angry.
- O gerçekten kızgın.
- I'm very angry now.
- Şimdi çok kızgınım.
- Tom was angry.
- Tom kızgındı.
- I've never seen her that angry.
- Onu hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- At first, Tom seemed angry, but then I realized he was just worried.
- İlk başta Tom kızgın görünüyordu, ama sonra sadece endişelendiğini fark ettim.
- Tom seemed more annoyed than angry.
- Tom kızgın olmaktan çok sinirli görünüyordu.
- He was angry, but he listened to me patiently.
- Kızgındı ama beni sabırla dinledi.
- Tom said Mary isn't angry.
- Tom Mary'nin kızgın olmadığını söyledi.
- Tom doesn't seem to be as angry as Mary seems to be.
- Tom, Mary kadar kızgın görünmüyor.
- Tom was very angry and I was, too.
- Tom çok kızgındı ve ben de.
- Tom was angry at Mary.
- Tom Mary'ye kızgındı.
- He is an angry drunk.
- O kızgın bir sarhoş.
- He ran as fast as he could to escape from the angry dog.
- Kızgın köpekten kaçabilmek için var gücüyle koştu.
- Tom should be angry.
- Tom kızgın olmalı.
- Tom used to be angry all the time.
- Tom her zaman kızgındı.
- Yes, she is angry.
- Evet o kızgın.
- Why are you still angry about that?
- Neden hala buna kızgınsın?
- The boss is angry at me for not attending the last meeting.
- Patron son toplantıya katılmadığım için bana kızgın.
- Tom said you were angry.
- Tom kızgın olduğunu söyledi.
- Tom isn't angry.
- Tom kızgın değil.
- Tom sounded a little angry.
- Tom biraz kızgın görünüyordu.
- Mary always shouts when she is angry.
- Mary kızgın olduğunda her zaman bağırır.
- Tom is obviously still very angry.
- Tom belli ki hala çok kızgın.
- Can someone tell me why Tom is angry?
- Tom'un neden kızgın olduğunu bana söyler misin?
- Tom said he thought that Mary was angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olduğunu düşündüğünü söyledi.
- He's angry at you for not attending the last meeting.
- Son toplantıya katılmadığın için o sana kızgın.
- He's angry and paranoid.
- O kızgın ve paranoyak.
- Tom and Mary are still angry.
- Tom ve Mary hala kızgın.
- You know why I'm angry, don't you?
- Neden kızgın olduğumu biliyorsunuz, değil mi?
- Why are they angry?
- Onlar neden kızgın?
- Tom wouldn't tell me why he was angry.
- Tom bana neden kızgın olduğunu söylemedi.
- Tom is a little angry at Mary.
- Tom Mary'ye biraz kızgın.
- Your brother is very angry.
- Erkek kardeşin çok kızgın.
- Tom is angry at Mary.
- Tom Mary'ye kızgın.
- I gathered from this letter that he was angry.
- Bu mektuptan kızgın olduğunu anladım.
- Are you sure you're not angry?
- Kızgın olmadığına emin misin?
- I think Tom is pretty angry.
- Bence Tom oldukça kızgın.
- Aren't you angry yet?
- Hala kızgın değil misin?
- Why would Tom be angry?
- Tom neden kızgın olsun ki?
- The moment I saw him, I knew he was angry.
- Onu gördüğüm an, kızgın olduğunu anladım.
- I'm not angry!
- Kızgın değilim!
- Your older brother is really angry.
- Ağabeyin gerçekten kızgın.
- Tom is angry and disgusted.
- Tom kızgın ve iğrenmiş.
- I'm angry because someone stole my bicycle.
- Kızgınım çünkü biri bisikletimi çaldı.
- We're really angry.
- Gerçekten kızgınız.
- I'm angry at everybody.
- Ben herkese kızgındım.
- I'm pretty angry right now.
- Şu anda çok kızgınım.
- I believe that he was angry.
- Onun kızgın olduğuna inanıyorum.
- He is very angry.
- O çok kızgın.
- That was the first time I'd seen Tom so angry.
- Tom'u ilk kez bu kadar kızgın görüyordum.
- Tom said that Mary was angry.
- Tom Mary'nin kızgın olduğunu söyledi.
- Tom was angry at Mary because she parked in his space.
- Tom Mary'ye onun yerine park ettiği için kızgındı.
- Tom wondered why Mary was angry.
- Tom, Mary'nin neden kızgın olduğunu merak etti.
- I have no idea why she got so angry.
- Onun niçin o kadar kızgın olduğu hakkında bir fikrim yok.
- I hope you're not too angry.
- Umarım fazla kızgın değilsindir.
- People do stupid things when they're angry.
- İnsanlar kızgın olduklarında aptalca şeyler yaparlar.
- You have every right to be angry.
- Kızgın olmak için her hakkın var.
- They were angry about several things.
- Birçok şeye kızgındılar.
- I'm really angry right now.
- Şu anda gerçekten kızgınım.
- Tom said that Mary is angry.
- Tom Mary'nin kızgın olduğunu söyledi.
- When angry, count to ten.
- Kızgın olduğunda ona kadar say.
- Why was Tom angry?
- Tom neden kızgındı?
- I'm not really angry.
- Gerçekten kızgın değilim.
- Tom was angry because I didn't help him paint the fence.
- Tom çitleri boyamasına yardım etmediğim için kızgındı.
- Aren't you still angry?
- Hâlâ kızgın değil misin?
- Do you think Tom is still angry?
- Sence Tom hâlâ kızgın mı?
- I know how angry you are.
- Ne kadar kızgın olduğunu biliyorum.
- I'm not angry about it.
- Bu konuda kızgın değilim.
- Why are you still angry about that?
- Neden hala o konuda kızgınsın?
- Tom used to be angry all the time.
- Tom her zaman kızgın olurdu.
- Sami has a right to be angry.
- Sami'nin kızgın olmaya hakkı vardır.
- Why are you so angry?
- Neden bu kadar kızgınsın?
- Tom said Mary was likely to be angry.
- Tom, Mary'nin kızgın olabileceğini söyledi.
- What is he so angry about?
- Neye bu kadar kızgın?
- He's angry at his child.
- O çocuğuna kızgın.
- You have no reason to be angry.
- Kızgın olmak için hiçbir nedenin yok.
- You're angry right now, aren't you?
- Şu anda kızgınsın, değil mi?
- Tom said that Mary didn't look angry.
- Tom, Mary'nin kızgın görünmediğini söyledi.
- They always shout when they are angry.
- Kızgın olduklarında hep bağırırlar.
- Tom is quite angry, isn't he?
- Tom çok kızgın, değil mi?
- Her boyfriend was really angry at her.
- Erkek arkadaşı ona gerçekten kızgındı.
- Both Tom and Mary look angry.
- Hem Tom hem de Mary kızgın görünüyor.
- I'm still angry.
- Hala kızgınım.
- Yup, I am angry.
- Evet, kızgınım.
- She looked sad because I was angry.
- Kızgın olduğum için o üzgün görünüyordu.
- I feel very angry.
- Çok kızgın hissediyorum.
- Taxpayers are angry about wasteful government spending.
- Vergi mükellefleri hükümetin savurgan harcamalarına kızgın.
- He ran as fast as he could to escape from the angry dog.
- Kızgın köpekten kaçmak için olabildiğince hızlı koştu.
- Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
- Tom kızgın ayıdan kaçmak için olabildiğince hızlı koştu.
- Tom is still very angry.
- Tom hâlâ çok kızgın.
- If you had told me the truth, I would not be angry now.
- Bana doğruyu söyleseydin, şimdi kızgın olmazdım.
- Tom said that Mary didn't look very angry.
- Tom, Mary'nin çok kızgın görünmediğini söyledi.
- It looks like you're angry.
- Kızgın gibi görünüyorsun.
- Tom didn't seem angry.
- Tom kızgın görünmüyordu.
- Tom is still very angry.
- Tom hala çok kızgın.
- Tom was angry because he hadn't been invited to Mary's party.
- Tom Mary'nin partisine davet edilmediği için kızgındı.
- Does Tom look angry?
- Tom kızgın görünüyor mu?
- What are you angry about?
- Neye kızgınsın?
- She has no reason to be angry.
- Kızgın olmak için bir nedeni yok.
- Tom knew that I was angry.
- Tom kızgın olduğumu biliyordu.
- I understand that you're angry.
- Kızgın olmanı anlıyorum.
- I understand that you're angry.
- Kızgın olduğunu anlıyorum.
- I wasn't angry.
- Ben kızgın değildim.
- I'm angry because I'm hungry.
- Kızgınım çünkü açım.
- Were you really angry?
- Gerçekten kızgın mıydın?
- Tom and Mary are both angry at me, aren't they?
- Tom ve Mary bana kızgınlar, değil mi?
- Tom is probably angry.
- Tom muhtemelen kızgındır.
- I thought that he was angry.
- Kızgın olduğunu sanıyordum.
- Everybody's really angry.
- Herkes çok kızgın.
- They always shout when they are angry.
- Onlar kızgın olduklarında hep bağırırlar.
- Seeing that he is angry, there must be some misunderstanding.
- Onun kızgın olduğu göz önüne alınınca, bir yanlış anlama olmalı.
- You sound really angry.
- Gerçekten kızgın görünüyorsun.
- Tom was angry, but Mary wasn't.
- Tom kızgındı ama Mary değildi.
- Tom always seems to be angry.
- Tom her zaman kızgın görünüyor.
- Tom was angry at Mary for leaving their children unattended.
- Tom, çocuklarını gözetimsiz bıraktığı için Mary'ye kızgındı.
- Tom seemed to be angry.
- Tom kızgın görünüyordu.
Show More (757)
|