angry - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
angry kızgın adj.
  • I came home late and my mother was angry.
  • Eve geç geldiğim için annem çok kızgındı.
  • The hundreds of angry letters and angry e-mails were the signs of a human but also an interinstitutional tragedy.
  • Yüzlerce kızgın mektup ve öfkeli e-posta, hem insani hem de kurumlar arası bir trajedinin işaretleriydi.
  • By Wednesday, people were angry and frightened, understandably, and so were we.
  • Çarşamba günü insanlar anlaşılabilir bir şekilde kızgın ve korkmuş durumdaydı, biz de öyleydik.
Show More (758)
angry öfkeli adj.
  • Angry customers swamped the company with complaints.
  • Öfkeli müşteriler şirketi şikayet yağmuruna tuttu.
  • The hundreds of angry letters and e-mails were signals of the human and institutional tragedy.
  • Yüzlerce öfkeli mektup ve e-posta, insani ve kurumsal trajedinin işaretleriydi.
  • We feel impotent, concerned and extremely angry.
  • Kendimizi güçsüz, endişeli ve son derece öfkeli hissediyoruz.
Show More (152)
angry kızmış adj.
  • I don't see why you are angry with me.
  • Bana neden kızdığınızı anlamıyorum.
  • Tom wasn't very angry with Mary.
  • Tom Mary'ye çok kızmadı.
  • Fadil instantly became angry.
  • Fadıl aniden kızdı.
Show More (72)
angry sinirli adj.
  • She was angry because I hadn’t told her my plans.
  • Ona planlarımı anlatmadığım için sinirlenmişti.
  • Why are they angry?
  • Neden sinirliler?
  • This action left Tom angry.
  • Bu hareket Tom'u sinirli hale getirdi.
Show More (69)
angry kızarmış adj.
  • If Tom's girlfriend knew he was here now, she'd be very angry.
  • Eğer Tom'un kız arkadaşı onun burada olduğunu bilseydi, çok kızardı.
  • Tom would've been extremely angry.
  • Tom çok kızardı.
  • Tom would get angry if I did that.
  • Bunu yaparsam Tom çok kızardı.
Show More (3)
angry fırtınalı (hava) adj.
  • Teri got anxious about her flight because of the angry sky.
  • Teri, fırtınalı hava nedeniyle uçuşu konusunda endişeliydi.
  • The sky looks angry.
  • Gökyüzü fırtınalı görünüyor.
Show More (-1)
angry iltihaplı adj.
  • She had better get her angry wound on her arm checked.
  • Kolundaki iltihaplı yarayı kontrol ettirse iyi olur.
Show More (-2)
angry hiddetli adj.
  • You look pretty angry.
  • Oldukça hiddetli görünüyorsun.
Show More (-2)