| 1 |
concerned |
endişeli |
adj. |
|
- We are seriously concerned about his security.
- Onun güvenliği konusunda cidden endişeliyiz.
- However, the European Union is concerned at the implications for democratic pluralism and freedom of expression.
- Fakat, Avrupa Birliği, bu kararın, demokratik çoğulculuk ve ifade özgürlüğüne ilişkin sonuçlarından endişelidir.
- I am, however, concerned about another matter.
- Ancak ben başka bir konu hakkında endişeliyim.
- I am, however, concerned that the EU's controls should work properly.
- Bununla birlikte, AB'nin kontrollerinin düzgün bir şekilde işlemesi gerektiği konusunda endişeliyim.
- I am not so concerned about legal certainty as some people.
- Yasal kesinlik konusunda bazı insanlar kadar endişeli değilim.
- We are particularly concerned about depleted uranium because depleted uranium is a small-scale nuclear weapon.
- Seyreltilmiş uranyum konusunda özellikle endişeliyiz çünkü seyreltilmiş uranyum küçük ölçekli bir nükleer silahtır.
- We are particularly concerned about depleted uranium because depleted uranium is a small-scale nuclear weapon.
- Özellikle seyreltilmiş uranyum konusunda endişeliyiz çünkü seyreltilmiş uranyum küçük ölçekli bir nükleer silahtır.
- I must say that, now that these misunderstandings have been cleared up, I am even more concerned.
- Bu yanlış anlaşılmaların ortadan kalkmasıyla birlikte daha da endişeli olduğumu söylemeliyim.
- Parliament is concerned about this; we are concerned about it; European public opinion is deeply troubled by it.
- Parlamento bu konuda endişeli; biz endişeliyiz; Avrupa kamuoyu bu konuda derin bir rahatsızlık duyuyor.
- I am concerned about placing an unreasonable burden on public bodies.
- Kamu kurumlarına makul olmayan bir yük getirme konusunda endişeliyim.
- I am concerned about the precedent that this proposal will set.
- Bu teklifin oluşturacağı emsal konusunda endişeliyim.
- I am just a little concerned by what I see.
- Gördüklerimden dolayı biraz endişeliyim.
- Finally, we are very concerned about the future of the A-30 lines, or rather how they are going to be spent.
- Son olarak A-30 hatlarının geleceği ya da daha doğrusu nasıl harcanacağı konusunda çok endişeliyiz.
- I do get the idea, however, that you are not overly concerned.
- Bununla birlikte, aşırı endişeli olmadığınız fikrini edindim.
- I am, however, concerned about another matter.
- Ancak başka bir konuda daha endişeliyim.
- I am a little concerned about your approach to new governance.
- Yeni yönetime yaklaşımınız konusunda biraz endişeliyim.
- The latter, however, is currently seized by a dangerous paralysis and I am concerned about the situation.
- Ancak ikincisi şu anda tehlikeli bir felç geçiriyor ve ben de durum hakkında endişeliyim.
- This has not yet been mentioned but I, at least, am concerned about it.
- Bundan henüz bahsedilmedi ama en azından ben bu konuda endişeliyim.
- This is again why I am concerned a little about the report.
- İşte bu nedenle rapor konusunda biraz endişeliyim.
- I am also very concerned about monopolies and cartels in the paper industry, particularly in Ireland.
- Ayrıca, özellikle İrlanda'da kağıt sektöründeki tekeller ve karteller konusunda da çok endişeliyim.
- Many people are very concerned about globalisation.
- Birçok insan küreselleşme konusunda çok endişeli.
- Why am I so concerned about this?
- Bu konuda neden bu kadar endişeliyim?
- Why am I so concerned about this?
- Neden bu konuda bu kadar endişeliyim?
- I represent some growers, and I am thus very concerned indeed.
- Bazı yetiştiricileri temsil ediyorum ve bu nedenle gerçekten çok endişeliyim.
- We feel impotent, concerned and extremely angry.
- Kendimizi güçsüz, endişeli ve son derece öfkeli hissediyoruz.
- In category 3, we are a little concerned about research and development.
- Kategori 3'te araştırma ve geliştirme konusunda biraz endişeliyiz.
- We are all concerned about the environment and our children's future.
- Hepimiz çevre ve çocuklarımızın geleceği konusunda endişeliyiz.
- We are also very concerned to ensure that the language regime cannot be used to protect markets.
- Dil rejiminin piyasaları korumak için kullanılamayacağından emin olmak konusunda da son derece endişeliyiz.
- Parliament is concerned that the mechanism should not be gripped in the vice of an excessively rigid definition.
- Parlamento, mekanizmanın aşırı katı bir tanımın mengenesinde sıkışıp kalmaması gerektiği konusunda endişelidir.
- We are extremely concerned about this.
- Bu konuda son derece endişeliyiz.
- We are extremely concerned that the Galileo project should have civil, rather than military, applications.
- Galileo projesinin askeri uygulamalardan ziyade sivil uygulamalara sahip olması konusunda son derece endişeliyiz.
- We are still concerned about the ongoing fighting.
- Devam eden çatışmalar konusunda hala endişeliyiz.
- We are very concerned about the principle of decoupling aid.
- Yardımların ayrıştırılması ilkesi konusunda çok endişeliyiz.
- The public is very concerned over the handling of genetically modified organisms.
- Kamuoyu genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanımı konusunda çok endişelidir.
- I will also be very concerned about the future of the Christian minority in the former Asia Minor.
- Ayrıca eski Küçük Asya'daki Hıristiyan azınlığın geleceği konusunda da çok endişeli olacağım.
- I would be extremely concerned if Parliament did not support the conciliation results.
- Parlamento uzlaşma sonuçlarını desteklemezse son derece endişeli olurum.
- We are very concerned about the situation of the refugees.
- Mültecilerin durumu konusunda çok endişeliyiz.
- I was concerned in case my fractured foot prevented me from speaking.
- Kırık ayağımın konuşmamı engellemesi ihtimaline karşı endişeliydim.
- We do not see them and, therefore, we are still concerned.
- Bunları göremiyoruz ve bu nedenle hala endişeliyiz.
- We do not see them and, therefore, we are still concerned.
- Biz bunları görmüyoruz ve bu nedenle hala endişeliyiz.
- Some claim to be concerned about workers' rights.
- Bazıları işçi hakları konusunda endişeli olduklarını iddia ediyor.
- It is the only answer to give to a concerned public.
- Endişeli bir kamuoyuna verilecek tek cevap budur.
- Our citizens are very concerned and our policies and funding should match their concerns.
- Vatandaşlarımız çok endişeli ve politikalarımız ve finansmanımız onların endişelerine uygun olmalı.
- Everyone was terribly concerned about violence and trouble and such.
- Herkes şiddet, sorun ve benzeri konularda son derece endişeliydi.
- You are concerned about Lake Constance, and we are concerned about our lakes and our Baltic.
- Siz Konstanz Gölü hakkında endişelisiniz, biz de göllerimiz ve Baltık hakkında endişeliyiz.
- Surely he is not concerned about the cost!
- Maliyet konusunda endişeli olmadığı kesin!
- Above all, I am concerned about what we are doing now.
- Her şeyden önce, şu anda ne yaptığımız konusunda endişeliyim.
- However, I am concerned in particular that we do not have the support of port workers themselves.
- Ancak, özellikle liman çalışanlarının desteğine sahip olmadığımız konusunda endişeliyim.
- However, I am very concerned about the human rights situation in Cambodia.
- Ancak Kamboçya'daki insan hakları durumu konusunda çok endişeliyim.
- However, I am genuinely concerned about this issue.
- Bununla birlikte, bu konuda gerçekten endişeliyim.
- They looked at each other with concerned eyes.
- Endişeli gözlerle birbirlerine baktılar.
- Are you concerned about the security of your applications?
- Uygulamalarınızın güvenliği konusunda endişeli misiniz?
- Why is he so concerned about money?
- Neden para konusunda bu kadar endişeli?
- We are concerned, careful and prepared, but we are not afraid.
- Endişeliyiz, dikkatliyiz, hazırlıklıyız ama korkmuyoruz.
- In Cooking Fever, customers can be happy, concerned, sad or angry.
- Cooking Fever'da müşteriler mutlu, endişeli, üzgün veya kızgın olabilir.
- The unions are concerned about this matter.
- Sendikalar bu konuda endişeli.
- Should I be concerned about a nosebleed accompanying a migraine?
- Migrene eşlik eden burun kanaması konusunda endişelenmeli miyim?
- Most of my audiences are concerned about how honey bee losses could affect the security of our food supply.
- İzleyicilerimin çoğu, bal arısı kayıplarının gıda arzımızın güvenliğini nasıl etkileyebileceği konusunda endişeli.
- How concerned are people about air pollution?
- İnsanlar hava kirliliği konusunda ne kadar endişeli?
- My wife and I were very concerned.
- Eşim ve ben çok endişeliydik.
- They seemed more concerned than I was.
- Benden daha endişeli görünüyorlardı.
- I'm concerned about my ability to have children in the future.
- Gelecekte çocuk sahibi olabileceğim konusunda endişeliyim.
- Well, I'm more concerned with the witch doctor right now.
- Şu anda ben daha çok büyücü için endişeliyim.
- Tom said that Mary didn't seem to be concerned about that.
- Tom, Mary'nin bu konuda endişeli görünmediğini söyledi.
- Tom is very concerned.
- Tom çok endişeli.
- Tom's concerned.
- Tom endişeli.
- I've been concerned about that.
- Bu konuda endişeliyim.
- I've been concerned about them.
- Onlar hakkında endişeliyim.
- Tom said that Mary didn't seem to be concerned about that.
- Tom Mary'nin bunun hakkında endişeli görünmediğini söyledi.
- Tom is very concerned about you.
- Tom senin hakkında çok endişeli.
- Tom didn't seem overly concerned.
- Tom aşırı endişeli görünmüyordu.
- Tom said that Mary was concerned.
- Tom, Mary'nin endişeli olduğunu söyledi.
- People are concerned about racial problems.
- İnsanlar ırksal sorunlar hakkında endişeli.
- People are concerned.
- İnsanlar endişeli.
- Sami's daughter is very concerned.
- Sami'nin kızı çok endişeli.
- She is concerned about her health.
- Sağlığı konusunda endişeli.
- Tom didn't seem concerned.
- Tom endişeli görünmüyordu.
- He is very concerned about his elderly parent's health.
- Yaşlı ebeveyninin sağlığı konusunda çok endişeli.
- Tom didn't seem concerned.
- Ton endişeli görünmüyordu.
- Sami concerned about that problem.
- Sami bu sorun hakkında endişeliydi.
- We're very concerned.
- Biz çok endişeliyiz.
- Sami was concerned that his father wasn't there.
- Sami babasının orada olmamasından endişeliydi.
- Sami was highly concerned.
- Sami hayli endişeliydi.
- Sami was highly concerned.
- Sami çok endişeliydi.
- Sami was so concerned for Layla.
- Sami, Layla için çok endişeliydi.
- Tom and Mary were both concerned.
- Tom ve Mary endişeliydi.
- Everyone is concerned and worried.
- Herkes endişeli ve kaygılı.
- Tom didn't seem to be very concerned about that.
- Tom bunun hakkında çok endişeli görünmüyordu.
- Tom didn't seem overly concerned.
- Tom fazla endişeli görünmüyordu.
- Tom feigned concern.
- Tom endişeliymiş gibi davrandı.
- Tom and Mary were both very concerned.
- Tom ve Mary ikisi de çok endişeliydi.
- We're very concerned.
- Çok endişeliyiz.
- She is concerned about her health.
- Sağlığı hakkında endişeli.
- Tom was concerned.
- Tom endişeliydi.
- Some Japanese are concerned about how their country looks in the eyes of foreigners.
- Bazı Japonlar ülkelerinin yabancıların gözünde nasıl göründüğü hakkında endişeli.
- Tom was very concerned about that.
- Tom bu konuda çok endişeliydi.
- Tom was very concerned about what might happen.
- Tom neler olabileceği konusunda çok endişeliydi.
- Tom was very concerned about what might happen.
- Tom ne olabileceği konusunda çok endişeliydi.
- Tom was very concerned.
- Tom çok endişeliydi.
- We were all concerned.
- Hepimiz endişeliydik.
- Tom seemed very concerned.
- Tom çok endişeli görünüyordu.
- Tom wasn't very concerned.
- Tom çok endişeli değildi.
- Tom was concerned about that, too.
- Tom bu konuda da endişeliydi.
- Tom wasn't very concerned about that.
- Tom bu konuda pek endişeli değildi.
- Tom was both puzzled and concerned.
- Tom hem şaşkın hem de endişeliydi.
- Tom will likely be concerned.
- Tom muhtemelen endişeli olacak.
- Tom wasn't very concerned.
- Tom pek endişeli değildi.
- Tom suddenly looked concerned.
- Tom birden endişeli göründü.
- Tom wasn't very concerned about that.
- Tom bunun hakkında çok endişeli değildi.
- Tom had a concerned look on his face.
- Tom yüzü endişeliydi.
- She is concerned about her son's health.
- Oğlunun sağlığı hakkında endişeli.
- Tom seemed to be concerned.
- Tom endişeli görünüyordu.
- I am concerned about his health.
- Sağlığı konusunda endişeliyim.
- Your friends are really concerned about your health.
- Arkadaşların sağlığın konusunda gerçekten endişeli.
- I am much concerned about your health.
- Sağlığınız konusunda çok endişeliyim.
- Tom seems to be very concerned about something.
- Tom bir şey hakkında çok endişeli görünüyor.
- Tom sounded concerned.
- Tom'un sesi endişeli geliyordu.
- Tom sounded genuinely concerned.
- Tom'un sesi gerçekten endişeli geliyordu.
- Tom still seems concerned.
- Tom hâlâ endişeli görünüyor.
- Tom still seems concerned.
- Tom hala endişeli görünüyor.
- She is concerned about her mother's health.
- Annesinin sağlığı hakkında endişeli.
- Tom and Mary were concerned.
- Tom ve Mary endişeliydi.
- Why is everyone so concerned about this?
- Neden herkes bunun hakkında bu kadar endişeli?
- Why is everyone so concerned about this?
- Neden herkes bu konuda bu kadar endişeli?
- Why is everyone so concerned about Tom?
- Neden herkes Tom için bu kadar endişeli?
- Why is everyone so concerned about Tom?
- Neden herkes Tom hakkında bu kadar endişeli?
- Everyone is concerned about it.
- Herkes o konuda endişelidir.
- I am concerned about his poor health.
- Onun bozulan sağlığı nedeniyle endişeliyim.
- I am concerned about my legacy.
- Mirasım konusunda endişeliyim.
- I didn't think Tom would be so concerned.
- Tom'un bu kadar endişeli olacağını düşünmedim.
- I can see why Tom is concerned.
- Tom'un neden endişeli olduğunu anlayabiliyorum.
- I think all of us are concerned.
- Sanırım hepimiz endişeliyiz.
- Tom was very concerned about that.
- Tom bunun hakkında çok endişeliydi.
- I'm a little concerned.
- Biraz endişeliyim.
- We are concerned about your health.
- Sağlığınız konusunda endişeliyiz.
- Tom is likely to be concerned.
- Tom muhtemelen endişeli olacak.
- Some Japanese are concerned about how their country looks in the eyes of foreigners.
- Bazı Japonlar ülkelerinin yabancıların gözünde nasıl göründüğü konusunda endişelidir.
- We were concerned at first.
- Biz ilk başta endişeliydik.
- Tom doesn't seem to be concerned about anything.
- Tom hiçbir şey hakkında endişeli görünmüyor.
- Tom doesn't seem very concerned.
- Tom pek endişeli görünmüyor.
- Tom gave Mary a concerned look.
- Tom, Mary'ye endişeli bir bakış attı.
- Tom had a concerned look on his face.
- Tom'un yüzünde endişeli bir ifade vardı.
- Tom is a little concerned.
- Tom biraz endişeli.
- Tom didn't seem very concerned.
- Tom pek endişeli görünmüyordu.
- The local government is very concerned about sustainable development.
- Yerel yönetim sürdürülebilir kalkınma konusunda çok endişeli.
- The partners are concerned.
- Ortaklar endişeli.
- Tom is a little concerned about Mary.
- Tom Mary hakkında biraz endişeli.
- Tom is a little concerned about Mary.
- Tom, Mary hakkında biraz endişeli.
- Tom didn't seem to be very concerned about that.
- Tom bu konuda pek endişeli görünmüyordu.
- The doctor is concerned.
- Doktor endişeli.
- The local government is very concerned about sustainable development.
- Yerel yönetim, sürdürülebilir kalkınma konusunda çok endişeli.
- We're not concerned about that.
- Biz o konuda endişeli değiliz.
- Tom said Mary is probably still concerned.
- Tom Mary'nin muhtemelen hâlâ endişeli olduğunu söyledi.
- Tom said Mary is probably still concerned.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hala endişeli olduğunu söyledi.
- Tom said Mary isn't concerned.
- Tom Mary'nin endişeli olmadığını söyledi.
- Tom said Mary was concerned.
- Tom Mary'nin endişeli olduğunu söyledi.
- Tom said Mary was likely to be concerned.
- Tom Mary'nin muhtemelen endişeli olacağını söyledi.
- Tom said Mary wasn't concerned.
- Tom, Mary'nin endişeli olmadığını söyledi.
- I'm concerned about it.
- Bu konuda endişeliyim.
- I'm concerned about that concussion.
- Beyin sarsıntısı konusunda endişeliyim.
- I'm concerned about that problem.
- O sorun hakkında endişeliyim.
- I'm concerned about the result of the exam.
- Sınavın sonucu hakkında endişeliyim.
- I'm concerned about this merger.
- Bu birleşme konusunda endişeliyim.
- I'm concerned.
- Endişeliyim.
- Tom isn't very concerned about that.
- Tom bu konuda pek endişeli değil.
- The partners are concerned.
- Ortaklar endişelidir.
- We are very concerned about the future of this country.
- Bu ülkenin geleceği hakkında çok endişeliyiz.
- Tom looked a bit concerned.
- Tom biraz endişeli görünüyordu.
- Tom looks very concerned.
- Tom çok endişeli görünüyor.
- I'm concerned about health care.
- Sağlık hizmetleri konusunda endişeliyim.
- Tom isn't very concerned about that.
- Tom bunun hakkında çok endişeli değil.
- I suspect that Tom is concerned.
- Tom'un endişeli olduğundan şüpheleniyorum.
- We were concerned at first.
- Başta endişeliydik.
- We were concerned.
- Biz endişeliydik.
- Tom isn't concerned about that.
- Tom bu konuda endişeli değil.
- You don't seem too concerned.
- Çok endişeli görünmüyorsun.
- I'm concerned whether or not I can handle a big job like that.
- Böyle büyük bir işin üstesinden gelip gelemeyeceğim konusunda endişeliyim.
- They have a degree of concern about their son's safety in the city.
- Oğullarının şehirdeki güvenliği konusunda bir dereceye kadar endişeliler.
- I'm concerned with Tom's safety.
- Tom'un güvenliğinden endişeliyim.
- I'm not at all concerned.
- Ben hiç endişeli değilim.
- You don't seem very concerned.
- Çok endişeli görünmüyorsun.
- I'm concerned for Tom's safety.
- Tom'un güvenliği için endişeliyim.
- We're a little concerned.
- Biz biraz endişeliyiz.
- We're a little concerned.
- Biraz endişeliyiz.
- I was concerned.
- Endişeliydim.
- We are very much concerned about the future of this country.
- Bu ülkenin geleceği hakkında çok endişeliyiz.
- We are very much concerned about the future of this country.
- Bu ülkenin geleceği konusunda çok endişeliyiz.
- I'm not concerned.
- Ben endişeli değilim.
- They were very concerned.
- Onlar çok endişeliydiler.
- They were very concerned.
- Çok endişeliydiler.
- I was concerned about Tom.
- Tom hakkında endişeliydim.
- I was concerned about Tom's safety.
- Tom'un güvenliği konusunda endişeliydim.
- I'm concerned, of course.
- Elbette endişeliyim.
- I'm not concerned right now.
- Şu anda endişeli değilim.
- I'm just a concerned citizen.
- Ben sadece endişeli bir vatandaşım.
- Tom is concerned about his safety.
- Tom güvenliği hakkında endişeli.
- You don't seem too concerned.
- Pek endişeli görünmüyorsun.
- Tom is concerned about his health.
- Tom sağlığı konusunda endişeli.
- We're not concerned about that.
- Bu konuda endişeli değiliz.
- Were you concerned?
- Sen endişeli miydin?
- You can't imagine how concerned I was.
- Ne kadar endişeli olduğumu hayal bile edemezsin.
- You don't seem to be as concerned as Tom seems to be.
- Tom kadar endişeli görünmüyorsun.
- I wasn't very concerned.
- Ben çok endişeli değildim.
- I wasn't very concerned.
- Çok endişeli değildim.
- Tom is concerned for his safety.
- Tom kendi güvenliği için endişelidir.
- They were really concerned.
- Gerçekten endişeliydiler.
- Tom is concerned about his future.
- Tom geleceği hakkında endişeli.
- Parents are usually concerned about their children's future.
- Ebeveynler genellikle kendi çocuklarının geleceği hakkında endişelidirler.
- We were concerned.
- Endişeliydik.
- I understand why you're concerned.
- Neden endişeli olduğunu anlıyorum.
- I wasn't concerned about that.
- Ben o konuda endişeli değildim.
- Tom is concerned about Mary's health.
- Tom Mary'nin sağlığı konusunda endişelidir.
- Tom is concerned about Mary's health.
- Tom, Mary'nin sağlığı konusunda endişelidir.
- Tom is concerned about Mary's safety.
- Tom Mary'nin güvenliği konusunda endişelidir.
- Tom is concerned about Mary's safety.
- Tom, Mary'nin güvenliği konusunda endişelidir.
- Tom knew that I was concerned.
- Tom endişeli olduğumu biliyordu.
- Tom is concerned about funding.
- Tom finansman konusunda endişeli.
- They were really concerned.
- Onlar gerçekten endişeliydiler.
- I was really concerned.
- Gerçekten endişeliydim.
- You don't seem very concerned.
- Çok endişeli görünmüyorsunuz.
- Tom is concerned about his safety.
- Tom kendi güvenliği konusunda endişeli.
- I was very concerned for your safety.
- Sizin güvenliğiniz için çok endişeliydim.
- Tom is concerned about it, too.
- Tom da bu konuda endişeli.
- Tom is concerned about it.
- Tom bu konuda endişeli.
- Tom is concerned about Mary.
- Tom Mary hakkında endişeli.
- Tom is concerned about Mary's future.
- Tom, Mary'nin geleceği hakkında endişeli.
- Tom is concerned about Mary's health.
- Tom Mary'nin sağlığı hakkında endişeli.
- I was very concerned in October.
- Ekim ayında çok endişeliydim.
- Tom looks very concerned about something.
- Tom bir şey hakkında çok endişeli görünüyor.
- Tom looked concerned.
- Tom endişeli görünüyordu.
- Tom looked like he was concerned.
- Tom endişeli görünüyordu.
- Tom looked like he was concerned.
- Tom endişeli gibi görünüyordu.
- Tom looked very concerned.
- Tom çok endişeli görünüyordu.
- Tom looks concerned.
- Tom endişeli görünüyor.
- You looked like you were concerned.
- Endişeli gibiydin.
- You said you were concerned.
- Endişeli olduğunu söyledin.
- You still seem concerned.
- Hâlâ endişeli görünüyorsun.
- You're quite right to be concerned.
- Endişeli olmakta oldukça haklısın.
- Everybody is concerned about that.
- Herkes bu konuda endişeli.
- Tom said he wasn't concerned.
- Tom endişeli olmadığını söyledi.
- Tom said he was concerned about that problem.
- Tom bu sorun hakkında endişeli olduğunu söyledi.
- I was very concerned.
- Ben çok endişeliydim.
- I was very concerned.
- Çok endişeliydim.
- I'm not really concerned.
- Ben gerçekten endişeli değilim.
- I'm not too concerned about it.
- Bu konuda çok endişeli değilim.
- Tom is concerned about Mary's safety.
- Tom Mary'nin güvenliği hakkında endişeli.
- I'm not overly concerned.
- Fazla endişeli değilim.
- We're concerned about it, too.
- Biz de o konuda endişeliyiz.
- They're concerned about the budget.
- Onlar bütçe hakkında endişeliler.
- You look very concerned.
- Çok endişeli görünüyorsun.
- I'm not concerned.
- Endişeli değilim.
- You look very concerned.
- Sen çok endişeli görünüyorsun.
- Tom is concerned about that problem.
- Tom bu sorun hakkında endişeli.
- Tom said I looked concerned.
- Tom endişeli göründüğümü söyledi.
- You looked like you were concerned.
- Endişeli gibi görünüyordun.
- Tom is concerned about that, too.
- Tom bu konuda da endişeli.
- Tom is concerned about that.
- Tom bu konuda endişeli.
- Tom must be concerned.
- Tom endişeli olmalı.
- Everyone is concerned about it.
- Herkes bu konuda endişeli.
- Everybody's concerned about you.
- Herkes senin hakkında endişeli.
- Tom is concerned about your safety.
- Tom sizin güvenliğiniz hakkında endişeli.
- I'm really concerned about your future.
- Geleceğin hakkında gerçekten endişeliyim.
- We're concerned about it, too.
- Bu konuda biz de endişeliyiz.
- We're concerned about it.
- Biz bu konuda endişeliyiz.
- We're concerned about it.
- Bu konuda endişeliyiz.
- Everyone is concerned and worried.
- Herkes kaygılı ve endişeli.
- I'm still concerned.
- Hâlâ endişeliyim.
- I'm very concerned about the future of my marriage.
- Evliliğimin geleceği hakkında çok endişeliyim.
- I'm very concerned about this.
- Bu konuda çok endişeliyim.
- I'm very concerned about this.
- Ben bu konuda çok endişeliyim.
- I'm very concerned about Tom's health.
- Tom'un sağlığı hakkında çok endişeliyim.
- Tom is concerned for your safety.
- Tom güvenliğiniz için endişeli.
- I'm very concerned about you, Tom.
- Senin için çok endişeliyim, Tom.
- He is concerned about the result of the exam.
- Sınavın sonucu hakkında endişeli.
- Ten days later, Fadil's body was found by a concerned neighbor.
- On gün sonra, Fadıl'ın cesedi endişeli bir komşu tarafından bulundu.
- I'm very, very, very concerned.
- Ben çok ama çok endişeliyim.
- Ten days later, Sami's body was found by a concerned neighbor.
- On gün sonra, Sami'nin cesedi endişeli bir komşu tarafından bulundu.
- Everyone was very concerned.
- Herkes çok endişeliydi.
- I'm very, very, very concerned.
- Çok ama çok endişeliyim.
- The doctor seemed concerned.
- Doktor endişeli görünüyordu.
- I'm very concerned about your health.
- Sağlığınız konusunda çok endişeliyim.
- I'm very concerned.
- Çok endişeliyim.
- They're concerned about the budget.
- Bütçe konusunda endişeliler.
- You're concerned, aren't you?
- Endişelisin, değil mi?
- Why are you concerned?
- Neden endişelisin?
- Why are you so concerned?
- Neden bu kadar endişelisin?
- He is concerned about the result of the exam.
- O, sınav sonucu hakkında endişeli.
- I'm very concerned about your health.
- Sağlığınız hakkında çok endişeliyim.
- Tom is concerned.
- Tom endişeli.
- Tom is genuinely concerned.
- Tom gerçekten endişeli.
- Tom is obviously concerned.
- Tom belli ki endişeli.
- Tom is probably concerned.
- Tom muhtemelen endişeli.
- Tom is quite concerned.
- Tom oldukça endişeli.
- Tom said Mary is concerned.
- Tom, Mary'nin endişeli olduğunu söyledi.
- We're concerned about that.
- Bu konuda endişeliyiz.
- Tom and Mary looked at each other with concerned expressions on their faces.
- Tom ve Mary yüzlerinde endişeli ifadelerle birbirlerine baktılar.
- Tom appears to be concerned about something.
- Tom bir şey hakkında endişeli görünüyor.
- Tom didn't appear concerned.
- Tom endişeli görünmedi.
- Tom didn't appear concerned.
- Tom endişeli görünmüyordu.
- Tom said that he was very concerned.
- Tom çok endişeli olduğunu söyledi.
- They said they were concerned.
- Endişeli olduklarını söylediler.
- Tom said that he was concerned.
- Tom endişeli olduğunu söyledi.
- Mary was concerned that Oliver had a secret girlfriend.
- Mary, Oliver'ın gizli bir kız arkadaşı olduğundan endişeliydi.
- Tom is somewhat concerned.
- Tom biraz endişeli.
- Tom is very concerned about that.
- Tom bunun için çok endişeli.
- Tom is very concerned about that.
- Tom bu konuda çok endişeli.
- Tom is very concerned about what might happen.
- Tom neler olabileceği konusunda çok endişeli.
- Mr Johnson was concerned about the amount of money that was being lost because of careless management.
- Bay Johnson, dikkatsiz yönetim nedeniyle kaybedilen para miktarı konusunda endişeliydi.
- We're concerned about them.
- Onlar hakkında endişeliyiz.
- We're concerned about Tom's future.
- Biz Tom'un geleceği hakkında endişeliyiz.
- We're concerned about Tom's future.
- Tom'un geleceği hakkında endişeliyiz.
- We're concerned for your safety.
- Güvenliğin için endişeliyiz.
- We're extremely concerned about that.
- Bu konuda son derece endişeliyiz.
- We're extremely concerned.
- Biz son derece endişeliyiz.
- We're extremely concerned.
- Son derece endişeliyiz.
- Tom said that he wasn't concerned.
- Tom endişeli olmadığını söyledi.
- Mary was concerned that Oliver had a secret girlfriend.
- Mary, Oliver'ın gizli bir kız arkadaşı olduğu konusunda endişeliydi.
- I'm concerned, of course.
- Endişeliyim tabii ki.
- Tom didn't seem concerned at all.
- Tom hiç endişeli görünmüyordu.
Show More (316)
|
| 2 |
concerned |
ilgili |
adj. |
|
- They held a meeting with all concerned.
- İlgili herkesi toplayarak bir görüşme yaptılar.
- It is absolutely essential that this right to participate should be applied widely to the parties concerned.
- Katılım hakkının ilgili taraflara geniş bir şekilde uygulanması kesinlikle şarttır.
- We have written to the authorities concerned.
- İlgili makamlara mektup yazdık.
- We keep talking about the regulatory authorities of the Member States concerned.
- İlgili Üye Devletlerin düzenleyici makamları hakkında konuşmaya devam ediyoruz.
- We must not forget that aspect, in addition to the large towns concerned.
- İlgili büyük şehirlerin yanı sıra bu hususu da unutmamalıyız.
- We should take this into consideration when it comes to the participation of the various parties concerned.
- İlgili çeşitli tarafların katılımı söz konusu olduğunda bunu göz önünde bulundurmalıyız.
- The reactions of the parties concerned have, on the whole, been positive.
- İlgili tarafların tepkileri de genel olarak olumlu olmuştur.
- It is absolutely essential that this right to participate should be applied widely to the parties concerned.
- Bu katılım hakkının ilgili taraflara geniş bir şekilde uygulanması kesinlikle elzemdir.
- It is an appalling situation and I would appeal to you to write to all the parties concerned.
- Bu dehşet verici bir durum ve sizden ilgili tüm taraflara yazmanızı rica ediyorum.
- It is true that, as far as cod is concerned, something is amiss.
- Morina ile ilgili olarak bir şeylerin yanlış gittiği doğrudur.
- It would make for greater transparency of the enterprises concerned.
- Bu, ilgili işletmelerin daha şeffaf olmasını sağlayacaktır.
- Legal uncertainty now makes this a difficult situation for all concerned.
- Yasal belirsizlik bu durumu ilgili herkes için zor bir hale getirmektedir.
- As far as dynamic modulation is concerned, a number of ministers have welcomed the proposal in principle.
- Dinamik modülasyonla ilgili olarak, bazı bakanlar teklifi prensipte olumlu karşılamıştır.
- As far as Europol is concerned, Parliament did indeed set aside 5 million in the 2002 budget.
- Europol ile ilgili olarak, Parlamento gerçekten de 2002 bütçesinde 5 milyon ayırmıştır.
- As far as freedom of religion is concerned, religious education in state primary schools is obligatory.
- Din özgürlüğü ile ilgili olarak, devlet ilkokullarında din eğitimi zorunludur.
- This is extremely frustrating for everybody concerned, but what will this mean when we have 10 more languages?
- Bu durum ilgili herkes için son derece sinir bozucu, ancak 10 dilimiz daha olduğunda bunun anlamı ne olacak?
- The towns concerned estimate that it will be spread over 40 years.
- İlgili kentler bunun 40 yıla yayılacağını tahmin etmektedir.
- This is a matter for the committee concerned and not for the plenary.
- Bu, genel kurulun değil ilgili komitenin meselesidir.
- In my opinion, only the public concerned should be included.
- Bana göre, sadece ilgili kamuoyu dahil edilmelidir.
- In particular such improvements should be made urgently as far as the maritime administration is concerned.
- Özellikle, denizcilik idaresiyle ilgili olarak, bu iyileşmelere acilen ihtiyaç vardır.
- In seven cases, the institution concerned has accepted a draft recommendation.
- Yedi vakada ilgili kurum taslak tavsiye kararını kabul etmiştir.
- Individuals are not being treated as individuals, they are being treated as groups coming from the country concerned.
- Bireylere birey olarak değil, ilgili ülkeden gelen gruplar olarak muamele edilmektedir.
- The rapporteur goes into raptures about bringing the benefits of competition into the sector concerned.
- Raportör, ilgili sektöre rekabetin faydalarını getirme konusunda kendinden geçmektedir.
- The real problem is the unscrupulous behaviour of the transport operator concerned.
- Asıl sorun, ilgili taşıma operatörünün vicdansız davranışlarıdır.
- The success encountered in this area is a result of the lasting political will of the States concerned.
- Bu alanda karşılaşılan başarı, ilgili Devletlerin kalıcı siyasi iradesinin bir sonucudur.
- There will be no compromise whereby the court is weakened and the crimes concerned go unpunished.
- Mahkemeyi zayıflatacak ve ilgili suçları cezasız bırakacak hiçbir uzlaşma olmayacaktır.
- These measures are necessary because there are serious failings in residue controls in the countries concerned.
- Bu önlemler gereklidir çünkü ilgili ülkelerde kalıntı kontrollerinde ciddi başarısızlıklar söz konusudur.
- The Member concerned has powerful powers of persuasion.
- İlgili Üye güçlü ikna kabiliyetine sahiptir.
- They have traced this product and blocked what remains on the market and the farms concerned.
- Bu ürünün izini sürdüler ve piyasada kalanları ve ilgili çiftlikleri engellediler.
- A copy of an authoritative specialist article giving details of that will be sent directly to the Member concerned.
- Bu konuda ayrıntılı bilgi veren yetkili bir uzman makalesinin bir kopyası doğrudan ilgili Üyeye gönderilecektir.
- A lack of coordination or cooperation has often meant much more suffering for the people concerned.
- Koordinasyon ya da işbirliği eksikliği çoğu zaman ilgili kişiler için çok daha fazla acı anlamına gelmektedir.
- An order that is harshly enforced poses a risk to the operators concerned.
- Sert bir şekilde uygulanan bir emir, ilgili operatörler için risk teşkil eder.
- Any change to existing bans cannot expect to meet with a great deal of support in the Member States concerned.
- Mevcut yasaklarda yapılacak herhangi bir değişikliğin ilgili Üye Devletlerde büyük bir destek bulması beklenemez.
- This deadline ended on 23 May 2002, the date on which the Commission received comments from the parties concerned.
- Bu süre, Komisyon'un ilgili tarafların yorumlarını aldığı 23 Mayıs 2002 tarihinde sona ermiştir.
- The reactions of the parties concerned have, on the whole, been positive.
- İlgili tarafların tepkileri genel olarak olumlu olmuştur.
- The members concerned are to be reappointed for a term of six years.
- İlgili üyeler altı yıllık bir süre için yeniden atanacaklardır.
- As far as administrative capacity is concerned, Turkey has the necessary institutions.
- İdari kapasite ile ilgili olarak, Türkiye gerekli kurumlara sahiptir.
- As far as Article 82 is concerned, the Commission is currently working along precisely these lines.
- Madde 82 ile ilgili olarak Komisyon şu anda tam da bu doğrultuda çalışmaktadır.
- We have reached a satisfactory outcome for all concerned.
- İlgili herkes için tatmin edici bir sonuca ulaştık.
- What have the countries concerned done since March 1999 to replace road with rail?
- İlgili ülkeler Mart 1999'dan bu yana karayolunu demiryolu ile değiştirmek için ne yaptı?
- As far as the first precondition is concerned, permanent arrangements are nearing completion.
- İlk önkoşulla ilgili olarak kalıcı düzenlemeler tamamlanmak üzeredir.
- As far as the ICC is concerned, I refer to my other statement.
- ICC ile ilgili olarak ise diğer beyanıma atıfta bulunuyorum.
- As far as the implementation of anti-trust rules is concerned, the situation remains satisfactory.
- Anti-tröst kurallarının uygulanmasıyla ilgili olarak, durum tatminkâr olmaya devam etmektedir.
- As far as the methodology is concerned, European directives on asylum and immigration can only set minimum standards.
- Metodoloji söz konusu olduğunda sığınma ve göçle ilgili Avrupa direktifleri yalnızca asgari standartları belirleyebilir.
- As far as Utopenec is concerned, I shall investigate the matter.
- Utopenec ile ilgili olarak, konuyu araştıracağım.
- Some are concerned with improving the text and are extremely welcome.
- Bazıları metnin geliştirilmesiyle ilgilidir ve son derece memnuniyetle karşılanmaktadır.
- Amending Budget No 3/2001 is concerned solely with personnel matters, in the field of research and in OLAF.
- 3/2001 sayılı Bütçe Değişikliği, araştırma alanında ve OLAF'ta yalnızca personel konularıyla ilgilidir.
- As you know, two things were made clear as far as Turkey is concerned, which in my opinion are very important.
- Bildiğiniz gibi, Türkiye ile ilgili olarak bence çok önemli olan iki şey açıklığa kavuşturuldu.
- Before the operation date is agreed, the women concerned should therefore also be given an information sheet.
- Bu nedenle, ameliyat tarihi kararlaştırılmadan önce ilgili kadınlara bir bilgi formu da verilmelidir.
- As far as staff are concerned, I think that a European driving licence for train drivers is important.
- Personel ile ilgili olarak, tren sürücüleri için Avrupa ehliyetinin önemli olduğunu düşünüyorum.
- My services have carried out audits in the UK and the other Member States concerned.
- Teşkilatım İngiltere'de ve ilgili diğer Üye Devletlerde denetimler gerçekleştirmiştir.
- My services have carried out audits in the UK and the other Member States concerned.
- Hizmet birimlerim Birleşik Krallık'ta ve ilgili diğer Üye Devletlerde denetimler gerçekleştirmiştir.
- New as far as the Doha meeting was concerned was the appearance of the Group of 21 nations.
- Doha toplantısıyla ilgili olarak yeni olan, 21 ülkeden oluşan Grubun ortaya çıkmasıydı.
- Nor should we forget that airports are important to the area concerned.
- Havaalanlarının ilgili bölge için önemli olduğunu da unutmamalıyız.
- This is one of the aims of the Alpine Convention, to which all the countries concerned are signatories.
- Bu, ilgili tüm ülkelerin imzacısı olduğu Alp Sözleşmesinin amaçlarından biridir.
- This is one of the aims of the Alpine Convention, to which all the countries concerned are signatories.
- Bu, ilgili tüm ülkelerin imzacısı olduğu Alp Sözleşmesi'nin amaçlarından biridir.
- Very substantial work has been done in this House by everyone concerned.
- Bu Meclis'te ilgili herkes tarafından çok önemli çalışmalar yapıldı.
- We have, but we also care about the people concerned.
- Ettik ama aynı zamanda ilgili kişileri de önemsiyoruz.
- Both of these are concerned with whether we fulfil our promises.
- Bunların her ikisi de verdiğimiz sözleri yerine getirip getirmediğimizle ilgilidir.
- We must, therefore, disseminate information on the possibilities of legal immigration in the countries concerned.
- Bu nedenle, ilgili ülkelerdeki yasal göç olanakları hakkında bilgi yaymalıyız.
- We must, therefore, disseminate information on the possibilities of legal immigration in the countries concerned.
- Bu nedenle ilgili ülkelerdeki yasal göç olanakları hakkında bilgi yaymalıyız.
- It is concerned with using market valuation to encourage supplementary pensions.
- Ek emeklilik maaşlarını teşvik etmek için piyasa değerlemesinin kullanılmasıyla ilgilidir.
- What action does the Council intend to take in relation to the West African countries concerned and the cacao industry?
- Konsey, ilgili Batı Afrika ülkeleri ve kakao endüstrisi ile ilgili olarak ne gibi adımlar atmayı planlıyor?
- What is more, the average age in the Praesidium was 53, the members concerned being men.
- Dahası, Praesidium'daki yaş ortalaması 53'tü ve ilgili üyeler erkekti.
- What steps does the EU intend to take to help bring the parties concerned together to negotiate a solution?
- AB, ilgili tarafları bir çözüm müzakeresi için bir araya getirmeye yardımcı olmak üzere hangi adımları atmayı planlıyor?
- One concerned the question of ice-breaking ships carrying fuel in the Baltic.
- Bunlardan biri Baltık'ta yakıt taşıyan buz kırıcı gemiler sorunuyla ilgilidir.
- One is concerned with the question of ice-breaking ships carrying fuel in the Baltic.
- Bunlardan biri Baltık'ta yakıt taşıyan buz kırıcı gemiler sorunuyla ilgilidir.
- Nor should we forget that airports are important to the area concerned.
- Havalimanlarının ilgili bölge için önemli olduğunu da unutmamalıyız.
- Perhaps the Member concerned might like to liase with my office on specific elements of that request.
- Belki de ilgili Üye, bu talebin belirli unsurları konusunda ofisimle irtibata geçmek isteyebilir.
- Properly pursued it will be good for the health of all concerned.
- Doğru bir şekilde takip edilmesi, ilgili herkesin sağlığı için iyi olacaktır.
- Sometimes, however, there is reluctance on the part of the institution concerned to change bad rules and practices.
- Ancak bazen ilgili kurum kötü kural ve uygulamaları değiştirme konusunda isteksiz davranabilmektedir.
- That depends on the law of the Member States concerned – in this case German law.
- Bu, ilgili Üye Devletlerin hukukuna, yani bu durumda Alman hukukuna bağlıdır.
- The Angelilli report is concerned with citizens who have been victims of crime.
- Angelilli raporu suç mağduru olan vatandaşlarla ilgilidir.
- The first point concerned further debate on the issue of terrorism.
- İlk husus terörizm konusunun daha fazla tartışılmasıyla ilgilidir.
- The first point concerned further debate on the issue of terrorism.
- İlk nokta, terörizm konusunun daha fazla tartışılmasıyla ilgilidir.
- But it appears that not everyone concerned is aware of this problem.
- Ancak görünen o ki, ilgili herkes bu sorunun farkında değil.
- Malpractice necessitates bringing charges against the authority or authorities concerned.
- Görevi kötüye kullanma, ilgili makam ya da makamlara karşı suç duyurusunda bulunulmasını gerektirir.
- Clearly, we have to be very concerned with the present situation.
- Mevcut durumla ilgili olarak çok endişeli olmamız gerektiği açıktır.
- That is a condition of peace, at least in the region concerned.
- Bu, en azından ilgili bölgede, barışın bir şartıdır.
- Does it intend to work towards this goal with the governments concerned?
- Bu hedef doğrultusunda ilgili hükümetlerle birlikte çalışma niyetinde mi?
- That is it as far as the first directive is concerned.
- Birinci yönerge ile ilgili olarak bu kadar.
- The Northern Dimension is furthermore concerned with the fight against poverty in the EU's neighbouring regions.
- Kuzey Boyutu ayrıca AB'nin komşu bölgelerindeki yoksullukla mücadele ile de ilgilidir.
- This has concerned the Balkans and Serbia.
- Bu durum Balkanlar ve Sırbistan ile ilgilidir.
- First, the general state of affairs as far as atypical pneumonia or SARS is concerned.
- İlk olarak, atipik pnömoni ya da SARS ile ilgili genel durum.
- Firstly, this is a general political plan, not one concerned solely with security.
- Öncelikle, bu genel bir siyasi plandır, sadece güvenlikle ilgili bir plan değildir.
- Former enlargements have shown that prosperity has increased, both in the countries concerned and for EU citizens.
- Daha önceki genişlemeler, hem ilgili ülkelerde hem de AB vatandaşları için refahın arttığını göstermiştir.
- That is it as far as the first directive is concerned.
- İlk direktifle ilgili olarak bu kadar.
- That is why information campaigns targeted at the people concerned must be carried out regularly.
- Bu nedenle ilgili kişileri hedef alan bilgilendirme kampanyaları düzenli olarak yürütülmelidir.
- That is a condition of peace, at least in the region concerned.
- Bu, en azından ilgili bölgede barışın bir şartıdır.
- Yet the two nations concerned need political forces which respect what global law asks of them.
- Yine de ilgili iki ülkenin, küresel hukukun kendilerinden talep ettiklerine saygı duyan siyasi güçlere ihtiyacı var.
- You advised us to contact the sub-editor of the Irish newspaper concerned.
- Bize ilgili İrlanda gazetesinin alt editörüyle temasa geçmemizi tavsiye ettiniz.
- A large number of bilateral issues remain to be sorted out directly with the countries concerned.
- İlgili ülkelerle doğrudan çözülmesi gereken çok sayıda ikili mesele bulunmaktadır.
- All concerned have demonstrated the ability to enter into dialogue, which is to be emphasised and applauded.
- İlgili herkes, vurgulanması ve alkışlanması gereken bir diyalog kurma becerisi göstermiştir.
- Concerned internal and external Balkan experts have expressed this warning.
- İlgili iç ve dış Balkan uzmanları bu uyarıyı dile getirdiler.
- Everyone concerned is to be praised highly for this.
- İlgili herkes bunun için büyük övgü almalıdır.
- I wish to recommend that we give discharge to all the agencies concerned.
- İlgili tüm kurumlara ibra edilmelerini tavsiye etmek istiyorum.
- It would make for greater transparency of the enterprises concerned.
- İlgili işletmelerin daha şeffaf olmasını sağlayacaktır.
- A further 15% of complaints were concerned with avoidable administrative delays.
- Şikayetlerin %15'i de önlenebilir idari gecikmelerle ilgiliydi.
- Is anyone really listening to the employees concerned?
- İlgili çalışanları gerçekten dinleyen var mı?
- It has to be possible to enforce compliance with the supplements by all concerned.
- İlgili herkesin bu eklere uymasını sağlamak mümkün olmalıdır.
- The Commission proposal is based on the widest consultation of the parties concerned ever made in this field.
- Komisyon teklifi, ilgili taraflarla bu alanda şimdiye kadar yapılmış en geniş istişareye dayanmaktadır.
- It will urge all the parties concerned to submit written comments.
- İlgili tüm tarafları yazılı yorumlarını sunmaya teşvik edecektir.
- The Commission will be actively calling on the countries concerned to take urgent corrective action.
- Komisyon, ilgili ülkelere acilen düzeltici adımlar atmaları için aktif çağrıda bulunacaktır.
- The common position has in fact been welcomed by the industry concerned in Europe.
- Ortak tutum aslında Avrupa'daki ilgili sektör tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.
- The consequences were catastrophic for everyone concerned.
- Sonuçları ilgili herkes için felaket oldu.
- The idea of candidate membership is that the country concerned develops into a Member State like the others.
- Aday üyelik fikri, ilgili ülkenin diğerleri gibi bir Üye Devlet haline gelmesidir.
- The idea, of course, is that the court should only prosecute if the country concerned does not do so itself.
- Buradaki fikir, mahkemenin ancak ilgili ülke bunu kendisi yapmadığı takdirde dava açması gerektiğidir.
- Legal uncertainty now makes this a difficult situation for all concerned.
- Yasal belirsizlik şu anda bu durumu tüm ilgililer için zor bir hale getirmektedir.
- Another amendment that we felt was important concerned the dimensions of vehicles.
- Önemli olduğunu düşündüğümüz bir diğer değişiklik de araçların boyutlarıyla ilgiliydi.
- In addition, the parties concerned are very actively involved.
- Ayrıca, ilgili taraflar çok aktif bir şekilde yer almaktadır.
- In any case, I undertake to pass them on to the quarters concerned.
- Her halükarda bunları ilgili bölgelere iletmeyi taahhüt ediyorum.
- The marine minister set up a special review group in order to present a coherent response to all concerned.
- Denizcilik Bakanı, ilgili herkese tutarlı bir yanıt sunmak amacıyla özel bir inceleme grubu oluşturmuştur.
- In my opinion, only the public concerned should be included.
- Benim görüşüme göre, sadece ilgili kamuoyu dahil edilmelidir.
- The more efficient the European system is, the better for all concerned.
- Avrupa sistemi ne kadar verimli olursa, ilgili herkes için o kadar iyi olur.
- The problem is just that the term must bring to the fore that the people concerned have suffered disproportionate harm.
- Sorun sadece ilgili kişilerin orantısız bir zarara uğradığının ön plana çıkarılması gerekliliğidir.
- This is not good news for anyone concerned.
- Bu, ilgili hiç kimse için iyi bir haber değil.
- The over-use of antibiotics can produce resistant bacteria which render the antibiotic concerned ineffective.
- Antibiyotiklerin aşırı kullanımı, ilgili antibiyotiği etkisiz hale getiren dirençli bakteriler üretebilir.
- I hope that everyone concerned realises this.
- Umarım ilgili herkes bunun farkına varır.
- The idea, of course, is that the court should only prosecute if the country concerned does not do so itself.
- Elbette ki mahkemenin sadece ilgili ülke bunu kendisi yapmadığı takdirde dava açması gerektiği düşüncesindeyiz.
- The problem is just that the term must bring to the fore that the people concerned have suffered disproportionate harm.
- Sorun sadece, ilgili kişilerin orantısız bir zarara uğradığının ön plana çıkarılması gerektiğidir.
- Product promotion is a good thing, provided that the product concerned is available.
- İlgili ürünün mevcut olması koşuluyla ürün tanıtımı iyi bir şeydir.
- Thank you again to all concerned.
- İlgili herkese tekrar teşekkür ederiz.
- The citizens concerned are counting on the Commission to take practical action.
- İlgili vatandaşlar Komisyon'un pratik adımlar atmasını bekliyor.
- The industrialists concerned must, on their own initiative, move towards greater transparency of their actions.
- İlgili sanayiciler, kendi inisiyatifleriyle, eylemlerinde daha fazla şeffaflığa yönelmelidirler.
- This is to prevent misuse of the services or the e-mail address of the person concerned.
- Bu, hizmetlerin veya ilgili kişinin e-posta adresinin kötüye kullanılmasını önlemek içindir.
- Clicking on the link reverts to the last edit not authored by the user concerned.
- Bağlantıya tıklamak, ilgili kullanıcı tarafından yazılmayan son düzenlemeye geri döner.
- All shipments are delivered to the address and the person concerned.
- Tüm gönderiler adrese ve ilgili kişiye teslim edilir.
- His whole energy is concerned with being rich.
- Onun tüm enerjisi zengin olmakla ilgilidir.
- Medical massage therapy is concerned with providing relief for medical conditions.
- Tıbbi masaj terapisi, tıbbi durumlar için rahatlama sağlamakla ilgilidir.
- Send your packet to the concerned Ministry of Interior agencies below.
- Paketinizi aşağıdaki ilgili İçişleri Bakanlığı kurumlarına gönderin.
- Structural neuroimaging is static and concerned with the physical structure of the brain.
- Yapısal nörogörüntüleme statiktir ve beynin fiziksel yapısıyla ilgilidir.
- The documents concerned are listed in the message.
- İlgili belgeler mesajda listelenmiştir.
- The name of the god concerned is always specified.
- İlgili tanrının adı her zaman belirtilir.
- The production process is concerned with transforming a range of inputs into those outputs that are required by the market.
- Üretim süreci, bir dizi girdiyi pazarın ihtiyaç duyduğu çıktılara dönüştürmekle ilgilidir.
- This article is concerned principally with HTML syntax and some useful tips.
- Bu makale temel olarak HTML sözdizimi ve bazı yararlı ipuçlarıyla ilgilidir.
- Tom said he's concerned.
- Tom ilgili olduğunu söyledi.
- Tom said Mary is concerned.
- Tom Mary'nin ilgili olduğunu söyledi.
- Ten days later, Sami's body was found by a concerned neighbor.
- On gün sonra Sami'nin cesedi ilgili bir komşu tarafından bulundu.
- I am not in the least concerned about the result.
- Sonuçla ilgili en ufak bir endişe duymuyorum.
- The countries concerned settled the dispute by peaceful means.
- İlgili ülkeler anlaşmazlığı barışçıl yollarla çözdü.
- The countries concerned settled the dispute by peaceful means.
- İlgili ülkeler anlaşmazlığı barışçıl yollarla çözdüler.
- Mary is very concerned with her grades, while Tom is more concerned about partying.
- Mary notlarıyla çok ilgiliyken, Tom daha çok partilerle ilgileniyor.
Show More (139)
|
| 3 |
concerned |
ilgilenen |
adj. |
|
- They all concerned our constituents and exercised our legislative minds.
- Hepsi de seçmenlerimizi ilgilendiriyor ve yasamaya ilişkin bizlerin zihnini çalıştırıyordu.
- The second major result concerned ourselves as consumers.
- İkinci büyük sonuç ise tüketiciler olarak bizleri ilgilendiriyor.
- The second major result concerned ourselves as consumers.
- İkinci önemli sonuç ise tüketiciler olarak bizleri ilgilendirmektedir.
- I shall merely point out that we are concerned here with a common position.
- Burada sadece ortak bir tutumla ilgilendiğimizi belirtmekle yetineceğim.
- During the second reading we were mainly concerned with the costs of recycling.
- İkinci okuma sırasında esas olarak geri dönüşüm maliyetleriyle ilgilendik.
- We were also concerned to give the report a coherent form.
- Ayrıca rapora tutarlı bir şekil vermekle de ilgilendik.
- They all concerned our constituents and exercised our legislative minds.
- Hepsi de seçmenlerimizi ilgilendiriyor ve yasama zihnimizi çalıştırıyor.
- Some are concerned with improving the text and are extremely welcome.
- Bazıları metni geliştirmekle ilgileniyor ve son derece memnuniyetle karşılanıyor.
- We are concerned here with power, prejudices and ancient wrongs.
- Biz burada güç, ön yargılar ve eski yanlışlarla ilgileniyoruz.
- We are concerned here with public access to environmental information.
- Biz burada halkın çevresel bilgilere erişimi ile ilgileniyoruz.
- We are not concerned here with the EU's liability legislation, which we are in the process of debating elsewhere.
- Burada, başka bir yerde tartışma sürecinde olduğumuz AB'nin sorumluluk mevzuatıyla ilgilenmiyoruz.
- Firstly, we are concerned with the proper use of the Structural and Cohesion Funds.
- İlk olarak Yapısal Fonlar ve Uyum Fonlarının uygun şekilde kullanılmasıyla ilgileniyoruz.
- In short, we are concerned here with developing and consolidating Fortress Europe.
- Kısacası burada Avrupa Kalesi'ni geliştirmek ve sağlamlaştırmakla ilgileniyoruz.
- In short, we are concerned here with developing and consolidating Fortress Europe.
- Kısacası, biz burada Avrupa Kalesi'nin geliştirilmesi ve sağlamlaştırılmasıyla ilgileniyoruz.
- That needs to be stated, because we are concerned here with a financial services directive.
- Bunu belirtmek gerekiyor, çünkü burada bir mali hizmetler direktifiyle ilgileniyoruz.
- The first is, of course, that we are concerned here with minimum regulations.
- Birincisi, elbette burada asgari düzenlemelerle ilgileniyoruz.
- We are also concerned here with intent.
- Biz burada niyetle de ilgileniyoruz.
- We are concerned here with a war of aggression contrary to international law.
- Biz burada uluslararası hukuka aykırı bir saldırı savaşı ile ilgileniyoruz.
- We are concerned here with cross-border crime.
- Biz burada sınır ötesi suçlarla ilgileniyoruz.
- We are concerned here with deleting references to biogas and composting.
- Biz burada biyogaz ve kompostlamaya yapılan atıfların silinmesiyle ilgileniyoruz.
- There are other regions which really need more aid, with which we will be concerned.
- Gerçekten daha fazla yardıma ihtiyaç duyan başka bölgeler de var ve bunlarla ilgileneceğiz.
- Private interests will be concerned with maximising their profits.
- Özel çıkarlar karlarını maksimize etmekle ilgileneceklerdir.
- It is also concerned with abolishing state aid.
- Ayrıca devlet yardımlarının kaldırılmasıyla da ilgilenmektedir.
- The Northern Dimension is furthermore concerned with the fight against poverty in the EU's neighbouring regions.
- Kuzey Boyutu ayrıca AB'nin komşu bölgelerindeki yoksullukla mücadeleyle de ilgilenmektedir.
- Today, four countries are directly concerned by the objective of cohesion.
- Bugün dört ülke uyum hedefiyle doğrudan ilgilenmektedir.
- In my view, the next French Government should be concerned by this.
- Bana göre bir sonraki Fransız Hükümeti bu konuyla ilgilenmelidir.
- We are concerned there, with an entirely different set of problems with which no comparison can be drawn.
- Burada hiçbir karşılaştırma yapılamayacak tamamen farklı bir dizi sorunla ilgileniyoruz.
- Let us not be concerned only with the range of goods and services available, but also with their quality.
- Sadece mevcut mal ve hizmetlerin çeşitliliği ile değil, aynı zamanda kaliteleri ile de ilgilenelim.
- We are ultimately concerned here with two important political questions.
- Biz burada nihayetinde iki önemli siyasi soruyla ilgileniyoruz.
- It is the committee most concerned with the Europe of the citizen.
- Vatandaşın Avrupa'sı ile en çok ilgilenen komitedir.
- That does not mean that there is no other country concerned with this issue.
- Bu, bu konuyla ilgilenen başka bir ülke olmadığı anlamına gelmez.
- US Customs may pass the data on to other authorities that are concerned with combating terrorism.
- ABD Gümrüğü bu verileri terörle mücadeleyle ilgilenen diğer makamlara aktarabilir.
- Thus, the Ministry of Peace was concerned with war, the Ministry of Truth was responsible for propaganda, and so on.
- Böylece Barış Bakanlığı savaşla ilgilenirken, Hakikat Bakanlığı propagandadan sorumluydu vb.
- I am speaking as someone concerned with consumer affairs.
- Tüketici işleriyle ilgilenen biri olarak konuşuyorum.
- In my view, the next French Government should be concerned by this.
- Benim görüşüme göre, bir sonraki Fransız Hükümeti bu konuyla ilgilenmelidir.
- And at the moment, people are particularly concerned with issues such as security and health.
- Ve şu anda insanlar özellikle güvenlik ve sağlık gibi konularla ilgileniyor.
- Should EU research not be concerned with areas about which there is consensus instead of areas that are controversial?
- AB araştırmaları tartışmalı alanlar yerine üzerinde fikir birliği olan alanlarla ilgilenmemeli mi?
- Let us bear in mind that it is the most vulnerable people who must be concerned by lifelong learning.
- Yaşam boyu öğrenme ile ilgilenmesi gerekenlerin en savunmasız insanlar olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.
- They are only concerned with staying in power for as long as possible.
- Onlar sadece mümkün olduğunca uzun süre iktidarda kalmakla ilgileniyorlar.
- My committee was mainly concerned with four areas.
- Komitem temel olarak dört alanla ilgileniyordu.
- And of these I am concerned in particular with the cultural and human fields.
- Ben bunlar arasından özellikle kültürel ve beşeri alanlarla ilgileniyorum.
- As a member of Parliament's ACP delegation, I have been concerned with this issue for years.
- Parlamento'nun ACP delegasyonunun bir üyesi olarak yıllardır bu konuyla ilgileniyorum.
- I am not concerned here with apportioning blame to one side or another, but with finding solutions.
- Ben burada bir tarafı ya da diğerini suçlamakla değil, çözüm bulmakla ilgileniyorum.
- I am not concerned here with apportioning blame to one side or another, but with finding solutions.
- Ben burada suçu bir tarafa ya da diğerine yüklemekle değil, çözüm bulmakla ilgileniyorum.
- I am particularly concerned with the element of well-being at work.
- İşyerindeki refah unsuruyla özellikle ilgileniyorum.
- I am particularly concerned with the element of well-being at work.
- Ben özellikle iş yerinde esenlik unsuruyla ilgileniyorum.
- I am particularly concerned with the element of well-being at work.
- Ben özellikle iş yerindeki refah unsuruyla ilgileniyorum.
- My group also considers that the report should be more concerned with social issues.
- Grubum ayrıca raporun sosyal konularla daha fazla ilgilenmesi gerektiğini düşünmektedir.
- Mr Rübig has always been concerned with revitalising small and medium-sized enterprises.
- Bay Rübig her zaman küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeniden canlandırılmasıyla ilgilenmiştir.
- After all, citizens are not concerned with which political body is responsible for this.
- Sonuçta, vatandaşlar bundan hangi siyasi organın sorumlu olduğuyla ilgilenmiyor.
- Then it seems we are concerned with bookkeeping and not really with the resolution of problems.
- Görünüşe göre biz muhasebe işleriyle ilgileniyoruz ve sorunların çözümüyle pek ilgilenmiyoruz.
- We are concerned here with bilateral approaches, and we can therefore only put forward a recommended response.
- Biz burada iki taraflı yaklaşımlarla ilgileniyoruz ve bu nedenle yalnızca tavsiye edilen bir yanıt ortaya koyabiliriz.
- We are concerned here with survival on the roads and life in our society, and we must therefore be careful.
- Biz burada yollarda hayatta kalmak ve toplumumuzdaki yaşamla ilgileniyoruz ve bu nedenle dikkatli olmalıyız.
- We are concerned here with coordination, not harmonisation, so you do not need to be so frightened.
- Biz burada uyumlaştırmayla değil koordinasyonla ilgileniyoruz, dolayısıyla bu kadar korkmanıza gerek yok.
- I'm not concerned with the details.
- Detaylarla ilgilenmiyorum.
- I'm not concerned with the details.
- Ayrıntılarla ilgilenmiyorum.
- As far as I'm concerned, what you do in your free time is your own business, as long as it doesn't interfere with your work.
- Bana kalırsa, işinize engel olmadığı sürece boş zamanlarınızda ne yaptığınız sizi ilgilendirir.
- It was clear that she was not concerned with the matter.
- Konuyla ilgilenmediği açıktı.
- I was not concerned with the news.
- Haberler beni ilgilendirmiyordu.
- They seem to be concerned with nuclear weapons.
- Nükleer silahlarla ilgileniyor gibi görünüyorlar.
- The man is not concerned in this project.
- Adam bu proje ile ilgilenmiyor.
- The man is not concerned in this project.
- Adam bu projeyle ilgilenmiyor.
- He wasn't concerned with his afterlife.
- Ölümden sonraki hayatıyla ilgilenmiyordu.
- I am not concerned with it.
- Bununla ilgilenmiyorum.
- I am not concerned with the affair.
- Olayla ilgilenmiyorum.
- I'm not concerned with that.
- Ben bununla ilgilenmiyorum.
- I'm genuinely concerned with Tom's health.
- Tom'un sağlığıyla gerçekten ilgileniyorum.
- I am not concerned with this.
- Ben bununla ilgilenmiyorum.
- I am not concerned with this.
- Bununla ilgilenmiyorum.
Show More (66)
|
| 4 |
concerned |
kaygılı |
adj. |
|
- She was genuinely concerned for her daughter.
- Kızı adına gerçekten kaygılıydı.
- I'm concerned about this merger.
- Bu birleşme konusunda kaygılıyım.
- Tom seemed very concerned.
- Tom çok kaygılı görünüyordu.
- Tom is very concerned.
- Tom çok kaygılıdır.
- The partners are concerned.
- Ortaklar kaygılılar.
- I was very concerned in October.
- Ekim ayında çok kaygılıydım.
Show More (3)
|
| 5 |
concerned |
meşgul |
adj. |
|
- She is more concerned with her appearance than her health.
- Sağlığından çok dış görünüşüyle meşgul.
Show More (-2)
|
