confuse - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
confuse karıştırmak v.
  • Old people can confuse their grandchildren sometimes.
  • Yaşlı insanlar bazen torunlarını karıştırabilir.
  • We should not confuse achievable goals with a wish list here.
  • Burada ulaşılabilir hedefleri bir dilek listesi ile karıştırmamalıyız.
  • In one minute nobody should confuse attitude with platitude.
  • Bir dakika içinde kimse bu tutumu basmakalıp sözlerle karıştırmamalıdır.
Show More (55)
confuse kafasını karıştırmak v.
  • The initial text as you have mentioned confused judicial authorities, courts and judges.
  • Sizin de bahsettiğiniz gibi ilk metin adli makamların, mahkemelerin ve hakimlerin kafasını karıştırmıştır.
  • The initial text as you have mentioned confused judicial authorities, courts and judges.
  • Bahsettiğiniz gibi ilk metin adli makamların, mahkemelerin ve hakimlerin kafasını karıştırmıştır.
  • The additional designation 'with concentrates' tends in my view to confuse.
  • Konsantrelerle birlikte' şeklindeki ek tanımlama bana göre kafa karıştırma eğilimindedir.
Show More (14)
confuse birbirine karıştırmak v.
  • We should not confuse two completely different debates.
  • Tamamen farklı iki tartışmayı birbirine karıştırmamalıyız.
  • I also wanted to urge you not to confuse issues, ladies and gentlemen.
  • Ayrıca, hanımefendiler ve beyefendiler, konuları birbirine karıştırmamanız konusunda sizi uyarmak istiyorum.
  • When it comes to emissions trading, we must be careful not to confuse two things.
  • Emisyon ticareti söz konusu olduğunda iki şeyi birbirine karıştırmamaya dikkat etmeliyiz.
Show More (13)
confuse şaşırtmak v.
  • The soldiers tried to confuse the enemy.
  • Askerler düşmanı şaşırtmaya çalıştılar.
  • You're trying to confuse me.
  • Beni şaşırtmaya uğraşıyorsun.
  • It'll confuse him.
  • Onu şaşırtacak.
Show More (2)
confuse yanıltmak v.
  • You're trying to confuse me.
  • Beni yanıltmaya çalışıyorsun.
Show More (-2)