1 |
contest |
yarışma |
n. |
|
- She was the winner of the Miss Denmark contest.
- Danimarka Güzeli yarışmasının birincisiydi.
- We've participated in a few contests before and have won the first prize.
- Daha önce birkaç yarışmaya katıldık ve birincilik ödülü aldık.
- I have got the first prize in that contest.
- O yarışmada birincilik ödülünü aldım.
- We've participated in a few contests before and have won the first prize.
- Daha önce de birkaç yarışmaya katıldık ve birincilik ödülü kazandık.
- I have got the first prize in that contest.
- O yarışmada birincilik ödülünü ben aldım.
- This year, the Contest will be held for the third time.
- Bu yıl yarışma üçüncü kez düzenlenecek.
- They're having a diving contest this afternoon.
- Bu öğleden sonra bir dalış yarışması düzenliyorlar.
- Daddy, let's have a staring contest.
- Baba göz kırpmadan bakışma yarışması yapalım.
- He was disqualified from taking part in the contest.
- Yarışmaya katılmaktan diskalifiye edildi.
- Through his own efforts and a bit of luck, he won first prize in the contest.
- Kendi çabaları ve biraz da şansı sayesinde yarışmada birincilik ödülünü kazandı.
- This contest is fixed.
- Bu yarışma önceden ayarlanmış.
- Tom won the karaoke contest.
- Tom karaoke yarışmasını kazandı.
- We took part in the contest.
- Biz yarışmaya katıldık.
- They believed it necessary to have great contests every four years.
- Her dört yılda bir büyük yarışmalar yapmanın gerekli olduğuna inanıyorlardı.
- We will have a music contest soon.
- Yakında bir müzik yarışmamız olacak.
- They're having a diving contest this afternoon.
- Onlar bu öğleden sonra dalış yarışması yapıyorlar.
- Tom won first prize in the speech contest.
- Tom konuşma yarışmasında birincilik ödülü kazandı.
- She won first prize in the speech contest.
- Konuşma yarışmasında birincilik ödülü kazandı.
- We'll stay here until the next contest.
- Bir sonraki yarışmaya kadar burada kalacağız.
- I congratulate you on winning first prize in the speech contest.
- Konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazandığın için seni tebrik ederim.
- I entered the contest.
- Ben yarışmaya girdim.
- I took part in the English speech contest.
- Ben İngilizce konuşma yarışmasına katıldım.
- I congratulate you on winning first prize in the speech contest.
- Konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazandığın için seni kutlarım.
- Tom was a judge in an art contest.
- Tom bir sanat yarışmasında jüriydi.
- What time does that contest start?
- Yarışma saat kaçta başlıyor?
- They won the kissing contest.
- Öpüşme yarışmasını kazandılar.
- He got the first prize in the contest.
- Yarışmada birincilik ödülünü aldı.
- Many students took part in the contest.
- Birçok öğrenci yarışmaya katıldı.
- I took part in the English speech contest.
- İngilizce konuşma yarışmasında yer aldım.
- Tom won the pumpkin-carving contest.
- Tom balkabağı oyma yarışmasını kazandı.
- Many people signed in for the contest.
- Yarışma için birçok kişi kayıt yaptırdı.
- A number of students said they would be happy to take part in the contest.
- Bazı öğrenciler yarışmaya katılmaktan mutluluk duyacaklarını söylediler.
- Many students took part in the contest.
- Çok sayıda öğrenci yarışmaya katıldı.
- I took part in the contest.
- Ben yarışmaya katıldım.
- She won the wet t-shirt contest.
- O, ıslak tişört yarışmasını kazandı.
- Many people signed in for the contest.
- Pek çok kişi yarışma için kayıt oldu.
- He got the first prize in the contest.
- Yarışmada birincilik ödülü aldı.
- Three people judged the art contest.
- Sanat yarışmasını üç kişi değerlendirdi.
- I'm eating a sandwich for an eating contest.
- Bir yemek yarışması için sandviç yiyorum.
- Emily won first prize in the speech contest.
- Emily konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazandı.
- At first he did not realize that he had won the speech contest.
- İlk başta, konuşma yarışmasını kazandığını fark etmedi.
- You should take part in that speech contest.
- O konuşma yarışmasına katılmalısınız.
- She won first prize in the speech contest.
- Konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazandı.
- He was a judge in an art contest.
- Bir resim yarışmasında jüri üyesiydi.
- Tom won first prize in the speech contest.
- Tom konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazandı.
- Are you going to take part in the contest?
- Yarışmaya katılacak mısınız?
- He was a judge in an art contest.
- Bir sanat yarışmasında jüri üyeliği yaptı.
- Are you going to take part in the English speech contest?
- İngilizce konuşma yarışmasına katılacak mısın?
- I'm sure that he will take part in the contest.
- Onun yarışmaya katılacağından eminim.
- Mary won the Miss Tatoeba contest.
- Mary, Miss Tatoeba yarışmasını kazandı.
- The contest starts tomorrow.
- Yarışma yarın başlar.
- I took part in the contest.
- Yarışmaya katıldım.
- We took part in the contest.
- Yarışmaya katıldık.
- She got first prize in the eating contest.
- O yeme yarışmasında birincilik ödülü aldı.
- Let's have a contest.
- Bir yarışma yapalım.
- He wants to participate in the contest.
- Yarışmaya katılmak istiyor.
- This contest is fixed.
- Bu yarışmada şike var.
- My sister, a university student, won first prize in the speech contest.
- Üniversite öğrencisi olan kız kardeşim konuşma yarışmasında birincilik ödülü kazandı.
- At first he did not realize that he had won the speech contest.
- O, ilk başta, konuşma yarışmasını kazandığını fark etmedi.
- Bhutan's national sport is archery, and contests are regularly organized in most towns.
- Bhutan'ın ulusal sporu okçuluk ve çoğu kasabada düzenli olarak yarışmalar düzenleniyor.
- A number of students said they would be happy to take part in the contest.
- Birkaç öğrenci yarışmaya katılmaktan mutlu olacağını söyledi.
- This contest is fixed.
- Bu yarışma hileli.
- Daddy, let's have a staring contest.
- Baba, hadi bakışma yarışması yapalım.
- The contest starts tomorrow.
- Yarışma yarın başlıyor.
- Don't pose for your picture until the contest is over.
- Yarışma bitene kadar fotoğraf için poz vermeyin.
- How about a contest?
- Bir yarışmaya ne dersin?
- Are you going to take part in the contest?
- Yarışmaya katılacak mısın?
- He will probably win the speech contest.
- Muhtemelen konuşma yarışmasını kazanacak.
- She won the wet t-shirt contest.
- Islak tişört yarışmasını kazandı.
- Are you going to take part in the English speech contest?
- İngilizce konuşma yarışmasına katılacak mısınız?
- You should take part in that speech contest.
- O konuşma yarışmasına katılmalısın.
- The contest ends tomorrow.
- Yarışma yarın sona eriyor.
- In the contest he fully displayed what ability he had.
- Yarışmada sahip olduğu yeteneği tam olarak gösterdi.
- He won first prize at the spelling contest.
- O yazım yarışmasında birincilik ödülü kazandı.
- You really should enter the contest.
- Yarışmaya gerçekten katılmalısın.
- She took part in the contest.
- Yarışmaya katıldı.
- Bhutan's national sport is archery, and contests are regularly organized in most towns.
- Butan'ın milli sporu okçuluktur ve yarışmalar düzenli olarak çoğu şehirlerde düzenlenir.
- Three people judged the art contest.
- Üç kişi sanat yarışmasını değerlendirdi.
- Tom won the pumpkin-carving contest.
- Tom kabak oyma yarışmasını kazandı.
- Tom was eliminated in the second round of the contest.
- Tom yarışmanın ikinci turunda elendi.
- Tom won the hot dog eating contest.
- Tom sosisli sandviç yeme yarışmasını kazandı.
- Maybe next fall we will see the ugliest and most cringeworthy presidential contest in the history of the United States of America.
- Belki önümüzdeki sonbahar Amerika Birleşik Devletleri tarihindeki en çirkin ve en gülünç başkanlık yarışmasını izleyeceğiz.
- We will have a music contest soon.
- Yakında bir müzik yarışması düzenleyeceğiz.
- He was disqualified from taking part in the contest.
- O, yarışmaya katılmaktan diskalifiye edildi.
- Did you enter the singing contest?
- Şarkı söyleme yarışmasına girdin mi?
- What time does that contest start?
- Yarışma ne zaman başlıyor?
- This contest is fixed.
- Bu yarışma ayarlandı.
- I'm sure that he will take part in the contest.
- Yarışmaya katılacağından eminim.
- Tom was challenged to a drinking contest.
- Tom bir içki yarışmasına davet edildi.
- She took part in the contest.
- O, yarışmaya katıldı.
- He wants to participate in the contest.
- O, yarışmaya katılmak istiyor.
- She got first prize in the eating contest.
- Yemek yeme yarışmasında birincilik ödülü aldı.
- Nancy was surprised that Bob won the first prize in the contest.
- Nancy, Bob'un yarışmada birincilik ödülünü kazanmasına şaşırdı.
Show More (90)
|
2 |
contest |
itiraz etmek |
v. |
|
- I wish to contest their admissibility on a purely legal basis.
- Bunların kabul edilebilirliğine tamamen hukuki bir temelde itiraz etmek istiyorum.
- Secondly, they are contesting the fact that the directive should have anything at all to do with pay.
- İkinci olarak, direktifin ücretle herhangi bir ilgisi olması gerektiğine itiraz ediyorlar.
- The Irish Government contested this financial rectification in so-called mediation negotiations.
- İrlanda Hükümeti sözde arabuluculuk müzakerelerinde bu mali düzeltmeye itiraz etmiştir.
- In my view, this evidence cannot be contested.
- Benim görüşüme göre bu kanıtlara itiraz edilemez.
- A refusal to grant the residence visa must be contested before the competent national authorities.
- İkamet vizesi verilmesinin reddine yetkili ulusal makamlar nezdinde itiraz edilmelidir.
- What I contest is the realism and usefulness of the proposals.
- Benim itiraz ettiğim husus, önerilerin gerçekçiliği ve yararlılığıdır.
- The citizens of the Union, meanwhile, as you know, are contesting the acquis even more.
- Bu arada Birlik vatandaşları, bildiğiniz gibi, müktesebata daha fazla itiraz ediyor.
- She decided not to contest the charges in court.
- Mahkemede suçlamalara itiraz etmemeye karar verdi.
- She decided not to contest the charges in court.
- O, mahkemedeki suçlamalara itiraz etmemeye karar verdi.
Show More (6)
|
3 |
contest |
yarışmak |
v. |
|
- She was the first girl to win that contest.
- O yarışmayı kazanan ilk kızdı.
- It was a friendly contest.
- Bu samimi bir yarışmaydı.
- Tom won that contest.
- Tom o yarışmayı kazandı.
- Who won the contest?
- Yarışmayı kim kazandı?
- What kind of contest was it?
- Ne tür bir yarışmaydı?
- Dan didn't even win the contest.
- Dan yarışmayı bile kazanamadı.
- It was a friendly contest.
- Dostça bir yarışmaydı.
Show More (4)
|
4 |
contest |
yarış |
n. |
|
- In this strong-arm contest, this race against time, it is the credibility of the UN and Europe that is at stake.
- Bu güç yarışında zamana karşı bu yarışta tehlikede olan BM ve Avrupa'nın güvenilirliğidir.
Show More (-2)
|
5 |
contest |
karşı çıkma |
n. |
|
- I have no wish to contest the view of the Committee on Economic and Monetary Affairs.
- Ekonomik ve Parasal İşler Komitesi'nin görüşüne karşı çıkmak gibi bir niyetim yok.
Show More (-2)
|
6 |
contest |
tartışma |
n. |
|
- Adoption for gay and lesbian parents remains a hotly contested issue in the United States.
- Gay ve lezbiyen ebeveynler için evlat edinme Amerika'da hararetli bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir.
Show More (-2)
|