|
- My main criticism about the plan is that it is too complicated.
- Planla ilgili temel eleştirim çok karmaşık olması.
- We are pleased that the balance-sheet which you have delivered today gives no cause for criticism.
- Bugün sunduğunuz bilançonun eleştiriye mahal vermemesinden memnuniyet duyuyoruz.
- This also deserves criticism here.
- Bu da burada eleştiriyi hak ediyor.
- There has been a lot of criticism of the way in which the ACP's secretariat has operated.
- ACP sekreterliğinin çalışma şekline yönelik pek çok eleştiri yapılmıştır.
- I too have some criticisms to make at this point.
- Benim de bu noktada yapacağım bazı eleştiriler var.
- I am grateful for the contributions, the compliments and the criticisms expressed so clearly.
- Bu kadar açık bir şekilde ifade edilen katkılar, övgüler ve eleştiriler için minnettarım.
- I am deeply concerned to read the many criticisms of the United Kingdom in this report.
- Bu raporda Birleşik Krallık'a yönelik pek çok eleştiriyi okumaktan derin endişe duyuyorum.
- If we tend today to mention more of the points of criticism, then that is, of course, in the interests of debate.
- Eğer bugün eleştiri noktalarından daha fazla bahsetme eğilimindeysek, bu elbette tartışmanın yararınadır.
- This contains probably the toughest criticism of Israel we have seen here in Parliament.
- Bu konu muhtemelen Parlamentoda gördüğümüz İsrail'e yönelik en sert eleştiriyi içeriyor.
- Finally, I would like to explain our criticisms of the Council’s annual report.
- Son olarak, Konsey'in yıllık raporuna yönelik eleştirilerimizi açıklamak istiyorum.
- We shall vote in favour of this resolution in spite of all the criticism that can be directed at it.
- Yöneltilebilecek tüm eleştirilere rağmen bu karar lehinde oy kullanacağız.
- If, though, we know nothing about the documents, we can have no criticism to make on this score.
- Ancak belgeler hakkında hiçbir şey bilmiyorsak, bu konuda yapabileceğimiz hiçbir eleştiri olamaz.
- It is criticism that I consider to be unfair.
- Bu eleştirinin haksız olduğunu düşünüyorum.
- I am deeply concerned to read the many criticisms of the United Kingdom in this report.
- Bu raporda Birleşik Krallık'a yönelik çok sayıda eleştiriyi okumaktan derin endişe duyuyorum.
- We do not therefore agree with the basic criticism made of the report.
- Bu nedenle, rapora yöneltilen temel eleştirilere katılmıyoruz.
- There are a series of criticisms about application, which should be taken into account.
- Uygulama hakkında dikkate alınması gereken bir dizi eleştiri bulunmaktadır.
- So that is no personal criticism of yourself.
- Yani bu kendinize yönelik kişisel bir eleştiri değildir.
- It is not sufficient to repeat certain criticisms, but it is then that person's duty to work on implementing the reform.
- Bazı eleştirileri tekrarlamak yeterli değildir, ancak o zaman reformun uygulanması için çalışmak o kişinin görevidir.
- That is our grave criticism of the approach taken in this report.
- Bu raporda benimsenen yaklaşıma yönelik ciddi eleştirimiz budur.
- This brings me to my next point of criticism.
- Bu da beni bir sonraki eleştiri noktama getiriyor.
- Criticism of this could have been expressed even more clearly in this resolution which we are about to adopt.
- Bunun eleştirisi, kabul etmek üzere olduğumuz bu kararda daha da açık bir şekilde ifade edilebilirdi.
- Indeed, the Council refers to the criticism and I referred to the criticism.
- Nitekim Konsey eleştirilere atıfta bulunuyor ve ben de eleştirilere atıfta bulundum.
- Civil society must be involved; we must consult our citizens and take account of their criticism and their demands.
- Sivil toplum işin içinde olmalı; vatandaşlarımıza danışmalı ve onların eleştirilerini ve taleplerini dikkate almalıyız.
- Another major criticism of the text concerns secondary law.
- Metne yönelik bir diğer önemli eleştiri de ikincil hukukla ilgilidir.
- Now, however, I want to respond to the first criticisms.
- Ancak şimdi ilk eleştirilere yanıt vermek istiyorum.
- Despite that, I would like to briefly reiterate my criticism.
- Buna rağmen eleştirilerimi kısaca tekrarlamak istiyorum.
- One cause for criticism is the fact that the land area of regions has not been used as a basis for statistics.
- Bölgelerin yüzölçümünün istatistiklerde temel olarak kullanılmamış olması eleştirilerin bir nedenidir.
- I think this situation is open to severe criticism.
- Bu durumun ciddi eleştirilere açık olduğunu düşünüyorum.
- In my view, despite the many criticisms, the vision of Europe's founding fathers continues to be realised.
- Bana göre, birçok eleştiriye rağmen, Avrupa'nın kurucu babalarının vizyonu gerçekleşmeye devam ediyor.
- We have also found points of criticism regarding the 2001 discharge and have formulated them in clear terms.
- Ayrıca 2001'deki tasfiyeye ilişkin eleştiri noktalarını tespit ettik ve bunları açık bir şekilde formüle ettik.
- The agreement we reached has encountered criticism from many quarters.
- Vardığımız anlaşma birçok çevreden eleştiri aldı.
- Criticisms are being made in China.
- Çin'de eleştiriler yapılıyor.
- There was confirmation of that criticism from all quarters during the subsequent debates.
- Daha sonraki tartışmalarda da her kesimden bu eleştirim teyit edildi.
- The EIB has understood the criticism, and significant changes have taken place.
- AYB eleştirileri anlayışla karşılamış ve önemli değişiklikler gerçekleştirmiştir.
- That is why we, as a group, are also critical of China and support the criticism levelled at China.
- Bu nedenle biz de grup olarak Çin'i eleştiriyor ve Çin'e yöneltilen eleştirileri destekliyoruz.
- Allow me too, however, to express my disappointment at some sort of criticism which was voiced.
- Bununla birlikte, dile getirilen bazı eleştirilerden duyduğum hayal kırıklığını ifade etmeme de izin verin.
- It may be the case that it is incorrect but, if this is the case, why may we not hear this criticism?
- Bunun yanlış olduğu söylenebilir, ancak durum böyleyse, bu eleştiriyi neden duyamıyoruz?
- The criticisms levelled at the States by this Parliament, however, go further.
- Ancak bu Parlamento tarafından Devletlere yöneltilen eleştiriler daha da ileri gitmektedir.
- In response to the criticism of preferential treatment, a statute for MEPs was discussed in 1998 and in 2002.
- Ayrıcalıklı muamele eleştirilerine cevaben, 1998 ve 2002'de AP üyeleri için bir tüzük tartışılmıştır.
- Perhaps the best-founded criticism referred to the rigidity of the rules.
- Belki de en haklı eleştiriler kuralların katılığına yönelikti.
- Overall, I support the proposal, even if I have one fundamental criticism of it.
- Temel bir eleştirim olsa da genel olarak teklifi destekliyorum.
- There is, of course, criticism.
- Elbette eleştiriler de var.
- I agree with his criticism of the Danish proposal's lack of ambition and scant substance.
- Danimarka'nın önerisinin iddiasızlığı ve yetersiz içeriği konusundaki eleştirilerine katılıyorum.
- I am glad that the Greek Presidency has returned after an absence which had attracted some criticism.
- Yunanistan Dönem Başkanlığı'nın bazı eleştirilere neden olan bir aradan sonra geri dönmüş olmasına sevindim.
- We should recognise that and set all our criticisms in that context.
- Bunu kabul etmeli ve tüm eleştirilerimizi bu bağlamda yapmalıyız.
- Opponents should be somewhat more careful in their criticism rather than appear, as critics, to be all of the same mind.
- Muhalifler, eleştirmenler olarak aynı fikirdeymiş gibi görünmektense eleştirilerinde biraz daha dikkatli olmalıdır.
- I do indeed have great sympathy with your criticism, and this is something I do not understand either.
- Eleştirinize gerçekten de büyük bir sempati duyuyorum ve bu benim de anlamadığım bir şey.
- I only have one point of criticism, namely, brominated flame retardants.
- Sadece bir eleştirim var, o da bromlu alev geciktiriciler.
- Overall, I support the proposal, even if I have one fundamental criticism of it.
- Temel bir eleştirim olsa da genel olarak öneriyi destekliyorum.
- In the present report, China has been subjected to criticism.
- Mevcut raporda Çin eleştirilere maruz kalmıştır.
- My only criticism is that it is a timeless speech.
- Tek eleştirim bunun zamansız bir konuşma olması.
- Instead, the resolution levels the bulk of its criticism at Iraq and bemoans the tension with the US.
- Bunun yerine karar, eleştirilerinin büyük kısmını Irak'a yöneltmekte ve ABD ile yaşanan gerginlikten yakınmaktadır.
- A second point of criticism concerns the implementation of ethical investment.
- İkinci bir eleştiri noktası etik yatırımın uygulanmasıyla ilgilidir.
- In spite of this criticism, I believe that, for the most part, taxpayers get value for money.
- Bu eleştirilere rağmen vergi mükelleflerinin çoğunlukla ödedikleri paranın karşılığını aldıklarına inanıyorum.
- The far from gentle criticism levelled at the Lamassoure report speaks for itself.
- Lamassoure raporuna yöneltilen hiç de nazik olmayan eleştiriler her şeyi anlatıyor.
- My criticism mainly concerns the following matters.
- Benim eleştirilerim esas olarak aşağıdaki konularla ilgilidir.
- Thanks to criticism on this, the Right has blocked this decision.
- Bu konudaki eleştiriler sayesinde Sağ bu kararı bloke etti.
- It is surprising, considering what is happening today in Belgium, to hear so much criticism of the Commission proposal.
- Bugün Belçika'da yaşananlar göz önüne alındığında, Komisyon teklifine yönelik bu kadar çok eleştiri duymak şaşırtıcıdır.
- Specifically, I have heard the repeated criticism that sustainable development has not been sufficiently reflected.
- Özellikle sürdürülebilir kalkınmanın yeterince yansıtılmadığına dair tekrarlanan eleştirileri duydum.
- Our criticism should be seen as a contribution to this development.
- Eleştirilerimiz bu gelişime bir katkı olarak görülmelidir.
- This is my minor criticism of the document we have voted on.
- Bu benim oyladığımız belgeye yönelik küçük bir eleştirim.
- I simply want to make that criticism clear.
- Ben sadece bu eleştiriyi açıklığa kavuşturmak istiyorum.
- Our rapporteur's criticisms on this point have also therefore been heeded.
- Dolayısıyla raportörümüzün bu noktadaki eleştirileri de dikkate alınmıştır.
- He said that criticism is a healthy exercise, but that it must be levelled under certain premises.
- Eleştirinin sağlıklı bir egzersiz olduğunu, ancak bunun belirli öncüller altında yapılması gerektiğini söyledi.
- The agreement also attracts criticism with regard to EURODAC.
- Anlaşma EURODAC ile ilgili olarak da eleştirilere maruz kalmaktadır.
- I do have two minor criticisms I would like to make.
- Yapmak istediğim iki küçük eleştiri var.
- The object of our criticism is the new anti-terrorism legislation.
- Eleştirilerimizin hedefi yeni terörle mücadele mevzuatıdır.
- Please permit me to conclude on a note of mild criticism.
- Lütfen sözlerimi hafif bir eleştiri ile bitirmeme izin verin.
- Much of the criticism levelled at that suggests that we voted on it far too early on.
- Bu konuda yöneltilen eleştirilerin çoğu, bu konuda çok erken oylama yaptığımızı gösteriyor.
- There has been a lot of criticism of the emissions trading scheme.
- Emisyon ticareti planına yönelik pek çok eleştiri yapıldı.
- We need here a balanced relationship between constructive cooperation and justified criticism of details.
- Burada yapıcı işbirliği ile detaylara ilişkin haklı eleştiriler arasında dengeli bir ilişkiye ihtiyacımız var.
- There has been a lot of criticism of the emissions trading scheme.
- Emisyon ticareti programına yönelik çok sayıda eleştiri yapıldı.
- This is in no way a criticism of you personally.
- Bu hiçbir şekilde şahsınıza yönelik bir eleştiri değildir.
- I agree with that criticism.
- Bu eleştiriye katılıyorum.
- Much of the criticism levelled at that suggests that we voted on it far too early on.
- Bu konuda yöneltilen eleştirilerin büyük bir kısmı, meseleyi çok erken oyladığımıza işaret ediyor.
- I really would ask for this point to be addressed formally to the groups for once as criticism from the Bureau.
- Bu noktanın bir kez olsun Büro'nun eleştirisi olarak resmi bir şekilde gruplara yöneltilmesini gerçekten rica ediyorum.
- There have been some criticisms about the blanket refusal to give access to legal opinions.
- Hukuki görüşlere erişimin genel olarak reddedilmesine ilişkin bazı eleştiriler bulunmaktadır.
- We must be critical where criticism is needed but we must also provide support where we can.
- Eleştiri gereken yerlerde eleştirel olmalı ama aynı zamanda yapabildiğimiz yerlerde de destek sağlamalıyız.
- You will see, on reading it, that it is not exactly sparing with its criticisms.
- Okuyunca göreceksiniz ki, eleştirilerinde pek de tutumlu değil.
- Nonetheless, there is some justified criticism.
- Bununla birlikte, bazı haklı eleştiriler de mevcuttur.
- I am open to this type of criticism.
- Bu tür eleştirilere açığım.
- Instead, my criticism applies more to what is not included and to the defects in the current legislation.
- Bunun yerine, benim eleştirim daha çok nelerin dahil edilmediğine ve mevcut mevzuattaki kusurlara yöneliktir.
- All Member States must, by their very nature, be strong and confident enough to accept criticism.
- Tüm Üye Devletler, doğaları gereği, eleştirileri kabul edebilecek kadar güçlü ve özgüvenli olmalıdır.
- We are open to justified criticism from our own ranks, too.
- Kendi saflarımızdan gelecek haklı eleştirilere de açığız.
- We are all open to that criticism.
- Hepimiz bu eleştiriye açığız.
- I would certainly have preferred to see clear words of criticism here.
- Burada açık ve net eleştiri sözcükleri görmeyi kesinlikle tercih ederdim.
- My main criticism and my attitude to the proposals before us are expressed in a minority opinion on the report.
- Benim temel eleştirim ve önümüze getirilen tekliflere ilişkin tutumum rapora ilişkin azınlık görüşümde ifade edilmiştir.
- However, I do not quite understand your criticism of my group.
- Ancak, grubuma yönelik eleştirilerinizi tam olarak anlamış değilim.
- Quite independently of that, we will take account of the criticism of the Thursday timetable.
- Bundan bağımsız olarak Perşembe günkü programa yönelik eleştirileri de dikkate alacağız.
- The Commission's proposals have been drafted in the light of both these evaluations and this criticism.
- Komisyonun teklifleri hem bu değerlendirmeler hem de bu eleştiriler ışığında hazırlanmıştır.
- I have no criticism to make of the hard work.
- Sıkı çalışma konusunda yapabileceğim bir eleştiri yok.
- Our first criticism is that ending aid for fleet modernisation is totally unacceptable.
- İlk eleştirimiz, filo modernizasyonu için yapılan yardımın sona erdirilmesinin kabul edilemez olduğudur.
- There have frequently been many criticisms in this respect.
- Bu konuda sık sık birçok eleştiri yapılmaktadır.
- But we also have some criticism regarding the question of final control.
- Ancak nihai kontrol meselesine ilişkin bazı eleştirilerimiz de var.
- That is a political criticism we have to face.
- Bu yüzleşmemiz gereken siyasi bir eleştiri.
- The problem is that we do not dare to back our criticism up with action.
- Sorun şu ki, eleştirilerimizi eylemle desteklemeye cesaret edemiyoruz.
- It is criticism that I consider to be unfair.
- Bu eleştirilerin haksız olduğunu düşünüyorum.
- Although I support the line taken by the report, I do have a few criticisms.
- Raporun benimsediği çizgiyi desteklemekle birlikte birkaç eleştirim var.
- I should like to flag the need for some self-criticism when the EU dishes out criticism.
- AB eleştiri yaparken biraz da özeleştiri yapılması gerektiğine işaret etmek istiyorum.
- Thanks to criticism on this, the Right has blocked this decision.
- Bu konudaki eleştiriler sayesinde Sağ bu kararı engelledi.
- Against this backdrop, some fundamental criticism must be made of the Commission proposals.
- Bu çerçevede, Komisyon tekliflerine yönelik bazı temel eleştiriler yapılmalıdır.
- I have one point of criticism.
- Benim bir eleştirim var.
- We share her analysis and also the criticisms she has raised in the report.
- Kendisinin analizini ve raporda dile getirdiği eleştirileri paylaşıyoruz.
- There are very few criticisms here.
- Burada çok az eleştiri var.
- This does not automatically mean that every criticism should be accepted as valid.
- Bu, her eleştirinin otomatik olarak geçerli kabul edilmesi gerektiği anlamına gelmez.
- I, too, have my criticisms of Naples.
- Benim de Napoli'ye yönelik eleştirilerim var.
- Many fellow Members have already voiced their criticism on a number of serious issues.
- Birçok Üye arkadaşımız bir dizi ciddi konuda eleştirilerini dile getirmiştir.
- There has been much criticism of certain statements that were made.
- Yapılan bazı açıklamalara yönelik çok sayıda eleştiri yapılmıştır.
- This is why I take exception to the often unfair criticism levelled at Slovakia, including in my own country.
- Bu nedenle, kendi ülkem de dahil olmak üzere Slovakya'ya yöneltilen çoğu zaman haksız eleştirileri kabul etmiyorum.
- We are pleased that the balance-sheet which you have delivered today gives no cause for criticism.
- Bugün teslim ettiğiniz bilançonun eleştiriye mahal vermemesinden memnuniyet duyuyoruz.
- This also, however, entails criticism, where necessary.
- Ancak bu, gerektiğinde eleştiriyi de gerektirir.
- No one wants to be exposed to this criticism and, above all, this responsibility.
- Hiç kimse bu eleştiriye ve hepsinden önemlisi bu sorumluluğa maruz kalmak istemez.
- Nonetheless, there is some justified criticism.
- Bununla birlikte, bazı haklı eleştiriler de vardır.
- The role of the EIB has been of topical interest in the debate in recent years, and criticisms have been made.
- AYB'nin rolü son yıllarda güncel bir tartışma konusu olmuş ve eleştiriler yapılmıştır.
- It is, however, important to criticise those who deserve criticism.
- Bununla birlikte eleştiriyi hak edenleri eleştirmek önemlidir.
- My main criticism and my attitude to the proposals before us are expressed in a minority opinion on the report.
- Benim temel eleştirim ve önümüzde bulunan tekliflere ilişkin tutumum, rapora ilişkin azınlık görüşünde ifade edilmiştir.
- I accept the criticisms, I can even admit that I can be wrong.
- Eleştirileri kabul ediyorum, hatta yanılıyor olabileceğimi bile kabul edebilirim.
- Both the internal memo from the auditor and the modernisation plans show that her criticism really holds water.
- Hem denetçinin iç notu hem de modernizasyon planları, eleştirilerinin gerçekten de yerinde olduğunu göstermektedir.
- A second point of criticism concerns the implementation of ethical investment.
- İkinci bir eleştiri noktası da etik yatırımın uygulanmasıyla ilgilidir.
- We also have some criticism.
- Bazı eleştirilerimiz de var.
- A great many questions and outright criticism can still be heard from various sectors of the market.
- Piyasanın çeşitli kesimlerinden hala pek çok soru ve açık eleştiri duyulabilir.
- Much of the criticism in the letters boils down to that.
- Mektuplarda yer alan eleştirilerin çoğu da bundan kaynaklanıyor.
- That may be just a point of criticism, but it is a decisive one.
- Bu sadece bir eleştiri noktası olabilir ancak belirleyici bir noktadır.
- If the criticism was unjustified, as the Commission claims, we would of course clear this up, and all would be well.
- Eğer Komisyon'un iddia ettiği gibi eleştiriler haksızsa, elbette bunu açıklığa kavuştururuz ve her şey yoluna girer.
- Where are the wide criticisms of the SCF opinion?
- Gıda Bilimi Komitesi görüşüne yönelik geniş eleştiriler nerede?
- Moreover, there was criticism from Parliament that we have heard nothing of today.
- Dahası, Parlamento'dan bugün hiçbir şey duymadığımız eleştiriler geldi.
- My only criticism is that an attempt has been made to hijack the report on behalf of the Taiwan lobby.
- Tek eleştirim, raporun Tayvan lobisi adına ele geçirilmeye çalışılmasıdır.
- I can fully endorse the criticism made by the previous speakers.
- Önceki konuşmacılar tarafından yapılan eleştirilere tamamen katılıyorum.
- All Member States must be strong and confident enough to accept criticism.
- Tüm Üye Devletler eleştirileri kabul edecek kadar güçlü ve özgüvenli olmalıdır.
- My only criticism is that it is a timeless speech.
- Benim tek eleştirim bunun zamansız bir konuşma olması.
- Nevertheless, allow me to make some criticisms.
- Yine de bazı eleştirilerde bulunmama izin verin.
- So any criticism can only apply to next year.
- Yani her türlü eleştiri sadece gelecek yıl için geçerli olabilir.
- I have no criticism to make of the hard work.
- Bu sıkı çalışma için getirebileceğim bir eleştiri yok.
- I cannot say that there is one simple solution, there is criticism of the present opt-out practice.
- Basit bir çözüm olduğunu söyleyemem, mevcut devre dışı bırakma uygulamasına yönelik eleştiriler var.
- We have already heard the criticism that parliaments do not know how to deal with money.
- Parlamentoların parayla nasıl başa çıkacaklarını bilmedikleri yönündeki eleştirileri daha önce de duymuştuk.
- One of the most frequent criticisms of Community competition law is its excessive red tape.
- Topluluk rekabet hukukuna yönelik en sık yapılan eleştirilerden biri aşırı bürokratik olmasıdır.
- This brings me to my points of criticism.
- Bu da beni eleştiri noktalarıma getiriyor.
- A third criticism from the Council is that there is no chance whatsoever of spending the money this year.
- Konsey'den gelen üçüncü bir eleştiri de paranın bu yıl harcanma şansının olmadığı yönünde.
- Instead, my criticism applies more to what is not included and to the defects in the current legislation.
- Ancak benim eleştirim daha ziyade mevcut mevzuatta yer almayan hususlara ve eksikliklere yöneliktir.
- I will focus on the criticisms.
- Ben eleştirilere odaklanacağım.
- There should be criticism where criticism is due, but, even more importantly, support where support is due.
- Eleştirilmesi gereken yerde eleştiri ama daha da önemlisi desteklenmesi gereken yerde destek olmalıdır.
- Criticism arising out of these problems should therefore be directed mainly at the Member States.
- Bu nedenle bu sorunlardan kaynaklanan eleştiriler esas olarak Üye Devletlere yöneltilmelidir.
- I agree with his criticism.
- Eleştirilerine katılıyorum.
- There is a great deal of criticism of the way in which we carry out self-monitoring.
- Kendi kendimizi denetleme yöntemimize yönelik çok sayıda eleştiri var.
- Otherwise, please allow me to make certain criticisms in relation to Laeken.
- Aksi takdirde lütfen Laeken ile ilgili bazı eleştirilerde bulunmama izin verin.
- Your criticism is one that I share.
- Eleştirilerinize ben de katılıyorum.
- With regard to the six-month presidency, the President-in-Office of the Council beat me to my criticism.
- Altı aylık dönem başkanlığı ile ilgili olarak, Konsey Dönem Başkanı eleştirilerimde benden önce davrandı.
- I disagree with the content of this criticism.
- Bu eleştirinin içeriğine katılmıyorum.
- Our group supports the strains of criticism the rapporteurs direct at the Commission's proposals.
- Grubumuz raportörlerin Komisyonun tekliflerine yönelttiği eleştirileri desteklemektedir.
- This contains probably the toughest criticism of Israel we have seen here in Parliament.
- Bu konu muhtemelen Parlamento'da gördüğümüz İsrail'e yönelik en sert eleştiriyi içeriyor.
- My criticisms relate above all to two issues.
- Eleştirilerim özellikle iki konuyla ilgilidir.
- The project has also met with very well-founded criticism from a large part of the research community in Spain.
- Proje aynı zamanda İspanya'daki araştırma camiasının büyük bir bölümünün haklı eleştirileriyle de karşılaşmıştır.
- The EIB has understood the criticism, and significant changes have taken place.
- AYB eleştirileri anlamış ve önemli değişiklikler gerçekleştirmiştir.
- The report also contains some criticism, however, of the French proposal.
- Ancak raporda Fransız önerisine yönelik bazı eleştiriler de yer almaktadır.
- This criticism was very clear both in the report and during its presentation to the committee.
- Bu eleştiri hem raporda hem de komiteye sunumu sırasında çok açık bir şekilde dile getirilmiştir.
- There has been particular criticism of sub-contracting associations such as RTM.
- RTM gibi taşeron derneklere yönelik özel eleştiriler olmuştur.
- I believe, however, that the report adequately reflects the various criticisms of OLAF’s work.
- Ancak raporun OLAF'ın çalışmalarına yönelik çeşitli eleştirileri yeterince yansıttığına inanıyorum.
- I repeat at this point my old criticism that structural abuse is inherent in the system.
- Bu noktada, sistemin doğasında yapısal suiistimal olduğu yönündeki eski eleştirimi tekrarlıyorum.
- I should like to flag the need for some self-criticism when the EU dishes out criticism.
- AB eleştiri yaparken biraz da özeleştiri yapması gerektiğini belirtmek isterim.
- The criticism is mainly aimed at the Member States and concerns incoherence and a lack of decisiveness.
- Eleştiriler ağırlıklı olarak Üye Devletlere yönelik olup tutarsızlık ve kararlılık eksikliği ile ilgilidir.
- President Alexander Lukashenko of Belarus cannot handle any criticism.
- Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukashenko hiçbir eleştiriyi kaldıramıyor.
- I have not read any criticisms of the content of the Charter.
- Şart'ın içeriğine ilişkin herhangi bir eleştiri okumadım.
- Too much of the unfounded criticism of GMOs disregards this scientific approach.
- GDO'lara yönelik asılsız eleştirilerin çoğu bu bilimsel yaklaşımı göz ardı etmektedir.
- The project has also met with very well-founded criticism from a large part of the research community in Spain.
- Proje ayrıca İspanya'daki araştırma camiasının büyük bir bölümünden çok haklı eleştiriler almıştır.
- The Commission can therefore take the criticism easily.
- Komisyon bu nedenle eleştirileri rahatlıkla göğüsleyebilir.
- Much of the criticism in the letters boils down to that.
- Mektuplarda yer alan eleştirilerin büyük bir kısmı bundan kaynaklanıyor.
- Criticism should be voiced when it is called for.
- Eleştiri gerektiğinde dile getirilmelidir.
- For example, non-governmental organisations are themselves not immune from criticism.
- Örneğin, sivil toplum kuruluşları da eleştirilerden muaf değildir.
- The only slight criticism I would have of some of the statistics in the report is that they are out of date.
- Raporda yer alan bazı istatistiklere getirebileceğim tek küçük eleştiri, bunların güncelliğini yitirmiş olmasıdır.
- I have one criticism of what he has just said - and here we will have to agree to disagree.
- Ancak, şu anda söylediklerine bir eleştirim var - ve burada farklı düşüneceğimizi kabul etmeliyiz.
- This does not, however, mean that everything is fine and that no criticisms should be made.
- Ancak bu, her şeyin yolunda olduğu ve hiçbir eleştiri yapılmaması gerektiği anlamına gelmiyor.
- The new WTO round perfectly illustrates our criticism of the way in which this body is organised.
- Yeni DTÖ turu, bu kurumun örgütlenme biçimine yönelik eleştirilerimizi mükemmel bir şekilde ortaya koymaktadır.
- That is a grossly unfair criticism.
- Bu son derece haksız bir eleştiridir.
- Provided it is done well, the introduction of the euro could , silence all that criticism.
- İyi yapılması koşuluyla avronun uygulamaya konması tüm bu eleştirileri susturabilir.
- If, though, we know nothing about the documents, we can have no criticism to make on this score.
- Yine de belgeler hakkında hiçbir şey bilmiyorsak, bu konuda yapabileceğimiz bir eleştiri olamaz.
- So, ladies and gentlemen, both 'yes' and criticism?
- Sayın milletvekilleri, hem 'evet' hem de eleştiri mi söz konusu?
- Criticism should never cause the recipient to lose face, inner dignity, or self-respect.
- Eleştiri hiçbir zaman muhatabın itibarını, iç saygınlığını ya da öz saygısını kaybetmesine neden olmamalıdır.
- This can resist any criticism.
- Bu her türlü eleştiriye direnebilir.
- Tom gets angry at the slightest hint of criticism.
- Tom en ufak bir eleştiri belirtisine sinirlenir.
- Not all criticism is constructive.
- Her eleştiri yapıcı olmuyor.
- I feel resentment against your unwarranted criticism.
- Haksız eleştirilerinize karşı öfke hissediyorum.
- Dan's criticisms are sometimes useful in focusing my thinking.
- Dan'in eleştirileri bazen düşüncelerime odaklanmamda faydalı oluyor.
- Your criticism is unfounded.
- Eleştirileriniz temelsiz.
- She is very sensitive to criticism.
- Eleştiriye karşı çok hassastır.
- The criticism of the actor's performance was just.
- Aktörün performansına yönelik eleştiriler haklıydı.
- Everybody is afraid of criticism.
- Herkes eleştiriden korkar.
- You are too sensitive to criticism.
- Eleştiriye karşı çok hassassınız.
- This director is not insensitive to criticism.
- Bu yönetmen eleştiriye duyarsız değil.
- Your criticism is very unfair.
- Senin eleştirin çok insafsız.
- Tom understands the criticism.
- Tom eleştirileri anlıyor.
- She accepts criticism from anyone but her parents.
- Ailesi dışında herkesten eleştiri kabul ediyor.
- This can resist any criticism.
- Bu her eleştiriye karşı koyabilir.
- Don't be too sensitive to criticism.
- Eleştiriye karşı çok hassas olma.
- Tom isn't very open to criticism.
- Tom eleştiriye çok açık değil.
- He has written several criticisms of that play.
- O oyun hakkında birkaç eleştiri yazdı.
- I didn't mean that as a criticism.
- Bunu bir eleştiri olarak söylemedim.
- His criticisms were aimed at the Japanese government.
- Eleştirileri Japon hükümetine yönelikti.
- She is always immune to criticism.
- Eleştiriye karşı her zaman bağışıklığı vardır.
- Most writers are sensitive to criticism.
- Çoğu yazar eleştiriye karşı duyarlıdır.
- He is sensitive to criticism.
- Eleştiriye karşı hassastır.
- His criticisms were out of place.
- Eleştirileri yersizdi.
- His book became an object of criticism.
- Kitabı eleştiri konusu oldu.
- Tom understands the criticism.
- Tom eleştiriyi anlıyor.
- If I cared about all your criticism, I wouldn't be where I am.
- Eleştirilerinizi önemseseydim, şu an olduğum yerde olmazdım.
- He is sensitive to criticism.
- O eleştiriye duyarlıdır.
- The test of democracy is freedom of criticism.
- Demokrasinin testi eleştiri özgürlüğüdür.
- I feel resentment against your unwarranted criticism.
- Haksız eleştirine karşı kızgınlık hissediyorum.
- Don't be too sensitive to criticism.
- Eleştiriye karşı çok duyarlı olma.
- He is very sensitive to criticism.
- Eleştiriye çok duyarlı.
- He has written several criticisms of that play.
- Bu oyun hakkında birkaç eleştiri yazdı.
- The director is sensitive to criticism.
- Yönetmen, eleştirilere karşı duyarlı.
- His criticisms were aimed at the Japanese government.
- Onun eleştirileri Japon hükümetine yönelikti.
- He is very sensitive to criticism.
- Eleştiriye karşı çok hassastır.
- Tom gets angry at the slightest hint of criticism.
- Tom en ufak bir eleştiriye sinirleniyor.
- Tom's criticism was unfair.
- Tom'un eleştirisi haksızdı.
- Your criticism is unfair.
- Eleştirileriniz haksız.
- She was apprehensive about receiving criticism of her performance.
- Performansı hakkında eleştiri almaktan endişeliydi.
- Tom is above criticism.
- Tom eleştirilerin üstünde.
- Tom isn't very open to criticism.
- Tom eleştiriye pek açık değil.
- He is always immune to criticism.
- Her zaman eleştiriye karşı bağışıklığı vardır.
- This director is not insensitive to criticism.
- Bu yönetmen eleştirilere karşı duyarsız değil.
- I didn't mean that as a criticism.
- Ben bunu bir eleştiri olarak kastetmedim.
- Your criticism is very unfair.
- Eleştirileriniz çok haksız.
- Tom doesn't take criticism well.
- Tom eleştiriyi iyi karşılamıyor.
- She accepts criticism from anyone but her parents.
- O, anne ve babası dışında herkesten eleştiri kabul eder.
- I'm refraining from making any criticism.
- Herhangi bir eleştiri yapmaktan kaçınıyorum.
- His book became an object of criticism.
- Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.
- Musicians are usually sensitive to criticism.
- Müzisyenler genellikle eleştiriye karşı hassastırlar.
- She is very sensitive to criticism.
- Eleştiriye karşı çok duyarlıdır.
- Most writers are sensitive to criticism.
- Çoğu yazar eleştirilere karşı hassastır.
- Don't be so sensitive to criticism.
- Eleştiriye karşı bu kadar hassas olma.
- Musicians are usually sensitive to criticism.
- Müzisyenler genellikle eleştiriye duyarlıdır.
- The boss tortured the workers with his criticism.
- Patron eleştirileriyle işçilere işkence ediyordu.
- The film received favourable criticism.
- Film olumlu eleştiriler aldı.
- Your criticism is very unfair.
- Eleştiriniz çok adaletsizce.
- You're exposing yourself to a lot of criticism.
- Kendini bir sürü eleştiriye maruz bırakıyorsun.
- Don't be so sensitive to criticism.
- Eleştiriye karşı çok duyarlı olma.
- Your criticism is unfounded.
- Sizin eleştiriniz asılsızdır.
- Not all criticism is constructive.
- Her eleştiri yapıcı değildir.
- You are too sensitive to criticism.
- Eleştiriye karşı fazla hassassın.
- The boss tortured the workers with his criticism.
- Patron eleştirisiyle işçilere işkence yaptı.
Show More (238)
|
