|
- This will present problems for Member States wishing both to invest and pay off their debts.
- Bu durum hem yatırım yapmak hem de borçlarını ödemek isteyen Üye Devletler için sorun teşkil edecektir.
- There is also an urgent need to cancel the debts.
- Ayrıca borçların acilen iptal edilmesi gerekmektedir.
- The African countries have asked us to clear their debts.
- Afrika ülkeleri bizden borçlarını silmemizi istediler.
- Secondly, we need to provide new answers to the problem of the debts of poor countries.
- İkinci olarak, yoksul ülkelerin borçları sorununa yeni yanıtlar vermemiz gerekiyor.
- The economies therefore contract under the burden of public and international debts.
- Dolayısıyla ekonomiler kamu ve uluslararası borçların yükü altında daralıyor.
- We Europeans have historical debts and links with Argentina, with those people who fled hunger or oppression.
- Biz Avrupalıların Arjantin'e, açlıktan ya da baskıdan kaçan bu insanlara tarihi borçlarımız ve bağlarımız var.
- Sadly, however, these are also the vessels with the biggest outstanding debts to the banks.
- Ancak ne yazık ki bu gemiler aynı zamanda bankalara en fazla borcu olan gemilerdir.
- It is substantially less than what would be needed to reduce the debts that are still outstanding.
- Halen ödenmemiş olan borçların azaltılması için gerekli olandan önemli ölçüde daha azdır.
- Today’s debts are tomorrow’s taxes.
- Bugünün borçları yarının vergileridir.
- The US needs investment to pay off its debts.
- ABD'nin borçlarını ödeyebilmesi için yatırıma ihtiyacı var.
- It is substantially less than what would be needed to reduce the debts that are still outstanding.
- Bu miktar, halen ödenmemiş olan borçların azaltılması için gerekli olandan çok daha azdır.
- According to the Treaty, we do not carry each other's debts.
- Antlaşmaya göre, birbirimizin borçlarını taşımıyoruz.
- We are still waiting for the European Union to unilaterally abolish the debts of the countries of the south.
- Hâlâ Avrupa Birliği'nin güney ülkelerinin borçlarını tek taraflı olarak ortadan kaldırmasını bekliyoruz.
- The economies therefore contract under the burden of public and international debts.
- Bu nedenle ekonomiler kamu ve uluslararası borçların yükü altında daralmaktadır.
- It is also too easy to take a shortcut by cancelling all these countries' debts.
- Ayrıca tüm bu ülkelerin borçlarını iptal ederek kestirmeden gitmek de çok kolay.
- Debts lead to higher interest rates, and these lead to higher inflation.
- Borçlar daha yüksek faiz oranlarına, bunlar da daha yüksek enflasyona yol açar.
- The European Union must undertake to bring about the alleviation or cancellation of the debts of the poor countries.
- Avrupa Birliği, yoksul ülkelerin borçlarının hafifletilmesini veya iptal edilmesini sağlamayı taahhüt etmelidir.
- It is gratifying that the US has realised the importance of the UN and is paying its debts to that organisation.
- ABD'nin BM'nin öneminin farkına varması ve bu örgüte olan borcunu ödemesi memnuniyet vericidir.
- I have some debts to repay.
- Ödemem gereken bazı borçlar var.
- Tom wants to pay off his debts.
- Tom borçlarını ödemek istiyor.
- How will we pay our debts?
- Borcumuzu nasıl ödeyeceğiz?
- You must pay off your debts.
- Borçlarını ödemelisin.
- Tom has paid off his debts.
- Tom borçlarını ödedi.
- His debts amount to 100,000 yen.
- Borçları 100,000 yen.
- Tom needs to pay his own debts.
- Tom'un kendi borçlarını ödemesi gerekir.
- How will we pay our debts?
- Borçlarımızı nasıl ödeyeceğiz?
- He applied the money to the payment of debts.
- Parayı borçlarını ödemek için kullandı.
- Julie thinks that she will not be able to pay off all of her debts.
- Julie tüm borçlarını ödeyemeyeceğini düşünüyor.
- Tom pays his debts promptly.
- Tom borçlarını hemen öder.
- Greece can no longer pay off its debts.
- Yunanistan artık borçlarını ödeyemiyor.
- His debts amount to more than he can pay.
- Borçları ödeyebileceğinden daha fazla.
- How will you pay your debts?
- Borçlarını nasıl ödeyeceksin?
- Tom is trying to pay off all his debts.
- Tom bütün borçlarını tamamen ödemek için çalışıyor.
- His debts amount to $2,000.
- Borcu 2,000 dolar.
- He had to sell the farm for debts.
- Borçları yüzünden çiftliği satmak zorunda kaldı.
- Tom has to pay his own debts.
- Tom kendi borçlarını ödemek zorunda.
- Dan gave Linda the money she needed to pay off her debts.
- Dan, Linda'ya borçlarını ödemesi için gereken parayı verdi.
- He had to pay his own debts.
- O, kendi borçlarını ödemek zorunda kaldı.
- Tom has a lot of debts.
- Tom'un bir sürü borcu var.
- She has huge debts.
- Çok büyük borçları var.
- How will he pay his debts?
- O, borçlarının nasıl ödeyecek?
- He wants to pay off his debts.
- Borçlarını ödemek istiyor.
- How will he repay his debts?
- Borçlarını nasıl ödeyecek?
- Calm down, all my debts will soon be paid to you.
- Sakin ol, bütün borçlarım yakında size ödenecek.
- Tom has to pay his own debts.
- Tom kendi borçlarını ödemek zorundadır.
- His debts amount to two million dollars.
- Onun borçları iki milyon dolara varıyor.
- I want to pay off my debts.
- Borçlarımı ödemek istiyorum.
- Tom needs to pay his own debts.
- Tom'un kendi borçlarını ödemesi gerekiyor.
- His debts amounted to five million yen.
- Onun borçları beş milyon yene ulaştı.
- How will he pay his debts?
- O borçlarını nasıl ödeyecek?
- Tom did his best to pay off his business debts.
- Tom işletme borçlarını ödemek için elinden geleni yaptı.
- My father stood guarantee for my debts.
- Babam borçlarım için kefil oldu.
- You should pay your debts.
- Borçlarını ödemen gerekir.
- I must sell my farm to pay off my debts.
- Borçlarımı ödemek için çiftliğimi satmalıyım.
- His debts amount to $2,000.
- Onun borçları 2,000 dolara varmaktadır.
- She guaranteed his debts.
- Borçlarına kefil oldu.
- The country was unable to pay its debts.
- Ülke borçlarını ödeyemedi.
- Tom had to sell his car to help pay his debts.
- Tom borçlarını ödemesine yardımı olsun diye arabasını satmak zorunda kaldı.
- I would have paid my debts if I had had money.
- Param olsaydı borçlarımı öderdim.
- She has huge debts.
- Onun büyük borçları var.
- My father stood guarantee for my debts.
- Babam borçlarıma kefil oldu.
- I must repay my debts.
- Borçlarımı ödemeliyim.
- He had to pay his own debts.
- Kendi borçlarını ödemek zorunda kaldı.
- Dan gave Linda the money she needed to pay off her debts.
- Dan Linda'ya borçlarını ödemek için ihtiyacı olan parayı verdi.
- I won't pay my son's debts.
- Ben oğlumun borçlarını ödemeyeceğim.
- Tom is trying to pay off all his debts.
- Tom tüm borçlarını ödemeye çalışıyor.
- He applied the money to the payment of debts.
- O, borçların ödenmesi için paraya başvurdu.
- How will I pay my debts now?
- Şimdi borçlarımı nasıl ödeyeceğim?
- Tom did his best to pay off his business debts.
- Tom iş borçlarını ödemek için elinden geleni yaptı.
- His debts amounted to five million yen.
- Borçları beş milyon yene ulaştı.
- I must sell my farm to pay off my debts.
- Borçlarımı ödemek için çiftliğimi satmak zorundayım.
- I won't pay my son's debts.
- Oğlumun borçlarını ödemeyeceğim.
- Calm down, all my debts will soon be paid to you.
- Sakin ol, tüm borçlarım yakında sana ödenir.
- He has a lot of debts.
- Bir sürü borcu var.
- Mary took out a loan in order to pay her debts.
- Mary borçlarını ödeyebilmek için kredi aldı.
- His debts amount to two million dollars.
- Borcu iki milyon dolar.
- His debts amount to over $1,000.
- Borçları 1,000 doların üzerinde.
- Tom gave Mary the money she needed to pay off her debts.
- Tom Mary'ye borçlarını ödemesi için ihtiyacı olan parayı verdi.
- I have some debts to repay.
- Geri ödeyecek bazı borçlarım ar.
- Tom wanted to pay off his debts.
- Tom borçlarını ödemek istedi.
- Debts must be repaid.
- Borçlar geri ödenmelidir.
- I expect you to pay off all your debts.
- Senden tüm borçlarını ödemeni bekliyorum.
- That man has many debts.
- O adamın çok borcu var.
- He has many accumulated debts.
- Bir sürü birikmiş borcu var.
- I expect you to pay off all your debts.
- Bütün borcunu ödemeni bekliyorum.
- His debts amount to 100,000 yen.
- Onun borçları 100,000 yene ulaştı.
Show More (83)
|