dependent - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
dependent bağımlı adj.
  • Europe and Russia are a great deal more dependent on each other than might appear to be the case at first sight.
  • Avrupa ve Rusya birbirlerine ilk bakışta göründüğünden çok daha fazla bağımlıdır.
  • These countries are dependent on a few products that they can export.
  • Bu ülkeler ihraç edebilecekleri birkaç ürüne bağımlı durumdalar.
  • This is the only way not to make European countries more dependent on external sources.
  • Avrupa ülkelerini dış kaynaklara daha bağımlı hale getirmemenin tek yolu budur.
Show More (79)
dependent bağlı adj.
  • Of course, making over six months' residence dependent on financial resources could give rise to social discrimination.
  • Elbette altı aydan fazla ikamet süresinin mali kaynaklara bağlı kılınması sosyal ayrımcılığa yol açabilir.
  • These and these alone can be dependent on the 75% criterion.
  • Bunlar ve bunlar tek başına %75 kriterine bağlı olabilir.
  • That is of course also dependent on the Commission and the Council.
  • Bu elbette Komisyon ve Konsey'e de bağlıdır.
Show More (22)
dependent bağımlı olan adj.
  • There are some self-employed people who are economically dependent.
  • Ekonomik olarak bağımlı olan bazı serbest meslek sahipleri vardır.
  • Furthermore, I learned that the research projects for both forms of stem cells are dependent upon each other.
  • Ayrıca her iki kök hücre türüne yönelik araştırma projelerinin birbirine bağımlı olduğunu öğrendim.
  • Tom and Mary became dependent on each other.
  • Tom ve Mary birbirlerine bağımlı oldular.
Show More (5)
dependent muhtaç adj.
  • The EU is dependent on this in order to keep the Lisbon process on track.
  • AB, Lizbon sürecini rayında tutabilmek için buna muhtaçtır.
  • We know that seven million people were dependent on humanitarian aid even before the military operations began.
  • Askeri operasyonlar başlamadan önce bile yedi milyon kişinin insani yardıma muhtaç olduğunu biliyoruz.
  • Thousands of them are still dependent on food aid to survive.
  • Binlercesi hayatta kalabilmek için hala gıda yardımına muhtaç durumda.
Show More (4)
dependent yükümlü adj.
  • Do you have dependents?
  • Bakmakla yükümlü olduğunuz kişiler var mı?
  • Do you have dependents?
  • Bakmakla yükümlü olduğunuz kimse var mı?
  • He has three dependents to support.
  • Geçindirmekle yükümlü olduğu üç kişi var.
Show More (0)