encourage - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
encourage teşvik etmek v.
  • He was encouraging his son to ride his bike.
  • Oğlunu bisiklete binmeye teşvik ediyordu.
  • I would therefore like to encourage you to continue along these lines.
  • Bu nedenle sizi bu çizgide devam etmeye teşvik etmek isterim.
  • They use public procurement, without blushing, to encourage their space sector.
  • Uzay sektörlerini teşvik etmek için yüzleri kızarmadan kamu ihalelerini kullanıyorlar.
Show More (268)
encourage cesaretlendirmek v.
  • Our job is to encourage and assist them.
  • Bizim görevimiz onları cesaretlendirmek ve onlara yardımcı olmaktır.
  • We were encouraged by the declaration of Fatah/Tanzim of their intention to stop attacks on Israeli civilians.
  • El Fetih/Tanzim'in İsrailli sivillere yönelik saldırıları durdurma niyetini beyan etmesi bizi cesaretlendirdi.
  • They are the ones who provided him with weapons and encouraged him in the war against Iran.
  • Ona silah sağlayanlar ve İran'a karşı savaşta onu cesaretlendirenler de onlardır.
Show More (103)
encourage yüreklendirmek v.
  • Don't encourage him.
  • Onu yüreklendirme.
  • His advice encouraged me to try it again.
  • Tavsiyesi tekrar denemem için beni yüreklendirdi.
  • Don't encourage her.
  • Onu yüreklendirme.
Show More (4)
encourage cesaret vermek v.
  • I encouraged her to take the job.
  • İşi kabul etmesi konusunda ona cesaret verdim.
  • Don't encourage him.
  • Ona cesaret vermeyin.
Show More (-1)
encourage desteklemek v.
  • That is why several amendments have also been tabled in plenary and I would encourage you to support them.
  • Bu nedenle genel kurulda bazı değişiklik önergeleri de sunuldu ve sizleri bunları desteklemeye davet ediyorum.
  • We encourage your participation.
  • Katılımınızı destekliyoruz.
Show More (-1)
encourage özendirmek v.
  • Social media encourages us to share our private lives more.
  • Sosyal medya bizi özel hayatlarımızı daha fazla paylaşmaya özendiriyor.
Show More (-2)